Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 1998 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Liderler! Lütfen Bir Kez...
SUNDA SALIUKHukukçu
«
T
oplumsal değerlerin bir-
çoğunun yıtinldiği günü-
müzde. ülkemizin gelece-
ğe yönelik siyasal görün-
tüsü ıç karartıcı bir görü-
nüm vermektedir. Aklı ba-
şında, ülkesini seven herkes kendince
çözüm yollannı bulmaya çalışmaktadır.
Çeşitli kuruluşlar ya da genel deyişle Si-
vil Toplum Örgütleri (STÖ), kötü gidi-
şi durdurabilmek için kendi çaplannda
yoğun uğraşlar vermektedir. özellikle
yasama ve yürütme erkini elinde bulun-
duran siyasikri uyandırabilmek ama-
cıyla ellerinden gelen tüm çareleri sun-
maya çalışmaktadırlar. Ama acı gerçek;
ülkenin kaderini ellerinde tutan siyasi-
lerin aymazlıktan sıynlamadığı şeklin-
dedir. Üzülerek betirtmek isteriz ki ger-
çeği görerneme ve gerekli davramşlarda
bulunamama yeteneksizliği, özellikle sol
eğjlimli partilerde sürgit (müzmin) du-
ruma gelmiştir.
Yunıçinde 12 Eylül daıbesinin, yurt-
dışında küreselleşme darbesinin ülke-
mizdeki tüm siyasal bilinci körleştirdi-
ği, bir bakıma ülke kaderini elinde tutan
birçok siyasinin, çok uzağı değil yakın
geleceği bile görememe noktasında bu-
lunduklan su götürmez bir gerçektir.
Çevremizdeki liderlere şöyle birbakıruz...
Bir de\ let dairesinde ya da bir özel ku-
ruluşta çalışmış olsalardı. çok büyük ih-
timalle, hemen tümü çoktan emeİdi olup
kendi köşelerine çekilmiş olacaklardı.
. Darbenin depolitizasyon politikası, kü-
reseüeşmeye ayak uydurabilmek için
gerekli kültürden noksan oluş, son on beş
yılda tüm liderleri başarısız kılmıştır.
Özellikle sol eğilimli ldfle, ülkenin gele-
ceğini şekillendirecek olan siyasal par-
tilerin tüm liderlerini her konuda çoktan
aşmıştır. Liderlere göre ülkeyi çok daha
iyi tanır olmuşlardır. Ülke kültürünü da-
1
ha iyi özümseyip, yurttaşlann beklenti-
lerini daha iyi görür olmuşlardır. Sorum-
luluk duyan insanlar kendilerini kısır
döngünün (fasit dairenin) içerisinden çı-
kanp. geniş ufuklar içerisinde çözüm
üretebilmektedirler. Ama ne yazık ki bu
önerilerini hayata geçirebilecek olanak-
ları elde edememektedirler. Bu olum-
suzluk bu insanlann değil. onlann yol-
lannı tıkayan siyasal partilerin yönetim
kadrolannın suçudur.
Siyasal partilerimize şöyle tarafsız bir
gözle bakmız. Hangi liderin parrisi son
on-on beş yıl içerisinde başan gösterdi
de, parti liderliği koltuğunda oturmayı
sürdürebiliyor. Maurice Duverge Poüti-
kaya Giriş kitabında. "LRİer, yalıuz bir
hiyerarşinin üstün olan 1 no'su değil, ko-
lektif >arar uğruna grubun bütününe
kumanda eden bir yöneticidir" demek-
tedir. Bizim mevcut liderlerimiz yakın ya
da uzak geçmişlerinde hangi toplumsal
yaran hedeflediler ve bu hedefe varabil-
mek için iyi bir kumandan olabildiler?
Burada yalmz insafla belirtmek gere-
kir, laik ve demokratik cumhunyetin
düşmanlan olan şeriatçı kesim yukan-
daki sorumuzun oİumluyarutıdırlar. On-
lar siyasal hayatın içerisinde özellikle
kendini sosyal demokrat ya da demok-
ratik sol sayan politikacılann toplumda
yarattığı düş kınklığını çok iyi kullan-
dılar. Sol söylemleri kendilerine ilke ola-
rak monte edip. (takıyyecilikte üstleri-
ne yoktur) sol kesimin aymazlığından ya-
rarlanarak ve din sömürüsünün yanın-
da kendilerine sağlanan ekonomik ola-
naklan sınırsızca kullanıp hedeflerine
vanr oMular.
Küçük bir ara not ile köktenci Refah
Partisi'nin konumuna değinmekte yarar
görüyorum. Bu partinin yargı karan ile
kapanmış olması, üzülerek belirtelim
fazlaca bir şey değiştirmeyecektir. Ka-
mrruzca bu parti, kapatma gerekçeleri-
ni yaratanlann siyasal hayattan tümüy-
le çekilmelerini sağlayan bir cezaya uğ-
ramalı, daha sonra da "sabıkalı parti'
olarak yaşammı sürdürmeliydi. Şu an-
da karşılaştığımız durumabirbakııuz. Fa-
zilet Partisi, tüm takıyye yollannı kulla-
narak, şimdiden Atatürkçülüğe soyun-
muştur. Gerçekte o partide şeriatçı dü-
zeni egemen kılmak isteyen laiklik düş-
manı hiçbir üye amacından vazgeçme-
miştir. Ama bir süre yargının cezasına çar-
pılmamak için büyük çabalar harcaya-
caktır. Bu saptamayı Fazilet Partisf nin
başka bir parti olduğunu düşünen kişi-
ler ya da kuruluşlar için yapmış bulunu-
yoruz.
Yazımızın asıl hedefine geri dönecek
olursak. hemen belirtelim bizim kaygı-
lanrruz ya da önerilerimiz sağ kesim ile
ilişkili değıldir. Yapmaya çalıştığımız
çağn kendini 'sosyal demokrat' ya da
demokratik sol' sayan partilerin lider-
lerine ve mensuplannadır. Daha somut
bir deyişle DSP ve CHP'yedir.
Nedir DSP ve CHP'nm konumu?
Kökende bu iki partinin birbirlerinden
büyük farklılıklan bulunmamaktadır.
tdeolojik yapılannda ya da söylemle-
rinde ortaya koyduklan aynhklann ya-
nı sıra programlanna ve seçim bildirge-
lerine lütfen bir göz atın... Aynntılara
inerek aradaki uyum ya da uyumsuzluk-
larla uğraşmaya gerek görmüyoruz. An-
cak her iki sosyal içerikli partimizde, eğer
dünya olaylannı iyi izleyebiliyor, Türki-
ye'deki yaşayan insanlanmızın beklen-
tilerini doğru saptayabiliyorlarsa, sos-
yal devlet içeriğmi yadsımayan. kültü-
rel gelişme ve sağhk, eğitimde çağdaş-
lığı yakalamak.. kısacası insanca yaşa-
yacak ekonomiyi yerleştirmekten çok
daha farklı görüşlermi ileri sürebilecek-
lerdir? Durum kabaca böyle özetlenin-
ce, bizım bu iki siyasal partimizin yakın
geçmişleri ile yakın geleceklerini irde-
lemek ve önerilerimizi sıralamak zorun-
lu hale gelmektedir.
12 Eylül'ün getirdigi baskı rejimi içe-
risinden sıynlarak ortaya çıkmış olan
her iki partimiz de gerçekte aynı yapıda
aynı düşüncede olan kitlelere dayanmak-
tadır. Bu kitleler 1970'li yıllarda o gün-
kü CHP'yi yüzde 45 dolayındaki oy po-
tansiyeline taşımışlardır. Yine o günün
lideri Sayın Ecevit'i efsaneleştirerekbaş-
bakanlıga taşımışlardır. Sürekli aktif ve
beklentiler içerisinde olan CHP örgütü,
kendi içerisindeki tüm çekişmelerle bir-
likte 1980 yılının açmazına gelip dayan-
mıştır. Bayan Ecevit'in zaman zaman
dile getirdigi gibi, parlamentodaki bazı
milletvekilleri, bazı yerel parti örgütle-
ri Sayın Ecevit'i çoküzmüş olabilir, onun
beklediği disipliniçerisindekalmamışola-
bilirler. Ancak geçmişteki bu olumsuz
davranışlan geleceğin davranışlannda
ipoteklemek hiçbir liderin inisiyatifînde
olamaz. Ecevit'i Ecevit yapan, unutul-
mamalıdır ki yıllarca tüm olumsuz ko-
şullara karşın onun yanında yer alan
halktır. Bu halkın sağladığı karizmaya,
halk her zaman ortaktır... Bu lider yara-
tıhşından sonraki atılacak her adımın iz-
leyicisi ve denetçisidir.
Sayın Ecevit'e güvenerek teslim edil-
miş bulunan ülkemizin gelecegini tö-
kezleten darbe sonuçlannın açmazı içe-
risinde. büyük hayal kınklığına ugramış
fedakâr ve vefakâr CHP'lilere sırt çevir-
mek hakkı Sayın Ecevit'te bulunamaz.
Geçmişte onun yaşadığı hayal kmklık-
lannı ve eziyetlerini ona inanmış bulu-
nan yüzbinlerce insan da yaşamıştır. On-
lar hem sisteme hem ortama hem de si-
yasal partilerin lider ve kadrolanna küs
kalmışlardır. DSP'nin kuruluşundan ve
CHP'nin siyasal yaşama katılmasından
bu yana geçen süreci bir düşünün... Her
iki partinin aldığı sonuçlara bakm. 1979
yılındaki oy oranının yansını bile yaka-
lamaktan geri kalmışlardır. Ama bu ge-
ri kalma onlan hiç rahatsız etmemekte-
dir. Varlıklan ülke için değil gibidir. K.en-
dilerinden başan, iktidar bekleyen. top-
lumsal yaşarnı banş içerisine sokmala-
nnı isteyen, kısacası mutlu bir geleceğe
sahip olmak isteyen kitleler önemli de-
ğildir. Varsa yoksa iki dudaklan arasın-
dan çıkanı emir sayan bir örgüt ve ego-
lannı tatmin eden bir ortam...
Lütfen aklınızın bir bölümü ile düşü-
nün. Siyasal partiler niçin kurulur, bazı
kendini bilen yurdunu ve yurttaşını se-
ven insanlar neden lider olur? Doğal ola-
rak içinde bulunduğu ülkenin insanlan-
na hizmet için. Şimdi ülkemizin görün-
tüsüne bir kez daha göz atalım ve mer-
kez solda bulunan iki partimizin lider-
lerini insaf ile eylemlerinden dolayı ır-
deleyelim. Her iki lidere de olumlu bir
puvan verebilmekolanaksızdır. tçinde bu-
lunduklan noktadatıkamp kalmışlardır.
Bu takınaklıgın tek nedeni de en azın-
dan birlikte davranış içensinde buluna-
mamalandır.
Sonuç: Ülkemizin içerisinde bulun-
duğu karanlık görüntüden çikabilmesi-
nin tek ve akılcı çözümü, CHP ve
DSP'nin gerçekçi birliğinden geçmek-
tedir. Toplumumuzun beklentileri, için-
debulunduğu koşullar nedeniyle artıkçok
büyük şeylerdeğildir. Kabaca belirtecek
olursak; toplumsal değerlerini yeniden
kazanmış, ekonomisini enflasyon cana-
van belasından kurtarmış, insan hakla-
nna saygıyı tüm kuruluşlannda yerleş-
tirmiş, yasama-yürütme-yargı erklerini
etkin kılmış: saygın, laik. demokratik,
Atatürkçü çizgide bir cumhuriyettir.
Bu amaçlar doğrultusunda çalışabı-
lecek bir iktidan ancak söz konusu iki
partimiz gerçekleştirebilecektir. Merkez
sağ ya da öbürlerinin böyle ülküleri ger-
çekleştirebilmeleri varlıklanna tümüyle
terstir. O halde, her iki partinin lideri
yalnızca iktidar olmanın yolunu kendi-
lerine açacak olan -ister tam birleşme, is-
ter güçbirliği olsun- eylem için hiç va-
kit yitirmeme zorundadırlar. Bu zorun-
luluk onlann tarihsel görevi ve en azın-
dan bugün sahip olduklan varlıklannın
gereğidir. Güzel ve mutlu insanlann ya-
şadığı Türkiye'nin oluşumu için; sayın
liderier lütfen son bir kez olsun bir ara-
ya geliniz... Unutmayınız bu son çağn-
dır. Belki başka çagn şansımız hiç ol-
mayacaktır. -
2. Cumhuriyetçiler...
T
ürkıye. "'kurgulu düzeni" ile "işler gö-
rünen düzeni" birbirinden farklı. tüke-
timiyle, üretımiyle, gelırdağılımı ve ya-
şam niteliğiyle yığınsal kopukluklann
yaşandığı. adeta. iki ruhlu. iki karakter-
lı bir ülke durumunda. Belki de bu yüzden, kimıle-
ri, "2. Cumhumet" diye tutturuyorlar.
Ancak bu sav unu, genel kabul gören reform bek-
lentileri konusundaki sıradanlığıra, Cumhuriyeti'miz
konu olunca. arsızlığa ulaştınyor.
Türk-tslamcılar, (Kürt-Türk) federasyonculan ve
dinciler gibi 2. Cumhuriyetçiler de Anadolu devri-
mini, imparatorluk ile yannkı bulanık düşleri ara-
smda, bu toprağı tözünden anndınlması gereken
bir kesit gibi görüyorlar.
Sussunlarmı?: Hayır!
Açıktan çağnsı fıili şiddet olmayan her düşünee-
nin, en kanlı sonuçlara yol açması ihtimalinin ön-
lemsiz bırakılmaması koşuluyla, savunulma güven-
cesini. demokrasi açısından çelişkili degil gerekli
görürüm. Oysa, tarih de politika da pozitivist bilim
anlayışı da beni yalanlar.
Ve açık aldatmadan kaba yalana giden yolda, ar-
tıkbir de "2.Cumhuriyet''çilerin posrülalan var. An-
cak Türkıye'de eyaletler temelinde başkanhk siste-
mini projelendirmek. yaşamsallıgmı yitirmis, yasa-
lan Mecelle ile ikame etmek kadar
tt
akık3"dır.
Alınterinin kentten, emeğin topraktan alacağı var-
ken sanayı-ötesi toplum çözümlemesine yalpalan-
mak, insanın çarklanndan dışlandığı makineyi, bib-
lolaştırmasını öğütlemek kadar '*tutarlı''dır.
Dahası, Türkiye'nin yapısal dönüşüm katsayısı-
nın yükseltilmesinde Köy Enstitüleri'nin; 68'H ru-
hunun mücadelesinde silahlanma harcamalannın
sorgulanması, 2. Cumhuriyetçilerin atipik tepki
alanlandır.
Onlar, "dönerken", "değişinı''i, bölerken "moza-
yigi''. aydınlanma dilinin insancıl kavrayışlannın
üzerine salarlar. İnsanın amacı ile toplumsal sonuç
arasındaki bağı da kopanr atarlar.
Bunun yanında, kimi tkinci Cumhuriyetçilerden
devşirilen siyasal açıdan, yersiz yurtsuz figürler.
tepeden inmeci profesyonel politika nosyonlan ile
kitlelerde "katüma"ya değmezlik itkisi uyandır-
mışlardır.
2. Cumhuriyetçilerin, demokratik süreçleri ve
idealleri için değersizleştirmeye dönük (örtük) de-
netimli- bireycilikleri, bireyin kendini modern dev-
letin anlamlı bir parçası olarak bulduğu toplumsal-
laşmanın pratiğinde, dino'zorlaşacak'tır.
. ' "' BülentKırmaa
de BUGÜN
"Ventzi özLeyen iki kent:
Priene
Milet
Yaptm-Yonettm:
Çetin İMİR
# Antik iki kentin 2500yılhk direnişlerinin
ve denize özlemlerinin öyküsü...
B E L G E S E L T R T ' d e İ Z L E N İ R
TİRT 2
ANTALYA MAHKEME SAT1Ş
MEMURLUĞU'NDAN
GAYRÎMENKUL AÇIK AKTTIRMA tLANl
Esas: 1995,34
Atualya Merkez Güzeloba köyü 7792 ada 4 ve 8 parsel ile
7794 ada 1 ve 2 parsellerde kayıtlı taşınmazlar. Antalya 1. Sulh
Hukuk Mahkemesi'nin kesinleşen 1995-809 esas. 1995 972
sayılı karan geregince saiılacaktır 7792 ada 4 parsel 1 tapu
kaydına göre 545.00 m2 genışlığinde. 7792 ada 8 parsel
577.00 m2 genişliğinde
7794 ada 1 parsel 616.00 m2 genı^lığınde
7794 ada 2 parsel 617.00 m2 genışlığındedır
Parseller boş. arsadır. Önündekı imal yolu henüz açılmamış-
tır. Çamlıkmevkıındeyola 100-150 mt kadargüneyınde ıç kı-
sımdadır. Parseller aynk nızam 2 kat ın$aata müsaittırler Ma-
halli rayiçlere göre m2'si 12.500 000.- TLden 7792 ada 4 par-
sel 6.812.500.000-TL,7792 ada 8 parsel 7.212.500.000.-TL
7794 ada 1 parsel 7.700.000000.- TL. 7794 ada 2 parsel
7.712.000.000-TL'dır. l.Sattş.7792ada4parsel: 12.5.1998
günü saat 16.00- 16.10 7792 ada 8 parsel: 12.5.1998 günü sa-
at 16.15-16.25' 7794 ada 1 parsel: 12.5.1998 günü saat 16.30-
16.40 7794 ada 2 parsel: 12.5.1998 günü saat 16.45-16.55 ara-
sında Antalya Adlıye Sarayı Kat: 3 No: 22"de açık arttırma ile
yapılacaktır. Bu satışta değerinin yüzde 75'mi bulmadığı tak-
dirde 22.5.1998 günü aynı yerde ve aynı saatte 2. amırnıa ya-
pılacaktır. 2. satışta ise degennin yüzde 40 ve mahkeme mas>-
raflanm geçtigi takdirde en çok armrana ıhale edılecektır Sa-
tış peşin para iledir. ancak isteyen alıcıya 20 günü geçmemek
üzere mehil verilebilir lhaleye ıştırak edeceklerin. degerın
yüzde 20'si nispetinde temınat yatırması şartür. Satışa katılan
şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakla-
n, baskaca bilgi almak isteyenlerin meraurluğumuzun 1995,34
esassayıhdosyasınabaşvurmalanılanolunur Basın: 13777
A>fKARA ASLtYE 24. HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
1997 804
Davacı Erdogan Çakmak vekilı Av Nijad Ulusoy tarafın-
dan davalı Nejla Çakmak hakkında açılan boşanma davasına
esas olmak üzere; Davalı Nejla Çakmak adına çıkanlan teblı-
gal bila ikmal iade edılmiş. zabıta tahkıkatında da adresı meç-
hul kaldığından. dava dılekçesinin ve duruşma gûnünün ıla-
nen tebliğine karar verilmişolup. davacı tarafından açılan da-
vayla taraflann boşanmasına karar verilmesi talep ve dava
edilmiş olup. bu dava ile ilgili ibraz etmek ıstedigıniz belgele-
ri duruşmamn bırakıldığı 17.4 1998 günü saat 10.00'a kadar
göndermeniz veya duruşmaya getırmenız gerektiği, duruşma-
ya gelmediğınız veya bir vekil tarafından kendinizı temsıl et-
rirmedığıniz taktırde HUMK'nun 213. ve 377 md.sı gereğm-
ce yargılamaya yokluğunuzda devam edilıp hüküm venleceğı.
dava dilekçesi ve duruşma günü yerine kaim olmak üzere da-
valı Nejla Çakmak'a ilanen duyunılur. Basın 13701
PEKTEK ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ
EsasNo: 1997 46
Davacı Süleyman Saglayan Vekilı Ergül Çımen tarafından
10.6.1997 tarihlı dava dilekçesi ile davacıya ait 170 ada 4
no.lu gayrimenkule komşu bulunan davahlar Mehmet Sayı-
lan ve Ayşe Sayılan'a ait 2 no.lu parselin içensindekı evleri
üzerinde yapılan çatının su akar çepesinin dav acıya zarar ver-
mesi sebebiyle kendi taraflanna çevrilmesi. yıne davacının
gayrimenkulüne açılan pencerenin kapatılması talep edılerek
açılan müdahalenin önlenmesı davasınm yapılan açık yargıla-
ması sırasmda verüen ara karan gereğince. Bütün araştırma-
lara ragmen adresi tespit edilemeyen ve kendisine tebhgat ya-
pılamayan davalı Düzce ılçesı Kayaşlı nahıyesmde Ayşe Sa-
yılan'm duruşma günü ve dilekçemn ilanen tebliğine karar \ e-
rildiğinden adı geçenin. duruşma günü olan 09.04 1998 günü
saat 9.00'da Pertek Asliye Hukuk Mahkemesi'nde hazır bu-
lunması \eya kendini bir vekille temsil ettirmesi. aksı takdir-
de HUMK'nun 213 ve 337'ncı maddeleri gereğince tahkikat
ve yargılamaya yoklugunda devam edileceğı ve hüküm ven-
lecegi hususu dava dilekçesi ve duruşma gününün tebligi ye-
rine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın. 5263
İSTANBUL1. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1998/131 Vası
Hastahğı sebebiyle Baki Dündar Ayaydın mahke-
memizin 1998/131 esas, 1998/157 karar sayılı ilamı
ile 1.4.1998 tarihinde vesayet altına alınmış olup, ken-
disine oğlu Eşber Baki Ayaydm'ın vasi tayinine karar
verilmiştir. Uan olunur. 1.4.1998 Basın: 14997
PENCERE
KıbPis?..
Avrupa Birliği'nin bize dönük politikası iki kalın
çizgiye oturdu:
1) Avrupa, Türkiye'yi dışladı.
2) Kıbns'ı içledi.
Avrupa için Kıbns'm tantmı, Ada'nın güneyindeki
Rum yönetimiyle sınırlanıyor.
Kıbns'a ilişkin yazılara bu köşede az rastlanır.
Çünkü yıllardan beri havanda su dövülmüş, Ada
sorununda dengeleri değiştirecek bir olay
yaşanmamıştı.
ilk kez işin rengi değişti.
•
1989'da Berlin Duvan'nın yıkılması ve 199Vde
Sovyetler'in dağılmasıyla dünyada değişen
dengeler, her olayda etkisini gösteriyor.
'Avrupa Birliği' daha önceleri 'DemirPerde'nin
dışında düşünülen bir kavramdı; Batı Bloku'nun
sınırlan Kars'tan geçiyordu. 'Soğuk Savaş' bitince,
bütün kavramlar yeniden düşünüldü. Doğu Avrupa,
doğal ve tarihsel olarak Avrupa Birliği'nin
gündemine girince, Anadolu'yıı dışlamak eğilimi
ağır bastı.
ilerde gerçekleşecek olan 'Avrupa Birleşik
Devletleri'riın sınırları dışında kalıyorTürkiye; ama
bu sınırlar Kıbns'ı da kapsıyor.
•
1923 Devrimi ile kurulan laik Cumhuriyet, Lozan
sınırları ötesindeki coğrafyayı defterden silmişti.
Ne Turan'a dönük emellerimiz vardı, ne de
Osmanlı'dan arta kalan haritadaki Müslüman-
Türktoplumlara dönük tasanmlar söz konusuydu.
ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu siyaset
delindi. Artık Bosna'dan Azerbaycan'a, Kosova'dan
Kıbns'a dek yayılan geniş bir alanda Türkiye'nin
başı derttedir. 1991'den sonra etnik savaşlann
körüklenmesi insanın yüreğindeki canavarlık
tohumlarını beslediğınden, her yerde kan ve ateş
var.
Türkiye hangi birine yetişecek?..
Yetişmesi için, önce Anadolu'da kurulan devletin
güçlenmesi gerekmiyor mu?.. Kendi içinde
sorunlarıyla sarmaş dolaş bir ülke, Avrupa'dan
Asya'ya yayılan koca bir coğrafyada ağırlığını ne
kadar duyurabilir?.. Dış ve iç borcunun toplamı
ulusa! gelirini aşmış bir devlet, içerde dindlik ve
aynlıkçılık sarmalına dolanmışken. sınır ötelerine
uzanıp Osmanlı imparatorluğu'ndan miras kalmış
davalann üstesinden gelebilir mi?..
•
1974'te Türkiye, 7959-60 Londra-Zürih
Anlaşmaları'run verdiği yetkiyle Ada'ya çıkmıştı.
İki amacımız vardı: 1) Ada'nın Yunanistan'a
'ilhak'/n/ engellemek. 2) Kıbrıs Türklerini 'etnik
temizlik' saldmsından korumak...
Bugün ış değişti mi?.. Kıbrıs, Avrupa Birliği'ne
girerse, Avrupa Birleşik Devletleri'nin içinde Ada
daha güvenceli bir düzene kavuşmayacak mı?..
Yoksa Türkiye'yi şimdiden dışlayan bu süreç,
Yunanistan ile Kıbns'ın Avrupa Birliği içinde 'Enosıs'i
mi olacak?..
•
Türkiye, Avrupa Biriiği'nden koptu.
- Her şeyi albaştan masaya yatırmakta saymakla
bitmez yararlar var. Kıbns'ın kuzeyini Türkiye'ye
katmak karannı verecek olan Ankara'nın çok güçlü
ve bütüncül bir devletin başkenti olması gerekiyor.
Kimbilir, belki de Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi
dışlayarak Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimiyle
bütünleşmesi, Ankara'nın uyanıp kendisine gelmesi
yolunda bir 'son'un 'başlangıcı' olabilir.
YAY1NLARI
llhan SBİçuk Kitapian
İSKELE SANCAK
2. BASl
500.000 TL
DUVARIN ÜSTÜKDEKİ TİLKİ
3. BASl
600.000 TL
JAPON GULU
7. BASl
600.000 TL
ZİVERBEY KÖŞKÜ
13. BASl
450.000 TL
DÜŞÜNÜYORUM
ÖYLEYSE VURUN
24. BASl
500.000 TL
.. . . « . . ..
GORULMUŞTUR
8. BASl
500.000 TL
AĞLAMAK GÜLMEK
10. BASl
500 000 TL
YÜZBAŞI SELAHATTİM'İN
R0MANI (İKİ ciLT)
6. BASl
1.500.000 TL
ECumhuriYet
kitap kulübü
Coğ Pozotlnmo A.S.
luıkocogı Cod. No.39/41 CogoloğluistonbulTel.SM 01 96
NEVŞEHIR1. ICRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Hami Akyıl, Güzelış Karuser Yeni Sanayi Sitesi -
Nevşehir Nurettın Taşkıran vekilı Av. Fılız Atasever'e
1.070.000.000 lıra \ e masraflanndan dolayı Nevşehir ilı
Merkez Yenı Mahalle 2. Mıntıka Çorak mevkıınde ka-
in 22 N-l pafta. 1893 ada. 5 parselde kayıtlı 414 m2
mıktanndaki gayrimenkul arsanız borcunuzdan dolavı
Nevşehir adlıye binası gırışınde 750.000.000 lıra bedel-
le açık arttırma suretıyle bınncı arttırma 14.4.1998 gü-
nü saat 14.00-14.30 arasında, ıkıncı satış 24.4.1998 gü-
nü aynı yerde saat 14.00-14.30 arasında satılacaktır.
Bilgı'lennıze tebliğ olunur. 16.2.1998
Basın: 7464