Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 1998 CUMARTESt
HABERLER
S. Arabistan'dan
tepki
• ANKARA
(Cumhuriyet Biirosu) -
Suudi Arabistan'ın
Türkiye Büyükelçiliği, bir
Türk gazetesinde Arap
halkını küçük düşüren yazı
yayımlanması nedeniyle
tepki gösterdi. Elçilikten
yapılan açıklamada, Türk
basmının özgür olma
niteliğiyle kıvanç
duyulabileceğini. ancak
basm özgürlüğünün.
diğerlerinin haklannı
çiğneme sının önünde
durması gerektiği
bildirildi.
FP'nin amblemi
belirlendi
• ANKARA
(Cumhuriyet Biirosu) -
Fazilet Partisi'nin (FP)
amblemi. 'hilalden kalbe
uzanan beş yol'u içeren
fıgür olarak belirlendi.
Genel Başkanı İsmail
Alptekin, "Hilal, milli
kimliğimizi, milli
tarihimizi, milli
geleneklerimizi ve milli
kültürümüzü: kalp ise
şefkat, kardeşlik ve sevgi
duygulanmızı ifade
etmektedir" dedi.
Telekom'ıın
saûşı
• ANKARA
(Cumhuriyet Biirosu) -
Bakanlar Kurulu,
özelleştirilmesine yönelik
değer tespit çalışmalan
tamamlanan Türk
Telekomünikasyon
AŞ'nin satış stratejisini
onayladı. Türk
Telekomünikasyon AŞ'nin
yüzde 49 oranındaki
hissesinin yüzde lO"u
bedelsiz olarak Posta
Işletmesi'ne. yüzde 5'i
şirket çalışanlanna ve
küçük tasarruf sahiplerine,
yüzde 20'si Telekom
operatörlerinden oluşan
bir konsorsiyuma ve yüzde
I4'ü de yurtiçi ve yurtdışı
sermaye piyasalannda
halka arz biçiminde
satılacak.
Menzfr'den VIP
açıklaması
• ANKARA
(Cumhuriyet Biirosu) -
Ulaştırma Bakanı Necdet
Menzir, Telekom'da
usulsüz olarak oluşturulan
VIP (Çok Önemli Kişiler)
telefonlanna dahil edilen
bazi siyasetçi ve
bürokratlann konuşma
ücreti ödemediklerini
belgeleyen müfettiş
raporunda kusurlu
bulunanlar hakkında
gereken işlemlerin
yapıldığını söyledi.
TBVI cinayeti
davası
• EDtRNE (Cumhuriyet)
- Edime-lstanbul TEM
Otoyolu'nun 17.
kilometresindeki park
alanında 21 Aralık gecesi
Avar Turizm'e ait yolcu
otobüsünde 6 kişinin
öldürülmesiyle ilgili
olarak 3'ü gıyabi olmak
üzere 6 kişinin Edirne 1.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde
yapılan yargilamasında
sanıklann tutukluluk
hallerinin devamına karar
verildi. Bir sonraki
duruşma 1 Mayıs'ta
yapılacak.
Baybaşin'e
tahliye yok
• LONDRA(AA)-
Interpol tarafindan
düzenlenen operasyonda
yakalanan Hüseyin
Baybaşin'in kardeş
lerinden Mehmet Şirin
Baybaşin'in kefaletle
tahliye talebi tngiliz
mahkemesi tarafindan
reddedildi. Baybaşin'in 30
yıllık kesinleşmiş hapis
cezasının bulunduğu
ltalya'ya iade istemi de
aynı mahkemece kabul
edilmedi.
Sayıştay üyeliği
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda belirlenen
Sayıştay üyeliklerinden
birine CHP'nin itiraz
edeceği bildirildi. Üyeliğe.
'Sayıştay Meslek
Mensuplan'
kontenjanından başvuran
146 kişiden biri olan ve
eski TBMM Başkanı
Mustafa Kalemli
döneminde Meclis'te
'müşavir' olarak çalışan
Ibrahim Pmar'ın
adayhğında usulsüzlük
yapıldığı öne sürüldü.
Her kesimce eleştirilen 85 yıllık Memurin Muhakematı Yasası tarihe kanşıyor
Memııra 'sınırlı' dokunmaANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Partilerarası
Uyum Komisyonu. 85 yıllık
"Memurin Muhakemaü
Yasası"nı tarihe gömecek
" Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Yargılanması"
hakkındaki yasa önerisine son
biçimini verdi. Memura
"sınırh" dokunulmasını
sağlayacak yasa önerisi. kamu
görevlileri hakkında
savcılıklarca soruşturma
açılmasını, bürokrasiyi biraz
azaltarak "soruşturma
kurullan" yerine, "yetkfli
mercinin iznine" bağlanmasını
öngörüyor. Komisyon Başkanı
ANAP'lı Hasan Korkmazcan.
önerinin yasalaşması
durumunda "sade vatandaş ile
kamu görevlileri arasında yargı
mekanizmalaruun işletilmesi
konusunda fark
kalmavacağuu" söyledi.
ANAP, CHP ve DYP'li üyelerle
dün basın toplantısı düzenleyen
ANAP'lı K.orkmazcan, kamu
görevlileri hakkında suç
duyurusu ya da şikâyet
olduğunda dogrudan doğruya
yargı sürecinin başlayacağına
dikkat çekti. Korkmazcan'ın
verdiği bilgiye göre yasa
önerisinin getirdiği
düzenlemeler özetle şöyle:
• Memurlar ile diğer kamu
görevlilerinin yasa kapsamına
giren suçlanna, cumhuriyet
savcılıklannca el
konulabilecek. Hazırlık
soruşturması tamamlandığında,
kamu davası açılması sonucuna
vanlırsa, yetkili idari merciden
kovuşturma izni istenecek.
• İdari makam, kovuşturma
iznini en geç 60 gün içinde
vermek zorunda olacak. Eğer
süre aşımı söz konusu olursa
savcılık, "izuı verilmiş" gibi
hareket ederek kamu davası
açabilecek.
• Kaymakam, vali, müsteşar ve
büyükelçiler, bu kapsamın
dışında bırakılıyor.
Bu kişiler hakkında soruşturma
için savcılık, kovuşturma
iznini vermeye yetkili
mercilerden izin almak
zorunda kalacak. Ancak bu
hallerde de cumhuriyet
başsavcılığı sorguya
başvurmamak koşuluyla
delillerin kaybolmasını
önleyecek.
• Yetkili merci kovuşturma izni
konusunda verdiği gerekçeli
kabul veya ret karannı,
şikâyetçiye, hakkında
soruşturma yapılana ve
cumhuriyet savcılığına
bildirecek. Taraflar en geç 15
gün içinde izin ya da izin
vermeme karanna itiraz
edebilecekler.
Bakanlar Kurulu toplantısında Haberleşme Yüksek Kurulu'nun kararlan benimsendi
Irticacı yaynJar izlenecekANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Haberleşme Yüksek
Kurulu (HYK), 1998 yılının ilk toplantısında, irticacı ve
bölücü yayınlara karşı almacak önlemleri masaya yatır-
dı. Bu yayınlann izlerunesi için vali ve kaymakamlara gö-
rev verilirken, izlemelerin gereğince yapılabilmesi için
yeni teknik donanımlann sağlanması ve monitoring sis-
teminin kurulması kararlaştırıldı. HYK'nin kararlannı
benimseyen Bakanlar Kurulu. bayramdan sonra bu ko-
nuyla ilgili olarak yeniden toplanacak.
HYK, dün Başbakan Yardımcısı Bûlent Ecevh'in baş-
kanlığında toplandı. Toplantının ardından açıklama ya-
pan Ecevit, HYK'nin 6 ayda bir toplanması gerektiğini.
ancak yaşanan gelişmeler nedeniyle haziran ya da tem-
muz ayında yeniden bir araya geleceklerini söyledi. Te-
Komisyon raporu
'AB
politikasmı
TBMM
belirlesin'
ANTCARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM 'de kurulan
Avrupa Birliği (AB) ile iliş-
kileri araştırma komisyonu,
Türkiye'nin 20 yıllık bir
perspektifte Avrupa Birliği
(AB) üyesi olamayacağmın
ortaya çıktığını belirterek,
değişen hükümetlerin ulusal
çıkarlara hizmet etmelerini
sağlamak için TBMM'nin
bir karar alması gerektiğini
bildirdi. Türkiye ile AB iliş-
kilerinin askıya alındığı yeni
dönemde TBMM'ye daha
büyük bir görev düştüğünü
kaydeden komisyon, ilişkile-
rin kısa ve orta vadede plan-
lanması gerektiğini bildirdi.
FP'nin istemi üzerine ku-
rulan Türkiye-AB ilişkilerini
araştırma komisyonu, çalış-
malanyla ilgili bir rapor ha-
zırladı. Raporun sonuç ve
öneriler kısmında özetle şu
görüşlere yer verildi:
• Lüksemburgzirvesinde
alınan kararuı ortaya çıkar-
dığı gerçek. üye ütkelerin
Türkiye'nin tam üyeliğinin
en azından zamanlaması ile
ilgili olarak açık bir kanaate
henüz varamamış olmalan-
dır
0 AB zırvelerinde alınan
kararlann kısa sürede değiş-
tirilmeyeceği deneyim ile sa-
bittir.
# Türkiye-AB ilişkilerinin
kısa \adede Ortaklık Anlaş-
ması kapsamında geliştirile-
bileceği anlaşılmaktadir.
# Türkiye-AB ilişkileri-
nin orta vadedeki gelişmesi-
ni belirleyecek en önemli et-
ken AB'nin Türkiye'nin
adaylığı konusunda atacağı
adımdır. Lüksemburg karar-
lanndan sonra Türkiye,
AB'ye olan güvenini yitir-
mıştir.
• Orta vadede Türki-
ye'nin de kendine düşen so-
rumluluklan süratle yerine
getirmesi gerekmektedir. Bu
bağlamda. rnevzuat açısın-
dan TBMM'nin de önemli
bir işlev üsttenmesine gerek-
sininı vardır.
Gazi olaylan davası tarbşmata başladı. Tanık olarak dinlenen ve baygınuk geçiren Özlem Tunç'u, CHP
tstanbul Milkrvekili Mehmet Sevigen koluna girerek gideceği otobiise kadar götürdü. (Fotoğraf: AA)
TahJfyderecmıkathmkın tepki
Gazi davasındaki karann hayal kınklığı yarattığı belirtildi
AHMETŞEFİK
TRABZON - Gazi olaylan
sırasında 7 kişinin ölümü ve 5
kişinin yaralanmasından
sorumlu tutulan 20 polisin
yargılandığı davada tutuklu beş
polisten Sedat Ozenir,
HayruUah Şişman ve .Yletin
. Çakmaz'ın tahliye edilmeleri
tepkiyle karşılandı. Müdahil
avukatlardan Cemai Yücei,
Trabzon Ağır Ceza
Mahkemesi'nde önceki gün
yapılan duruşmada. delillerle
ilgili bilgi akışının tam
sağlanamadığını, bu aşamada
sanıklann tutuklu yargılanması
gerektiğini mahkemeye
ilettiklerini ve rutuksuz
sanıklann da tutuklanmasını
istediklerini ancak mahkemenin
üç tahliye karan daha vererek
büyük bir hayal kınklığı
yarattığını söyledi.
Tahliye fiıryası
Yücel, polislerin yargılandığı
davalarda tahliye furyasının
sürdüğünü belirtti. CHP
Istanbul Milletvekili Mehmet
Sevigen de, tahliyeleri bir
senaryonun parçası olarak
nitelendirdi ve birkaç duruşma
sonra davada kimsenin tutuklu
kalmayacağını iddia etti.
Tanıklann tehdit edildiğini
belirterek davanın mutlaka
lefon bağlantılannın da en son teknolojilerle daha iyi iş-
ler hale getirileceğini bildiren Ecevit, böylece bütün köy-
lerin iletişim sorununun çözüleceğini belirtti. Türk Tele-
kom'daki vericilerin TRT'ye devredilmesiyle ilgili olarak
yasal düzenleme hazırlığının yapıldığını anımsatan Ece-
vit, televizyon yayın sistemindeki yasal boşluk giderilme-
den önce dışalım yoluyla sağlanmış teknik araç ve gereç-
lerle ilgili olarak yürütülen
cezai işlemlerin durdurul-
ması hakkında Meclis ko-
misyonlannda görüşülen
yasa önerisinin en kısa za-
manda genel kurulda ele
alınacağını kaydetti.
tletişimle ilgili çok hızlı
gelişmeler olduğuna dikkat
çeken Ecevit, bu konuda bir
çerçeve yasası hazırlanaca-
ğını ve uygulamanın daha
çok kararnamelerle gerçek-
leştirilmesi konusunda gö-
rüş birliğine vanldığını bil-
dirdi. Türk Telekom'un
özelleştirilmesiyle ilgili ça-
lışmalann hızla sürdürül-
düğüne değinen Ecevit,
GSM lisans sözleşmeleri-
nin Danıştay'ca onaylandı-
ğmı, herhangi bir yasal en-
gelin kalmadığını söyledi.
Ecevit, HYK'nin günde-
minde olan irtıcai ve bölü-
cü yayınlarla mücadele ko-
nusunda alınan kararlann
sorulması üzerine ise bu
konuda aynca yasal bir ça-
lışmanın yapıldığını belirt-
ti. Ecevit,
u
Bu konu, ayn
bir hukuki sorun olarak za-
ten hükümette ele akndı. Bu
kurulu n gündeminde değiL
Kurulun gündeminde işin
teknik yönleri ele alındı.
Radyo ve televizyon yayınia-
nnın bütün yurtta daha
sağlıklı biçimde ve anında
izlencbilmesi gerekiyor.
Çfinkfi bu izienemedûtçe
hukuki yapbnmlan uygu-
lama olanağı da çok sınıriı
kalıvor. Biz, valUiklere ve
kaymakamlıklara da bu ko-
nuda izleme görevi verdik"
diye konuştu.
Ulaştırma Bakanı Necdet
Menzir, monitoring siste-
miyle ilgili çalışmalann
son aşamaya geldiğini ve
mayıs ayı içinde Aselsan ile
anlaşma imzalanacağını
bildirdi.
Ecevit, devlet bilgi gü-
venliği yasa tasansı çalış-
malanyla ilgili bir soruyu
yanıtlarken, "Devletgüven-
liğinin teknolojik açıdan
sağlam temellere dayandı-
nlması için gerekli çahşma-
lar yapüıyor" dedi.
Hükümet Sözcüsü Şük-
rü SinaGüreL HYK'nin ça-
lışmalannın Bakanlar Ku-
rulu'nca onaylandığını, bu
konuda Kurban Bayra-
mı'ndan sonra özel gün-
demle birtoplantı yapılma-
sının kararlaştınldığını söy-
ledi.
Trabzondan alınması gerektiğini
vurgulayan Sevigen,
tutuklulann daha deliller
gelmeden tahliye edildiklerine
dikkat çekti. Sevigen şunlan
söyledi: "Biz devleti
suçlamıyonız. Devlet adına
hareket edenlerin, yanhş
yapanların yargılanmasını
istiyonız. Devleti korumak
istiyoruz. Bunun için devlet ile
toplumu karşı karjiya
getirenlerin cezalannı buhnası
gerekiyor.'' Bu arada sanık
avukatı llhami Yelekçi, 7 Mart
tarihli. "Saldıran devlet, direnen
Gazi halkı" başlıklı yazının
bulunduğu Kurtuluş gazetesini
mahkemeye delil olarak sundu.
SIFIRNOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected]
Bir haftadır yurtdışındayım.
Bu yazıyı Frankfurt Havaala-
nı'nda uçağın kalkış saatini
beklerken yazıyorum. Türkçe
gazeteleri aldım. Yeniden Tür-
kiye'ye adapte olmaya çalışı-
yorum. Almanya'da olmak,
yarı yarıya Türkiye'de olmak
anlamına geliyor, yine de Al-
manya'nın istikrarlı siyasi orta-
mından Istanbul'a dönmek az
bir şey değil.
Karmakanşık duygular için-
deyim. Yurtdışından her dö-
nüşümde benzer bir ruh hali-
ne giriyorum. Yıllardır bildiği-
miz isimler, yıllardır bildiğimiz
oyunlar. Kimisi cumhurbaşka-
nı, kimisi başbakan, kimisi
partilerden birinin genel baş-
kanı. Tüm ülke onların kişisel
iktidar hırslanna kilitlenmiş du-
rumda. TV kanalları onlardan
söz ediyor, biz gazeteciler on-
ların peşinden koşuyoruz.
1970'li yıllan düşünüyorum,
1960'lara uzanıyorum. Bizim
Frankfurt'tan îstanbul'a...
kuşak lise öğrencisiyken, De-
mirel, Ecevit, Türkeş, hatta
Erbakan siyaset sahnesin-
deydi. Üniversite öğrencisi ol-
dum, bu listeye Baykal da ek-
lendi. Recai Kutan, Şevket
Kazan, şu anda DYP'de bu-
lunan Nahit Menteşe, Meh-
met Gölhan, DTP'Iİ Cindo-
ruk, Ismet Sezgin.
O zamanlar onlar henüz or-
ta yaşlarını yeni yaşıyorlardı,
bizler dünyayı değiştirme
umuduyla dolu gençlerdik.
Onlar, değişime karşıydılar,
bizlere kızıyoriardı. Onlar, tutu-
cu birdünyanın tutucu düşün-
celerini temsil ediyoriardı, biz-
ler ise "eşitlik, özgüriük, ada-
let" istiyorduk.
1968'lerde, tam 30 yıl önce
onlaria göğüs gögüse geldik.
Devletin bütün tutucu refleks-
leriyle çatıştık. Atılganlığımız,
insanlığın geleceğine olan saf
inancımız, düzenin kurumları-
nı sarstı. O zaman bu siyaset
adamlan telaşlandılar, kimisi
reformcu bazı etkilerle, kimisi
ise geri toplumsal yapıya gü-
venerek, gelişimi durdurmak
istediler.
12 Mart 1971'de ve 12 Ey-
lül 1980'de bu ünlü siyaset
adamlarının imdadına asker-
leryetiştiler. Devleti eskisinden
"daha sıkı" olarak yeniden pe-
kiştirdiler. Biz kaybettik, düzen
kazandı. Biz mevziler kazan-
dık, onlar yeniden ele geçirdi-
ler.
Türkiye'nin 30 yıllık serüve-
ninde Demirel'i düşünüyorum.
Onu anlamaya çalışıyorum.
"Sağcılar bana cinayet işliyor
dedirtemezsiniz" sözlerini
söyleyeli 20 sene geçti. Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hü-
seyin inan'ın idamı için yürüt-
tüğü çabalar ise 27 yaşında.
27 yıldır Deniz Gezmiş ve ar-
kadaşlarının ölümü yüreğimi-
zi yakmaya devam ediyor. On-
dan önce de sonra da çok ar-
kadaşımız "devlet görevlile-
ri"nin ve Demirel'in suç kon-
durmak istemediği "ülkücü-
ler"\n kurşunlarıyla can verdi.
Demirel, şimdi böyle bir
geçmiş için acaba ne düşünü-
yor? Irkçılık ve siyasi Islamı bir
politik hesap olarak hep yan-
daş kabul etti. Türkiye, bu
güçlerin ortaya sürülmesiyle
askeri darbelere sürüklendi.
Demirel, askeri darbeleri göre-
medi, görse bile kılını kıpırdat-
rrjadı. Onu anlamaya çalışıyo-
rum. Hangi yaşam derslerini
çıkaımış olduğunu bilmek is-
tiyorum.
Ecevit'i genç bir siyasetçi
olarak tanımıştım. Benim saç-
larım ağardı, orta yaşa geldim.
Ecevit, siyaset sahnesindt
deneyimli bir politikacı olarak
yaşamını sürdürüyor. Nereden
nereye? O da 196O'lı yıllarda
düzeni değiştirebileceğini dü-
şünüyordu. Şimdi ise düzeni
korumaya çalışıyor. Bir askeri
darbe ile yüz yüze gelmemek
için çaba sarf ediyor.
•••
1968'in 30. yılı. Frankfurt
Havaalanı'nda, geçmiş anıla-
rıma dönüyorum. Almanlar,
Paskalya tatilini dünyanın ne-
resinde geçireceklerinin telaşı
içinde çıkış kapılarına koşu-
yorlar. Türkiye ise 30 yıldır de-
ğişmeyen siyaset adamlanyla
Avrupa Birliği'nin kapısında
bekliyor.
Günler, yıllar gözlerimin
önünden birfılm şeridi gibi ge-
çip gidiyor. Birazdan yeniden
Türkiye'de olacağım. Her şey
yeniden başlayacak.
CIMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
'Bozkurf
H. C. Armstrong'un Mustafa Kemal Atatürk'ü
anlartığı kitabında beni etkileyen nedir? Bunca kara-
lanan bir kitabın, yayımlanışından altmış küsuryıl son-
ra yine de ilgi odağı olabilmesi hangi nedenlerden
kaynaklanıyor? "Bozkurt"u okuduğum geçen aydan
beri zihnimde bu sorulann yanıtını anyorum.
"Bozkurt" gerçekten de maddi yanlışlarla ve yer
yer üslup bozukluklanyla özürlü bir kitap. Maddi yan-
lışlann kimilerini kitabın çevirmeni dipnotlaria göste-
riyor. Kimileri Sadi Borak'ın derlediği "Atatürk'ün
Armstrong'a Cevabı" adh kitapta yer alıyor. Kimile-
riyse belki gerçekten de tartışmalı...
Kitabın yazılış serüveniyle ya da mütareke Istanbu-
lu'nda bir Ingiliz istihbarat subayı olan yazann kimli-
ğiyle ilgili yorumlara girmeye gerek görmüyorum.
Bunlar söz konusu her iki kitapta da yeterince belir-
tilmiş. Beni kitabın kendisi ilgilendiriyor.
• • •
Armstrong'un kitabının her satınnda Kemal Ata-
türk'e büyük bir ilgi, neredeyse tutkulu bir hayranlık
seziliyor. Gerçi bu hayranlık alışıldık övgü sözcükle-
riyle dile getirilmiyor. Fakat kahramanın olağandışı
cesareti, muazzam enerjisi, en olumsuz koşullardaki
mücadele direşkenliği sürükleyici bir romandaki gibi
anlatılırken, yazar hayranlığını okura da geçirebiliyor...
Sonuçta, kişisel yaşamdaki kimi aşınlıklar kötülük ola-
rak değil, büyük bir ruhun, muazzam bir kişiliğin sığı-
naklan, avuntulan olarak algılanabiliyor...
•••
Armstrong'un betimlediği Kemal Atatürk inanılmaz
bir cesarete sahip, fakat bunun yanı sıra aynı ölçüde
gerçekçi bir kişiliktir.
Kitapta Çanakkale muharebeleri tarih kitaplannda
asla anlatılamayacak bir yalınhk ve betim gücüyle ser-
gileniyor... Savunulması gerekli olan, aslında kıraç bir
toprak parçasıdır. Fakat genç kumandan, ülkenin yaz-
gısının bu kıraç toprak parçasının savunulmasıyta, bu
noktadan sonra düşmana ne pahasına olursa olsun
geçit verilmemesi gerekliliğiyle ilgisini derin biçimde
duyumsamaktadır... Burada söz konusu olan, roman-
tik jestler değil, büyük bir gerçekçilik, bilinç ve karar-
lılıktır. Kemal Atatürk'ü Enver Paşa'lann "romantik"
serüvenciliğinden ayıran özellikler de bunlardır...
• • •
Istanbul'daki yalnızlık günleri, Samsun'dabaslayıp
Erzurum ve Sıvas'tan geçerek o yıllann yoksul bir kö-
yünden farksız Ankarasfnda süren büyük mücadele
dönemi, zaman zaman gereksiz aynntılarla bozulmuş
olsa da başdöndürücü bir sürükleyicilikle anlatılıyor...
Sakarya-lzmir arasındaki BüyükTaarruz'un görkemi-
ni ve dehşetini, bu taarruz sırasında efsaneleşen baş-
komutanın kişiliğini, H. C. Armstrong bence, değme
ozanlan, romancılan, tarihçileri kıskandırabilecek bir
başarıyla betimlemektedir... Şu satırlardan etkilen-
memeyi anlayamıyorum: "...Uşak'tan Yunan ordula-
n kumandanı General Tricoupis ile yardımcısı Di-
onis 'in ele geçirildikleri haberi geldl. Mustafa Kemal
onlann kentin belediye dairesindeki karargâhına ge-
tirilmesini emretti.
Onlan ayakta, bir yanında Ismet, diğer yanında
Fevzi olduğu halde, saygıyla karşıladı. Ellerini sıktı,
sigara ve kahve ikram etti ve tüm gereksinimlerinin
karşılanıp karşılanmadığını sordu. Bu adamlarm bü-
tün o kitlesel yıkımlann ve gaddarlıklann yapılmasını
emretmiş olmalan hiç de önemli değildi; onlarasker-
diler, onun askeri rakipleriydiler ve buyüzden de say-
gı görmeleh gerekiyordu.
Soğuk, açık mavi gözleriyle sürekli olarak onlan iz-
liyordu. Onlan tanımak ve mücadele ettiğı bu adam-
lan anlamak ve değerlendırmek istiyordu.
Gördüklerinden düşkınklığına uğradı. Karşısında-
ki adamlar hasta görünüşlüydü; giyinişleri görgüsüz
birgösterişi ele veriyordu. Yazgılanndan dolayı söy-
lenip duruyoriardı. Her şeyden yakınıyoriardı. Hatta
birara birbirlehyle gürültülü birağız dalaşına girişmiş-
lerdi.
Onlaria muharebeyi tartıştı. Tricoupis bir hücumu
anlatırken, Mustafa Kemal onu karşılamak üzere ne
yapmayı düşündüğünü gösterdi. Fakat Yunan gene-
rallerin işlerini bir asker olarak yeterince bilmedikleh
anlaşılıyordu. Kendi standardında olmayan adamlar-
la savaşmış olduğunu görmesi de onu düş kınklığı-
na uğratmıştı.
'Her neyse' dedi onlardan aynlırken, 'savaş bir şans
oyunudur. Siz elinizden geleni yaptınız. Sorumluluk ta-
rihe aittir. Kendinizi üzüntüye kaptırmayın.'
Onlar gittikten sonra alaycı birgülüşle Ismet'e ba-
kıp omuzlannı silkti. Kötü kumaştan dokunmuşlardı."
• • •
Armstrong'un kitabını göklere çıkarmak amacında
değilim. Söylediğim gibi maddi hatalar ve yer yer üs-
lup bozukluklanyla özürlü bir kitap bu. Armstrong'dan
Kurtuluş Savaşımızın toplumsal temellerini bir tarih-
çi, sosyal bilimci donanımıyla irdelemesini beklemek
de boşunadır. Yine detüm eksikleri ve kusurlan, "Boz-
kurt"un önemli bir Mustafa Kemal ve Kurtuluş Sava-
şı klasiği olmasını kanımca engelleyemiyor...
Pişkinsüt'ün c. Dogu izlenimi
'Bölgede sorgulama
işkenceyle yapılıyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Güneydoğu
illerindeki 4 cezaevinde ın-
celemelerde bulunan TB-
MM Insan Haklannı ince-
leme Komisyonu, tutuklu
ve hükümlülere "sistema-
tikişkenceyaptldığT sonu-
cuna vardı. Komisyon
Başkanı Sema Pişkinsüt.
gerek mağdurlar, gerekse
fiziksel mekânlarda "iş-
kence deBllerine'' ulaştık-
lannı belirterek "İşkence-
de, elektrik. telefon kablo-
lannın a> n: su> un. tekerle-
ğin, borulann, dolaplann
ajn ayn işlevleri var. Girdi-
gjmiz bütün sorgu odala-
nnda, işkencede düşük
akım aleti olarak kuüaıu-
lan telefon kablolanna
rasüadık" dedi. Pışkmsüt.
"Yeşü" kod adh Mahmut
Yddırun'ı tanıyanlara rast-
ladıklannı ve "yaşadığı"
yolunda bir haberin fısıltı
olarak dolaştığını aktardı.
Şanlıurfa. Diyarbakır.
Batman ve Mardin'deki
ceza ve tutukevlerinde in-
celeme yapmak üzere gö-
revlendirilen 3 kişılik alt
komisyonun başkanı da
olan Pişkinsüt. işkencenin
boyutunu, "YetkiHkre,
'sorgulamada niçin kadın
görevli bulundurulmadığı-
nı' sorduk. BİZE,'Çocugu
olan hiçbir kadm buna da-
yanamaz' yanıtını verdi-
ler" sözleriyle dile getiıdi.
tncelemeler sırasında,
yetkililer tarafindan işken-
ce izlerinin alelacele >ok
edilmeye çalışıldığına dik-
kat çeken Pişkinsüt. "An-
cak işkenceye maruz ka-
lanlarla konuştuk, hâlâ iz-
lerini üzerinde laşıyanlarla
görüştük. Görüştükkrimiz
içinde işkenceye maruz
kalmadığını söyleyen tek
kişiye rastiamadık" d;ye
konuştu.
Bölgede neredeyse ge-
çerli tek "sorgulama'' yön-
teminm "işkence" oldugu
sonucuna vardıklannı, ış-
kence delillerini fotoğnf-
ladıklannı da kaydeden
Pişkinsüt. "Eğer amaç, ne
şekilde olursa olsun. bir
şeyler so\letip alnna imza
abnaksa bunun sonu yok.
Hayal bik edemeyeceğinz,
sadistik boyudara gelebi-
Hr" diye konuştu.