25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 NİSAN 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 MektupOünya posta tarihine geçecek bir öykü, demeç vermeye gelindiği zaman yüzyıllık geçmişj ile övünülen ve fakat posta tasmf ve dağıtım işi özel şirketlere devredilen Posta işletmeleri sayesinde Türkiye'de yaşanıyor. Istanbul'dan 2.2.1998'de Bebek Postanesi'nden postaya verilen ve üzerinde Çankaya/Ankara adresi bulunan mektup, 5 bin liralık pul ile Çankaya'yı Canada sananlar tarafından Montreal'e gönderiliyor. Montreal'deki postacılar Ankara'nın Türkiye'de olduğunu bildiği için zarfin üzerine "Turquie" yazarak mektubu 13.3.1998'de geri gönderiyor. 51 günde küçük bir dünya turu yapan mektup, 25.3.1998'te Ankara'daki alıcısının eline ulaşıyor. Postayı özelleştirenler yaptklan işle ne kadar gurur duysalar azdır! BİLDİRMECE Erken seçim istemez Pırpır eder uçamaz Zahmet edip dinleme Çekirdeği doldurmaz. SelçukEREZ Bektronik posta: Deniz.Som©raksnetcom Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Gençlerin endişesi iş bulamamakmış... "Yaşlılann endişesi de emekli olamamak!" etrol Ofisi'nin özelleştirilmesine ilişkin ga- zetelere verilen "ilan-reklam"ı okuyan Prof.Dr. Aydın Aybay, ilan metninin sol ta- rafındaki "nane"leri görünce dayanama- yıp eline kalemi almış ve küçük notlar düşmüş: "Başbakanhk Özelleştirme Idaresi'nde yepyeni birdönem' başlatılıyormuş! Halkın malını daha hız- lı, daha çabuk yağmalatmaya yönelik bu 'dönem'in başlatılmagerekçelerini bu girişten sonra okuyoruz. Birinci gerekçe, 'Devletin adalet ve güvenlik gibi asii görevlerine dönmesi'ymiş. Ne demek bu? Dçvlet bunları bir yana koymuş da, şimdi oraya dö- necek? Özelleştirme olmazsa, Petrol Ofisi özelleş- mezse, devlet adalet ve güvenlik hizmetlerini yap- mayacak mı, yapamaz mı? Bu tür saçmalıkları yu- murtlayanlar, devletin 'asli' ve 'tali' görevleri ayrımı- nı nerede bulmuşlar? Özelleştirme ekonominin dinarnik, özgür, atı- lımcı ruhunun pazar mekanizmasının verimli iş- Ozel ihanetleyişineyansıması' imiş. Fesupanallah! Bu 'ruh'un pazara yansıması ile devlet malının yağmalanması- nın ne ilgisi var? Bu 'özgür ruh' bir yerlere yansıya- caksa, gitsin, BP'ye, Shell'e, Mobil'e yansısın. Eli- ni tutan mı var? 'Özelleştirme programının hedefi ekonomiye yeni kaynaklaryaratmak mış. Hazırlop, tıkırtıkır iş- leyen kamu işletmesini, ona buna verince, yeni kay- nak mı yaratılmış olacak? Her kim kaynak yaratma- ya hevesli ise bastınr parayı, yatırım yapar. Üstelik onlara vergi bağışıklığı türünden teşvikler de verilir. 50 yıllık işletmeyi ucuza kapatıp 'cukkalamak' kay- nak yaratmak değildir. 'Türkiye'nin yeni yatinm olanaklanna kavuşma- sı'ymış. Ne demek oluyor? Petrol Ofısi'ni satıp, pa- raylayeni bir Petrol Ofisi mi kuracaksın? Türkiye, ka- mu kaynaklan ile yeni yatırım olanağı yaratacaksa, bunun yolunun adam gibi vergi toplamaktan geçti- ğini bilmeyen kalmadı. Devletin malını haraç-mezat satarsan, devletin gücünü büsbütün yitireceğini ve sonuçta şimdiki kadar bile vergi toplayamayacağı- nı herkes biliyor. Bu aptalca gerekçeler, birkaç yıl önce Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasında özelleştir- me konusunda aktedilmiş 100 milyon dolariık kre- di sözleşmesini hatırlatıyor. Sözleşmenin giriş bö- lümünde