Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13ARALIK1998PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
Beııiııı Acbııı KırmızıRoman okumayı sevenler için.
kitap okumayı hayatlannın orta
yerine yerleştirenler için iyi bir
haberle başlayalım bu kuşbakı-
şına: Orhan Pamuk'un son roma-
nı Benim Adım Kırmızı enfes bir
yapıt. Sayın Pamuk en iyi roma-
nmı yazmış bulunuyor ve yurdu-
muzda ve dünyada gördüğü bü-
yük ilgiyi bir kez daha haklı çı-
kanyor.
Zorlu bir öyküyü böylesine
usta işi bir anlatımla örerek. di-
lin getirdiği güzelim tuzaklara
düşer gibi yapıp düşmeden; ya-
zı yazmanın ve anlatmanın haz-
zını böylesine büyük bir keyifle
kotarmak yazınımızda pek sık
rastlanan bir durum değildir. Be-
nim Adım Kjrmızı. yazar - okur
- roman kahramanlan ve öykü
dörtgeninde geniş bir hazaianı ya-
ratıyor. Gerçek bir başeser işte!
Orhan Pamuk'un bu romanı.
yazann çok sevdiği iki romanıy-
İauzaktan da olsa ilintili gibi gö-
rünüyor ilk baJuşta, ılk okunuş-
ta. Beyaz Kale'den ve Kara Ki-
tap'tan izler, izlekler var denebi-
lir. Bunu söylemek çok yanlış
olmasa da Benım Adım Kırmı-
zı'yı Sayın Pamuk'un yapıtın-
dan ayıran birçok özellik de var.
Bunlardan bin, belki birincisi.
Orhan Pamuk'un roman yazan
olarak durumlan, insanlan, iç
dünyalan, düşleri, kâbuslan, cin-
selliği, tarihi, sanatı, cinayeti, at-
lan, sincaplan, dokunuşlan, bağ-
ları, bostanlan, gülistanları.
üzümleri, kayısılan, kestanele-
ri, şeftalileri, kedileri, köpekle-
ri, kitaplan, çocuklan, adamlan
B E N İ M A D I M K I R M I Z I
O R H A N . P A M U K a
\e kadınları anlatiik.cn, vazmak-
tan duyduğu hazzın bu romanın
satırlanna olağanüstü akılcı bir
ıçtenlikle yansımasıdır. Bu açı-
dan ele alınırsa Benim Adım Kır-
mızı, bir roman ustasının altmcı
ve ilk romanı olarak da görüle-
bilir. Bu, ancak büyük bir yaza-
nn yapabileceği bir şey. Roma-
nın başında Kuran'dan üç alıntı
var: "Bir adam öldürdüler ve
aralannda tarüştılar" (Kuran.
Bakara, 72), "Körlegören bir ol-
maz" (Fâtır, 19), "Doğu da Ba-
tı da Allah'ındjr" (Bakara, 115)
Benim Adım Kırmızı 469 sayfa
r
rhan
Pamuk'un
son romanı
Benim Adım
Kırmızı
enfes bir
yapıt.
Yazar-okur-
roman
kahramanlan
ve öykü
dörtgeninde
geniş bir
haz alanı
yaratıyor.
Gerçek bir
başeser işte!
sonra o enfes finale vannca, bu
alıntılann ne kadar usta bir akıl-
la seçilmiş olduğunu, romanın
örgüsü içinde ne denli önemli
olduklannı anlıyoruz yazar ka-
dar keyiflenerek.
Her zamanki gibi çetin ceviz
bir konuyu seçip birçok kişinin
agzından birinci tekil şahıs anlat-
maya başlıyor Orhan Pamuk.
"Şimdi bir ölüyüm ben, bir ceset,
bir kuyunun dibinde. Son nefe-
simi \ereli çok oldu, kalbim çok-
tan durdu. anıa alçak katilim ha-
riç kinıse başıma gelenleri bilmi-
yor." Böyle başlıyor roman ve
evet, bir ölü anlatıyor bize dört
gün önce nasıl öldürülüp bir ku-
yuya atıldıgmı. Istanbul'da, saray
nakkaşhanesinin usta tezhipçi-
lerinden biri bu "anhtaıT ölü. Ki-
tap resimliyor. Sayfa kenarlan-
na süsler, çerçeveler, yapraklar,
dallar, güller, başka çiçekler, kuş-
lar, geyikler. ceylanlar çizen bir
usta Zarif Efendi.
Yukanda bildirdiğim ilk cüm-
leler büyük ve duru bir göle atı-
lan çakıl taşlan gibi giderek ge-
nişleyen halkalar çizmeye başlı-
yorlar romanın üzerinde. Orhan
Pamuk yazmayı anlayıp sevdiği
için, birbirine paralel değıl bu su
üstüne çizilen halkalar. Birbir-
leriyle kesişiyorlar.
Her biri yedi sayfadan mürek-
kep 59 bölümün ikincisine gel-
meden bağlanıyorsunuz roma-
na. Elinizi, kolunuzu, aklınızı,
keyfınizi, okuma sevginizi ve
mizah duygunuzu kaptınyorsu-
nuz. Binnci bölümü bir ölü an-
latıyordu ya, sonraki bölümleri
bir köpek, bir enişte, bir Orhan,
bir Ester, bir Şekûre, bir ağaç,
bir kelebek, bir cuma, bir salı, bir
para, bir ölüm, bir kırmızı, bir At,
bir üstat Osman, bir Şeytan, iki
Abdal, bir kadın aralannda de-
ğişe tokuşa ve okuru olağanüs-
tü büyülü alanlardan geçirerek an-
latıyorlar Sayın Pamuk'un kaz-
tüyü kaleminden. (Bir rivayete
göre Sayın Pamuk kurşun ka-
lemle yazarmış romanlannı. Bir
yerde okumuştum bunu. Doğru
olmalı. Benim Adım Kırmızı gi-
bi bir romanı bilgisayarla yaz-
mak sanınm mümkün değildir.)
Pamuk,en iyi romanınıyazmış buhınuyor,gördüğü Ogryi hakb çıkanyor.
Benim Adım Kırmızı'nın ko-
nusundan, olay örgüsünden da-
ha çok bahsederek benim büyük
keyif aldığım okuma serüveninin
o güzelim tadından mahrum et-
mek istemiyorum kımseyi. Hiç-
bir şey düşünmeden, sürekli gü-
lümseyerek okudum bu büyük
romanı. Şunu düşündüm sonra:
Satanan Riişdü, Necip Mahfuz,
Narayan vesaıre. Batı'nın pek
önemsediği birçok yazara Do-
ğulu gözüyle Batı romanı nasıl
yazılın gösteriyor Orhan Pamuk
1998 yıhnda. Haa, birde Batı'da-
ki Doğu hayranı, Doğu yağcısı
birçok yazara da Batılı bir yazar
olarak içinde doğup büyüdüğü
Doğu'nun anlatım geleneğinden
bir roman dersi veriyor. Nere-
sınden baksanız okuyanı zengin-
leştıren, keyiflendiren, yazma-
nın, "anlatmanın" hazzı kadar,
"okumanuT hazzmı da arma-
ğan eden büyük bir roman Benim
Adım Kırmızı. Artık herkes göğ-
sünü gere gere kıskanabilir bu
romanı.
Ben kendi hesabıma Sayın Pa-
muk'un bu başeserden sonra ne
yazacağmı merak ediyorum doğ-
rusu.
'Sadecesinema ignyaşryorum'
Federico Fellini 'nin asistanı Gianfranco Mingozzi 'nin 'büyülü perdesi 'nde,
önce tarihi bakışla 'günün', yaşadığı anın gerçeği vardı şimdi ise aşk!
FECtRALPTEKİN
Sinemadadogdu, fitmlerlebüyüdü.»
Türiü çeşitli yaşam kareleri birbırini
ızlerken. aklında hep o "büyülü perde"
vardı... Yıllar sonra bir büyük yönet-
menin, Federico FeUmi'nin asistanı ola-
rak düşlenne döndü. Önce tarihi anlat-
ö, şimdi aşk için "kamera!" diyor...
Italyan sinemasının yaşayan ustala-
nndan Gianfranco Mingozzi, 1. Ulus-
lararası Sinema-Tarih Buluşması'nın
Uluslararası Uzun Metrajh Film Ya-
nşması jünsınde görev yapmak üzere
geçen hafta lstanbul'daydı. Buluşma'nın
Ustalara Saygı bölümüne de "Son Üç
Gün" (Gli Ultımi Tre Giomi -1977).
"Büyülü Perde" (La Vela Incantata -
1982) ve "Uzun Gölgeler" (Le Lung-
he Ombre -1987) fılmleriyle konuk ol-
du Mingozzi.
Feflini taküt edilemezdl..
Mingozzi'nin serüveni gerçekten de
bir sinemada doğmakla başlamış. Ba-
bası. Bologna'daki ilk sinema salonu-
nun kurucusuymuş. Yıl 1927...
lzleyici tıka basa dolduruyormuş bu
küçük salonu ve sinema gün geçtıkçe
büyüyormuş. Sinema salonu ile çocuk
Mingozzi'nin yatak odası bir duvann
iki yanında olduğundan, 30'lu yıllann
film müzikleriyle uykuya dalannış her
gece. Italyan \e Amerikan fılmleriyle...
Cniversite çağı geldığinde, ailesi hu-
kuk eğitimi almaya ikna etmiş Min-
gozzi'yi. Ancak Bologna Üniversite-
sı'nde okuduğu yıllar boyunca hep si-
nema varmış aklında: "Sinema yap-
mak istediğimin farkında ounasam da
bep sinema düşünüyordum. Sinemacı
ofanak. bffincahımda çokderinde biryer-
deydi... Eninde sonunda ortaya çıka-
cakn bu arzu. Sinema. yapabildiğim
tek şey. Ben sinema için yaşıyorum."
BÖylece, hukuk eğitimini tamamla-
dıktan sonra aldığı ani kararla iki yıl si-
nema eğitimi görmüş. Ardından da.
Fellini'nin asistanı olarak sanat yaşa-
mına başlamış Mingozzi: "Fellini'den
etküendim mi? StU anlamında böyle
biretkilenmezaten söz konusu olamaz-
dL Fellini taklitedilemezdiçünkü. Hem
olası bir etkinin önüne geçmek için,
onunla çalıştıktan hemen sonra çok
farkh bir alana. belgeseOere yöneldim. Onun
her fümi yeni bir buluş, bir fantezi, bir yeni-
den yaraüştı. Bense gerçek olaylan. yaşanan
günün gerçekiiğini anlatan belgeselleryapma-
yi seçtim en başta. Fellini bana teknik konu-
larda çok şe> öğretti. Set üzerinde nasıl dura-
cağımı.ıkip çahşmasını.o\ uncu\ laaramdaol-
ması gereken mesafe> u kendi düş gücüm çer-
ellini bana
sinemada yaşamayı
öğretti, sinema
yaparak yaşama
yeterliğini ve
becerisini
kazandırdı.
•inemada
anlatılan tarih
kesitinin bugüne
ilişkin bir anlamının
olması, bugüne
referans olabilmesi
asıldır.
/^ıllıllar yılı,
belgesellerden
başlayarak hep
günün olaylannı
işledim; şiddeti,
mafyayı, göçü,
savaşı anlattım.
kendi içime
bakmak gereksinimi
duydum. İçime
döndüm.
Duygulan, insan
ilişkilerini anlatmak
istedim.
çevesinde oyunculanmdan nasıl vararlanaca-
ğımu en yüksek performansa ulaşmalan için
onlara \ol göstermevi insan ilişkilerini öğren-
dim ondan. Fellini bana sinemada yaşamayı
öğretti. sinema yaparak yaşama yeterliğini ve
becerisini kazandırdı."
"Tatiı Hayafta ve "Sekiz Buçuk"un yedi
ay süren ön hazırlıklan süresınce Fellini'nin
asistanlığını üstlenmesinin ardından. tama-
men kendine ait ilk film için geçmış kamera
arkasına Mingozzi. "VTolenza" (Şiddet) isim-
li belgeselde. maryaya karşı savaş açan sos-
yolog şair Danâo DoJd figürü üzerinden ve Dol-
ci'nin sözleriyle Sicilya trajedisini anlatmış.
De Laurentis, bu çok cesur çalışmaya yapım-
cı olarak imza atmış.
Mingozzi, yaklaşık beş yıl boyun-
ca belgesellerle uğraştıktan sonra 1967
. .yjlındajçektiği Trio(Üçleme) ile kur:
maca fılme geçiş yapmış. Üç ğehCrri
birbırlenyle kesişen öykülerini anla-
tan "Trio", 1967 Cannes Film Festı-
vali'nde açılış filmi olarak gösteril-
miş.
Mingozzi. 1. Uluslararası Sinema-
Tarih Buluşması kapsamında gösteri-
len filmleri Son Üç Gün (1977), Bü-
yülü Perde (1982) ve Uzun Gölge-
ler'de (1987) ise sırasıyla 1920'li, 30'lu
ve 4O'lı yıllara, faşist îtalyan yöneti-
mi altında gençliğin yaşadığı sonın-
lara çevrrmiş kamerasını. Son Üç Gün
ile terorizme getirdiği eleştirinin ardın-
dan, Büyülü Perde'de görüntünün, na-
sıl bir yönlendirme aracına dönüştü-
rülebileceğini sorgulamış. "Özyaşam
öykümün bir bölümü sayıhr" dedığı
Uzun Gölgeler'de, Italya'yı faşist Al-
manlar'dan kurtarmak için mücadele
veren partizanlan taşımış beyazper-
deye.
Mingozzi, tarihi bakışla "günün",
yaşadığı anın gerçeğini anlattığı bu
filmlerin, sinema kariyerinin birinci bö-
lümünüoluşturduğunubelirtiyor: "Yü-
lar yıh, belgesellerden başlayarak hep
toplumsal sorunlan. günün olaylannı
işledim, şiddeti, mafyayı, göçü, savaşı
anlatbm. Ancak öyie bir gün geldi ki
arbk kendi içüne bakmak gereksuıimi-
ni duydum. İçime döndüm. Duygula-
n, insan ilişkilerini anlatmakistedim."
Toplumsal olaylardan aşka
Mingozzi, gerçekten de son iki fil-
mi L'Appassionata ve Frullio del Pas-
sero'daaşkı anlatmış. 50 yaşlanndaki
bir kadının genç bir adama olan aşkı-
nı konu alan L'Appassionata ve 50
yaşlanndaki bir adamın bir genç kıza
duyduğu aşkı anlatan Frullio del Pas-
sero'yu. madalyonun iki yüzü olarak
nitelendiriyor Mingozzi.
Istanbul'da bulunmasma firsat ve-
ren Buluşma'yı ise. sinema ve tarihi
aynı başlıkta bir araya getirmesi bakı-
mından hem doğru. hem de "kurnaz-
ca" bir fikir olarak değerlendiriyon
"Dün de tarihtir. Önümüzdeki yıl, bu
yıl yapdan bir film de tarih olacakbı:"
Sinemacı ile tanh arasında güçlü
bir bağın olması gerektiğine inanan Mingoz-
zi, sinema ile tarih arasındaki doğru ilişki mo-
delini şöyle formüle ediyor: "Sinemada tari-
hi bir dönemi anlatmak, o dönemde insanla-
rm nasıl yasadığını, neler yiyip neler giydiğmi
anlatmak değildir. Anlatılan tarih kesitinin
bugüne ilişkin bir anlamının olması. bugüne
referans olabilmesi asıkurT
Yapı Kredi
İlk
toplantı
'Aşk'
üzerine
KültürServisi-Yapı
KfedTKüitür Sanat Ya-
yıncıhk, 1998-1999 Sa-
lı Toplantılarfna 15
Aralık'ta yeniden baş-
lıyor. Bu yılın ilk dö-
nem toplantılan iki ana
konuyu her hafta dönü-
şümlü olarak ele alacak:
"tnsanın Halleri" ve
"BimTİİcinTahminler".
"tnsanın HaJleri";
"ÂşktanDevrimdy,
"Yalnız'danHasta'ya",
"Meraklı'dan Kavga-
a'ya" kadar insanın çe-
şitli ruh ve davranış bi-
çimlerini irdelemeyi
amaçlayan toplantılar
dizisi "BinyılIcinTah-
mWer" ise yeni bir yüz-
yılm eşiğinde Türki-
ye'de ve dünyada: tarih,
müzik, sanat iletişim,
ekonomi, bilim, teknik,
siyaset ve sinema gibi
konularda geçen >âizyı-
lın değerlendırilmesin-
den yola çıkarak yapı-
labilecek tahminlen içe-
riyor. 15 Aralık'tan iti-
baren her salı, Istiklal
Caddesi Turkcell Salon-
lan'nda gerçekleşecek.
"İnsanın Halleri" ana
başlıklı toplantının ko-
nusu "Âşık'',konuşma-
cılar ise Artun Cnsal.
PınarKür ve Hulki Ak-
tunç. (280 65 55)
L A R ?
Nikita Mikhailkov'un son filmi Oscar'a aday olamıyorKültür Servisi - Nikita Mikhail-
kov'un 'Sibirya Berberi' (The Bar-
ber of Siberia) adlı filmi bu yılki en
iyi yabancı film dalmda Oscar'a
aday olamıyor. Nedeni ise Three T
adlı film stüdyosunun kurallan çiğ-
nemesi. Güneş Yamğı'ndan sonra
en renkli film olarak değerlendiri-
len Sibirya Berberi, Rusya'da en az
bir hafta seyircilere gösterilmediği
için Oscar Ödülleri'ne katılma şan-
sını yitırdi. Stüdyo yetkilileri filmin
29 Ekim'de bir hafta süreyle göste-
rildiğinı söyleseler de filmi bir haf-
ta süreyle yalnızca dağıtımcılar iz-
lemişti. Sibirya Berben, önümüzde-
ki ay Rusya'da gösterildikten sonra
dünya sinemalannda izleyicilerle
buluşacak.
Güneş Yanığı adlı fılmin Oscar al-
masından etkilenen Mikhailkov, Rus,
Fransız ve îtalyan ortak yapımı olan
Sibirya Berberi 'ni iki yılda tamam-
ladı. Büyük çoğunluğu Ingilizce ola-
rak çekilen filmde Juüo Ormond
ve OİegMengshikov rol alıyor. Yüz-
yılın başlannda geçen ve bir saga
niteliğindekı filmde. Irlanda Ame-
rikalı asıllı Richard Harris'ın 'ber-
ber'admı verdiği garip görünüşlü bir
aletle Sibirya'daki ormanlan kese-
rek zengin olmaya çalışması konu
ediliyor.
Ruslar, Mikhailkov'un ruhunu
Batı'ya sattığına inanıyor. Bugüne
dek birçok ödül kazanmasına rağ-
men yönetmenin Batı'dan çok faz-
la etkilendiği düşünülüyor. Aynca
birçok Rus, filminçok fazla iyim-
serolduğunu düşünüyorki Ban stan-
dartlannda çekilen Güneş Yanığı
1993'ün en umutsuz filmi olarak
görülmüştü. Mikhailkov ise filmi-
ni değerlendirirken "Sibirya THa-
nik"i diyor. 53 yaşındaki Mikhail-
kov, fılrnini cekmek için Kremlin'den
izin almış: "Kremlin'in yıldızlaruu
ilk söndüren ben oldum. Rus bir
eteştirmenonunTannolduğunusoy-
lüvordu."
Morgan Freeman,
Mandela 'yı oynayacak
• Morgan
Freeman
beyazperdede
Nelson Mandela'yı
canlandıracak.
Mandela'nm
yaşamöyküsü
'Long Walk to
Freedom'dan aynı
adla sinemaya
aktanlacak olan
filmin, Arabistanlı
LawTence'dan sonra
Afrika'da
gerçekleştirilen en
büyük yapım olacak.
• Ethan Hawke
New York'ta Hamlet'i
oynuyor. Michael
Almereyda'mn
yönettiği Hamlet'te rol
alan diğer oyuncular
Sam Shepard, Diane
Venora, Bill Murray ve
Kyle MacLachlan.
• Aleksandr
Soljenitsln
Rusya'nın önde gelen
televizyon
kanallanndan NTV'de
yayımlanması gereken
ve kendi yaşamını konu
alan belgeselin yayınını
durdurdu
• Helena
Bonham-Carter,
Elton John tarafından
kurulan yapım
şirketinin ilk filminde
başrolde. Coky
Giedroyc'un yönettiği
'Women Talking Dirty'
isimli filmde iki
kadının dostlugu
anlâtılıyor.
• woody Allen m
adı henüz
belirlenmeyen yeni
filminin başrol
oyunculanndan Sean
Penn'in, yapımcılarla
kontratı fesh etme
noktasına geldiği
söyleniyor. 1930'lu
yıllarda geçen filmde
bir caz müzisyenini
canlandıran Penn'in
geçen hafta çekimlere
katılmadığı ve gerekçe
olarak hasta olduğunu
açıkladığı da
belirtiliyor.
• Adrlano
Celentano ve Mina
aynı CD rom'da
buluşuyorlar. Sanatçılar
3 ayn bilgisayar
oyununa sesleri ve
görüntüleriyle rehberlik
edecekler. CD rom, noel
için 'Mina-Celentano'
adlı albümün yanında
satışa sunulacak. Mina-
Celentano, 900 bin
kopyayla sonbahann en
çok satan albümü.
• steven
Spielberg ve Tom
Hanks, Er Ryan'ı
Kurtarmak filminin
başansından sonra
Normandiya
çıkartmasını anlatan bir
televizyon dizisi
hazırlamaya karar
verdiler. 13bölümlük
dizinin çekimleri
1999'daAvrupa'da
gerçekleştirilecek ve
dizi Amerikan
televizyonlannda
2000'de gösterilecek.
• Jack Lang. Miiano
Pıccolo Tıvatrosu'nun
uluslararası sanat
komitesi müdürlüğüne
getiriliyor...
• Zhang Yimou,
Turandot'dan sonra
şimdi de Mozart'ın
Sihirli Flüt operasını
yönetmeye hazırlanıyor.
Bir Cin masalı gibi
yorumlanacağı tahmin
edilen Sihirli Flüt,
gerçekleşirse gelecek
yıl önce Almanya'da,
daha sonra Çin"de
sahnelenecek.
• Robert Altman
bağımsız sinemanın
önemli adreslerinden
Sundance Film
Festivali'nin bu yılki
açılışını yapacak.
Toplam 114 filmin
gösterileceği festival 21
Ocak'ta Altman'ın
'Cookies Fortune'
isimli filmiyle açılacak.
Cookies Fortune'da
başrolleri Glenn Close,
Julianne Moore ve Liv
Tyler paylaşıyorlar.
• Jodie Foster.
Bruce Wıllis, Madonna,
Jean Reno ve Eddie
Murphy farklı araba
markalan için
televizyon
reklamlannda rol
alıyorlar. Sylvester ':
Stallone Japon birası
Kirin, Charlie Sheen
sigara, Arnold
Schwardzenegger çay,
Richard Gere ve
Pavarotti. Domingo,
Carreras üçlüsü Japon
Havayollan için kamera
karşısına geçiyorlar.
• Michael Van
Dİem Amenka'daki ilk
filmini yönetmeye
hazırlanıyor. Karakter
isimli filmiyle bu yıl En
iyi Yabancı Film
dalında Oscar kazanan
Diem'in yeni filmi 'The
Spy Game'de başrolü
Robert Redford
üstlenecek. Michael
Beckner tarafından
yazılan The Spy Game,
bir CIA ajanımn son
görevini anlatıyor.
Amaçları, dünya görüşleri
bir olan aydınlar,
Cunıhuriyet dostları
buluşuyor... yarın!
riyetmc