Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MAYIS 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan 'Güz Bitiminde Moliere ya da Kibarhk Budalası'nı sahneliyor
'Moliere evrensel
ve hâlâ günceF• Turgay Nar'ın, Moliere'in 'Kibarhk Budalasf adlı yapıtından yola çıkarak
yeniden oluşturduğu oyunu, Mehmet Ulusoy konuk yönetmen olarak
yönetiyor. Oyun, günümüz Türkiyesi'ne, sanatçılara ve sanata bakış açısına,
ülkenin 'kültürlenme" düzeyine yönelik farklı bir bakış açısı sunuyor.
ÖZLEMGÜLŞEN
Bugün festival kapsamında Muhsin Ertuğnıl
Sahnes; "nde Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrola-
n *Güz Bitiminde Moliere ya da Kibarhk Buda-
lasT'adlı oyunu sahneleyeeek. 'Çöplük'adlıoyu-
nuyla tanınan Turgay Nar'ın, Mofiere'in 17. yüz-
yılda yazdı|ı Kibariık BudaJası'lLe Bourgeoıs
Gentilhomme) adlı yapıtından yola çıkarak yeni-
den oluşturduğu oyunu, MelunetUhısoykonuk yö-
netmen olarak yönetiyor. Sahne tasanmını IVu-
rullah Tuncer'in, koreografisinı Sdçuk Borak'ın
ve giysi tasanmmı .Nihal Kaplarrgı Kaya'nın ger-
çekleştırdigı ovunda. 20 oyuncu rol alıyor. Oyun,
günümüz Türkiyesi'ne, sanatçılara ve sanata ba-
kış açısına, ülkenin
'köfturJenrfK' düzeyi-
ne yönelik farklı bır
bakış açısı sunuyor. Is-
tanbul'un 'eskf bir ko-
nağında, 'eski' kum-
panya oyunculan ara-
sında geçen oyunda,
Molıere'ınyapıtında-
kinden oldukça farklı
biryazım da göze çar-
pıyor. Oyunun merni-
nin oJuşturulmasına ve
sahnelenişine yönelik
Mehmet Ulusoy ve
Turgay Nar'la söyleş-
tik.
- Neden Moliere'in
biryapra sahneyekon-
makistendi?
ULlSOY-ŞehirTi-
yatrosu'nun böyle bir
düşüncesi vardı. Ben
öncelikli olarak Ah-
met Vefîk Paşa'nın
Moliere uyarlamala-
nndan ve çevirilerin-
den yararlanmak iste-
dim Ancak yapılan
tüm araştırmalar so-
nuçsuz kaldı ve bu
uyarlamalarla çeviri-
ler bulunamadı. Bu-
nun üzerine 'Kibarlık
BudatasTndan yola çı-
VönetmcnMehmetlluso>.(Foto|raflar KADER TLGLA)
kılarakyenibirmermoluşturuldu. Oyuncularlapro-
valara başladık ve ıvi sonuç aiacagımızı düşünü-
yorum.
- Moliere'in yazdığı metinle şu andaki metin
arasında oJdukça farklı bir yapılanma var. Siz bu
konuda ne düşûnüyonıunuz?
Bizim oyunumuz bir konakta. kumpanya oyun-
culan arasmda geçıyor. Metinde var olan ironiyi
ön plana çıkarmak açısından oyunculann yanı sı-
ra dekor ve kostümlere de çok önem verdık. De-
kor, ilk bakışta pek çok şeyı seyırciye açımlıyor
Benim tek endişem oyuncularla aramdakı ılişkı-
yeyöneliktı.Çünkühiçbirisiyledahaöncedença-
lışmamıştım. Aramızda hoş bir ılışki dogdu ve bu
da oyuna yansıdı, sanıyorum
- Tiyatro Festivaü'ne Fransa'dan kaûlacak olan
DeschampsetDeschamps topluluğu da Moliere'in
'Gülünc Kibarlan 'nı sahneley ecek Bu seyirci açı-
sından da hoş bir rastiantı oiacak herhalde_.
