Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 1998 PERŞEM
HABERLER
20 yıl önce, 1978 yılında 7 TÎP üyesi, faşist katillerce elleri bağlanarak katledilmişlerdi
BahçeKevler Caııkınım^m unutma!AYDIN ENGİN
"...evde yedi tdşi olduğunu. bu kişileri
yere yanrdıklannı, e\de \edi Idşi umma-
dıklan tçin ne yapacaklannı 10-15 dakika
düşündükierini, Mahmut ile Kürşat'ın ta-
limat aJmak üzere Abdullah ÇanVnın e\ı-
ne gittikJerini. bir saat sonra bir araba se-
si du\duklannı. Mahnıut'un Kürşat ile
biriikte birşişe ve pamukJa döndüğünü. ne
olacağını sorduğunda Abdullah'ın eter
verdiğini ve tek tek öldürelinı dediğini. bu-
nun üzerine arabada bulunan Abdullah
Çatiı üe konuşmaya gittiğini, Abdullah
Çatn'ya e\de öldürmek zor olacak ildşer
ikişer götürelim öldürelinı dediğini \e Çat-
lı'nın da bu fikri tasvip ettiğini, bunun üze-
rine iki ldşiyi birer birer Mahmut'la götü-
rüp mavi renkli Şevnıle marka Abdullah
ÇattTnın içinde bulunduğu arabaya bin-
dirdiklerini, Eskişehir \oluna
saptıklannı. miisait bir yer
bulup iki kişhi jere vatınp
kafalanna ateşettiğini.tekrar
eve geldiklerini. iki kişi daha
alacaklanm ancak evdekile-
rin eterle bayütılmış olduğu-
nu gördüğünü, ayıltıp götüre-
Hm dediğini. Mahmut'ıuı tek-
rar dışan çıkıp Abdullah Çat-
lı'dan talinıat aldığım. bunun
üzerine Serdar'ı aultıp dışa-
n Abdullah ÇaöYnın \anına
götürdüklerini, bira/ sonra
geri getirdikJerini, sebebini
sorduklannda ekjp otosunun
geçtiğini sö\ledik)erini. ken-
disinin bunlan tek tek bağla-
jalım dediğini.>erdej atan bi-
rini havlu ve askı ile boğduğu-
nu. bu arada a>ılmış olan Ser-
dar ile diğer arkadaşlannın
konuşnığunu, bilahare kendi-
sinin arkadaşlanna boğmak
zor olacak silah kulianahm
dediğini, arkadaşlarının
apartman a>ağa kalkar diye
itiraz ettiklerini. kendisinin
ben \apanm diyerek diğerle-
rini iknaettiğini. Eskişehir yo-
lunda kullandıklan silahı
Kürşat'a verip diger dolu si-
lahı aldığım. arkadaşlanna
gitmelerini smlediğini. arka-
daşlarının e\i terk etmelerin-
den sonra bira/ beklediğini,
sedirin üzerinde bulunan
dortkişheyaJan mesafeden kafalanna ateş
ettiğini \e bilahare evden tek başına kaçıp
kendievlerine geldiğini. sabaha kadar uyu-
madığını, ertesi gün silahı Dörtyol'da otu-
ran Abdullah Çaüj'va verdiğini ve bilaha-
re Erzurum'a gittiğinL. Türkiye'nin içsa-
vaşa sürüklendiğini. bekleyiş içine girdigi-
ni, 12 EtlüTde Türk ordusu idareve el ko-
yunca rahauadığını.Türk millhetçileri ola-
rak tarihi misyonlannı tamamladıklanm,
itirafinı samimi olarak yapüğmı, baskıya
nıaruz kalmadtğuu, inandığı uğurda mü-
cadele ettiğini, son söz olarak şeriaün kes-
tiği parmak aamaz dediğini beyan etmiş-
tir_"
Virgülüne bile dokunulmaksızın aktan-
lan bu anlatım Haluk Kırcı tarafindan 17
Kasım 1980 günü, Ankara Sıkıyönetim
Komutanlığı'nda, kendi el yazısıyla veri-
len 14 sayfalık ifadeden alındı. Kırcı'nın
suç ortaklan Ahmet Ercüment Gedikli.
Duran Demirkıran ve Omer Özcan'la bır-
likte idama mahkûm edildikleri Ankara
Sıkıyönetim Mahkemesi'nin gerekçeli ka-
rannda da "bu çınlçıplak ifade" aynen
yeraldı. Dosyanınesasnumarası 1984 55.
Karar numarası 1985 311.
Yakalanmadılar
__ Kırcı ile biriikte bu katlıamda yer alan
Ünal Osman Ağaoglu, Kadri Kürşat Poy-
raz ve Mahmut Korkmaz hakkında gıya-
bi tutuklama karan verildi. Bugüne dek
yakalanmadılar. Öteki asli saıuk Abdullah
Çatlı'ya ise hıç uJaşılamadı. Duruşma gı-
yabında yürütüldü ve dosyası tefrik edıl-
dı. Tam yırmi yıl önceydi...
... Tam yirmi yıl önceydi. 8 Ekim
1978"dı. Ankara Bahçelievler'de 15. so-
kaktaki 56 numaralı apartmanın zemin ka-
tında TtP üyesı 7 devrimci, Latif Can, Fa-
ruk Ersan, Efraim Ezgin, Safih Gevenci,
HürcanGürses,OsmanNurilzunlar,Ser-
dar Alten Ülkü Ocaklan'na bağlı bir infaz
çetesi tarafindan yok edildiler.
Türkiye sarsıldı. Resmi ağızlar her za-
manki demeçleri art arda sıraladılar: Ka-
tillenn tcspiti ve yakalanması için çalışma-
lar aralıksız sürdûrülmektedir. Oysa yedi
TtP üyesi gençten bir tanesi. katliamda
ölümcül yaralar almış, fakat ölûmJe pen-
çeleştiği hastane yatafında savcıya, katil-
lerin yakalanması için gerekli tüm bilgi-
leri vermışti. Ama katillerin tümü değil,
planlayan, örgütleyen ve uygulatan baş ka-
til Abdullah Çatlı hiç değil, yalnız baş cel-
lat Haluk Kırcı'run yakalanması için iki yıl
geçmesi gerekecekti.
Kırcı, Kadıköy'de sahtebirkimlikleya-
kalandı. Yazının girişindekı rüyler ürper-
Cum uriyet
öldîirüldühunharca
Bahçelievler
Cankınmı'nın
her
yıldönümünde
gazeteler bıkıp
usaıunadanbu
gerçeği
yinelediler.
Valnızca
Cumhuriyet'in
sayfalannda
yirmi yıllık kısa
bir gezinti, bu
acının bu ülkenin
namuslu
insanlannın içine
nasıl çöktüğÜDÜ
veasla
sindirilemediğini
gösteriyor.
Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde sürmekte olan dava, 20 yıl önce başlayan davanın bugüne gelen uzantısı
Susurluk skandabna yansıyan dava
Av.ERŞENŞANSAL
Bahçelievler katliamının üstün-
den 20 yıl geçti. 20 yı! önce de,
Bahçelievler katliamı duyuldugu
zaman, insanlann kanını dondura-
cak bir ürperti yaratmıştı. Bu olay,
1978 yılı Aralık ayuıda Ecevithü-
kümeti döneminde giderek sıkıyö-
netim ilanına kadar uzanan kanlı
teröreylemleri zincirinin en vahim
halkalanndan birisi idi.
Olay kısa zamanda açıklığa ka-
vuştu. Olayın kimler tarafindan na-
SJİ planlarup uygulandığı, bu kat-
liamı gerçekleştiren sanıklann
kimler oldugu bütün karutlan ile
ortayaçıktı. İÇ^S yıhnda ilan edi-
, lcn sıkıyönetim ile biriikte kurulan
sıkıyönetim mahkenıeierinde açı-
~ lan ilk davalardan biri Bahçeliev-
ler Katliamı Davası oldu.
Katliam olayı kadar, bu dava da
20 yıllık bir geçmiş kazandı. Da-
varun uzantısı bugün hâlâ yargı
önünde de\ am etmektedir. Dolayı-
sıyla Bahçelievler katliamı, 20 yıl-
dan beri Türkiye'nin gündeminde
kaldı. Gerçekten de. bugûn Anka-
ra Ağır Ceza Mahkemesi'nde sür-
mekte olan da\a. 20 yıl önce baş-
layan davanın bugüne gelen uzan-
tısıdır.
Başlangıçta davaya bakılan .An-
kara Sıkıyönetim Mahkemesi, da-
vada yargılanan iki sanık hakkın-
da ölüm cezası, iki sanık hakkında
da ağır hapis cezalanna hükmet-
mişti. Bu cezalar Askeri Yargı-
tay'ın onayından da geçerek kesin-
leşti. Yargıtay'ın onama karan ile
kesinleşen yalnızca bu cezalar de-
ğildi; aynı zamanda olayın hangi
nedenle ve ne suretle planlandığı.
nasıl bir akış içinde kimler tarafın-
Bahçelievler kattiamının katiUeri ülkücü faşisder aradao geçen 20 yûa karşın hâlâ serbest
dan gerçekJeştirildiği bütün kanıt-
lan ile ispat edildi. Bu cezalar, Te-
rörle Mücadele Kanunu'nda belir-
tilen şartlı salıverme hükümlerme
göre yerine getirildi. Bu malzeme
ve bu gerçek, bugün de devam et-
mekte olan davanın temellerini
oluşturmaktadır.
Bahçelievler Katliamı Davası-
nın üzerinden geçen 20 yıllık pers-
pektifte, dava akıl almaz gelişme-
ler kazandı ve 20 yıl öncekinden
çok farkiı boyutlara ulaştı. Dava
başladığı zaman, davanın taraflan,
4
raaktulkr' ve 'katilkr' olarak iki
yan gibi görünüyordu. Dava bu-
günlere uzanırken, davanın taraf
saflarında da uzantılar oluştu. Bu
gelişme. Susurluk olayı ile, yalnız-
ca davanın değil. Türkiye'nin de
gündemine bir bomba gibi düştü.
Devlet için kurşun sıkanlann şe-
refli kişilerolduğunu ilan etmeyet-
kisini kendilerinde bulanlar, katli-
amın planlayıcısı için, bin canı ol-
sa, binini de feda etmekten çekin-
meyeceğini söyleyenler, çok va-
him suçlar oluşturan belgeleri dü-
zenleyen bakankr, bu davanın suç-
lulan ile el ele tutuşan bir safta
yer aldılar.
Bugün yargı önünde devam et-
mekte olan dava, 20. yılını doldu-
ruyor. TCK'de yer alan zamanaşı-
mı düzenlemesi. en uzun süreli za-
manaşırrunı (idam cezasını gerek-
tiren suçlar) 20 yıl olarak belirt-
mektedir. Ancak, daha spnra ge-
len maddeler, sanık hakkında, ör-
neğin sorguya çekilmesi, dava açıl-
mast, gıyapta veya yüze karşı ve-
rilmiş bir tutuklama karan bulun-
ması vb. gibi hallerde, bu sürenin
yan oranında arttırılarak 30 yıla
çıkanlacağını belireyor.
Bu nedenle 20 yıllık zaman aşı-
mı, bu olayda yer almış olup da bu-
günekadaradı hiçbiryerde geçme-
miş,hakkındaherhangi birusul iş-
lemi yapıknamış bir kimse varsa o-
nun için geçerli olabilir; bu ise ha-
len sürmekte olan davanın firari
samklan hakkmdaki davayı hiç et-
kilemez.
Kaldı ki, Bahçelievler katliamı-
mn bugünekadarortaya çıkmamış
bir sürpriz sanıgı bulunduğu söy-
lenemez.
20 yıldan beri sürmekte olan bu
dava nasıl bir sonuca ulaşabilir?
Esasen Bahçelievler katliamı ola-
yı, kesinlik kazanmış yargı karan
ile açıklığa ulaşmış net bir olaydır.
Bugün devam etmekte olan dava,
bugüne kadar yakalanarak ceza-
landmlmış kişilerden öte, bu olay
içinde yer alan diğer suçlulann da
cezalandınlmasını sağlayacaktır.
Ancak davanın günümüze ulaşan
boyutlan içensinde, davanın bir sa-
nığmm veya sanıklannm devletin
himayesinde yargı önünden kaçı-
nldığı görülüyor.
Devletin yargı gücü, gene dev-
letin mafya ile iç içe girmiş bir
uzantısı tarafindan engelleniyor.
Böyle bir durumda. yargı erkini
kullanan mahkemenin kendi işle-
vinin çalıştlnlmaz hale getirildiği-
ni görerek anayasa tarafindan ken-
disine verilmiş işievini kullanma-
ya sahip çıkması gereklidir. İşte
bugün, Bahçelievler Katliamı Da-
vasında, aranansanıklannbulunup
cezalandınlmalan kadar, bu yargı
gücünün -artık bağımlı veya ba-
ğımsız olmasmın çok daha evve-
linde- çalışabilmesi de büyük bir
önem taşımaktaajr. Konuya böyle
bakıldıgında, davayı kovalayan
güçlerin, davanın sanıklannı yaka-
lama konusunda, davanın sanıkla-
nnı konıyan mafya odaklı güçlere
galip gelmesi gerçekleşemese de
anayasal temel güçlerin kullanıl-
masında, demokrasi kurumlanna
sahip çıkma, koruma ve gerçekleş-
tirmede galip çıkacaklan çok bü-
yük bir olasılık olarak söylenebi-
lir. Zaten bu yolun geri dönüleme-
yecek birbölümü, şimdileTde arka-
da bırakılmıştır.
Ancak, bu noktada, son zaman-
larda ortaya atılan af meselesinin
davayı nasıl etkileyeceğinden de
söz edilmelidir. Şimdilerde sözü
edilen biçimde, aşağı yukan tasar-
lanan hali ile biraf kanunu çıkanl-
dıgı takdirde, Bahçelievler Katli-
amı Davası tümü ile ortadan kal-
dınlacaktır. Ne kadar ilginçtir ki,
böyle bir af kanunu ile ilgili öne-
riye de iktidar sahiplik etmektedir.
Bahçelievler Katliamı Davası.
bugün zaman aşımı süresinin üçte
ikisini doldurmuş bulunuyor. Ge-
ride hâlâ bir on yıllık zaman var.
Eğer af gibi bir nedenle dava orta-
dan kalkmaz ve sürerse. bu on yıl
içinde davanın taraf saflannın da-
ha ne gibi kazanımlar yaşayacağı-
nı şimdiden kestirmek pek güç.
Ancak, bu on yılın akışı kurallan
bir kez daha doğrularsa, 20 ytldır
süren davada gerçeği saptırmaya
gücü yetmeyenlerin, hattakambur
üstüne kambur eklemeye çalışan-
lann gücü, bundan sonrasmda da
gerçeği tahrife yetmeyecektir.
tici ifadeyı, 44
Bakkaldansigaraaldun"der-
cesine anlattı. \argılandı. Tdama mahkûm
oldu.
Ama 12 Eylül generalleri yedi yurtse-
veri tavuk boğazlarcasına yok eden bu ka-
tili, idam etmek yerine SBtan için kurşun
sıkmak"la görevlendirmeyi yeğlediler.
Bugünün parti lideri ve parlamenteri
Muhsin Yazıcıoğlu katüleri daha o günden
biliyordu ve katillerin başı, genel başkanı
bulunduğu Ulkücü Gençük Demeği'nin
Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı
idi.
MHP'nın kadro kaynağı Ülkü Ocakla-
n'ndan üstün nitetikleri ile sivrilen Abdul-
lah Çatlı ve Haluk Kırcı cinayet sanığı ol-
malan umursanmaksızm ve belki de cina-
yette gösterdıkleri yüksek performans yü-
zünden devletçe istihdam edildiler.
Önce, kimin nerede ne hüner gösterdi-
ği bir türlü açıklanamayan
"Asala Operasyonlan"nda
görevlendirildiler. Bir yerleri
bombaladıklan, birilerini öl-
dürdükJeri söylendi. Ama
hiçbirinin aslı çıkmadı.
Haluk Kırcı ve "Rds" de-
diği, sımsıkı bağlandığı Ab-
dullah Çatlı, devletçe süreklı
aranıyorlardı ve sürekli dev-
letçe istihdam ediliyorlardı.
Arada bazı saf polis memur-
lan ikısinden birini yakalıyor-
du. Ama üstlerinden "Içişleri
Bakanlıgınca özel olarak gö-
revtendirflmiş \c silah taşıma
ve kullanma \etkisi ile dona-
blmış" olduklannı gösteren
belgeler çıkınca akan sular
duruyor, demir kapılar ardına
kadar açılıyordu.
Ellerinde kapalı kapılar
acan, devlet hizmetinde kul-
lanıldıklannı kanıtlayan bel-
gelerde dönemin Emniyet
Genel Müdürü, daha sonra
Adalet, daha sonra Içişleri
Bakanlığı koltuklannda otu-
rup "1001 operasyon" yaptı-
ran ünlü Mehmet.4ğar'ın im-
zası vardı.
Bahçelievler cankınmının
iki asli elebaşısı, bu ülkedeki
bütün yurtseverlerin, devrim-
cilerin kanlılan. Çatlı ve Kır-
cı, orman kundakçılığından
sonra "PKK'yeyardım ettik-
leri sanılar Kürt işadamlan-
nın ortadan kaldınlması"
operasyonunda görevlendınl-
diler. Bu ikıli ve *Ozel Tun"
tetikçilerinden takviyeii ekip-
leri o dönemde Adapazan-
Düzce-Hendek üçgenınde
sıkça bulundular. Sonra...
Sonra kamyon Mercedes'e
çarptı. 7 TÎP'linin katili Çat-
lı, Mercedes'in içinde devlet-
le kucak kucağa öldü. Doğru-
latılamayan ama doğruluğun-
da ısrar edilen haberlere göre,
arkadaki, korumalann bu-
lunduğu arabada Haluk Kırcı
telsizden "Reis öldü. Reis'i
kaybettik'' diye haykınyordu.
Çatlı'nın doğal halefı (ar-
dılı) Kırcı. daha sonraki gün-
lerde TV programlanna tele-
fonlakatıldı. Söyledikleri hiç
önemli değil. Onemli olan
"Ben bunuta Türkive'deyim.
Görev başmdayun" diyordu
ve bunu miryonlarca yurttaş-
la biriikte, anayasanın Kır-
cı'yı yakalamakla görevlen-
dirdiği resmi güçler de dinli-
yordu. Mehmet Ağar o gün-
lerde Içişleri Bakanı'ydı.
Özerk Bucak Beyliğinin
prensi Sedat Bucak gazeteci-
lere, "Sajin Çathvesaym Kır-
a çok takdir ettiğün, bu vata-
na çokhizmetetmiş kişilerdir.
Saym doktorum izin verirse,
saym medyaya,sayın Medis"te
sayın bir basın toplanosıyla
her şeyi anlatacağım" dedi.
Saym doktor hiç izin verme-
di. Tam yırmi yıl önceydi.
Türkiye Işçi Partili 7 delikan-
h, yaşamlannın ilkbahannda
fa^istlerce yok edildiler. Yir-
mi yıldır bu dava sonuçlan-
madı. Katiller belli ve katiller
cezasız kaldı.
Bugün, 20. yüında Bahçe-
lievler Cankınmı hâlâ içimiz-
de kanayan bir yara. Kanlıla-
nmızsa hâlâ ellerini sallaya-
rak ararmzda dolanıyor.
FIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR calislarfa cumhuriyet.com.tr
DfYARBAKIR - Bir haftalık yoğun
bir gezinin sonuna geldik. Turizm Ba-
kanlığı'nın "Inanç Turu-2" adını verdi-
ği, çok sayıda yabancı gazetecinin ka-
tıldığı gezinin sonuna gelince, bizim.
de, siyaset kulislerine ilgimiz yeniden
artmaya başladı. Mardin'de, sessiz bir
tepenin eteğindeki Dayrülzeferan,
Süryani-Ortodoks Manastın'nın kim-
sesizleşen hali hüzün vericiydi.
Bu toprakların ve bu bölgenin en es-
ki halklarından Süryaniler, iyice azal-
mışlar. Mardin içindeki sayılan yüzler-
le ifade ediliyor. Midyat'ta iki bin civa-
nnda Süryani kalmış. Dünyanın en es-
ki dini merkezlerinden olan Dayrülze-
feran Manastın, giderek azalan cema-
atin sessizliğini yaşıyor. Hüznünü ya-
şıyor.
Patrik Vekili Ibrahim Türker, Sürya-
ni cemaatinin giderek azaldığından
Tarsus'tan Diyarbakır'a
yakınıyor. Türker'e neden patrik değil
de vekil olduğunu sormayı unuttum.
Soyadının Türker olmasını, Mardin ce-
maatinin Süryanice bilmediğini ve
Arapça konuştuğunu anlattı Patrik ve-
kili, Süryaniceyi Midyatlılar konuşu-
yormuş.
Dayrülzeferan'da toplam 40 kişi ya-
şıyor. Ancak belli sayıda misafirleri de
oluyor. Dünyanın dört bir yanına dağıl-
mış Mardinli Süryaniler birkaç günlü-
ğüne de olsa burayı ziyarete geliyor-
lar. Süryaniler Müslümanlara benzer
şekillerde namaz kılıyorlar. Burayı zi-
yarete gelen ve bir süre Manastır'da
kalmak isteyen Süryanilerin en büyük
sıkıntılan valiliğin orada konaklamala-
rına izin vermemesi. Bunun nedenle-
rini valiliğe sormak olanağını bulama-
dık.
Bütün bu bir haftalık gezi boyunca
bir kez daha gördüm ki oralan tarihi
değerleriyle tam anlamıyla bir hazine.
Turizm Bakanlığı da doğru bir iş yapa-
rakyabancı gazetecileri davet edip bu
zenginlikleri gösteriyor. Etkili olacağı
inancındayım. Bunlar işin güzel yanı.
•••
İşin bir başka boyırtu ise, gezd^imiz
tarihi alanlann altyapı eksikliği. Orne-
ğin Nemrut Dağı gibi, evrensel önem-
de bir tarihi mekânın ciddi hiçbir alt-
yapıya sahip olmaması. Yol boyunca,
tuvaletlerin kirli ve bakımsızlığı can sı-
kıcıydı. Nemrut Dağı'na çıkışta son
durak olan kahvenin hali de pek par-
lak değildi. Sabahın soğuğunda yal-
nızca 10-15 kişinin sığacağı küçük bir
binayı, bakımsız tuvaletleri gördüğü-
müzde burayı işleten ismail Alan'la
konuştuk.
İsmail Alan, binanın çok küçük oldu-
ğunu altyapının ise hiç bulunmadığını
belirtti.
Ancak bir saat yaya tırmanıp Nem-
rut Dağı'na çıkmadan önce bir şeyler
yemek isterseniz bunu da bulmak
mümkün değildi. Tesiste su yoktu.
Arabalarla aşağıdan taşınıyordu.
Nemrut Dağı'na düzgün birtesis ne-
den yapılmaz anlamak mümkün değil.
Buraya dünyanın dört bir yanından
binlerce turist geliyor. Sanki onlara
Türkiye'nin geri bir ülke olduğu kanıt-
lanmak isteniyor gibiydi.
Nemrut Dağı'ndaki sorunlarta bir-
çok yerde yüz yüze geldik. Bunlann
maddi açıdan düzeltilmesi mümkün.
Buralara Türkiye'nin olanaklan açısjn-
dan yapılacak yatınm için finansman
istense kısa sürede bulunur. Daha
önemlisi insan maJzemesi. Insanın de-
ğişimi, gelişmesi ve hizmet üretmede
çağdaşlaşması çok büyük çaba ge-
rektiriyor. Türkiye bunu ne kadar ya-
pabilir, işte bu sorunun cevabını bul-
mak kolay değil.
• • •
Bu anlamlı geziye emeği geçen Tu-
rizm Bakanlığı yetkililerine teşekkür
ediyorum. Doğru bir iş yapıyorlar. A-
ma Türkiye'nin imajı sırf gezilerle dü-
zelmeyecek kadar özürlü. Turizm de
sonunda, siyasi etkenlerden yara alı-
yor.
Dincilerden bıçaklı saldırı
Üniversitede
türban terörüHaber Merkezi - Diyar-
bakır Dıcle, Konya Sel-
çuk, Gebze Yüksek Tek-
noloji ve Ege Üniversite-
si'nin açılış îörenlerinde
laiklik ve türban uyansı
yapıldı. Politıkacılann bu
konulan siyasete alet et-
memeleri istendi. Ege
Ünıversitesi'nde T ü r -
ban Neyi Örtüyor?" baş-
hklı broşürü dağıtan öğ-
rencilere, aralannda tür-
banlılann da bulunduğu
bir grup tarafindan bıçak-
lı saldın düzenlendi. Ya-
ralanan Edebıyat Fakülte-
si 4. sınıf öğrencisi Deniz
Top tedavi altına alınır-
ken saldırganlardan. biri
türbanlı kız iki öğrenci-
nin eşkalinin belirlendiği
bildirildi.
Ege Ünhersitesi'nin
yeni öğretım yılının açılı-
şı nedeniyle dün yapılan
törende Rektör Prof. Dr.
Refet Saygüı'nın, üniver-
sitelerde türb;ina getirilen
yasağa yönelik konuşma-
sını yaptığı saatlerde Ege
Üniversitesi kampusunda
türbana karşı broşür da-
ğıtmaya hazırlanan SİP
üyesi öğrenciler, türbanlı
öğrencilerin de aralann-
da bulunduğu gericı bir
grubun saldınsına uğra-
dı.
Rektör Saygıh'nın,
"Türban yasağına u>ııl-
ması gerektiğini'" savun-
masına karşın türbanlı öğ-
rencilerin hâlâ serbestçe
derslere girebildiği Ege
Üniversitesi'nde, türban-
lılann, bir öğrenciye bı-
çakla saldırabilecek cesa-
reti göstermeleri de dik-
kat çekti.
Edebiyat Fakültesi
kantininde "Türban Neyi
Örtüyor?'' başhklı broşü-
rü dağıtmak üzere masa
açan öğrencilerden Deniz
Top, aldığı bıçak darbe-
siyle yaralandı. Ege Üni-
versitesi kampusunda bü-
yük kantin yakınlannda
gerçekleşen saldırı ola-
Malki cinayeti
yında yaralanan Der
Top, üniversite hastanf
acil servisinde tedavi al
na alındı. Sağ koltuk i
tından tek bıçak darbc
aldığı öğrenilen öğrenc
nin bilincinin açık olduj
ve polise saldırganlar
eşkallerine ilişkin ifa<
vr
erdiği öğrenildi. Ö
yandan eşkalleri belirl
nen biri türbanlı kız, i
öğrencinin, saldınnın a
dından plakası belirlenı
meyen bir otomobille (
lay yennden uzaklaştıldi
n bildirildi.
Saldın olayuıın gerçel
leştiği saatlerde, açılış tc
reninde konuşan Rektc
Prof. Dr. Refet Saygıh is
türban konusunun, siya
sal platformdan uzak tu
tulmasını ve polemikler
girihneden "Makulveso
rumlu yurttaşlar" olaral
davranılmasını istedı
Rektör Saygıh, herkes
"IVlevcut tehlikeleri gör
meye, sorunlara aklın v
bilimin önderüğinde çö
züm üretecek basireti gös
termeye" davet etti.
Saygıh. bu karann ya
sama, yürürme ve yarg
organlannı, idare ma
kamlannı, gerçek ve tü
zel kişileri bağlayıcı oJ
duğunu vurgulayara
"Bu nedenledir ki Ana
yasa Mahkemesi'nin ün:
versitelerde başörtüsü kt
nusunda verdiği kararlî
ra uyuiması zorunludur
dedi.
Üniversitelerde türba
konusuna getirilen hukı
kı yasaklann "insan hal
lanna, demokrasiye v
btıkuka aykınnk taşınu
dığuu" kaydeden Rektc
Saygıh. irticanın, devlet
ve rejime yönelik bir ter
dit olduğunu vurgulayî
rak "trtica ile mücadek
nin halkın dini inançlar
oa karşı çıknıak gibi g«
terilmesL, din istismanm
ta kendisidir" diye konu-
tu.
Cinayet emri
Evcil'denANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Bursa'da Ka-
sım 1995'te öldürülen te-
feci Neshn Malki cınaye-
tinde katil belirlenırken
azmettiricinin tefeciye bü-
yük tutarlarda borcu olan
ErolEvcfl olduğu belirlen-
di. Emniyet birimlerinin
Malki cinayeriyle ilgili ça-
lışmalannın son aşamaya
geldiği bildirildi. Emniyet
birimleri cinayette tetiği
kimin çektiğini de belir-
lerken cinayet emrinin
Erol Evcil tarafindan ve-
rildiği ortaya çıktı. Fran-
sa'da tutuklu bulunan ve
Evcil'in kader arkadaşı
AJaattin ÇaJoa tarafindan
planlanan cınayetle ilgili
sonışturma dosyasının
savcılığa sunulma aşama-
sında olduğu öğrenildi.
Akdeniz ülkelerinde
bulunduğu öğrenilen Ev-
cil hakkında Interpol bül-
teni çıkarrtia hazırhklan
da sürdürülıiyor. Evcil'in
kredi ilişkılerini incele-
dikten sonra yöneticiler
raporunu değıştirmesi yı
nünde baskısına hed
olan Türkiye İş Banka
müfettişi ErtuğruiSeneı
Malki-Evcil arasında
ilişkilere dikkat^ekmiş
Genel Müdür UnaJ K
rukçu'nun talimatıyla g
revlendirilen eski tş Ba
kası yöneticisi Dünd:
Parlar ise Evcil-Mal
ilişkisine Halh Cıngdbo
lu'nu da ekleyerek bağla
tılara dikkat çekmişti.
Bursalı tefeci Malki,,
Kasım 1995'te Bursa'(
öldürülmüştü. Malki adı
kamuoyu ilk kez es
Trabzonspor Başka
Sadri Şener'in iflas ec
şiyle duydu. Tahtakale f
yasasında "Tefeci Ni«
olarak adlandınlan M Î
ki'nin Şener'e 55 mily
lira (1 milyon dolar) bo
verdiği ve uyguladığı fai
le işadamını batırdığı ö
sürülmüş. ancak bu idc
kanıtlanamamıştı.
Dersleri boykot karan
Fransız öğretmenleı
türbanı protesto etti
PARİS (AA) - Fran-
sa'nın günty bölgesinde
bulunan Gi>rd kasabasın-
daki bir ottaokulda, iki
kız öğrencinin uyanlara
rağmen türbanlannı çı-
karmaması üzerine. öğ-
retmenler toplu halde
dersleri boykot etme ka-
ran aldılar
La Granc-Combe orta-
okulunda. -ransız vatan-
dası olduk.an belırtılen
12vel3ymanndakiiki
kız öğrenc ^n uyanlara
kulak asm^as, üzer
ine,
okulda bul,n a n 32 öğret-
men, prott,to için toplu
olarak der>lere girmedi.
Fransa'da a g koalisyon
hükümeti döneminde
Eğitim Bacanlıgı yapan
ra ğ r e s m j g e _
nelgeyle, «erslere başör-
tüsüyle girilmesini >
saklamıştı.
Fransa'daki tüm okı
lara gönderilen genelg
de. "öğrencilerin, cin
yet, küJtür ve din ayıru
cıhğına yol açan, tahı
edici ve propagan
amaçh nesneierie ders
re gÜTnelerinin" yase
landığı belirtilmişti.
Okullarda türban ya
ğı, Fransa genelinde f
niş tartışma yaratmıs
Türban taktıklan iı
okuldan atılan kız öğn
cilerin bir kısmının, da
sonra Danıştay'a açtık
n davalan kazanarak c
renimlerini sürdürdük
ri okula geri dönmel
ise ülkede eğitimciler
hukukçular arasınd;
tartışmaya yeni birbo;
kazandırmıştı.