27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MAYIS 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Kültür ve çevre değerlerine duyarlı bir yasal yapılanmayı özleyen Türkiye için... 'Konıma ve imar reformu'Hükiimetin "Yerel YönetimJer Reformu" adıyla TBMM'ye sun- duğu taslak 14 yasada değişikhk- ler öngörüyor. Ne \ar ki kentlen- mızin ve artık hemen tüm yerleş- melerimızin temel sorunu olan "dogal ve kültürel çevre taynnrna yönelik herhangi bır etkin önlem yıne bulunmuyor. Bu önemli eksikiiği ve eleştiri- len Cumhuriyet'te 6-9 Nisan 1998 gûnlerinde \ayimlanan "Beledi- yelerde Karşıdevrim'" adlı dızı- mizde aynntılanyla sergıledikten sonra kimi okurlanmız şu soruyu yönelttıler: •*Peki. tarihse) ve doğal zengin- liğjmizjgerçekten korumayıtemel alan bir yasal yapılanma için mev- /uaömı/da negibidegişikliklerya- pılmau?_" Bö> le bir sorunun yanıtinı irde- leyebilmek için de kuşkusuz gün- ler siirecek bir yazı dizısı belki gerekebilir. Ancak yine de şu ye- rel yönetımler reformu gündem- deyken "aiternatif bir tarüşma" başlatabilmek için. son yıllarda ağırlıklı olarak Mimarlar Oda- sfndaki çalışmalanmızda geliş- tirdığimız bazı önenlen kısa bir derleme halınde sunmak şimdilik yeterli olacak. Dılersenız biz de bu "paketj- mizin" adını "Koruma ve İmar Reformu" olarak koyalım ve ül- kemızin tarih ve doğa zenginli- ğiyle yakından ilgili başlıca *9' temel yasadakı "öncelikli" deği- şiklik tekliflerimizi "ilkeler" ha- linde kamuoyuna da duyuralım: 1- İmarYasasında a) Her ölçekteki planlamada kültür ve çevre değerlen başlan- gıçta belirlenerek bunlann korun- İstanbul'a ait iki fotoğrafa bakını/... N ururiükteki imar ve koruma anlayışı tarihi kent mer- kezierinin tıpkı Fener'deki gibi yıkıma terk edilerek kent dışında yeni siteler kurmayı körük- liivor (solda). Bu kültür yoksunu ve ekonomi düşmanı yağma sû'recini tersine çevirebilmek ise öncelikie yine imar ve koruma mevzuatına "uygariık bilincini" aşılamaktan geçiyor.. 4- Orman Yasası'nda .*\entlerin tarihsel dokulannı yok etmek yerine yaşatmayı hedefleyen; SİT alanlannda yağmayı değil planlı korumayı özendiren; kaçak yapılaşma yerine yasal davranışları ödüllendiren; belediyeleri talanla değil kent kültürüyle buluşturan; mimarlan ve plancılan ranta değil. uygarlığa bağımlı kılan ve demokrasiyi de toplumsal değerlen elbirliğıyle yok etme özgürlüğü olarak değil, bu değerlen yine birlikte savunmak ve korumak için savunan bir imar ve kentleşme süreci için. bizim de bir 'paketimiz' var... masına "önceük" \enlmelidir. b) Yöresel kimlik \enlerini de gözeten "bölge pianlamaian" ar- tık "zorunlu" tutulmalı. tüm alt öl- çekli nâzım ve uygulama planla- nnın kendi bilimsel hıyerarşileri- ne de uyularak bölge planlanna uyumlu üretılmeleri teme! kurai olarak belirlenmelidir. c) Her ölçekteki planlama süre- cine yerel yönetımlerle birlikte il- gili bilimsel (akademık) ve mes- lek kuruluşlannın etkin katılımı sağlanmalı. aynca bu kuruluşlar yi- ne "bttimsel ve demokratik dene- tim" olanaklanna kavuşturulma- hdır. d) Mimarlık ve mübendislik projeleri ile imar planları onay- İanmadan önce ilçili meslek oda- Jannın görüş veönerilennı belir- tebilecekleri şekilde "bilgi ve de- netimine" sunulmalı. diger de- mokratik ve gönüllü kuruluşların da itiraz ve yönJendiıme hak ve ola- nakJanru kullanmalannı "kobtlaş- üna" düzenlemeler getirilmelı- dır. 2- Koruma Yasası'nda a) Koruma Kunıllan; haftada bir gün değil, "sürekli çalışan" kurullarolmalı \e aldıklan karar- lann uygulanmasını da "denetle- yici" bir örgütlenmev le donatıl- malıdır. b) Koruma kurulu üyeleri; böl- gedeki ünıversitelerden. ilgili mes- lek odalarından \e kültür-tarih- çevre kurumlarından temsilcile- rin de bulunduğu "özerk bir üst ku- rul"tarafindan\eaynı kurulaöne- rilecek "adaylar" arasından uz- manlık ve binkimlen gözetilerek belirlenmelıdir. c) Koruma Kurulu kararlan; yayımlanmalı ve kararlann gerek- çeli yazımı şart koşulmalıdır. Ko- ruma İlke Kararlan da yine. ilgi- li meslek odalan ve kültür-tarih- çe\Te kurumlannm görüş ve öne- rileri de alınarak belirlenmelidir... dlKurulgündemleribelirlenır- ken. kültür ve çev re değerlen üze- rinde tahnbat varauın uv «ulama- larhakkındakı "ihbarlara" önce- lik veren v e kurulun "ivedimüda- hale" olanağını sağlas acak kural- largüvenceye baglanmalıdır. 5- Çevre Yasası'nda aı ÇED (Çevresel Etki Değer- lendirmesi) süreci yatmmlarda yer seçiminden sonra değil, "yer seçimine tşik tutacak" bir îçerik- te ve fiziksel planlama asamasın- da başlatılmalıdir. ÇEDçalışması iseyatınmcmın seçeceği profesyonel gruplarca değil. "kamu sorumluluğu aftın- da ozerk çaltşan" uzman birim- lerce yürütülmelidir. b) ÇED sürecine halkın katılı- mını. göstermelik ve işlevsiz bil- gılendirme toplantılanndan daha farklı ele alan \ e y ine halkın "bil- gili ve bilinçli olarak" çev reye sa- hıp çıkmasını ve denetımini sağ- lavacak kurallargetirilmelidir... Tülay Tura Börteceney nin son ikiyıllık çalışmaları Tuğray Sanat Galerisi 'nde ^Ressamlann dasözcü/den vardır' • "Sadece yazarlann değil, ressamlann da kendi sözcükleri vardır. Benim sözcüklerim de renkler. Renk kullanmayı çok seviyorum. Eşref Üren Hoca'nın bir lafı vardır: 'Renk olmasa resim yapmarrf der. Benim için de aynı şey geçerli." ESRA AÜÇA\X ŞOĞLU Tülay Tura Börtecene gelecek yıl aça- cağı '40 SanatYüV sergisinden önce Tuğ- ray Sanat Galerisi'nde izleyicilerinin kar- şısında. 40. sanat yılını hem bu yıl hem de önümüzdeki yıl açacağı sergiyle kut- layacak olan sanatçı. büyük boyutlu ça- lışmalannı daha rahat sergilemek amacıy- la bu yolu seçmiş. Tek ve büyük bir ser- giyle yapıtlann yığıldığmı ve yeterince de- ğerlendirilmediğini düşünüyor. Börtece- ne. Son iki yıl içinde gerçekleştirdiği ça- lışmaları sergileyen sanatçının bu sergi- de 24 yapıtı bulunuyor. Tülay Tura Börtecene'nin resimleri ha- reketli, oluşum süreci içindekı bir dünya- nın habercisi. Bu dünya avnca kaotik bir dünya olma özelliği de taşıyor. Resim elemanlan arasında en çok renkten etki- lenen sanatçı, kendini renklerle ifade et- tiğini söylüyor. Resimlerinde özeilikle büyük boşluklann önemine inanan sa- natçı. bu boşluklan kaotik hareketlerle dolduruyor. Bunlarda sanatçının dünya- sını yaratıyor. Resimleri üzerinde yorum yapmaktan kaçınan sanatçı. izleyiciyi yönlendirmek- ten çekiniyor. "İzkjici bir sergiyi gezerken resmi keo- disi vorumlasın istiyorum. tşte o zaman "Bir sanatçının Ldekleri hemen hemen büriin resimlerinde kendini ele verir." amacına ulaşıyor sanatçının yapoklan." Börtecene. 1959"da açtığı ilk sergisin- den itibaren hep soyut çalışıyor. 80'li yıl- larda yaptığı portreleriyle kendi sanat ya- şamı içinde farklı bir döneme imza atan Bönecene. 'Yûzier' adını taşıyan bu re- simlerinın 80'li yıllarda Türkiye'nin ya- şadıklanyla da yakından ilgili olduğunu savunuyor. Sanatçı, •Yüzier'den ve 'Yüz- ler ve Şeyler' başlıklı çalışmalanndan son- ra yine soyut çalışmalarını sürdürmüş. "KJa-sik anlamda resim çalışmam ol- madı. Bir soyut dönemden sonra organik ve inorganik düma kurma dönemim ol- du. Ama ben hiçbir zaman birebir çalış- madım. Hiçbir zaman belirii bir objeden vola çıkıp. önceden belirlenmiş kurailar- İa yapmadım resimterimi." Her zaman, ön hazırlığı olmadan. be- yaztuvalinönünegeçerekbaşlıyor resim yapmaya sanatçı. Ve neredeyse 40 yıldır beyaz tuval önüne korka korka gittiğıni de ıtıraf ediyor. "Ön hazırlıksız olarak tuvalin karşısın- da oluşuvor resim. Ama sizin kafanızda kurduğunuz dünya her zaman var zaten. Tıpkı bir qyııngibL.Eren Eyuboğlu;" Ba- zı resim bir nefes gibi çıkar, bazısı çık- maz. resim çıkana kadar canmız çıkar' de- mişti. Çok doğnı. bazı resimlerimde ca- nım çıkacakmış gibi otuyorum." Kaosun da kendi manhğı var Çoğunlukla büyük boy tuval üzerıneça- lışan sanatçı. 40. sanat yılını bir retrospek- tifle kutlamak istediğini. fakat galerı me- kânlannın sınırlı olmasından dolayı bu- nu gerçekleştirmekte zorlanacağını be- lirtiyor. ''Sadece yazarlann değil, ressamlann da kendi sözcükleri vardır. Benim sözcükle- rim de renkler. Renk kullanmayı çok se- viyorum. Eşref Üren Hoca'nın Nrlafı var- dır; ' Renk olmasa resim yapmam' der. Be- nim için de aynı şey geçerli. Benim dün- yam biraz kaotik bir dünya, ama kaos ii- la düzensizlik demek değildir. Kaosun da kendi manhğı var. Kafamdaki düzeni ya- kalamak için uğraşıyonım. Herkesin be- lirli L/Jekleri var. İ/Jcklcr birkaç resim son- ra sona ermiyor, bir .sanatçının hemen he- men bütün resimierinde kendini ele veri- >or bu izJekter." Çok mce tabakalar halinde sadece yaf- lıbo\a çalışan Börtecene, büyük boyutlu resimlerde daha rahat çalıştığını belırti- yor. Çalışırken sehpa kullanmadığmı. en küçük resimde dahi yerde çalıştığını söy- 'eyen sanatçı. herkesin farklı biranlatım biçimi olduğunu. kim neye yatkınsa onu y apar diyerek enstalasyona olan ilgisini de dile getiriyor. Ressam olmak hiç aklında yokmuş Bör- tecene'nin. Bütün havalı doktor olmak- mış. Ama boyanın kokusu tıpkı yıldınm aşkı gibi çarpmış onu. Akademiden son- ra Amenka'ya giden sanatçı. orada resim ve seramik çalışmış. ama resim yapmak her zaman ağır basmış. İzleyicınin her türlü yönlendirmeden uzak. resimle baş başa kalmasından yana olan sanatçı, bu yüzden resimlerin isimsiz olmasına da özen gösieriyor. "Bu iş zor bir iş, benim kadar izleyici de zorianmalı. Vasıl bir kitapokumakiçin çaba harcıyorsak, aynı çabayı resim Lzle- mey e gelirken de göstermeliviz.*' Resımden önce tutkusu kiıaplarmış Börtecene'nin. Bu tutkusunu da kıtap ka- paklan v aparak gidermiş bir parça olsun. tlk kıtap kapağı Sevgi Soysal'ın 'Tante Rosa" adlı kitabı olmuş. Bunun yanı sıra Selim İleri \e Ahmet Oktay'ın kitap ka- paklannı da resimlemiş.. Ama şimdi böy- İe bırçal/şma düşünmüyor. "Buçalışma- lar sadece dostlanm içindi" diyor son olarak. 'Hedeflerimle dinç kalıyorum'tZMfR (.4.4) - Devlet Sanatçısı şef Hikmet Şûnşek, geçirdiği beyin ameli- yatı sonrasında yogun bir tempoyla ye- niden müziğe döndü. Baş ağnsı şikâye- ti üzerine gittiği hastanede tespit edilen tümörü "risklibirameliyatla*'alınan 73 yaşındaki sanatçı. 40 yılını verdiği mü- ziğe "bırakhğı yerden" başladı. ABD'de. Mayor Klinik'teki beyin ame- liyatı sonrasında 2 ay süreyle tedavi gö- ren Şimşek. başanlı bir ameiiyata rağ- men "geçmeyen baş ağnlarından" şikâ- yetçi... •*Rahatsızhğım 6öy öncebaş ağnlany- la başladı. Baş ağnlan isabet ohnuş, ben 72.5 yıl hiç baş ağnsı çekmedim. Doğa, benden intikamını aWı" diyen ve ameli- yat öncesinde moralini yüksek tuttuğu- nu belirten Şimşek. ancak "Can baldan tath" sözünün doğruluğunu yaşadığı ge- ceyi şöyle anlatıyor. "Ameliyahn bu ka- dar tehiikeliolacağını bUmiyordum. Ma- yor Klinik'teriskyüzdesi genel olarak 1- 2 olarak belirlenmesine karşıhk, benim için yüzde 10riskolduğu söylendi. Ama gerçekten can çok tatlıymış. O gece sa- baha kadar canuı ne kadar tariı oiduğu- nun hesabını yaptun. Sabah 05.00'e ka- dar düşündüm ve amelivat olmava karar verdün. Doktorlar, amelivatımın olağa- nüstü iyi geçtiğini söylediler." Ameliyatın üzerinden 2 aydan fazia za- man geçmesıne karşılık Ankara'dadok- torlann baş agnlannın nedenini araştır- dığuıı söyleyen sanatçı, zaman zaman şid- detlenen agnlannın "dayanılmaz* bo- yutlara ulaştığını ifade ediyor. Şimşek. baş ağnlan ıle akraba olduğunu belırtir- ken. "N'eyse ki fazla uzun sürmüyor, 10- 15 saniye kadar» Ara sıra şok geçiriyo- rum. Her şeyi unutuyorum. Korkunç, bıçak darbesi gibL." şeklinde anlatıyor durumunu. Amelivat sonrasındakı teda- vi sürecinde 15 kilo verdiğini, son zaman- larda bunun yansını aldığını ifade eden Şimşek. Türkiye'ye döner dönmez mü- zik çalışmalarına yeniden başladığını belırtiyor. Çalışma temposuyla kendısı- ne aıt bir rekoru da kırdığına dikkati çe- ken Şimşek. "Yanm günde tam 7 tane TV programı kaydettim. TRT'de uzun v ıllardır sürdürdüğüm Pazar Konseri ve Çağdaş Türk Bestecileri programlarını arka arkaya yaptun" diyor. Kendisıne hedefler ve projeler belir- lediğini anlatan Şimşek, halen Ankara Üniversitesi ve Hatay'dakı Mustafa Ke- mal Üniversitesi bünyesinde kurulacak devlet konservatuvarlannın çalışmala- nnı sürdürdüğünü vurguluyor. Şimşek, ölümden kaçış yolunu ıse şö> - le özetlıyor: "Beni dinç tutan, önüme erişilmesi gerekli bir hedef koyuyorum. Ona ulaşmakiçin koşuyorum. Oraya va- nnca. bu kez yeni bir hedefbelirliyorum, sonra başka bir hedef belirliyorum. Bu hep böy le sürüyor. Boş durmanıava gay- ret edivorum. Ölümden böyle kaçıyo- rum." a) "Ormannitetiğiniyitirenalan- lar" yaklaşımı terk edilerek önce- likie orman lan korumadan ödün veımeyen bir anayasa değişikli- ğine gidılmelidir. b) Orman arazilerinin azalma- sına ve orman dokusunun yok ol- masına neden olan maden, tunzm, üniversıte vb. amaçlı tahsislerkal- dınlmalıdır. c) Özellikle "ahşapağıriıkümj- mariık mirasının" korunabilmesi ve yaşatılabilmesi için. Koruma Kurullan'nca tescil edilmiş yapı- lann yine Kurul'ca onaylı proje- lerle restorasyonunda ve restitüs- yonundadargelirli mal sahipleri- ne "ucuz kereste tahsisi" olanagı sağlanmahdır. 5- Toplu Konut Yasası'nda Sivıl mimarlık ömeği yapılann ve bunlann topluca bulunduğu so- kak. mahalle ve kentsel SlT'lenn restorasyonu ve altyapı düzenleme- lerı de Toplu Konut Idaresi'nce (TOKİ) desteklenen v e teşv ik edi- len projeler kapsamına alınmalıdır. 6- Turizmi Teşvik Yasası'nda a) Kültür, çe\Te ve kentsel de- ğerlen "yapı parseüne" dönüştü- ren "turizm merkezteri*' uygula- ması kaldınlmalı: StT değeri tası- yan arazılerden ve orman alanla- nndan yapılan "tahsislere 1 " son ve- rilmelıdir. Her türlü turizm yatın- mı için. yürürlükteki imardüzeni, planlar ve koruma kararlan için- de hareket edilmesi temel kural olmalıdır... b) Turizmi teşvik için öncelik- ie desteklenecek konaklama ola- naklan "pansiyonlar" olmalıdır. Özellikle küitür varlığı niteliğin- dekı yapıların vebutüryapı grup- lannm pansiyon türii işlev lerle tu- rizme hizmet vermeleri. kredi ve dığer tüm teşviklerde ilk gözetilen hedefler arasında yer almalıdır. 7- Mimarlık ve MühendisHk Yasası'nda- Mimar. mühendis ve kent plan- cılannı "yağmaya dönük" teknik hizmet taleplerine karşı "koruya- cak" ve bu mesleklerin toplum ve çevTeçıkarlartnı gözeten bıranla- yış içinde uygulama sonımluluk- lannı "güvenceje alacak" kural- largetirilmelidir. 8- TMMOB Yasası nda... a) Meslek odalanna, ilgili mes- leğin ülke. toplum ve çevre çıkar- lanna uygun yerine getirilmesini demokratik ve katılımcı yöntem- lerle "denetleme'* ve yöniendirme yetkileri tanınmalıdır. b I Yerel ve merkezi yönetımler- ce kullanılan imar. koruma ve plan- lama yetkilerinde. ilgili meslek odalannın da karar süreçlerine ka- tılımı ve denetim haklan yasal gü- venceye baglanmalıdır. 9- Vergi Yasası'nda al imar planı değişiklikleriyle rant değerlen birdenbireyükselti- len bina, arsa ve araziler üzerinde etkin ve "caydıncr oranlarda "de- ğerartışı vergjsi" uygulanarak ta- rih ve doğa kıyımına yol açan spe- külatif ve yıkıcı süreçlerin önüne geçilmelidir. b) Bu tür bir vergilendirmeyle elde edilecek gelirler ise aynı böl- gedekı dığer imar, koruma ve alt- yapı hizmetlenne aynlmalıdır. • • • lşte bu 10 temel yasada değişik- lik öngören paketimiz eğer siya- sal partilerin, üniversitelerin ve di- ğer demokratik kuruluşjann da tar- tışma gündemlerine girebilirse. Türkiye'nin 21. yüzyılı "yağma- btnan bir ülke" olarak değil. tıpkı cumhuriyetin 10. yılındaki gibi bir coşku. umut ve uygariık ülkesi ola- rak karşılayabilmesinin "öncelik- li koşullan" da gün ışığına çıkmış olur... Nedersiniz?.. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bilinç ve Bilimsellik Prof. Dr. Emre Kongar'ın geçen pazartesı günü Cumhuriyet'te yayımlanan "Prof. Lewıs'den Politika- cılara ve Burjuvaziye Ders' başlıklı yazısı, Türkiye'de bilimden ve bilimsellıkten ne anlaşıldığı sprusunu bir kez daha çok çarpıcı biçımde gündeme getirdi. Anılan yazısında bu yılkı ''Atatürk Uluslararası Ba- nş Ödülü" sahibi Prof. Dr. Bernard Levvis'in ödül tu- tarının büyük bir bölümünü TÜBA'ya {Türkiye Bilim- lerAkademisi) bağışlamasından haklı birtakdirle söz eden Prof. Kongar, "yeri gelmişken" Türkiye'de po- litıkacılann ve burjuvazınin bilim karşısındaki tutum- larına da eleştırel bir bakışla egiliyor. Hemen belırtelim ki, kavramlann genelde yeterin- ce tartışılmadığı, düşünce özürtii ortamlarda kurum- ların çoğu kez göstermelik olmaktan ilenye gideme- mesi, kaçınılmaz bir yazgıdır. "Bilgı", "bilmek". "bı- lım"ve "bilimsellik"kavramlannın içerikleri üzerinde yeterince kafa yormamanın sonucu da, ancak orta- ya salt göstermelik bir bilimselliğın ve bilimsel tavnn çıkması olabilir. Durumu birkaç soruyla somutlaştırmaya çalışalım. Darülfünun'un üniversiteye dönüşmesinin hemen ardından Atatürk, yabancı bilım adamlarının ve uz- manlann Türkiye'ye gelip çalışmaları ıçın neden on- ca titiz çaba harcamıştır? Bugün ülkemiz genelinde üniversitelerin -bazı ıs- tisnalar dışında- en çok ihmal edilen ve en az öde- nek aynlan bölümlerinin üniversıte kitaplıklan olma- sı, neyle açıklanabilir? Sürekli yeni üniversite açmak peşinde koşan bir po- litikanın, varolan üniversiteleri her bakımdan güçlen- dirmeyi neredeyse hiç önemsememesi. Türkiye'de üniversiteye bugün hangi gözle bakılmakta olduğu- nun açık göstergesi değil mıdir? Türkiye Cumhunyeti'nden aldığı bir ödülün kırk al- tı bin dolarını bu ülkedekı bir bılim kurumuna bağış- layan bir yabancı profesorun bu davranışı karşısın- da, bu ülkedeki politikacılann aynı bilim kurumunun, yani Türkiye BılimlerAkademisi'n'm bütçesını kuşa çe- virmeleri ve böylece yurtdışında doktora yapmakta olan öğrencilerin burslarını bile tehlikeye sokmalan. acaba nasıl değerlendirilmek gerekır? Ataturk'ün, genç Türkiye Cumhuriyeti'ne yabancı bilim adamlannı davet etmektekı amacı, yuzyıllar bo- yunca bilimsel düşünceye yabancı kalmış birortam- da bilimın ve bilimselliğin temellerinın atılmasını sağ- lamakU. Çünkü Atatürk. bugünku siyasılerden çok fark- lı olarak, üniversitelerin ve araştırma kurumlannm yal- nızca binalaha varlık kazanamayacağını çok iyi bili- yordu! O dönemde Türkiye'ye gelmiş olan yabancı bılim adamlarından ve uzmanlardan gerıye kalmış olan belgeler ıncelendiğınde, ortaya çarpıcı -ve bir bakı- ma bugünü de açıkîayan!