Ben de öyledüşünüvorum. Molıere'ın yapıtla-
nnın hâlâ pek çok tiyatro tarafindan tercih edil-
mesmin tek birnedeni var: Onun yazdıklannın gün-
cellığinı hıç yıtirmemesi. Son derece dürüst ve ha-
yata baglı bır insan. Karşıplduğu her şeye açıkça
başkaldıran birkışılık. Hapsedüşüyor.yapıtlanya-
saklanıyor ama o vazgeçmiyor. Uzun senelerso-
kak tiyatrosu yapıyor ve sanatından kopmuyor. Bir
Corneüle ya da Racine de onun döneminden; on-
lann yazdıklan çok daha şıirsel. Ama Moliere ev-
rensel olanı yakalamayı başardığı içın bu kadargün-
cel.
- Strin Fransa'da 25yılfak bir gecmişiniz var. C'k
kemizde son dö'nemlerde festrvaller ve sponsoriuk
sistemi sayesinde ti-
yatro da önemli an-
kmiardabuhındu.An-
cakeksikolan biryöo
bep var. Bu vön. size
göre nedir?
Devlet veyerelyö-
netimler tiyarroya el
uzatmadığı müddet-
çe bu eksik yö'n de-
vam edecek. Fran-
sa'da tıyatrolar yerel
yönetimlerın deste-
ğiyle ayakta duruyor.
Bir de Türk tiyatro-
sunun artık yurtdışı-
na açılması gerekiyor.
Benim gördügüm çok
büyük yetenekler var.
Onlann önünün açıl-
ması gerekiyor. Bu
hem Türk tıyatrosu-
nun tanrnması hem de
oyunculann kendile-
rinı farklı yönlerde de
geliştırmeleri açısın-
dan çok önemli.
Sponsoriuk sistemıy-
se atılan en iyi adım-
lardan bir tanesı. Bu
durumdan en iyı şekil-
de yararlanılmalı ve
yaygınlaşmalı.
-Bu oyunun Fran-
sa'da sahnefenmesi söz
konusu olabiür mi?
Henüz kesin bir sonuçyok. Ancak Versailles Sa-
rayı'nda ve Marsılya'da sahnelenmesı içın Ön ça-
lışmalardevam edıyor. Sanırım oyun oralarda da
sahnelenecek. Ülkemızdeki festivalın gündengü-
negehşmesi.yurtdışındantopluluklanngetirilme-
sı de tiyatro adına yapılan çok önemli çalışmalar.
- Bu oyunun dışında sizin geleceğe yönelik bas-
ka projeleriniz de \ar. Örneğin Genco Erkal ve bir
Fransız ti> arro sanatçısının sahneleyeceği Shakes-
peare'in 'Kral Lear' adlı oyununu sizyönetecek-
siniz. ÇalışmaJannız ne aşamada?
Oyunun dekorlan neredeyse hazır. 'Kral Le-
ar'ı ıkı oyuncuy la tanı metın olarak sahnefeyece-
gız. Önümüzdekı festıvale bizde o oyunla katıla-
bilıriz Aynca benim bir başka düşüncem de Da-
rioFonun yapıtlanndan bır koiaj oluşturmak ya
da onun yapıtlanndan bir tanesini sahnelemek.
Nar'a gö're oyunda Moliere hem var, hem yok; ama metinde'Vazan: Turgay Nar/ Moliere' diyor.
TurgayNar, Moliere 'nin
oyununun iskeletiüstüne başka
biroyun kurduğunıı belirtiyoı:'Kibarlık
budalaları çok!9
- Metinde dikkat çeken bir un-
sur var. Metni yazan olarak hem
sizin hem de \foliere'in adı geci-
>or. Bu biruvariama da değiL Met-
ni nasıl ofuşturduğunuzdan bah-
seder misiniz?
,NAR - Istanbul Şehir Tiyatro-
su'nun Moliere'in yapıtlanndan
bir tanesini sahneye koyma dü-
şüncesi vardı. Ben de onlara fark-
lı bir öneriyle gittim. Moliere'in
yapıtı bızım çıkış noktamız oldu.
Ancak ben 'Kibarbk Budalası' ad-
lı oyunun ıçınde. o ıskeletın üstü-
ne başka bır oyun kurdum. îç va-
zımda, Moliere'in yazımını de-
forme ederek bırçok bölümü ken-
dim yazdım. Karacaoğlan'ın şıır-
lerinı. kantolan, kendı şıırimi kul-
landım Dolayısıyla Moliere hem
\ar. hem yok.
- O} an. eski İstanbuf konak-
lamdan birtanesinde^eçiyor.Chu-
nu sahneve kmanlar ise eski kunı-
panva oyunculan. Neden böyle bir
>t)l seçtiniz?
Günümüzün birtakım değeryar-
gılan. sanata bakış açısı onlann dö-
nemindede \ar. Sanata deger ve-
rilmeyen bir dönemdeler: bir ba-
kımabugündeler Yoksullukvesı-
kıntı ıçınde yaşıyorlar. Güz bitimın-
deler Konak, kumpanyanın vefat
etmişolanoyunculanndan Kilkor
Efendı'ye ait. Onun anısma Mo-
liere"dcn bir yapıt sahnelemeye
karar venyorlar. 'Kibariık Buda-
lası' tıplemesı bugünün Türkıye-
si'ndeki pek çok msan tipiy le uyu-
şuyor. Kibarlık budafalan çok \ar.
- Türk invanınm \aşam biçitni
özellikle festrvaJ dola\ ısı>la mı efe
almdj?
Oyunun festıvalde sahnelene-
ceğı son dönemde gündeme gelen
birolaydı. Amacım. umutsuz, yap-
tığı işten hiçbirçıkan olmayan ın-
sanlan yazmaktı. Oradakı kum-
panya oyunculan birbakıma Türk
tiyatrosunun da eleştirisi olarak
ele alınabilir. Yani vefasızhk ör-
negi göstermek. Çok de|erli oyun-
cularvar ve onlar biryerlerde yok
olupgidiyorlaryadagitmişler. In-
sanlann ilgilendiği medyatik yıl-
dızlar. Binsı onlan üretiyor, bir
anda bütün dünyamız onların et-
rafmda dönmeyebaşlıyor. Ne yap-
mış, rıe gıymış?
- Moliere'in 14. Louisdönemin-
de verdiği yapıtlara baktığrmızda
ne kadar cesaretli bir yazar oldu-
ğunu göriiyonız. >'apıtlanndaki
' iron ı' sayesinde dönemini eleşhr-
me firsabnı >akalamt^biryazar. Siz
kendiyazımınızda bu ironiyi nasıl
sağladınız?
Bu ironiyi ben. oradaki kibar-
lık budalasını Türk insanı yaparak
sağladım. Moliere'in kahramanı-
nın ulasmak istediği bir sınıf söz
konusu. Benim metnimde kahra-
manın hedefı yok. Tam aptallaş-
mış. pinpong topu gıbi oradan ora-
>a gıdiyor. Kafası karışmış bir
adam Moliere'in Jourdain karak-
tennın kafası bu kadar kanşıkde-
ğıldı. Dogu-Batı meselesini de
\ermek istedim. Oyunun konak-
ta geçıyor olmaM. bunların kum-
panya oyunculan olması bilinçli
olarak seçıldı. Bu insanlann hayat-
lanndakı trajık ıronı buradan çı-
kıyor. Örneğın bır kostüm dikı-
yorlar; 'şuna bak \ersace' gibi ol-
du diyorlar. Bu, oyunun yapısına,
görsel estetiğine de hizmet edı-
yor. Vtetnın başlangıcındaki şi-
iriyse tüm oyunun özetini verdiği
içın koydum.
-Oyunu Mehmet Ulusoyyöne-
tiyor. O nasıl karşüadı oyunu?
Mehmet Ulusoy metne bağlı
kaldı. Benim yazımlanmı çok be-
ğendı. Zaten bizim halkımızın çok
yabancı olmadığı bır oyun ve ko-
nu. Özellikle Türk msanmın de-
ğerlennı ön plana çıkarmak iste-
dim.
-Sizbütün budüşünceferiniziöz-
gün bir metindede toplayabilirdi-
niz—
Evetdoğru. Ancak Şehir Tiyat-
rosu benı bir Moliere yapıtı konu-
sunda görevlendirdı. Yapıtın An-
met Vefik Paşa uyarlaması bulun-
saydı onu günümüze aktaracak-
tım. Moliere'i eski bir Istanbul
konafına misafiretme fikrinı ben
ortaya attım, onlar da kabul etti.
Ben Moliere'i bir kaldıraç olarak
kullandım ve ortaya farklı bıroyun
çıktı. Binlerce metin okudum: bu-
güne dek hiç bu tarzda bir çalı$-
mayla karşılaşmadım. Bu mefni
Sankı Moliere'le birlikte yazdık.
-Şu andayeniyazdığınız bir şey
var mı?
Kimsesizkr Mezarhgj'adlı bır
oyun yazıyorum.'Gizler Çarşısı'
adlı oyunumu bitirdim. Yan bel-
gesel bır roman tasanm var. 1929-
30'lardan. Stalindöncmınden bu-
güne kadar birailenin, kabılenin
yaşamını ele alıyor. Aslında bu
annemin, babamın ve benim ço-
cukluğumun hikâyesi. Onlar da
Türkıye'nm bırdöneminin tarihiy-
dıler.
Pina Bausch 'unyorumufantastik imgeler, güçlü bir drama, ürkütücü ve şiirsel hareketlerle dolu
'Bu gösteriylebaştançıkanlacaksınız'KüitürServisi-Bugün deAKJVI
Büyük Salon'da "Cam
Temİ2İe>idsf*adlı göstenvi sunacak
olan Pina Bausch VVupppertal
Tryatrosu'nu dans tarihçısı Jobn
J.Cook değerlendirdi.
- Pina Bausch kimdir ve V\up-
pertal nasıl oluşru?
JOH>' J. COOK -1973 yılmda
Almanya'nın kuzeybatısmdaki bir
endüstri kentinde Folkvvang Oku-
lu'nun gözü kara yöneticisi. genç
bırkoreograftan Almanya içın uy-
gun gördû'ğü Yeni Dans Tıyatro-
su'nu oluşturmasmı ıstedi. Tarih-
sel açıdan baJcıldığında Almanya
yirminci yıizyılın ilk dönemlerin-
de ifade dansı olarak bilinen kla-
sik baJeyebirtepki olarak kendi mo-
dern dansını oluşturmuştu. Vio-
dern dans. balenin biçimsel akade-
mık yapısmı yıkarken "Kuğu Gö-
lü" ve '•UyuyanGüzeTgibı öykü-
iel balelerin anlatım tarzı \e yer-
eşmiş hareketlenne alternatıfler
»ehştiriyordu. Kendi hareketlerini
:ullanmanın yollannı aradı. Evet
:endi hareketlerini. 17. yüzyılda
r
ransız anstokratlannın oluştur-
'uklan hareketlerden ya da vücut-
mnı çağlannın kaygılannı anlat-
ıak için kullanma konusundakı
crüşlerinden yararlanmak istemi-
crlardı artık. Dans tiyatrosu fkın-
Dünya Savaşı "nın ardından or-
can kalkan ifade dansınm bır de-
unıdır. Kendilerinden öncekiler
h dans tiyatrosunun koreograf-
r da vücutlarıyla kendı çağları-
r dansını oluştunnak ıstedıler.
nuç olarak dans tiyatrosu hare-
!\e metinle yaşam üzerine bir
)ler söyleme yolu haline geldı.
ıısch'un ilk uluslararası başarı-
1^75 yılında Stravinski'nın *Ri-
fSpring"'ı içın olu^rurduğu ken-
»rijınal koreografisiydı. Paris
tra ve Balesi'nin repertu\anna
aljnan bu yapıt. şiirsel
güciiyle izleyıcılen tam
anlamıyla altüst etmıştı.
Başlangıçtaki yapıtlan
önceden tasarlanmış ha-
reketiere ve sahne tasa-
rtmlarına dayanıyordu.
RightofSpnng'deıse sah-
ne nemli toprakla örtü-
lüydü. 1980'lerden son-
ra süre olarak uzay an ya-
pıtlannda hareketten çok
metne yer vermeye baş-
ladı. Koreografilen hâlâ
öyküye dayanıyordu an-
cak kurgu artık do|rusal
bir sıra ızlemıyordu.
- Dans tiyarrosu ne-
dir?
COOK - Bazılan ıçın
dansla tiyatronun-hare-
ketlemetnm bırleşimidır.
Benim de aralannda bu-
lundugum bazılan <h Ba-
usch bağlamında elealın-
dığı zaman, bu tanımın
kesinlikle yeterlı olma-
dığını düşünür. Pina Ba-
usch'un yapıtlannı dans
tiyarrosu yapan şey can-
Iı performanslarında ha-
reket ve metnı bır araya getırmesi
değıl (kı bunuyapıyoraslında), bu
noktaya ulaşmak ıçin ızledığı sü-
reçtir. Provalar sırasında koreograf
vedansçılardüşüncclerini hareket
(dans) ve metinler ıher dansçınm
kendı öyküsü) aracılığıyla ırdeli-
yorlar. Bu uzun «iiren deney seî ça-
lışmalar ve doğaçlamalar sırasın-
da bırkısa öyküler dızisı çıkıyor or-
taya. Bausch vedığerleri içın önem-
!i olan bir kişinın nasıl yürüdüğü
değıl. onu y urümcye yö'nelten şey -
dır. Sahnede dans olarak adlandı-
nlan bir hareket tzlememıze kar-
şrn aslında gördüsümüz şey hare-
ketınyoğun birşekilde ırdelenme-
r ücutlanyla
hayatın
konulannı
irdeleyen; zeki,
nükteli ve
zaman zaman da
insanı rahatsız
eden adam ve
kadın
görüntüleri var
bu gösteride .
Baştan çıkancı
bir sahne
tasanmı ve
müzik eşlik
edecek danslara.
sinin sonucudur.
- Bausch Türkiye'ye neler \aat
ediyor?
COOK-Topluluğun üyelerin-
den Susanne Linke ve Reinhild
Hofhnan gibı dansçılar Türkıye'de
daha önce çeşitlı performanslar
sergilediler. Hoffrnann geçen yıl
üç haftalık birçalışmanın ardmdan
Ankara'daki MDT'nin bır oyunu-
nun koreografisinı gerçekleştir-
mışti. Bausch'un Lınke ve Hoff-
man'ınkıler kadaranlamyüklü ve
değışik koreografılen Türkiye'ye
daha üst düzeyde bır performans
getirecek. Bu derece üsrün yetenek-
li, baştan çıkancı ve zekı koreog-
rafiler izleme olanağı her zaman
geçmiyor elimize. Eğer bunlar da
sızm ıçın yeterlı değılse. Bau.sch bir
kültürün'milletin dansı kendı te-
rimJeriyle nası) yeniden yorumla-
yabileceğinin bır orneğinı suna-
cak. Bausch yapıtlannda hem özel
(savaş sonrası yeniden yapılannıa
dönemindekı Almanya) hem de
geneHtoplumsal ilışkılerin huzur-
suzluğu) konuları dıle getmyor.
Urnanm Bausch'un ziyaretı Tür-
kıye'de balenin yanmda varlığını
sürdurecek bır dansın kurıılnıası-
na ılham kaynağı olurken aynı za-
manda Türk dansçılanna. koreog-
raflarına, ve izleyicılerıne kendi
özel konumlannda, kendı
kültürel yaklaşımlanyla ye-
ni bırhareket ve performans
yaklaşımı oluş,turmalan ko-
nusunda yardımcı olur.
Ne beklemeliyiz? Saat
21 de başlayacak ve 2'3 sa-
at sürecek oian fantastik im-
geler, güçlii birdrama, ürkü-
tücü ve şiirsel hareket ve bir
kaç gülüş ıle dolu bir gece.
Fıziksel veduygusal riskler
alançokıyieğitimlivegay-
retli dansçılargöreceğız. Ba-
lede gördüğümüz mükem-
mel vücutlan ya da dansla
özdeşleştırdığimız virrüözı-
te gerektiren zıplama ve dö-
nüşlen beklerneyin. Baştan
çıkanlmaya. heyecanlanma-
ya ve meraklanmaya hazır
olun.
-Vapıliannanasılbaknta-
lı>ız?
COOK-Pina Bausch'un
ust düzeyde gelışmış tasa-
nmlan. öglerin üst üste kat-
manlanmasıyla oluşturul-
muş kişisel performans alan-
lanndan oluşur. Hareket, me-
tin, müzık, kostüm ve de-
koru dofrusal bir kurguy a dayan-
mayan bir öyküy le bırleştırir. Bir
öykü vardır, ama bu izleyıcinin
sahnede neler olduğunu takip et-
mesinı gerektiren bir öykü değıl
En doğru izlemeyöntemı gelenek-
sel kurgu anlayışıtnızı bıryana bı-
rakarak hareket v e eyleme katılma-
mızdır. Performans geliştıkçeön-
cekı bölümlerden sahnede ve bel-
leğimizde kalanlan görürüz. Per-
formans süresince tıpkı bırarkeolog
gibı geçmişe doğru bir kazı yapa-
bilınz. Bausch tıpkı Brechtgıbiti-
yatronun hünermı saklamayaçalış-
maz. Tiyarroya ait herhangı bır bü-
yülü hayaleyervermez. îmgelenn
anlamıyla ılgıli herhangi bırsem-
bolık ya da tanhsel anlam arama-
ya gerek yoktur. Bu imgeler ken-
dilerini anlatırlar zaten.
Bausch'un bütün yapıtlan cin-
sıyetler üzerine kuruludur. Ne ka-
dmlardan ne de erkeklerden yana
taraftutmadan cinsiyet kavrammın
toplumda nasıl ele alındığım irde-
ler.
Sıradışı perspektif
- Keyif almak için anlamamtz
sartnu?
COOK- Hayır, ancak onun ya-
pıtlannı anlayabilecegimizi düşü-
nüyorum. Bu elbette AKM'den
gördüğümüz ve işittiğımiz her şey
hakkında kesin birdüşünceve açık-
lama ile aynlacağımız anlamına
geimiyor. Bausch'un yapıtlan bir
kurgu izlemediğınden, mantıksal bir
gelışim izleyen bir öykü akışına
dayanmadığından sona nasıl ulaş-
tığımızı anlamayız. ama oraya ulaş-
tıgımızı biliriz. Onun yapıtlannın
güzelliği de bundan kayTiaklanır.
Ben kişisel olarak onun yapıtla-
nndan binni izlediğimde büyük
birtatmin vekeyifaJıyorum. Bu hp-
kı birlikte bu kadar iyi gıdecekle-
rinı hiç düşünmedigim, pek çok
lezzetli parçadan oluşan bir tabak
dolusu yemek gibi bir şey.
Hong-KongArts Festival Soci-
ety ve Hong-Kong'dakı Goethe
Institut'un ışbırlığı ıle yaratılan
Cam Temizleyicısi'nin bazı refe-
rans noktalan Hong-Kong'unÇin'e
teslim edilmesı konusundan gelı-
yor. Kırmızı güller dağı bize kay-
gan yo! konusundabilgi venyor. Ba-
usch un gerek kişiler gerek ulus-
lar arasmdakı ıletişim konusun-
daki kaygıları sanırım düet ve
triolanna işlemış durumda. Sıradışı
perspektıfine zengin bir müzik de
eşlik edecek.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bir Romanın Gerçekteri...
Bugüne kadar çevirdiğim kitaplardan çeviri süresi
boyunca hep çok şey öğrendim. Bu bağlamda geç-
mişi düşündüğümde, edebıyat eserleri sanınm kuram-
sal eserlerden daha ağır basıyor: belki de usta işi kur-
gular, yaşanan gerçeklikle hesaplaşmanın engerçek-
çi yollanndan biri olduğu için...
Bir edebiyat ürününü çevırmeye koyulan kişı, ese-
ri o güne kadarkilerden çok daha farklı okumaya baş-
lar. Bu, belki de artık yalnızca okuma sözcüğü ile di-
le getirilemeyecek bıreylemdir. Bir başka dilde oluş-
turulmuş kurgulan çevrilen dilde baştan inşa etmefk,
çevirmenin -eğer kurguyu taşımakla yetinmek niye-
tinde değilse; üstelik böylesi, kanımca çeviride seçi-
lebilecek en yanlış hedeftir!- yazıldığı dilde o kıırgu-
lara kaynakiık etmiş ne varsa, hepsiyle yazar kadar
bağlantı kurmasını gerekli kılar. Elbet bütünüyle erişi-
lebilmesi olanaksız bir hedeftir bu; ama bir edebiyat
çevırisinin başan derecesi de her zaman bu hedefe
ne kadar yaklaşılabilmiş olduğuna bağlıdır.
1998, benim için sonradan başlı başına bir üniver-
site eğitimi yerine geçecegini anladığım bır çeviri ça-
lışmasıyla, yüzyılımızdünya edebiyatının devlerinden
Robert Musil'in "Niteliksiz Adam" adlı başyapıtının
çevinsiyle başladı. Yazar, bu romanında çökmekte
olan Avusturya-Macaristan Imparatorluğu orneğinde,
on dokuzuncu yüzyıl sonunda doruklanna varmış bir
düzenin, burjuva sınıfının çöküşünü ve bu çöküş sü-
recındeki müthiş bir yabancılaşmayı, bireyin aslında
dışında yaşayamayacağı topluma yabancı düşmesi-
ni sergiler.
MusıTin örnek seçtıği devlete ve onun işteyişıne
ilişkin betimlemeleri, kuramsal düzeyde devlet kuru-
muyla ilgilenenlere bugün de ışık rutabilecek nrtelik-
tedir. Örneğin devleti yönetenlerin bir temel düşün-
ceden yoksunluklannı yazar. kendi orneğinde şöyle
işlemıştin "Budevleti... ancaksivil toplumda oluşa-
bilecek hiçbır ruh beslemiyordu (...); memurtannın
yetenekJiliğıne ve bazı iyi işlerin de yapılmasına rağ-
men, aslında bu devletin bırbeyniyoktu, çünkü mer-
kezi bir irade ve düşünce oluşturma eylemi eksikti.
Aslına bakılırsa, anonim biryönetim mekanızmasıy-
dı bu devlet, bir hayaletti, biçimden yoksun bir mal-
zemeydi, doğru etkilerin yetersizliği nedeniyle, hep
yanlış etkilere açıktı..."
Musil'in devletinde, belki de gerekJİ bütün "kurum-
lar ve kurallar" vardı ve dahası, bunlar işlemekteydi
de; getgelelim: "Devlet anayasasınagöreliberaldi, ama
ktiklerceyönetilmekteydi. Kliklerceyönetiliyordu, ama
insanlarsankiözgüryaşamaktaydılar. Yasalann önün-
de bütün vatandaşlar eşitti, ne var ki herkes vatan-
daş değildi (...) Bu ülkede insanlar, hep düşündükle-
rinden farklı hareket ediyortarya da hareket ettikle-
rinden farklı düşünüyoriardı..."
Musil üzerine en iyi incelemelerden birini kaleme al-
mış olan Emst Rscher'in deyişiyle: "Bu devlet, her.
sabah uyandığında hâlâ varolduğuna kendısi deşa-
şırmaktaydı..."
MusıTin "NiteliksizAdam'tndaki devlet, gerçekteni-
ce zamandır yalnızca aldatmalar ve yanılsamalar te-
melinde varlığını sürdüren, ama buna karşın sözdeger-
çeklığini tartışma konusu yapmaya yanaşmayan bir
devlettir. Toplumun büyük çoğunluğunu bu afdatma-
lar ve yanılsamalaria, onlan gerçeğın yerine koyarak
yaşamaya alıştırmış bir devlette dûşünen insan için
düşünülebilecek tek yazgı da, ancak böyle bir toplu-
ma yabancılaşmak olabilir.
Devleti konu a/an bir roman, hiç kuşkusuz devlet
üzerine bır "bılimsel" eser değildir ve böyle bir roma-
nı alan, elbet onu devlet üzerine soyut-bilimsel bilgi-
ler edinmek amacıyla okumayacaktır.
öte yandan ise böyle bir roman, dikkatlı okurianna
içinde yaşadıklan somut devlet gerçekliğiyle daha
farklı hesaplaşma olanağını. örneğin artık belli bir ira-
de ve belli bir düşünce oluşturabilme yeteneğinden
bütünüyle yoksun kalmış bir "siyasete" oranla, hiçkuş-
kusuz daha güvenilir biçimde kazandıracaktır...
Tapîhçinin Mutfağı' söyleşi dizisi
• Kültür Servisi -Tarih Vakfı tarafindan 1991 -1993
yıllan arasında gerçekleştınlen "Tanhçınin
Mutfağı' söyleşi dizisi bugün tekrar başlıyor. Her
ayın üçüncü perşembe günü Tarih Vakfı Bilgi-Belge
Merkezi'nde yapılacak söyleşilerle, bir tarihçimiz
çalışmalannı nasıl yürüttüf ünü, nasıl araştırdığını,
nasıl yazdığını. tarih yazarken konuyu nası!
belırlediğini ve nelere dikkat ettiğini anlatacak.
Bugün saat 18.30'da Tarih Vakfı'nın Bilgi-Belge
Merkezi'nde yapılacak ilk söyleşının konuğu,
Mimarhk Tanhi ve Tarihi Çevre Koruma Profesörü,
'Sinan'm Sanatı ve Selimiye' kıtabıyla Aydın
Doğan Ödülü'nü Sosyal ve Beşeri Bilımleralanında
kazanan Prof. Dogan Kuban. (23i 21 61)
BUGUN
• BORUSAN KL'LTUR ve SANAT
MERKEZİ'nde 19 00-21.00 saatleri arasında Cem
Erözii'nün konuşmacı olarak katılacağı 'Müzik ve
Mimari Arasrndaki Oransal Baglantılar' konulu
söyleşi izlenebilir. (292 06 55) ~
• AKSANAT'ta saat 12 30 ve 18.00'de Jose
Carreras'tan 'A Tribute To Mario Lanza" başlıklı
opera gösterisı lazer diskten izleyicilerin beğenisine
sunuluyor. (252 35 00)
M BELGESEL StNEMACILAR B/RLfĞf nde saat
14.00-18.00 saatleri arasında Hasan Özgen'ın
yönetmenliğini yaptığı 'Ateşin Göçü' adlı belgesel
film gösterimi yer alıyor. (292 39 84)
• İFSAK'ta saat 19.30'da Izzet Keribar'ın
konuk olarak katılacağı "Bır Lsta-Bir Dünya'
başlıklı söyleşi ve dia gösterisi izlenebilir.
(292 18 07)
10. ULUSLARARASI İSTAfllBUL TİYATRO FESTİVAÜ
BUGUN
• MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESf nde saat
20.30'da istanbul Şehir Tiyatrolan Mehmet
Ulusoy'un yönettıgi, Turgay Nar'ın yazdığı 'Güz
Bitiminde Moliere ya da Kibariık Budalası' adlı
oyunu sahneliyor.
• AKM BÜYÜK SALON'da saat 20.30'da Pina
Baush'un 'Cam Temizfeyicisi' adlı gösterisi
izlenebilir.
YARIN
• MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ'nde saat
20.30'da tstanbul Şehir Tiyatrolan'nın sahnelediği
'Güz Bitiminde MoJiere ya da Kibariık Budalası'
adlı oyun izlenebılir.
• AZİZ NESİN SAHNESJ'nde saat 20.30'da
Istanbul Devlet Tiyatrosu CünevtÇalışkur'un
yönertiği ve Tabori'nin 'Bir Casusa Ağrt' adlı oyunu
sahneliyor