Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 1998 PAZARTEÎ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Unutulan Banka
Dr. NEZİH H. NEYZİ ulaştırma Bakanhğı E. Danışmam
S
on yıllarda birçok banka bartı gittı. ba- şan körfez 12 metre derinliğe kadar taranmıştı.
zılari da özelleştırıldı ve kılık değıştırdi. Pendık Tersanesı ıçin Japon ÎHİ fırması ile bir or-
Batan bankalardan Istanbul Bankası. taklıkkurulmuştu. fakat Japonlar hıçbir yatınma ya-
TYT Bank. Imar Bankası en çok hatır- naşmıyordu. Aynca Polonyalılara bir tersane projesi
lananlar. Sümerbank ve Etibarik aynı ad hazırlatılmıştı. En önemlı birimı, 300 metre uzunlu-
altında özel bir şırkete aıt bankalar o!a- ğunda ve 75 metre genişlığinde bir kuru havuzdu.
on yıllarda birçok banka bartı gittı. ba-
zıları da özelleştırıldı ve kılık değıştırdi.
Batan bankalardan Istanbul Bankası.
TYT Bank. Imar Bankası en çok hatır-
lananlar. Sümerbank ve Etibank aynı ad
altında özel bir şırkete aıt bankalar ola-
rak çalışıyor. Denızcılık Bankası hiç hatırlanmaz ol-
du, unutulup gırti. Denizbank diye bir özel banka
var.. eskı banka ıle hıçbir ılişkisi yok.
Denızcılık Bankası TAO tam bırKlT idı ve kamu
görevı yapmak ıçın 1930'larda kurulmuştu. En son
durumda 18 işletmeden oluşuyordu, Bu 18 ışletme
ayn müdiirlüklerolarak altı kişılik biryönetım kuru-
luna bağlı idi. Yönetım kurulu başkanı ve genel mü-
dür Ulaştırma Bakanlığına bağlı olarak çalışırdı.
Tedbırli bir tüccar gibi çalışmak üzere kurulmuş
olan bu ıktisadi de\ let teşekkiilü zarar ederdı ve açı-
ğı malıyetarafındankapatılırdı. Kâretmesineolanak
yoktu, çiinkü her gelen hükümet kendi yandaşlannı
burada ışe yerleştırmekte >arışırdı. Bu bankaya atan-
dığım 1974yılındapersonelsa>ısı26binkışıyeulaş-
mıştı. Kalabalıktan herkese oturacak yer yoktu. Vfü-
şavir kadrolan dolmuş taşmıştı. hatta aydan aya >al-
nız maaş almaya gelenler bıle vardı.
Aynca bu kuruluşa görev ler verilırdi. Örneğin be-
nim aldığım ılk talımat "Pendik'ibitir" olmuştu. Pen-
dık arazisı 1930'larda Atatürk tarafından Denızcılık
Bankasf na aldırılmış ve olduğu gıbı kalmıştı. Yalnız
Pavlı Adası birmendırekle karaya bağlanmış veolu-
Pendik"ın bütün finansmanı Maliye tarafından ya-
ptlıyordu. Proje. DevletPlanlama Teşkilatı tarafından
onaylanmıştı; yürûtücü kuruluş olarak da banka bi-
nmlen çalışıyordu. Pendik, Ulaştırma Müsteşarlığı
ve DPT tarafından yakından izlenen bir proje olmuş-
tu. Bankanın ışlettiğı altı tersane vardı: Haliç, Camı-
altı, Hasköy, lstinyejzmir'de Alaybey ve Van Gölü'nde
Tatvan. Her tersanenin bir müdürü ve gerekli kadro-
lan vardı. Yatınm bakımından genel müdürlûktekı Ter-
saneler Müdürlüğü'ne bağlıydılar. 1975 yılında bir
de Pendik Tersanesı Müdürlüğü kuruldu. Bu müdür-
lük aslında Tersaneler Müdürlüğü içınde bir masadan
ibarettı. Satın Alma Müdürlüğü ihale dosyalannı ha-
zırlar, Muhasebe Müdürlüğü hesaplan tutardı.
Uzun tartışmalardan sonra Pendik'te bulunan es-
ki bınalaronanldı. Pendik Tersanesi Müdürlüğü ge-
nişletilerek oraya taşıtıldı. Pendik o zaman bir çamur
deryası idi. Demıryollan ile anlaşma yapılarak ter-
saneye yakın bir tren istasyonu açıldı. Pendik"ten ter-
saneye hiçbır araç çalışmazdı ve kışın yol. geçilemez
duruma gelırdi.
Ilk iş "ihata duvan" denen ve tersaneyı çevrele-
yen duvar yapılarak duvar boyu içerden ağaçlandı-
nldı. Yönetim binası ıkı v ılda bıtırildı ve çalışma ko-
şullan düzeldı. Öbür bınalan ve nhtımlan alan mü-
teahhitler sözlerinde durmadılar. ınşaatlar yanm kal-
dı. Havuz ancak 7 metre derinliğe kadar kazıldı ve
orada durdu.
Bankaya ıkinci kez Danıştay karan ile 1979'da
döndüm. Iki yıl bakanlıkta "müşavir" olarak bekle-
miştim. fakat Pendik'te olup bitenı tzlıyordum. Gö-
reve dönerdönmez çalışmayan müteahhitlen mahke-
meyeverdikvePendik'tençıkarttık Mahkemehapıs
karan aldı, müteahhıtleryurtdışına kaçtılar. Yenıden
ıhaleler açıldı ve iş hızlandı. Pendik Tersanesı Mü-
dürlüğü'nde ayn bir Satın Alma Dairesi kuruldu ve
Pendik'teki vönetim binasına taşındı. Havuzu yeni-
den kazdınp 12 metre dennliğe indirdik. Rıhtımlar
ve kreynler ayrı ayn müteahhitlere venldı.
Gantry kreyn Karabük fabrıkasına ısmarlandı. Rıh-
tım vinçlerı ayn bir firmava ısmarlandı. Sulzer fir-
ması ile anlaşma yapıldı ve boş kalan bir bınada ta-
dilat yapılıp gemı motoru üretımıne başlandı. Dışar-
dan alınan (ıthal) parçalarla montaj şeklınde başla-
yan bu üretım halen yüzde 70 yerli üretilen parçalar-
la gerçekleştırilıvor.
1979'da otuz mühendıs Ingiltere'ye bir tersaneye,
beş mühendıs Japonya'ya, beş mühendıs de Norveç'e
eğıtıme yollandı.
Iki yıl sonra ıktidar partısı tekrar değıştı. yenıden
Ankara'ya bakanlık müşav ırlığıne atandığımda Pen-
dik projesi dönülmez noktava gelmıştı. Bu dönemde
yetişen kırk genç arkadaş tersane>ı ışler duruma ge-
tirdiler ve halen de onlann elınde venmli bir biçım-
de çalışıyor. Özellestirme modası çıktığı zaman az kal-
sın Pendik dehebaedifivordu. lşçilere. emekiibirva-
tandaş olarak. kurulan yenı şırketın aslında ışçilere
aitolmadığını anlattım. Bu şırket ışçı şırketı gıbı gö-
züküyordu. fakat ışçılerın yönetımde hıçbir söz hak-
kı yoktu. Aynı görüşü paylaşan kişilerle bırlıkte top-
lantılar yaparak ve yazılar yazarak kamuoyuna duru-
mu açıkladık. tstınye'yı kurtaramadık t'akat Pendik
ve öbür tersaneler talandan kurtuldular ve halen ça-
lışıyorlar. Motorfabnkasıda9bın500bevgırgücün-
de dev birdizel motorunu 11 ayda ürettı ve teslım et-
tı.
Emlak Bankası parçalanıp özelleştinlecek. Daha
Türk Tıcaret Bankası satışının üzerindekı şaibeler
kalkmadan Emlak Bankası da özelleştirme masa^ın-
da. Bakanlar Kurulu. Emlak Bankasf nın bireysel
bankacılık bölümü dışında Denız Tıcaret Bankası. Ko-
nutbank ve Dış Tıcaret Bankası şeklınde üee bölüne-
rek özelleştırilmesi projesıni benimsedı. Denız Tıca-
ret Bankası, Denizcilik tktisat Bankası olacak. Teş-
kilatı 15 şube ve 400 personelden oluşacak. Deniz-
cilik Bankası'nm 40 şubesi vardı ve genel bankacı-
lık hizmetleri dışında gemi inşaat kredılerı venrdı.
Düşük faizli gemı inşa kredilennın yüzde 95 'i Mer-
kez Bankası tarafından karşılanırdı. Bu dosyalar IVfer-
kez Bankası belgeliklennde (arşıvlerinde)dır Orada
bır inceleme yaparak kımlerin kredı aldığı ve ne ka-
dar gemi yapıldığı saptanabılır. Belkı bu yöntemle pek
çok usulsüz kredinin sahıbı ortaya çıkarılabilir. Em-
lak Kredı Bankası'nı özelleştirmeden öncebu sapta-
manın yapılmasında büyük yarar vardır.
ARADABIR
NAZMÎYE HALVAŞİ
CHP Parii Meclisı Cyesi
Siyaseti Gençleştirmek
Siyaset zor iştir. Kadın ıçinse ikı kez zordur. Fakat
zoru kolay kılmâk yine biz kadinlann ışidir. Bugün Tür-
kıye'de kirlenen, yozlaşan, mafyalaşan, çeteleşen
siyaseti rayına oturtmak için siyasetin kadına gerek-
sınimi vardır.
Evet siyasetin kadına gereksinimi vardır. Halka
doğru yönelen kadınlara... Çünkü halkımız, kötü er-
kek siyasetçılerden bıktı. Bu nedenle kötü kadın si-
yasetçi görmek ıstemiyor. Bu bilinçle kadın siyaset-
çiler, daha sorumlu davranmak zorundadırlar. Bu so-
rumlufuğu taşıyamayacak olanlar, siyaset kulvanna
girmesın. Kadınlar sıyasete katıldıkiannda, siyaset do-
ğal zeminıne çekilecektir. Içki masalannda yaptlan ucuz
pazarlıklar yerine, halkın içinde, halka karşı daha so-
rumlu siyaset yapılacaktır. Siyaset yapanlar artık ka-
dın ya da erkek diye ayrılmayacaklardır.
1934'ten bu yana siyaset sahnesinde yetennce öne
çıkamayan biz kadınlar, bunun sorumluluğunu sade-
ce erkeklere atarak kurtulamayız. Çünkü bu alan öy-
le bir alandır ki sadece bılgi ve birikimli olmakla ol-
maz. Bunlar olacak, ama halka ulaşmayan bilgi ve
birikimin anlamı yoktur. Halkın dilini anlayan, bıreyi
değil toplumu düşünen kadınlar olarak siyasette et-
kin olmak gerekmektedır. Özverili olmalı ve kendini
bu ülkenin sorunlanna, halka hızmete adadığına inan-
dırmalı. Hiç kimsenin altın tepsilerle kendilerine bir
yerleri sunmasını beklemeden kendi özgüvenleri ve
çalışmalan ile hak etmeliler. Kolay elde edilenler, ko-
lay harcanır, oysa tımaklannızla kazıyarak elde ettik-
lennizden kolay vazgeçmezsinız, asla sorumsuz dav-
ranamazsınız. Ülkemizin bugün ciddi birsıyasal eko-
nomik ve kültürel bunalıma duştüğünü hepimiz bili-
yoruz. Sorun öyle hükümet kuruldu kurulmadı soru-
nu değil. Asıl sorun bu noktaya nasıl gelindiği. Ca-
nından bezdirilen halk, mafyalaşan ve çeteleşen si-
yasetten umudunu kesiyor. Demokrasimiz açısın-
dan ciddi birtehlikedir. Siyasal bunalıma uzun vade-
li çözümler düşünmek gerekmektedir. Bunun için
buradan seslenıyorum: Atatürk ve cumhuriyete inan-
cinı yakasında taşıdığı rozetlerle değil, yaşam biçim-
leriyle gösterebilenler, göstermek isteyenler, bugün
kadının seçme ve seçilme haklannı elde edişinin 64.
yıldönümü. Kadınları sorumlu siyaset yapmaya ça-
ğınyorum. Artık tribünden sahaya inmek zamanıdır.
Bu bize yıllar öncesinden verilmiş bir görevdir. Bu so-
rumluluğun bilincinde milyonlarca kadın ve erkek
vardır. Vardır da nedense sadece seyretmektedir.
Atatürk demişti ki: "Kadınlar kendilerine ait görev-
leri yapacaklan gibi aynı zamanda toplumun gö-
nenci, mutluluğu için genei çalışmaya da dahil ola-
caklardır." Siyasal alanda ne yazık kı kadın yok. Bu
alana giremedi. Oysa kadın paylaşımcı, kadın anla-
yışlı veyaşamı güzelleştirendir. Kadın şiddeti sevmez.
Dönüp siyasete baktığımızda bu alanın bütün bu
özelliklerden ne kadar yoksun olduğunu göreceksi-
niz. Eksik burada. Siyasete kadını sokaltm, siyaseti
gençleştirelim.
Sarmısak, Doğanın En Görkemli İlacı
Prof. Dr. AYŞEGÜL DEMİRHAN ERDEMİR uiudag üm. T,P Fak. ûgr. üy
S
armısak bütün doğal ilaçlar içinde en linde kullanmaktadır. Örneğin Almanya'da 7 mil-
yararlısıdır. Çünkü hemen hemen bü-
tün rahatsızlıklara karşı kullanılır. Bu
görkemli ilacın birçok tıbbi etkisi bu-
gün günümüz tıbbı tarafından da onay-
lanmıştır. Sarmısak, Affium sathıım
L bıtkısinin (sarmısak bitkısi) soğanı (Bulbus Al-
lii sativi) olup pazarlarda, marketlerde çok rastla-
dığımız ve günlük yaşamımızda çok ıyi tanıdığı-
mız bir drogdur (bitkisel ilaç). Sarmısak yalnız bir
ılaç değil. aynı zamanda bir baharat maddesidir. Bu
bitkisel drogun dığer bitkisel maddelerden daha
çok kullanım alanı vardır ve bu bakımdan onu "en
görkemBüaç"dıyeadlandırmaktayız. Onun keskın.
ıstenmeyen ve kötü olarak tanımlanabilen kokusu.
belkı onun ıçin kullandığımtz görkemli deyimıne
gölge düşürmektedır. Ancak bu drogun çok sayida
sağaltıcı (tedavı edici) özelliğinm olması nedenıy-
le bu deyimi kullanmaktayız.
Sarmısağın halk arasında birçok kullanım yeri
vardır. Bu görkemli ilacm kan basıncını azaltıcı
(tansıyon düşürücü) kolesterolü azaltıcı, antibiyo-
tik etki göstericı antelmentik (kurt düşürücü) olu-
şu. kanseri önlemesi, iltihabı gidermesi, kan şeke-
rini düşürmesi, mide ve bağırsak rahatsızlıklarına
iyı gelmesi, bazı solunum sistemi hastalıklannı dü-
zeltmesi, antidot özellikte olması, ınfekte yaralan
iyileştirmesi vb. gibi birçok sağaltıcı özelliği, onun
en yararlı tıbbi bitki olduğunu göstermektedir. Böy-
lece yüzyıllardır besin (gıda) olarak kullanılan sar-
mısak. son yıllarda birçok ûlkede bitkisel ilaç en-
düstnsinin önemli bir maddesi olmuştur. Bugün
sarmısak preparatlan, tansiyon ve kolesterolü dü-
şürmek için çok tüketilırler. Yine birçok ülke, sar-
mısağı kapsül, tablet vb. gibi ilaç preparatlan şek-
yon kişi düzenlı olarak sarmısak ılacı almaktadır.
Alman ilaç pivasasında sarmısak ürünleri. doğal an-
tıartenyosklerotıklenn yüzde 84'ünü oluşturur. Al-
man ilaç firmalan her >ıl 1500 ton, Çin'den yük-
sek verimlı, organık tanm ürünü sarmısak iç alımı
yapmaktadırlar. 19%'da Amerika Birleşik Devlet-
leri'ndebeş bitkisel drogun yüzde 33'lük pazarpa-
yına sahip olduğu anlaşılmıştır. Bu oranm vüzde 7.2 sı
sarmısağa aittır.
Yine bugün gerek Avrupa ve Amerika'da, gerek-
se Doğu ülkelennde sarmısak tozu ve sarmısakya-
ğı taşıyan preparatlar vardır.
Türkiye"de ise doğal şeklıy le halk arasında bır ilaç
olarak çok kullanılan sarmısak, doğadan fabrika-
ya gıden yola geçememıştır. Yani bugün ülkemiz-
de sarmısak hem tedav ı edicı bir ılaç hem de baha-
rat olarak doğal sarmısak soğanı şeklinde kullanı-
lır. Ancak Türkıye'de tüketım mıktarlan öbür ül-
kelere göre daha çoktur. Tıbben vararlı olarak bı-
lınen sarmısağın tüketım mıktan bır kışı ıçın gün-
de en çok 3-4 dıştır ve yutulma yerine çiğnenerek
yenmelidir.
lçlennde sarmısağın da bulunduğu baharat bıt-
kilennın ekim alanı, üretim mıktarı. verimi ile iç
ve dış ticarettekı yerinın ne olduğunu ortaya koy-
mak oldukça zordur. Çay. kahv e. kakao, gül. soğan
ve sarmısak gibi ürünlenn tüketimınin. yerli ve ya-
bancı piyasalardaktönemı gerçekten çok btiyüktür.
Bu bıtkilerden bır kısmı Türkıye'de yetişfiritrrffk-
te, bir kısmı ise dışandan getırilmektedit-.. -.«.»»
Ülkemizde iç alımı yapılanlann başında kahve,
kakao. zencefil. tarçm. vanilya vekarabibergibı üriin-
ler gelmektedır. Ülke içinde yetiştırilen çay, ana-
son, gül, kırmızı bıber, soğan. sarmısak, dışanya
Ölümsüz Zehra Yıldız
MARİA RİTA EPİK
1
996 yılmın ocak ayında Sayın Evin Ü-
vasoğhı'nun yazılanndaki coşkulu alkış-
lan neredeyse kulaklanmda duyduğum
için Izmir'den lstanbul'asırf Salome'yi
izlemek üzere gelmiştim. Bugüne ka-
dar, Türkiye'deki hiçbir sanat olayın-
da, salondan tam birdoyum içinde çıkmadım. So-
list ıyiyse orkestrada. orkestra lyiyse solistte, on-
larda bireksiklik yoksa dekorda ya da herhangi bir
şeyde, mutlaka doğru olmayan bir şeyler vardı.
Sanatçılanmız bana gücenmesınler ama ne yazık
ki bu, Zehra Yüdız'ın ölümünden sonra yine böy-
le...
Salom baştan sona kusursuzdu. Rejisi, dekoru,
kostümleri bu yapıta yakışıyordu. Zehra Yıldız bu
yapıta yaraşıyordu. EserZehra Yıldız'ın Salome'yi
canlandınrken yerde yatarak şarkı söylediği bir
sahne vardı. O pozisyonda sesini nasıl da AKM'nin
en arkadakı seyircileri bile aynı gürlükte işitebil-
mişlerdi. Sırf buna duyulacak hayranlık için insan-
lanmızın onun ellennı sıkmak için ya da en kücük
birbeğeni sözcüğünü söylemek için kuyruk olma-
sı gerekirken Zehra Yıldız'ın değerini ve varlığı-
nı ne kadar az insan biliyordur ülkemizde...
Zehra Yıldız'a tüm eser boyunca ve sonrasın-
daki içimden hep teşekkür ettim. Yetennce çalış-
mayanlann. yeterince iyi olmayanlann kendileri-
ne dikrikleri bir sürü mazeret kılıfını inanılmaz
azmi, çalışma disiplini sonucunda hak ettiği başa-
nyla yırttığı için ve AKM'den bu kez benim bü-
yük bir mutluluk ve doyumla aynlmamı sağladığı
için...
Zehra Yıldız. pek çok gelmiş geçmiş, gerçek ya
da sahte Diva'yı sürklase edecek bır sanatçıydı.
Onunla ılgıli gelen ve gelecek olan -mutlaka- iyi
haberleri o kadar dört gözle bekliyordum, ona
içimden öyle iyilikler diliyordum ki...
Fakat inanılmaz bir şey oldu. Aradan bir yıl geç-
mesine karşm hâlâ inanamadığım bir şey... Cum-
hurijçtgazetesindeZehra Yıldız'ınbeyin kanama-
satımı yapılan maddeler olmayıp ıç tüketimde çok
kullanılır. Yine bugün Türkiye'de en yaygın sarmı-
sak üretilen yer. Kastamonu'nun Taşköprü ılçesi-
dir. Burada aynı zamanda 11 yıldan beri Sarmısak
Festrvali düzenlenmektedir. Bu vörenın ınsanları.
sarmısağı birendüstri bitkisi konumuna getırmeyı
amaçlamaktadırlar. Böylece bugün Türkıye'de dı-
şanya satılamayan sarmısağın dış satımı da vapı-
lacaktır. A>nca bugün sarmısak üzerinde mceleme-
ler yapan önemli bır kuruluş da Eski^ehır'de buiu-
nan Anadolu Ünıversıtesı'ne bağlı Tıbbı ve Aro-
matik Bitki ve Ilaç Araştırma Merkezı 'dır(TBAM)
ve bu enstıtü TÜBtTAK'ın da destekledığı bır ça-
lışmada 30 tür yabani sarmısağı incelemış bulun-
maktadır.
Sarmısak, baharat olarak da yüz>ıl!ardan bcrı
kullanılmakta ve bazı yemeklenn ıçıne çeşnı ola-
rak girmektedır. Ancak sarmısak belkı de farkında
olmadan baharat olarak kullanılırken ılaç görev ı de
görmektedir. Bilındiği gıbı baharat grubu doğal
droglar. hem ilaç hem de besıne katılan lezzet ve
tat maddelendtrler. Eğer bunlar besınlere baharat
amacıyla konursa ve miktarlan yeterlı ise hastalık-
lara karşı da koruvucu etki yapabilırler.
Sarmısağın bileşıminde karbonhıdratlari sakka-
roz, glikoz). vitaminler(A. B ve C) ve kükürtlü bır
uçucu yağ bulunur. Sarmısağa özel koku ve lezze-
ti, taşıdığı bu uçucu vağ verir Avnca sarmısağın
antiseptik etkisi taşıdığı allicin maddesinden ıleri
gelir. Göriildüğü gibi. çok çeşitli kullanılır yerleri
olan bu görkemli drogun ülkemizde doğadan fab-
nkayagecerek kapsüi yada tablet şeklınde ucuz do-
ğal bir ilaç okrak piy§sav a çıkanlmasındayarar var-
ı 4ıtftöv|ecebazı Baö ve Doğuttlkelennde olduğu
gibi, kokusu azaltılmış ve birçok vararlı etkisi ıçın
kullanılabilecek duruma getınlmiş bir doğal pre-
parat elde edılmiş olacaktır.
sı geçirdiği haberinı okudum. Sevgili çalışma ar-
kadaşı büyük sanatçı Aydın Kurlıbel'ı. sağlık ha-
berlerini almak için aradığımda ise kuyruklu yıl-
dızımızın artık bu gezegende olmadığı haberinı
aldım. Sevgili babacığım o günlerde hayatının son
günlerini yasamaktaydı. O yüzden lstanbul'a ge-
lip AKM'deki törende Zehra Yıldız'ı uğurlayama-
mıştım.
Bir yıl sonra yine sırf onun için Istanbul'a gel-
dim. Bu kez anma konsenne... O geceye katılan-
lar arasında eli öpülecek bir ınsan vardı: Zehra
Yıldız gibi birevlatyetiştirdiği için bana göre kut-
sal bir anne olan Münire Yıküz. Bır de Zehra Yıl-
dız'la ilgilı kıtabı yazdığı ıçın alnından öpülecek
bir insan: Evin tlyasoğlu.
Umanm adına kurulacak olan v akıf (bunun için
de sevgili eşine teşekkürler) ismını yaşarmayı sağ-
lar. Yeni Zehra Yıldız'lara destek olmayı da amaç-
layan bu vakfa söylemek istediğım, belkı de beni
karamsarbulacaklan bir sözüm var! Size içtenlik-
le basanlardilerim ama boşuna beklemeyin. Tür-
kiye'ye bir Zehra Yıldız daha gelmez...
CUMHURİYErTElN
OKURLARA
ORHAN ERtNÇ
İyi Dilekler
Havada Kalmasın
Eskiler, sürenın azaldığını anlatmak için ezana
başlamak üzere elini kulağına götüren müezzini
anımsatarak "elikulağında"derlerdi.
1999 için de aynı şeyı söylemek olası.
Şunun şurasında kaç gün, hatta kaç saat kaldı
ki.
1998'i uğurladığımız için derin bir "oh" çekmek
gerek. Geldiğı gibi olmasa da yine kuralına uygun
biçimde gidiyor.
1998'de yaşadıklanmızın büyük çoğunluğu, sos-
yal devlet ilkesinin tümüyle ortadan kaldınlması-
nı gerçekleştirdi.
Laik devlet ilkesi ise yok edilmek istenirken Ata-
türkçülerin direnmesı sonucunda yeniden yaşa-
ma geçirilebildi.
1998, Türkiye Cumhuriyeti'nin 75'inci kuruluş yıl-
dönümüydü.
Bu nedenle kültür hizmeti kapsamında verdiği-
miz cuma kitaplarının 1998'deki sonuncusu, cum-
huriyetin kurucusu Atatürk'ün en yakınında yer
alan Ismet Inönü'nün "Cumhurıyet'in Ilk Yılları"
adıyla kaleme aldığı anıları oldu.
Bir kez daha ve belirli bölümlerin altını çizerek
okuduğumda, 1969 yılında yazılmışanıların.cum-
huriyetin 75, ismet Paşa'nın da aramızdan aynlı-
şının 25'inci yılında güncel değerlendirme ve eleş-
tirileri yansıttığını biraz da içim burkularak gör-
düm.
"Bilmek lazımdır ki ıstırar (çaresizlik) ve ihtiyaç
zamanı gelen yardım, en yakın dostundan geldi-
ği zaman bile bedava gelmez. Hâl (şimdi) ıçin ve
ati (gelecek) için birtakım kayıtları (prangalan, bu-
kağılan) da berabennde getirir. Bunu bilmeyen
adam bizde devlet mesulıyetinı taşıyamaz."
"Evvela taassup taraftan olanlann taamızlann-
dan (saldınlanndan) memleketi kurtarmak lazım-
dır. Taassup, taarruz etmeden yaşayamaz. Nere-
de azgın bir tahrık ve teşvık görürseniz, ilk önce
bu tasallutu (sataşmayı) bu taarruzu (saldınyı) men
etmelisinız. Herkes dinin ıcabını yerine getirmek
için dini vazifelerini istediğı gibiyapsın. Ama düş-
manlık yaratmasın ve tahrik etmesin."
"Bir eşkıyayı (hırsız, haydut, günümüzdeki ta-
nımıyla çete üyesi) ortadan kaldırmak ıçin hükü-
metin başka bir eşkıya ile ışbirlığı yapması, asır-
lardan beri idare şekli olarak memleketın gelene-
ğinde yerleşmıştir. Biz Cumhuriyet'te böyle bir yo-
la girmedik."
Yukanya aldıklarım Ismet Paşa'nın yazdıklan-
nın bir bölümü.
1999'un neler getıreceğını henüz bilmiyoruz.
Onları da yaşayarak göreceğız. Deneyımlerden
yararlanmasını bu yıl da öğrenemezsek, iyi dilek-
lerimiz yine havada kalacak demektır.
•
Işık Kansu'nun hazırladığı "Masaldan bunalı-
~aun yalın gerçeğıne: Yenı Dünya Düzeni" başlık-
lı dizi, küreselieşmenin sorgulandığı 1996 yılında-
ki dizimizin ikinçi ayağını oluşturdu. Global buna-
lımla ilgili tartışmalara ışık tutan ulusal ve ulusla-
rarası bilim adamları. sadece ekonomiyi değil, Ye-
ni Dünya Düzeni'nın sıyası, etnik, dinsel boyutla-
rını, özgürleşme ve demokratikleşmeye yansıma-
larını da değerlendirdiler.
•
Özgen Acar, Cumhuriyet'in yıllar süren uğraşı
sonucu büyük bölümü Türkiye'ye getırılen Karun
Hazinesi'nden kayıp 13 altın takının Paris'te orta-
ya çıktığını yazdı.
•
Kubilay'ın gericılerce katledilmesinin yıldönü-
münde, 68 yıl sonra bugünü, Menemen'deki tö-
renleri ve etkinlikleri Merih Ak aktardı.
•
Manisalı gençlere işkence yapmaktan ikinci kez
yargılanmaya başlanan polislerle ilgili davayı Ne-
cati Aygın haberleştirdi.
•
Zarar ettiği gerekçesiyle özelleştirilmek istenen
ve yeterince kaynak ayrılmayan SSK'ye bağlı bir-
çok hastanenin kendi olanaklarıyla nasıl örnek
hizmetlersunduklarını; başhekimlerleropörtajya-
pıp doktorlarla nöbete kalarak Saadet Uslu ha-
zııiadı.
•
1999'un gönlünüzce geçmesı dıleğı ve saygıla-
rımızla.
oerinc@cumhuriyet.com.tr.
CumhuriyeC
k i t a p 1 a r ı
Hacı Bektaş:
Efsaneden Gerçeae
Irene Melikoff
Türkiye'nin
Şeytan Üçgeni
Hikmet Çetinkaya
Sosyal
Demokraside
Temel
Eğiîimler
Deniz
Kavukfuoğlu
Bıcak
Sırtındaki
Dünya ve
Türkiye
Erol
Manisalı
Paylaşılan
Tutku
Sinema
Gönul
Dönmez
Colin
Cumhuriyetin
Bîreyi Olmak
Türkân Saylan
Söz Udarı
Yazı Burçları
Feridun Âd
Aydınlanmanın Kadınları
Yay. Haz. Neda Arat
Bir Günlük Dost
Üstün Akmen
Osmanlı
paratorlüğu'nun
Yükseliş ve Çöküş
Tarihi
Dimitri
Kantemir
ucu
güllü
" Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
kitap kulübü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
Ucu Güllü Kundura
Muzaffer Buyruk^u
Enel Hakk'ın Hakkı
İlhan SeUuk