de aşağı yukan bu 'yave'lerie oluşmuş bir metin var. Bu 'kökü dışarda' laf salatasını 'Amerika'da bu- lunmuş' dahi yöneticiler, ciddi birşey sanıp piyasa- ya sunuyorlar; işin özünde nasıl bir yağma açgöz- lülüğü yattığının ve bunun uluslararası düzeyde han- gi hain planlara dayandığının bilincinde olmaksızın. Yazıklar olsun." SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Suya sabuna dokunmayan toplum, temiz toplum olamaz. Tanınmış dini şahsiyetlerden bir şeyh Suudi sermayesi ile Londra'da Arap- ça yayınlanan "El Müslümun" gaze- tesinde, Türkiye'deki Cihan Haber Ajansı'ndan alınmış bir bir haber çık- tı 21 Mart'ta... Cihan Haber Ajansı'nı biliyorsunuz... Emekli gezici vaiz Fet- hullah Gülen'in birdediğini iki etme- yen Zaman gazetesi, Samanyolu te- levizyonu gibi "cemaaf'in medya grubunda yer alan bir ajans. Londra'daki Suudi gazetesinin "Cihan" mahreçli haberinde Fethul- lah Gülen'in adı geçiyor ve bu şahıs aynen şöyle tanımlanıyor: "Türkiye'nin tanınmış dini şahsiyet- lerinden şeyh Fethullah Gülen..." Fethullah Güien adındaki bu şahıs, Türkiye'de propaganda amacıyla yap- tırttığı sayısız söyleşilerinden birinde, kendisine "şeyh" denmesini isteme- diğini hatta yakın çevresine bunu ya- sakladığını anlatmıştı. Insanın külahıma anlat diyesi geli- yor ama "Türkiye Cumhuriyeti tari- katlar, şeyhler, müritler ülkesi olamaz" diyen Kemal Atatürk'ün kurduğu partinin bir dönem genel başkan- lığını yapan ve halen Türkiye Cum- huriyeti Devleti'nde Başbakan Yar- dımcısı olan Bülent Ecevit in nasıi olup da "iyi tarikatlar"a ve "iyi şeyh- ler"e yöneldiğini anlamak mümkün olmuyor. Şeyhlerden birinin büyüsü tutmuş olmasın! PALAS PANDIRAS Şirket evliliklerinde büyük artış... Hertıalde rekor, imam nikâhıyla evlenen dinci şirketlerdedir. Müfit Bozacı Cevap ve düzeltme metnidir Ondokuz Mayıs Üniversitesi Türkiye'nin en çağdaş eğitim kurumlanndandır. Gazetenizin 01 Şubat 1998 tarihli nüshasının 13. sahife- sinin Vaziyet Köşesi'nde "Üç Hilalle Bir Türban, Ardından Profesörlük Tamam" başlığı ile yayımlanan haber-yazıda Üniversitemiz ile ilgili gerçek dışı bilgi ve nitelemelere yer verilmiştir. Tamamen yanlı ve gerçeklerle bağdaşmayan bu yazının yayınlanmış olması, eğitim camiasında seçkin bir ye- ri olan Üniversitemiz ve Üniversite Yönetimimiz aleyhine ka- muoyu oluştunma amacına yöneliktir. Herşeyden önce şu hu- sus iyi bilinmelidir ki, Üniversitemiz, ülkemizin sayılı üniver- sitelerinden olup, bir çok yönden örnek gösterilen ve "19 Mayıs" misyonunu en iyi şekilde temsil eden çağdaş bir eği- tim kurumudur. Üniversitemizde boş bulunan ve ihtiyaç du- yulan Profesörlük kadrosu gazetelerde ilan edilmiş olup ya- sal şartlarına uygun olan ve beş yıl doçentlik yapan herke- sin başvurusuna açıktır. Bu kadroya sadece bir kişi başvur- muş başvuru sonrası yapılan işlemler, bu işlemleri düzenle- yen 2547 sayılı yasanın ve ilgili yönetmeliğin hükümlerine titizlikle uyularak yapılmıştır. Farklı üniversitelerden seçilen 5 jüri üyesi, adayın yurt dışı ve yurt içi yayınlarını, bunlara yapılan atıfları idari ve akademik faaliyetlerini değerlendire- rek tümü aday hakkında olumlu rapor vermiş ve Üniversite Yönetim Kurulu'nda oy biriiği ile ilgiliyi Profesöriüğe layık bul- muştur. Işlemlerin hızla yürümüş olmasının nasıl sakınca oluşturduğu anlaşılamamış olup, bunun dışındaki iddialarasıl- sız iftiralardır. (Örneğin ilgilinin çocuğu 5 yıl önce sünnet ol- muştur.) Ondokuz Mayıs Üniversitesi adının felsefi doğrul- tusunda Cumhuriyetin temel ilkelerine titizlikle bağlı Ata- türkçü, laik, demokrat ve hukuk devleti ilkelerine sıkıca bağ- lı gençler yetiştirme doğrultusunda üzerine düşen görevi bugüne kadar yaptığı gibi bundan sonra da yerine getire- cektir. Yapılan karalama ve iftira kampanyanıza gazetenizin hiç bir inceleme yapmadan ve Üniversitemizden konuyu araştırmadan belli kişilerce saptırılarak verilen bilgilere da- yanıp haber yapılması üzücüdür. Açıklamanın, başlıkla bir- likte gazetenizin aynı sahife ve aynı sütununda ve aynı pun- tolarla aynen ve hiç bir ekleme çıkartma yapılmaksızın ya- yınlanmasını rica ederim. Saygılarımla. Prof.Dr. Osman Çakır Rektör Ondokuz Mayıs Üniversitesi, misyonuna uygun örnek bir üniversitedir. Gazetenizin 3 Şubat 1998 tarihli nüshasının 13. sayfasın- da Deniz Som'a ait Vaziyet köşesinde "Samsun'da Üniver- site Personeli Allah'a Emanet" başlıklı yazınız incelenmiş olup gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Şoför Burhan Burak daha önceki yönetim tarafından epilepsi hastası olduğu gerekçe- si ile yardımcı hizmetler sınıfma geçirilmiştir. Ancak ilgilinin idare mahkemesinden iptal kararı alması üzerine yine eski yönetimce, tekrar şoför kadrosuna atanmıştır. İlgili ekteki 4.10.1991 tarihli rapor ile yönetimimize başvurarak hastaol- madığını ileri sürerek şoför olarak görevlendirilmesini arzu etmesine rağmen Araç Işletme Bihminde araçların bakım ve onanm işlerinin takibinde görevlendirilmiş olup, iddia edil- diği gibi servis şoförü değildır. İlgilinin bu görevinde herhan- gi bir olayı da olmamıştır. hal böyleyken sadece yönetime muhalefet etmek arzusuyla gerçekleri saptırmak amacında olan asılsız ihbarları hiç araştırılmadan gazetenizde yayın- lanması ile tek taraflı ve kişiük haklarımızı rencide eden bir iftira kampanyasına imkan oluşturmaktadır. Kaynağında doğrulanmamış bu tür asılsız haberleri yayınlamayı sürdür- menin doğru olmadığı ve hiç kimseye yarar sağlamayaca- ğı kuşkusuzdur. Açıklamanın. başlıkla birlikte gazetenizin ay- nı sahife ve aynı sütununda ve aynı puntolarla aynen ve hiç- bir ekleme çıkartma yapılmaksızın yayınlanmasınıricaederim. Saygılarımla. Prof.Dr. Osman Çakır Rektör HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ KtM KİME PÜM DUMA BEHİÇ AK behicakia turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI \l5cuT "" "' * r HARBİ SEMtH POROY SARIOĞLAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESI'NDEN EsasNo 1995/190 Davacı Zehra Kabak ile davalılsr Hazine, Belediye Başkanhğı, DSl Müdürlügü ve dahili davalılar Mürşide Agca ve arkadaşlannın aralannda görülmekte o)an tescil cavasında verilen ara karan geregin- ce Dahili davalılardan Mürşide Vğca'nın Esenyurt Sok. Esenyurt Sitesi, No: 1 A. Blok D: 2 Ceviz: -lstanbul adresıne gönderilen teb- ligatın bila ikmal iade edildiği, enfliyet araştırmasında açık adresinin bilinemediği bildirildiğınden aiı geçene duruşma günü olan 30.04.1998 günü saat 10.00'da maikenıemizde hazır bulunması ya da kendini bir vekille temsil ettirme>i- dava ile ilgili belge ve bilgileri mahkemeye ibraz etmesine. duruimaya gelmediginde veya kendini bir vekil ile temsil ettirmediğırde, yoklugunda karar verileceği hususu ve dava dilekçesi yerine Uim olmak üzere (HUMK'nin 213 ve 377. maddeleri gereğince) ilan«n tebliğ olunur. Basın: 13710 vJfc KÜTÜPHANÇ MFTAH KUTTM OLSUN'.y TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 2 Nisan ÇÂPKlNLfĞ/N S/MG£SÎ 'TE au6ÜN,DÜNVACA Ş Ç CASANOVA (*A24*toWf) 'Tt. POSPU. YAŞAMI fl£ İt£İUÇD- ĞU 8İLGİ, KENDİ y»ZM/$ OUHJĞU *XAŞAMI~ MW TAgİUİ'AOLI ANILARINPAN ÂLIHABİIMEK 7ECV*. 28 CİLTÜK VAPrrrA, SlNIR VE KUBAL TAAJ/M4YAN, TOPLUM TÖeeiBRİNB UYMAWN BİR POf?nZ£ ÇJZİLMÇKTE, ÖZELUKLE KAOM LAet BAÇTAfJ A C gUNLA8/Af rAM Stl&ı, fff. YÜ SM/M yAŞAM </£ KaLTV&Ü O -mi>//i.UZA4AULAXCA OOĞHUUJĞU KO?- KIJYLA KARŞILAA/AN AUILAR EKSİHSİZ 8'Ç-/A4O£ AMCAK İSSO'TA F/BANSA'DA YA- İ ( 'i DUZ ÇİZGİ ÜMtT ZİLELİ Paranın Dini İmam Yok! Çocukluk yıllannda bizim mahallenin astığı astık, kestiği kestik üç derebeyi vardı; Bakkal Hacı Muhlis Efendi, kasap Hayrettin Efendi ve manav Rüstem Efendi. Çoğunluğunu memur sınrfının oluşturduğu mahal- lemizde bu üçlünün karşısında titremeden durabi- len babayiğit sayısı ikiyi, üçü geçmezdi. Onlar da ya müdür takımından ya da rüşvetçi tayfasından- dı!.. Her ay başı kara kaplı defterler tezgâhlann üze- rine çıkar, maaşlann önemli bir bölümü memurun cebinden bu üçlünün cebine transfer olurdu!.. As- lında yoktu birbirierinden farkları, ama dedem Re- şrt Bey en çok bakkal Hacı Muhlis Efendi'ye ifrit olur- du. Aslına bakarsanız hacı bakkalın pek seveni de yoktu. Muhlis Efendi, 4O'lı yaşlannın sonuna doğ- ru hacca gitti. Döndüğünde yaptığı ilk iş dükkânın tabelasını değiştirmek oldu. Artık adının başına "Ha- cı" sıfatı eklenmişti. Şikâyetler de bu tarihten son- ra başladı. Aybaşlarında ödenen veresiye borçlan ikiye katlanıverdi!.. Eksik tartı iddiaları da cabası!.. Dedemin zaman zaman evimizin çok yakınındaki kah- vehanede arkadaşlanna dert yandığını duyardım: Yahu adam hacca gitti geldi, bizim aylık ödeme- lerikiye katlandı. Hacparası bizim keseden mi çıkı- yor ne?! Ama hacı bakkal işini biliyordu. Kısa sürede in- sanlann arasına nifak sokmayı başardı. Konuşma- sı, tavırlan değişmişti. İki kelimede birgözleri dolu- yor, cümlelerin arasına en olmayacak yerierde kim- senin anlamadığı Arapça kelimeler sokuşturuyor- du. Namaz saatlerinde işi yapabilecek yardımcısı olmasına rağmen dükkânı mutlaka kapatıyor, ca- miye gidiyordu. Mahallenin en zorda olan, en fakir aileleri bir süre sonra "Muhlisçi" kesiliverdi. öyle ki; rüşvetin tadını alan bazılan işi Hacı Muhlis'i "aziz" ilan etmeye kadar vardırdı!.. Hacı bakkal "itibartı" kişi unvanını gözümüzün içine baka baka satın al- mıştı!.. Ama satın alınamayanlar da vardı. Yine bir aybaşı günü esaslı bir tartışmadan sonra veresiye borcunu Hacı Muhlis'in suratına fırlatan TEKEL emeklisi Zafer amcanın şu sözleri hiç aklımdan çık- madı: Paranın dini imam yok!.. • • • Gerçekten yok. Dini de yok, imanı da yok, milli- yeti deyok!.. Para hırsına kapıldın mı işin zor. Tedavisi müm- kün olmayan hastalık gibi. Hele bir de bu parayı güç, daha büyük güç, çok büyük güç, süper güç, mega güç olmak için haryacaksan "yandı gülüm keten hel- va!" Yüzlerce okul, televizyon, gazete, dergi, üniver- site. Yetmez, iktidara giden yolda harcanacak mil- yarlarca dolara gereksinim var!.. Doyurulacak bu ka- dar destekçi, şakşakçı var. Fethedilmesi gereken ka- leler var. Var oğlu var!.. Bir taraftan sürekli kazana- cak, öyle ya da böyle menkul, gayrimenkul kapa- tacak ve büyüyeceksin, diğer taraftan ulufe dağıtır gibi dağıtacaksın. Bunun karşılığında "kızıl e/ma"yı elde edeceksin. Yani iktidan. İşin raconu bu!.. Sırtındabirhırkasından başkavarlığı bulunmadı- ğını her fırsatta tekrarlayan emekli vaiz Fethullah Gülen Efendi'nin cemaatinin artık birormanı da vari.. Üstelik sudan ucuz; yıllığı 2 milyar 745 milyon Türk ürası. Ormanlık arazinin asıl değeri ne? 5 trilyon li- ra. Kim peşkeş çekmiş? Maliye Bakanlığı ile Anka- ra Büyükşehir Belediyesi. Diğer bir deyişle, Fethul- lah Gülen cemaati 400 dönümlük ormanı tam 2 bin- de bir fiyatına iç etmiş... Afiyet olsun!.. Bu araziyi niçin kapattıklanna gelince; Fatih Üni- versitesi kurulacak. ıstedikleri gibi ";nsan"yetiştir- mek için son aşama da böylece tamamlanmış ola- cak!.. Ancaaak, son MGK toplantısında alınan ka- rariar "emellerini" gerçekleştirme yolunda aşılma- sı çok güç bir engel. Ne yapacaklar? Çok basit, yükseklerdeki müritlerine güvenecek- led Kazanamazlarsa Türkiye kazanacak!.. • • • Önemli not 1: Tarikatlann trilyonlan iç ettiği, yol- suzluk ve hırsızlığın adi vaka kabul edildiği ülkemiz- de asgari ücret 100 dolann altına indi. Net 22 mil- yon 943 bin lira ücretle ancak 95 Amerikan Dolan alınabilir. Acaba utanacak birileri var mı diye bakı- nıyprum, göremiyorum! Önemli not 2: Kanal D'de yayımlanan "Çocuk- tan AJ Haberi" programında Berna Laçin, 3 yaşın- daki Ege Yılmaz'a soruyor "Enişte kimdir?" Yanrt, "hırsızlık yapan biri". Laçin yine soruyor, "Bu kimin eniştesi?" Küçük Ege yanrtlıyor, "Türkiye'nin eniş- tesidir!.." 3 yaşındaki çocuklar bile "EnişteY\ tanı- yor, özelliklerini biliyor. Email:ertac(a superonline.com Faks:(0212)287 42 41 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 1 2 SOLDAN SAĞA: 1/Sesikalınlaş- masın diye ço- cukken ığdiş edilen şarkıcı- lara venlen ad. 2/ Kanşık renk- lı... Denizayısı da denılen fok cinsi. 3/ Bir çe- kim aygıtına ta- kılan ve görün- tüyü smırlama- ya ya da ayarla- maya yarayan düzenek... Bir meyve. 4/ Ender, seyrek... Yir- mi sekız taşla oynanan bir oyun. 5/ " Er- 2 dok": Kadın ressamı- 3 mız... iki tarla arasında- 4 ki sınır. 6/ Halk dilinde 5 sebze bahçesine verilen - ad... Birnota. 7/Asya'da bir ırmak... Islıkçı ör- ' dek de denilen ve yur- 8 dumuzda kışlayan bir 9 ördek cinsi. 8/ Oyunda cezalı çocuk... Itırlı birbitki. 9/ Harekete hazır, tetikte... Utanç duyma. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir işi başka birine yükleme, başına sarma anlamın- da argo sözcük. 2/ Alçak enJemlerde esen düzenli rüz- gâr... Dağ sırtlannda geçit veren çukur yer. 3/ Jnce ka- mış... Bir şeyden kalan kötü iz. 4/ Ögretmenin öğrenci- lere verdiği ev çalışması... Notada durak işareti. 5/ Bir tür deniz taşımacılığı... Bağışlama. 6/ " — ayağı çabuk, ozandili çevıkolur" (DedeKorkut)... Yat limanı. 7/Hfl- seyin Cahit Yalçın tarafından yayımlanmış bir gazete... Şa$ma belirten bir ünlem. 8/ Cezayir'de bir liman ken- ti... Erkek ördek. 9/ Edebiyatta etkiyi çoğaltmak için bir şeyın tersıni söyleyerek edilen alay... Koca.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle