25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 1998 PERŞEM HABERLER 20 yıl önce, 1978 yılında 7 TÎP üyesi, faşist katillerce elleri bağlanarak katledilmişlerdi BahçeKevler Caııkınım^m unutma!AYDIN ENGİN "...evde yedi tdşi olduğunu. bu kişileri yere yanrdıklannı, e\de \edi Idşi umma- dıklan tçin ne yapacaklannı 10-15 dakika düşündükierini, Mahmut ile Kürşat'ın ta- limat aJmak üzere Abdullah ÇanVnın e\ı- ne gittikJerini. bir saat sonra bir araba se- si du\duklannı. Mahnıut'un Kürşat ile biriikte birşişe ve pamukJa döndüğünü. ne olacağını sorduğunda Abdullah'ın eter verdiğini ve tek tek öldürelinı dediğini. bu- nun üzerine arabada bulunan Abdullah Çatiı üe konuşmaya gittiğini, Abdullah Çatn'ya e\de öldürmek zor olacak ildşer ikişer götürelim öldürelinı dediğini \e Çat- lı'nın da bu fikri tasvip ettiğini, bunun üze- rine iki ldşiyi birer birer Mahmut'la götü- rüp mavi renkli Şevnıle marka Abdullah ÇattTnın içinde bulunduğu arabaya bin- dirdiklerini, Eskişehir \oluna saptıklannı. miisait bir yer bulup iki kişhi jere vatınp kafalanna ateşettiğini.tekrar eve geldiklerini. iki kişi daha alacaklanm ancak evdekile- rin eterle bayütılmış olduğu- nu gördüğünü, ayıltıp götüre- Hm dediğini. Mahmut'ıuı tek- rar dışan çıkıp Abdullah Çat- lı'dan talinıat aldığım. bunun üzerine Serdar'ı aultıp dışa- n Abdullah ÇaöYnın \anına götürdüklerini, bira/ sonra geri getirdikJerini, sebebini sorduklannda ekjp otosunun geçtiğini sö\ledik)erini. ken- disinin bunlan tek tek bağla- jalım dediğini.>erdej atan bi- rini havlu ve askı ile boğduğu- nu. bu arada a>ılmış olan Ser- dar ile diğer arkadaşlannın konuşnığunu, bilahare kendi- sinin arkadaşlanna boğmak zor olacak silah kulianahm dediğini, arkadaşlarının apartman a>ağa kalkar diye itiraz ettiklerini. kendisinin ben \apanm diyerek diğerle- rini iknaettiğini. Eskişehir yo- lunda kullandıklan silahı Kürşat'a verip diger dolu si- lahı aldığım. arkadaşlanna gitmelerini smlediğini. arka- daşlarının e\i terk etmelerin- den sonra bira/ beklediğini, sedirin üzerinde bulunan dortkişheyaJan mesafeden kafalanna ateş ettiğini \e bilahare evden tek başına kaçıp kendievlerine geldiğini. sabaha kadar uyu- madığını, ertesi gün silahı Dörtyol'da otu- ran Abdullah Çaüj'va verdiğini ve bilaha- re Erzurum'a gittiğinL. Türkiye'nin içsa- vaşa sürüklendiğini. bekleyiş içine girdigi- ni, 12 EtlüTde Türk ordusu idareve el ko- yunca rahauadığını.Türk millhetçileri ola- rak tarihi misyonlannı tamamladıklanm, itirafinı samimi olarak yapüğmı, baskıya nıaruz kalmadtğuu, inandığı uğurda mü- cadele ettiğini, son söz olarak şeriaün kes- tiği parmak aamaz dediğini beyan etmiş- tir_" Virgülüne bile dokunulmaksızın aktan- lan bu anlatım Haluk Kırcı tarafindan 17 Kasım 1980 günü, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nda, kendi el yazısıyla veri- len 14 sayfalık ifadeden alındı. Kırcı'nın suç ortaklan Ahmet Ercüment Gedikli. Duran Demirkıran ve Omer Özcan'la bır- likte idama mahkûm edildikleri Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nin gerekçeli ka- rannda da "bu çınlçıplak ifade" aynen yeraldı. Dosyanınesasnumarası 1984 55. Karar numarası 1985 311. Yakalanmadılar __ Kırcı ile biriikte bu katlıamda yer alan Ünal Osman Ağaoglu, Kadri Kürşat Poy- raz ve Mahmut Korkmaz hakkında gıya- bi tutuklama karan verildi. Bugüne dek yakalanmadılar. Öteki asli saıuk Abdullah Çatlı'ya ise hıç uJaşılamadı. Duruşma gı- yabında yürütüldü ve dosyası tefrik edıl- dı. Tam yırmi yıl önceydi... ... Tam yirmi yıl önceydi. 8 Ekim 1978"dı. Ankara Bahçelievler'de 15. so- kaktaki 56 numaralı apartmanın zemin ka- tında TtP üyesı 7 devrimci, Latif Can, Fa- ruk Ersan, Efraim Ezgin, Safih Gevenci, HürcanGürses,OsmanNurilzunlar,Ser- dar Alten Ülkü Ocaklan'na bağlı bir infaz çetesi tarafindan yok edildiler. Türkiye sarsıldı. Resmi ağızlar her za- manki demeçleri art arda sıraladılar: Ka- tillenn tcspiti ve yakalanması için çalışma- lar aralıksız sürdûrülmektedir. Oysa yedi TtP üyesi gençten bir tanesi. katliamda ölümcül yaralar almış, fakat ölûmJe pen- çeleştiği hastane yatafında savcıya, katil- lerin yakalanması için gerekli tüm bilgi- leri vermışti. Ama katillerin tümü değil, planlayan, örgütleyen ve uygulatan baş ka- til Abdullah Çatlı hiç değil, yalnız baş cel- lat Haluk Kırcı'run yakalanması için iki yıl geçmesi gerekecekti. Kırcı, Kadıköy'de sahtebirkimlikleya- kalandı. Yazının girişindekı rüyler ürper- Cum uriyet öldîirüldühunharca Bahçelievler Cankınmı'nın her yıldönümünde gazeteler bıkıp usaıunadanbu gerçeği yinelediler. Valnızca Cumhuriyet'in sayfalannda yirmi yıllık kısa bir gezinti, bu acının bu ülkenin namuslu insanlannın içine nasıl çöktüğÜDÜ veasla sindirilemediğini gösteriyor. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürmekte olan dava, 20 yıl önce başlayan davanın bugüne gelen uzantısı Susurluk skandabna yansıyan dava Av.ERŞENŞANSAL Bahçelievler katliamının üstün- den 20 yıl geçti. 20 yı! önce de, Bahçelievler katliamı duyuldugu zaman, insanlann kanını dondura- cak bir ürperti yaratmıştı. Bu olay, 1978 yılı Aralık ayuıda Ecevithü- kümeti döneminde giderek sıkıyö- netim ilanına kadar uzanan kanlı teröreylemleri zincirinin en vahim halkalanndan birisi idi. Olay kısa zamanda açıklığa ka- vuştu. Olayın kimler tarafindan na- SJİ planlarup uygulandığı, bu kat- liamı gerçekleştiren sanıklann kimler oldugu bütün karutlan ile ortayaçıktı. İÇ^S yıhnda ilan edi- , lcn sıkıyönetim ile biriikte kurulan sıkıyönetim mahkenıeierinde açı- ~ lan ilk davalardan biri Bahçeliev- ler Katliamı Davası oldu. Katliam olayı kadar, bu dava da 20 yıllık bir geçmiş kazandı. Da- varun uzantısı bugün hâlâ yargı önünde de\ am etmektedir. Dolayı- sıyla Bahçelievler katliamı, 20 yıl- dan beri Türkiye'nin gündeminde kaldı. Gerçekten de. bugûn Anka- ra Ağır Ceza Mahkemesi'nde sür- mekte olan da\a. 20 yıl önce baş- layan davanın bugüne gelen uzan- tısıdır. Başlangıçta davaya bakılan .An- kara Sıkıyönetim Mahkemesi, da- vada yargılanan iki sanık hakkın- da ölüm cezası, iki sanık hakkında da ağır hapis cezalanna hükmet- mişti. Bu cezalar Askeri Yargı- tay'ın onayından da geçerek kesin- leşti. Yargıtay'ın onama karan ile kesinleşen yalnızca bu cezalar de- ğildi; aynı zamanda olayın hangi nedenle ve ne suretle planlandığı. nasıl bir akış içinde kimler tarafın- Bahçelievler kattiamının katiUeri ülkücü faşisder aradao geçen 20 yûa karşın hâlâ serbest dan gerçekJeştirildiği bütün kanıt- lan ile ispat edildi. Bu cezalar, Te- rörle Mücadele Kanunu'nda belir- tilen şartlı salıverme hükümlerme göre yerine getirildi. Bu malzeme ve bu gerçek, bugün de devam et- mekte olan davanın temellerini oluşturmaktadır. Bahçelievler Katliamı Davası- nın üzerinden geçen 20 yıllık pers- pektifte, dava akıl almaz gelişme- ler kazandı ve 20 yıl öncekinden çok farkiı boyutlara ulaştı. Dava başladığı zaman, davanın taraflan, 4 raaktulkr' ve 'katilkr' olarak iki yan gibi görünüyordu. Dava bu- günlere uzanırken, davanın taraf saflarında da uzantılar oluştu. Bu gelişme. Susurluk olayı ile, yalnız- ca davanın değil. Türkiye'nin de gündemine bir bomba gibi düştü. Devlet için kurşun sıkanlann şe- refli kişilerolduğunu ilan etmeyet- kisini kendilerinde bulanlar, katli- amın planlayıcısı için, bin canı ol- sa, binini de feda etmekten çekin- meyeceğini söyleyenler, çok va- him suçlar oluşturan belgeleri dü- zenleyen bakankr, bu davanın suç- lulan ile el ele tutuşan bir safta yer aldılar. Bugün yargı önünde devam et- mekte olan dava, 20. yılını doldu- ruyor. TCK'de yer alan zamanaşı- mı düzenlemesi. en uzun süreli za- manaşırrunı (idam cezasını gerek- tiren suçlar) 20 yıl olarak belirt- mektedir. Ancak, daha spnra ge- len maddeler, sanık hakkında, ör- neğin sorguya çekilmesi, dava açıl- mast, gıyapta veya yüze karşı ve- rilmiş bir tutuklama karan bulun- ması vb. gibi hallerde, bu sürenin yan oranında arttırılarak 30 yıla çıkanlacağını belireyor. Bu nedenle 20 yıllık zaman aşı- mı, bu olayda yer almış olup da bu- günekadaradı hiçbiryerde geçme- miş,hakkındaherhangi birusul iş- lemi yapıknamış bir kimse varsa o- nun için geçerli olabilir; bu ise ha- len sürmekte olan davanın firari samklan hakkmdaki davayı hiç et- kilemez. Kaldı ki, Bahçelievler katliamı- mn bugünekadarortaya çıkmamış bir sürpriz sanıgı bulunduğu söy- lenemez. 20 yıldan beri sürmekte olan bu dava nasıl bir sonuca ulaşabilir? Esasen Bahçelievler katliamı ola- yı, kesinlik kazanmış yargı karan ile açıklığa ulaşmış net bir olaydır. Bugün devam etmekte olan dava, bugüne kadar yakalanarak ceza- landmlmış kişilerden öte, bu olay içinde yer alan diğer suçlulann da cezalandınlmasını sağlayacaktır. Ancak davanın günümüze ulaşan boyutlan içensinde, davanın bir sa- nığmm veya sanıklannm devletin himayesinde yargı önünden kaçı- nldığı görülüyor. Devletin yargı gücü, gene dev- letin mafya ile iç içe girmiş bir uzantısı tarafindan engelleniyor. Böyle bir durumda. yargı erkini kullanan mahkemenin kendi işle- vinin çalıştlnlmaz hale getirildiği- ni görerek anayasa tarafindan ken- disine verilmiş işievini kullanma- ya sahip çıkması gereklidir. İşte bugün, Bahçelievler Katliamı Da- vasında, aranansanıklannbulunup cezalandınlmalan kadar, bu yargı gücünün -artık bağımlı veya ba- ğımsız olmasmın çok daha evve- linde- çalışabilmesi de büyük bir önem taşımaktaajr. Konuya böyle bakıldıgında, davayı kovalayan güçlerin, davanın sanıklannı yaka- lama konusunda, davanın sanıkla- nnı konıyan mafya odaklı güçlere galip gelmesi gerçekleşemese de anayasal temel güçlerin kullanıl- masında, demokrasi kurumlanna sahip çıkma, koruma ve gerçekleş- tirmede galip çıkacaklan çok bü- yük bir olasılık olarak söylenebi- lir. Zaten bu yolun geri dönüleme- yecek birbölümü, şimdileTde arka- da bırakılmıştır. Ancak, bu noktada, son zaman- larda ortaya atılan af meselesinin davayı nasıl etkileyeceğinden de söz edilmelidir. Şimdilerde sözü edilen biçimde, aşağı yukan tasar- lanan hali ile biraf kanunu çıkanl- dıgı takdirde, Bahçelievler Katli- amı Davası tümü ile ortadan kal- dınlacaktır. Ne kadar ilginçtir ki, böyle bir af kanunu ile ilgili öne- riye de iktidar sahiplik etmektedir. Bahçelievler Katliamı Davası. bugün zaman aşımı süresinin üçte ikisini doldurmuş bulunuyor. Ge- ride hâlâ bir on yıllık zaman var. Eğer af gibi bir nedenle dava orta- dan kalkmaz ve sürerse. bu on yıl içinde davanın taraf saflannın da- ha ne gibi kazanımlar yaşayacağı- nı şimdiden kestirmek pek güç. Ancak, bu on yılın akışı kurallan bir kez daha doğrularsa, 20 ytldır süren davada gerçeği saptırmaya gücü yetmeyenlerin, hattakambur üstüne kambur eklemeye çalışan- lann gücü, bundan sonrasmda da gerçeği tahrife yetmeyecektir. tici ifadeyı, 44 Bakkaldansigaraaldun"der- cesine anlattı. \argılandı. Tdama mahkûm oldu. Ama 12 Eylül generalleri yedi yurtse- veri tavuk boğazlarcasına yok eden bu ka- tili, idam etmek yerine SBtan için kurşun sıkmak"la görevlendirmeyi yeğlediler. Bugünün parti lideri ve parlamenteri Muhsin Yazıcıoğlu katüleri daha o günden biliyordu ve katillerin başı, genel başkanı bulunduğu Ulkücü Gençük Demeği'nin Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı idi. MHP'nın kadro kaynağı Ülkü Ocakla- n'ndan üstün nitetikleri ile sivrilen Abdul- lah Çatlı ve Haluk Kırcı cinayet sanığı ol- malan umursanmaksızm ve belki de cina- yette gösterdıkleri yüksek performans yü- zünden devletçe istihdam edildiler. Önce, kimin nerede ne hüner gösterdi- ği bir türlü açıklanamayan "Asala Operasyonlan"nda görevlendirildiler. Bir yerleri bombaladıklan, birilerini öl- dürdükJeri söylendi. Ama hiçbirinin aslı çıkmadı. Haluk Kırcı ve "Rds" de- diği, sımsıkı bağlandığı Ab- dullah Çatlı, devletçe süreklı aranıyorlardı ve sürekli dev- letçe istihdam ediliyorlardı. Arada bazı saf polis memur- lan ikısinden birini yakalıyor- du. Ama üstlerinden "Içişleri Bakanlıgınca özel olarak gö- revtendirflmiş \c silah taşıma ve kullanma \etkisi ile dona- blmış" olduklannı gösteren belgeler çıkınca akan sular duruyor, demir kapılar ardına kadar açılıyordu. Ellerinde kapalı kapılar acan, devlet hizmetinde kul- lanıldıklannı kanıtlayan bel- gelerde dönemin Emniyet Genel Müdürü, daha sonra Adalet, daha sonra Içişleri Bakanlığı koltuklannda otu- rup "1001 operasyon" yaptı- ran ünlü Mehmet.4ğar'ın im- zası vardı. Bahçelievler cankınmının iki asli elebaşısı, bu ülkedeki bütün yurtseverlerin, devrim- cilerin kanlılan. Çatlı ve Kır- cı, orman kundakçılığından sonra "PKK'yeyardım ettik- leri sanılar Kürt işadamlan- nın ortadan kaldınlması" operasyonunda görevlendınl- diler. Bu ikıli ve *Ozel Tun" tetikçilerinden takviyeii ekip- leri o dönemde Adapazan- Düzce-Hendek üçgenınde sıkça bulundular. Sonra... Sonra kamyon Mercedes'e çarptı. 7 TÎP'linin katili Çat- lı, Mercedes'in içinde devlet- le kucak kucağa öldü. Doğru- latılamayan ama doğruluğun- da ısrar edilen haberlere göre, arkadaki, korumalann bu- lunduğu arabada Haluk Kırcı telsizden "Reis öldü. Reis'i kaybettik'' diye haykınyordu. Çatlı'nın doğal halefı (ar- dılı) Kırcı. daha sonraki gün- lerde TV programlanna tele- fonlakatıldı. Söyledikleri hiç önemli değil. Onemli olan "Ben bunuta Türkive'deyim. Görev başmdayun" diyordu ve bunu miryonlarca yurttaş- la biriikte, anayasanın Kır- cı'yı yakalamakla görevlen- dirdiği resmi güçler de dinli- yordu. Mehmet Ağar o gün- lerde Içişleri Bakanı'ydı. Özerk Bucak Beyliğinin prensi Sedat Bucak gazeteci- lere, "Sajin Çathvesaym Kır- a çok takdir ettiğün, bu vata- na çokhizmetetmiş kişilerdir. Saym doktorum izin verirse, saym medyaya,sayın Medis"te sayın bir basın toplanosıyla her şeyi anlatacağım" dedi. Saym doktor hiç izin verme- di. Tam yırmi yıl önceydi. Türkiye Işçi Partili 7 delikan- h, yaşamlannın ilkbahannda fa^istlerce yok edildiler. Yir- mi yıldır bu dava sonuçlan- madı. Katiller belli ve katiller cezasız kaldı. Bugün, 20. yüında Bahçe- lievler Cankınmı hâlâ içimiz- de kanayan bir yara. Kanlıla- nmızsa hâlâ ellerini sallaya- rak ararmzda dolanıyor. FIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR calislarfa cumhuriyet.com.tr DfYARBAKIR - Bir haftalık yoğun bir gezinin sonuna geldik. Turizm Ba- kanlığı'nın "Inanç Turu-2" adını verdi- ği, çok sayıda yabancı gazetecinin ka- tıldığı gezinin sonuna gelince, bizim. de, siyaset kulislerine ilgimiz yeniden artmaya başladı. Mardin'de, sessiz bir tepenin eteğindeki Dayrülzeferan, Süryani-Ortodoks Manastın'nın kim- sesizleşen hali hüzün vericiydi. Bu toprakların ve bu bölgenin en es- ki halklarından Süryaniler, iyice azal- mışlar. Mardin içindeki sayılan yüzler- le ifade ediliyor. Midyat'ta iki bin civa- nnda Süryani kalmış. Dünyanın en es- ki dini merkezlerinden olan Dayrülze- feran Manastın, giderek azalan cema- atin sessizliğini yaşıyor. Hüznünü ya- şıyor. Patrik Vekili Ibrahim Türker, Sürya- ni cemaatinin giderek azaldığından Tarsus'tan Diyarbakır'a yakınıyor. Türker'e neden patrik değil de vekil olduğunu sormayı unuttum. Soyadının Türker olmasını, Mardin ce- maatinin Süryanice bilmediğini ve Arapça konuştuğunu anlattı Patrik ve- kili, Süryaniceyi Midyatlılar konuşu- yormuş. Dayrülzeferan'da toplam 40 kişi ya- şıyor. Ancak belli sayıda misafirleri de oluyor. Dünyanın dört bir yanına dağıl- mış Mardinli Süryaniler birkaç günlü- ğüne de olsa burayı ziyarete geliyor- lar. Süryaniler Müslümanlara benzer şekillerde namaz kılıyorlar. Burayı zi- yarete gelen ve bir süre Manastır'da kalmak isteyen Süryanilerin en büyük sıkıntılan valiliğin orada konaklamala- rına izin vermemesi. Bunun nedenle- rini valiliğe sormak olanağını bulama- dık. Bütün bu bir haftalık gezi boyunca bir kez daha gördüm ki oralan tarihi değerleriyle tam anlamıyla bir hazine. Turizm Bakanlığı da doğru bir iş yapa- rakyabancı gazetecileri davet edip bu zenginlikleri gösteriyor. Etkili olacağı inancındayım. Bunlar işin güzel yanı. ••• İşin bir başka boyırtu ise, gezd^imiz tarihi alanlann altyapı eksikliği. Orne- ğin Nemrut Dağı gibi, evrensel önem- de bir tarihi mekânın ciddi hiçbir alt- yapıya sahip olmaması. Yol boyunca, tuvaletlerin kirli ve bakımsızlığı can sı- kıcıydı. Nemrut Dağı'na çıkışta son durak olan kahvenin hali de pek par- lak değildi. Sabahın soğuğunda yal- nızca 10-15 kişinin sığacağı küçük bir binayı, bakımsız tuvaletleri gördüğü- müzde burayı işleten ismail Alan'la konuştuk. İsmail Alan, binanın çok küçük oldu- ğunu altyapının ise hiç bulunmadığını belirtti. Ancak bir saat yaya tırmanıp Nem- rut Dağı'na çıkmadan önce bir şeyler yemek isterseniz bunu da bulmak mümkün değildi. Tesiste su yoktu. Arabalarla aşağıdan taşınıyordu. Nemrut Dağı'na düzgün birtesis ne- den yapılmaz anlamak mümkün değil. Buraya dünyanın dört bir yanından binlerce turist geliyor. Sanki onlara Türkiye'nin geri bir ülke olduğu kanıt- lanmak isteniyor gibiydi. Nemrut Dağı'ndaki sorunlarta bir- çok yerde yüz yüze geldik. Bunlann maddi açıdan düzeltilmesi mümkün. Buralara Türkiye'nin olanaklan açısjn- dan yapılacak yatınm için finansman istense kısa sürede bulunur. Daha önemlisi insan maJzemesi. Insanın de- ğişimi, gelişmesi ve hizmet üretmede çağdaşlaşması çok büyük çaba ge- rektiriyor. Türkiye bunu ne kadar ya- pabilir, işte bu sorunun cevabını bul- mak kolay değil. • • • Bu anlamlı geziye emeği geçen Tu- rizm Bakanlığı yetkililerine teşekkür ediyorum. Doğru bir iş yapıyorlar. A- ma Türkiye'nin imajı sırf gezilerle dü- zelmeyecek kadar özürlü. Turizm de sonunda, siyasi etkenlerden yara alı- yor. Dincilerden bıçaklı saldırı Üniversitede türban terörüHaber Merkezi - Diyar- bakır Dıcle, Konya Sel- çuk, Gebze Yüksek Tek- noloji ve Ege Üniversite- si'nin açılış îörenlerinde laiklik ve türban uyansı yapıldı. Politıkacılann bu konulan siyasete alet et- memeleri istendi. Ege Ünıversitesi'nde T ü r - ban Neyi Örtüyor?" baş- hklı broşürü dağıtan öğ- rencilere, aralannda tür- banlılann da bulunduğu bir grup tarafindan bıçak- lı saldın düzenlendi. Ya- ralanan Edebıyat Fakülte- si 4. sınıf öğrencisi Deniz Top tedavi altına alınır- ken saldırganlardan. biri türbanlı kız iki öğrenci- nin eşkalinin belirlendiği bildirildi. Ege Ünhersitesi'nin yeni öğretım yılının açılı- şı nedeniyle dün yapılan törende Rektör Prof. Dr. Refet Saygüı'nın, üniver- sitelerde türb;ina getirilen yasağa yönelik konuşma- sını yaptığı saatlerde Ege Üniversitesi kampusunda türbana karşı broşür da- ğıtmaya hazırlanan SİP üyesi öğrenciler, türbanlı öğrencilerin de aralann- da bulunduğu gericı bir grubun saldınsına uğra- dı. Rektör Saygıh'nın, "Türban yasağına u>ııl- ması gerektiğini'" savun- masına karşın türbanlı öğ- rencilerin hâlâ serbestçe derslere girebildiği Ege Üniversitesi'nde, türban- lılann, bir öğrenciye bı- çakla saldırabilecek cesa- reti göstermeleri de dik- kat çekti. Edebiyat Fakültesi kantininde "Türban Neyi Örtüyor?'' başhklı broşü- rü dağıtmak üzere masa açan öğrencilerden Deniz Top, aldığı bıçak darbe- siyle yaralandı. Ege Üni- versitesi kampusunda bü- yük kantin yakınlannda gerçekleşen saldırı ola- Malki cinayeti yında yaralanan Der Top, üniversite hastanf acil servisinde tedavi al na alındı. Sağ koltuk i tından tek bıçak darbc aldığı öğrenilen öğrenc nin bilincinin açık olduj ve polise saldırganlar eşkallerine ilişkin ifa< vr erdiği öğrenildi. Ö yandan eşkalleri belirl nen biri türbanlı kız, i öğrencinin, saldınnın a dından plakası belirlenı meyen bir otomobille ( lay yennden uzaklaştıldi n bildirildi. Saldın olayuıın gerçel leştiği saatlerde, açılış tc reninde konuşan Rektc Prof. Dr. Refet Saygıh is türban konusunun, siya sal platformdan uzak tu tulmasını ve polemikler girihneden "Makulveso rumlu yurttaşlar" olaral davranılmasını istedı Rektör Saygıh, herkes "IVlevcut tehlikeleri gör meye, sorunlara aklın v bilimin önderüğinde çö züm üretecek basireti gös termeye" davet etti. Saygıh. bu karann ya sama, yürürme ve yarg organlannı, idare ma kamlannı, gerçek ve tü zel kişileri bağlayıcı oJ duğunu vurgulayara "Bu nedenledir ki Ana yasa Mahkemesi'nin ün: versitelerde başörtüsü kt nusunda verdiği kararlî ra uyuiması zorunludur dedi. Üniversitelerde türba konusuna getirilen hukı kı yasaklann "insan hal lanna, demokrasiye v btıkuka aykınnk taşınu dığuu" kaydeden Rektc Saygıh. irticanın, devlet ve rejime yönelik bir ter dit olduğunu vurgulayî rak "trtica ile mücadek nin halkın dini inançlar oa karşı çıknıak gibi g« terilmesL, din istismanm ta kendisidir" diye konu- tu. Cinayet emri Evcil'denANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Bursa'da Ka- sım 1995'te öldürülen te- feci Neshn Malki cınaye- tinde katil belirlenırken azmettiricinin tefeciye bü- yük tutarlarda borcu olan ErolEvcfl olduğu belirlen- di. Emniyet birimlerinin Malki cinayeriyle ilgili ça- lışmalannın son aşamaya geldiği bildirildi. Emniyet birimleri cinayette tetiği kimin çektiğini de belir- lerken cinayet emrinin Erol Evcil tarafindan ve- rildiği ortaya çıktı. Fran- sa'da tutuklu bulunan ve Evcil'in kader arkadaşı AJaattin ÇaJoa tarafindan planlanan cınayetle ilgili sonışturma dosyasının savcılığa sunulma aşama- sında olduğu öğrenildi. Akdeniz ülkelerinde bulunduğu öğrenilen Ev- cil hakkında Interpol bül- teni çıkarrtia hazırhklan da sürdürülıiyor. Evcil'in kredi ilişkılerini incele- dikten sonra yöneticiler raporunu değıştirmesi yı nünde baskısına hed olan Türkiye İş Banka müfettişi ErtuğruiSeneı Malki-Evcil arasında ilişkilere dikkat^ekmiş Genel Müdür UnaJ K rukçu'nun talimatıyla g revlendirilen eski tş Ba kası yöneticisi Dünd: Parlar ise Evcil-Mal ilişkisine Halh Cıngdbo lu'nu da ekleyerek bağla tılara dikkat çekmişti. Bursalı tefeci Malki,, Kasım 1995'te Bursa'( öldürülmüştü. Malki adı kamuoyu ilk kez es Trabzonspor Başka Sadri Şener'in iflas ec şiyle duydu. Tahtakale f yasasında "Tefeci Ni« olarak adlandınlan M Î ki'nin Şener'e 55 mily lira (1 milyon dolar) bo verdiği ve uyguladığı fai le işadamını batırdığı ö sürülmüş. ancak bu idc kanıtlanamamıştı. Dersleri boykot karan Fransız öğretmenleı türbanı protesto etti PARİS (AA) - Fran- sa'nın günty bölgesinde bulunan Gi>rd kasabasın- daki bir ottaokulda, iki kız öğrencinin uyanlara rağmen türbanlannı çı- karmaması üzerine. öğ- retmenler toplu halde dersleri boykot etme ka- ran aldılar La Granc-Combe orta- okulunda. -ransız vatan- dası olduk.an belırtılen 12vel3ymanndakiiki kız öğrenc ^n uyanlara kulak asm^as, üzer ine, okulda bul,n a n 32 öğret- men, prott,to için toplu olarak der>lere girmedi. Fransa'da a g koalisyon hükümeti döneminde Eğitim Bacanlıgı yapan ra ğ r e s m j g e _ nelgeyle, «erslere başör- tüsüyle girilmesini > saklamıştı. Fransa'daki tüm okı lara gönderilen genelg de. "öğrencilerin, cin yet, küJtür ve din ayıru cıhğına yol açan, tahı edici ve propagan amaçh nesneierie ders re gÜTnelerinin" yase landığı belirtilmişti. Okullarda türban ya ğı, Fransa genelinde f niş tartışma yaratmıs Türban taktıklan iı okuldan atılan kız öğn cilerin bir kısmının, da sonra Danıştay'a açtık n davalan kazanarak c renimlerini sürdürdük ri okula geri dönmel ise ülkede eğitimciler hukukçular arasınd; tartışmaya yeni birbo; kazandırmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle