Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 NİSAN 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
ŞİRKETLERDEN
lTELSİM,Cahide
Sonku'nun yaşaırunı konu
alan mfizikâle sponsorluk
yapı\or. Nükhet Duru ile
birlikte Türk tiyatrosunun
önemli isimlerinin rol aldığı
"Bu bir efcane: Cahide"
adlı müzikaL, Telsim'in
katküanyla izteyitikrin '
karşısına çıknor.
• BAAN Company ile
Almanya'nın Aşağı
Saksonya Maliye Bakanlığı
yeni fınans yönetimi
sistemi kurmak üzere
anlaştı. Baan yazılımı,
bütçekme, hazine,
muhasebe, malıyet
muhasebesi, denetleme gibi
alanlarda kullanılacak.
Yaklaşık 10 bin kullanıcıh
proje, Maliye Bakanlığı
dahilinde 600'ü aşkın
birimi kapsıyor.
• AEG, 1998yıhnınilk
kampanyasını başlatü. 31
Mayıs'a kadar sürecek olan
kampamada, hangi
markadan olursa obun eski
çamaşır ve bulaşık
makineleri. buzdolabı ve
elektrik süpürgeleri, fınn ve
mikrodalga finnlar AEG
ürünleriyle değiştirüiyor.
• ECZACIBAŞI-AVON,
ilkbahar/yaz sezonu için
hazırladığı yeni kataloğu
piyasaya sundu. Katalogda
Avon'un, çok meşgul ve
zamanı olmayan kişilere
yönelik olarak hazırlanmış
yeni cilt bakım grubu yer
alıyor.
• YILDIZ Ekktronik,
Tasper Computer Yeni
Yönetim Binası ve Üretim
TesislerTni l\1ecidi\ekö\'de
açt. Casper Computer
üretim tesislerinde, 8 ayn
kategoride. 35 ayn üriin
modetinin üretimi
gerçekleştiriüyor.
• PINAR'm resim
yanşmasında ödül sahipleri
belli oldu. tlkögretim
Okullan Arası Resim
Yanşması'nda 3 resim
"Üstün Başan" ödülü ile
bilgisayar, 7 resim ise
"Başan" ödülü ile bisiklet
kazandı. Yanşmaya katılan
100 resim, 16-31 Nisan
1998 tarihleri arasmda,
lstanbul Cemal Reşit Rey
Salonu'nda
sergilenecek.
• RAMA yenüendi. Yeni
Rama, krem renkli
dikdörtgen kase ve
korujııcu folyo ile
tiiketicilerin beğenisine
sunuldu. Lezzetin uzun süre
konınması için tasarianan
koruyucu foho ile Yeni
Rama el değineden
tüketkiye ulaşıyor.
OECD Bakanlar Konseyi, 27-28 Nisan tarihleri arasında Paris'te toplanacak
MATnin kadeıi belli oluyorNtLÜFERŞENSÖZ
"Küresel ekonominin anayasası" olarak
adlandınlan Çok Taraflı Yatmm
Anlaşmasf nın (MAI) kaderi 27-28
Nisan'da Paris'te 29 OECD ülkesinin
ekonomiden sorumlu bakanlannın
katılacağı Bakanlar Konseyi 'nde
belli olacak.
Görüşmeleri üç yıldır gizli yürütülen
MAI'nin önümüzdeki günlerde
yapılacak Bakanlar Konseyi
toplantısının sonunda bir bildiri
yayımlanacağı belirtiliyor.
OECD Türkiye Daimi Temsilciliği'nde
görevli bir yetkili, anlaşma
müzakerelerinin devam edip etmeyeceği
ve başka bir şekilde sürüp
sürmeyeceğiyle ilgili karar verileceğini
söyledi. Paris'teki Konsey toplantısına
Türkiye'den de Ekonomiden Sorumlu
• Paris'teki Konsey toplantısına Türkiye'den de Ekonomiden
Sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner'in katılacağı ifade ediliyor.
OECD'nin MAI'yle ilgili yetkilerinin sürüp sürmeyeceği de
Bakanlar Konseyi'nde verilecek kararla belli olacak.
Devlet Bakanı Güneş Taner'in
katılacağı ifade ediliyor. OECD'nin
MAI'yle ilgili yetkilerinin sürüp
sürmeyeceği de Bakanlar Konseyi'nde
verilecek kararla belli olacak.
ABD ile AB'nin çıkar çatışması
Isminin açıklanmasını istemeyen
OECD'de görevli Türk yetkili,
Amerika'nın Avrupa Birliği (AB)
ülkelerinin birbirlerine sağladıklan
imtiyazlann kendisine de sağlanmasını
istediğini söyleyerek "Bankacılık
konusunda örneğin Fransız hükümeti
bir Alman bankasına belli imkânlar
tanıyor. Aym imkân birlik dışındakilere
tanınmıyor. Bu anlaşmalarda bir ülkeye
bir şey verdiğinizde herkese \ermeniz
laam. ABD bunu koz olarak kullanıyor"
diye konuşuyor.
Yetkili, Amerikan fırmalan dışındaki
firmalann Küba'da yatmm yapmalanna
engel olmayı amaçlayan ABD
Helmsburton Yasası'nın, AB'nin,
MAI'ye onay vermemekte önemli rol
oynadığını belirtiyor.
"ABD ve Kanada'nm federal ülke
olmasını kullanarak imzala\acağı
anlaşmanın eyaletleri bağlamayacağT
yönündeki açıklamalann da MAI'nin
ertelenmesinde etkili olacağmı söyleyen
yetkili. Kanada ve Fransa başta olmak
üzere kültürel konular konusunda
ülkelerin koyduğu çekincelerin MAI'ye
katılmamayı getirdiğini belirtiyor.
Avrupa ile Amerika'nın yaşadığı
anlaşmazlıklann OECD ve MAI
çerçevesinde çözülemeyeceğini ifade
eden yetkili. ABD ile AB arasında ikili
bazda çözülmesinin gerekeceğini dile
getiriyor. Dış basmda yer alan Çok
Taraflı Yatınm Anlaşması'nın Dünya
Ticaret Örgütü (WTO) nezdinde
yürütülebileceği olasılığına karşılık ise
yetkili şöyle konuşuyor. "VVTO'nun
anlaşmazlık konusu olan
uyuşmazlıklann çözümü konusunda
yerleşmiş sistemleri nedeniyle avantajlı.
Ancak Ticaret Örgütü'nün yürüttüğü
GATT Hizmetler Genel Anlaşması
(GATS) görüşmeleri otuz yıl sürdü."
DÜNYA EKONOMtSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLULONDRA
Yayımlanan komünikenin satır
aralanyla, basındaki yorumlara
bakarsak, geçen hafta yapılan
(15 Nisan) IMF-Dünya Banka-
sı ve Yediler Grubu toplantısı,
Japonya'daki ekonomik dur-
gunluğu, Asya'dakine benzer
mali krızlerın gelecekte nasıl en-
gellenebılecegıni tartışmış. An-
cak komünike, genel-geçertes-
pitlerin ötesinde bırşeylerin üre-
tilemediğini de gösteriyor.
Üstelik anlaşılan o ki IMF'nin
işlevi, politikalan, yetkilerine iliş-
kin ortaya çıkan sorunlar tartışıl-
madan halının altına süpürül-
müş. Halbuki, bugün mali krizle-
rin engellenmesi söz konusu ol-
duğunda çözümden daha çok
sorunlann bir parçası haline gel-
miş durumda.
IMF ve kritikleri
Ekonomik süreçlere kâr ve bi-
rikim gibi dar bir açıdan değil de
toplumun (çoğunluğun) daha da
özel olarak emekçilerin, yoksul-
lann yaşam düzeylerinin yüksel-
tilmesi kaygısıyla yaklaşan eko-
nomistler ve yazarlar olarak,
Cumhuriyet'te, diğer meslek-
taşlanmızın çalışmalarına da da-
yanarak hep şunu savunduk:
IMF politikalarının, ekonomik
kontrolleri kaldırma ve özelleştir-
me yoluyla ekonomiyi küresel-
leşme rüzgârian karşısında konj-
masrz bırakan yapısal, uyührtr
programlan toplumsal eşitsiHlk-
leri derinleştırir, işsizliğe ve yok-
sulluğa yol açar, sonuç olarak da
sonmlan çözeceğıne kronik ha-
le getirir. Küreselleşmenin yıkıcı
etkileri ve IMF'nin özellikle Asya
krizinden sonra ortaya çıkan ba-
şarısızlığı, bunun arkasındaki
perspektifsizlik, benzer elestirile-
rin artık muhafazakâr çevreler-
den de yükselmeye başlaması-
na yol açıyor.
Daha önce, ABD Senato-
su'nda IMF'ye ABD katkısı tartı-
şılırken, çoğunluk lideri Jack
Kempt de IMF'nin iflas eden ül-
keleri kurtarmaya girışmesinin,
ahlaki bir gevşeme yarattığını,
umursamazlığı yüreklendirdiğini
söylemiş ve IMF'ye ek kaynak
aynlmamasını istemişti.
Geçen hafta, Wall Street Jo-
urnal, bir başmakatede IMF'nin
geleneksel politikalannın (deva-
lüasyon) artık ışlemediğini, kriz-
den dolayı da, hırsız devlet
adamlarını suçlamanm "bunla-
nn ekonomik manzaranın bir
parçası olduğunu yıllardır bilmi-
yormuyuz" diyerek, yetersiz kal-
dığını vurguladı. (16/4/98). Pro-
fesör Karel van Wolfreen, In-
ternational Herald Tribune'de-
ki makalesınde, IMF'nin bu tür
IMF: Çözümün Değil, Sorunun Parçası...
açıklamalannın artık bankacılar,
sanayiciler arasında, akademik
çevrelerde yetersiz karşılandığı-
nı vurguladıktan sonra, IMF'nin
geçmiş bir döneme ait bir kurum
olduğunu ve Soğuk Savaş son-
rası ortamm koşullanna yabancı
ve uyumsuz olduğunu tekrarla-
dı (17/4/98). Asya krizi sırasında,
IMF'nin, sermaye hareketlerinın
denetimsiz dolaştığı varsayımını
kabul etmesine rağmen, böyle
bir ortamda, tek tek ülkelerin
kontrollü devalüasyonlar yapa-
bilmelerinın gi-
derek imkân-
sızlaştığını gö-
rememiş ol-
ması, dikkat-
lerden kaçma-
dı. Oxfam In-
ternational'ın
danışmanı Ve-
ena Sidd-
hart'a göre de
IMF'nin "eko-
nomikdaralma
konusundaki
bağnaz ısran,
yeni bir hasta-
lığa eski bir re-
çetenin daya-
tılmasından
başka bir şey
değilûi" (Inde-
pendehi on
Sunday"
12/4/98).
Son günler-
de, bu eleştiri-
lerin yanı sıra
sık tekrarlanan
bir diğer kav-
ram da: "ulus-
lararası mali
yapının refor-
masyonu." Bu
konu Fransız
Ekonomi ve
Maliye Bakanı
"bugün IMF spekülatörlere hiz-
met eder bir duruma gelmişti"
(Liberation, 17/04/98).
IMF 1944'te kuruldu, ancak
bugünkü önemli ve güçlü konu-
muna 1980'lerde ulaştı. II. Sa-
vaş sonrası büyüme dönemı
1970'lerde bitti. 1974 resesyo-
nuyla birlikte merkez ülkelerde
kâr oranlannda yaşanan gerile-
me ciddi, yapısal bir krızin baş-
ladığınt gösteriyordu. 1950-70
döneminin ekonomi yönetme
politikalan, esas olarak Keynes-
IMF sorunlan çözeceğine kronik hale getiriyor.
ken, uluslararası sabit kur siste-
mınin çöküşünden sonra döviz
piyasalan esnek kur sistemine
geçmiş, döviz spekülasyonu
mali sermayenin gittikçe artan
bir diğer değerlenme alanı olma-
ya başlamıştı. Merkez ülkelerin
krizini azgelişmiş ülkelere yöne-
lik olarak dışlaştıran bu süreç
1980'lerin başında yaşanan bir
borç kriziyle tıkandı.
Borç krizi, merkez ülkeler ka-
pitalizmi açısından iki yeni sorun
yarattı. Birincisi, azgelişmiş ül-
kelere yönelik
borç piyasası
kuruyunca,
dolaşımda sı-
kışmaya baş-
layan serma-
yenin yatınm
alanı hızla da-
raldı. Ikincisi,
azgelişmiş ül-
kelere yatınm
yapmış olan
ÇUŞ yerel pa-
zarlarının da-
ralmaya baş-
ladığını gördü-
ler.
Bu durumu
aşmak için
hem geüşmiş
ülkelerdekisa-
nayi yatırım
olanaklan ye-
niden canlan-
dınlmalı, kârlı-
lık iyileştirilme-
liydi. Hem ser-
mayenin ulus-
lararası dolaşı-
mı kolaylaştm-
larak, azgeliş-
miş ülkelerin
piyasalan tek-
rar kullanılır
hale getinlerek
mali sermaye-
nin emici hor-
tumlannın yeni
Kahn'ın, IHT ve Financial Tı- gil paradigma kârların maksimı- yatınm alanlanna, mali piyasala-
zasyonu açısından işlevsiz hale
geidi.
1970'lerde merkez ülkelerin
çokuluslu şirketleri gerileyen kâr
oranlanna karşıt bir eğilim ola-
rak, gelişmekte olan ülkelere, u-
cuz iş gücü alanlanna yatmmla-
n hızlandırdılar.
Bankalar ise ellerinde birik-
meye başlayan (petro-dollars
olarak da bilinen) fazla sermaye-
yi azgelişmiş ülkelere yönelik
borç piyasalannda değerlendir-
me çabalannı hızlandırdılar. Ge-
mes'da yayımlanan iki makale-
sinde özlü bir şekilde dile getiril-
di. Kahn, uluslararası mali piya-
salardaki denetim eksikliğinin
tehlikesine değindikten sonra
açtklık, ama daha önemlisi de-
netimlerin arttınlmasını önerdi.
ABD Maliye Bakanı Robert Ru-
bin de IMF-Dünya Bankası ve
Yediler Grubu toplantısında,
"düzenleyici ve denetieyiciaraç-
lann güçlendirilmesini" önermiş-
ti. (Financial Times 16/04/98).
Ekonomi profesörü Dominique
Plihon'a göre bu alanda bir re- lişmekte olan ülkelere doğrudan
formkesinliklegerekliydi;çünkü yatınmlar, verilen borçlar artar-
ra ulaşması sağlanmalıydı.
Bu, merkez ülkelerde emek
piyasalarının esnekleştirilmesi,
devlet ışletmelerının tasfiyesi,
borsalardadenetımlerin kalkma-
sı, işlemlenn elektronıkleştırilme-
si olarak yaşandı. Azgelişmiş ül-
kelerse ülke ekonomileri, özel-
leştirme, serbestleştiıme, dene-
timlerin kaldınlmasıyla dışa açı-
lıyor, ülkelerin tüm kaynaklan
borç ödemeye, yani uluslarara-
sı mali sermayeyi kurtarmaya
aynlıyordu.
Bu sürecin ideolojik açıklama-
sı, Keynesgil paradigma'nın ye-
İstinye'den
En Taze
Haberler
Borsacı'da
B
H«fT»LIK EKONOMİ 3ERGISI
orsacı
B
HAFTALIK EKONOMİ DERGİSİ
orsacı
12 AYLIK BİLANÇ0LAR1NA GÖRE
ENİYİ
SANAYİ
ŞİRKETLERİ
TURİZMDE 30 MİLYAR
DOLARLIK YATIRIM
Esem Spor, Göhaş Gmento, Petkim, Koç Holding,
Medya Holding, EGS Ege Giyim, Demisoş, Arıiem, Bonvii,
Tat Konserve, Sönmez Filoment, lstanbul Motor Prslon,
tmek Sigorto, Siemens, Vakıf YO, Petrokent Turizm,
ihlas Rnans, Aygaz, Penguen Gıda,
"BORSADAKİ REHBERİNİZ"
HUKUK ARAŞTIRMALARIVAKFI
TARIK ZAFER TUNAYA
ÎNCELEME ÖDÜLÜ
1998-1999 YILIÎNCELEME KONUSU:
PARTİ İÇİ DEMOKRASİ
(Elestiriler ve Öneriler)
ODULJURİSİ ODULLER
Prof. Dr. Ram AYBAY-Prof Dr. Can EROGUL
?rof.Dt.Eısm&AUYaOĞLU-Doç Dt FmlSAĞLAM
Prof. Dr. Bülent TANÛR-Prof. Dr Erdogan TEZİÇ
Prof. Dr. Hhan UNAT-Praf Dr Vakur VERSAN
rine neo-liberal bir paradigma-
nın geçmesiyle gerçekleştirildi.
Artık devlet ekonomiden çıka-
cak, tüm sorunlann çözümü ser-
bestçe işleyen piyasanın "gizli
eline" bırakılacaktı. IMF,
1980'lerde, işte bu süreci küre-
sel olarak düzenleme işlevini
üstlenerek bugünkü uluslarara-
sı gücüne ulaştı.
Ve işlevsizleşmesi
IMF'nin yapısal uyum prog-
ramlannın gerçekte başansız ol-
duğu sık sık dile getirildi, biz de
örneklerini bu köşeden aktardık.
Bir iki ömek daha: Neo-liberal,
muhafazakâr görüşlenyle bilinen
Heritage Foundation'ın bir
araştırmasına göre 1995'e kadar
IMF'den uyum politikalan için
kredi alan 137 ülkeden 81'inin
IMF'ye bağımlılığı azalmamış,
artmış. 89 azgelişmiş ülkeden
48'inin durumu iyileşmemiş,
32'si ise daha da yoksullaşmış
(Los Angeles Tımes 4/01/98).
IMF politikalan kapıtalizmin
krizini de çözmeye yardımcı ol-
mamtş. Sermaye, üretimden gi-
derek daha çok uzaklaşmaya,
spekülasyona sıkışmaya devam
etmiş.
Bazı hesaplara göre dünya
ekonomisinde gerçek ekonomi-
nin, yatmm-üretim gereksinirn-
lerini karşılamak için gerekli yıl-
lık kredi 300 milyar dolar dolayın-
da. 198O'lerdelMF'i(3âresraltırv'
da yaşanan küreselleşmenin,
bugün geldiği noktada sadece
döviz piyasalarında bir günde
dönen paranın hacmi 1.2 trilyon
dolar. Prof. Dominique Pli-
hon'a göre bu 1.2 trilyonun yüz-
de 7O'ı ise spekülasyonda kalı-
yor. (Liberation)
Asya krizi mali küreselleşme-
nin sınırtanylatehlikelerını gözler
önüne serdı. Küreselleşme sü-
recinin düzenleme politikası ola-
rak, IMF'nin 1980'lerden bu ya-
na benimsedıği ekonomik para-
digmayla polıtikaların eskıdiği,
artık işlevsızleştıği ortaya çıktı.
Küreselleşmeyi yöneten "ser-
best piyasacı" görüşler bugün
giderek sorgulanır hale gelir, olu-
şan boşlukta giderek Keynesgil
yaklaşımlar yeniden gündeme
gelirken, IMF de artık, eski ve
kullanılması tehlikeli bir otomo-
bile benziyor.
Bu otomobıle binenlerin sayı-
sı giderek azalırken, şımdi yeri-
ne neyin konacağı konuşuluyor.
Ancak, IMF-Dünya Bankası ve
Yediler Grubu toplantısında, bu
açıdan önemli bir fırsatın kaçtığı
söylenebılır. Ama bu şaşırtıcı de-
ğil. Ne derier: Eşekten çarşam-
balık beklenmez...
BmncikÛdûlü
IkhaftÖdülû
ÛçûncûlûkUdOlö
Mansıyonlaf
: 50.000.000.-U
: «.000.000.- TL
:30.000.000.-TL
: 15.0O0.000.-TL
KATILMA KOŞULLARI:
• Yanşmaya Hukuk, Siyasal Bügiler ve Iktisadi ve Idari Bilünler Fakülteleri Aıaşbrma
Görevlileri ve öğrencileri,
(1998 yılı mezunlan dahil) ile Hâkim ve Avukat stajyerleri katılabilirler
> tncelemeler, 25 daktilo sayfasını geçmeyecek biçimde, çift aralıklı olarak yaalmış olacaknr.
• Incelemeler, yazarlann kısa yaşamöyküleriyle birlikte 8 nüsha olarak, 1 Kasım 1998
tarihinc kadar aşağıdaki adrese ulaştınlmalıdır:
AYBAY HUKUK ARAŞTIRMALARI VAKFI
Sıraselvüer Caddesı 87 Yeni Hayat Apartmanı ICat: 5 Daire: 11 Taksüıı 80060 lstanbul
Telefon: 0 212 252 88 45 - 293 67 44 Faks: 0 212 251 08 46 - 245 39 49
Yarı^nKi soııuçları ()c;ık I W-> icındc acıklanac;
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
... Satarak Ahlak Alınamaz
Kamu varlıklannın yağmalanması, yıllardır sürüyor.
Kamu bankalannın kredilerinin kullanımındaki yol-
suzluk suçlamalannın ardı arkası kesilmiyor. Devlet
ihalelerine fesat kanştınlmasının boyutlanTBMM'nin
koltuklanna uzanıyor. Kentsel arsalar, tarihsel yerler,
yetkili kurullann kararlanyla koruma altında olmala-
nna karşın, sürekli, yağmalanıyor.
Yağmalama, giderek artıyor, yükseliyor. Bir türiü
üstü açılamayan Susurluk'un da kanrtladığı gibi,
devleti bütünüyle kucaklıyor.
Bunlar, bilinen, ancak birtürlü düzeltilmeyen ger-
çekler. Tepeden tımağa, sağdan sola, kamu yöne-
tici ve görevlileri, yağmayı önleyecek bir girişimde
bulunmuyor. Yağma, önlenmiyor; tersine yeğleni-
yor.
Olan-bitenler karşısında toplumun tepkisi, dev/e-
tin elindeki variıklann satılması gerektiği biçiminde
oluyor. Sat gitsin; özelleştirmekten başka çözüm
yok anlayışı, topluma her gün şınnga ediliyor; beyin-
lere kazınıyorveegemen görüş özelliğı kazanmış bu-
lunuyor. Kamu bankası genel müdüründen kamu
üniversitesi öğretim üyesine, buradan kamu ve özel
yayın organlannın çok büyük çoğunluğuna uzanan
geniş düzlemde kamuoyu oluşturan kesimlerin çok
büyük bir bölümü özelleştirmeyi, yalnız ekonomik
nedenlerle istemiyor, yağmayı önlemenin de tekyo-
lu sayıyor. Toplumun ahlak yönünden kurtuluşunun
aracı olarak algılıyor.
Ve de büyük yanlış yapıyor.
Neden mi?
Kamu bankalannın satılması ömeginden gidelim.
Diyelim, bankalannı sattınız. Yalnızca, kredi dağrtı-
mına dayalı yağmayı önleyebilirsiniz. Ya öteki alan- ,
lar? Başta Sosyal Sigortalar Kurumu, sosyal güven- j
lik kurumlannın birikimlerinin, siyasal yetkililerce na- ;
sıl kötüye kullanıldığı bilinmiyor mu? Ya ünlü İLK- !
SAN, ilkokul öğretmenleri sandığı, nasıl yağmalan- !
dı? :
Diyelim, bunlan da sattınız, yani kimilerinin savun-
duğu gibi, sosyal güvenliği de özelleştirdiniz. Yağ-
ma duracak mı sanıyorsunuz? Son aylann birkaç bi-
linen örneği, bunun tersini kanıtlıyor. Burdur Gö-
lü'nün çevresi nasıl talan edildi? Ya Bursa Ovası ve
Izmir Kordonboyu'nda olanlar? Istanbul'da halkın
mali olan orman arazileri, tarihsel yerler... Büyük
kentlerde halka ait olan arsalar, yıllardır, yağmalan-
mıyor mu?
Satışı sürdürdünüz, kamuya ait arazi bırakmadı-
nız, hepsini sattınız, kıyılan, gölleri elden çıkardınız;
tarihsel yapı ve yerieri de özelleştirdiniz.
Yağma sona erecek ve yerine, doğoıluk, dürüst-
lük ve erdem mi gelecek? Devlet eliyle hiç alım-sa-
tım yapılmayacak; ya vergi toplama ve toplanan ver-
gilerin kullanımındaki yağmayı nasıl önleyeceksiniz?
Kısaca, yağmayı önlemek için ozetleştirelim man-
tığının sonucu, kamusal alanın tümüyle elden çıka-
nlmasıdır.
Ve bu anlayış, yanlıştır.
Doğru olan, çalınanı yani topluma ait olanı satmak
değil, çalanın davranışının düzeltilmesidir.
Oysa Türkiye kamuoyu, hırsızlaria değil, onlann
çalabileceklehyle uğraşıyor. Yağmacılan bir yana bı-
rakmış, yağmalananın elden çıkanlması için çabalı-
yor. Yağmacılar ise, yıllardır, topluma ait ne varsa, tü-
münü yağma Hasan'ın böreği yaprruş bukjpuyor.
Yâpılması gereken açıktır: YağmâcıraHn ğörevrte-
rini, hukuk ve ahlak kurallanna uygun yapmalannın
sağlanması. Bu da kamuoyu oluşturan tüm birey ve
kuruluşlann, bu amaçla uğraş vermesinden geçi-
yor. Oysa bu yapılmıyor, kimileri, yağma sırasının bir
gün kendilerine de geleceğini umuyor; devleti soy-
mak üzere biryerinden tutacağı günü bekliyor. Ki-
mileri de yeri geldiğinde yağmacılara hoş görünme
anlayışıyla davranıyor.
Türkiye, çoğu kez, bilinen hırsızlanylagururduyu-
yor. Asıl sorgulanması gereken budur.
Hırsızlıkla doğru savaşımın yolu, kamu yönetimin-
de doğruluğu, dürüstlüğü, erdemi egemen kılmak,
devlet yapıanın saydamlaşmasını ve topluma hesap
vermesini sağlamaktan geçiyor. Toplumun, özelleş-
tirkurtul kolaycılığıyla yanlışa sürüklenmesinin yeri-
ne, bilinçlenerek siyasal yapının kokuşmuşluğun-
dan kurtulması için uğraşılması gerekiyor.
•••
Köy Enstitüleri 17 Nisan Cuma günü 58. yaşgü-
nüne ulaştı. Türkiye, Köy Enstitüleri ile katılımcı, ya-
ratıcı, kuram ve uygulamayı birteştirici eğitim anla-
yışını, 58 yıl öncesinde dünyaya sunabiliyordu. Şim-
dilerde eğitimin durumunu, dershaneleşen okullan
yalnız başlan değil, beyinleri de sanp sarmalayan uy-
gulamalar çok iyi açıklıyor. Ilginçtir, geçtiğimiz gün-
lerde bir özel üniversitenin kuruluşu için çağnlan ya-
bancı bilim adamlan da dinleyicilere, sanırsınız ki
tam tamına Köy Enstitüleri'nde yapılanları anlatıyor;
21. yüzyılın eğitimini,ö;/7/Weyaraf/c////(eksenineotur-
tuyordu.
Yağmacılara bir kez daha duyurulur...
TURK HALKIDERMANITURBELERDE ARIYOR
HANGi TÜRBE NEREDE
VE NELERE iYi GELİYOR?
BAZI SİLAHLI KADROLARI
APO MU TASFiYE EDİYOR?
EMEKLi DİKTATÖRLER
ŞiMDi NE YAPIYOR?
MEDYA BÜLENT ERSOY'A NEDEN
ÇiFTE STANDART UYGULADI?
GECİKEN AOALET
AVUKATLARIİSYAN ETTiRDi!
Nokta Dergni, M e m e t
NoMa Dere»!, E-Mal Adresi: nakta@med.vat«tconı
•^•J«P*='