- bir gerçek çıkmaktadır: Anı- lan bilim adamları ve uzmanlar. özellikle Ataturk'ün ölümünden sonra. Türkiye'de gerçek anlamdaki Dı- limsellik ile bu bağlamdaki göstermelik tutumlarara- sındaki farkı anlatabilmekte çok zorlanmışlardır Aradan on yılların geçmiş olmasına karşın bugün böyle bir güçlüğün artık hiç bulunmadığını rahatlıkla söyleyebiliyor muyuz? Üniversite kitaplıklarının ödeneksızlikten durma noktasında olduğu. bilimsel çahşmalann basımında sürekli zoflanıldığı, Meclis'in hiç de o kapsamı gerek- tirmeyen yenilenmesine milyarlar akıtılırken. Türkiye Bilimler Akademisi'nin bütçesınde yarıdan fazla kı- sıntıya gidildiği. bir üniversitenın bağnndan yetişme bir orkestranın yurtdışı konserleri için otuz beş bın do- lann bakanlık onayı alamadığı bir ortamda yukarıda- ki sorunun yanıtı elbet olumsuzdur. Çanlann 2000. yıl için çalmak üzere oiduğu bir dö- nemde Türkiye'nin en temel gereksinimlerinden bin de bilimsellik bilinci üzerinde bundan öncesiyte kar- şılaştınlamayacak ölçüde büyük bir ciddiyetle dü- şünmektir... 7}sım Bezipci'yi Anma Günü' düzenleniyor • Kültür Servisi - Türk Dilı dergisi tarafından 16 Mayıs saat 13.00'te Kadıköv Beledıyesi Kültür se Sanat Merkezi'nde 'Asım Bezirci'vı Anma Giinü' düzenleniyor. Mehrizat Poyraz yönetimınde gerçekleşecek olan etkınliğe Ahmet Mıskioğlu. Muzaffer Uyguner, Şükran Kurdakul. Turgut Aear. N'aim Tiralı. Tevfik Taş ve Refika Bezırcı katılıyorlar. (1)216-360 90 95ı '4. Asaf Koçak Karikatür Yanşmasf' • KüKür Servisi -Karikarür dergisi tarafından karikatür sanatçısı Asaf Koçak anısına düzenlenen karikatür yanşmasının bu yıl dördüncüsü yapıhyor. Son katılım tarihi 22 Haziran olan yanşmanın seçici kurulu N'ecati Abacı. Orhan Büyükdoğan. Kadir Doğruer. Hatay Dumlupınar. Veysel Donbaz. Mengü Ertel, Ismail Gülgeç. Turgav Karadağ. Nuri Koçak. Ilhan Selçuk. Metın Peker. fonguç Yaşar'dan oluşuvor. (4H P 2S) Tüyap Kitap Fuarı etkinliklepi • Kültür Servisi - I. Istanbul Çoeuk ve Gençlık Yayınlan Fuan'nın Tüyap Kitap Fuan'nda düzenledigi etkinlıkler kapsamında bugün saat 12.00-13.00 saatlen arasında Korkmaz Yiğit Vakfı tarafından Ibrahim Betil ve Tınaz Titiz'in konuşmacı olarak katılacağı "Okumak İçin Her Gün On Beş Dakika' eylemi. 16.30-1 7.30 saatleri arasında Nevzat Erkmen'ın konuşmacı olarak katıiacaği 'Beyin Olimpiyatlan Üzerine' konulu söyleşiler izlenebilir. BLGUN • AKSANATta saat 12.30'da Berlioz 'Romeo ve Juliette-Orchestral Music' konseri Iazer diskten. saat 18.30'da Hacer Karanlık'ın 'N'oneç Gezisi" başlıklı dia eösterisi izlenebilir. (252 35 00) • TARIKZAFER TtOVAVA KÜLTL R MERKEZİ'nde saat 15.00'te Nurgül Karakoç'un düzenledigi 'Kadın Kimliğine Bakış' konulu oturum izlenebilir (293 12 ?0f • BORl/SAN KÜLTÜR V E SANAT MERKEZtnde saat 19.00-21.00 arası Fili/Ali'nin 'Bülent Arel ve Elektronik Müzik' konulu söyleşisi yeralıvor. (292 06 55) • İDÖB AKM Büyük Salon'da saat 20 00'de Satılmış Nisanlı" adlı opera izlenebilir. (251 10 23) 15. ULUSURARASI AP*ARA MUZİK FESTİVAU BUGUN ve YARI1N • ÖZBEKİSTAN LLÜSAL SENFONİ ORKESTRASI konseri saat 20 30'da MEB Şüra Salonu'nda gerçekleştirilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle