Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 NİSAN 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
AydmJanmanni
nabzı
Batıkent, Ankara'mn "aydınlanma"
semti olmaya doğru doludizgin
koşuyor Daha çok işçi, memur,
esnaf, emekli, hsacası dar
gelirlilerin kurdukları yapı
kooperatifleri ile serpilen
Batıkent 'te sanata. eğitime, toplum
yaranna kurulan derneklerin,
düzenlenen etkinliklerin, çıkanlan
dergilerin sayısı her geçen gün
artıyor.
Köşemizde, bu saydığımız
girişimlerden iki örnek vermek
istiyoruz.
Ilk örnek, merkezi Barış Çarşısı 'nda
olan Batıkent Düşün ve Sanatevi
Derneği. Başkan Engin Baybaş 'ın
verdiği bilgiye göre derneğin tiyatro
grubu, özellikle çocuk ve gençlere
yönelikpantomim kursları, modern
dans ve resim çalışmalan var.
"Düşün Okulu" ise geçen aralık
ayında oluşturulmuş. hteyenlere,
insanhk ve düşünce tarihi üzerine
seminerler, konferanslar veriliyor.
Çeşitli üniversite ve okullardan
gelen öğretmen ve öğretim
üyelerinin verdiği "BUimsel
Düşünce Biçimleri''nden tutun,
"Antik Yunan "a, oradan
"Yaşam Felsefesi"ne değin birçok
dersleri izleyenlerin sayısı 150-
200 'ün altına düşmemiş.
tkinci örneğimiz Kent-Koop
tlköğretim Okulu 'ndan. Kültür,
Edebiyat ve Yayın Kolu tamfindan
"Iştiü" adıyla çıkanlan dergi,
okulun öğretmen ile öğrencilerinin
yazûanm aynı sayfalarda konuk
ediyor. Okul, geçen yıl bir de bastsı
pınlpınl "Küçük Şairler" kitabı
çıkarmış.
Türkiyede yaşanan tartışmalara
baktp karalar bağlamaya gerekyok,
Anadolu aydınlanmasının nabzı tıkır
nhr atıyor...
Düzeni sorgulamayan medyaMedyamız, sağlık sektörünün
özelleştirilmesinin, bu hizmetleri satın
alamayacak insanlara yarar
geürmeyeceğini. hastaların "müşteri"
konumuna düşürülmesini sorgulamaz.
Gider, işçinin SSK hastanesindeki
aksaklıkları ekrana getirir.
Medyamız, devletin "sosyal"
yanından uzaklaşması, 6 katrilyonluk
iç borçlanma nedeniyle rantiyeye
kaynak aktanhrken bütçede
eğitime ve sağlığâ aynlan payın
giderek düşmesi ile ilgilenmez;
milyonlann düşkünlüklerinde,
hastalıklarında tek desteği olan :
SSK 'yi eleştirir.
Medyamız, kendi bünyesinde de
yaşanan vergiden ve sigorta
priminden kaçmak üzere ücretlerin
bordroda düşük tutulması
uygulamasını görmezden gelir,
SSK hastanelerinin döküldüğüne
ilişkin programlarda aslan kesilir.
Medyamız, trilyonluk teşvikleri,
devleti küçültmeyi savunup
ardından kamu kuruluşlanm alan
gazete-TVsahiplerini es geçer;
milyonlarca kişinin doğrudan
yaşamını, sosyal güvenliğini,
geleceğini, yaşlılığını güvence altına
almaya çabalayan SSK'ye devletin
ayırdığı parayı "kara delik " diye
nitelendirir. Medyamız, yüz binlerce
devlet memuruna hizmet veren devlet
hastaneleri dururken özel hastaneleri
yeğleyen milletvekillerimizin
harcamaları nedeniyle TBMM
bütçesinden, Emekli Sandığı 'ndan
özel sağlık kuruluşlanna ödenen
paraların çığ gibi artmasına göz
yumar; işçinin, emeklinin, dul ve
yetimlerin biricik umar kapısı olan
SSK'vi yerden vere vurur. Medyamız,
geçmişte kimi bakanlann akraba,
dost, tanıdıkla birlikte vakıfkurup SSK
hastaneleri içinde ticarethane açmaya
kalkışmalanna ses çıkarmaz; sistemin
çarpıkhğımn tüm sorumluluğunu bir
hastabahcının omuzlarına yükler.
SavaşAy'ın hazırladığı "A Takunı"
adlı programda SSK Eyüp
Hastanesi 'ndeki ortam işlenmişken
gözüne gözüne kamera tutulan
hastabahcı Sadettin Hacüar, ertesi
günü kalp krizinden yaşamını
yitirmişken her nedense medyanın
genel tutumu geldi aklımıza...
DSP Genel Başkam Bülent Ecevit.
emekli vaiz Fethullah Gülen 'in ce-
maatinin "laik cumhuriyeteyatlan"
olduğunu söylüyor veşu vurguyuya-
Değişimpıyor:
"Belki geçmişte öyle değildi Ama,
o günlerden beri çok şey değişti. İn-
sanlara da değişme hakkı tammamız
lazım."
Gülen 7 konu dışı bırakırsak, orta-
da "değişme hakkı "m kullanan bir in-
san olduğu kesin.
üüBir yaşgünüEdebiyatçılar Derneği, 7.
yaşgününü Hamduüah
Köseoğlu nun kazandığı Vedat
Dalokay Oykü Ödülü töreni ile
birlikte kutladı. Dernek başkam
Ali Cengizkan, kendisinin de
aralannda bulunduğu kurucu
üyeler Orhan Asena, Hüseyin
Âtabaş, Nazlı Eray; Burhan
Günel, Özcan Karabulut, Izzet
Kılıçlı, Şükran Kozflk, Ali
Püsküllüoğlu, AhmetSay, özgen
Seçkin, Haydar Ûnal ve
Şemsettin Ünlü 'nün adlarını tek
tek anımsattıktan sonra kuruluş
genel kurulu günlerine gitti:
"Genel kurulda hiç
unutmuyorum Aziz Nesin 'Bizde
yazarlar domuz kıh gibidirler: Bir
araya gelmezler. Bir araya
gelmeyince de bir işe yaramazlar'
demişti." Bu sözlerin ardından, 6
vıl içinde Aziz Nesin 'i birazyanlış
çıkardıklarım anlattı:
"Düzenlediğimiz 285 etkinlikte
yaklaşık 1100 konuşmacı görev
aldu 9sempozyum, 200'eyakın
panel ve konuşma, 200'ün
üzerindefüm arşivimizde,
belgeliğimizde saklamaktayız.
Yediyddır heryüyeri
doldurulamaz katkıları olan
yazar ve araştırmacdan
toplumumuz adına bir kez daha
kucaklamayı ve onlara teşekkür
etmeyî amaçlamaktayız.
Aralannda Sıvas Kitabı, Pertev
Naili Boratav 'ın şu ünlü
müstehcen bulunan Nasreddin
Hoca 'sı olmak üzere çıkardığımız
12 kitap da Türk kültürüne
katkımıztn küçük bulunabilecek,
ancak kurumlaşmamız açısmdan
büyük olduğuna inandığımız
parçalar..."
Cengizkan. sözlerini şöyle
bağladı: "Toplumumuz şairierine,
yazarlanna, denemecilerine,
eleştirmenlerine sahip çıkacak.
Çünkü, onlar kendi kendilerine
sahip çıktyoriar..."
Yüksel Endeğer
yazıyor
Her fıkrada glzli
bir anlam vardır
Son günlerde politik arenada
fıkra anlatmak moda oldu. Her-
kes duruma uygun fıkra anlata-
rak, bırilerine mesaj veriyor. Ben
de tjir tane anlatayım istedim:
Kadının biri, sürekli olarak koca-
sını aldatıyormuş. Adam, kansı-
nı yakalamış ve kendini aldat-
maktan vazgeçmezse ayrılaca-
ğını söylemiş. Kadın da bir da-
ha aldatmayacağına söz vermiş.
Sonra adam, karısını yıne ya-
kalamış. Üstelik bir cüceyle ya-
tarken.
- Hani, demiş, benibirdaha al-
datmayacaktın kadın?
- Eee, demiş kadın, aniden bı-
rakarmm, azaltarakbırakıyctucnl.
Şimdi bu komık fıkrada adam '
kim, kadın kim ve de cüce kim?
En iyisi biz bir şey demeyelim.
(Bu arada Bülent Ecevit'in
Fethullah Hoca Efendimiz'e
gösterdığı saygı ve bağlılığı son
derece sevındirici bulduğumu
da belirtmeliyim).
, .KtM KtME JÖUM DUMA^Hiç AJL ,
fieçmiş olsun Sayın llıcak
Ufak tefek bir bandrol öde-
mesi yüzünden Sayın Mehmet
Ali llıcak ile dava arkadaşları
Can Aksın ve Emin Şirin beş
gün boyunca hapsedildi. Bu
ayıbı nasıl örtebiliriz? Bu ülke-
nin değerii evlatlannı, önemli
kültür adamlarını hapsederek
mi çağı yakalayacağız?
Adam ülkesine hizmet için
genç yaşında kendini paraladı,
kulüp mü işletmedi, radyo mu
açmadı, gazete mi çıkarmadı?
Akşam gazetesinde birbirinden
değerli yazılar yazan Mehmet Ali
Bey'e "Dolandına" diyemez-
siniz.
Kimi dolandırmıştır efendim?
Bir grup insan televizyon almak
için inatla kupon kesmişler, te-
levizyonlarını alamamışlar. Al-
mayıyerin efendim! Sizde de
televizyon olmayıversin! Ak-
şamları açın radyoyu,Âlem FM'İ
dinleyin. Onun da sahibi Sayın
llıcak. Gencecik çocuk, size
hizmet etmek için kuş gibi çır-
pınıyor, daha ne yapsın? Kos-
koca TRT, llıcak'tan gelecek
bandrol parasına niye tenezzül
ediyor? Yapmayın beyler, ayıp-
tır, günahtır.
Gerekirse Akşam'da
yazabilırim! Gördüğüm kadany-
la Cumhuriyet'te yazmış olmak,
orada yazmaya engel değil!
Başarılı olmak için okumak gerekmez!
Bayılıyorum bu çocuklara.
Hepsi de pırıl pırıl, uçuk, dina-
mik, modern gençler. Şovrnen-
lik yapıyorlar, televizyonda prog-
ram yapıyorlar, TV dizileri yazı-
yorlar, reklam metni yazıyorlar,
vs. vs...
Medyadan izlediğim söyleşi-
lerinde hemen hemen tümün-
de ortak biryön saptadım: Oku-
maktan tiksiniyorlar. Ve bunu
açık açık söylüyorlar. Kitap oku-
mayı reddediyortar.
Bence çok da iyi yapıyorlar!
Biz okuduk da ne oldu? Genç-
liğimizin en güzel günlerini boş
hayallerin peşinde koşarak ge-
çirdik. Hiçbir şey anlamadan
kalın kalın kitaplar okuduk. En
azından kendi adıma ben pek
bir şey anlamadım. Pişmanırn,
hayatımı daha iyi yaşayabilir-
dim. Şimdiki gençler harika! Ya-
zarlık yapıyorlar ama, okumu-
yorlar. Demek ki okumadan da
yazılabilir. Onlar için modern
hayatın hızı her şeyden daha
önemli. Yaratıcılıklarını hiçbir
şey okumayarak besliyorlar. Ba-
şanlı olduklarına göre, konu ka-
panmıştır. Yenilen yine dinozor-
lardır.
Popüler olmadıktan sonra ki-
tap kurdu olsan n'olur?
fıkraları
- Yoldaş, 'globalizm, globa-
fizm' diyorfar ama asıl global
Manc'ft. Dünyanın bütün işçite-
rini birfeşmeye çağırmamıs
mtydı?
- Demek ki bu çağnyı işçiler
değil, patronlar duydu?
- Niye? İşçiler o sırada fazla
mesaiye mi kalmtşlardı?
- Hayır. Her sınıf, kendi çöp-
lüğûnde öter. Dünya, patronla-
nn çöplüğüdür!
• • •
- Bir insan niye solcu olur?
- Ashlıkta olup ilgi çekmek
için!
Az daha memleketi düşünecektim
Newyork sokaklarında!
Şu "7 Nisan Şakası" denen şe-
yi sevmedim, sevemedim. Gerçi
gayet esprili bir insanımdır ama,
her 1 Nisan'da bana sert şakalar
yapılır. Bu yıl da öyle oldu.
Gazetedeydim, bir arkadaşım
aradı. Aramızda şöyle bir diyalog
geçti.
- Yahu Yüksel, duydun mu?
- Neyi duydum mu?
- Genelkurmay, seni "yasaklı ga-
zeteci" ilan etmiş.
-Ne?Nezaman?
- Bu sabah.
-Nasılolur. oüçgazeteciyeko-
nulan yasak kalkmadı mı?
- Yeni nöbet sana yazılmış?
Bir-iki daha varmış ama isimlerini
öğrenemedim.
Elbette paniğe kapıldım ve te-
lefonu hemen kapattım. Rastge-
le askeri yetkilileri arayıp özür di-
ledim. "Nediyosunkardeşim'de-
diler. Olayı benden gızlemek için
böyle konuştuklannı düşündüm
ve ilk New York uçağına yer ayırt-
ması için sekreterim Gülnaz'a ta-
limat verdim.
Tam o sırada aynı arkadaşım
yine aradı ve "Nisan biir" dedi.
HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ
behicak(S turk.nef.
rvz....
ÇİZGlLİK KÂMÎL MASARACI
HARBI SEMİH POROY
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Nisan
EL CH/CUÖN PATUYORf.
1982 'DE SU&UN, MEKSİKA 'N
DA 8ULUNAN EL CH/CHÖu(£
L CİCOH')
Ğı, PusKueviEve e/ışLAMiçrr £
SOA/ GÜfiJLeSlNDE, 8AZI YE/e
oAĞtu AKTTF DURUMA ssçriĞiNi 6asrEiSMiş-
77. ÇOK E£-K( ff/G yOi-&4A/ OO4M £L CH/CMÖM,
PÜG&ÜSMEVE B/IŞL*ywcA, DAĞIN
Ml UÇMUŞ, rüKSEKLiĞ( 1
iooo Mer/zeye I'NMIŞTİ. OAĞIM
eı Ch,chen
[/£ KÜL
DA,
K'LOMETKE ÇAP/AJPAKi
TA
/COYULMUÇru. SU
VOL&IHÎK SaLUrLAK, 1OO
BRUKSEUDEN
YÜCEL TOP
Avrııpa Birliği ve Türkiye;
Genişliyor muyuz?..
Avrupa Birliği'nin Lüksemburg zirvesinde geniş-
leme kapsamına aldığı ülkelerle pazarhk süreci
AB'nin başkenti Brüksel'de başladı. Bilindiği gibi
genişleme sürecinin ilk altı ülkesinden birisi Kıbrıs.
Türkiye genişleme sürecinin dışında kaldığından bu
yana, AB'nin Kıbns'la görüşmeleri başlatıp başlat-
mayacağı oldukça önem kazanmıştı. Eğer görüş-
meler Kıbrıs'ın içinde bulunduğu durumdan dola-
yı ertelenirse, bunun Türkiye'nin genişleme süreci
üzerinde bir vetosu olacağı yönündeki Yunan tezi
AB'yi oluşturan on beş ülkeyi ikna etmişe benzi-
yor. Oysa daha birkaç hafta önce Avrupa Konfe-
ransı esnasında Fransa Cumrıurbaşkanı Jacques
Chirac, "BizKıbrıs'ın birbölümüyle değil tümüyle
bütünleşmek istiyoruz" diyerek Kıbrıs'ta bir anlaş-
ma olmazsa, adanın AB ile bütünleşmesinin müm-
kün olmayacağını hissettirmişti.
Kıbns'ın bu haliyle görüşme masasına davet edil-
mesinin muhtemel sonuçları ne olabilir?
Türkiye bu konuda daha başından beri tavnnı açık
bir biçimde ortaya koymuştu: "Kıbns diye sadece
Kıbns Rum kesiminin temsilcileriyle görüşmelere baş-
larsanız biz de Kuzey Kıbrıs 'la entegrasyon süreci-
nibaşlatınz." Nitekim Brüksel'de görüşmelerin baş-
ladığı saatlerde Dışişleri Bakanı KKTC'yi ziyaret
ederek Türkiye'nin blöf yapmadığı mesajını verdi.
Yani AB Kıbrıs'ı, Türk tezlerini dikkate almadan üye
olarak kabul ederse KKTC ile Türkiye arasında btr
bütünleşme süreci başlatılacaktır.
Kıbrıs'ın ekonomik olarak aday ülkeler arasında
en iyi durumda olmasına rağmen başlatılan görüş-
melerden hemen olumlu bir sonuç alacağını san-
mıyorum. Çünkü görüşmelerin başlatılması demek
görece uzun bir sürecin başlatılması demektir. AB,
Kıbns'la görüşmeler devam ederken Türkiye'nin
de kabul edeceği bir çözüm aramayı deneyebilir.
Eğer bu ihtimal sadece bir ihtimal olarak kalır ve
AB Kıbns'ın güneyi ile görüşmeleri sürdürürken
KKTC'nin içinde bulunduğu zor ekonomik koşul-'
lan koz olarak kullanıp KKTC yönetimi ve Türkiye'nin.
savunduğu görüşün arkasındaki kamuoyu deste- -
ğini zayıflatarak kendi bildiğini kabul ettirmeye ça-
lışırsa, bundan doğacak sonuçlan tahmin etmek güç
olmayacaktır; AB ve Türkiye Kıbns'ta genişleme sü-
recine girmiş olacaklardır. Her ikisi de Kıbrıs'ta ge-
nişleyecek ama Kıbrıs daralacaktır. Bu koşulda da
esasen Kıbrıs diye bir devletin varlık nedeni orta-
dan kalkacaktır.
Ancak, sadece Kıbns Rum yönetimi tarafındaa.
temsil edilen bir heyetle tüm ada adıha görüşme-
lerin tamamlanması AB'nin kendi koyduğu Kopen-
hag kriterleri ile çelişmektedir. Kıbrıs'ın statü soru-
nu vardır ve bu halledilmeden sözü geçen kriter-
lere göre Kıbrıs'ın AB'ye üyeliği teorik olarak müm-
kün değildir. Görüldüğü gibi ortada çözümü pek de
kolay olmayan bir düğüm vardır. AB, görüşmelere
başlamazsa KKTC'ye ve Türkiye'ye fiili bir veto'
hakkı tanımış olacaktır. Başlarsa ve özellikle sonuç-
landınrsa yıllardır çözülemeyen bir sorunu kendi içi-
ne taşıyacak ve taraf olacaktır. Her iki halde AB'nin
istemediği veya teorik olarak istememesi gereken
hallerdir. Bence yukanda kısaca bahsettiğim senar-
yo, en aklş yakjnı olandır: Kıbrıs'la görüşmelefi di-
ğer aday ülkelerden ayrı yürütüp görüşmeler süre-
cinde tarafların tezlerini yumuşatıp kabul edilebilir
bir sonuca varmak.
Yani tüm gerginliğe rağmen şimdilik ne AB'nin
ne de Türkiye'nin Kıbrıs'ta genişlemesi gündem-
dedir. Görece uzun sayılabilecek bir bilek güreşi baş-
lamıştır. Türkiye, AB üyesi ülkeler nezdinde kendi
tezlerini bir daha anlatmak ve kamuoyu oluşturmak
durumundadır. Ama Türkiye, Yunanistan ve Kıbns'ın
her iki kesimi de bu sorunun çözümünün Brük-
sel'de değil, Ankara, Atina ve Lefkoşa'da olduğu-
nu artık kabul etmelidirler. İki tarafın da içine sin-
meyen bir çözüm kalıcı çözüm olmaz. Yeni gergin-
liklerin kaynağı olur.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/JCalıtımyasa-
lannı ınceleyen
biyoloji dalı. II
Ray üzerinde iş-
leyen bir taşıma 3
aracı... Matema-
tikte kullanılan
sabitbirsayı.3/
Matem... Kirpık
boyası. 4/ Çö-
zümleme. 5/Tel-
lı balıkçıl... ln-
cir ağaçlannda
döllenmeyı sağ- 9
layan sinek. 6/
Senaryosunu Vılmaz
Güney'ün yazdıgi ve Şe-
rif Gören'in yönettiği, 2
1982CannesFilmŞen- 3
liği'nde Altın Palmıye
ödülünü kazanan film...
Öküz yemlıği. II Kumaş
üzerine yapılan bir tür
ışleme... Belirli bir iş ya
da hizmeti başarabiie-
cek güçteki en küçük as-
keri bırlik. 8/ "- - - Na-
ci": Ünlü ressamımız... On dört dızeden oluşan bir Batı
şiiri türü. 9/ Olumsuzluk belirten bir önek... îşyeri.
YUKAR1DAN AŞAĞ1YA:
1/ "Laf kalabalığı, gürültü. patırtı" anlamında argo söz-
cük... Hayvanlara vurulan damga. 2/ Yunan abecesınde
bir harf... Keseli ayı da denilen ve Avustralya"da yaşayan
hayvan. 3/ Geçmışe duyulan tanımlanamaz ve iç sızla-
tan özlem. 4/ Rütbesız asker... Utanç duyma... Kimliği
belirlenemeyen uzay cisımlerıne verilen ad. 5/ Bahçeler-
de çiçek dikmeye aynlmış yer... Güzel sanat. 6/ Karşılık
bekJenilmeden yapılan yardım... Bir nota. 7/ Batı Ana-
dolu'da ünlü bir antik kent. 8/ Omuzlardan aşağı dökûlen,,
geniş ve kolsuzbir üstlük. 9/ "Dedım dılberniçın saranp,'
soldun / Dedi çektıklerım — yarasıdır" (Âşık Ömer)...
Antalya'nın bir ilçesi.
EMİRDAĞ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1997 '421 Karar No: 1998 46
Davacı Hakan Eryiğit vekıli tarafından, da\alı Fıliz Er>ığıt
aleyhine açıian şiddetli geçimsizlık sebebıyle boşanma da\a-
sında mahkememizce venlen karar geregı. Açıian boşanma
davasının kabulü ile Afyon ili. Emirdağ ılçesı. Türkmen Akö-
ren köyü, kütük sıra no: 46'da nüfusa kayıtlı. Ceyhan ve Ay-
şedudu'dan olma, Emirdağ 4.6.1973 dofumlu davacı Hakan
Eryiğit ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Rıdvan \e Özden'den ol-
ma, Bafra 7.6.1976 doğumlu davalı Filız Eryngıt'in. M K.'nun
134. maddesı uyannca şiddetli geçımsızlık sebebiyle boşan-
malanna karar verilmiştır. Işbu ilanın yayınlandıgı tarihten ın-
baren davalıya 15 gün sonra tebilğ edilmiş sayılacağı ve süre-
sinde temyiz edilmediği takdirde de kesinleştirilerek. nüfiıs
müdürlüğüne tevdii olunaeağı tebh| yenne kaim olmak öze-
re ilan olunur. Basın: 13983