26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ŞUBAT 1998 PAZARTBİİ PoHs askerliğini görevde yapacak • ANKARA (ANKA)- TBMM'de bu hafta askerliğini yapmamış 33 binden fazla polisin beklediği "polislere askerliklerini görevleri sırasmda yapma olanağı" getiren yasa önerisi genel kurulda görüşülecek. Meclis'te bu hafta vergi reformu ve adliye mahkemelerinin kuruluşu hakkındaki yasa tasanlan komisyonlarda görüşülürken tnsan Haklan Komisyonu da kamu çahşanlan sendikalan hakkındaki yasa tasansını incelemeye başlayacak. Emniyet Teşkilau'nda emniyet hizmetleri sınıftnda görevli 130 bin personel içinde 30 bin 758'i memur, 2 bin 73l'i amir olmak üzere askerliğini yapmayan yaklaşık 33 bin 489 polisin temel hizmetini yaptıktan sonra askerliklerini polis olarak yapmalannı öngören yasa önensı 11 Şubat Çarşamba günü genel kurulda göriişülecek. Bahbey sopuştupması • ANKARA (UBA)- lstanbul Milli Eğiü'm Müdürü ÖmeT Balıbey hakkında açılan sonışturma beşinci ayını doldurdu. Balıbey hakkında yatınm, personel ve katkı paylan konusunda açılan soruşturma, 3'übakanlık başmüfettişi, 2'si müfettiş olmak üzere toplam 5 müfettiş tarafından yürütülüyor. Bakan Uluğbay, bir sûre önce lstanbul Milli Eğitim'de geniş çaplı bir kadro operasyonu gerçekleştirmiş, ancak Balıbey'i görevinden almamıştı. Dokunulmazlık dosyalan • ANKARA (UBA)- TBMM Anayasa Adalet Karma Komisyonu, 12 Ocak Perşembe günü toplanarak aralannda DYP Genel BİşkanTTansu Çiller'in de. fezlekesinin bulunduğu 14 dokunulmazlık dosyasını daha karara bağlayacak. Hazırlık komisyonlan raporlannda, DYP'li Ömer Bilgın ile ANAP'lı Hüseyin Yayla'nın dokunulmazlıklannın kaldınlması istendi. Hazırlık komisyonlannda, Tansu Çiller, Meral Akşener, Mahmut Duyan, Sema Pişkinsüt, Sabri Ergül, Avni Dogan, Yasin Hatiboğlu, Ahrnet Cemil Tunç ve Lütfu Yalman'ın fezlekelerinin ise dönem sonuna bırakılmasına karar \enldi. TBMM'dekİ yolsuzhık • ANKARA (UBA)- TBMM Başkanlık Divanı içinde oluşturulan genel kurul salonu inşaatındaki yolsuzluk ve usulsüzlükleri araştırmak için kunılan alt komısyon salı günü toplanarak Meclis'm uğradığı gerçek zaran belirleyecek. Alt komisyon toplantısma Maliye Bakanlığı. Bayındırlık Bakanlığı, Sayıştay Başkanlığı uzmanlannın y_anı sıra Orta Doğu Teknik Universitesi (ODTÜ) ve Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği (TMMOB) temsilcileri katılacak. KÜTLU SAVAŞ'.N HAZ.RtAD.Ö. SUSURLUK RAPORUNUN TAM METN. - 13 Lyuşturu BÎZBİZE ERDAL ATABEK -_-• Vlkemizde faaliyet göste- I I ren organizasyonlann bü- \*J yük çoğunluğu Güneydo- ğu ve Doğu Anadolu Bölgesi kö- kenlidir. Eskiden küçük miktar- larda esrar kaçakçılıgı ile işe baş- layan gruplar 1980Tİ yıllardan itibaren eroine talebin artması ve kânnın yüksek olması sebebiyle organize olarak kaçakçılık faalı- yetlerini bu yöne kaydımuşlar- dır. Genel olarak uyuştunıcu madde organizasyonlan ele ahn- dığmda; a) Organizasyonlann iç içe faaliyet gösterdikleri ve di- ğer suç organizasyonlan ile irti- batlı olduklan anlaşılmaktadır. Bu organizasyonlar birbirleri arasında güçbirliği yapmak ve güveni pekiştirmek düşüncesiy- le kız alıp vermek suretiyle ak- rabalık bağı oluşturma veya mevcut olan bağı daha da güç- lendirmek cihetine gıtmektedir- ler. Aynca organizasyonlar ara- smdaki ilişkileri sağlayan diğer bİT unsur ise organizasyonlar içe- risinde dikkati çeken kilit isim- lerdir. Bukişiler organizasyonlar Güneydoğu'daki bu kadar silahın uyuşturucu giriş yeri olarak bilinen Van, özellikle Hakkâri illerimizdeki mücadelemizin etkisiz kalması o bölgedeki yöneticilerin kişisel zaafiyeti mi, yoksa devletçe yaratılan bir göz yumma mf: Bence sorgulanması gereken önemli bir husustur. Şeker ve Giiç... arasında bağlantıyı sağlayıp, fa- aliyete geçmede önerrüi rol oy- namaktadırlar. b) Organizasyonlar kendi ara- lannda görev dağıhmı yapma eğilimine girmişlerdir, böylece faaliyetlerinin risk oranını azal- tarak uyuşturucu madde kaçak- çılığını daha güvenli şekilde yü- rütmektedirler. Organizasyonlann çoğunluğu kendi aralannda asitçiler (uyuş- turucu imalatında kullanılan ase- tik asit anhidrit maddesini temin eden şahıslar), taşımacılar (uyuş- turucu maddenin yurtiçı ve yurt- dışına naklini yapan şahıslar), aracılar (uyuşturcu madde oluş- tunılduktan sonra satmak ama- cıylapazariararayan, ahcı ile sa- tıcmın temasmı sağlayan şahıs- lar), temin ediciler (uyuşturucu madde imalinde kullanılan ham- maddeleri temin eden şahıslar), kara para aklayıcılan şeklinde sektörleşmeye yöneldikleri ve birbirleriyle işbirliği içerisine girdikleri görülmektedir. Organizasyonlar önceleri uyuştunıcu madde kaçakçıhğım ülke sınırlan içerisinde yapmak- ta iken, sonralan kâr maıjlanru artırmak amacıyla yurtdışından (lran, Irak, Afganistan, Sunye) temin ettikleri baz morfinleri kendileri eroine dönüştürerek el- de ettikleri uyuşturucu maddele- ri AvTupa piyasalannda pazarla- malanyla, uyuşturucu kaçakçılı- ğmın üretim, taşımacılık ve da- ğıtun boyutunu ele almışlardır. Dünyada faaliyet gösteren te- rör örgütlerinin, uyuşturucu madde kaçakçılığını en önemli gelir kaynağı olarak kullandık- lan bilinmektedir. Özellikle terör örgütü PKK'nin, ülkemizde si- lahlı eylemlere başladığı 1984 yıhndan itibaren artan militan kadrolannın silah ve lojistik ih- tiyaçlannı karşılamak amacıyla Ortadoğu, Türkiye ve Avrupa hattmda organize bir uyuşturucu ticaretine yöneldiği gözlenmiş- tir. Bu faaliyetleri yürüten orga- nizasyonlann kanşmış oldukla- n uyuşturucu madde kaçakçılıgı olaylan ıncelendiğinde. Bayba- şin, Bayram. Kasar, Ay ve Sito- çi organizasyonlannın terör ör- gütü PKK ile ilışki içerisinde ol- duklan ve örgüte maddi destek sağladıklan tespit edilmiştir. Organizasyonlar, bulundukla- n bölge içerisinde hem güçleri- ni pekiştirmek hem de yürüte- ceklen illegal işleri devlet kade- mesi üzerinden resmi bir vasıfla takip ettirmek amacıyla. aile mensubu olan ve siyasi platform üzerinde söz sahibi olacak kişi- leri belirleyip, yûrûtmüş olduk- PKK lideri Abdullah Ocalao, örgütün ihtiyaclanrun büyük bir kısmını uyuşturucuticaretindengelen parayla karşıbyor. DYP'den lobi' —m — M ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - DYP Genel Başkan Yardımcısi Mehmet Gölhan, Özer Çiller'in, eşi Tansu Çiller'i Yüce Divan'dan kurtarmak için Yargıtay Ceza Kumlu'nda lobi yaptığına ilişkin haberleri yalanladı. Gölhan, "Özer Çiller 15 gündür yurtdışmda. Nasıl lobi yapacak? Bütün bunlar senaryodur" dedi. Gölhan, dün düzenlediği basın toplantısmda yargıyı tamamen baskı altında tutmak için bu tür haberler yapıldığını savundu. RFden hükümete eteştiri • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Anayasa Mahkemesi'nce kapatılan RP'nin Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, Körfez krizüıden. Irak'tan sonra en fazla etkilenecek ülkenin Türkiye olmasma rağmen, Türkiye'ye hiçbir şey sorulmadıgını söyledi. CHPIi ErcanKarakaş Suc duyurusurtda bulunulacak 'cevit'intam ••* ••metten 'üler'eüdna irtülü soruşturması CHP lstanbul Millctvekili Er- can Karakaş. hükümetin Körfez knzınde bıle kendi içinde tutarlı polıtikalar geliştiremedığını be- lirterek, "Ecevif intavnilehükü- metin poliükalan arasında ko- pukhık var. Fakat ae yazık ki biz de CHP olarak kurumsal görüş- lerimizi netteştirmiş ve açıklanuş degUiz" dedı. Karakaş. başkanı olduğu Sos- yal Demokrasi Vakfı'nın (SO- DEV) yenı binasına taşınması ne- deniyle düzenlenen törende, Tür- kiye'de siyasetin kişılere endeks- li olmasından yakındı. Körfez krizinde bile Başbakan Yardımcı- sı ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in kişisel tavnyla. hükü- metin yaklaşımlan arasında ko- pukluk olduğunu söyledi. Karakaş, ülkemizde merkez sol iki partinin tabanlan arasında bir uzlaşmazlık olmadığını, so- runun yönetimlerden ve özellik- le de DSP lideri Ecevit'm Uıtu- mundan kaynaklandığını belirtti. Olası bir seçimde yapılacak ittı- faklann progTam ve ilkeler üze- rinde olması gerektığını savunan Karakaş, "Sol için, programlarda anlaşmak önemlidir. İtah a'da soi bunubaşardı. Eğer biz de ittifak düşünüyorsak, önce oturup ilke- ler ve fikirter Üzerinde uzlaşmab- )iz"dedı. Türkiye'de siyasetin il- keler, kadrolar ve kavramlarla de- ğil, liderlere göre ve günübırlık söylemlerle yapıldığını belirten Karakaş, CHP'nin ötekı partıle- re göre çok daha ilen olmakla bir- likte, parti içı demokrasi ve ço- ğulculuk açısından hâlâ istenilen noktada olmadığını anlattı. Karakaş, "Sosj'al demokrat partilerde aday belirleme süreci de dahil olmak üzere pek çok iş- lemin sağ partilerden farklı olma- sı gerekir. Fakat program ve pro- je fikri tüm partilerfk çok za\ıf. Ortak akıl yerine. lider ve kurta- ncı fikri ön planda" diye konuş- tu. Iktidar olmak için yalnızca eleştirinin yetmeyeceğini anım- satan Karakaş, CHP'nin bu konu- da eksiklikleri olduğunu, halka çözüm önerileri sunması gerektı- ğıni \nrguladi. ANKARA (l)BA) - Yargıtay' ın Seiçuk Parsadanın hapıs cezası- nı onaylamasından sonra, Yargı- tay Yüksek Ceza Kurulu'nun ve- receği karan bekleyen DYP Ge- nel Başkanı Tansu Çiller'ı, ANAP, ıkinci örtülü skandalı ile vurmaya hazvrlanıyor. ANAP'lı Tanm ve Köy işleri Bakanı Mustafa Taşar tarafından, Tanm Kredi Kooperatiflen Mer- kez Birliği'nin eski yönetım ku- rulu üyelerinin kurumda yaptık- lan yolsuzluk ve usulsüzlükleri soruşturmakla görevlendırilen bakanhk müfettışleri, çalışmala- nnı tamamladı. Müfettişlerin. eskı Yönetım Kurulu Başkanı Eyüp Sami Ushı ve eskı yönetim kurulu üyeleri hakkında altı ayn konuda yaptık- ları soruşturmanın içinde. kurum kaynaklannı 24 Aralık 1995 se- çimlennde DYP yaranna kullan- ması ve eski yönetım kurulu üye- lerinin Çiller ile bvrlikte çektir- dikleri propaganda kasetlen de bulunuyor. Kurumun arşivlennde çıkan ve kurum yetkilileri tara- fından 1995 seçimlerinden önce kamyonlarla Anadolu'da dağıtıl- dığı belirtilen kasetlenn parası- nın, Çiller döneminde örtülü öde- nekten karşılandığı ıddia edilmiş- tı. Yönetım Kurulu Başkanı Er- tuğrul Ozdemir, bu hafta yönetim kurulunda dosyalan görüşerek, savcılığa hangı konularda suç du- yurusundabulunacaklanna karar vereceklerini bildırerek şunlan söyledi: "Açılan sonışturma ta- mamlandL Dos>alarşu anda ben- de. Hafta içinde ise yönetim kuru- lunda ele alarak, hangi konular- da suc duyunısunda bulunulaca- ğuu karariaştıracağız. Bakanhk da bu konularla ilgili eski yönetim hakkında suç duyurusunda bu- lunacakT Soruşrunna dosyalannda DYP Genel Başkanı Çiller'i doğrudan suçlayıcı bir bulgunun yer alma- dığını da belirten Özdemir, "An- cak dosyaiardan anlaşüryor ki, kurum 1995 seçimlerinden önce bir partinin hizmetine sunulmuş. Bu da eski yönetimi olduğu ka- dar,o partivi desuçlu duruma dü- şürür'" dedı. lan faaliyetlerden elde ettikleri paralan çeşitli yollarla aklayarak işadamı görüntüsü kazanmalan sonucu toplum tarafından say- gıyla karşılanmakta olup, oy po- tansiyeli sağlayarak devletm üst düzeylerine kadar sokmak çaba- sı göstermektedirler. Aynca ken- di organizasyonlan dışında siya- si platformda ve devletin idari yapısında yetkili olan kişileri OT- ganizasyonlanna kazanarak amaçlan doğrultusunda kullan- ma düşüncesindedirler. Kaçak- çılık organizasyonlan gelişir, milli ve milletlerarası gelişmele- re ayak uydururken, ülkemiz hâ- lâ iller ölçeğinde yürütülen mü- cadele yapısıyla gerilerde kalma- ya başlamıştır. Aşağıda bu noktadaki görüş- lerini yazan bir diğer kamu gö- revlisi, raporumuzun ana çerçe- vesine ulaşmakta ve tecrübeleri- m nakletmektedir: "Esas çalışmalar ll Emniyet müdürtuklerinde >-apılmaktadır. tl tahkikat] ne derecede etkili ya- pıyor, mahalli veya si>r asi baskdar mücadeleyi ne ölçüde \ önlendiri- yor veya deliUeri karartryor, bu- nu takip edebumemiz yahut ön- lememiz mümkün mü? tl Emni- yet müdüriüğü \-apmis. bir kişi olarak açıkhkla söyteyebilirim ki, bu mücadeleyi tarvtzsiz yapan me- mur, amir veya il müdürü görev- den akuniıyor,yerine kenditerine yakuı biri atanmasa da yeni ge- lenler, onlann bu gücü karşısın- da genellikie etkisizleştiriliyor. Bence, de> let bu noktada müca- deleyi etküemeye baştayor. Savcı, tahkikaû ben yapacağun, diye- rek otayuı aynntılaruun/bağlan- blanrun öğrenilmesini istemese de suııruyor veyauyuşturucu un/ kına oluyor. Uzayan davada defil- ler hâkimin öniine kararmtş ola- rak gelnor. neticede suc sadece kurye üzerinde kalıyor. Siyaset, kişiyi görevden aldınyor veya mücadieteci bir kadro oluşmasuıı engeUiyor, idare bütün bunlara seyirci kalıyor. Hukuk dûzeni de idarenin is- tediğini yapmasuia, savunma ya- pacak şekilde çauşmasma imkân veriyor. MesdaSusuriuk, jandar- ma bölgesinde bir trafik kazası deği] mi? Bu sonışturma yapıl- nus, görev yerine getirilmiştir. lktklara bağk olmayan bu ka- bil hukuld yapıya ek olarak tak- dirierin getirdiğj hukuki düzeni göz önüne aldıgı- mızda, yasadışı olaylaria mücadelenin güçleştiğini görüyonız. Mesela \na- mur-Bozyazı arası 10 kilo- metredir. Anamur, korun- masız bir hudut kapısıdır ama, Bozyaa ilçesindc de hudut kaptsı acdınıştu-. Ta- şucu, Seka tskelesi de, hu- dut kapısı yapılmak isten- mektedir. Kapının gece- kondu olduğu biline biline, yasadışı işlere zayıf. yeni mekânlar açılması acaba bir koruma, kottama, bazı- lanna yasadışı işler için rtr- sat yaratma deği) midir? Bu durum memurda bo- zulmamn önemli bir sebe- bidir. İdare bunu bilmez Kurumun asker kökenli yeni genel müdürü Alagöz: Onlemler sertleşecek Posta IşletıııesriMİe askeri disipiin ANKARA (Cumhuriyet Bûro- su)- Asker kökenli Posta Işletme- si Genel Müdürü NuriAlagöz, ku- nunu, kan askeri disiplinle yöne- terek kışlaya döndürdüğüyle ilgi- li eleştirilere, "Dahabeterolacak" yanıtını verdi. Kurumda sayılan keri disiplinle yönetriğine ilişkİD ledi: "Üç-beşnöbeddiyebfrşeyol- ulaşandairebaşkanı vememurun iddialan yanıtladı. maz. Burada bir nöbetci amiröği 1 yıldır raporlu olduğunu söyledi. Posta Işletmesf rün daha önce vanhr. Buna biraz iştev kazandDr- Her sabah daıre başkanlan ve iyi yönetilmediğini \oirgulayan dücGü^rüik görevölerinden biri şube müdürlerinden personelin Alagöz, ^Bizdeaöncekikrburayı nöbetçjamirliğiyapar. Divelimki, durumu hakkında "mevcut rapo- iyi idare etseterdi 3 triJyonlukaçik Hakkâri'deki PTl'ye bomba aül- ru" aldığını; ancak pek çok daire para mahkemeye intikai etmezdi dığızamanbtzebikiirir.Bizdeem- başkanının ve müdürün, kendi " ' ''»—« Wr*ıîr timsenin niyete bfldiririz. Çünkü bisrn ku- --«;-J—k.u»«;'>n|l)nihınu li eleştirilere, "Dahabeterolacak'" iji idare etsetenB^ınıyutuuKav» yanıtını verdi. Kurumda sayılan para mahkemeye intikai etmezdi dığızamanbtzetMkiirir.Bizdeem- başkanının ve muumun, n u w 300'e ulaşandaire başkanı veme- Ben bu makama hiçbir krmsenrrı niyete bildiririz. Çünkü biziınku- personelindenhabersiz olduğunu murun 1 yıldır raporlu göründü- desteğiyle, torpfliyle gebnemişnn. rumumuzun 80 vilayette birinue- kaydettı. Odalardaki çiçekleri top- ğünü, şube müdürlerinin perso- tstedûderi zaman beni görevden ri vardır. 15 şehit >ermişim. bir- lattırdığını doğrulayan Alagöz, nellerinden habersiz olduklannı ahriar,budabenimiçinrıicprob- çokPTTbinasuPKKTitercebom- ~ " " J - *™l ~< ~> «•<>-»*« kaydeden Alagöz, usulsüz işlem- km değiL Bu yazuanfatnn hiçbiri- balanıyor. 52 milyar Kra postane- lere karşı disiplini arttıracağını nin gerçekle alakas yoktur" diye lerden çahnrmş. Bunlar ztnunete söyledi. konuştu. geçmiş,kasaiardan kaybohnuş,s>- TürkTelekom'daki300trilyon Alagöz, daire başkanı ve şube lah kasaya konmarruş, çekmeceye liralık yolsuzluk skandalı patlak müdürlerini. görevlerini yapma- konmuş şjtmiş. Bunlara ses çjka- verince görevden alınan \yi Bet- malan durumunda "ûç-beş" nö- rümartuş. Birisi de geHp 'Bunlan temir'in yerine getirilen emekli beti yazmakla tehdit etmediğini, kilit altvna alalım' dediğinde üç- albaylardan Posta tşletmesi Genel bukonununyanlışyorumlandığı- beşnöbetiohıyor" Müdürü Nuri Alagöz, kurumuas- nı savundu. Alagöz, şunlan söy- Alagöz, kurumda sayılan 300'e attırdığım aogruıayau ma^ıt-, J Benim odamda herkesten fazto çjcek var. Oda sera haline getiri- meyecektir. Devlet memuru oda- srnda ne ohnası gerekiyorsa o ol- mah" dedi. Alagöz, "Sel bastığın- da, deprem oktoğunda, PKK gel- diğinde askere 'üel' denhor. As- kerier bir yeriere gekS^nde böyie eteştirffiyor" görüşünü dile getir- di. - mi? Geçmişte hâkimiyetkri- ne darbe vurulan aşiretk- rin, siyasetçi veya devlet yanusı korucu olarak yöne- time ortak olmalan ayn bir devlet kusuru olarak bettr- tilmektedir. Güneydo- ğu'daki bu kadar silahın uyuşturucu giriş yeri ola- rak bilinen Van, özellikle Hakkâri iDerimizdeki mü- cadelemizin etkisiz kalma- sı o bölgedeki yöneticilerin kişisel zaafiyeti mi, yoksa devletçe yaratılan bir göz yumma mı? Bence sorgu- lanması gereken önemli bir husustur. Sistemdeki bu anza ve aksaklıklann kişisel müca- dele anlayışını geliştirdiği- ni düşünüyorum. Devteti- ni, mUletini düşiinen bü- rokrat, kendine özel çıkar yollan bulsun bulniasın kendi doğrulannı uygula- maya başbyor. Bence bu se- beple,askerler, MİT ve em- niyetin ayn doğrulan var ve çabşma bu yüzden. A- ma giderek de\let için >Bpı- lanlar karakter değiştire- rek,kişiselveyasiyasiçıkar- lar için yapıunaya başlaıu- Üst düzey bir kamu gö- revlisinin mevcut sistetne ilişkin bu görüşleri. acı ya- kınmalan. kısmen ümitsiz- liği hatta bazı değerlendir- me hatalannı ihtiva etse de taşıdığı perspektif dolasıy- la Sayın Başbakan'a arz edilmeye değerbulunmuş- tur. BİTTİ John Hopkins Universitesi antropoloji pro'e- sörü Sidney W. Mintz'in kitabının adı "Şekerre Güç". Şekerin modern tarihteki yerini anlatan öğ- retim üyesi yazar, aynı zamanda insanlann yaşa- dıkları koşullan, üretim sürecindeki sömürüteri, tüketim kalıplarının nasıl değtştiğini anlatıyor. Ait- ropolog olarak araştırma için gittiği Porto Riko'da, Karayip Adaları'nda şekerkamışı işçilerinin haya- tını inceleyen, bu arada 'şekerin tarihi' gibi önem- li bir konuya da itgi duyan gerçek bir bilgi ustasi bize önemli bir yaprt vermiş oluyor. Toplumların hayatında rol oynayan her maddei toprağın altından üstüne çıkan bir süreç izlerken onu ele geçirmek, ondan para kazanmak, bu pa- rayı kazanmak için de başka insanlan köleleştir- mek, yoksullaştırmak yolunda yapılanlann tanhi- ni oluşturuyor. Şeker de böyle, tuz da böyle, petrol de, tütüri de, pamuk da, zeytin de böyle. Demir, kömür. al- tın, gümüş, elmas da aynı yollan izliyor. Önce maddenin insanlann hayatında oynadığı rolü fark etmek, sonra kaynaklan ele geçirip kont- rol etmek, şirketler kurmak, buraları almak için, korumak için silahlı adamlar tutmak, eski sahip- lerini buralardan kovmak ya da onlan çalıştırmak, sonra da kân büyütmek. büyütmek. Süreç her maddede, her yerde aynı. Ortadoğu ve Körfez yüzyıllardır petrol için kay- nıyor. Eğer petrol olmasaydı ne buralarda yaşa- yanlann hayatı söz konusu edilirdi ne de demok- rasi içinde mi diktatöriükle mi yönetildikleri büyük devletleri ilgilendirirdi. Çin tarihinde "afyon sava- şı" bu madde nedeniyle yaşanmıştır. Ortado- ğu'nun önemli bir konusu da"su"dur.Türkiye'nin elindeki su kaynakları da Ortadoğu'nun çok önemli bir sorunudur ve belirli anlaşmazlıklann konusu olmaktadır. Türkiye, Irak ve Iran'ı kapsa- yarak yaratılan Kürt sorunu da Araplann elindeki petrolle Türkiye'nin elindeki suyun Batılı devlet- ler tarafından (daha dogrusu onlann temsil ettiği çokuluslu şirketler tarafından) denetlenmesi için çıkanlmış ve desteklenen bir konudur. Batılı d&*ı- letler (daha doğrusu, onlann temsil ettiği çoku- 1 luslu şirketler) kontrol etmek istedikleri bir mad- denin bulunduğu ülkeyi ya doğrudan güdülemek isterler ya da bunu yapamazlarsa dolaylı olarak güdebilecekleri güçler yaratırlar. Ortadoğu'nun bu denli kaynamasının birinci etkeni Batılı g ü ç ^ rin en geçerli enerji kaynağı olan petrolü kontrol etmek, ellerinde tutmak, üretim, fıyatlandırma ve pazarlama olanaklanna egemen olmak istekleri- dir. Saddam da petrolü kendi keyfi yönetim gü- cünü elinde tutmak ve daha da arttırmak için kul- lanmaktadır. Arap ülkelerinin en büyük trajedisi bütün refahlannın petrole bağımlı olması, petrol güç kaynağı olmaktan çıkarsa perişan olacakla- rıdır. Petrol gelirleri de sadece bölgedeki sultan, şeyh, kral, başkan gibi yöneticilerin istekleri için kullanılmakta, halk keyfi yönetimin baskısı altın- dadurumuna katlanmayazorlanmaktadır. B u ^ üretime dönük olmayan^konomilerin nasıl bir sistem yarattığının açık örneğini oluşturmaktadır. Bu durumdan bizim çıkarmamız gereken ders, bölgedeki karışıklıktan çıkanmızın ne olduğunâ bakmak değildir. Almamızgereken ders, öncelik- le içerde sağlam bir ekonomimiz olması gerekti- ğidir. Sağlam ekonomi de, paradan kazanılan pa^ rayla değil, üretim ve emekle yaratılan parasal değerle olabilir. Üretimin alanlan olan tanma ve endüstriye artık bilgi üretimini de eklemek gerek- tiğini anlamakta gecikmemeliyiz. Hizmet sektö- rü de giderek genışleyen bir üretim alanıdır. Eme- ğin niteliği de değişmekte, kol ve beyin gücü oranları her gün beyin gücünün daha da lehine gelişmektedir. Bu da, eğitimin kalitesinın arttırıt- ması, yaygın yetişkin eğitiminin yapılması demek- tir. Körfez'deki durumdan almamızgereken önern- li bir ders de, toplum kesimleri arasındakı gelir da- 1 ğılımını dengelemektir. Üst ve alt kesimler arasın- daki gelir farkının açıldığı toplumlarda huzur ola-r maz. Türkiye, kendi içinde huzur bulmak istiyor; sa, toplum kesimleri arasındaki ekonomik, sos* yal, kültürel farklılıklan azaltmak zorundadır. Bu da bütün insanlann eşit haklara sahip olduğunun kabul edilmesi ile yapılabilecek bir iştir. En önemli ders ise bölgede çıkar gruplannın oyunlarına alet olmamak, akılcı bir bağımsızlığı korumaktır. Burada rehberimiz kendi Kurtuluş Saf- vaşımız'dır. Tarih gene gösteriyor ki, değişen hiç- bir şey yoktur. Gene dünyanın egemenleri olanr lar (ve olmak isteyenler) ile boyun egdirmek ister dikleri vardır. Bize düşen ne dünyanın efendisi ol'r mak ne başkasını efendi olarak kabul etmektir. Herkes kendisinin efendisi olmalıdır ve birbirine saygı göstenmelidir. "Şeker ve Gûç" bize bütün bunlan yenidep anımsatıyor. Kabalcı Yayınevi'ne teşekkür edi: yoruz. PENCERE YAYINLARI Salkım Sögüt Sok. 24 Caöaloğlu - İSTANBUL Tel: 0212 513 27 17 34 SD 964 plakah arabamın ruhsatııu kaybettim. Geçersizdır. NESRÎNBAYKAL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle