22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 1998 PAZARTESİ HABERLERİN DEVAMI B 12 PB Çanakkale 8 Giresun PB Izmir B 11 Ankara B Manisa Aydın _B 9 Eskişehir B Denizli _ B 1 2 Konya B B 5 Sıvas Zonguldak B 5 Antalya B 15 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van B B B B B PB PB 14 3 4 4 3 -2 -3 PB -7 Oslo Helsinkı Stockholm K Yurdun kuzeydoğu kesimleri çok bulııt- lu, Marmara ile yur- dun iç kesimleri sisli diğer yerler az bulut- lu ve açık geçecek. Havasıcaklığı.doğu- t da azalacak, batıda Amsterdam değişmeyecek. Büz- Brüksel gâr, kuzey ve doğu Paris yönlerden hafrf ola- Bonn rak esecek. AVRUPA Londra PB 10 PB PB PB 8 PB 5 Münih PB 12 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Betgrad Sofya Roma Atina PB PB PB PB PB PB PB PB 6 8 15 8 7 0 4 12 PB 4 AfflMoskova K Aşkabat Akmola Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire PB K Y Y Y Y Y 10 -8 14 6 12 8 22 Şam Y 13 0Aç,k Paryalı fauHıttu S.si; k Çokbuluttu YağmurUı **AAAT Kariı c r v " v >> Sulu kar , Gok gurutlüfa 6 ABD Kürt devleti istiyor'• Baştarafı 1. Sayfada vaşsonrasuuöngörmemişotamaztar" de- di. Ecevit, olası bir savaşı çıkaracak ül- kelerin bunu evlerinde televizyondan iz- leyeceğini, Türkiye'nin ise içinde hisse- deceğini vurguladı. DSP lideri, "Biri çantada kekttk görüyorlar. Onlar pottti- ka üretecek, biz uyacağız, bunuiçimesin- diremryorum. 'Once durup düşünelim' deyince hemen 'ABD düşmanı' Uan edt- liyorsunuz. Buna üzülüyorum" dıye ko- nuştu. Bcevit dün Başbakan Yardımcılığı ma- kammda Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet ve Sabah'a Körfez krizine iîişkin aynn- tılı bir değerlendirme yaptı. Ecevit'in bu- nalımla ilgili olarak temel konulara yak- laşımı şöyle: SADDAM'IN DURUMU: Bizim böl- gemizde onur için cinayetler işleniî, in- tiharlar olur. Saddam Hüseyin silahlann denetimi için tatmin edici ölçüde geri adım atmayı kabul etmiş görünüyor. A- ma bunu onur meselesi yapmamasını sağlayıcı adım atabiliriz, diye düşünüyo- rum. Silahlann denetimini yapacak tek- nik heyetin yapısı çok ilginç. 16 kişilik kuruldan 14'ü ABD'li ve tngiliz. Bu iki ülke Saddam rejiminin can düşmanı. BARZANİ-TALABANt: 1991 sava- şından sonra Kuzey Irak'taki liderler Bağdat'la diyaloğa başladı. ABD bunu caydırdı. Ben bunu ABD'lilere söyledi- gimde."Hayırbiz,bunuyapmayın deme- dik.Teşviketmeyizdedik" diyorlar. Teş- vik etmeyın, demenin -onaylsunayn" an- lamına geldiğini herkes biliyor. lrak'ın birliğinin sa|lanması buna bağlıydı. Bar- zanive Talabani'nin lrak seçimlerine ka- tılması da engellendi. SAVAŞ VE SONRASI: ABD o kadar kararlı görû nüyor ki, Saddam ne dese bir bahanebulacak. Aslında bugûnkû gö- rûnüm ABD"nin Körfez politikasmm çöktüğünü gösteriyor. Her askeri harekât öncesi, sonrası için plan yapılır. Şu anda ABD'nin böyle bir plan kararlaştırroadı- ğı izlenimi var ama sanmıyorum. Bu mümkün değil. Ama bu bizden saklanı- yor. ABD'ye, "Bizsizin müttefikinraz. I- rak poütikasuun ardından Tûrkiye her turtü bdayı >aşadı. Onun için lrak politi- kasını birükte saptamahyu" diyoruz. A- ma maalesef sonuç alamadık. Savaş son- rası ne düşündüklerini açtklamamakara- n almışlar. Savaş karannı alanlar savaş alanmdan binlerce kilometre uzakta, olup biteni televizyondan izleyecekler. Ama biz can evimizde duyacağız. Savaş istemiyoruz, deyince hemen Saddamcı olmakJa suçlanıyoruz. Güneydoğu'daki- ler de savaş istemiyor. Onlar da mı Sad- damcı? SAVAŞIN NEDENİ: Düşûncem o ki, savaşm iki nedeni var. Birincisi, Irak'ın güçlü olmasını istemiyoriar. Bunu sakın- cah buluyorlar. tkincisi, petrol fiyatlan- nın düşmesini istemiyoriar. lrak tam ka- pasite petrol üretmeye girişse, petrol fı- yatlan artacak. Bunu ABD'li ve Batılı petrol şirketleri istemiyor. ABD'nin lrak politikası petrole, Rusya ve Fransa'nın- ki de dış ticarete dayalı. Onlarbu yüzden savaşj istemiyoriar. KURT DEVLETİ: 1991de, Irak'ın bölünmesi ve Kuzey'de ABD'yle tngil- tere'nin kontrol edebileceği uydu bir Kürt devleti kurulması planı vardı. Bu belliydi. Ama olmadı. Buradaki gruplar kendi arasında anlaşabilseydi devlet çok- tan kurulmuş olurdu. Bu amaç bugün de değişmiş degil. Tabii bu, kâğıda dökül- müş bir amaç değil. Görünen o. ABD'nin binlerce ajan yetiştirmesi, daha sonra bunlan bölgeden tahliye etmesi bunun itirafiydı. Belki Irak'ı üçe bölecekler. Kuzey ve Güney'i. Ama Güney'i böler- lerse İran güçlenmiş olacak. Bunu değiş- tirebilirler. Eğer plan bu değilse, ne ol- duğunu bize açıklasınlar. TÜRKtYE'YÎ ÇANTADA KEKLİK GÖRÛYORLAR: Türkiye için bu kadar yaşamsal olan durumda bizimle birlikte politika üretilmesi gerekir. Onlar politi- ka üretecek, bİT uyacağız. Bunu içime sindiremiyorum. ABD Dışişleri Bakanı Suriye'ye kaç kez gitti. Türkiye'ye gel- miyor. Cemçok önemlibir görüşme yap- mış, telefonla dahi bilgi alrruyor. Bunu ABD Büyûkelçisi'ne söyledim, "Bizza- ten raporianmızda Türkiye'nin ne dü- şûndûğûnü bfldiriyonız" dedi. Bize da- nışma ihtiyacı duymuyorlar. Çantada keklik diyorlar. Bu konuda onlara cesa- ret veren durum, içimizde, biraz düşüne- lim diyenlere Saddamcı, ABD düşmanı, denmesidir. Beni üzen teslimiyetçilik, yenilgenlik duygusu. "Türldve'yi bu ka- dar yaşamsal etkfleyecek gelişmekr ari- fesinde de yardımı kaldırdık" diyorlar. Bu yaklaşımın AB'den ne farkı var? HÛKÜMET UYUMİÇİNDE: Sayuı Başbakan'la uyum içindeyiz. Sadece söylem farklıhklan var. Benim kaygıla- nmı o da taşıyor. Biz kendimizden yana tarafiz. ABD süper güç. Durdurup dur- durmamak ayn konu. Ama düşüncemi- zi söylemeliyiz. Hükümet olarak, Irak'ın BM kararlanna uymasını, kitle imha si- lahlannı yok etmesini istiyoruz. Bunu yapmca da Irak'a karşı ambargonun kal- dınlmasıru istiyoruz. GÖÇ SORUNU: Biz geçmişteki göç olaymı gündeme getirdiğimizde ABD, binlerce Kürt'ün sınıra geldiğini, o sıra- da ABD'yi Türkiye'nin yardıma çağırdı- ğını söylüyor. Ama o Kürtleri kışkırtan, dönemin ABD Başkanı Bush'tu. Kuzey Irak'takiler "Madem ki ABD istivor, OD- lar biri destekler" dıye düşündükr. ÖZAL'IN POLtTIKASI: Son dönem- de yapılan açıklamalar Ozal'ın 1991 'de- ki politikasımn olumsuzluklan konusun- da son derece kaygılandıncı bilgiler içe- riyor. Bizim Kerkük'e girmemize döne- min ABD büyükelçisinin karşı olduğu da açıklandı. Hem Türkiye kendi içinde güvenliği sağlamaya çalışırken Kuzey I- rak'taki binlerce kişi gerilla savaşına gi- rince ne olacaktı? ABD'NtN TÜRKİYE'DEN tSTEMİ: ABD şu ana kadar çok şükür Türkiye'den katkı istemedi. Sadece siyasi destek is- tedi. Ama ateşin bize de sıçrama tehlike- si var. tncirlik'ten keşifuçaklan kalkıyor. Diyelim ki bu uçaklardan birinin pilotu, Tebdit aMım, mecbur kakfam" dedi ve silah kuHandt. O zaman resmi bir kara- nmızın olmamasınakarşın kendimizi sa- vaşm içinde bulabiliriz. Budurumda Gü- neydoğu'da ciddi bir çevre zehirlenmesi olasılığı var. Nitelim, Körfez Savaşı sı- rasında Suudi Arabistan sınmna yakın bir yerde ABD kimyasal silah deposunu bombalamış. Binlerce ABD askeri bun- dan etkilenmiş. Bunu yıllar sonra açık- ladılar. ABD bombardımanı bir Halep- çe'ye dönüşebilir. IRAK'I BAT1 StLAHLANDIRDI: 1- rak'ı silahlandıran ABD ve Batılı ülke- lerdir. Iran'la savaş döneminde Irak'a hem silah verdiler hem de teknoloji ver- diler. lrak"ın Batı'da eğitim görmüş, de- neyimli elemanlan da var. Bugün Irak'ı sıkıştırmalannın nedeni zayıflatmak. Anımsanacağı gıbi, 1991 savaşı öncesi ABD elçisi Saddam'a, "Kuveyt'le sınır uuaşmazhğı sizin sonınunuzdur. Siz çö- zün, biz kanşmayK" dedi. Saddam'labir görüşmemde bunu sordum. Dogruladı. Ben de, tuzağa düşürüldüğünü söyledi- ğimde kabul etmedi. Asıl ABD'nin tuza- ğa düşürüldüğünü iddia etti. SADDıAM'LA TEMAS: Benim lrak gezilerim Saddam'a destek için değildi, uyan içindi. Dört uyanda bulunmuştum. Kendisine kurulan tuzak, ambargonun getireceği olumsuzluk, Irak'ın bölünme olasılığı, Türkmenlerin durumu... Böl- gedeki güvenlik ve silahsızlanma için AGlT tipi bir örgütlenme öneriyorum. Ben bunu Bağdat'a gittiğimde Saddam'a söyledim. Kabul etti. Hatta Mübarek'e de söyleyeceğini aktardı. TURldYE TEHDİT ALTINDA DE- ĞtL: Ben Irak'ın silahlaruun Tûrkiye'ye tehdit oluşturduğunu sanmıyorum. 1- rak'ın bölgede hatta dünyada Türki- ye'den daha fazla güvenebileceği bir ül- ke yok. Biz eğer topraklanmızı Irak'a saldın sahası haline getirirsek tehdit olu- şur. Bunun yanmda açıkça Tûrkiye'ye karşı silah üretenlervar. Konya'nın, Ma- latya'nın lrak füzelerinin menzili içinde olduğu değerlendirmesi nazaridir. Göçe karşı Kürt gruplartyla işbiHiğiyapılacak • Körfez'de olası bir savaş çıkması dunımunda ortaya çıkabilecek göç hareketini Kuzey Irak'ta önlemeyi hedefleyen Türkiye'nin, Kürdistan Demokratik Partisi ve Kürdistan Yurtseverler Birliği ile işbirliği yapacaği bildirildi. tnsani Yardım Koordinasyon Kurulu toplantısından sonra bir açıklama yapan Devlet Bakanı Gürel, Türkiye'nin hazırhklannı en kötü riasılıklara göre düzenlediğini kaydetti: ' ANKARA (CumhuriyetBürosu)-1- rak Ue ^BD arasındaki gerginliğin sı- cak çatışmaya dönüşmesi durumunda ortaya çıkabilecek göc hareketini Tür- kiye topraklan dışında önlemeyi he- defleyen Türkiye, Kuzey Irak'taki Kürt gruplan Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtse- verler Birliği (KYB) ile işbirliği yapa- cak. tnsani Yardım Koordinasyon Ku- rulu, Devlet Bakanı ŞükrüSinaGürei başkanlığmda dün ilk toplantısını yap- tı. Içişleri ve Dışişleri Bakanlığı, Ge- nelkurmay Başkanhğı ve Kızılay Ge- nel Müdürlüğü yetkililerinin katımı- hyla yapılan toplantının ardından bir basın açıklaması yapan Gürel, Türki- ye'nin hazırlüdannı en kötü olasılık- İara göre düzenlediğini kaydetti. Gü- rel, göç hareketinin Kuzey Irak'ta ön- leneceğini belirtirken bölgedeki oton- te boşluğunu dolduran Kürt grupla- nyla işbirliğine gidileceğini söyledi. KDP ve KYB ile süreklı temas kurul- duğunu anlatan Gürel, "Büyükbirgöç hareketi beklemiyonız. Güvenlik açı- sından da bütün önlemler ahnıyor" de- di. tnsani yardım açısından asıl işin Kızılay'a düştüğünü, kurulun bugün ve yann yapacağı toplantılarda aynn- tılann ele ahnacağını belirten Gürel, yapılacak yardım konusunda şimdilik Birleşmiş Milletler (BM) gibi ulusla- rarası örgütlerden destek istenmeyece- ğini bildirdi. Gürel, kurulun göç et- mek zorunda kalan insanlara yardım etmek kadar Türk insanlannın gerek- sinimleri konusunda da önlemler al- mayı öngördüğünü söyledi. Türki- ye'nin savaş çıkmasım istemediğtBİ, diplomatik yollardan barışçı bir fiö- zümden yana plduğuAu anlatan Gfl- rel, "Saddam Müse>in belirn bir for- mülle BM denetimini kabul etmezse başka olasılıklar devreye girecektir" diye konuştu. Bu arada Türkiye'nin Bağdat Büyü- kelçisi Setim Karaosmanoğlu da ba- smdaTürk büyükelçiligininboşaltıla- cağı yönünde haberler çıktığını anım- satarak "Biz elçilik görevükri olarak çahşmalanıruza devam ediyoruz. Bu- rayı terk etmiyoruz" dedi. Sabah ga- zetesi dün yayımladığı bir haberde, hükümetin lrak Büyükelçiliği'ninbo- şaltılması yönünde talimat verdiğini öne sürmüştü. Gazetecflere sınır yasağı DİYARBAKlR(Cumhurryet Bürosu) -BM-lrak krizi nedeniyle Şırnak'ın Si- lopi ilçesi yalonındaki Habur sınır ka- pısına gazetecilerin girişi yasaklandı. Sayılan 50'yi bulan gazeteciler, Cizre köprüsünü bile geçmemeleri konusun- da uyanldılar. Cizre-Şırnak yol kavşa- ğında denetimlerini aıttıran güvenlik güçleri, Silopi ilçesi ile Habur'a gitmek isteyen çok sayıda gazeteciye izin ver- medi. Dün sabah saatlerinde gazeteci- lerin geçişini durduran görevliler, kam- yon süriicüleri ile sivillerin bölgeye giriş ve çıkışmm serbest olduğunu belirterek "yasağın sadece gazetecUeri kap- sadığuu'' söylediler. Torumtay: 1991 yılındaki müdahaleye karşıydık Prof. Dr. Sen Avrupa B i r l i ğ i n i n 16. Uyesiyiz Türkler Avrupa'da solcu Türkiye'de sağcı • "Avrupa'daki Türk Varlığı ve Türkiye-AB llişkilerT başlıklı sempozyumda konuşan Prof. Dr. Faruk Şen, Almanya'da yaşayan Türklerin büyük çoğunluğunun sol partvleri desteklediğini, Tûrkiye'ye döndükleri zaman ise sağ partilere oy verdiklerini söyledi. Istanbul Haber Servisi - Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Başka- nı Prof. Dr. Faruk Şen, Almanya'da- ki Türk vatandaşlannm yüzde 49'u- nun Sosyal Demokrat Parti'ye, yüz- de 10'unun da Yeşiller Partisi'ne oy verdiğini saptadıklannı belirtti. Prof. Dr. Sen. Almanya'da kendi çı- karlannauygun olarak sol partilere oy veren Türk çoğunlugun Türkiye'deki tercihinin ise büyük oranda sağ par- tiler olduğunu söyledi. Türkiye-Avrupa Birliği Derneği ve TAM'nin birlikte düzenlediği "Avru- pa'daki Türk Varhğı ve Türkiye-AB Dişkileri'' başlıklı sempozyumda ko- Atmanya'dakl Tûridörtn Ekortomik GOçleri Mmonyo'daltı Tûrt Mûdjsu OrtoOmo Hono SOy(tXığû Oâf) ToplcmHcns Soyıs Oclalama Net Hone Gehı (Ay»IO OM Net Hcne G«*n (Y*K) Mtyaı Dts Tasoftuftam Gek Içndekı Payı (%; Mman Bankatcmdo Mevduot Hesat» Oan tcıMenn loplam Krt Nûtusuoo Ocor. (%) Ortaomo Icsomjt tMaan CıWc). M»yaı OM Tüncıye'ye Hovale ErtMeri Oövtz (YıU). Mtycy DM Koo-j* Sc**« Tûrtieıin Soyıs 1— 19«4 1965 577 d 1 467 CO0 1.650 20 46S 14.6 68.33 2 086 1996 2.0» 100 3.9 52S410 3980 2S.O94 12 2 73 * 30)1 2 45 SdOOC nuşan TAM Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, Avrupa ülkelerinde yaşayan 3 milyon 111 bin Türkün, Lüksemburg nüfusunun 8 katı, trlanda'nın üçte iki- si, Finlandiya ve Danimarka'nın yüz- de 6O'ı, Yunanistan'ın ise üçte biri ol- duğuna dikkat çekerek "Bu insanla- nmız istense de istenmese de 16. üye olarak AB smırlan içinde yaşamakta- dır" dedi. Türk girişimci sayısuun 60 bine ulaştığını. yaklaşık 160 Türk seçmenin Almanya'daki seçimlerde oy kullanacağmı anlatan Prof. Dr. Şen, Avrupa'daki Türklerin önemli politik ve ekonomik güce eriştikleri- ni ifade etti. Prof. Şen, Almanya'da- ki Türklerin siyasi eğilim- lerini saptamak amacıyla yaptıklan bir araştırmada, Türklerin yüzde 49'unun Sosyal Demokrat Parti'ye, yüzde 10'nun YeşilleTPaT- tisi'ne, diğerlerinin ise çe- şitli muhafazakâr partilere oy verdiklerini belirledik- lerini söyledi. Prof. Şen, Almanya'da kendi çıkarla- n doğrultsunda davrana- rak büyük oranda sol par- tilere oy veren Türk seç- menlerin, Türkiye'de ise tercih değiştirerek ağırhkla sağ parti- lere oy verdiğini saptadıklannı anlat- tı. Türk-AB Derneği Istanbul Şube Başkanı ve eski Maliye Bakanı Ziya Müezzinoğlu. Türkiye-AB ilişkileri- nin bugün istenilen düzeyde olması- nın bir nedeninin de AB üyeliğinin salt devlet sorunu olarak görülmesin- den kaynaklandığını, sivil kiıruluşla- nn çalışmalanyla sorunun daha kısa sürede aşılacağıru kaydetti. Sempoz- yuma katılan konuşmacılar, siyaset- çilerin, Türklerin Avrupa'da ulaştığı potansiyelin farkında olmadıklannı ortak görüş olarak yinelediler. Istanbul Haber Servisi-1991 'de yaşanan Körfez krizınde dönemin Cumhurbaşkanı lurgut Özal'la ters düştüğû için istifa eden Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Necip Torumtay ve dönemin lkmci Ordu Komutanı Emekli Orgeneral KemalYavuz, Özal'ın o dönemde Kuzey Irak'a fiilen müdahaleyi savunduğunu belirterek "Biz buna kesinlikte karşıydık. Çünkü tam ha- nrtık yapılmadan saldın olmaz, Aynca bi- zim yapacağtmız bir müdahak de bugün- kü tablavu degjştirmezdi" dediler. Gazeteci Güneri Cıvaoğlu'nca hazırla- nıp sunulan ve cuma gecesi Kanal D'de ya- yınüanan 'Durum' programında görüşle- rini açıklayan Torumtay, birharekâta girin- ce mutlaka zaferin amaçlanması gerektiği- ni belirterek böyle bir harekât için çok iyi hazırlık yapmak gerektiğini söyledi. Soru- nun Musul ve Kerkük'ü işgal etmekle bit- meyeceğini, tüm Irak'ın dize getirilmesi gerektiğini savunan Torumtay şöyle dedi: "Türkiye müdahak etseydi,3 miryon in- sanj kendüıe diişman edeceku. Peki bunun bedeii ne olacaktı? Özal'uı kişisel karaıiar- la, kendiligindtn inisivatif alarak icraat yapma gmşimJeri, yetki ve sorumluluk sa- hibi makamlan attaması ûzerine kendisiy- le ters düştük ve istifa ettim. Siyasi direktif için Bakanlar Kuruhı üyeJerinm imzası ge- rekiı-kenbubileyapıtrnajnısti." Kemal Ya- vuz ise Türkiye"nın müdahale yapması du- rumunda da, mevcut tablonun değişmeye- ceğini vurguladı ve o dönemde Özal'ın ko- mutanlann uyanlannı dikkate almadığını savundu. Yavuz, Türkiye'nin müdahale et- mesiyle 60 bin kilometrekarelik bir alanın denetim ve güvenliğiyle yüz yüze kalaca- ğını söyledi ve şöyle devam etti: "ÖzaTa Musul ve Kerkük'ü bize bırak- mayacaklarıru sö> ledim. Başkalaruun siir- düğü sabanın izinden giderşeniz, başkala- ruun hedefine yürürsünüz. Ülkenin gelece- ği hakkında sorumluluk sahibi olanlann, devleti yönetenlerin çok geniş bir tarih bü- gisine, ulusal ve uluslararası tarih kültürü- ne sahip olmalan, devlete ve millete karşı sorumluiuk duymalan gerekir.'' ^Öğretmenlerin seviyesi düşürüldü9 Cumhurbaşkanı Demirel'denKörfez krizi değerlendirmesi 'Irak'ın bölünmesine izin vermeyiz' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, çı- kacak olası bir savaş sonrası Kuzey I- rak'ın bölünmesine izin vermeyecek- lerini belirterek "O noktava vanlması durumundaonuntedbirlerivardır" de- di. Demirel, lrak lideri Saddam Hüse- yin'e, bunalımm aşılması için, BM ka- rarlanna uyması çağnsında bulundu. Demirel, dün akşam TRT-l'de ya- yımlanan "FafitikanınNabzt"adlı prog- ramda, 1991 'deki Körfez savaşının ar- dından Kuzey Irak'ın "terörüssü" ola- rak kullanıldığını kaydetti. "Türkr/e'ye bir şey olmaz'* şeklindeki tavnn yanlış olduğunu söyleyen Demirel, "Görûl- müştür ki bu durum Türkiye'yi çokya- kından ilgjkndiriyor" dedi. Demirel. Saddam Hüseyin'e. Dışiş- leri Bakanı İsmafl Cem aracılığı ile me- saj gönderdiğini anıımatarak Irak'ın BM Güvenlik Konseyi'nin kararlanna uyması durumunda da, bu ülkeye uygu- lanan uluslararası ambargonun kaldı- nlması için Türkiye'nin destek olacağı görüşünü yineledi. Saddam"a çağnda bulunan Demirel, " 'Bizim izzeti nef- simizle oynadılar. Ama ben halkımın başına gelecek bir faciayı önlemek için BM ne isterse uyacağım' derse, haÜo- nı ve dünyayı krizden kurtanr" dedi. Diplomatik yollara başv-urulurken Tür- kiye'nin menfaatını düşünmek gerekti- ğini vurgulayan Demirel, "Banşçı >BW iardan çözühnezse gayet tabii ki miida- hale kaçuuunaz ohır" dedi. • Baştarafı 1. Sayfada leriyle değil, aileierinin isteğiyle mesleğe başladıklannı ortaya çıkardı. Öğretmenle- rin ancak yüzde 1 l'i kitap okurken, yaltuz- ca yüzde 12'si tiyatroya ve yalnızca yüzde 8'i sinemaya gidiyor. Araştırmada, ilköğretim, ortaöğretim, yaygm eğitim ve özel okullardan gelen ve- riler doğrultusunda öğretmenlerin genel profili çıkanldı. Araştırma, öğretmenlerin kendilerini ge- liştirmek ve yenilemekte başansız oldukla- nnı ortaya koydu. Öğretmen yetiştirme sis- teminin yeniden düzenienmesi açısından da önemli veriler ortaya koyan araştırmada, eğitimin öğretmenlerin kendilerini yetiştire- bildiği ölçüde etkili olabileceğine dikkat çe- kildi. Araştırmaya göre, öğretmenlerin yüzde 30'uil, yüzde 35'i ilçe merkezi, yüzde 26'sı daköy doğumlulardan oluşuyor. Yüzde 25'i eğitim fakültelerinde yetişirken, yalnızca yanya yakını mesleği isteyerek ve severek seçiyor. En çok edebi inceleme ve meslek kitaplan okunuyor. Araştırmanın diğer bulgulan şöyle: 9 Öğretmenlerin yansı özel okullara ağırlık verilmesini istemiyor. • Yüzde 86'sı yabancı dil eğitimine ağır- lık verilmesini, yüzde 87'si de din adamla- nnın yüksekokullarda yetiştirilmesini, yüz- de 54'ü de kendilerine özel ders verme ola- nağı sağlanmasını istiyor. # Öğretmenlerin yüzde 66'sı meslegin toplumda itibar görmediğini düşünüyor. 9 Yüzde 27'si öğretmenliğin kadınlara daha uygun olduğunu, yüzde 60'ı isteyenin anadilinde öğretim görebilmesini savunu- yor. # Yüzde 64'ü de eğitim sisteminin laik olmadığını savunuyor. # Yüzde 96'sı işsizliği, yüzde 91 'i insan haklan ihlallerini, yüzde 90"ı dinin siyase- te alet edilmesini, yüzde 88'i demokrasinin yetersizliğini, yüzde 84'ü gençler arasında yaygınlaşan uyuşturucu bağımlılığını, yüz- de 80'i ulusal birliği sağlamayi, yüzde 78'i de özelleştirmeyi Türkiye'nin öncelikli so- runu olarak görüyor. # Öğretmenlerin yüzde 59'u velilerle ye- terli iletişimde bulunulmadığını belirtirken, yüzde 76'sı rehberlik hizmetlerinin yetersiz olduğunu savunuyor. # Öğretmenlerin yüzde 31 'i dayağa baş- vuruyor. # Yüzde 42'si ders kitaplannı tutucu ve şoven buluyor. # Öğretmenlerin yüzde 73'ü ders araç gereçlerinın yetersizliği nedeniyle ders an- latmakta güçlük çektiklerini belirtiyor. # Öğretmenlerin dörtte biri 45-50 yaşın- da emekli oluyor. # Öğretmenlerin babalannın yüzde 42'si ilkokul, yüzde 10'u lise, yüzde lO"u orta- okul, yüzde 9'u yüksekokul mezunu. Yüz- de 11 'i ise okuma-yazma bile bilmiyor. Öğ- retmenlerin annelerinin eğitim düzeyi daha da düşük. Yüzde 37'si okuma yazma bilmi- yor, yüzde 35'i ilkokul, yüzde 4'ü ortaokul, yüzde 3'ü lise, yüzde 2'si de yüksekokul mezunu. # Öğretmenlerin yalnızca yüzde 1 l'i ki- tap okuyor. Gazete okuma oranı yüzde 93 'e ulaşırken, yüzde 22'yle Milliyet ve yüzde 17'yle Cumhuriyet en çok okunan gazete- ler oldu. G U N D E M MUSTAFABALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Eğitim-Sen'in geçen hatta düzenlediği "Demok- ratik Eğitim KuruKayı "nda bu konulara aynntıJany- la değinildi. Kuaırtayı ciddiye alan konuşmacılar, o sırada akıllanna geleni söyleyip geçmediler, daha önce yaptıklan hazırttklan raportar halinde sundu- lar. Yazıda peşrev olmaz, konuya girelim. Okullarda okutulacak, öğrencilere önerilecek ki- taplann seçimini Milli Eğitim Bakanlığı adına Talim Terbiye Kurulu yapıyor. Bu kurulun yapısını yayın- cılar çok iyi biliyor. Uzun uzun anlatmayalım. 1996 yılında Ardıç Yayınlan'ndan "ASevilik-Bek- taşilik Açısından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" adlı bir kitap yayımlandı. Kitap, Şakir Keçeli ve Aziz Yalçtn yönetiminde bir kurul tarafından hazırlandı. 19 Eytül 1996'da Talim ve Terbiye Kurulu'na (TTK) bir dilekçe ile sunuldu. Kurul 27 Ocak 1998'de ya- zar Şakir Keçeli'ye şu yanrtı verdi: "...Eserin, yönetmelik hükümleri çerçeves/nde ek rapordaki tespitler nedeniyle lise ve dengi okul öğrencileh için tavsiyesi uygun bulunmamıştır." Yazının altında TTK Başkan Yardımcısı Dr. Veli Kılıç'ın imzası var. Gelelim bu "uygun bulmama- nın" gerekçelerinin yer aldığı rapora. Rapor için tek sözcükle şu söylenebilir: "Uygunsuz..." 53 sayfalık raporu okudukça gözlerime inana- madım. Hani çok kızdığınız bir kişiye karşı hazır- lıksız yakalanıp aklınıza geleni söylersiniz ya, işte o türden. Raporun sonunda bir tek şu eksik: "...yıl ağır hapisle cezalandınlmasına..." Kitabı satır satır inceleyen kurul, sanınm "satır" sözcüğünü farklı yorumlamış, satııiamış. Rapordan bazı bölümler aktaralım. 12. sayfa: "Yazar hayal kunıyor. Işi daha da azıtmakta, ko- nuyu saptınp tahrik etmektedir." Kitaptaki oruç konusunda yer alan düşüncelere raporun 14. sayfasında şu karşılık veriliyor. "Vazar Keçeli okuyup göremeyecek kadar ca- hildir, beceriksizdir. Alevilerde sapkın-sapık inanç yoktur... Ehliyetsiz, liyakatsızkişilerin, kendilerinin bilgisizliğini, cahilliğini sergilemeleri abesle işti- galdir. Adama, madem yüzme bilmiyordun, deni- ze niye atladın diye böyle sorartar." Raporda din konusunda engin düşünceler de var. İşte 19. sayfa: "İlk din Islam idi, son din de Islamdır. Hz. Adem de, Hz. Musa da, Hz. Isa da, Hz. Muhammed de Islam d'minin peygamberlehdir." Kitaptaki Hıristiyanlıkla ilgili bölümler de 22. say- fada şöyle yorumlanmış: 'Bu Hıristiyanlara yağ çekmenin biryolu olşa get rek... Yazaratıp savuruyöt; flimsiz, kitapsız, belge- siz." Cahillikzorzanaat Alevilerin bu raporu çok iyi okuyarak hangi sıni- fa girdiklerini saptamalan gerekiyor. 29. sayfadan: "Alevilerin çoğunluğu oruç ve namaz ibadetle- rine sıkı sıkıya bağlıdıhar. Bu konuda biraz daha serbest ve gevşek davrananlar Doğu Anadolu Böl- gesi'ndeki bazı kırsal kesim Alevileridir, " Hz. Ali'nin resimlerine saptama göndermeden olur mu: "Uydurma, temsili bir resimdir. Resmin altına bunlar açıkça yazılmalıydı." Raporun 44. sayfasında Keçeli'ye şu öneri yer alıyor: "Yazar Şakir Keçeli uyduruk sözlerin, yalancılı- ğın, sahtekâhığın cezasını elbette birgün Allah'ın huzurunda, ahirette verecektir. Akh varsa fövbe er- melidir." Rapor, ne yazık ki baştan sona devlet çarkının pek çok kesiminde yer alan Aleviliğe yönelik ön- yargılı bakışı yansıtıyor. Bir kitap reddedilecekse bu, hakaret edilerek yapılmaz. Bakan Hikmet U- luğbay'ın böyle bir üslubu değil benimsemek, hoş göreceğini bile sanmıyoruz. Raporu okuduktan sonra yazıya başlık aramam gerekmedi... Raporun 38. sayfasında şöyle bir tümce var "Cahillik zor zanaat..." Çok doğru! Barış hemen şimdi • Baştarafı 1. Sayfada kendLsini konıması istendi. İstiklal Caddesi'ndeki SİP Beyoğlu İlçc Örgütü önün- de toplanan yaklaşık 500 partili, -Yankee go home", "Yaşasuı Ortadoğu halkla- nnın kardeşBği" ve "Kah- rolsun ABD emperyalizmi" sloganiannı ataraksavaş çt- ğırrkanlanna karşı emekçi- teri bansmücadelesine ça- ğırdı. SİP Genel Başkanı Aydemir Güler'in "Hükü- meti uyanyoruz, Türki- ye'deki üslerin Irak'a karşı kullanılması, ABD'nin böl- ge halklanna karşı gerçek- leştireceği yeni bir katüama suç ortakİığı yapmak ola- cakür" sözteriyle hüküme- rj eleştirmesinin ardından parti binasına "ABD, üsk- rinle ve askerlermle defol" yazıfadev bir pankart asıkiı. IP lideri Doğu Perinçek ve partililer de, Taksim Me>- dam'nda "ABD saldınsının önü kesilmelidir" başlıklı bildiri dağrttuar. Büdiride, ABD'nin Körfez'deki tek hedefînin Irak'ı parcala- makounayıp.Türkiye'yi de hedef tahtası haline getir- mek olduğu kaydedildL ABD'nin Irak'ın elindeki kimyasal silahlan ortadan kakfarmak içinböyle bir ha- rekâta giriştiği açıklamaia- nnın \alan olduğu savunu- lan bildiride, " Ankara'da, ABD'ye boyun eğen me- murlar değil, bağunsız ka- rar veren hükümet istiyo- ruz" denildi. BP tstanbul Ü Örgütû ise "Savaşa hayır, banşaevet" slogamylaTak- sim'eyapmak istediği yürû- yüşün polis taranndan en- gellenmesi üzerine Galata- sarav Lisesi'nin önünde bir basın açıklaması gerçekkş- tirdi. Açıklamada, Irak'a karşı yapılan savaş ilanırun amnda dümanın jandar- malığma smıınan ABD'nin Hazar ve Ortadoğu'daki enerji ve petrol yataklannı yağmalama hırsımn yatbğı kaydedildL CHP beş başkanını daha seçti İstanbul Haber Servisi-CHP, Istanbul'daki beş ilçede ola- ğan kongrelerini tamamlayarak başkanlannı belirlcdi. Yapılan seçimler sonucunda CHP'nin Bağcılar İlçe Baş kanlığı'na AH Uçar, Fatih İlçe Başkanhğı'na Ramazan Kıb çaslan. Kâğıthane İlçe Başkanlığı'na Yusuf Gürtevik, Cskü dar ilçe Başkanlığı'na Metin Salman seçildiler. Kadıköy il çe kongresinin sonuçlan ise gece geç saatlere kadar alına madı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle