Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
8EKİM1998PERŞEM
Okuma Özürlü Eğitim
ALİ DÜNDAR
% smet Inönü'nün ağzından "Lo-
I
zan .Anılan" kıtabını Cumhuri-
vet'ın verdığı gündü. Gazeteyı
alırken armağan kitabı da iste-
ymce, gazetecı delıkanlı duraksa-
dı. "Kitap da mı isthorsun" der
gıbı > üzüme baktı. Sonra onündekı tez-
gâhın orasını burasını kanştırarak. kıta-
bı buldu. verdı. 'Okumak için mi ayır-
dın yoksa, istersen kalsın, sen oku, yann
alınm'" dedım. Çocuğun yüzünde alay-
cı bir gülümseme belirdı. Yok amca, de-
di. böylesi kitaplar bizi sarmaz. Öğren-
cı misın, okuyormusun diye sordum. Ke-
çıören Fatih Lisesı 2. sınıfinda olduğu-
nu söyleyınce, kitabın kapağuıdaki Lo-
zan sözcüğünü göstererek, bu sözcüğü
tanıyıp tanımadığını, daha önce duyup
duymadığını sordum. Çocuk yine o yü-
zündekı alaysamalı gülümsemeyle: Duy-
muşolabilırizde. olamayızda, kıtaplar-
da gazetelerde her şey yazılıyor, dedi.
Lozan'ın ne olduğunu anımsamayan
ve "o tür kitaplann kendisini sarmadı-
ğı"nı söyleyen lise 2. sınıf öğrencisiyle
görüşmemızden birkaç hafta sonra ÖYS
sonuçlan açıklandı. Gazeteci, radyocu
ve televizyoncular, sınavda başanlı olan
çocuklanmızm ne dıyecekJerini öğren-
mek için onlan aramaya çıktılar. Sınav-
da en başanlı(!) olduğu belirlenenlerden
biri. kendısine yöneltilen soruya: "Ba-
şanlı olmak için kitaba gerek yok. Kitap
okuma> ı sevmnorum. Bunun bir eksik-
lik olduğunu sanmıvorum. Kitap okuma-
dan da başanlı olunabüineceğini göster-
dim'' yanıtını verdı. Çocuğun \ ermek is-
tediği ıleti (mesaj) açıktı: Türk eğitim
düzenınde okumak, sınıf geçmek, dip-
lomalı okur yazar olmak için.. kitaba
para verip ne cüzdanınızın şışını indı-
rin, ne kitap okuyacacağım diye göz nu-
ru dökün, ne de köşe dönmek için ayı-
racağınız zamanınızı kitaba harcayın;
işte ben karşınızdayım, bem örnek alın..
demek ıstıyordu. Çocuğun mantığı doğ-
ruydu. Kendisi kıtap olcumadığı. kitabı
sevmediğı halde. düzenin ilk ve ortaöğ-
retım kurumlanndan diploma alarak
geçmiş ve üniversıte sınavlannda dizel-
genin (listenin) en başlanna yerleşmış-
ti. Bu da gösteriyor ki, Türk eğitim öğ-
retim dizgesi (sıstemi) hâlâ medreseka-
panından kendısını kurtarabilmış değil.
Bılindiğı gıbı medrese eğitim öğretim-
cıliği kıtapsızdı; sözel yoğunlukluydu ve
ezbere dayamyordu. Her şey medreseöğ-
reticisının ikı dudağının arasındaydı.
Oralarda iyı bir öğrenci olabilmek için
de. her duyduğunu hemen kapacak iyi
bir kulak, işıtıleni sakJayacak ıyı bir beV
tek'e sahıp olmak yeterliydi. Neden der-
senız, kitap okumadan başanlı(!) olma-
nın ıkı yolu vardır: Bırincisi, söyleneni
kaçırmaksızm yakalayıp ezberlemek,
ikincisı de karda yürüyüp izini belli et-
meyecek derecede usta ve becerili kop-
ya uzmanı olmak. Dûzende uygulanan
testyöntemi, sokak gözbağcılannın "bul
karayı al parayT tuzakçılığına dönüştü,
ne düşüne, düşleme yer var, ne usa vur-
mava, uslamiamaya. Türkıye Milli Eği-
rimı, egıtımleşmeyi, ekınleşmeyi birya-
na bırakmış; eğıtımsız, ekinsiz maJu-
matfuruşlar üretmeye soyunmuş. Ne-
den dersenız, bugün okullanmıza, na-
sıl yazıldıklan, hangı tezgâhlardan geç-
tıği bellı ders kıtaplannın dışında hiç-
bir basılı bilgi iletişım aracı giremiyor.
Öğretmenlerimiz, özgeçmişlerini ezber-
lettıkleri yazarlann, ozanlann, bılım
adamlannın şiirlerini, roman ve öykü-
Jerini, biJimse] ürünlerinı derslerinde
kullanamıyorlar, öğrencilenne salık ve-
remiyorlar. Okula ders kitabı dışında ki-
tap getiren, dergı, gazete getıren öğret-
men, öğrenci kovuşturmaya uğnıyor.
soruşturma geçıriyor. llköğretım okul-
larının, ortaöğretım okullannm çoğun-
da öğretmenin. ögrencüıin yararianabi-
leceği birkıtaplık yok. Olan kitaplıklar-
sa "kitaplar tutukevi" gıbi, kapılannda
birer kara kilit asılı. Bir dostum anlat-
mıştı, kitaplığındakı kıtaplardan bırseç-
me yaparak, doğup büyüdüğü ılçenın
lısesıne göndermış. Üç yıl sonra gittı-
ğinde ne görse beğenirsiniz, cebinden
kargo ücreti ödeyerek gönderdiğı üç bü-
yük koli kitap, daha sargılan bıle açıl-
madan lise kitaplığının bir köşesine atıl-
mış duruyor. Dostumun bozulduğunu
anlayan lise müdürü: "Pakederi hemen
açtiracağurT demiş. "Bakanlıktajı kjtap-
lıkiçin memur kadrosu istedim.onu bek-
Hyorum." Galiba -kitapsilahtantehlike-
lidir" ilkelliğinin ürünlerini derlıyoruz.
Rahmetlı Ş. Süreyya Aydemir, Cum-
hunyet gazetesınde yayırnJanan yazıla-
nnın b'irinde: "Ülkemizde aile basına
bir kitap üretmeyi başardığımız gün uy-
gar dün>a>a adını atmış olacağız.-" di-
ye yazmıştı. Ulu önder Atatürk, 9 Ey-
lül günü Izmir'e vardığında kendisini kut-
layanlan, savaş bıttı dıyenleri: "Hayır,
savaş bitmedi Ası) savaş şimdi başbyor.
En büyük savaş, bilisizlik. kafa kısırlığı
ve bunlardan kaynaklanan yobazlıkla
savasör. Asıl utku o zaman kazanılmış
olacakür. Bu>sa askersel utkular kazan-
maktan çok daha zor ve çetindir. Ger-
çek kurtuluşa ulaşmak isthorsak, her
şeyden öncebiitün gücünıüzü. bütün hı-
zımızı geriliği ve gerkiliği venmeje ver-
melh iz. Yoksa bunca askersel kazanun-
lanmızın, utkulannııan bir anJamı kal-
maz!"
Yazı devrimı, ınsanlan salt okur ya-
zar etme. abecesizlikten kurtarma ol-
gusu def ildir. Türk devriminin önemli
halkalanndan, yansımalanndan birinı
oluşturan yazı devrimı, Batı ülkelerirun
kitaplaşarak girdikleri uygarlık alanı-
na, Türk ulusunun da kıtapla buluşup ku-
caklasarak gırmesini sağlamanın en ger-
çekçi ve en kestirme yolu olarak düşü-
nülmüşrür. Bu amaçla daha 1929-30'lar-
da "Devlet Kitaplan" adı altında kolay
okunur, kolay anlaşılır bir dızı kitap ya-
yımlanmasuu öneren Atatürk,dünyanın
en seçkin bilim kaynaklannın Türk top-
lumuna tanıtılmasını istemiş ve "Bü-
yük EkonomistJer". "Sos>-alizmin veSos-
yaJ Mücadelelerin Tarihi", "TürkTari-
hinin Ana Hatlan", "Dünya Tarihinin
Ana Hatian", "Içtimai Mektep", "Ak-
hsetim
n
, "Ahlak ve Dinin tki Kaynağı"
ve "MiIIetlerin Zenginliği", "Seçümiş
Dünya Şaheserieri" gıbı bırçok kaynak
yapıtın dihmıze kazandınlmasına ön-
cülük etmiştir.
Yenı yazıyla basım ve yayıma geçil-
diğinde, ülke nüfusunun 13-14 milyon
dolayında olmasına karşın, yılda bası-
lan kitap çeşıdi 6 binin üstündedir. Ne
yazık ki o sevindirici, coşkulu hız sür-
memiş; yıldan yıla nüfus artışıyla kitap
basımı bırbırine ters oranda gelışmiştir.
Örneğin, 1970 sayımlama sonuçlanna
göre nüfusumuz 35.5. milyon, o yıl ba-
sılan kitap çeşidi 6000; 1980 nüfus sa-
yımma göre nüfusumuz 45 milyon do-
layında, basılan kıtap sayısı 4400; 1990
sayımında nüfusumuz 60milyona yakın.
o yıl basılan kitap sayısıysa 7300 dola-
yında kalıyor. Sözde ıletişim çağııu, bıl-
gi çağını yaşıyoruz. Buna karşın, en sağ-
lam bilgi ve ıletişimı sağlayacak olan ki-
tap karşısında utanç venci bir durumla
karşı karşıyayız. Bu yılın haziranında ga-
zeteler bir kuruluşun 2000 kişı ile yap-
tığı bir sormacayı (anketi) yayımladılar.
Orada belirtildiğine göre: Deneklerin
vûzde44.9'u yıl ıçinde hiç kitap okuma-
mış; yıl içınde tek kitap okuyabilenle-
rin oranı yüzde %11.1. Deneklerden an-
cak >üzde 23J'sı günlük gazetelerden
bınnı izleyebiliyor; ayhk haftalık bir
dergi alabilenlerin sayısı ise yûzde 12.1.
Deneklerin >üzde48.8'i yazgıya, yüzde
59J'ü ruhlara, yüzde 56.3'ü öldükten
sonra dirileceğine; yüzde38.1 'i büyüye;
yüzde34.7'si uğura; yüzde23.7'si de fa-
la inandığını söylüyor. Işte size yüz kı-
zartıcı bir ilkellik tablosu.
1929-1930'lardaki atalanrruzın hızın-
dan ve dünya görüşlerinden yüzde 300-
400 gerilere düşmemizın neden ve öz-
neleri: Eğer ben yaptım oldu dıyenler;
siyaset dinin güdümünde olsun fetvası-
na imza atanlar; yüce Atatürk'e deccal
diye küfredenlerin mezar taşlanna Fa-
tiha okuyanlar, laiklıği koruyacağına
namus sözü venp bu ûlkede en çok imam
mektebiaçmakJaövünenler; biryandan
devletin yasalannı çiğneyıp biryandan
vergi veren yurttaşın vergısine el atarak,
ülkenın şurasında burasında kendileri-
negömütlükler, tapınaklaryaptıranlarya
da seçe seçtire büyülttüklerimiz, şişin-
dirdikJerimizdeğillerse, kimlerolaki der-
siniz?...
Ses
YUSUF ZİYA BAHADEVLI
M
ısırfıravunla-
nndan Akhe-
nator bundan
üç bın dört
yüz \ ıl önce bir alana top-
ladığı halkına seslenir:
"lster kara olsun ister be-
yaz. ister kadın olsun ister
erkek. ister inansın ister
manmasın,isterdogudadoğ-
sun ister batıda, ister köyde
doğsun ister şehirde, hepsi
bîrdir; çünkü insan önce in-
sandır!" der.
Bu, belki de bir kralın ılk
ve son güzel sesiydi.
Isa'dan önce beş yüz sek-
sen beş yıl önce Milâslı Ta-
les,bağırarak güneşin turu-
lacağını haber veriyordu.
Bu da belki bılimin ılk
güzel sesiydi.
Ben hayatımda ilk kötü
sesı bir polıs memurundan
du>muştum. On biryaşın-
da>dım. Babam benı orta-
okula yazdırmak için Yoz-
gat'a götürmüştü. Sabah ol-
mamıştı daha; arabayı lise-
nin avlu duvannın dışına
eğlemıştik ve atlann başı-
na torbalan takmış. beklı-
yorduk: uyıı>akalmışız. Bir
elin dokunmasıyla sıçraya-
rak uyandık. Karşımızda
duran, bir polis memuruy-
du. Babamjandarmadan ve
polisten çok korkardı: ara-
badan zıplayarak indi: "Bu-
yurun efendim!" dedi. Po-
lis gülümseyerek orada ne
yaptığımızı sordu. Babam
da biraz kekelediyse de ola-
yı kısaca anlattı. Sonra po-
lis:
"NereBsiniz?" dedi sakın
bir sesle.
"Bahadınlryız'' dedi ba-
bam
"Defolun!" diye bağır-
ma\ a başladı, yüzü kıpkır-
mızı olmuştu: "Defolun!"
diyordu durmadan.
Hep düşünürüm, 'acaba?'
derim. 'sesinin (içeriğini de
düşünerek) çirkinJiğjni fark
eden kaç kişi \ardır?' Bir
ad duydugumu söyleyebih-
rim: 'Athena!' Ama ne >a-
zık ki o da söylencede: Flüt
çalarken Athena, yüzünün
çirkinleştığını hayretle gö-
rürve biranda elindekı çal-
gı>ı fırlatır ataryere, bir da-
ha da eline almaz.
Duyduğumuz, tanığı ol-
duğumuz kötü sesler karşı-
sında ne yazık ki elimizden
bir şey gelmiyor! Ben şah-
sen her seferinde ilenmek-
ten kendimı alamıyorum:
"Dilerim" dıyorum, "tez
zamanda bir cırcırböceği-
ne dönüşiirsün!'"
Yine soylenceye gore Ze-
us'un kızı Eos, Troia Kralı
Tithonos'u kaçınr ve ken-
dısine eş edinir. Zeus. dama-
dını da kızı gibı ölümsüz
kılar, ama hep genç kalma-
sı konusunda karar almayı
unutur. Tithonos, ölümsüz
olsa da zamanı gelince yaş-
lanır, kocar; küçüle küçüle
önce sadece bir sese, sonra
da bir cırcırböcegine dönü-
şerek bfrkS'şede kıvnlaka-
hr,. ,,1,..^...-. \l
z
Değişim insana özgûdür.
Doğa hep aynıdır ve kimse
de onu değiştırmeye kalk-
maz. Sözgelimi denizde dal-
ganın sesi milyonlarca yıl-
dır aynıdır; yağmur hep ay-
nı sesı çıkanr; gök aynı ses-
le gürler. Arslan kükreme-
se de diyelim kı ötse, rahat-
sız oluruz. Onun içindir kı
at hep kişnemelidir, boğa
böğürmeli, horoz ötmeli.
köpek havlamalı, kurt ulu-
malıdır. Hele bir de bülbü-
lün, kekliğin. kumrunun
ötüşünde bir başkalık dü-
şünebilır misiniz? Doğal-
Jık güzelliktir. Öyle görünü-
,yorkı doğallığın bozulma-
sı, ardından rahatsızlığı ge-
tiriyor.
Tabu olmuş bir durum
var bugün Türkiye'de: Hic-
retten sonra Müslümanlar,
özellıkle Medıne'nin mer-
kezinden uzakta oturanlara
namaz vakitlerinı bildirmek
için ezan okumaya başla-
mışlardı. Boru ya da çan
çalmak, ateş yakmak, mes-
cıdın damına bayrak asmak
başka dinlere özgü oldu-
ğundan BilaJ-i Habeş adın-
da bırine "es salat es salat"
(namaza namaza) diye ba-
ğırması görevi verilmişti.
Müslümanlar ondan sonra
saatin bulunup gelışmesi,
çoğalmasına karşın ezanı
minarelerden okumayı sür-
dürdüler. Şimdilerdeyse sa-
baha karşı camiler kapalı
olduğu halde hastalara, ço-
cuklara, çalışanlara aldır-
madan hoparlörlen sonuna
kadar açarak bağırabildik-
leri kadar bağınyorlar.
Nadir Nadi, Ilhan Sel-
çuk'a:
"İlhan, ben çağdaş uy-
garügın anlatnına biraz va-
rabildimst bu m üzik yoluy-
laolmuştur" demiş. Ne ka-
dar doğru, hele seste müzik
aramayanlar için. Sparta-
küs zamanında köleler, düş-
mana karşı savaşırken bile
taşı taşa vurarak çıkardık-
lan müzik sesiyle haberle-
şirlermiş!
Ruhi Su'nun sesinin gü-
zellıği ve etkisiydi onu ölü-
me götüren; devlet >aırtdı-
şına çıkmasını pasaport ver-
meyerekengellemişti. Paul
Robeson'ı bilmeyen yok-
tur; Nâzun'ın deyişıyle ka-
dife sesli Robeson. Ameri-
ka ona, zenci ve komünist
diye ömür boyu kan kus-
turmuştu. Ya kasettekı ses:
"Güzelgünlergöreceğiz ço-
cuklar" diyordu Nâzım.
Bir de Kubüay'm bağ tes-
teresıyle kesılen başı bir sı-
nğa takılırken gırtlağından
çıkan hınltılı ses!
27 Mayıs'ın sabahında
duyduğumuz o. ses'le nasıl
sevmmış, ktsabir süredey-
se nasıl da üzülmüştük!
Sonra "kanlı pazar", ''ka-
ra cüppefer".
12 Eylül'le Türkiye üstü-
ne serpilen kara ku! ve o
gün Evren'in sesi!
Maraş, Çorum, Sıvas çığ-
hklan!
Almanya'daki kara ses!
"Türkiye seninle gurur
duyuyor"sesi!
Pardon, ben aslında bu
yazıyla sesm gürültüye dö-
nüşmesi yüzünden yedi yıl
içinde iki evden çıktığımı,
son üçüncüsünden de ay-
nlmayı düşündüğümü, çün-
kü bu evin penceresınden
yedi minare gördüğümü ve
dörderden yirmi sekiz ho-
parlörden çıkan sesin gü-
rültüye dönüşerek evime
nasıl da dolduğunu anlat-
mak istemiştim.
BİR 0T0M0BİL HAYATINIZI
DEĞİSTİRMEZ. AMA HAYATA
BAKISINIZI DEGiSTiREBiLİR.cıvıc
Mesela sizi daha mutlu bir insan yapabilir.
120 PS gücundeki motoruyta. Veya daha huzurlu
bir insan. Geniş iç alanı ve konforuyla. Veya
daha neseli bir insan. Virajlarda tam hakimiyet
saglayan dört tekerlekte bagımsız çift salıncaklı
süspansiyon sistemiyle. Hatta, kendine güveni
tam bir insan. Bas dondurücu dış tasarımıyla Her
:•.-•>
PENCERE
Kırk Yıllık Yani,
OIUP mu Kâni?..
Recai Kutan, görünüşüne bakılırsa, saki
terbiyeli, tonton bir adam...
Ancak bir kusuru var:
Dinci.
Peki, Kırtsal Islam'ı politikada pazaıiamak b
Müslümana yakışfyor mu?
Fazilet Partisi'nin genel başkanı Meclis küı
süsünden yaptığı konuşmada dedi kı:
"- Suriye yönetimini elinde tutanlar bir n&
sapık Alevi anlayışındaki Nusayriler..."
Çevreden uyardılar, Kutan kendisini toparla
maya, lafını düzeltmeye çalıştı; ama nafile...
Gazeteler haberi verirken şoyle yazdılar:
"Kutan gaf yaptı."
Yok canım!
Kutan ne gaf yaptı..
NeçamdevirdL
Ne pot kırdı.
• • r
Siyaset konulanna dinci, ulusal sorunlara şe
riatçı kafasıyla eğilmek alışkanlığı Fazilet Parti
siyöneticilerinin iliklerine işlemiştir. Bu, kalıplaş-
mış bir dünya görüşüdür. Recai Kutan dinc
mantığın dışına çıkamaz; öyle bilir, öyle düşü-
nür.
islamda binbir türlü mezhep ve tarikat dalla-
nıp budaklanmıştır; Sünniliğe yakın tarikatlar
vardır, Şiiliğe yakın olanları vardır; 'Nusayriye'
de Şii mezhebinin bir dalıdır; Suriye dolaylann-
da yaygındır; Alevilikle bir ilişkisi yoktur. Hafız
Esad'ın iktidara oturduğu 1971'den bu yana,
Şam'da egemenliği bu inançtan olanlar ellerin-
de tutuyorlar. Kimileri Nusayrileri Müslüman-
dan saymazlar; Ikinci Abdülhamit ise Nusay-
riler için camiler yaptınp aralanndan imamlar
seçmiştir.
Recai Kutan demek ki ikinci Abdülhamit ka-
dar hoşgörülü değil...
'Kavm-iNecip' sayılan 'Arap ümmeti' Recai
Kutan'ın Sünniliğine karşı Nusayriye'yi tutarak
Hafız Esad'ın yanında yerini aJdı.
Dinci politikayı partinin amentüsüne dönüş-
türen bizim Sünni takımına iyi bir ders...
Ama bu dersten sonra bizimkilerin gözleri açı-
lırmı?.. Negezer!.. Kutan'ın kafasıortada!.. Ulu-
sal içerikli birdava olan Suriye sorununu dönüp
dolaştınp dinci kafasıyla yinetarikat ya da mez-
hep kapsamına oturtmadan edemiyor.
•
Recai Kutan, Türkiye'de laikliği yok edip Sün-
ni diktası kurmak isteyenlerin kırk yıldan beri
yürüdüğü yolda ilerliyor; Meclis kürsüsünde
konuşurken gaf yapmadı, çam devirmedi, pot
kırmadı, dili sürçmedi...
Sen söyleyene bakma...
Söyletene bak!.. - . M » ! L-
otomobil değil ama bir otomobıl l
bunlan yapabilir. Bu otomobil I
Türkiye de üretilen Civic 4 Kapı. l
Onunla bir deneme surusu H O N D A
yapmak için hemen bir Honda bayisine gelın
1.4 tt. SOHC. 16V. 90 PS 1.6 It. SOHC. 16V. 120 PS
Honda Cıvıc 4 Kapı. n>m Nencia ıar gtfjı îKt yrf sınırsc *.
;
o
(
^çtîe ^öranrstne «'•'O' •
DOĞAN CANKU
ÖZEL ETÜT
MÜZİK KURSU
"Gıtar-Pıyano-Keman"
Yenı gruplar için kayıtlar
devam etmektedir.
32
7
5936-37
Tatile çıkmadan
kalbim'zi kontrol ettirin.
TÜRKKALPVAKFI
19MayısCd No.8
Şışlı/ISTANBUL
Tel:(0212)212 0707
lpbx) 10 Hat
Faks-(0212)212 68 35
HONDA CIVIC 4 KAPI
• TaNbMTel'(0322)441 1486-87 BaUtMfc YıhnaıTel:(0266)221 5800 Dtyvbafc»Dumuu Td (0412) 251 71 00 Içal AUMynkTel: (0324) 3S9 61 11 btaribul Trtaim YmftuTd:(0212)2329666 ktvferi Baykozttamıc* W:(0816)«251060 KayMrt SuulT«4:(0352)3323630
Bor»Te! (0312)2868383 Bına inmUmTel: (0224)267 1350 ErnranÇ**mTel. (0442)2354801 -02 illMtlriFan«rb«hç«MuttJMBTol (0216)418 37 40 btantMM Güne?fı P^kTel (0212)69394 10-18 UlMrfni Çabançayie*n Tel. (0212)6546660 KocaM UnmrT«l:(0262)3353705
Ankar» EtoT«l (0312)3973823 Çortu [teranridıT«l:(0282)67341 00 Eskiş**Ufl* T«l. (0222)217 42 22 UlmrtKâ Zhmtny H l l U M n T«( (0216) 4183744 İstanbul Kozyalagı DamteTrt (0216)4643566 tor*TankfciT«:(0232) 3433836 *amaun KarotTel:(0362)4383000
*ntrtya ŞeooBKJ Te( (0242) 34014 54 Denb* Kmmt Tet: (0258) 268 24 98 Oazivıtap Cltan Tal: (0342) 321 33 70 Istanbul UasUl Çiflkurltar Tal: (0212) 276 44 16 IstanM Altuntzade Ayıv*Tel (0216)4740500 b n * ÇamfcmTd: (0232) 265 55 55 Trabzon KatatetotkjTel: (0462) 248 2307-
AN*DOIUG»JBU An»doluHofxtoOlan«*fc»**l*Aı«ıloluaı<xıv»Hondilllo»3rOo.L»c«1«»e^ Hond*, McnoMhrtnlrmoM,Kkr*«zdkv»renkkcirKtoöt#&myafmhaUon****** WWW.hond8.COm.tr