14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 1998 PERŞEMBE HABERLER Odabaşı'nın cezası bozuldu • Haber Merkezi -' Düş ve Yaşam' adlı kitabında "Atatürk'ün hatırasına hakaret ve Istiklal Marşı'nı tezlil etmek" suçundan 2.5 yıl ağır hapis cezasına çarptınlan şair ve yazar Yılmaz Odabaşı hakkındaki karar, Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafindan bozuldu. Yargıtay'ın karannda "Odabaşı'nın Istiklal Marşı hakkındaki dûşüncelerini yazdığı ve yazdıklannda eleştiri sınırlannı aşmadığının anlaşıldığı" vurgulandı. Odabaşı. kitabında tstiklal Marşı'nın kimi dizelerini 2000'li yıllann eşiğinde laiklik anlayışıyla bağdaştıramadıgını yazmıştı. TTK'nin kuruluş yıldonumu • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türk Tarih Kurumu'nun 67. kuruluş yıldönümü dolayısıyja, Kurum Başkanı Prof. Dr'Yusuf Halaçoğlu'na bir mesaj gönderdi. Demirel mesajında, sağlam bir tarih bilinci olmayan, dolayısıyla geçmişini iyi kavrayamayan bir milletin geleceğinin de olamayacağını belirterek "Milletimiz, şanlarla. şereflerle dolu bir tarihe ve bu tarihin bize getirdiği muhteşem bir mirasa sahiptir" dedi. 23 Nlsan'a yetişmiyor • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-TBMM'nin yenilenen Genel Kurul Salonu'nun önceden planlandığı gibi 23 Nisan'da açılmasının mümkün olmadığı bildirildi. Alınan bilgiye göre elektronik oylama sisteminin yer aldığı panellerde ışık yansıması sorunu devam ediyor. TBMM Başkanlığı yetkilileri. yüklenicı firmanın yansıma sorununu gidermek için paneller üzenne şapka oturttugunu, ancak bunun geçici bir çözüm olduğunu bildirdiler. Oçlü Balkan zirvesi :.: • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Petar Stoyanov ve Romanya Cumhurbaşkanı Emil Constantinescu, bugün Antalya'da bir araya gelecekler. Ev sahıpliğini Demirel'in yapacağı zirvede, üç ülke arasında, "Teronzm, Organize Suçlar, Yasadışı Uyuşturucu ve Psikotrop Maddeler, Karapara Akiama, Silah ve Insan Kaçakçılığı ve Diğer Önemli Suçlarla Mücadelede lşbirliği Anlaşmasf imzalanacak. Emekier birleşiyop • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ağır yaşam koşullan altında ezilen emekliler, sorunlannm çözümü için bir araya gelerek Emekli Orgütleri Dayanışma Platformu'nu oluşturdular. Emekli-Sen Genel Başkanı Ibrahim Şahin, 6 örgütün emeklilere de sendika hakkı tanınması ve sorunlara karşı ortak mücadele vermek üzere birliktelik oluşturduklannı söyledi. Mazbata töreni • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca (HSYK) Yargıtay üyeliğine seçilen hâkimlere, mazbatalan, Adalet Bakanlığı'nın ek binasında düzenlenen törenle verildi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, 'yüksek yargı - adli yargı' aynmının, suni bir aynm olduğunu söyledi. İHaberMerkea-TEDAŞ Basın Müşavirliği'nin, gazetemizin 11 Nisan tarihli sayısında yer alan "Rüşvetin yeni adı: Gezi" başlıkh haber üzerine yaptığı açıklamada, TEDAŞ Genel Müdürü Kadir Ramazan Coşkun ve TEDAŞ Özelleştirme Dairesi Başkanı Önder Piyade ile ilgili iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Açıklamada şöyle denildi: "Ne sayın genel müdürün, ne de yazıda söz edildiği gibi kardeşinin o tarihlerde yurtdışma çıkmadıklan, Özelleştirme Dairesi Başkanı Önder Piyade'nin ise her memurun en doğal hakkı olan yıllık iznini alarak ve gezi giderlerini kendisi karşılayarak yurtdışma gittiği öğrenilmiştir.' Rıdvan Budak siyasetçinin beceriksizliğinin müdahalelerde önemli rol oynadığını söylüyor Ordu da kendmi elestirsinAYŞE YILDIRIM Devrimci Işçi Sendikalan Konfederasyonu (DtSK) Başka- nı Rıdvan Budak, herkesin ken- di özeleştirisini yapması gerek- tiğini belirterek "Bana düşen neyse ben onu yapmak istiyo- rum. Belki en küçüğü bana dü- şecek ama ben diyorum ki en bü- yüğüne ortak olmaya vanm, bu özelestiriyi yapahm. Bu ülkenin ordusu da özeİeştiri yapmau" di- yor. Budak cumhuriyet"in soru- lannı şöyle yanıthyor: - Herkes özeİeştiri yapmalı diyorsunuz.... Evet... Ordu bile... "Üç defa ihtilal yaptık ama Türkiye'de cumhuriyeti kuranlann göster- diği hedefe varan bir başanya Tûrkiye'yi yönekemedik" öze- leştirisini Türkiye'nin ordu ku- rumu da yapmahdır. Yani bugün ordu özellikle laiklik üzerindeki, çağdaşlık üzerindeki yaklaşım- lanyla çok haksız konumda de- ğildir ve sadece uyansı bu nok- tadadır. Yani Türkiye'de siyaset- çiler Türkiye'nin demokratikleş- mesini, özgürleşmesinin gereği- ni yaptılar da ordu kapıya tank- larla dayanıp vergi adaletini ger- çekleştirmeyin, sosyal haklan büyütmeyin, insan haklanna yö- nelik kanun çıkarmayın, deme- di. Siyasetçinin beceriksizliği belki ordunun müdahalesini ge- tirdi. Ama ordu da artık görme- li ki siyasetin beceriksizliğinin giderilmesinin yolu da sivil ya- şamın, sivil demokratik sürecin düşe kalka bir eğitimden. bir öğ- renimden geçmesine bağlıdır. Solun ekslkllOI - Bugün ordunun dıştan mii- dahatesi de bir anlamda solunye- tersizüğinden mi kaynaklanıyor? - Tabii. Yani bugün ordunun laik anlayışı savunan, çağdaş ya- şamı savunan, bugün bir ölçüde siyasetçilere örnek teşkil edebi- lecek bir yaklaşımla, işte Güney- doğu'da sosyal adaleti büyütmek lazım, gerçekleştirmek lazım, iş- yeri yapmak lazım, fabrika yap- mak lazım yaklaşımı, bir ölçüde solun yetersizliğinden kaynakla- nıyor, diyebiliriz. Yani etkin bir sol, irticaya, şeriata ödün verme- yen bir sol yükseliş, bir ses çıka- nş belki de ordunun askeri göre- vinde durmasının çok önemli bir sebebi olacaktır. Hatta öyle bir sol, yani sosyal adaleti, işsizliği, enflasyonu önleyebilecek, den- geleri kuracak, vergi adaletini sağlayacak, hukukun üstünlüğü- nü eşit kılabilecek bir sol çıkış ir- ticanın kaynaklannı kurutacak- tır. O bakımdan solun kesinlikle yükselişini sağlayacak her türlü yolu ve yöntemi denememiz la- zım. Çünkü sol derken tabii Türki- ye'nin bütünlüğünü, toplumun değerlerini, gerçeklerini dikkate alan solu kastediyorum. Yani bu- nun dışındaki solu, bu değerleri paylaşmayan solu sol olarak ka- bul etmedigim için bunu altını çizerek ifade ediyorum. Legali- teyi tercih etmiş solu söylüyo- rum. kendini legal olarak ifade e- den ama en keskin, en kararlı söylemi kullanan solu buna ka- tarak söylüyorum. Bunun için de sosyal demokrat solla sosyalist sol ittifak yapmalı diyorum. Şimdi bizdeki sol liderler ne- yi söylüyorlar, hangi ufku, han- gi projeyi, hangi hedefi gösteri- yorlar, hangi iddianın sahibi? En karmaşa döneminde bile bütün araştırmalar gösteriyor ki paria- ( X" 7"ani bugün ordu özellikle laiklik üzerindeki, çağdaşlık j üzerindeki yaklaşımlanyla çok haksız konumda değildir ve JL sadece uyansı bu noktadadır. Yani Türkiye'de siyasetçiler Türkiye'nin demokratikleşmesini, özgürleşmesinin gereğini yaptılar da ordu kapıya tanklarla dayanıp vergi adaletini gerçekleştirmeyin, sosyal haklan büyütmeyin, insan haklanna yönelik kanun çıkarmaym, demedi.' . mentoda yer alan sosyal demok- rat partiler yüzde 13, yüzde 15 arasında oy alabiliyorlar. Sağın alternatifı bir daha sağ, bir daha sağ. Bunun sorumluluğunu ben mi taşıyacağım, sen mi taşıya- caksın, yurttaşlar mı taşıyacak, yoksa bu işin başındaki siyasi parti liderlen mi taşıyacak, Sa- yın Baykal mı taşıyacak, Sayın Ecevit mi taşıyacak? Sol oy potansiyellnl yitlrdl -Solun geritemesininsebebi bu kadrolar mı sizce? - Solun 1980 evveli oy potan- siyelini kaybettiğine inanmıyo- rum. Solun işlevsiz. ufuksuz, hatta cesaretsiz üst kadrolan so- lun gerilemesinin sebebi olmuş- lardır. Altını çizerek söylüyo- rum. Şişli'de bir garajda bir siya- setçinin " Parti fraksiyonlar ta- rafindan gasp edilmiştir, kuşaül- nuşür" sözü, solun parçalanma- smın en önemli sebeplerinden birisidir. Bir başka sebebi yerel yönetimlerde maalesef solun çok etkin bir biçimde iktidar ol- duğu süreçte, özellikle lstan- bul'da kadrolara hâkim olama- yan belediye başkanlannm ha- tası yüzünden sol bu gerilemeye muhatap olmuştur. Bundan so- rumluluk duyması gerekenler sorumluluk duymalıdır artık. Bütün bu olumsuzluklan yara- tanlann siyasetteki varlıklan, sosyal demokrat partilerin inan- dıncılığının yeteri düzeye çık- masını engellemiştir. Bunu artık herkes görmeli. Çünkü solun bü- tün iddiası dürüst olmaktır, düz- gün olmaktır. Anadolu insanının dürüstlük ve düzgünlük arayışı solun 1977*de yüzde 44'lere va- ran oy almasına sebep olmuştur. Ama sonra o görülmemiştir. O yeTel yönetimlerde iktidar olun- duğu sürece o yaşanamamışhr. "Efendim biz o dönem bugûnkû kadro olarak yoktuk" dıyorlar. Hayır, siz vardınız. Bugünkü CHP yönetimini eleştiriyorum. Siz vardınız... ErtuğrulTığiay'ı Küçükçekmece'ye siz getirdi- niz, bilmem kimi bilmem nere- ye siz getirdiniz... Yani bugün olmayanlar var ama etkin kadro bu kadro. Onun için artık herkes görmeli ki bir kadro değiştirme talebi yalnız tüm bunlan söyle- yen sivil toplum örgütlerinin ta- İebi olmaktan çıkmıştır. CHP kongresi ve tarttşmalar - CHP'nin İstanbul il kongre- sinde divan başkanlığı için sizin de için de yer atdığuuz bir tartış- ma yaşandı. Bu tartışmalan na- sıl değeriendiriyorsunuz? - Bir eskı belediye başkanını İstanbul kongresinde divan baş- kanlığına getirip tstanbullulara hangi mesajı vereceksiniz, Tür- kiye'ye hangi mesajı vereceksi- niz? Yani o mesajdan parti adı- na ne çıkaracaksınız? Ben öyle bunun ötesinde şeyler söyledim ki. Bir kere, kendinizle banşın artık, diyorum. Bunu sayın par- timin sayın liderlerine söylüyo- rum, kendinizle banşın, kendini- zi aşın artık. Ben o kadar aştım Solun gerileme nedeni Budak'a göre solun gerilemesinin nedeni, "işlevsiz, ufuksuz, hatta cesaretsiz üst kadrolarTnın politikalan... Budak, "Solun bütün iddiası dürüst olmaktır, düzgün olmakbr. Anadolu insanının dürüstlük ve düzgünlük arayışı solun 1977'de yüzde 44'lere varan oy almasına sebep olmuştur. | Ama sonra o görülmemiştir. O yerel yönetimlerde iktidar olunduğu sürece o yaşanamamışör" diyor. ki bir örnek veriyorum; CHP'nin büyük kurultayını Türk-lş'in başkanına yönettirin. Türk Tabipleri Birliği'nde, Barolar Birliği'nde, Mimar Mü- hendis Odalan'nda, Eczacılar Birliği'nde, kadm hareketitijds CHP'nin semp^tizanı insanTar, onlan da getirin. Bu örgütlerih"' temsilcileri olarak divanın diğer üyeliklerini oturtun, Türkiye'ye böyle bir görüntü verin. Liderlerln iki dudaöı arasında - CHP kongresinde en fazia oyu alarak kurultay delegesi se- çildiniz. Parti içi demokrasinin önseçimden geçtiğine mi inanı- yorsunuz? - Şimdi bana nasıl dersiniz, ben seni şuradan aday gösterece- ğim. Diyemezsiniz, öyle bir hak- kmız yok. Bunu bana söyleye- mezsiniz. Ben 23 yaşından beri sosyal ve siyasal mücadelenin içinde hep seçilerek gelmişim, iş yerindeki temsilcilikten başla- mışım... Geçe geçe gelmişim ben, şimdi bir siyasetçinin, bir siyasi partinin saygıdeğer lideri- nin iki dudagı arasında hiçbir şey olmak istemem. Bir kere parti ıçi demokrasiyi işletmeniz lazım. Niye hâlâ sol- cuyuz? Çünkü derdimiz demok- rasi... Derdi demokrasi olan in- sanlar, kurumlar sonuç itibany- la bu talebin gereği olarak bir si- yasi partide saf tutuyorlarsa o si- yasi partide öncelikle bunu gör- mek istiyorlar. Ben öncelikle üyesi olduğum CHP'de parti içi demokrasinin işlemesinin ge- rektiğini söylüyorum. Ben, bilim cevrelerinden ken- di alanında uzman, ihtisas yap- mış, Türkiye'nin sorunlannı bi- len, mesela siyasetle çok ilgili değildir ama ekonomide ne ya- pılacağını bilen ve sosyal de- mokratbir anlayışla davranan bir bilim adamını elbette getirip si- yasetin tartışmasının içine soka- lım demiyorum. Ama bu top- lamda CHP'nin çıkaracağı mil- letvekili sayısmın yüzde 3'ü, yüzde 5'idir. Yüzde 3'ü, yüzde 5'i tartışmayalım ama yüzde 95'i parti içinde tartışalım, par- ti hukukunu işletelim ve buna göre şekillendirelim. 'DİSK bana mlras kalmadr Bana, "Beyefendi siz partinin yönetiminde değilsiniz, siz DİSK'in başkamsınız, niye ko- nuşuyorsunuz" diyebilirler. A- ma parti size babanızdan miras kalmadı, DİSK de bana babam- dan miras kalmadı. O parti De- niz Baykal'ın olduğu kadar be- nim de partim. O partiye Deniz Baykal kadar sahip çıkmak be- nim de görevim ve sorumlulu- ğum. Bir başka anlayış da şu: Orta- ya bir program koyalım artık, tartışalım. Bu programı inandı- ncı biçimde halka anlatalım. Profesyonel siyasetçi tipi halk nezdinde inandıncı değil. Bun- lan beraber yapabilelim, bunla- n beraber paylaşabilelim, bunla- n beraber söyleyebilelim. Kü- çük olsun benim olsun anlayı- şından vazgeçelim. Büyütelim, büyütelim ve Türkiye'nin bütün yurttaşlanyla paylaşahm. - Sizce erken seçim Türki- ye'nin sorunlannı çözecek mi? - Hayır. Ama Türkiye bu erken seçimde biraz daha güçlenecek. 1973'teki CHP'yi hatırlayın, sonra 1977'deki CHP'yi. Şimdi Türkiye bir erken seçim yaşaya- cak, bir yıl içinde olacak, bu ka- çımlmaz bir süreç. Çünkü bu parlamentonun, bu siyaset anla- yışının, bu ekonomik ve sosyal gidişatın toplumun sorunlanyla btrlikte taşınmaşans» yok. Nite- kim bu parlamentonun hepsini birleştirin bir hükümet çıkann, yine Türkiye'nin sorunlannı çö- zemez. Bu seçim yapılacak, bir seçim daha yapılacak, Türki- ye'de ondan sonra siyaset yerli yerine oturacak. Sol tekleşecek, merkez sağ tekleşecek ve önü- müzdeki seçimden sonra sosyal adaletsizlik kaygısı biraz siyase- tin ortak sorunu olup bunu gi- dermeye yönelik taleplerin gere- ği gösterilirse Türkiye bir ara re- jim yaşamayacak. Ama eğer bunlar olmazsa Türkiye bir ara rejim yaşayacak. Bu ara rejim Türkiye'de her zamanki gibi iki yıl üç yıl sürecek. Ama siyase- tin önünde bir fırsat var. Özellik- le sola bu görev yüklenmiş vazi- yette. Toplumu ortaklaştırmak, ekonomik ve sosyal haklarbakı- mından toplumu biraz inandın- cı bir etkiye sahip çıkacak hale getirmek, sosyal bir hukuk dev- letine doğnı yöneltmek. Sol bu görevi yaparsa, bu görevi yapma işlevini başarabilirse, bunu ger- çekleştirmek için de bu saydı- gım sivil toplum kurumlanyla bir ortaklaşmayı sağlayabilirse Türkiye bir demokratik sürece yönelecek; aksi takdirde o şansı yok. Bİttİ NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Karadeniz Çevre ve Kültür Derneği'nin "Heyamola" adlı yayınının bu ayki en etkileyici başlığı, "Karadeniz yanna da kalsın"û\. Dernek Genel Baş- kanı Alaettin Bahçekapılı, Karadeniz'in giderek ölüme terk edildiğini somut rakamla- ra dayanarak dile getiriyor. Bahçekapılı, Almanya'dan do- ğan Tuna Nehri'nin Avrupa'yı bir uçtan bir uca dolaşarak Ka- radeniz'e ulaştığında 60 ton ci- va, 1000 ton krom, 4500 ton kurşun ve 50 ton petrol kirliliği- ni denize taşıdığını belirtiyor ve Karadeniz'deki esas kirliliğin Avrupa'dan kaynaklandığına dikkat çekiyor. Bahçekapılı'nın verdiği bilgi- ler şöyle: 1980 yılına kadar, 800 bin ton balık ve deniz ürünü po- tansiyeline sahipken, Karade- niz'in bugünkü verimi 100 bin tona düştü. Ayrıca Karade- niz'in banndırdığı canlı çeşitle- ri sayısı da yüzde 40 oranında azaldı. Canlıların yaşadığı su katmanı 80 metrenin altına düştü. Eğer acil önlem alınmaz, petrol tankerlerinin sızıntılan, gemi yapım ve söküm tesisle- rinin yarattığı kirlilik, kıyı kent- 'Karadeniz Yanna da Kalsın' lerinin denize döktükleri çöpler, denize akrtılan kanalizasyonlar, sanayi atıklan, faili meçhul va- riller bu hızla giderse Karade- niz'in sonu görünüyor. Umanz, Bahçekapalı'nın çağnsına kulak verilir, bütün kı- yı ülkeleri birlikte hızla önlem alırtar. Tuna Nehri'nin Avru- pa'dan taşıdığı kirlilik ise önemli bir kampanyayı gerek- tiriyor. Batı'daki çevre kuruluş- lannın harekete geçirilmesi de bu kampanya içinde önem ka- zanıyor. Karadeniz Çevre ve Kültür Derneği'ne çok işler düştüğü ortaya çıkan bu man- zaradan sonra daha iyi anlaşı- lıyor. • • • Bayram sırasında Bod- rum'un yeldeğiımenleriyle ilgi- li yaptığım çağnya, destek me- sajlan geliyor. Bodrum'da ya- şayan gazeteci Sudi llkorur, yeldeğirmenlerinden yola çıka- rak, Bodrum'da son dönemde artan yapılaşmaya, eski Bod- rum evlerinin giderek yok ol- masına, merkezdeki kilisenin yıkılmasına da dikkat çekiyor. Bodrum'un çevre gönüllüle- rinden Saynur Gelendost ise yeldeğirmenleri konusunda şunlan belirtiyor: "Bodrum'un yeldeğirmenlerinin halinin sizi etkilemiş olması bizi umutlan- dırdı. 20yıllık çabamıza destek bulduk gibi geldi bize. Değir- menlehn kanatlannın dönme- si, yaşatılması bizde tutku ha- line geldiği için senelerdir ya- zanz, söyleriz, yetkililerin kapı- sını aşındınnz. Aynca heryerel seçimde belediye başkanı adaylanndan isteğimiz yelde- ğirmenlerinin dönmesidir. II- ginçtir, hepsi de göreve gelir- lerse isteğimizi yerine getire- ceklerine kesin söz veriher. Hatta bu konuda birlikte plan yapanz. İşte sonuç, hiçbiri sözierini tutmadılar. Biz yılmı- yoruz, hiç vazgeçmeyeceğiz. Eğer sizden umut ettiğimiz desteği alırsak birlikte başara- biliriz." Bodrum'da yayın yapan "Radyo-Eko" da söyieşimiz sı- rasında yeldegirmenlerini gün- deme getirdi. Yeldeğirmenleri konusunda Kültür Bakanlı- ğı'nın, Çevre Bakanlığı'nın ve Bodrum Belediye Başkanı'nın girişimlerde bulunmasını bek- liyoruz. Bu konuda yapılacak girişimi candan destekleyece- ğiz- ••• Not: Izmir Kordon'u doldura- rak, şehrin yapısını bozmaya hazırlanan Izmir Belediye Baş- kanı Burhan Özfatura'ye des- tek veren Istemihan Talay'ı eleştirmiştim. Kordon'a yapıla- cak dolgu ve yeni çevre yolu projeleriyte Izmir'in tarihsel do- kusunun yok edileceğini yaz- mıştım. Bu yazıda DSP Izmir Milletvekili Ahmet Pirişti- na'nın da adından söz etmiş, sessiz kalmasınatepki göster- miştim. Dostum Piriştina be- nim yazdıklanmın haksız oldu- ğunu belirten bir açıklama yol- ladı. Piriştina, Izmir Kordonyolu projesinin dotguyla yapılması- na karşı çıktığını, o günkü ko- şullarda çözüm önerisinin, Kor- donyolu'nda parkeden araçla- n kaldırarak, mevcut yürüyüş yolunu iptal ederek, çift araç gidiş-gelişini sağlamak ve de- niz üzerinde ahşap bir yürüyüş bandı yapılması olduğunu be- lirtiyor. Şu andaki çirkin görün- tüyü de eleştiriyor. Piriştina'nın duyarlı olduğu- nu biliyorum. Izmir 1 No'lu Ta- biat Variıklan'nı Koruma Kuru- lu'nun karannı öğrendiğimde i- ki ay kadar önce kendisiyle ko- nuşmuştum. Bu konuda çaba gösterdiğini ve bu çabasını sürdüreceğini söylemişti. Kül- tür Bakanı Istemihan Talay'ın, Koruma Kurulu'nun olumlu ka- rannı iptal etmesinin gazetele- re yansımasından sonra, aynı partiden milletvekili olan Izmir- ii Piriştina'nın bir tepki göster- mediğini görünce, onu da uyarmak gereğini duydum. Pi- riştina'nın yolladığı sitemkâr açıktamaya rağmen. DSP'li ar- kadaşı Istemihan Talay'ın Kor- don'da Özfatura'yı destekle- yen kararı yürürlükte. DSP'li- lerden de Piriştina dahil ciddi bir tepki geldiğini duymadım. Bekliyorum. Bu konu DSP'nin başını çok ağntır. PERŞEMBE ORHAN BLRSALI Deneme Bilim Merkezi Öğrenmek, özellikle çocuklarımızın çok iyi bir eği- tim-öğretimden geçmesini sağlamak, sadece bizim değil bütün dünyanın üzerinde titrediği bir olgu. Öğ- renim, ama nasıl bir öğrenim? Eğitim, ama nasıl bir eğitim? Ezbersiz, ama nasıl bir ezbersiz öğrenim? Kavrayarak, ama nasıl kavrayarak bir öğrenim? Bütün bu sorular ülkemizin ana tartışma konula- nnın başlarında yer alıyor. Çünkü, sonuçta aileler çocuklarına, bu ülke de yarınını kuracak yurttaşlanna çok iyi bir gelecek ha- zırlamak zorunda. Bunun temel yolu da öğrenim-eği- timden geçiyor. öğrenmek çok yönlü bir süreç. Insanın 5 duyusuy- la iç içe. Dış dünyaya ilişkin bilgileri görerek, işite- rek, koklayarak, dokunarak, tadarak öğreniriz. Bun- lann dışında, basınçtan denge ve ağnya kadar uza- nan başka duyulara da sahibiz. Bu duyulanmız sayesinde hayatla ilgili temel bil- gileri -genellikle farkında bile olmadan- ediniriz. Ancak salt biyolojik olarak hayatta kalmanın öte- si için bu kendiliğinden işleyen öğrenme süreci yet- miyor. Bu süreci, olaylar arasında bağlantılan kura- cak, sentezleme gücü ve yeteneğine kavuşturacak ve nihayet herkesi kendi alanında yaratıcı kılacak bi- linçli ve hedefli bir öğrenme sürecine dönüştürmek gerekiyor. Burada, bütün öğrenim eğitim sistemlerinde öğ- renimin en vazgeçilmez bir unsuru, deneyerek, ya- parak ve sonuçlannı görerek öğrenmektir. Pratik yapmak, beynin üzerinde çalışılan konuyla ilgili işle- vini geliştirmekte, beyin sinirieri yeni bağlantılar oluş- turmakta, beynin konuyla ilgili alanı genişlemekte- dir. Örnegin sürekli egzersiz yapan bir kemancının beyninin müzikle ilgili bölgeleri, diğer insanlara gö- re çok daha geniştir. ••• Pratik, her şeyin anasıdır. Doğrunun test edilme- sidir. Doğurgandır. Bilgiyi doğurur. Pratik, insanın yeteneklerini harekete geçirir ve genişletir. Pratik, zekâyı geliştirir ve keskinleştirir. In- sanın karşısına yeni çözürnler ve çözüm olanaklan çıkartır. • • • Bu cumartesi Cumhurbaşkanı Demirel'in, ikinci Bilim Şenliği ile açtlışını yapacağı Deneme Bilim Merkezi, işte bilginin en iyi deneyerek öğrenilebile- ceğı felsefesine dayanıyor. Deneme Bilim Merkezi, İstanbul Bilim Merkezi Projesi'nin bir ön aşaması. Bilim merkezleri, dünyada sayılan büyük bir hızla artan, resmi olmayan öğrenim-eğitim yerleridir. Deneyerek öğrenme temetinde örgütlenmişlerdir. Bilimsel ve teknik olaylann ve yasalann temelin- de yatan süreçlerin anlaşılmasına yardımcı olmaya çalışırlar. Doğayla, toplumla ilişkili bütün konular ilgi alan- lanna girer ve bu konulan, bilimsel bilgi temelinde, herkesin bizzat kullanabileceği, gösteri bilimi deni- len özel tasarımlarla sunar. Buralan, bilginin nasıl edinileceği, öğrenileceği, öğrenim yörrtemlerinin tartışılıp geliştirildiği ve bun- lann somut olarak da uygulandığı yerierdir. Bilim Merkezi Vakfı, Istanbul'da işte böyle bir bilim mer- kezintfl küruluşuna öncülük etmeye çalışmaktadır. ••• • • • İstanbul Bilim Merkezi Projesi, geçen yıl yaprian 1. Bitim Şenliği ile Türkiye'ye sunulduğunda büyük ilgi gördü. 34 bini öğrenci, 70 bine yakın insan şenliği ziya- ret etti ve bu ulusai projeyle tanıştı. Projeyi sevdi. Pro- jeye destek verdi. Bir an önce geliştirilmesini ve ger- çekleştirilmesini istedi. İşte Deneme Bilim Merkezi, 70 bin kişinin ortak idaresi sonucu doğdu. İstanbul Bilim Merkezi Projesi, bu deneme labo- ratuvarında biçimlenecek, özüne kavuşacak. Dışardaki tecrübelerden bilgi olarak yararianıla- cak. Ama İstanbul Bilim Merkezi, Türkiye'nin tasanm- cısının, sanatçısının, eğitimcisinin, bilimcisinin, gra- fikçisinin, üreticisinin ürünü olarak ortaya çıkacak. Deneme Bilim Merkezi, ülkemizin var olan bu gü- cünü, bu yeteneğini ortaya çıkartarak, yaratıcı be- yinlerini harekete geçirerek Türkiye'ye, bütün öğ- rencilere ve bütün halka, uluslararası çapta ve özel- likte bir projeyi kazandıracak. Aydın'da işkence davası Baki Erdoğan İZ.MİR (Cumhuriyet Ege Bûrosu) - Aydın Ağır Ceza Mahkemesi 'nde gö- rülmekte olan işkence da- vasında, savcı Hüseyin Kaya'nın raporlarla kanıt- lanmasma rağmen, Baki Erdoğan ın işkenceden değil, "solunum yetmezB- ğinden" öldüğünü içeren yaklaşımı doktorlann tep- kisine neden oldu. Türk Tabipler Birliği, Izmir Ta- bip Odası, Izmir Tabip Odası-lnsan Haklan Mu- ayene ve Rapor Komisyo- nu. Adli Tıp Uzmanlan Derneği, Türkiye İnsan Haklan Vakfi temsilcile- ri, Savcı Kaya'nın, video bantlan ve uzmanlann ha- zırladığı işkence raporla- nnı gömıezden geldiğini. mahkemenin savcınm gö- rüşüne katılmayacağı ka- nısı taşıdıklannı belirtti- ler. Izmir Tabip Odası'nda düzenlenen basın toplan- tısında Prof. Dr. Veli Lök, Baki Erdoğan"ın gördüğü işkence sonucu öldüğü- nün saptandığını belirte- rek şunlan söyledi: "Hekimlerinûz ve oda- mızolavia ilgilia> nntıb bil- gi topladı. Topladığunız raporlan8 kişilik birhe}<et uzun uzuntartışn. Bu ara- da Baki Erdoğan'ın baba- sının defin sırasında çek- tirdiği video banttaki gö- rüntüler, dinlenen tanık- ' öldü lar Erdoğan'uı işkence so- nucu öldüğünü kesin ola- rak gösterdi. Izmir Tabip Odası'nın hazuiardğı ra- porda, patoktji, dahiliye, ciktiye, ortopedi uznuuua- nndan oluşan 8 hekimin imzası bulunmaktadır. Odanın hazuiadığı aher- natif raporla Adli Tıp Genel Kurulu raporlan çakışmaktadır. Bu rapor- lar mahkemeye sunuldu. Mahkeme heveri bizim ra- porlannuzı kabul etti. Bü- tün buna karşın savcınm bizim raporlanmızı göz ardı etmesine birtürlü an- lam veremiyorum." Toplantıya katılan İs- tanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı ve Adlı Tıp Uz- manlan Demeğı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Kurn- fıncancu Baki Erdogan'ın otopsisini yapan Dr. VtH Kuzdere'nin Veterinerhe- kım olduğunu, ancak pa- toloji eğitimi aldığını be- lirterek, Kuzdere'nin \er- deği raporun bi imsel ol- madığını öne sürdü. Prof- Dr. KurufıncaEcı, Baki Erdoğan'la ilgili. işkence raporlannın Dublin'de toplanan Tıp lCongre- si'nde de ele aİTidığıu^ kongreye katıkı biîim adamlannın Eıdogan'fi- işkence sonucu >aşamıaı yitirdiğı görüşürüe oldııi- lannı söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle