25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ŞUBAT 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Akademi sinema dünyasını fazla şaşırtmadı, Oscar adayı Hollyvvood yapımlan oldu•.:• Büyük stüdyolar rövanşı aldı• Akademi, tercihini favorilerden yana kullandı. Geçen yıl bağımsız ve îngiliz yapımlann ağırlıkta olduğu Oscar yanşmda, Hollywood bu yıl ağır toplanyla büyük atağa geçti. 'Titanic' adeta gövde gösterisi yaptı. CUMHUR CANBAZOĞLÎT Amerikan Film Akademi- si'nin 5 bin 350 üyesi, bu yıl si- nemaseverleri fazla şaşırtma- dan, Steven Spielberg'in Amis- tad'ıyla Ang Lee'nin Ameri- ka'nın Vietnam ve Watergate'i yaşadığı dönemde bir ailedeki 'çarpık' ilişkileri anlatan olay fılmi ThelceStorm'u haricinde, tercihini favorilerden yana kul- landı. Geçen yıl ortalığı bağım- sız çahşmalara ve Îngiliz filmle- rine kaptıran Hollywood'un ağır toplan bu yıl büyük atağa geçip Titank'in 14 adaylığıyla adeta gövde gösterisi yaptı. lngilizler ise Hollywood'a ancak Fall Monty ile yanıt verebildiler. Gelelim başlıca adaylara; en iyi filmlerde rüya bir geminin kısacık yaşamı üzerine kurulu, sezonun lokomotif çahşması Ti- tanic ile James Ellroy'un roma- rundan alınmış ve bu yıl sinema eleştirmenlerince verilen bütün ödülleri toplamış L.A. Confi- 14 dalda aday olan 'Titanic' ile sinema eleştirmenleri ödüDerini toplman 'Los Angeles Sıriarı' arasında geçecek yanşta sürpriz isim olarak 'Full Monty' dikkat çekiyor. dential (Los Angeles Sırlan) arasında geçecek bir yanşta sürpriz isim olarak Peter Catta- neo'nun Full Monty "si (Anadan Doğma) dikkat çekiyor. Ay so- nunu getiremeyenlere ilginç önerilerde bulunan 3 milyon do- larlık Full Monty, 114 milyon dolar kazanarak ve Dort Nikâh Bir Cenaze'nin rekorunu kıra- rak en fazla seyircı toplayan În- giliz filmi unvanını da eline ge- çırmış durumda. Robin Willi- ams'ın üstün oyunuyla öne çı- kan Good WU1 Hunting ile As Good As Is Gets ise bırkaç adım gerideler. Ticari sinemanın en önemli isimlerinden olmasına karşın yillarca Akademi tarafmdan adam yerine konmayan, ancak Schindler'in Listesi'yle bu kâbu- sa son veren Spielberg yine dar- be yiyerek Amistad'la yanş dışı kaldı. Aslında fılmin senaryo- sunun çalıntı olduğunun iddia edilmesi. 10 milyon dolarlık taz- minat davasının açılması Spiel- berg'in şansını azaltmıştı ama. Morgan Freeman ve Anthony Hopkins gıbi iki dev silahın fil- mi, en azından adaylığa taşıya- bileceği söyleniyordu. En iyi Yönetmen dalında ya- nş, daha önce Vahşi Nehir'le uluslararası ünü yakalamış Cur- tis Hanson (L.A. Confıdential) ile beş yıllık bir çalışmadan son- ra 200 milyon dolarlık Titanic'e imza atmış Kanadalı nükleer enerji mühendisi James Came- ron arasında geçecekmiş gibi gözüküyor. tkinci filmi Full Monty'le aday olan Peter Catta- neo. Good Will Hunting'le Gus Van Sant, Cannes'dan Ozel Jüri Ödülü'yle çıkan The Sweet He- reafter'la Atom Egoyan'ın şansı düşük. En tyî Erkek Oyuncu dalında dört usta Jack Nicholson, Dustin Hoffman, PeterFonda ve Robert DuvaD var ama, Coppoia'nın fil- mi The Rainmaker la starlığını ilan etmeye hazırlanan MattDa- mon, senaryosunu da yazdığı Good Will Hunting'le Oscar"ı evine götürebilir. Bu dalda da KevinSpacey'in L.A. Confiden- tial'dekı başansının görülmeme- si dikkat çekici. Kadınlarda, rol arkadaşı 'ye- ni James Dean' Leonardo di Caprio Akademi tarafından ya- nşma dışı bırakılan Kate VV'ins- let kâğıt üzennde favori görülse de Mrs. Brown'da çok iyi per- fonnans sergileyen Judi Dench ile Hetena Bonham Carter ara- sında şekillenecek gibi gözükü- yor yanş. Bu dalın sürprizi Ju- İie Christie. En İyi Yabancı Film dalında ise Eşkıya'nın masalımsı konu- su. Hollywoodvari anlatımıyla Akademi üyelerinin hoşuna gi- debileceği tartışılıyordu, ama filmin eksik tanıtım ve lobi ça- lışmasıyla 44 aday adayı film arasından sıynlmast zordu. So- nuçta. bugüne dek tercihini sü- rekli Avrupa. Iskandinavya ve Latın filmlerinden yana kulla- nan Akademi bir kez daha 3. Dünya'yı es geçti. îstanbul Devlet Tiyatrosu, George Tabori 'nin 'Bir Casusa Ağıt' adlı oyununu sahneliyor Ihanetvehiçbitmeyen hesaplaşma.ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Macar asıllı yazar George Tabori'nın -djümıze çeyrilen ilk gyyrju "BJıt<^«ur- M Ağrt" Devlet Tiyatrolan nda sahneJ lenmeye başladı. Nazi işgaline karşı mücadele veren bir casusluk örgütünde çalışan üç kişi- nin savaş sırasında birbirlerine olan iha- netini, savaş bittikten sonra kendi içle- rinde yaptıklan hesaplaşmalan anlatan oyun, günümüzde yaşanan olaylara da göndermeler yapıyor. Ihanetin insan ya- şamını nasıl altüst ettiğinın tüm boyut- lanyla irdelendiği oyunun yönetmeni Cüneyt Çahşkur, "Bir Casusa AğıTın, Türkiye'de yaşanan Susurluk olayının ortaya çıkışı ile ilgili bağlantılı yanlan olduğunu söylüyor. özdemir Nutku'nun Türkçeye çevirdiği oyunda Nihat lleri, Civan Canova ve Sema Çeyrekbaşıoğlu rol alıyor. Cüneyt Çahşkur ile oyun üzerine ko- nuştuk. Boz bulanık bir ortam var - Tabori'nin 'Bir Casusa Ağıt' adb oyununu DevletTryatrolan'nda sahnele- me fikri nasıl oluştu? Aslında kendi projem olmazsa oyun sahneye koymuyorum. Osman Wö- ber'den Tabori 'nin 'Bir Casusa Ağıt' ad- lı yapıtını sahneleme önensı gelince ge- ri çevirmek istemedim. Tabori çok sev- diğim bir yazar olmasına rağmen bu oyununu daha önce bilmiyordum. Oyu- nun metnini çok beğendim ve yeni pro- jemi bu oyun için erteledim. Devlet Ti- yatrolan'nin repertuvar yelpazesi çer- çevesinde Tabori'nin yer alması çok olumlu. Tabori dünyada çok tanınması- na rağmen Türkiye'de çok tanman ve oynanan bir yazar değil. Bu oyunun da- ha önce başka bir tiyatro tarafından oy- nandığını sanmıyorum. ı azi işgaline karşı mücadele veren bir casusluk örgütünde çalışan üç kişinin savaş sırasında birbirlerine olan ihanetini, savaş bittikten sonra kendi içlerinde yaptıklan hesaplaşmalan anlatan oyun, günümüzde - , yaşanan olaylara da göndermeler yapıyor. Cüneyt Çalışkur'un yönettiği 'Bir Casusa Ağıt' adlı oyunda Nihat îleri, Civan Canova ve Sema Çeyrekbasıoğlu rol alıyor. - 'Bir Casusa Ağıfın öyküsünü kısa- ca anlaür mısınız? Oyun, öykünün bitrıği yerde başlıyor. Tabon özellikle bu oyunda bilinen dra- matik tiyatro anlayışının dışına taşmış. Yazann bu oyununda bir öykü izleye- mıyoruz; yaşanmış bir öykünün ırdelen- mesını ve hesaplaşmasını izliyoruz. Oyunun algılanması oldukça zor ve kar- maşık. Bu zorluk oyunu benim için da- ha çekıcı kıldı. Oyunda boz bulanık bir ortam var. Oyunda görebildiğimız tek somut şey kadının herhangi bir ihanetı- nin olmadığı ve diğerlerinden daha çok mağdur olduğu "Bir Casusa Ağrt" biraz bulanık bir oyun. Tıpkı Türkiye'de ya- şanan Susurluk olayında olduğu gibi bu oyunda da olay yaşanıp bittikten sonra bizim haberimiz oluyor. Gerçi bu oyun- da bellı- itiraflar var. Ama bunlar hıçbır şeyin özrü olamaz. Çünkü insanlar çok yıpranmışlar ve örselenmışler. Aynca böyle bir savaşım kazanıldıktan sonra geriye hiç bir şey kalmamış. Çok aşın parçalanmışlar. Uçlüyü bir araya topla- dığınızda bir tek insan bile etmiyor. Iş- te bu parçalanmışlığı da çok sevdım. Kaldı ki bütün bu örgütsel mücadeleler- de kişiler kendi kimliklerinı, kendi birey olma durumlannı unutuyorlar. Belki sonradan hesaplaşmasını yapıyorlar, a- ma artık yaşanmış oluyor her şey. Aslın- da belli bir yerde savaş kazanılmış. ama toplumun onayladığı bir konuma gele- memiş. Hesaplaşmayı da hâlâ sürdürü- yorlar. Cıddi anlamda bir kazanım elde etselerdi bu hesaplaşmayı yapmaya bi- le gerek duymazlardı? - Oyunu günümüze uyarlarken rejide ne gibi değişiklikler yapıldı? Uyarlama benı korkutan bir konu. Ya- zann evrenselliğine zarar venrim konu- sunda oldukça büyük kaygılanm oldu. Oyundaki öyküye benzer hesaplaşmalar geçmişte de günümüz Türkiyesf nde de yaşandığı için uyarlama konusunda zor- luk çekmedim. ama bunlarla direkt bağ- lantılar kurmadım. Bunlann ızleklerini Kırk parçadan oluşan düzenlemelerKültür Servisi - Seramik sanatçısı Prof. ZehraÇobanh'nın yapıtlan, Îstanbul Menkul Kıymetler Borsası Sanat Galerisi'nde sergi- leniyor. 24 Şubat'a dek sürecek olan sergide kırk parçadan oluşan düzenlemeler yer alıyor. Anadolu Üniversitesi'nin 40. yılı ile kendi 40. yaşının kesişmesi, Çobanlı için özel bir anlam taşıyor. Türk geleneğinde kırk rakamı- nın farklı bir yere sahip olduğunu gözleyen sanatçı, düğünlerin kırk gün kırk gece yapıl- dığı, bebeklerin doğumlannın 40. gününde kırklandığı, yaşamlannı yitirenlerin ölümle- rinin 40. günü anıldığımn üzerini çizmiş. "Ti- tiz insanlar kdı kırk yarar". "Bir fıncan kah- venin kırk yıl haün vardır", "Dağdaki kuşun kırkı bir akçeye", "Kırk âlemin ağzına kırk arşın bez yetişmez", "Bana dokunmayan yı- lan kırk yıl yaşasın", "Kırk peygambere dua Zehra Çobanlının sergisinden 'Kadının Fendi", Düzenleme, 1997. etmekten bir Allah'a dua ermek yeğdir", -Kadının kırk çırağı var, biri sönse biri yanar", "Kırk yıl yağ- mur yağsa mermere geçmez" deyişleriyle kutlama, anma, övgü, yergi, tutumlu olma, ölüm, pişmanlık, güç, yetki, sabır ve dedikodu gibi konularda anla- mı güçlendirmek için kullanılan kırk rakamını Ço- banlı'nin kıh kırk yararak ele alıp üç boyutlu çalış- malannda birim tekran çokluk öğeleriyle pekişti- rerek yaptıgı düzenlemeler (enstalasyon) ve sanat- çının resimsel tatlann ağır bastığı duvar tabaklan- nı, çanaklannı, lale vazolannı izleme olanağı bula- caksınız sergide. "Kırk katır mı Kırk sanr mı" adlı düzenlemesin- de deyişin vurgulanması > anında kullanılan 160 na- hn şansın sembolü olduğuna, farklı boylardaki anah- tarlardan oluşan eserinde de Çobanlı'nın çözüm bulma, mutluluk ve şans kapılannın açılma- sını sembolize ettiğine tanık oiacaksınız öme- ğin. Anadolu seramiklerinde önemli bir yen olan astar da yıllar sonra Çobanlı tarafından benimsenmiş ve araştınlmış. 1200 derecede istediği parlak ve net renkleri elde ederek kendi seramik dilini oluşturmuş sanatçı. Za- man zaman üzerlerine attığı şeffaf bir sır ya da örtücü farklı bir sır ile parlak mat ilişki- ler sağlayarak resimsel dilini kuvvetlendir- meye çalışmış. Bugüne dek 15 kişisel sergi açan Çoban- lı, 'kırk'ın üzerinde karma ve grup sergisin- de de yer almış. Sanatçının yurtiçi v e yurt- dışında pek çok kurumdaki özel koleksiyon- larda seramikleri bulunuyor. Çalışmalannda teorik anlatıma da önem veren Çobanlı'nın 'Seramik AstarlarT adlı kitabı, halen seramik bölümü başkanlığını yürütmekte ol- duğu Anadolu Üniversitesi tarafından 1996 yılın- daya>ımlanmıştı. Kültür Bakanlığı'nındüzenledi- ği devlet seramik yanşmalannda astarlı çalışmala- n ile 1990 yılından bu yana beş ödül alan sanatçı- nın, Japonya 'Mino' seramik yanşmasından da onur ödülü bulunuyor. / yansıtmaya çalıştım. Oyunda yer alan şiddetli cinsel göndermeler de günümüz dünyasına uzak değil. Oyun tüm bunla- nn külliyen irdelendiği bir öy - Oyuncu seçiminizde ne dı? Oyuncular açısından çok şanslı oldu- ğumu düşünüyorum. Çünkü Civan Ca- nova, Nihat lleri, Sema Çeyrekbaşıoğlu gibi çok sevdiğım oyuncularla çalışıyo- rum. 20 yıllık tiyatro yaşamımda eşine az rastlanır bir ensemble çahşması ger- çekleştırdim. Bazen derdimizi anlatmak için cümle bile kurmaya gerek duyma- dık. Çok hoş ve özverili bir çalışma ol- du. Dekor Katolik küisesi - Metnin karmaşıklığı ve hulanıklığı sejircij'e nasıl vansrj-or? Oyun eğer öykünün bittiği yerde baş- hyorsa elbette bu birtakım algılama so- runlannı da beraberinde getiriyor. tşte tam da burada rejisörün ve oyunculann yorumu gündeme geliyor. Oyundaki ihaneti ve hesaplaşmayı, hem öykünün kahramanları, hem rejisörün hem de oyunculann gözüyle aktarmaya çahştık seyirciye. - Oyunun dekoru hayli ilginç. Terk edilmiş bir Katolik kilisesini kullanıyor- sunuz dekor olarak™ Tabori oyunu yazarken terk edilmiş bir tren istasyonunu seçmiş. Sonradan eşi oyunun üzerinde dramaturjı çahşma- sı yaparken otopark olarak düşünmüş dekoru. Sanıyorum her ikisinin de ama- cı böylesi bir hesaplaşmanın gerçekle- şeceği ortam olarak terk edilmiş bir yer düşünmeleriydi. Ben de farklı birmekân düşledim ve terk edilmiş bir kıliseyi seç- tım. Özellikle Katolik kilisesini seç- memdeki neden ise günah kafeslerinin olmasıydı. Hesaplaşma için bu kabinle- rin çok denk düştüğünü düşünüyorum. Oyuncular birbirleriyle anlaşırken kili- seyi baz alan bir dil kullanıyorlar. Fakat benım çağnşım noktam bu değildi. Önemli olan buradaki hesaplaşmanın bızzat kendisiydi. Bunun içinde de kilise ortamının bu- na çok uygun olacağını düşündüm. Ka- tolik kilisesi. hem oyuna denk düşmesi. hem de tiyatral anlamda zengin malze- me sağlama açısından çekici geldı. - Oyundan beklentileriniz gerçekleşti mi? Nicel anlamda oyun dolu. ama bu be- nim için bir ölçü değil. Önemli olan Türk seyircisinin bu tür oyunlara alışa- cak olması. Ben bir oyun yaparken iki üç kişi için yapıyorum. Eğer her oyun- da nitelıkli seyırci sayısı artıyorsa bun- dan çok büyük mutluluk duyuyorum. O- nun içinde şimdiki nicel sayı çok fazla ilgimi çekmiyor. Bunu o>Tin dolu oyna- masına rağmen söylüyorum. Önemli olan bu oyunla buluşabilecek seyirci po- tansiyelinı oluşturabilmek. Oyunu sah- neleme aşamasındayken daha risklı bir proje olacağını düşünüyordum. Seyirci- den aldığım tepkiler bana benim yanıl- dığımı gösterdi. Türk seyircisinin aslın- da böylesi yeni bir biçime bile açık ol- duğunu ve ne kadar kolay algılayabildi- ğıni gösterdi. Devlet Tiyatrolan'na bu tür oyunlan repertuvarlanna aldıkça, ni- cel olduğu kadar nitel olarak da doluluk oranlan değer kazanacaktır. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bilgi Kayramı ve Üniversite... Bir ülkenin her ilinde bir üniversite kurabilirsi- niz. Hatta üniversitelerin sayısını, o ülkenin il sa- yısına oranla ikiye, üçe de katlayabiliriz. Ama o üniversitelerdeki her dalda bilginin ne olduğu, o ana kadar bilgi diye benimsenmiş olanların bu ni- teliği hâlâ koruyup korumadığı, her koşulda ve - öğrencisi ve öğretim elemanlanyla- herkesçe sü- rekli tartışılmıyorsa eğer, o zaman 'Benim de üni- versitelerim var!' diye övünemezsiniz! Türkiye'de, yükseköğretimi düzenleyecek ye- ni bir yasanın çıkmak üzere olduğu şu günlerde bu konu, üniversitelerimizın gelecekteki yöne- limleri bağlamında yaşamsal önem taşımaktadır. Ve hemen her alanda olduğu gibi, bu alanda da temel sorun bir yasa değil, fakat bir anlayış ve bakış açısı sorunudur. Başka deyişle burada bir yöntemin değil, yöntemin uygulanacağı alanın yapısı önem taşımaktadır. Yeni yasa taslağına ilişkin olarak bugüne ka- dar çeşitli sorgulamalar yapıldı. Ancak anımsa- yabildiğim kadarıyla, bir soru hemen hiç sorul- madı: Yürürlüğe girmesi istenen yeni yasa, bilgi kavramı ile üniversite kurumunun özdeşleşme- sini sağlayabilecek, öğrencilere 'bilgi' diye adlan- dırılan ve -bugün çoğunlukla olduğu gibi- onla- rın tartışmalanna bile izin verilmeyen birtakım doğruların(!) aktanlması yerine, bilgiyi zihinlerin- de, kendi akıllannın ve mantıklannın bir ürünü ni- teliğiyle oluşturmalannın yollannı göstermeyi üni- versite için temel görev sayan bir yönelimi ön- görmekte midir? Böyle bir yönelimi öngörmeyen hiçbir yasa, yükseköğretimi düzenlemek ya da 'yeniden' dü- zenlemek savında olamaz ve ancak biçimsel ni- teliktaşıyan değişikliklerden başkasını gündeme getiremez. Çünkü bir kuruma 'üniversite' kimli- ğini kazandıran öğe, örneğin rektör yardımcıla- nnın tavan sayısı değildir; asıl önemli olan, o ku- rumun bilimsel yoldan bilgi üreten ve bu üreti- min yollannı öğrencilere açan bir kurum kimliği- ni kazanmasıdır. , Batı'da, Italyan Rönesansı'nın hemen önce- sinde Italya'da -başta Padua olmak üzere- bu- günkü anlamda evrensel üniversitelerin sesleri- ni duyurmuş olmaları, bir rastlantı değildir. Orta- çağın inançlar ve dogmalar dünyasının ardından insanlığın yeni bir uyanış sürecine girmesi, temel- leri antikçağ Yunan felsefesiyle atılan bilgi sor- gulamasının yeniden gündeme gelmesiyle ger- çekleşir. Rönesans insanı ya da yeni insan, bil- mesi, ezberlemesi ve inanması için kendisineafc- tanlanı değil, duyumlarının ve aklının verileriyle zihninde kendi çabasıyla ürettiğini bilgi diye be- nimseyen, bu bilginin doğruluğunu da zaman içinde, yeni koşullar ve veriler doğrultusunda sı- namaya hep hazırolan ınsandır. Rönesans'la bir- .liktegerçekleşen olgu, insanoğlunun artık göz- .»'<»*¥ yWn bifcdönyaya açmasttieğif,fakat düfi- yaya ydni bırinsanın egemen olmaya başlama- stdır. Artık birincil olarak inanca değil, ama ken- di aklmın gücüne hayranlık duyan bu yeni insa- nın inandığı tek gerçek, kendi zihinsel çabasıy- la bilebildiği ölçüde insan olabileceği gerçeğidir. Batı'nın üniversite geleneği, insanoğlunun bu noktaya gelebilmesindeki katkılanyla övünen bir gelenektir. Bu gelenek, başlangıcından bugüne bilgiyi durağan, dolayısıyla ezber konusu değil, ama hep devingen, yanı düşünme konusu ve düşündürtücü bir kavram saydığı ıçindir ki, ayak- ta kalabilmiştir. Yıne bu nedenden ötürü Batı'nın evrensel üniversite geleneği, bellı bir ortamda üniversiteleri sayılarıyla değil. bilimsel araştırma ve bilgi üretme yoğunluğu, bu eylemler için ol- mazsa olmaz koşul niteliğindeki kitaplıklarının zengınliği, öğrencilerıne sağlanan bilgi üretme olanaklannın kapsamı vb. gibi ölçütlerle sınar. Ülkemizde mantar yetiştirir gibi yeni 'üniversi- fe'ler açma koşuşturmasının yerini. başarı dere- celeri kendilerine aktarılanlan ezberlemeleriyle değil, ama kendi zihinlerinde üretebildikleriyle ölçülen öğrencileryetiştirmeyi ve kadrolarında da böyle öğretim üyelerine yer vermeyi birincil amaç edinen üniversiteleri çoğaltma karaıiılığının aldı- ğı gün, aynı zamanda bu bağlamda haklı olarak övünebileceğimiz gün olacaktır... Brecht, Kitap Fuarı'nda anılıyor • Kültür Servisi - Türkıye \ayıncılar Bırliğı ve Îstanbul Fuarcılık tarafından 20-29 Mart tarihleri arasında CNR - Dünya Tıcaret Merkezi'nde düzenlenecek olan 1. Uluslararası Îstanbul Kitap Fuan'nda 100. doğum yılı nedeniyle Bertolt Brecht'in kitap ve afişlerinden derlenen bir sergı ve çeşitli etkınlıkleryeralacak. Türkiye Yayıncılar Birliğt ve Alman Kültür Merkezi Goethe Enstitüsü işbirliğiyle düzenlenen etkinlikler kapsamında iki panel gerçekleştirilecek. Bunlardan ilki. 'Brecht Yorumculan' konulu panel. Zelıha Berksoy. Beklan Algan ve Mehmet Ulusoy'un da davetli olduğu panelde Almanya'nın önde gelen Brecht yönetmenlerinden biri de yer alacak. 'Türkçede Brecht" konulu ıkınci panele ise Ahmet Cemal, Özdemir Nutku ve Yılmaz Onay katılacaklar. Etkinlikler kapsamında gösterilecek olan. Brecht'in yönettiği 'Üç Kuruşluk Opera" filminin yanı sıra sanatçının 250 kitabı ve posterlerden oluşan 'Brecht Koleksiyonu Sergisi' fuar süresince gezilebilecek. BUGUN • BAKIRKÖY BELEDh E TİYATROLARI nda saat 20.30'da "Gelin Dokunalım' adlı oyun izlenebilir.(66l 19 42) • ŞEHİRThATROLARI nda Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde saat 20.30'da 'Kalkas Tebeşir Dairesi'. Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde saat 20.30'da 'KocaSinan', Üsküdar M. Celal Sahnesi'nde saat 20.30'da 'Lüküs Hayat'. Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde saat 20.30'da 'Eski Fotoğraflar', Gaziosmanpaşa Sahnesi'nde saat 20.30'da 'Diğerlerinin Adı Ali' ve Harbıve Cep Tiyatrosu'nda saat 15.00'te 'EvliKk' izlenebilir. • AKSANAT'ta saat 12.30'da lazer-disc'ten Lady Day 'The Many Faces of Billie Holiday' caz konsen ve saat 18.30'da Prof. Dr. Orhan Kural'm katıldığı müzikli dia gösterisi izlenebilir. (252 35 00) • İDOB'da saat 20.00'de G. Bizet'nin 'Carmen' adlı yapıtı izlenebilir. • CRR'de saat 19.30'da Tzimon Barto piyano resitali izlenebilir. (240 50 12)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle