22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET i . . •:=- -•* 6 KASIM 1998 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Atatürk Onnan Çiftliği MEHMET ALDAN Emekn Vah A tatürk'ün ulusumuzayap- tıfı büyük deger ve anlam taşıyan hizmetlerden biri de, Gazi Orman Çıftlıği'ni, bugünkü adıyla Atatürk Orman Çiflöigi'ru (AOÇ) kurmuş ve Tiirk ulusuna armağan etmiş ol- masıdır. 1925 yıluıda 20 bin dekar çevre- sinde bir arazi üzerinde kurulan AOÇ, ay- nı yıl içinde satın alınan arazılerle 102 bin deİcara ulaşmıştır. Atatürk, ülkede kurdu- ğu bütûn çiftliklerle birlikte AOÇ'yi de 1937 yılında Hazine'ye bağışlamıştır. Bu- nailişkin 11 Haziran 1937 tanhlı ve 4/545 sayılı tezkere şöyledir: "Beşvekâlet'e Mâlûm olduğu üzere, ziraat ve ziraî ik- tisat sahasında fennî ve amefi tecrübeler yapmak maksadryla, muhtdifzamanlarda memleketin muhteüfmınükalannda birçok çifUiktesisetmiştim. 13 senede>am eden çe- tin çabşmalan esnasuıda faaliyetterini, bu- lundukları iklimin \etiştirdiği her tüıiü mahsulârtan başka, her ne\i ziraat sanat- lanna teşmil eden bu müessesekr. ilk sene- lerde başla)an biitün kazançlannı gelişme- lerinesarfederek bü> ük-küçük birçok fab- rika ve imalâthâne tesis etmişler, bütün zi- raat makine ve âletlerini yerinde ve fayda- b şekilde kullanarak bunlann hepisini ta- mirvemühimbirkısmını yeniden imâlede- cek tesisleri meydana getirmişlerdir. Yerii ve yabancı birçok hayvan ırklan üzerinde çift ve mahsûl bakımından yap- üklan tetkikler neticesinde. bunlann çev- reye en elverişli ve verimü olanlannı tespit etmişler, kooperatif teştdli suretiy leveyaa>- IU mahivette başka suretlerle civar köyler- le beraber fav dalı çalışmalar (\ apmakj, bir taraftan da iç vedış pivasalarla daimî ve s- kı temaslarda bulunmak suretiv le faaliyet- lerini veistihsalkrini bunlann isteklerineuy- durmuşlar ve bugün. her bakımdan verim- İL oigun ve çok kıv metli birer varlık hâline getirmişlerdir. ÇifUiklerin,yerinegöreara- zi tslah ve tanzim ermek. muhitlerini güzei- leştirmek; halka gezecek,eğlenecek ve din- lenecek sıhhî yerler, hilestz ve nefîs gıda maddeleri temin ey lenıck. baa yerlerde ih- tikârla fiiUvemuvaffakh eüi mücaddedebu- hınmak gibi hiznıederi de zikre şâvandır. Bünyelerinin dayanıkhüğını >e muvafla- kiyetierinin temelini teşkil eden, geniş çahş- ma ve ticarî esaslar dahilinde idare ediîdik- leri ve memleketin diğer mın ükalannda da benzerleri tesis edildiği takdirde, tecrübe- lerinL müspet iş sahasından alan bu mües- seselerin; ziraat usûllerini düzeltme, istih- sâli artorma ve köyleri kalkuıdırma yolun- da devletçe alınan ve ahnacak olan tedbir- lerin isâbetle tespit ve inkişafina çok müsa- itbirerâmi] ve mesnetolacaklanna kani bu- lunuyorum. Bu kanaaüetasamıfum aran- daki bu çifrJikieri. bütün tesisat, havvânat ve demirbaşlanv la beraber Hazine'ye he- diye ediyorum. ÇifUiklerin. arazi ile tesisat vedemirbaşlannı toplu olarak gösteren bir liste ilişiktir. Gereken muameJenin >apd- masını dilerim. (1)11.6.1937 K. Atatürk." Atatürk, çiftliklerini Hazine'ye bağışla- dıktan sonra Başvekil İsmet tnönü'ye 13.6.1937 tarihli şu ilginç yazıyı gönder- miştir " Başvekil tsmet tnönü'ye Hatırlarsınız. Türk köylüsü Türk'ün efendisi olduğunu soy tediğim zamanı. Ben o efendinin arzu ve irâdesi alünda seneier- den beri çahşmış olan bir hâdimim. Şimdi beniçok heyecanagetiren hâdise,Türk köy- lüsüne nâçizâne olsa da ufak birvazifeyap- mış oldugumdur. Milletin y üksek nıümes- siller heyeti bunu görmüş ve kabûl etmiş- ler ise benim için ne unutulmaz bir saadet hâorasmı bana vermişlerdir. Bundan doia- yı çok y üksek zev kie millete. memlekete ve Cumhuriyet hükûmetine yapmaya mec- bur otöuğum vazifeierden en basiti karşı- •y? sında gösterilmiş olan teveccühten. takdir- den ne kadar mütehassis oMuğumu ifade- ye muktedir değilim. Mevzubahs olan he- diye. yüksek Türk milletine benim asıl ver- meyi düşündüğüm hediye karşısında hiç- bir krymeti haiz değildir. Ben icap ettigi za- man, en büyük hediye olmak üzere Türk miUeune canımı vereceğiın. (2) 13.6.1937 Kemal Atatürk" AOÇ önce 13 Ocak 1938 tarihli ve 3308 sayıh yasayla kurulan Devlet Ziraat Işletmeleri Kurumu'na bağlanmış, sonra da 24 Mart 1950 tarihli ve 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Ku- ruluş Yasası ile bugünkü statüsüne ka- vuşturulmuştur. Bu yasanın 10. maddesi- nin 1. fıkrası şöyledir: -Atatürk Orman Çiffliği'nin bu kanu- nun yayımı tarihindeki sınırlan içinde bulunan gayrimenkullerinin, gerçek ve tüzel kişfliklere devir ve temtiki ve kamu- laşnnlması özel bir kanunla izin alınma- sına bağlıdır." Resmi kayıtlara göre 102 bin dekarhk çift- lik arazisinden, 1938-1993 tarihleri ara- sında 68 bin 109 dekan, başta Milli Savun- ma Bakanlığı olmak üzere birçok kamu kuruluşu arasında paylaşılmıştır. Geriye kalan 33 bin 891 dekar arazinin 3 bin de- kan da çeşitlı kamu ve özel sektör kuru- luşlanna kiraya verilmiştir. Yakın bir geç- mişte bir parti lideri de, 1593 sayılı Umu- mî Hıfeıssıhha ve 5659 sayılı AOÇ Müdür- lügü Kuruluş Yasası'na aykın olarak çift- lik topraklanna defhedilmiştir. Ne şaşılası bir durumdurki hükümet, çift- lik topraklannın giderek azahnası karşı- sında daha tutarlı önlemler alacağı yerde, yayımladığı 98/11395 sayılı yönetmelikle arazi yağmasına yeni kapılaraçmıştır. 5659 sayılı yasaya aykın hükümleri de kapsayan bu yönetmeliğin 16. maddesi şöyledir: "Müdürlüğün aktifinde kayıtlı taşınırve taşuımaz mallan hakkında yönetim kunı- lu karan >« bakanuı onayına müsteniden trampa ve mülkiyetin gay n ayni hak tesisi yapıhr." Partizan yönetimler dönemlerinde bu yönetmelik hükmünün nasıl uygulanaca- gını kestirmek güç değildir... Koruma çabalan: AOÇ arazilerinin sü- rekli azalması karşısında, görevli ve yetki- li yasama ve yürütme organlannın, konu- nun gerektirdiği duyarlılığı gösterdikleri söylenemez. Ancak burada Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'nun 2 Haziran 1992 tarihli ve 2436 sayılı kara- nndan söz etmek yerinde olacaktır. Karar şöyledir: "AOÇ'nin, kentin en önemli ye- şil alan potansivetini oluşturduğu ve 2025 sayılı kent makroform pianmda kullanıhş biçiminin Atatürk'ûn \asiyetine ve çağdaş kente uy gun şekilde belirlenmesinin gerek- li olduğu, Atatürk'ûn mirâsıolan ve çağdaş gereksinmelere göre geliştirilip gelecek ku- şaklara aktanlarak yaşatılması gereken AOÇ'nin içerdiği tarihsel kültürel ve do- ğal özdlikleri nedeniyle StT alanıolarak tes- dl edilmesine \e suurlaruun 1/25.000ölçek- h' paftalarda beürtildiği biçimde kabûlüne; aynca AOÇ SİT alanının gelişmesine ve ya- şaölmasına katkıda bulunması düşünüİen alanlann koruma alanı olarak belirlenme- sine karar verUmiştir." Adı geçen kurul, 7 Mayıs 1998 tarihli ve 5742 sayılı karanyla da AOÇ'yi, "birinci derece doğal ve tarihi SİT" olarak yeniden belirlemiştir. AOÇ'nin arazi bütünlüğünün korunma- sı ve kuruluş amacına uygun olarak geliş- tirilmesi için bazı kurum ve kuruluşlar da çaba gösternıişlerdir. Bu arada Ziraat Mü- hendisleri Odası'nın 1993 yılında "Dünü, Bugünü ve Geleceği ile Atatürk Orman ÇiftBgJ" adıyla düzenlediği sempozyumu, TBMM Kamu Ikusadı Teşebbüsleri Komis- yonu'nca 12.6.1998 tarihinde oluşturulan kurul çahşmalannı sayabiliriz. Bazı gaze- teler de köşe yazılanyla ve haberleriyle il- gili ve yetkılileri uyarmaya çalışmışlardır. Öneriler: 1 - Ziraat Mühendisleri Odası'nın, sözü ' • * • edilen sempozyumuna ait kitapta, Atatürk Orman Çiftliği için, "Orman mı,çifUikmi, arsa ofîs mi?" denilmiştir. Bugüne kadar yapılan uygulamalar, bu soruya hak ver- direcek niteliktedir. Bundan böyle çiftlik arazisinden en kü- çük parçanın kopanlmasma meydan ve- rilmemeli; mevzuat yönünden açık kapı- lar kapatılmalı; yapılaşmalarla vesair ne- denlerle elden çıkanlmış arazi çiftliğe ye- niden kazandınlmalıdır. 2- 5659 sayılı yasa, günün gereksinme- lerine göre yenilenmelidir. 3- Devlet çiftliklerinin, araştırma ensti- tülerinin, üniversitelerde araştırma birim- lerinin kurulması nedenleriyle Atatürk Or- man Çiftliği tanmsal yönden araştıncı, öğ- retici sonuçlan yayıcı rolünü bir ölçüde kaybetmiş ise de Ankara kenti için "açık ve yeşir alan olarak eskisinden daha bü- yük bir önem ve işlev kazanmış, Ankara Yeşil Kuşağı 'nın önemli bir halkası haline gelmiştir. Bu yönden, başta üniversitelerin, ilgili bakanlıklann temsilcilerinden ve ko- nunun uzmanlanndan oluşturulacak bir komisyon tarafından öncelikle bir master planın hazırlanması, bu planda tarla, bah- çe, orman, piknık ve rekreasyon alanlan- nın kesin olarak belirlenmesi; aynca bir tanm fuan parkı, bir tarım teknolojisi mü- zesi ve bir biyopark için yerlerin aynlma- sı zorunlu görülmektedir. Bu arada ılkel durumda olan hayvanat bahçesi de yeniden düzenlenmelidir. Sonuç ' Atatürk Orman Çiftliği'ni tanmsal, sos- yal ve çevre işlevleri yanında, Atatürk'ûn ulusuna yaptığı anlamlı bir armağan ola- rak da korumak ve kuruluş amacı doğrul- tusunda geliştirmek zorundayız. Doğal ve tarihsel bir değer taşıyan Atatürk Orman Çiftliği 'nin korunup geliştirilmesini ulusal bir görev sayıyoruz. (1), (2) Ayın Tarihi, 1937, Sayı: 43 Aydınlanmanın Öğretmeniydi TURANALTUNTAŞ D üziçi Köy Enstitüsü'nün "Efeane Kahra- manlan"ndan. okul başkanım Osman Çapanoğlu, 18 Ekım 1998 günü yaşama gözlennı yumdu. Adana-Saımbeyli'nin Kayarcıkköyünden Düziçi Köy Enstitü- sü'ne gelen Osraan Çapanoğlu. usta öğretici Paşa Da- >i ile kireç ocaklannda. Şinasi öğretmenle duvar yapı- mında çalışarak kendi okulunu kendisi yapmış, oku- lunda kehribar sansı üzümler yetiştirmiştir. Tonguç Baba'nın eğıtimli oğullanndan Osman Çapanoğlu, "Dünya KlasklerTni okuyarak aydınlanmanın öğret- meniydi. Okul müdürümüz Lütfi Dağlar'ın eşi öğret- men Sakine Dag^ar. öğrenci Osman Çapanoğlu'nun ya- nına yaklaşır. eMte kravatını tutar. çe\Tesmdekilere; "Kim demi; köv çocuklanna kravat yakışmazdiye'' sö\- lenir. O gün bugündür, Osman Abi kravatlıydı. Güzel giyinir, güzel konuşur, elyazısı güzeldir. Dengeli, sa- kirı davTanışıyla kitap gibi adamdı. Osman Abi ile Çu- kurova Üniversitesi'ne gıttik. Şair Adnan \ üceL bizi sınıfına aldı: "Çocuklar, bunlar Köy Enstitülü öğret- menler" diye tanıttı. Öğrenciler, bize uzay yaratıklan gibi bakmaya başlayınca, söze kanştım: "Bir Köy Ens- titülü nasıl olur diye içinizde merak edeniniz ohırsa— Işte Osman Çapanoğlu gibi olur derim" dedim. Os- man Abi de kırmızı kravatı, lacivert elbisesi ile o gün de günündeydi. Bilmem ilginizi çekti mi? Yazımda da çokça "Osman Abi" diye anıyorum. Bir gün EĞÎT- DER'de bir şey sormak için "Osman Abi" dedim. An- lamh ve dikkatli yüzüme baktı. Oradakilere dönerek: "Ahuntaşşu andaaltınt^nıgeçkm. Bana, 'Osman Abi' diyw. İşte bu Köy Enstitüleri gdenegMr. Hoşuma git- miyor değiL gidryor gitmesine dc_ Ben abih'ğe layık ot- maya çakşacağun. Şündi, Turan'ın yanında doğru dü- rüst gülemem. $akayapamam. Neden? Eee ben abiyim ya" demişti. O gün çok duygulanmıştım. Osman Çapanoğlu, gerçekten ağabeyimdi. Bir ke- re, değişmez, 'okul başkanı'mızdı. Düziçi Köy Ensti- tüsü'nde Osman abi son sınıftayken ben ikinci sınıf- taydım. Hazırlıkta da okuduğum için üç yıllık okul baş- kanımdı. Bir de değişmez 'fnzibat Başkanı'mız vardı: Sait Sevim. Inzıbat Başkammızdan çok korkardık. Okul Başkanım öldü, lnzibat Başkanım yalnız kaldı. Köy Enstitülü Osman Çapanoğlu, zeki, esprili bir in- sandı. Tüm Enstitülüler gibi ömek bir öğretmendi. Birgün Osman Abi'ye "Osman Abi, ben 194T"de ha- arlık sınıfında okudum. Tanı son sınıf oldum, mezun oiacağffli. O yılöğretmen okuhınadönüştürdüler. Me- zun vermeyip, biryüdaha fazla okudum.Şimdi ben Köy Enstitülü müyüm? Öğretmen okulu mezunuyum" di- ye. sordum. Dıkkatlıce dmleyen Osman Abi. gülerek: "Turan, biliyorum senin tahsüin bizden fazia(!) Sen al- ü yıl Köy Enstitüsü'nün, bir yıl da öğretmen okulunun ekmeğini yedin.Ozaman, sen Köy Enstitülü sayıursm" dedi ve devam etti: "Köy Enstmılerine gönül veren herkes Köy F.nstitülüdür. tsmail Hakkı Tonguç'un, müdürümüz Lütfi Dağlar'ın, rabmetii Mustafa Ek- mekçi'nin diplomalannda 'Köy Enstıtüsü" yazmıyor ama, asıl Köy Enstitülüleronlanhr" dedi. Türk aydın- lanmaçağında yetişnıiş, eğiumin cfsane kahramaru, okul başkanım Osman Çapanoğlu aramızda yok artık. Çum- huriyetçi kuşağın başı sağolsun. Kelaynak kuşlan gi- bi kuşağımız azalıyor. Bozkınn eğitim kahramanlan, aydınlık köylenn aydınltk yokulan, kendınize iyi ba-- kın. Hepinize ağncakJı selamlar... Bu amtilemi gördüğünüz her yerde PENCERE Geçmişin Güzelliği?.. Geçen gün bir dost sofrasında söyleşiyorduk, tatlı havaya kendimi kaptınp birkaç anımı dile ge- tirdim, içimizden biri dedi ki: - Bunları yazsana!.. Düşündüm. • Yaş kütüğü zamanla suyunu yitirir; kibrit çaksan tutuşacak kadar kurulaşır; geçmişin alevlerinde on- mak isteği de yürekte dogar; acı anılann buruklu- ğunu yitirip tatlandığı bir dönem başlar. Anıların tuzağı insanı içine doğru çeker. Geçmişin nasıl da güzelleşiverdiğine şaşarsın!.. Eski evler, eski meyhaneler, eski sokaklar, eski giysiler, eski kentler, eski insanlar, eski dostluklar, eski kadınlar kuytuluklardan çıkarlar, gölgeiik kö- şelerinden sıynlıp sıralı sırasız gündeme girerler; geçmişe doğru derinleşen kör kuyunun çıknğı döndükçe anılan güncele taşır. Bir zamanlar sokakta kartopu oynayan çocuk, artık kıştan ürker. ,' Güz hüzünle özdeştir. Bahar sarhoşluğunun kemiklere vuran ağnsı bir yürek sızısıdır. • . ' Anılar dost mudur?.. ^ Düşman mı?.. Üç gün önce ağzını kavuran biberin anısı, bu- gün damağını yakmaz... Soğan keserken gözlerin yaşanr, ama bu olayı anarken gözyaşı dökmezsin... Yıllar önce yüregini dağlayan aşkın yarası, artık apandisit ameliyatının tendeki izine dönüşmüştür... Anılann tuzağına sakın düşme!.. Yaşamdan soyutlanma!.. Anılannı şişire şişire balonlaştırma, sonra bu ba- lona tutunup gökyüzüne yükselerek yeniden ço- cuklaşma!.. Yaşamdan soyutlanma!.. • Anı nedir?.. Yaşanan olaydan bellekte kalan iz... Eski deyişle: Hatıra. Kimi insan genç yaşta gözlerini kapatır, "hatım defteri" kefen bezi gibi bembeyazdır. Kimi insanın ömrü uzundur. Yaşamı kısadır. Kimi insan bu dünya için yaşamaz.. Kendini öteki dünyaya adar. Hayatını bağnazlığın kalıbına sıcak kurşun gibi döküp kalıplaştınr. • Peki, yaşanan olayın bellekte bıraktığı iz, za- man içinde değişmiyor mu?.. Anı ile gerçek arasındaki uzaklık zamanla öyle- sine büyüyor ki geçmiş yaşamını dile getirenlerin ister istemez gerçeklikten koptuklannı da hesaba katmakgerek... V Taksit VAR, faiz YOK!A m e r i c a n E x p r e s s K a r t v a r , a y r ı k a r t y o k ! i ERICAN Sıstemı Türkiye'de, sıfır faizle taksitlendiren ilk ve tek kredi kartı! Alışverişlerinizi Faizsiz Taksitlendirme avantajı ' Artık alışverişlerinizde, vade farkı ödemeden, 2 aydan 12 aya kadar taksit yapabilirsiniz. "American Express Taksit Sistemi" çıkartmasını gördüğünüz tüm mağazalarda bu yeni ödeme kolaylığı hçmetinizde. . . - . . _ " • -.- • - v v - / . ' - " ; ' ^ '''* - r *'L ' Her şeye aynı kart! +'* ' ' -, Kart'ınızın bu yeni özelliği sayesinde, taksitlendirme için ayrı bir kart almanıza, yeni işlemler ve başvurular yapmanıza gerek kalmaz. American Express Kart'ınız varsa bu avantajdan doğrudan yararlanırsınız. Farklı ödeme tarihleji ve yerleriyle karmaşa yaratan birçok kart yerine, tek kart taşımanın rahatlığını yaşarsınız. Tüm alışverişlerinizde American Express Kart'ınızı kullanın, tıem taksitli alışveriş olanağından hem de American Express Kart sahiplerine özel tüm KART avantajlarından, indirimlerden ve AmEx Puan sisteminden yararlanın. „. „ ^.^^.-,.. - . _ „ ,v«,.w ,-. Mağazalar için de avantaj American Express Taksit Sistemi, mağazalar için de satış kolaylığı getiriyor. Bir Akbank şubesine başvuran tüm mağazalar bu sisteme kolayca geçiyor, yeni müşteriler kazanıyor. American Express Kart, Türkiye'de sadece Akbank'ta. Gelin bir AKBANK şubesine, American Express Kart'ınızı kolayca alın, yaşamınızı kolaylaştırın. Her şeye ayrı kart değil, her şeye American Express Kart. - AKBANKA K B A H K A M E R I C A N E X P R E S S M Ü Ş T E R İ H İ Z M E T L E R İ M E R K E Z İ 365 G Ü N . 24 SAAT H İ Z M E T İ N İ Z O E TEL: ( 2 1 2 ) 283 22 00 G ü v e o i n i z ı o E s e r i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle