Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 1998 PERŞEMBE
HABERLER
Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan, Mehmet Dağ'ın tek başına hareket ettiğini söyledi
4
Korsan sabıkalı bir psikopat'
Dakika
dakika
bunalım
DtYARBAlOR(Cumhuriyet Büro-
su) - THY'nin Gaziantep uçağınm
Adana- Ankara seferini yaparken ka-
çınlması. başta Adana, Diyaıbakır ve
Ankara'da heyecanh dakikalar yaşan-
masına yol açtı. Adana'dan saat
21.30'da havalanan uçagın dakika da-
kika kaçmhşı şöyle:
2230: Uçak Diyarbakır Askeri Ha-
vaalanı'na indi.
22.40: Hava korsanı pilot kabinin-
den kuleyle yaptığı görüşmede. uçağı
sadece yakıt almak için indirttiğini,
yakıt alır almaz havalanacaklannı bil-
dirdi.
2250: Özel harekât timi uçağın et-
rafinda sıkı güvenlik önlennJeri aldı.
Uçağın kalkışına izin verilmeyeceği
açıklandı ve operasyon hazırlıklanna
başlandı.
234)0: Hava korsanı şeker hastası
olan iki kişiyi serbest bıraktı.
23.10: Diyarbakır Emniyet Müdürü
Gaffar Okan başkanlığında havaala-
nında bir kıiz masası oluşturuldu.
Okan, hava korsanı Mehmet Dağ'la
telsiz görüşmelerine başladı.
2330: Hava korsanı 15 kişiyi daha
salıverdi.
23J0: Diyarbakır Dicle Üniversite-
si Hastanesi'nden ve Deviet Hastane-
si'nden istenilen ambıUanslar. muhte-
mel bir operasyon için itfaiye araçla-
nyla birlikte uçagın yakınına yerteşti-
rildi.
23.45:Komandolar da uçak etrafın-
da mevzilenmeye başladı. 7. Kolordu
Komutanı Yaşar Büyükanat da çahş-
tnalan yerinde görmek amacıyla hava-
alanına geldi.
24.00: Hava korsaru sağhk ekibi is-
tedi.
00.10: Uçağa girmeye hazırlanan
saglık ekiplerinin yerini özel harekât
tim görevlileri aldı. Beyaz doktor ön-
lüklerini giyen timler uçağa doğru ya-
naştı ve korsan Mehmet Dagla görüş-
meye başladı.
00.15: Uçak alttan bomba uzman
ekipleri tarafmdan incelenmeye alın-
dı.
00J0: Hava korsanı sağlık ekibi kı-
. bğındaki özel harekât timleriyle gö-
rüşmeyı kesri, uçağın kapısmı kapat-
ördt.
01.00: Operasyon hazırlıklan ta-
mamlandı, emniyet müdürûnden ope-
rasyon için emir beklemeye başlandı.
Ö1J0: Bir yolcu daha bırakıldı.
01.45: Uçağın kapısı güvenlik gö-
jurevlileri tarafindan dişandan açıldı.
*'• îçeride üç yolcu tarafindan etkisiz ha-
£fe getirilen hava korsanı güvenlik güç-
leri tarafmdan birambulansla hastane-
ye kaldınld\, ardmdan emniyet mü-
. dürlüğüne götürüldü.
DİYARAKIR - THY'nin RJ
100 45 tipi Gaziantep uçağını,
Adana-Ankara seferini yaparken
bir oyuncak pandava bomba sü-
sü vererek Dıyarbakır'a kaçıran
Mehmet Dağ'ın. "sabıkalı bir
psikopat olduğu" açıklandı. Di-
yarbakır Emniyet Müdürü Gaf-
far Okan, hava korsanının daha
önceden uyuşturucu. hırsızlık ve
ruhsatsız silah taşımaktan dola-
yı hapis yartığını \e örgüt bağ-
lantısının olmadığını söyledi.
Mehmet Dağ da verdıği ilk
ifadesinde 20-25 gün önce oku-
duğu tslami kıtaplardan çok et-
kilendiğini, bu yüzden Islamı bir
yaşam tarzı yaşamaya karar ver-
diğinı söyledi. Bu hayatı Türki-
ye'de yaşamanın imkânsız oldu-
ğunu fark ettiğini belırten Dağ,
Iran'a gitmeye karar \erdığinı
bildirdi. Önce smır kapısından
geçmeyi düşündüğünü açıklayan
Dağ, sonra uçak kaçırmaya ka-
rar \erdiğıni söyledi. Dağ. "Ar-
kamda hiçbir legal ve illegal ör-
güt yoktur" diye konuştu.
lçinde 62 yolcu ve beş müret-
tebatın bulunduğu Gaziantep
uçağını Diyarbakır'akaçırdıktan
sonra üç yolcu tarafindan etkisiz
Uçakta yakınlan olanlar iyi haberi işitinceje dek ka> gı dolu saatler \ aşadılar. (Fotoğraf: A A)
hale getirilerek yakalanan Meh-
met Dağ ile ilgili soruşturma sü-
rüyor.
Diyarbakır Emniyet Müdür-
lüğü Terörle Mücadele Müdürlü-
gü'nde gözaltmda tutulan Meh-
met Dağ'ın sorgusuna. Emniyet
Genel Müdürlüğü'nce gönderi-
len bir uzman ekip de katıldı.
Psikologlann da bulunduğu sor-
gulamada. Mehmet Dağ'ın akli
dengesinin yerinde olup olmadı-
ğı tespit edilmeye çahşılıyor.
Düzenlediği basın toplantısı-
na, hava korsanının içinde bom-
ba olduğunu söylediği oyuncak
pandayla gelen Diyarbakır Em-
niyet Müdürü Gaffar Okan, ya-
pılan incelemede pandanın için-
de herhangi birpatlayıcı madde-
ye rastlanılmadığını belirterek
şunlan söyledi:
"Hava korsanı, uçakta bulu-
nanlara elindeki oyuncak pan-
danın içinde bir bomba bulun-
duğuna inandırmış. Olaylar ve
uçak kaçırma bundan dolayı
kaynaklannuştır. Korsanı etkisiz
hale getirmek için operasyon
planladık. Bu sırada bizden ipve
sigara istedL Bunlan bomba uz-
nıanıyla verirken uçağın kapısı-
nın açıldığı sırada alttaki özel
timler müdahale edecekti. Kor-
san, ipive sigaralann konuiduğu
paketi iple yukan çektiklen son-
ra kapm derhal kapattı. Bu
plandanvazgeçtik. Bombaoldu-
ğu öne süriilen ovuncağın üze-
rindeki fıtilin 20 saniyede ateş
alabileceğini hesaplayarak yeni
bir operasyon düşündük. Bunu
pianlarken üç yolcu. adamı etki-
siz hale getirdL Kapı açılınca gö-
re\ lilerimiz içeri girdi. Olaym en
$t\indirici taraft kimsenin burnu
bile kanamadan sonuçlanmış ol-
masıdır. Korsanm etkisiz hale ge-
tiriunesinde görev alan tüm gü-
venlik mensuplanmızı kutla-
nm."
Mehmet Dağ'ın yapılan ilk
sorgulamasında, olayın herhan-
gi bir siyasi yanınm bulunmadı-
ğının tespit edildiğini belırten
Gaffar Okan. soruşturmanm sür-
düğünübelirtti. Okan. "Dağ,sor-
gulaması bitinceye kadar Diyar-
bakır'da kalacak. Sorgusu ta-
mamlandıktan sonra basınla gö-
rüştürütecek" dedi.
PSİKİYATRİST PROF. DR. IŞIK SAYIL Bir uçak korsanının yaşam öyküsü
'Şeriatçdarşiddetçi' Dağ'ın esi boşıumvvANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Son yıllarda gerçekleştirilen
ideolojik saldınlarda yer alan dincı
teröristlerin "ruh hastası, meczup"
olarak değerlendirilmesi dikkat
çekerken, Ankara Üniversitesi
Psikiyatri Ana Bilim
Dah Başkanı Prof. Dr. işıkSayıl.
"ekonomik ve sosyal bakımdan
geri kalanlar ile fanatik dincüerin
şiddete daha yatkın okhıklannı"
söyledi.
Şeriatçılann din adına
gerçekleştirdikleri eylemler son
dönemde hız kazandı. lOKasım
1994'te şeriatçı Mahmut Kaçar
Anıtkabir'de. devlet protokolünün de
katıldığı tören sıraşında Kuran'ta
gerçekleştirdiği eylemde şeriat
propagandası yaptı.
Gazeteci olduğunu öne sürerek. eski
model bir kamerayla girdiği
Anıtkabir'de elindeki Kuran'ı
havaya kaldırarak aralannda
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel' in de bulunduğu dev let
protokolünü "dine çağıran" Kaçar.
Demirel tarafindan "meczup" olarak
nitelendi. Kaçar, tahliye olduktan
sonra geçen yıl 10 Kasım'da yine
anma törenleri sırasmda Atatûrk'ün
anısına hakaret ettiği gerekçesiyle
tutuklandı.
'Terörist görüntüsü yok'
Ankara Üniversitesi Psikiyatri Ana
Bilim Dah Başkanı Prof. Dr. Sayıl,
Dağ'ın ruhsal bozukluklannın
bulunduğu yolundaki haberlere
dikkat çekti. Dağ'ın "ciddi bir
terörist" görüntüsü vermediğıni
kaydeden Sayıl, şunlan söyledi:
"Bunlar her şejden, zayıf kişilikkri
nedeniyle giinlük olaylardan
paratoner gibi etkileniyoıiar. Dini
konular son dönemde daha >oğun
olarak tartışılmaya başlandı. IMnci
bir partinin kapatılmasıyla birlikte
her şcy dinle açıklanmaya başlandı.
Bunlardan etkilennıiş olabilir. Dini
konularda zaafi bulunanlan
yönlendirmek kolay oluyor. Din adına
deyip istediklerini yaptınyorlar.
Fanatik dinciler şiddete en çok
başvuranlar oluyor. Cehalet,
ekonomik ve sosyal nedenler de bu
sorunlann doğmasında önemü rol
ovnar.*
1
ADANA (Cumhuriyet
Güney Üleri Bürosu)- Ha-
va korsanı Adanalı Meh-
met Dağ' ın (31) birçok sa-
bıkası olduğu ortaya çıktı.
Fidan Dağ, eşinden bo-
şanmak için dün Adana
Nöbetçi 7. Asliye Hukuk
Mahkemesi'ne başvurdu.
Evli bir çocuk babası
Dağ, Adana'da 1994 yılı-
nın aralık ayı içerisinde
meskûn mahalde silah at-
maktan gözaltına alındı.
Üzerinde 4 gram plaka ha-
linde esrar da bulunan
Dağ, çıkanldığı mahke-
mece seıbest bırakıldı.
Bahar adında üç yaşın-
da bir kızı bulunan ve se-
kiz erkek kardeşi olan
Mehmet Dağ, esrar içmek
suçundan tutuklu bulun-
duğu Aksaray Ceza-
evi'nden 3 ay önce çıktı.
Hırsızlık, dolandıncılık ve
darp suçlannı işlemekten
hakkında işlem yapılan
Dağ, şu anda eşi olan Fi-
dan Dağ'ı da kaçırmaktan
bir süre gözaltında tutul-
muştu.
Ortaokul ikinci smıfta
öğrenim görürken okulu
terk eden Dağ'm işsiz ol-
duğu ve sürekli alkol aldı-
ğı bildirildi. Mehmet
Dağ'ın uçak bileti almak
için evindeki buzdolabını
sattığı ileri sürüldü.
Yoksul insanlan gördü-
ğü zaman sürekli bunalım
geçirdiğini belirten Meh-
met Dağ'ın 72 yaşındaki
annesi Semiha Dağ,
tt
Oğ-
lum sürekli içki içmekte-
dir. Kendisinden başka hiç
kimse>e zaran yoktur.
Ekonomiksıkıntı nedeniy-
le bunalım içerisindeydi.
Oğlumun siyasi bir bağ-
lantısının olduğunu san-
mıyonım" dedi.
Hava korsanı Mehmet
Dağ'ın 22 yaşındaki eşi
Fidan Dağ, dün sabaha
karşı bir yakmıyla birlikte
Adana Emniyet Müdürlü-
ğü'ne götürüldü ve ifade-
si alındı. Fidan Dağ, ifade-
sinde özetle şunlan anlat-
tı:
"Mehmet'le lise yüia-
nnda tanıştık ve daha son-
ra kaçıp evlendik. Aramız
bozuktu. avn yaşıyorduk.
Bana sürekli olarak bir
gün yurtdışına gideceğjni
ve mutlaka televizyonlar-
dan görüneceğini anlatı-
yordu. Ailesinin yanmda
kalıyordu. Uçak kaçırma
oUyınınokhığugünevege-
Up uçak biletini gösterdi.
Hiç şaşırmadım. Kı/ımın
ayı oyuncağını nasıl aldıgı-
nı bilmiyorum."
Fidan Dağ, eşinden bo-
şanmak için dün Adana
Nöbetçi 7. Asliye Hukuk
Mahkemesi'ne başvurdu.
Fidan Dağ, boşanmaya
gerekçe olarak şiddetli ge-
çimsizliği gösterdi.
Kaçınlan Gaziantep uçağının mürettebatı, hava korsanının davranışlannm normal olmadığını söyledi
Pîlotlar: Müdahale etmemiz yasaktstanbul Haber Servisi - Hava
korsanı tarafindan kaçınldıktan
sonra yolculann müdahalesi) le
kurtanlan Türk Hava Yollan'na
ait (THY) Gaziantep uçağının
ikinci pilotu Erdoğan Koç, pı-
lotlann saldırgana müdahale
hakkının olmadığını belirttı.
Koç, uçağın Diyarbakır'a ındi-
rilmesinin ardmdan saldırganın
etkisiz hale getirilmesi için yol-
culann yoğun ısranyla karşılaş-
tıklannı \-urgula\arak "Saldır-
gana bir şe> yapmadığımız için
adeta bize diş bili>orlardı. Zaten
sonunda biz kokpittoyken oniar
müdahale etti. Eğer o> uncak a>i
gerçekten bomba olsa>dı, bü-
>ük bir tehlikeyle karşı karşrya
kalabilirdik" dedi. Kaptan Pilot
Ali Gürkan da "Korsan bana
bir ara "Ağabey hapse gırersem
beni zivaret eder mısin' dedi.
Bu sözü duyunca. derin bir oh
çektim. Demek ki eylem yapma-
yacak diye düşündüm" dedi.
Hava korsanı tarafindan kaçı-
nlan Gaziantep uçağının yolcu-
lannın bir bölümünü Ankara'ya
götüren Boeing 737 tıpi yolcu
uçağı, THY heyeti, kaçınlan
uçağın mürettebatı ve yolcula-
nyla birlikte dün lstanbul'a gel-
di. THY Genel Müdürü Yusuf
Bolayırlı'nın da aralannda bu-
lunduğu THY heyeti, Gaziantep
uçağının kaptan pilotu Ali Gür-
kan, ikinci pilot Erdoğan Koç,
kabin amiri Sevgi Akbulut hos-
tesler Şöhret tşsever, AyUn Elba-
sanlar ve kaçınlan uçağın 19
yolcusunu taşıyan THY'ye ait
"Çanakkak" adlı yolcu uçağı,
saat 07.25'te Atatürk Havalima-
nı'na iniş yaptı. Bolayırlı ve
Gaziantep uçağının mürettebatı
Kaçınlan Gaziantep yolcu uçağının mürettebatı ve yolculan, dün
tstanbul'agetirildi.(Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)
daha sonra THY Genel Yöne-
tim Binası VIP salonunda bir
basın toplantısı düzenledi. Bo-
layırlı, kaçınlma olaylanna kar-
şı tek önlemin alınan güvenlik
tedbırlenne uyulması olduğunu
söyledi.
Güvenlik kurallannın ca>dı-
ncı özellik taşıdığını belırten
Bolayırlı, yolculann tüm kaide-
lere uymalannı istedi. Kaçınl-
ma anını aynntılanyla anlatan
ikinci pilot Erdoğan Koç bir so-
ru üzerine kendilerinin saldır-
ganlara müdahale haklannın ol-
madığını söyledi. Koç. "Bizim
göroimiz uçagı güvenli bir şe-
kilde indirip kaldırmaktır. Di-
ğer kabin görevlilerinin göre^i
de sanıldıği gibi ikramda bulun-
maktan çok bu gibi durumlarda
>olcu>u sakin bir şekilde tahliye
edebilmektir. Bu bizim Kura-
nıkerinıimizdir" dedi. Yolcula-
nn saldırgana müdahaleri sıra-
sında pilotla birlikte kokpitte
olduklannı kaydeden Koç. "Ar-
tık saldırgan da yavaş yavaş me-
lekelerini yitirmeye başlamıştı.
O sırada biz içeri girdiğimizde
\olculann saldırganı ait ettikle-
rini gördük. Ünlan yasaklaya-
madık. Hatta bir tanesi o kadar
öfkelh'di ki saldırganın bacağını
ısırmaya, kırmaya çalışıyordu.
Ben engel olmaya çahştun. O sı-
rada yerdeki bomba olduğu söy-
lcnen oyuncak ayıyı gördüm ve
hakikaten oyuncak olduğunu
anladım" diye konuştu
Kabin Amiri Sevgi Akbulut
saldırganın ruh hali konusunda
ancak doktorlann bilgi \erebi-
leceğinı söyleyerek "Ancak bi-
ze göre kesinlikle normal bir in-
san değiMi" diye belirtti. Kap-
tan pilot Ali Gürkan ıse korsa-
nın uçakta bulunan ıçkilerin po-
şetlere doldurularak atılmasını
istediğini, bu işlem yapıldığı sı-
rada korsanın etkisiz hale geti-
rildiğini söyledi. Gürkan. şöyle
konuştu- "tlerleyen saatlerde
korsan bana 'ağabey' diye hitap
etmeye başladı. Bir ara bana
Ağabey hapse gırersem benı
zıyaret eder misın' dedi. Bu sö-
zü duyunca, derin bir oh çektim.
Demek ki eylem yapnvayacak
diye düşündüm."
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calislarC" raksnet.com
Istanbul Üniversitesi'nde türban
yasağıyla başlayan gerüim, sonunda
sağcı-solcu öğrencilerin ortak tep-
kisini beraberinde getirdi. Günlerdir
istanbul Üniversitesi kapısında sü-
ren türban yasağının ne işe yaradı-
ğını düşünüyordurn. Ben böyie dü-
şünürken Istanbul Üniversitesi Rek-
törlüğü işi daha da ileri götürdü.
"Türbanlı, sakallı ve kimliksiz" öğ-
rencilerin hiçbirini okula almaması
için polise çağrıda bulundu.
O anda olanlar oldu ve her görüş-
ten genç, ortaklaşa Istanbul Üniver-
site Rektörlüğü'nün tutumunu pro-
testo etmeye girişti. Değişik görüş-
lerden öğrencilerin, çok uzun yıllar
sonra ortak bir siyasi tepki göster-
mesi, acaba üniversite yöneticileri
için uyarıcı oldu mu?
Çünkü biliyorum ki üniversite öğ-
retim üyeleri de üniversitelerdeki an-
ti-demokratik, 12 Eylül'cü yapılan-
madan şikâyetçiler. Poüsin üniversi-
Saçla Sakalla Uğraşmak...
te kapısında gençlere baskı yapma-
sından memnun değiller.
Şimdi kendileri yasakçı duruma
düştüler ve polis çağırmak ihtiyacınt
hissettiler.
Bir üniversite yönetiminin okula
polis çağırması iyi birşeydeğil. Çün-
kü, böylesine bir uygulama, yöneti-
min öğrencileriyle arasının giderek
açıldığı anlamına gelir. Türbanla baş-
layan eylemin bütün gruplara sıçra-
ması, bana bizim öğrencilikyıllarımı-
zı anımsattı. 1968'de ilk üniversite
işgalleri başladığında, sağcı-solcu
öğrenciler birlikte hareket etmiş, or-
tak talepler ileri sürmüştük.
O yıllarda üniversitelerde solcu öğ-
rencilerin egemenliği vardı. Bizler
uzunca bir süre sağcı gençleri de bu
eylemlerde harekete geçirmeyi dü-
şündük ve buna çabaladık.'llk yıllar-
da da bunu bir ölçüde başardık.
Sonraları, siyasi erki elinde bulundu-
ran devlet yöneticileri, her zamanki
alışkanlıkları içinde, sağcı öğrencile-
ri, solu ezmek için örgütleyip silah-
landırdılar ve üzerimize sürdüler.
Başlangıçta Isiamcılar, daha sonra
ülkücüler devletin maşası olarak üni-
versite gençliğini ezmek amacıyla
kullanıldı.
O yıllarda sol yükselip geliştikçe,
üniversitelerdeki çağdışı eğilimler
marjinalleşip, etkisiz hale geliyordu.
Solcu ve demokrat gençler, siyasi ik-
tidarlar henüz üniversitede şiddeti
tamamen egemen kılamadığı için
gerici akımlara ve düşüncelere karşı
tam anlamıyla fıkri bir üstünlük sağ-
lamışlardı. Isiamcılar, fikirtartışmala-
rında, solculann karşısına çıkacak bir
güce sahip değildiler ve bu nedenle
gelişip, etkili olamıyorlardı.
Çünkü. düşünen, tartışan ve öz-
gürlük arayışı içinde okuyup kendi-
sini geliştiren gençlik, çağdışı gerici
fikirlere rağbet etmiyordu. O yıllarda
devlet güçleri, üniversite içine girip,
tamamen egemen olamadtkları için
okulların içinde hiçbir gerici akım ge-
lişme olanağı bulamıyordu. Nispi öz-
gürlük ortamı, gerici fıkirlerin geliş-
mesinin önünü kesiyordu.
Son yıllarda 'irtica'y\ temel tehlike
olarak gündemine alan devlet, bu
konuyu da geleneksel yöntemlerle,
yani baskı yoluyla çözmeyi deniyor.
Bir siyasi akımı yok etmek mi istiyor-
sun, yasaklarsın, baskı altına alırsın,
hapse atarsın biter. Türban konusun-
da da bu yaşanıyor. Gençlerin siya-
si Islama neden yöneldiği, Islamcılı-
ğın neden bu kadar hızlı bir şekilde
geliştiği üzerine kafa yormayı bile ge-
reksiz bulup. bir yasakla sorunu çö-
zeceklerini sanıyoriar.
Devlet, üniversitede kimin nasıl gi-
yeneceğine kanşmamalı. Eğer, ora-
da siyasi bir sorun varsa, bunun çö-
zümü de siyasi olmalı. Eğer dinci
akımtarın üniversitede güçlendiği
düşünülüyorsa, bunun çözümü, öz-
gürlük ortamını daha da geliştirmek
olmalı. Özgürlüğün, demokrasinin
geliştiği bir yerde gerici ideolojiler ge-
lişemez. Siz hiçbir demokratik ülke-
de, şeriat tehlikesi olduğunu duydu-
nuz mu?
Üniversite yöneticileri, önce kendi
özgürlükleri, sonra da öğrencilerinin
özgürlükleri için çabalasınlar. Bilim,
özgür bir ortamda gelişir. Çağdışı dü-
şüncelerin panzehiri, demokrasi ve
özgürlük bilinciyle yeni nesiller yetiş-
tirmek. Saça, sakala karışmakla bir
yerlere vanlamayacağını, umarım kı-
sa sürede anlarlar.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Güce Tapmak
ABD, SSCB çöktükten sonra, tarihinin en büyük
egemenliğini kurdu dünya üzerinde. Bu gerçek,
Amerikah yazartann kalemlerinden şöyle dile ge-
tiriliyor: "Amerıkan yüzyılı büyük bir hızla sürüyor.
Bütün milletlere, nasıl birpolitika izlemeleri gerek-
tiğini söyleyebiliyoruz. Libya gibi bazı düşman ül-
keler dışında herkes, büyük ölçüde, onlara dikta
ettiklerimizi yerine getiriyor." (Int. Herald Trib. ya-
zan Richard Reeves)
Bu diktaya karşı gelmenin ne sonuçlar doğura-
cağını da ABD, Irak'a büyük bir askeri güç yığa-
rak gösterdi.
ABD'nin bütün dünyada 1.5 milyonluk ordusu
var.
Bu silahlı kuvvetlerin dünya üzerinde dağılımı-
na baktığınızda, bir dünya polisinin hemen her ye-
re müdahaleye hazır bekletildiğini görürsünüz. Pa-
sifık bölgesinde 304 bin; Atlantik bölgesinde 478
bin; Orta Amerika'da 7 bin; Avrupa'da 127 bin;
Arap ülkelerinde 25 bin; Bosna'da 10 bin... Akde-
niz'de 6. Filo; Körfez ve Hint Okyanusu'nda 5. Fi-
lo. Ve binlerce uçak, top vb...
Bu silahlı kuvvetlerin varlığının gerekçesi, dün-
yayı "komünizme karşı" korumak değil miydi?!
• • •
Dünya hiç bu kadar yoğun ve çokyönlü bir Ame-
rikan egemenliği altına girmemişti.
Yarınki dünyayı biçimlendirecek bütün teknolo-
jiler ABD'nin egemenliği altında. Bilgi teknolojile-
ri, havaolık; bilim ve teknolojide vb. ABD'nin ra-
kip tanımaz üstünlüğü var.
Otomobil üretiminde birinci (1996'da 11.8 mil-
yon, Japonya 10.4 milyon); silah satışında birinci
(17.7milyardolar, Rusya 7.8 milyar); bilgisayarya-
zılımları satışında rakipsiz (1995-96: IBM19.6 mil-
yar dolar; Microsoft 13 milyar dolar, Oracle 6.3 mil-
yar dolar, hepsi ABD şirketi)...
Dünya ekonomileri esas olarak ABD'nin kârına
çalışıyor. ABD şirketleri büyüyor, güçleniyor. Dün-
yada serbest piyasa ekonomisinin en büyük pro-
pagandacısı ABD. Amerikan şirketlerinin önünde
hiçbir engel istemiyor.
Bu nedenle ABD Ticaret Bakanı Ankara'ya gel-
diğinde, enerji ve haberleşmede bütün devlet sı-
nırtamalannın kalkması, devletin bütün alanlardan
elini eteğini çekmesi gerektiğini söyleyebiliyor.
Ekonomide her zaman güçlü olanın borusu öter,
yasası işler. Bu güçlüler de ABD şirketleridir. ABD
şirketleri, ülkemizde de büyük bir taarruzda, Ame-
rikan şirketleri ile ilişkiye giren bütün yerli güçler,
ister sermaye, isterse beyin gücü olsun, ticaretın
her türtü kaba ve utanmaz yöntemleri kullanılarak
tasfiye ediliyor.
Ülkemizde globalleşme süreci içinde kaç yerli
şirketın ABDTı şirketlerin elıne geçtiği araştırılsa,
çok ilginç sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Amerikan kültürü de hiç bu kadar çok ve hızlı
dünyayı sarmamıştı. Kültür demek, ticaret ve bü-
yük kazançlar demek. Amerikan eğlence sektörü
ürünleri (müzik, klipler, TV ve sinema filmleri) bü-
tün dünyayı kaplamış durumdadır ve ABD'nin ha-
vacılıktan sonra neredeyse ikinci büyük dışsatış
sektörü olmuştur.
Amerikan idolleri, "Mc Donald (fast food), Mic-
rosoft (fast computer), MTV (fast music)" bütün
dünya gençliğini tek bir kalıba dökmüş ve "Ame-
rikan güdümlü bir sihirli dünya içinde yaşayan in-
sanlara" dönüştürmüştür.
• • •
Ismet Inönü, vaktiyle ABD ile beraberiiği "vah-
şi bir hayvan/a yatağa girmeye" benzetmişti. Bu
benzetmenin patentinin asıl sahibi Ingiliz tarihçi
Arnold Toynbee'nin tarifi şöyleydi: "Amerika kü-
çük bir odada yaşayan büyük bir köpek gibidir.
Kuyruğunu her salladığında sandalyeler devrilir."
Şimdi ise "Bu koca hayvan yerinde zaptedile-
miyor, dört bir yana havlıyor ve ısırıyor; dünyanın
geri kalanlan tarafindan dizginlenmeye ihtiyacı
var. "(Spiegel, 36/1997)
• • •
Dünya, ABD'yi Irak'a saldınnın sınınnda dizgin-
leyebildi.
Ülkemizde ABD'nin bu savaşma alkış tutup Tür-
kiye'nin de savaşa katılmasını kışkırtanlann nasıl
bir ruh hali içinde olduklannı merak etmiyor
musunuz?
Yolcu Fahrettin Ulusoy
'Onu soluksuz
bıraktım'
İSTANBUL (AA) -
THY'nin Adana-Ankara
seferini yapan uçağını ka-
çırarak Dıyarbakır'a indi-
ren Mehmet Dağ ısimli
hava korsanını etkisiz ha-
le getiren Fahrettin Ulu-
soy adlı yolcu. operasyon
planını uçakta tanıştıklan
ErdenerÖzekli adlı yolcu
ile birlikte yaptıklannı.
ancak kaptan pılotun bu-
na olumlu bakmadığını
söyledi.
Her şeye rağmen plan-
lannı uygulamakta karar-
lı olduklannı anlatan
Samsunlu ışadamı Ulu-
soy. "Aradan geçen süre
içerisinde Erdener ileyap-
tığımız konuşmalarda,
korsanın profesyonel bin
olmadığu ruhi sıkıntısı bu-
lunan bir kişi olduğu ko-
nusunda görüş biıiiğine
vardık. Bu da işimizi ko-
laylaşnrdı" dedi. Hava
korsanının. kendilerine ve
mürettebata iyi davrandı-
ğını anlatan Ulusoy, şöy-
le dedi: •*Bize isteyenin si-
gara içebileceğL su alabfle-
ceği, hasta ve yaralı \-arsa
serbest bırakabileceği yo-
lunda açıklamalar >apo.
Uçağı ezilmiş Müslüman
halklann sesini duyur-
mak amacıyla kaçırdığını
ve kûnseye zarar vermek
istecnediğini söyledi. Kor-
sanın bu yaklaşınu cesa-
retimizi daha da arttırdı.
Bir kova içerisinde elden
ele pet şişeleıie su dağınl-
dığı sırada E rdener ile göz
göze geldik. İşte tam firsa-
tı demiştik ki Erdener ani
bir hareketle korsanın
üzerine arJadı ve onu uça-
ğın duvanna yapışbrdı.
Anında ben de atılarak
korsanın şah damannı sı-
karak nefessiz hale getir-
dim. birkaç tokat da ata-
rak onu yereindirdik. Da-
ha sonra Vedat Gülşen
isimli yoicu da gelerek bi-
ze yardım etti."
'Pilot karşı çıktı'
Korsanı etkisiz hale ge-
tirme fikirlerini hostesler
aracılığıyla pilota ulaştır-
dıklannı anlatan Fahrettin
Ulusoy. "Pilot bize gön-
derdiği haberde, yolcula-
nn yaşamlarının kendile-
ri için her şeyden önemü
olduğunu, mihnnda bir
ihtimal dahi olsa riski gö-
ze alamayacaklannı ifade
etti" dedi.
Buna rağmen Erdener
Özekli ile birlikte karar-
lanndan dönmediklerini
vurgulayan Fahrettin Ulu-
soy, olaym kimseye bir za-
rar gelmeden sonuçlan-
mış olmasına çok sevın-
diklerini söyledi.