18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT 1998 PERŞEMBE KULTUR Bir Tiyatro Oyunculan, Ingeborg Bachmann'm Manhattan'm îyi Tannsı'nı sahneliyor Asla ifade vermeyen aşkın peşînde FECİRALPTEKİS "•KartaUann bîle yuva yapmadıklan yükseklerde bir şey var... Sevenler cep- hesine sahip çıkıp. mutlak bir körieşme içersinde bu cepheyi savunan tuhaf bir şey. tşte bu nedenle, düşünebildiğim za- mandan bu yana. hiçbir yerden gelme- yen, hiçbir yerde yeri yurdu bulunma- yan, sözünii ertiğim kartal yuvalannı destekley en bu çingenenin peşindeyim» As,kuı peşinde olduğumu söyleyebilirim. Hiçbir zanian yakalayıp buraya getire- meyeceğiıniz ve asla ifade vermeyecek olanaşkm!"*. BusözlerbirTann'yaait, Manhattan'm İyi Tannsf na. Bir Tiyatro Oyunculan. bu yıl Avus- turya KülrürOfisi'nin sponsorluğunda Avıısturyalı yazar Ingeborg Bach- mann'ın 1958"de savaşta gözlerini yi- tirenler adına ödüle değer bulunan ve Ahmet Cemal tarafından Türkçe'ye çevrilen 'Manhattan'ın İyi Tannsf ad- lı radyo oyununu sahneliyor. Oyunun yönetmenleri, Cengiz Çakıcı ve Tugay Erverdi. Erverdi. •Manhattan'm İyi Tannsı' rolündeki başanlı performan- sıyla da dikkat çekiyor. Aşk toplumsallaşınca ölür Bir mahkeme salonunda başlıyor oyun. Yargıç. yakalanması olanaksız göriinen birdeli tarafından işlenmişbir dizi suikastin sorumlusunun peşinde. "Bu yargılama. bir örneği daha bulun- mayan bir yargılama olacak!". Sanık, Manhattan'm İyi Tannsı. Evet. İyi Tann öldürüyor. havaya uçuruyor birilerini. Kimleri mi? Aşık- lan... Huzur ve güven olabilsin diye ya- pıyor bunu, çünkü o "herkes ve bütün günler için geçetii olan bir düzene, için- de bütün duygulann ve düşüncelerin y- er bulabildiği bir büyük geleneğe ve o- nun gücüne. bu geleneğin düşmanlan- nın ölümüne" manıyor. Doğaüstü bir güç değıl de. toplumsal değer yargıla- nnın temsilcisi, düzenin koruyucusu olarak karşımıza çıkıyor Manhartan'ın 'ryi Tannsı. "•'Mahkeme salonunda gelişen sorgu- r yunun yönetmenlerinden Tugay Erverdi, Jan ve Jennifer'in aşkını kendi içinde bir tutkuya dönüşen ve toplumu dışlayan bir aşk olarak nitelendiriyor. Romeo ve Juliet, Abelard ve Heloise ya da Leyla ile Mecnun öyküleriyle örtüşen bir aşk bu. lama sürecinde İyi Tann'nın, genç ada- mı elinden kaçırarak görevini tamam- lamaya firsat bulamadığı son aşk vaka- sına. Jan ve Jennifer çiftinin aşkına ta- nık oluyoruz. tşte bu aşk ve oyun üze- rine başlıyor Çakıcı ve Erverdi'yle yar> tığımız söyleşi. Erverdi, Jan ve Jennifer'in aşkını, kendi içinde bir tutkuya dönüşen ve toplumu dışlayan bir aşk olarak nitelen- diriyor. İyi Tann "bir halıya yanan bir sigara bastınrcasına, kabuk bağlamıs, olan dünyada bir delik açmaya koyul- masmlar" diye yok etmeye çabalıyor onlan. Çünkü onlar. "kendilerini şim- diki zamana. başka hiçbir şeye değil. yalnızca şimdiki zamana adadılar, her bakışla. şiddet dolu her solukla adadı- lar; dünyanın en kolay çürüyen madde- sine. hüzünden ötürü acı bir tad taşıyan, içinde ömür boyu hapis yatacaklan be- denlere her el uzatışlanyla adadılar." Erverdi'>e göre bu aşk, Romeo ve Juliet. Abelard ve Heloise ya da Leyla ile Mecnun'un öyküleriyle de örtüşü- yor. "Tarihe bakhğımızda tüm büyük aşklann topluma başkaldırarakyaşan- dığını görürüz" diyor Erverdi. "Bu aşk- lar hep acıyla. ölümle biter, gerçek an- lamdayaşanamazlarbirtürlü. Leyla ile Mecnun'un kavuşamamasıyla, Romeo veJuliefin ötümüyie varolur aşk. Bach- mann'm oyununun inceliği de burdadır zaten. İyi t a n n bir yandan toplutn dü- zenini korurken diğer yandan âşıklan öldürerek aşkı ölümsüz kılar." Oyun, Manhattan'm İyi Tannsı'nı yargılarken. 'Aşk donık noktasına tır- mandıktan sonra toplumsallaşmaya başlar ve böylece de öhneye yüztutar' sav ından yola çıkarak tarih boyunca aş- kın yaşanabilırliğini sorguluyor. u Mahkûm edildiğim takdirde bu her- kesi tedirgin edecek" diyor iyi Tann. "Çünkü burada sevenler ölmek zorun- dalar. aksi takdirde hiç varolmamış ola- caklar. 'Na ölmeye zorlanacaklar, ya da yaşamayacaklar". Şiirsel bir kurgusu var oyunun. As- lrnda radyo için yazılmış olduğundan. her şey sözcüklere yüklenmiş. Oyunun yönetmenlerinden Çakıcı, bu nedenle dramaturjik çözümlemede oldukça güçlük çektiklerinden söz ediyor: "Ta- mamen söze yönelik olan bu oyunu iz- lenebilir bir biçimde sahneye aktarmak için çok çabaladık. Jan ve Jennifer Uiş- kisiningelişiminidışseslervedia ile ver- dik örneğin. Bu aşkı ve çiftin duygula- nnı ifade etmck için dansı, vücut dilini kullandık. Sahnede bir davul ve bir elektro gitarla canlı müzik yaptık. Oyu- na paralel olarak da doğaçlamaya, yu- muşak ve sert seslerin geçişliliğine özen gösterdik.". Aşkı en iyi kırmızı ifade ediyor Sahne. kırmızı ve siyah. Dekoru ha- zırlarken de metinde yer alan imgeleri gözardı ermediklenni belirtiyor Çakıcı. "Aşla en iyi ifade eden renk kırmızı'' di- yor. "Aynı zamanda kana veölüme gön- dermesi var. Siyah da hem teknik, hem de imgesel anlamda larmızıyi en iyi den- geleyen renk. Karşı koyuşun simgesi.". Neredeyse oyundaki heröğe imgesel bir anlam taşıyor. Örneğin İyi Tann, âşıklan yoketmek için kullandığı bom- balan, kendisi için çalışan sincaplar aracılığıyla yolluyor gerekli adreslere. Çakıcı'ya göre gerçek hayatta sevimli ve yumuşak bir hayvan olan sincap, ölümün soğuk yüzünü dengeliyor oyunda. Ya da Bachmann'ın kadın er- kek ilişkisinde ön plana çıkardıgı tavır- lar. kadının pasif, erkeğin faşizan port- resi dış seslerdeki tonlamalarla ifade ediliyor. Her zaman toplumsal konulan irde- leyen oyunlan sahnelemeyi seçen Bir Ti> atro Oyunculan. bu kez de toplumu birinci dereceden ilgilendiren aşkı, aş- kın toplumsal düzen içersinde yaşana- bilırliğini sorguluyor, bir mahkeme sa- lonunda aşkın varoluş ve sona eriş ko- şullannı yargıya açıyor. Sanık, Man- hattan'm İyi Tannsı. "Ben, aşkın dün- yanın karanlık yansında bulunduğuna, her suçtan, her kâfıriikten daha yıkıcı olduğuna inanıyonım. Ben. aşkın orta- ya çıktığı her yerde, tıpkı Yaradılış'ın ilk gününde olduğu gibi bir kargaşanın doğduğuna inanıyorum^.Bf n, âşıklann adil bir sonuç olarak havaya uçtuklan- na ve hep uçmuş olduklanna inanıyo- nım" sözleriyle yapıyor savunmasını. Yargıç susuyor. Dava devam ediyor, tıp- kı aşk gibi... Ingiltere ile Amerika beş adet tüylü oyuncağı paylaşamıyor Resimden Sevimli ayıcık arada kaldı Kültür Servisi - Ingiliz yazar A.A. Milne'in Disney tarafından çizgi filme de aktanlan sevimli karakteri VVinnie the Pooh ile ar- kadaşlan. Ingiltere ile Amerika arasında ufak çaplı bir çekişme- ye neden oldu. lngiliz Işçi Panisi milletvekillerinden Gwynneth Dunwoody. Başbakan Tony Bla- ir'in Vvashington gezisini firsat bilerek. bu sevimli karakterlere esin kaynağı olan ve 50 yılı aşkın bir süredir New York'ta bir müze- de bulunan tüylü oyuncaklan ge- ri almak için kampanya başlattı. Dunwoody, söz konusu oyuncak- lann lngiltere'nin kültürel mirası olduğuna inanıyor. A.A. Milne'in. oglunun oyun- caklanndan esinlenerek yazdığı çocuk kitaplan, Ingiltere'de ço- cuk edebiyatının en çok sevilen ürünleri arasında yeralıyor. Mil- ne, Ingiltere'nin ünlü mağazası Harrods'dan bir zamanlar oğluna aldığı ve sonradan kitaplanna esin kaynağı olan tüylü oyuncak- lan (Pooh. Piglet, Kanga. Tigger ve Eeyore) yayıncısına hediye et- miş. yayıncısı da Amerika'daki birmüzeye bağışlamıştı. lngiliz lşçi Panisi milletvekili Gvvynneth Dunvvoody'nin. 'İngil- tere'nin kültürel mirası olduğu' gerekçesiyle bu tüylü oyuncakla- nn İngıltere'ye iade edilmesini is- temesi, yoğunbirtartışma ortamı yarattı. Nevv York Valisi RudiGi- uliani oyuncaklann kesinlikle ia- de edilmeyeceğini belirtirken, New York Post gazetesi "Bay Bla- ir, önce Spice Girls ve Liam Gal- lagher'ı geri alsın. o zaman biz New Yorklular Pooh'yu da se>e seve geri veririz" diye alaycı bir başlık attı. Amerikalı çocuklar, Winnie the Pooh'nun Amerikalı olduğu- nu sanıyorlarsa. bu onlann suçu mu? Onlar Pooh'yu. Disney'in bugün hâlâ izlenen ünlü çizgi fil- minden tanıyorlar. İçinde yaşadı- ğımız evrensel kültür çağmda Po- oh'nun aslında hangi ülkeye ait oldugunun o kadar önemi yok. Yetişkinler bu ayıcığın kime ait oldugunu tartışadursunlar. çocuk- lann sınır tanımaz hayalgücünde o, ilginç maceralar yaşayan se- vimli bir ayıcık... Yeni bir mizah dergisi: 'Diyojen' Kültür Servisi-Haftalıkyeni bir mizah dergisi: 'Diyojen' çıkıyor. Yayın yönetmenliğini Turgut Çe- viker'in >apacağı dergi. ülkemiz ve dünya mizah birikiminden yo- la çıkarak düşünce. siyaset ve ede- biyat dünyasına farklı bir yorum karmayı amaçlıyor. "Diyojen','ay- nntı'dan 'karmaşa'ya uzanan bir ilgi alanında mizahseverlerle bu- luşacak. Dergide yazacak olan yazarlar şöyle: Çetin Altan. Mert Aü Başanr, Enis Batur. Öner Cira\oğlu. Beh- çet Çelik, Turgut Çeviker, Hakan Dilek, Sulhi Dölek. Orhan Duru, Leyla Erbil, Andrew Finkel, t. Hakkı, Mehmet Ali Kıltçbay, Ömer Ateş Kızıltuğ. Yunus Koray, M.Sabri Koz, Çan Külahoğlu, Gürcan Türeci, Ömer Türkoğlu, Ahmet ÖneL NecefUğurhı, Yur- danur Salman. Kenan Sanalioğlu, Zeyvat Selimoğlu, Aziz SKasboğ- lu, Atay Sözer, Ferhan Şensoy, İr- fan Yalçin. Çizerler ise: Semih Poroy, Tur- han Selçuk, Kamil MasaracL, Ne- cati Abacı, Behiç Ak, Orhan Ak- soy, Erdal Alay, Ercan AkyoL Sü- reyya Aydın, Ferruh Doğan, Gür- büz Doğan Ekşioglu. Cemal Erez, Meral Erez, Kemal Gökhan, Le- \«nt Gönenç, Ruhi Görüney, Atti- la Kanbir, Janusuz kapusta, Tur- gay Karadağ. Pi>ale Madra, Fethi Gürcan Mermertaş. Rana Mer- mertaş. Tan Oral, Eray Özbek, Erol Ozdemir, Emre Ulaş, Haslet Soyöz, Ohannes ŞaşkaL Mahmut Tibet, Erhan Turgut, Mehmet AH Türkmen ve Tonguç Yaşar'dan oluşuyor. heykeüer ,. SirAnthonyÇaro'nunson döneınyapıtlan Londradasergileniyor 0 KüHür Servisı -Günümüz sa- natının yaşayan en büyük hey- keltraşlanndan Sir Anthony Ca- ro, bir heykel sergisine ilk kez kapılannı açan Londra'nın Ulu- sal Müzesi'nde son dönem yapıt- lannı sergileyecek. 73 yaşmdaki usta lngiliz sanatçının yeni hey- kelleri. Giotto, Manet ve Van Gogh gibi farklı dönemlere dam- gasını vuran ressamlann yapıtla- nndan esinlenmiş. 1994 yılında Türkıye'ye gele- rek lstanbul'un Aksanat galeri- sinde bir sergi açan Anthony Ca- ro. 7O'lı yaşlannı sürmesıne kar- şın yenilikçı ta\Tinı sürdürüyor. 1950'li yıllarda tngilizlerin ulus- lararası çaptakı ünlü heykeltraşı Henry Moore'un asistanlığını yapan Caro. 196O'lı yıllarda Amenkan sanat ortammdaki so- yut dışavurumculuk dalgasından etkilenerek gerçekleştirdiği ya- pıtlarla heykel sanatının o yıllar- daki öncüleri arasına girmişti. Kullandığı malzemeler ve tek- nıklerle lngiltere'de genç kuşak heykeltraşlara esin \eren \e eğı- tımciliğiyle de bir kuşağın dün- yayâ bakış açısını değiştiren isımler arasında yer alan Ant- hony Caro. tutucu eleştirmenle- rin tepkısinı çekmiş ancak za- man içinde en sert muhalifterine bile sanatını kabul ettirmiştı. \'an Gogh'un Sandalyesi Anthon> Caro'nun L'lusal Müze'de " Resimden He>kele" başlıgıyla 25 Şubat-5 Mayıs ta- rihleri arasında sergi lenecek he> - kelleri arasında yalnızca bir tane- si müze koleksiyonunda yer alan bir resimden seçilmiş: Van Gogh'un Sandalyesi Caro'nun bu ünlü resimden esınienerek gerçekleştirdiği üç heykel. söz- konusu resmm şanında sergile- Anthom Caro'nun çalışmalanyla Ulusal Müze, ilk kez bir heykei sergisine kapılannı açıyor. necek. Sergide yer alan öteki heykeller ise Giotto. Goya, Ma- net. Mantegna, Mathse ve Rembrandt'ın resımlerinden esinlenmiş. Anthony Caro. Ulusal Mü- ze deki sergisinden söz ederken Rönesans dönemine dönüyor \ e "O dönemde sanarlar arasında. sözgeümi mimari, he>kel ve re- sim arasında bağlar \ardı... O- nun için o denti etkileyici\ di. Gü- nümüzsanatında bu sanat dalla- n birbirinden çok a> n duruyor" diyor. Son dönem heykellerinın belli resimlerden esinlenmiş ol- masıyla ilgıli olarak ".4slında he>kel tuhaf bir sanat çünkü fi- gürii - \ani nesnevi - çıkarrngınız zaman \a resim. >a da mimariy- le kalakalı>orsunuz, Yani aslın- da he\ keün kendine ait belli bir odağı yok" diyor. Van Gogh'un Sandalvesi'nin bu resimden esinlenerek yaptığı heykeller için belki de oldukça aşın bir 'o- dak' oluşturduğunu söyleyen Anthony Caro, "O sandahc as- lında epe> zor... Kendi içinde bel- li bir nesne, bir şey ve ben aslın- da bu tür şeylerden kaçınmaya çalışnorum sanarımda. Ben hey- kellerimde birşeve benze>en ama aslında duygulann taşıyıcısı olan konte>nırlar \apmaya çalışüm hep" diyor. Caro. Van Gogh'un Sandalye- sı'nden esinlenen heykellerinde imzası haline gelen paslanmaz çelik ve seramikçi HansSpinner ile işbirliğinden esinle sert. gri toprak kullanıyor. u Aslında ben, "kapsamak' düşüncesiyle örtü- şen bir yapıt amordum... l lusal Müze'deki \apıtlara baknğımda, bu düşünce> le en çok örtüşen re- sim Van Gogh'un Sandalyesi'\di. Aslında çok sevdiğiın bir resim değildir bu. Ama ilgimi çekti. Kü- fük bir kurunun içine yerieştiril- miş bir sandalye gibi sankL." Caro Ulusal Müze'de resim- lerden esinlenen heykellerini sergilerken. şubat-nisan ayları arasında ayrıca Annely Juda Ga- lerisı'nde öteki tutkulannı bir araya getiriyor. Bir kutu gibi kur- gulanmış, kapalı bir form ile ölüm ve korku gibi kavramları irdelediği "Requiem", bunlar- dan biri. Bosna'daki sa\aştan sonra yapmaya başladığı "Savaş Eylemi" adlı heykelini ise Go- ya'dan esinlenerek yaptığı için yine Ulusal Müze'de sergiliyor. Heykel yapmayı dans etmeye benzetiyor Anthony Caro. "Yal- nızca gözlerinle değiL gözlerin ve gövdenle yapıvorsun heykeli. Heykeli beslersin. heykeli du- \umsarsın. yorgunluğunu hisse- dersm..." Papirüs'ün Brecht özel sayısı Kültür Servisi- Av lık kültür ve sanat dergisi Pa- pırüs'ün şubat sayısı 100. doğum yılı kutlanan Bertolt Brecht'e aynlmış. Brecht özel sayısında \lutlu Parkan. 'Brecht Nedtfn MarJ başlıklı ya- zısında "Marks'ın ekonomi ve tarih bilimi alanın- da hâlâ tek ve aşılmamış olan vapın, estetik izdü- şümünü. Breehfin estetik kuramında buldu" di- > or. Yüksel Pazarkaya ise' Brecht'in Şiir Dediği" başlıklı \azısında oyunlanvla ön plana çıkan Brecht'in şiirüzenne görüşlerini paylaşıyorokur- la. Yılmaz Onav ve Seyyit Nezir görüşmesi "Brechfin kuramı,dünya göriişünedavanır' baş- lığı altında yer alıyor dergide. ErhanGökgücü'nün Brecht'in etiğini değer- lendirdiği dergide Ferhan Şensoy'un 'Dilin di)a- lektiği kılordaksız oluyor' başlıklı yazısı yer alı- yor. Papirüs'ün özel Brecht sayısında ünlü yaza- nn büyük kızı HanneHiob Brecht' in' Yüz yaşmı- da da barikatta kalacagım' başlıklı yazısı da yer alıyor. Annesi ve babası iki yaşındayken aynlan ve annesi tarafından yetiştirilen Hiob babasının ölüm yıldönümlerinde Brecht'in kızı kimliğiyle bile ilgı görmediğini belirtiyor. Politikacı Brecht'i sokağa taşıdıkça aynı sansürden kendisi de nasi- bini alıyor. Özdemir Nutku ise Brecht'in Türki- ye'deki öyküsünü anlatıyor yazısmda. Tunca Arslan'ın 'Gerçeklikten kaçış' başhğı altında Brecht ve sınema ılişkisini değerlendir- diği Brecht özel sayısında aynca C. Parkan Oz- ruranın 'Çok Brecht bir ülkeyiz aslında". Brecht'in 'BiçimcilikÜstüneGörüşler' adlı yazı- lan yer alıyor. Dergide aynca yayımlanmış kitap dalında Ce- mal Süreyya Şiir Odülü'nü kazanan Ahmet Er- han'in, yayımİanmamış kitap dalında Cemal Sü- reya Şiir Odülü'nü kazanan Ozlem Sezer'in ve Aziz Nesin Emek Ödülü'nün sahibi NecdetMah- fi Ayral'ın söyleşilerine yer veriliyor. Tunca Yön- der ise Türkiye'nin televizyonla tanışmasmm o- tuz yılını değerlendiriyor. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Evler, Evlep... 1 Taşındığınız yeni evin duvarları boştur; #ıılar yoktur. Henüz, anılarınız duvarların içine sinrne- miştir; yaşanmamıştır henüz. Bir önceki anılar vardır ki, onları da siz bilmez- siniz. Artık onlar da anı olmaktan çok uzaklarda- dır. Önce oturan, ya anılarını da alıp götürmüş ya da orada bırakmıştır. Duvarlarda bırakmış olsa bile, siz onları göre- mezsiniz; böylece de bilinmeyen anılar olarak, yeryüzündeki sonsuz anılar yumağının içine<jir- miştir. . .. Behçet Necatigil, Evler adlı şiir kitabında, ev'i ve evin durumlarını bir izlek olarak ele alır; as'lın- da Necatigil'in bu kitabınm dışında, evizleğin'fiş- lediği birçok şiiri de vardır. Belki aşağıdaki dizeler, sizin yeni evinize taşın- dığınız ilk günün betimlemesidir: "Evin yalın hali Ister cüce, ister dev - . V . o Camlannda perde yok \ , ~~ Bomboş, ev". . Kim bilir belki de üstat, perdelerin yıkandıği bir günden esinlenmiştir. ,.' Her yeni ev "başlangıcında" ki bu başlangıç o evin anılannın da başlangıcıdır; Necatigil'in E'v- ler'ini okumak ev ile yakınlaşmak için birebirdir. Her taşınma, her yeni ev, çoğunlukla bir "ay- dınlığı" imler: bazen küçük bazen büyük, kimisi- ne göre görkemli, kimisine göre alçakgönülLü, bir seyinç, bir heyecan. Öte yandan, belki de farkında olmadığımız; ya da farkında olsak bile kendimize bile itiraf ede- mediğimiz bir sorun vardır ki, o da zamanla-ftgi- lidir. Taşınmalar ve yeni evler, ne yazık ki bir yanry- la bizi sıkan, mutsuzlandıran zamana ilişkin gös- tergelerdir. Anıların geride kalışı, anıların eski evin duva- nnda kalışı, yıllann da hızla geçişidir. Kim bilir şimdi bu kaçıncı evdir? Kaç yıl olmuştur? ^ "Bilmezden gelsek de ,. Gün sönmeye başladı -T . ' : . • :;-_ ı Seneler eriyor cenkte . .' ' • Yaşamaya vakit kalacak mı?" Evler, büyük bir yaprt'a tanıklık eder: Necati- gil'in görkemli şiirlerinın, esin kaynaklan sonsuz bir çeşitlilik gösterir ama; "yazılışı", kuşkusuz ki ev'lerdedir. , - Evler en ketumudur, anılarla ilişkin... Evler, başka evlerle çağrışımlıdır: '% "Yattığın yerden senin de'^''-'" '*• ** - Bulutlar görünür mü Seyretgökyüzünü ,f , ,^Zt Bir cam genişliğinde". ' ' Yenttjir ev de o(Sa giderek, anılar duvara yâzı- lır, birölay, btrdurum, birart, biröpücük;'fneteam- ca. İlk anı hiçbir zaman unutulmaz. Bir anının, bir duvara yazılması için onun "anı" olması gerekir. İlk anı da bir aşk'hr, kuşkusuz ki: Yaşanmış ya da yaşanmamış olan. Belki deya- şanmasının umudu taşınan: yüreğimizde taşı- nan. Evler, yalnızlıkları, aşkları, kederi. umudu, iro- niyi, coşkuyu, üzüntüyü, hüznü, gerçekleri, so- kakları bile, çocukları ve kadınlan yazar. Belki de Necatigil'in "BirEv Bir Çocuk" adlı şı- iri, söyleyemediklerimizle birlikte söyledtklerimi- zin hepsini içerir: "Gençten bir adamdı ; - • ••'•'' İV V Hikâyesi gayet kısa. •'•'''' Yıllar yılı tek başına yaşadı ' ' Bir gün rasladı bir kıza : : < : Düşündüler, birlikte yürüseler "" ' • " ~. ömür geçiyor nasılsa. Şimdi içine bir ev, bir de çocuk gırer Aşklan yazılsa." Bopusan'da söyleşi • Kültür Servisi - Borusan K.ültür Merkezi'nde ' • bugün saat 19.00'da 'Dede Efendi. Türk Müziginde Bir Dönemeç" başlığı ile bir söyleşi gerçekleştirilecek. Dede Efendi'nin müziğirri dönemin sosyal olayları ışığında anlatıp. örnekler sunacak olan Incila Benuğ müzik ve tarih eğıtimi gördü. Çeşitli dergi. gazete ve diğer yayın organlannda yazılan yayımlandı. Sempoz\urri. '' panel ve söyleşilere katıldı. "İstanbul De^•let Klaîsîk Türk Müzıği Korosu" üyesı olan sanatçı iki yıldıf 'Açık Radyo'da açıklamalı 'Türk Müziği' '""' "•• programlan yapmakta "'•" TOBAV ödülleri veriliyor B Kültür Servisi -Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in himayesinde TOBAV tarafından ikincisi gerçekleştirilen "1996-1997 Opera Bale Ödülleri' 24 Şubat'ta sahiplerini buluyor. Cumhurbaşkanlığı köşkünde sanatçı ve sanatse\erlerin katılımı ile gerçekleştirilecek olan törende ' 1996-1997 Opera Bale Ödülleri' sponsor kuruluşu Denizbank'ın özel ödülleri de verilecek. Özel ödülleri. opera dalında Kültür Bakanlığı Devlet Çoksesli Çocuk Korosu şefleri Prof. Dr. Sadettin Cnal ve Sevim Ünal. bale dalında ise Ankara Devlet Opera Orkestrası alacak. Bozuk Düzen' BBT'de • Kültür Servisi - Güner Sümer'ın yazdığı ve oynandığı yıllarda büyük ses getiren 'Bozulc Düzen' isimli oyun Bakırköy Belediye Tiyatrolan'nın 1997 98 sezonu ikinci tur oyunlan repertuvannda sahnelenecek. Tiyatro yöneticisi olarak da Türk . Tiyarrosu'na önemli katkılarda bulunan Gûner Sümer'in en tanınmış eserlerinden biri olan "Bozuk Düzen', oynandığı ilk yıllardan bu yana yakn ve duyarlı anlayışıyla klasik bir tiyatro metni clarak repertuvarlara girmişti. Kalabalık kadrosm\a prova çalışmalannı sürdüren 'Bozuk Düzen'. doğal âfet sonucu Istanbul'a göçen bir ailenin. ahlak ,. ölçülerinin hiçe sayıldığı. her şeyin para ile ölçüldüğü ve çıkar ilişkilerinin egemen oldıığu büyük kentin karmaşası içinde çözülüşünü /alın bir sahne diliyle aktanyor. BBT Genel sanat ycnetmeni Müşfık Kenter'in rejisiyle seyirci karşısınaçıkacak olan oyun 27 Şubat"ta sahnelenmeye başlıvor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle