16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 1998 PERŞEMBE HABERLER Amerika ve Avrupa'da 19. yüzyıhn sonlannda başlayan emekçi isyanlan sosyal devleti yarattı 1 Mayıs'ın 112 yıllıktarihiİstanbul Haber Servisi - 1 Mayıs'ın tarihi. dün> a emekçilennin "insanca bir yaşam" ıçin verdikleri mücadelenin ta- rihidir. 19. yüzyılın sonlarına doğru Amerika \e Avrupa'da başlayan örgüt- lü emekçi isyanlan. yüzlerce işçi önde- rinin yaşamına mal oldu: ancak bu mü- cadele ekonomik gelişmenin de katkı- sıyla "sosyal devlefi doğurdu. 20. yüzyılın ilk yıllarından itıbaren Türkiye'de 1 Mayıs. işçi haldannın ya- nı sıra bağımsızlık, demokrasi ve geri- ciliğe karşı mücadelenin de adı oldu. Ve, her 1 Mayıs. emekçi önderlerine. sosya- Hstlere ve sosyal gelişmenin önlemesi- ne yönelik provokasyonlara. katliamla- ra, tutuklanmalara "zeminr 'yapıldı. • 1886da ABD'nin Chicago kentın- de. Amerikan İşçi Federasyonu'nun (AFL) 8 saatlik işgünü çağnsı üzerine Haymarket Meydanf nda toplanan işçi- lerin arasına bomba atıldı; 8 kişi yaşa- mını yitirdi. Ardından polisin açtığı ateşle 6 işçi katledildi. Katliamın so- rumluluğu ışçılere yüklendi; idam iste- mıyle yargılanan işçi önderlerinden AJ- bert Parsons, August Spies, George En- geL Adolph Fischer idam edildi. • 1888'de AFLnin Saint Louis'deki kongresinde, 8 saatlik işgünü hedefine ulaşıncaya dek her yıl 1 Mayıs'ta genel gre\ yapılması kararlaştınldı. • 1889"da Paris'te toplanan 2. Enter- nasyonal. 1 Mayıs'ı tüm dünyada "işçi günü~ ilan etti. • 1 Mavıs. ilk kez 1890'da ABD. Fransa. Almanya, İngiltere ve Avustur- ya'da kutlandı. Fransa ve Polonya'dakı kutlamalarda yüzlerce işçi polis kurşu- nuyla katledildi. Ancak kanlı mücadele günlerinin ar- dından. 20. yüzyılda Batı'da demokrasi ve sosyal devlet gerçekleşti; 1 Mayıs bayram havasında kutlandı. Türkiye'de hâlâ yasaklı Osmanlı döneminde ilk kez 1909'da Selanik'te. sonraki yıllarda Selanık baş- ta olmak üzere Balkan kentlerinde ve Istanbul'da kutlandı. • 1921 "de işgale karşı dırenişe dönüş- tü: 1922 de işgal kuvvetlerinin yasakla- masına karşın Sultanahmet ve Galatada toplanan işçiler Kağıthane'ye kadaryü- rüdü. • 1923'te Sultanahmet'te yakalanna kırmızıkurdeletakanişçilerce kutlandı. • 1924"te 1 Mayıs kutlamalanna izin verilmezken. 1925'teki "ŞeyhSaitisya- nı" nedeniyle çıkanlan Takrir-i Sükun Kanunu günlerinde ancak işçi dernekle- rinde kutlanabildi. Aynı yıl AmeleTeali Cemiyeti tarafından bastınlan "1 Mayıs Nedir" başlıklı kitapçıkta. irtica tehlike- sine değinilerek"Türk işçiteri irticaya karşı amansız bir mücadele vermelidir" denildi. 8 saat iş, 8 saat uyku. 8 saat din- lenme istemlerinin de yer aldığı kitap- çık nedeniyle cemiyet üyeleri yargılana- rak 15"er yıl hapis cezasına çarptırıldı. • 1927 yılında kutlanmasına izin ve- Türkiye'de 1 Mayıs kutlamalarmdaki saldınlarda öldürülenlerin tümünün failleri meçhul kaldı 1977'nin katiHerihâlâbıılunamadı Zamanaşımına uğratıldı 1 Mayıs Davasfnın avukatı Rasim Öz, 21 yıldır kesintisiz verilen hukuk mücadelesine karşın katliamı planlayan ve uygulayanların bulunmadığını ve davanın zamanaşımına uğratıldığını belirtti. İstanbul Haber Servisi - Türkiye'de 1 Mayıs kutlamalannda yapılan saldınlarda yaşamlannı kaybedenlerin hiçbirinin katili veya katilleri bugüne dek bulunamadı. 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanf nda gerçekleştirilen ve 37 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliamla ilgili davada, katliam sorumluları yerine ola> yerinden tçplanan çoğu mağdur 98 kişi yargılandı. 13 yıllık yargılama sonucunda sözde sanıklar beraat ederken, dava zamanaşımına uğratıldı. 21 yıUıksavaşım 1 Mayıs Davası'nın avukatı Rasim Öz. 21 yıldır kesintisiz verilen hukuk mücadelesine karşın katliamı planlayan ve uygulayanların bulunmadığını ve davanın zamanaşımına uğratıldığını belirtti. Katliamcılann adresinin derin devlet içine uzandığinı ifade eden Öz. başta dönemin içişleri bakanlan. etTırYry£t müdürleri olmak üzere sonuca etkisi olan tüm görevliler hakkında bugün cumhuriyet savcılığına yeni bir suç duyurusunda bulunacağını bildırdi. 1 Mayıs 1996'da Kadıköy'deki miting öncesi Söğütlüçeşme'de toplanan sol gruplara polisin açtığı ateş sonucu Hasan Albayrak, Levent Yalçuı \ e Dursun Odabaşı adlı vurttaşlar yaşamını yitirdi. 1977'de Taksim Meydanf nda gerçekleştirilen ve 37 yurttaşımı/ın ölümüyle sonuçlanan katliamla ilgili davada. katliam sorumlu- lan yerine oiay yerinden toplanan çoğu mağdur 98 kişi yargılandı ve 13 yıllık yargılama sonunda beraatlerine karar verildi. Bu konuyla ilgılı Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı "Memurin Muhakematı Kanunu" gereğınce dosyayı İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdi. Iki yıldan bu yana polis tarafından "yürütülen" soruşturmada da bir sonuç elde edilemedi. Olayı araştırmak üzere kurulan TBMM Araştırma Komisyonu üyesi Cevdet Selvi. ortada bir suç olduğunu. ancak suçlulann olmadığını vurguladı. Kendilerine balistik muayene raporu \enlmediğine dikkat çeken Cevdet Selvı, balistik muayenenin yapıldığından bile kuşkulu olduğunu açıkladı. 1 Mayıs kutlama prograım belîrlendi Haftalık DİNOZOR mi/ah dergisinin son sayısından alınmıştır. İslanbul Haber Senisi-1 Mayıs İşçi Bayramı kut- lama programı belîrlendi. Türk-lş. DtSK. Hak-lş \e K.ESK ile bazı sıvası partı temsılcılen. meslek oda- ları \e demokratık kıtle örgütlerının de katılacağı et- kınlikler, yarın Çağlayan Meydanf nda gerçekleştı- rilecek. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, 1 Ma- yıs günü Türkiye'nin dört bir yanında demokrasi is- temiyle alanlarda olacaklannı belirtti. '1 Mayıs 98 Düzenleme Kurulu' tarafından oluş- turulan kutlama programına göre. konfederasyon başkanları. sıyası partiler ve sıvıl kuruluşlann tem- silcileri yarın saat 08.30'da Türk-lş 1. Bölge Tem- silciliği'nde buluştuktan sonra saat 09.00"da Taksim Meydanfna yürüyecekler. Taksınfdekı etkinhk 09.30'da Kazancı Yokuşu ile Atatürk Anıtf na çelenk bırakılmasyıla sona erecek. Çağlayan Meydanfndaki miting alanınagirişiçin saat 08.30'da gruplar toplanmaya başladıktan sonra alana 2 ayrı yürüyüş güzergâhından girilecek. Buna göre 1. eiriş olan Şişli yürüyüş yolunda Hak-lş. ÖDP. BP. DBP. SİR Türk-lş. meslek odalan. CHP ve İP yer alacak. Pivalepaşa vürüyüş yolunda ıse KESK. DİSK. HADEP. EMEP. Halkevlen. DSlP. demokra- tik kıtle örgütlerı \e dergıler bulunacak. Kutlamalar açılış. saygı duruşu ve konfederasyon temsilcilerinin konuşmalanyla devam edecek. Et- kınliklerde bir kadın ve erkek işçi tarafından demok- rasi bıldırgesi okunacak. Kutlamalar, müzik dinleti- sınin ardından katılımcılann geldikleri yürüyüş yo- luna göre dağılmasıyla sona erecek. Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nden yapılan ya- zılıaçıklamada, 1 Mayıs'ı resmitatilhalinegetirmek için gerekli yasa değişikliklerinin hemen yapılması istendi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Emekçilerin, ezilenlerin; sermayenin dünya ça- pında egemenliğinin dışladığı. horladığı. aşağıladığı yoksulların \e her fürlü sosval güvenceden yoksun bt- rakılan milvonlann alanlarda olacağı 1 Ma\ıs\akla- şıvor. 1 Mayıs bahane edilerek baskı ve zoru meşru- laştırma çabalan-durdurulmalıdır." İşçi Partisi'nden (İP) yapılan yzılı açıklamadaysa emekçi taleplerinin ve özgürlüklerinin. ancak *dev- rimcicumhuriyet' rotası sahiplenilerek geliştinlebi- leceğine işaret edildi. 1 Mayıs İşçi Bayramf nın. Tür- kıve emek tarihine kazındıgı bildirilen açıklamada, kutlamalar sırasında katledilen insanlann katilleri- nin mutlaka açığa çıkarılmaları gerektiği vurgulan- dı. Barış Partısi adma yapılan yazılı açıklamada da. eşıtlik. adalet. özgürlük ve bağımsızhğın olmadığı yerde barı>ın da olmayacağı kaydedildi. \arın Çağlayan Meydanf nda yapılacak olan kut- lamalar nedeniyle meydana açılan ve çevTesinde bu- lunan cadde. bulvarve sokaklann, törenbitimineka- dar trafiğe kapalı tutulacağı belirtildi. rilen 1 Mayıs. sonraki yıllarda tümüyle yasaklandı. Bu yasaklamayla birlikte aralannda Nâzım Hikmet'in de bulun- duğu çok sayıda aydın ve emekçi gözal- tına almdı. • 1935'te 1 Mayıs "Bahar BajTamı" ilan edildi. • 1975'te İzmir'de, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi tarafından İstanbul Tepeba- şı Gazinosu'nda kutlandı. • 1976'daDlSK'inöncülüğündeTak- sim'de yüz binlerin coşkulu katılımıyla dev bir miting gerçekleştirildi. • 1977'de Taksim Meydanf nda ger- çekleştirilen ve Türkiye'nin dört bir ya- nından gelen yüz binler alana sığmadı. Miringin bitimine yakın yaratılan provo- kasyonla birlikte, meydanın dört bir ya- nından ve beyaz renkli Re- nault otomobilden açılan ateş sonucu çoğu ezilerek 37 yurttaş katledildi. • 1978'de katliam bek- lentisine rağmen Tak- sim'de yüz binler 1 Mayıs'ı kutladı. • 1979'da İstanbul Sıkı- yönetim Komutanlığı. 30 Nisan geceyansmdan itiba- ren sokağa çıkma yasağı i- lan etti. Merter'deki evin- den DİSK Genel Merke- zi'ne yürümek isteyen TİP Genel Başkanı Behiee Bo- ran ve arkadaşları gözaltı- na alınarak tutuklandı. • 1980'de DtSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk evinde gözaltına almdı: ya- saklamaya tepki gösteren yüz binlerce işçi iş bıraktı; yer yer korsan gösteriler ol- du.'l 2 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra yasakla- nan 1 Mayıs tşçi Bayramı. 1988'e kadar kutlanamadı. • 1988'deSHPmilletve- killeri Taksim'e otomobil- leriyle giderek Atatürk Anıtf na çiçek bırakabildi. SHP lideri Erdal İnönü Ankara sokaklannda seçim otobüsüyle dolaşarak bay- ramı kutladı. • 1989'daTaksim'eçık- mak isteyen gruplara ateş açıldı; 19yaşındakimaran- goz çırağı Mehmet Akif Dalcı yâşamiıîı yitirdi! 8'i eazeteci olmak üzere çok ' sayıda kişi yaralandı. • 1990"da aynı manzara yeniden yaşandı: polis kur- şunları bu kez istanbul Teknik Üniversitesi öğren- cisi Giilay Beceren" i buldu ve felç olmasına neden ol- du. • 1991 vel992'del Ma- yıs ilk kez 3 işçi konfede- rasyonunu salonlarda da olsa bir araya getirdi. • 1993'te tstanbul Abi- de-i Hürriyet ve Pendik meydanlannda kutlandı. • 1994'te Demokrasi Platformu çatısı altında toplanan işçi örgütleri ve sivil kuruİuşlar bayramı meydanlarda kutladı. Kut- lamalara katılan SHP mil- letvekili Salman Kaya sivil polisler tarafından feci şe- kilde dövüldü. Kaya'yı dö- ven polisler saptanamadı. • 1995'te Kadıköy'de on binlerin katılımıyla kut- landı. • 1996'dadaKadıköy'de sabah saatlerinde toplanan sol gruplara ateş edildi; Dursun Odabaşı, Hasan Albayrak ve Levent Yalçın başlarından aldıklan kur- şunla yaşamlannı yitirdi- ler. • 1997'de Abide-i Hürri- yet Meydanf nda 3 işçi konfederasyonunca ortak- laşa kutlandı. FIS. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected]ı Abdi Ipekçi cinayetinin önceki günkü duruşmasını gazeteler "Emni- yet suç deliniyok etti" başlığıyla ver- di. Abdi ipekçi cinayeti, Türkiye'yi 12 Eylül askeri darbesine götürmek is- teyenlerin en kritık eylemlerinden bi- risiydi. Daha açıkçası. Susurluk'tan sonra ortaya çıkan belgelerle, bu ka- nı neredeyse kesin kanıtlarla doğru- landı. Ipekçi cinayetindeki gerçek, eğer dosyalar üstünkörü karıştırılsa, bu konuda olaylara kanşanların ifade- leri yalın bir gözle incelense hemen anlaşılır. Dönemin İçişleri Bakanı Ha- san Fehmi Güneş'in sık sık vurgu- ladığı gibi, ipekçi'yi öldüren bellidir. Onu bu işe yönlendirenler ve yardım edenler de bellidir. Biraz daha dikkat- le incelenirse. onları kimlerin azmet- tirdiğı de anlaşılır. Susurluk'a dönelim: Emekli Yar- bay Korkut Eken ne dedi? Çatlı yı biz 12 Eylül'den önce de kullandık. Korkut Eken'in o tarihlerde Özel Harp Dairesi Özel Birlikler Komuta- nı olduğu da biliniyor. Ipekçi'nin ka- 'Emniyet Suç Delilini Yok Etti' tili Ağca, kaçırıldıktan sonra kimin evinde kaldı: Abdullah Çath'nın evin- de. Bu da biliniyor. Hatta Çath'nın eşi, Ağca'nın evlerinde kalışıyla ilgili ayrıntılı bilgiler de verdi. • • • Ağca, buradan Çatlı ve arkadaşla- rının yardımıyla yurtdışına kaçırıldı. Çatlı ve Oral Çelik ise, hem devlet belgeleriyle ortaya çıktığı gibi, hem de kendi ifadelerinde belirttikleri gi- bi; devletin desteği ve yönlendirme- siyle yeşil pasaportlar alarak dışarı- ya gittiler ve yine iddiaya göre; dev- letin yönlendirmesiyle eylemler yap- tılar. Bu arada uyuşturucu kaçakçılığın- dan yakalanıp hüküm giydiler. Ardın- dan Türkiye'ye geldiler ve yine dev- let yetkilileriyle omuz omuza faaliyet- lerini sürdürdüler. Çatlı, bir emniyet müdiirü ve bir iktidar milletvekiliyle aynı arabada gıderken yaşamını yi- tirdi. Bütün bu bilgilerin ışığında Ipekçi cinayetinin karanlık bir noktası kal- madı. Ipekçi, Türkiye'yi bir askeri darbeye sürüklemek isteyen güçler- ce yönlendirilen katillerin kurşunla- rıyla yaşamını yitirdi. Buraya kadar her şey normal. Tablo tamam. Sorun bütün bu gerçeklere rağmen, acı olan; ipekçi cinayetinin hâlâ aydınla- namaması, ülkemizin en önemli ga- zetecilerinden birisinin kanının yerde kalmasıdır. • • • "Emniyet suç delilini" nasıl ve ne- den yok ediyor? ipekçi cinayetine karıştıkları kamu vicdanında ortaya çıkan suçlular nasıl ellerini kollarını sallayarak dolaşabiliyor? Yedi düve- le meydan okuyan, dünyanın en et- kili ordularından birisine sahıp olan Türkiye, en önemli gazetecisinin ci- nayetini neden aydınlatamıyor? Ku- zey Irak'tan operasyonla PKK'nin en önemli liderlerinden birisini getirip sorgulayabilen bir ülkenin güvenlik güçleri, ipekçi cinayetinin kamu vic- danını yaralayan gelişmesinden ne- den rahatsızlık duyduklarını dile ge- tiren bir çıkış yapmıyorlar? Bir devlet memurunun 30 yıl önce yapılmış bir uyduruk ihbar nedeniy- le terfi edemediği bir ülkede, arşivler bu kadar dikkatli korunurken, herke- sin bildiği daha dün sayılacak bir za- manda yapılan bir sorgunun tuta- nakları nasıl kayboluyor? Böyle bir ülkede, gerçekleri yazmak, olayların üzerine cesaretle gitmek kolay bir iş mi? Gazeteciler böyle davaları izle- meyip, devletin uyutma isteğiyle itti- fak mı yapsınlar? ipekçi cinayetinin geldiği bu nok- ta, Susurluk adı verilen devlet içinde- ki ırkçı örgütlenmenin hâlâ ne kadar etkili olduğunu gözler önüne sermi- yor mu? Kimse bunu tartışmıyor? Susurluk'un dosyaları da yakında devletin tozlu arşivleri arasında yok olup giderse kimse şaşırmayacak. Türkiye, siyasi Islam'ın büyüdüğü koşullara nasıl geldi? Unutmayalım ki, bu süreç sol düşmanlığı temelin- de yapılan tercihlerte bu noktaya gel- di. Türkiye'yi yönetenler, solu ve sos- yalizmi ezmek için yıllarca, ırkçı mil- liyetçiliği ve siyasi Islam'ı güçlendir- diler. onları solun üzerine sürdüler. Bu tercihlerin sonucu; devlet, büyük ölçüde ırkçı milliyetçiler ve siyasi Is- lamcılar tarafından işgal edildi. Irkçı milliyetçiler merkez sağ partileri de kapsayacak şekilde iktidann önem- li bir parçası haline geldiler. Yarattık- ları güçle, cinayet ve uyuşturucu ba- taklığının silahşorlarına dönüştüler. Siyasi Islam ise, en büyük siyasi par- tiyle temsil edilir noktaya kadar yük- seldi. Ipekçi davasında kaybolan dosya- lar, Türkiye'nin kaybolan geçmişini ve kaybolmaya yüz tutmuş gelece- ğini simgeliyor. Kendi gazetecisinin katilini kovalamayan devlet, nasıl bir umut yaratabilir ki? Katillerin güldü- ğü bir ülkede yaşamaya devam edi- yoruz. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Başarıyı Nerede Aramalı? Başbakan Yılmaz ile CHP Başkanı Baykal'ın ni- çin erken seçim konusunda karar aldıklarına getiri- len yorum şu: Yılmaz, erken seçimlerde, Çiller ve DYP'nin da- ğınıklığı ile Refah'a oy veren bir kısım seçmenin oylarını alarak tek başına iktidar olma şansını niha- yet yakaladığını düşünüyor. Baykal da muhalefette yeterince göz doldurduğunu, iyi çıkışlar yaptığını, iktidann ve dolayısıyla Ecevit'in yıprandığını ve er- ken seçimlerde ana sol parti konumuna yükselebi- leceğini hesaplıyor. Tabii, liderlerin sanılan ile gerçek durum birbirin- den genellikle çok farklı olabıliyor. Acaba, bir erken seçimde merkez sağın ve so- lun toparlanarak güçlü iktidar seçenekleri oluştur- malan ve uzun soluklu iktidar olabilmenin koşulla- nnı yaratabilmeleri konusunda bir umut var mı? Yani seçrnenlerin kitlesel boyutlarda parti değiş- tirmesi söz konusu olabilir mi? Bu soru başka bir sorunun yanrtını gerektiriyor: Bugünkü koşullarda seçmen niçin ve hangi gerek- çelerle oylarını örneğin ANAP ve CHP'ye yönelt- sin? • • • Türkiye politika yaşamında ne yazık ki yanlış bir alışkanlık, yanlış bir düşünce. yanlış bir politik tak- tik var: üderler veya parti yönetimleri. başarıya ulaşma- nın yolunu, kendi öz güçleriyle kitleleri sürükleye- cek büyük olaylar gerçekleştirmekte değil de, ra- kip partilerin başansızlıklannda anyoıiar. Sayın Yılmaz ve partisi, daha önce hem de bir- kaç kez iktidar oldu. işsizliğe, enflasyona ve Türki- ye'nin el yakan diğer sorunlarına. büyük riskler altı- na girerek çözümler üretme yolunu seçmedi. Ya neyi seçti? "Nasıl olsa bu sorunlann altından onlar da kalka- mazlar, çekilmek zorunda kaltriar ve biz de tek se- çenefc olarak iktidara geliriz" taktiğini seçti. Anavatan'ın iktidara ve sorunlara genel yaklaşı- mı bu. Peki Baykal'ın ve Karayalçın'ın Çiller'le koalis- yonlan döneminde gerçekleştırdikleri tek bir şeyi anımsayan var mı? Çiller'in yanı başında süt dök- müş kedi görüntülerinin dışında? • • • Normal dönemlerde seçmen oylarında büyük degiştmleri, ancak, cesur, risk alan üderler ve parti- ler gerçekleştirebilirter. Ancak böyle siyasi lideriik- ler seçmeni sürükleyebilirler. Yoksa, seçmen oylarında büyük değişikliklerin gerçekleşmesini, olağanüstü koşulların sonucu olarak beklemekten başka çare yok... Türkiye'nin bu niçin yazgısı olsun?! Akın, 'kadının müzisyenliği günah" gerekçesiyle Kanal 6'daki işinden ahldı. (Fotoğraf: İPEK YEZDANİ) Bayan saııat^ınııı işine son verildi • Kanal 6 Genel Yayın Yönetmeni Ardan Zentürk "Aşağı Yukan" adlı programın orkestrasında flüt çalan Akın'ın kadın olduğu için işine son verildiği iddialannı yalanladı. CEM ULUTAŞ Flüt çalmak günah mı? Kanal 6'da yayımlanan "Aşağı Yukan" adlı prog- ramın sponsorlanna göre evet. Cumartesi akşamlan yayımlanan ve İbrahim Sadri'nin sunduğu Aşağı Yukan adlı programın or- kestrasında flüt çalan B*- nuAkın. "kadının flüt çal- ması günahtır" gerekçe- siyle işinden atıldı. Banu Akın'ın. progra- mın sponsorluğunu yapan şirketlerin baskısıyla atıl- dığı belirtildi. Programın sponsorlan arasında ise Granis adlı fırmayla Duy- gu Hastaneleri nın bulun- duğu belirtildi. Kanal 6 Genel Yayın Yönetmeni Ardan Zentürk' ise iddi- aların doğru olmadığını belirterek u Ben olayı araş- ördım. Ancak yine de bu iddia gerçekse programı keserinı'' diye konuşurken programın sunucusu ibra- him Sadri. "Banu Akın'ın ahlması söz konusu değil. Bö>le bir şe> olsa ben de bırakırdım" dedi. Programın sunucusu İb- rahim Sadri, daha önce de Kanal7veTGRTteleviz- yonlarında aynı türden programlaryapmıştı. İbra- him Sadri. Kanal 6'da işe başlarken kurulan orkest- raya davet edilen ve bura- da flüt çalmaya başlayan 27 yaşındakı Banu Akın. kendisinin bir kadın ola- rak programda yer alma- sının. dinci olduğu ileri sü- rülen sponsorlannı rahat- sız ettiğinı söyledi. Prog- ramın sponsorluğunu yap- tığı belirtilen şirketlerin. sunucu ibrahim Sadri'yi, "Kadının müzik yapması günahtir. Ya bu kızı prog- ramdan atarsınızya da pa- ranızı keseriz" dıve tehdit ettiği. Banu Akın'ın bu ge- lişme üzerine işine son ve- rildiği belirtildi. Orkestra- da oasgitarist olarak yer alan Cem Yarkın da Banu Akın'ın işine son verme gerekçesini protesto et- mek amacıyla ışten ayrıl- dığını söyledi. Yarkın. or- kestrayı kuran MehmetAK Gündoğar'ın. Akın'a, sponsorlann "onu kadın olduğu için istemedikleri- ni. bu nedenle kendisivle çahşamayacaklannr söy- ledığine bizzat tanık oldu- ğunu bildirdi. Kanal 6 Genel Yönet- meni Ardan Zentürk. Ba- nu Akın ve Cem Yarkın'ın orkestranın kendi ıçinde çıkan anlaşmazlık nede- niyle ayrıldıklannı söyle- di' Banu Akın. İstanbul Teknik Üniversitesi Kon- servatuvarı Temel Bilim- ler Bölümü mezunu. Özel bir kursta müzik öğret- menliğivapan Banu Akın, "Program başlavab bir ay olmuştu. Ne \eteneklerim ne de >aptığım işle ilgili bir sorun vardı. Sadect kadın olmam nedeniyle işimden oldum. Orkestradan bir arkadaşım konuyu utanç duyarak bana ilera'. Ben de avnldım" dedi. Orkestra- dan protesto amacıvla ay- rılan Cem Yarkın'ın lanık- lığını anımsattığımız İbra- him Sadri ise u Onu bile- mem. Ben, bana sordukla- nnızıjamtiaduıı'' dı\e ko- nuştu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle