25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT1998 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Devlet Sırrı Prof. Dr. LÛTFİ DURAN B aşbakan, kendi Teftış Ku- rulu Başkanı'nm altı ayda hazırladığı Susurluk ola- yına ilişkin "inceleme ra- poru"nun. "devlet sırrT dıye nitelediği kımı sapta- ma \ e açıklamalan içennesinden ötürii tü- mü ıle yayımlanamayacağını, ancak bu nitelikte görmedıği yanlannın kamuoyu- na duyurulacağını bildırmıştir. Anlaşılan; 22 Ocak Perşembe akşamı Başbakanın, TRT stüdyosundakonuk edil- dığı bır özel TV haber programmda, yö- netıcı-sunucununekranlarayansıttığı spot- lar ve dığer gazetecilerle birlikte yönelt- tiğı sorulara verdıği yanıtlarla, "Susur- luk inceleme raporu" sözde kamuoyuna açıklanmış oluyor. Bu yazının konusu ve amacı, anılan TV "interview"ünde konuşulanlan ve yayım- lanan görüntüleri irdelemek ve değerlen- dırmek olmayıp, sadece "devlet sım" kav- ramını ve bunun yürütme ve ıdarece bır korunma ve savunma aracı gibı kullanıl- masını açıklamaktan ibarettır. Yasal ve yönetsel düzenlemelerde "dev- let sım", bir terim olarak kullanılmasa da, bir kavram olarak öteden beri yer etmiş bu- lunmaktadır. Bu kavram, mutlakiyet rejim- lennde egemen olan, meşrutiyet sistemm- de de etkısini sürdüren "hikmet-i hükii- met" anlayışının zamanımızdaki smırlan- mış ve yumuşatılmış bir kalıntısı sayıla- bilır. Gerçekten. lkınci Dünya Savaşfnın bitiminden bu yana. Batı demokrasiierin- de yönetimin İcapalılıktan açıklığa geçı- nlmiş, büyük ölçüde saydamlaştınlmış olmasına karşın, yine de halktan gızlenen kimı etkinlıkleri ve iştemleri korunmaya devam etmektedir. Ancak. kamuovundan saklanan konulann niteliği, gittikçe belir- ginleştirilip daraltılırken. sayılan da zonm- luluk sırurİan ıçinde en aza indınlmeye ça- lışılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve ida- resı, Osmanlı istibdat ve Ittihat ve Terak- ki yönetimlerinden gelen kapalılık niteli- ğını genelde sürdürerek. her bakanlıkta, kamukurumunda, valiliklerde ve özellik- le emniyet teşkilatında, kapısında kırmı- zı çıft hilal amblemli ve "ghThnez" yaa- lı bir oda veya daha genış bir servis ile ka- mu işlerinde gereken "gtdi"liği sağlaya- gelmektedir. Bu gizlilık esası o denli yay- gın ve katı biçimde uygulanmaktadır ki. günlük ve sıradan ıdari uyuşmazlıklarda bıle. görevli ve yetkili mahkemelerden de kimi bilgı ve belgeler saklanmakta. ileti- lenler ilgili tarafa gösterilmemekte ve fa- kat davanın çözümûnü etkileyebilmekte- dir. Oysa. gizli tutulan bilgi ve belgelerin büyûk çoğunluğunun, devletin "yüksek menfaatleri", milh savunması. iç ve diş üst düzey güvenliği. diplomatik ilişkileri, eko- nomik ve mali yarar ve itiban ile hiçbır ilgısi ve ilintisi yoktur. Bu bakımdan, be- lırtilen nitelikleri laşımayan resmi bilgı ve belgelerin "devlet sırn" olduğu gerek- çesiyle açıklığa kavuşturulmaması yersiz ve geîeksizdir. Ne var kı, yürütme ve ıda- renin elindeki bilgi ve belgelere "devlet SBTI" damgasını, yine bunlan oluşturan yet- kılı ve görevlıler vurmakta ve bu nitele- meyı yargısal denetimden geçirmek müm- kün olmamaktadır. Bu yolun açılabilme- si ıçin, her şeyden önce kamusal bilgi ve belgelerin gizliliğini, onlan ellerinde tu- tanlann sübjektif ve daha ziyade keyfi takdirleriyle belirleme yetkisini kaldır- mak gerekir. Çünkü, "devlet srnı" olabı- lecek konulan işlem ve eylemlen yasalar- da tanımlamak ve hattateker teker saymak- la sınıflamak ve kesinlikle belirlemek mümkün bir yöntem değildir. Nitekim Fransa'da çıkarılan 17 Tem- muz 1978 tarihli kanun ve 28 Nısan 1988 günlü kararname ile bireylenn ve toplu- luklann. yürütme ve ıdarece oluşturulan ışlem \e belgelere ulaş.malannı sağlama konusunda aynntılı düzenlemeler yapıl- mış olmasına karşın. "savunma sun" de- nilen gizli bilgileri içeren evrakın neler ol- duğu, ne doyurucu bir biçirade tanımla- nabilmiş,ne de kesın olarak sayılıp sınır- lanabilmıştir. O yüzden bu konuda çetin hukuki sonmlar içeren çok sayıda ıdan uyuşmazlıldar çıkmakta ve bunlann çö- zümlenhenüz yerleşik içtıhatlara ulaştı- nlabılmış değildir. Türkiye'de halen iktidarda olan, dışan- dan desteklı azınhk koalisyon hükümeti- nin öngördüğü idari reformlar arasında. ki- şilere ve topluluklannakamukurum veku- ruluşlanhdan bilgi ve belge edinme hak- kırun ya da özgürlüğünün bır yasa ıle dü- zenleneceği bildirilmektedir. (Cumhuriyet. 14 Ocak 1998, s. 4). Bu konu Başbak'an- lık ile Gazi Ünıversitesi'nınortaklaşa ter- tipledıği "İdari UsuT kdrjulu sempoz- yumda (Ankara, 17-18 Ocak i 998) sunu- lan tebliğlerde ve yapılart konuŞrnalarda da görüşülüp tartışıldı. Fakat, bu gibi ça- lışma ve etkınlıklerden b^lirli ve somut so- nuçlar beklenemeyeceğtnden; Jıenüz or- tada herhangı bir metin veya taslak yok- tur. Bununla beraber, şözû edijen toplantı- lar sırasında, katılanlardan binlanna ile- tilen ve Başbakanlık uzmanlannca hazır- lanmakta olduğu belirtüeri "Bilgi edinme hakkıkanunu"(öntaslak)başlıkl] birme- tınde yet.venlen hükümlgrin Fransız ör- neğınden esinlendiği ya da yararlandığı gö- rülmektedir. "Cumhuriyet" gazetesinin yukanda işaret edılen konuya ilişkin ha- ben belkı de bu ön taslaktan kaynaklan- maktadır. Bu metınde "devtet sım" şöy- lece tanımlanmaya çalışılmaktadrr: "Açık- lanması halindedevletinemniyetine,dış itiş- kilerine. milli savunmasına ve milli güven- liğine açıkça zarar verecek, niteliği itıba- nyle devlet sırn olan ve yetkili makamlar taranndan usulüne uygun şekilde gizliük dereceleri ile konınan bilgi ve doküman- lar, bu kanun kapsamıdjşındadır." Bu hü- küm. anlam ve kapsamıbelirsız sözcük ve . terimlerden ibaret olduktan başka. altı çi- zılen ıbaresinde "devlet sım bu niteliği ta- şıyan gjzüliktir" demekle eş anlamda ol- duğundan; gerçekte hiçbirtanım getirme- mektedir. Dahası, bu nıteleme işi, yetkili dediği belirtilmeyen makama bırakıldı- ğına göre, yapılan aksak tanıma uyulup uyulmadığmın da pratikte öğrenilmesi ve anlaşılması mümkün görünmemektedir. Böylece bu konuda Fransa'da yapılan dü- zenlemenin taşıdığı sakınca ve güçlükler "ön taslak" \ asalaştığında Türkiye'de de ortaya çıkacak demektır. İşte yürütme ve idarenin elindeki bilgı ve belgelenn taşıdığı "devlet sım"nın be- lirlenmesi noktasmda var olan bu tehlike- yi tamamen gidermek değilse de, bir öl- çüde hafifletmekamacıyla, işbaşında olan Fransız sol koalisyon hükümeti şimdiler- de yasal düzenleme yapma hazırlığı için- dedir. Şöyle ki, geçen kasım ayında orta- ya konan ve yıl sonunda hükümetçe be- nimsenip, parlamentoya sunulan birkanun tasansına göre; "savunma sım" denilen gizli* bilgi ve belgelenn istenmesi halin- de mahkemelere venlip \erilmemesinin, idarenin ındî ve keyfi takdirine bırakıl- mayip, yüksek hâkim ve sahsıyetlerden oluşturulan tarafsız ve bağımsız bir idari otorite tarafindan belırlenmesıne ilişkin olarak alınacak danışma karannın sonu- cu, yani gizliliğin korunması, kaldınlma- sı veya kayıtlı kaldınlması hakkındaki açıklama, yetkili bakana ve onun aracılı- ğıyla ilgili yargı yerine ıletilecek ve ka- muoyuna ulaştınlacak; önemlı ve duyar- lı olaylar üzerine verilen mütalaalann tü- mü ile yayımlanması da kabul edılebile- cektir. Hatta butasannın yasalaşması bek- lenmeden, başbakanm mütevefFa Cum- hurbaşkanı Mhterrand tarafindan Elysee Sarayı'nda kunılup çalıştınlan anti-terör hücresi sorumlulannın çeşitli suçlardan dolayı yargılanmalanna irrıkân sağlamak için, daha önce var olan telefonlan dinle- meye izin veren komisyondan danışma karan alınabileceği bildirilmektedir. (Le Monde, 28 Kasım 1997, s. 12). Türki- ye'de gerçekten kişilere bilgi edinme hak- kı tanınacaksa, idarede en küçük birimle- nn dahaileri sürebildiğı "gizSBk" ve "dev- letstm" def inden, ancak bakanlık düze- yinde ve en az Fransa'da öngörülen güven- celer çerçevesinde yararlamlabileceği ka- bul edilmelıdir. Ancak. Susurluk raporu- nun tam olarak yaytmlarup açıklanması için, bu konuda bır yasal düzenleme ya- pılmasını beklemeye gerek olmadığını sa- nıyorum. Çünkü, Başbakan'uı anlayışına göre; söz konusu olaylarda suç sayılabi- lecek bir takım eylem, işlem, tutum, sus- kunluk, ve hareketsizlikler varsa ancak bunlan işleyen kamu yetkilileri ve görev- lileri sorumludur. O halde devlcte yükle- necek veya atılacak ortada bir hata, ihmal ve kusur yok demektir. Binaenaleyh, Su- surluk raporunda kamu yaran açısından gizlenmesi gereken bir "devlet sım" da mevcut değildir. (25 Ocak 1998'deyazılmıştır.) Biz Enflasyonda Boğulurken.„ BEHZATAY 1 923'te 90 kuruş olan bir Amerikan Dola- rı, 23 Ocak 1980'de 35 liraydı, bugün 200.000 liranın üstünden adım adun yük- selmekte. Dolann yükselişıne koşut ola- rak enflasyon da yükselmekte. Bu yükse- lişten de sermaye sınıfı yararlanmakta. Ser- maye sınıfınm çıkarlannı gözeten siyasacılar 1998 bütçesi yapıhrken rant (emekkarşıhğı olmayarak sağ- lanan gelir) gelirlerinin vergilendınlmesini sessizce ve elbırliğiyle bir yıl ertelediler. Ama kamu çalışanlan- nın ve emeklilerin aylıklannayapılacak zam konusun- da pek cimn davrandılar. Buna karşı kamu calışanla- nmn ve emeklilerin tepkisi büyüktü. büyüyecek de... Çünkü bu kesim zaptedilmeyen enflasyon nedeniy- le boğulmakta. bunalmakta... Araştırmacı-yazar Dr. Faruk Güçlü. kamu çalışan- lannm hızla artan enflasyon altındaezıldığmi, memur- lann ruh sağlığının bozulduğunu açıkladı (Cumhuri- yet, 15 Ocak 1998). Emeklilerin dururhu ıse beterle- rin beten; çıldırmanın eşiğindeler. Kamu çalışanlarına. emek(jilere ciıhri davranan hükümet \ e siyasacılar TurgutÖzal'a anıt-mezar için bütçeden 126 milyar lira ayırdılar. Durup dururken Tur- gut Özal'a anıt-mezarprojesi de nereden çıktı diye şa- şırdık. TBMM Genel Kurul Salonu'nun yenilenmesı, kol- tuklann değiştirilmesi ihalesındeki akıl almaz rakam- lar ve yolsuzluklar ortaya çıkanhnca şaşkınlıgımız bir kat daha arttı... Eski Meclis Başkanı MustafaKa- lemli bir yandan itiraflarda bulunurken. koltuk eder- lerinın ve başka kimı kalemlerin ederlerjnin yüksek- liğinin Meclis'i değil, Emlak Konut ve yüklenicı fır- malan ilgilendirdiğini söyleyip işin içinden sıynlma- yı amaçladı (Gumhuriyet, 13 Ocak 1998),E1 insaf!.. Kalemli. Dr. Asteğmen NecdetGüçlü'nün katilı ül- kücü İbrahim Dogan'ı Meclis doktorluğuna ataması ' konusunda yine kaçamak sözlen söylediği günlerde hiç işi yokmuş gıbi Devlet Bakanı Işılay Saygın'la rtüha Avsarı öpüştürüp banştırma aracılığı yaparken de pek şaşm.ştik. Zaten olup bitenlere baktıkça saşır- mak kalıyor bizlere... Siyasacılardan yalnız bız umudumuzu kesmedik. TÜ- StAD. tıkanıklığın nedenlerini kamuoyunun tartış- masınasunduğu 'Demokratikleşme Paketi'nde, kunı- • rnünbaşkanı, "Politikacdardan tiksiniyorum!" dıye- ' rek, çözümü seçilmışlerden, yani siyasacılardan bek- '; Iemediğini bağıra bağıra söylemek zorunluğunda kal- •' rh'asında haksız mıydı?.. •; - Türkiye'de seçimle işbaşına gelenler ülkenın so- •,' runlanna çözüm bulamadılOan gibi, sürekli sorunla- • n çojalhyorlar yıllardır. Bu-bol gelirli, sekreterli, da- • yalı 4öşeli milletvekilleri bizce haram yiyorlar... Bun- lara bakarak, ülkemizde temiz kalmış, çözüm ürete- bilen gücün ordu olduğu, ordunun çözüm önerileriy- le sorunlann aşüabileceğı inancı çoğalmakta, bu yön- de bır kamuoyu oluşmaktadır. Bunun nedeni de, siya- sacılardan çoğunluk umudunu kesmiştir. Çünkü, dev- letin yargı organlannda mahkûm edilmiş katliam sa- mklannı devlet hizmetine siyasacılar getırmişlerdir. Onlara yeşil pasaportlan, sılah ruhsatlannı siyasacı- lar verdırmışlerdır. Dahası, uyuşturucu rantmdan ya- rarlanmalanna da sıyasacılann göz yumduklan gün be gün ortaya çıkmaktadır. Bugünün siyasacılan, haram yemek için neredey- se iştah şurubu arayan insanlardır. Atatürk dönemi- nin namuslu siyasacılannı, bu sıyasacılann foyalan bir birortayaçıktıkça, birkatdaha saygı ile anıyoruz. Saç- tıklan zifır ve zifoslarla, yarattıklan kanlı, kirli, ko- kuşmuş ortamda yaşadığnmz. son yülarda, çıkarlan söz konusu olunca TV ekranlannda öpüşüp koklaşmala- nnı gördükçe Nietzsdıe'ninbirsözunüanımsıyorum: "İnsan kirli bir ınnakur!" CUMHURİYEr TEN OKURLARA ORHAN ERtNÇ Ortıan Erinç yurtdışında olduğundan bu haftaki yazısını yayımlayamıyoruz. MRIKKALE 2. ICRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN TEBLİGAT Sayt: 1997/1910 Alaeaklı: M. Emin Pilıç Vekıh: Av. Abdullah Bektaş Borçlu: Gönül Özer-O. acık Mahallesi 18 Sokak Turan Apt Kat 1 No: 1-Kırıkkale Borç Miktan- 1611.552/ 930 - lira asıl ve ıcra mas- raflan Alaeaklı M. Emin Pılıç vekıh Av. Abdullah Bektaş ta- rafindan yukandakı numarası yazılı takıp dosyamız ile borçlu aleyhme icra takibine geçilmış olup, borçlu mev- cut adresten aynlmış olduğundan borçlu adına gönderilen ödeme erari bıla teblığ ıade edilmiş. yaptınlan zabıta tah- kikatmda da borçlunun adresı tespıt edılememiştır. Bu sebeble (5) günlük ödeme emnnın 7201 sayılı ka- nunun 28 ve müteakip maddelenne tevfıkan kanuni sûre- ye 20 günlük bir süre ilave edilmek sureti ıle ilanen tebli- ğıne karar verilmıştır. Işbu ilanın gazete neşri tarihinden ıtibaren (30) gün sü- re ıçerisinde ödemenız, takıbın dayanağı senet kambıyo senedı niteliğine haız değilse (25) gün ıçinde mercıye şi- • kâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki imza sıze aıt değilse yine bu (25) gün ıçinde aynca v e açıkça bır dılek- çe ile icra müdürlüğüne bıldirmeniz, aksi takdirde icra ta- kibindeki kambiyo senedındeki imzanm sızden sadır sa- yüacağı, imzanızı haksız yere inkâr ederseniz takıp konu- su alacağın yüzde kırkı mıktannda para cezasma mahk0um edileceğınız, borçlu olmadığmız veya borcu ıt- fa veya imhal edıldığı veya alacağın zamanaşımına uğra- dığını veya yetkı hakkında ıtirazınız varsa bunu sebebleri ile birlikte beş gün içınde tetkik mercine bir dilekçe ilebil- direrek merciden ıtırazın kabulüne dair bir karar getirme- diğiniz takdirde cebn icraya devam olunacaği. itiraz edil- mediği ve borç ödenmedıği takdirde on gün içınde 74'ncü maddeye göre mal beyamnda bulunmaruz, bulunmadığı- ntz takdirde hapısle tazyık olunacağmız hiç mal beyanın- da bulunmaz veya hakıkate aykın beyanda bulunursanız aynca hapisle cezalandınlacağınız ihtar olunur. 21.1.1998 Basuv. 4120 AKSARAY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1996/365 Davacı Atila Anbaş vekili Av. Yakup bötükbaş tara- findan davalılar Muhsın Baydil ve üç arkadaşlan aleyhi- ne açılan izaleyi şüyu davasınm yapılan açık yargılaması sonunda Davalılar Muhsın Baydil, Mehmet Ali Akin, Mustafa Çelebi Demir ve Ismet Güneş adına çıkartılan davetiyele- nn bıla teblığ ıade edildiğı. başkaca teblıgata salıh adres- lerinın bulunmadığından; Davalılar aleyhme açılan İzaleyi Şüyu davasımn kabu- lü ıle Aksaray Paşacık Mahallesi Ada No: 2187, parsel No: 10, pafta No: 19-L, 3-4'te tapuya kayıtlı 764 metre- kare mıktarlı 31.7. 1997 dava tanhı ıtıban ıle arsa olan ta- şınmazın arsa değen toplam 2.865.000.000 TL üzennden taşınmazın aynen taksimı mümkün olmadığı anlasılmak- la açık artırma sureti ıle satılarak ortakhğın giderilmesine, satış memuru olarak mahkememiz yazıişleri müdürü Mehmet Arslan'ın görevlendinlmesine karar verildiği, teblığ yerine kaım olmak üzere ilan olunur. Basın: 3514 tRI de BLJGUN "Müzik Bağı" YEDİ FESTİVALDE YEDİ ÖDÜL Yönetmen: Duane Clark Oyuncular: Zachary Throne Bill Cobbs Christine Cavanaugh T R T - 1 T A L İ H K U Ş U S İ N E M A S I S A A T : 2 1 . 0 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle