18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EKİM1998SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Dostlar Tiyatrosu 'Yalınayak Sokrates' adlı oyunu 13 Kasım'dan itibaren sahneleyecek Gençler içîn yenideıı Sokrates G Ü l E R Ç E T t N 1959 yılından beri, kırk yıldu Türk Tiyatrosu'nun içinde Genco Erkal. Kırk yıldır ilkelerinden, düşüncelerinden ödün vermederı sürdürüyor tiyatro serüvenini. Kendisinin kırkıncı, Dostlar Tiyatrosu'nun otuzuncu sanat yılında da yine ilkelerinden, düşüncelerinden ödün vermeyen, bu uğurda canmı vermeyi yeğleyen bir düşünürün öyküsüyle çıkıyor izleyicinin karşısına. On dört yıl sonra bir kez daha, günümüzün siyasal ve toplumsal olaylanna uyarlayarak Yalınayak Sokrates'i sahneliyor Erkal Usta. Maxwel) Anderson'un yazdığı, Mîna Lrgan'ın dilimize çevirdiği Yalınayak Sokrates, on dört yıl önce sahnelendiğınde en başanlı yapım, en iyi çevıri, en iyı erkek oyuncu, en iyi giysi dallannda ödüller kazanmış; 290 oyunda 86 bin izleyiciye ulaşmıştı. Yine Genco Erkal'ın yönettiği oyunun sahne tasanmı Duygu Sağıroğlu, giysileri ise Sevim Çavdar imzasını taşıyor. Oyunda Genco Erkal'ın yanı sıra Erdem Akakçe. Didem Germen, A\ şegül Giinay. Ergin Ocakh, Yurdaer Okur ve Gökhan Soylu rol alıyor. Çoğunluğu ilk ya da ikinci profesyonel oyununda rol alan genç oyunculardan oluşuyor kadro. Genco Erkal, genç tiyatroculann mezun olur olmaz dizilere kapak atma hevesinde olduğu günümüzde güçlükle oluşturduğu kadroyu, 'Değişik konservatmaıiardan toplanmış karma bir milli takım, televizyonun sahte pınltısuıa yiiz vermeden gerçek anlamda tiyatro yapmak için bir araya geuniş bir ekip' olarak tarumlıyor. Genco Erkal, kendisinin kırkıncı, Dostlar Tiyatrosu'nun da otuzuncu sanat yılını asıl önümüzdeki yıl otuz yıl boyunca Dostlar Tiyatrosu ile birlikte çalışmış sanatçılan bir araya getirerek görkemli etkinlikîerle kutlamak istiyor. Otuz yıl boyunca birlikte calıştığı insanlann çoğunun bir araya geleceği bir de oyun var gönlünde. Sanatçı ile Yalınayak Sokrates ve kırk yıllık tiyatro yaşamı üzerine konuştuk' - Yalınayak Sokrates'i sahnelemeye nasd kararverdiniz? - Izleyici üzerinde derin izler bırakan kimi oyunlar var. Sokrates da bunlardan biri. Dört beş yıldır bu oyunu yeniden ele almayı düşünüyordum. İçinde yaşadığımız olaylarla, geîişmelerle bağlantılı olarak hep kafamda göndermeler oluyordu bu oyuna. Genç kuşaktan da zamanında bu oyunu izleyemedikleri için sürekli talep geliyordu. Bu nedenle genç kuşaklar için yeniden ele ahyoruz Yalınayak Sokrates'i. - Maxweü Anderson'ın yapıünı günümûze nasıl taşıdınız? İlk sahnelediğiniz oyunla, yeni oyun arasında farklar var mı? - Orijinal metin biraz geveze bir metindir. İlk sahneleyişimizde de bırçok kesintiler yapmıştım. Bu sefer daha çok kesinti yaptım metinden. Geçen sefer de özgün metninin üzerine Sokrates 'in kendi savunmasından bazı bölümler eklemiştim. Bu kez günümüzün siyasal olaylanna göndermeler yapüğını düşündüğüm bazı yeni bölümler daha ekledim. Çok gariptir ilk ı oynanışmda 12 Eylül'ün hemen ertesiydi, yeni seçim yapılmıştı. Demokrasiye yeniden geçiş söz konusuydu. O zaman daha çok bu demokrasinın savunulması ilgi çekiyordu oyımda. Şimdi ise din teması, . dinin siyasi politıkaya alet .^ edilmesi, dinsel * bağnazlığa karşıtavır yine de toplumu iyiye götüren darbeler ya da müdahaleleri ötekilerden ayırmak durumundayız. Örneğin 27 Mayıs, sanatçılara çok yaradı. O güne kadar yasak olan kitaplar, Nâzımlar, Marksist literatürün bütün klasikleri gibi toplumun bılinçlenmesine katkıda bulunan bütün kitaplar o dönemde basıldı. Biz onlarla beslendik ve toplumu da onlann ışığıyla aydınlattık. Ama daha sonra gelen ikı darbe için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Oyunlarımız yasaklandı, yargılandık. Yurtdışına çıkma yasağı kondu. Her ikisi de sadece bana değil, genel olarak ülkemiz sanatına çok büyük engeller getirdi. Hâlâ 1980 darbesiyle gelen anayasanın kusurlannı, ayıplarını örtmeye çalışıyoruz. Aziz Nezin; 'Mizah baskı dönemlerinde daha çok geüşir' demişti. Ben aynı şeyi sanatın her türü için %L söyleyebilirim. Baskı dönemlerinde sanat daha da güçleniyor, insanlar yasaklan delmek için daha yaratıcı oluyor. ^ F o t o ğ r a f : UĞÜRGÜNYÜZ) temalan ön plana çıkıyor. Biz de ister istemez bu konulara daha çok ağırlık verdik yorumumuzda. Düşünce özgürlüğü gibi kavramlar elbette her zaman ülkemizin gündeminde. Gerçek bir demokrasiyi, düşünce özgürlüfünü bir türlü beceremediğimiz, kıvıramadığımız için onlar hep gündemimizde olan konular. Bu oyunda da elbette işlenecekler. Bir de düşüncelerinden ödün vermeyen, bu uğurda canını vermeyi göze alan, sözlerinden geri dönmektense ölümü yeğleyen bir insan olan Sokrates'in de döneklerin çok olduğu şu günlerde çok aydınlaticı ve uyancı olduğunu düşünüyorum. Bu bakımdan da toplulumumuza doğru bir 'la sesi\ güzel bir ses verecek biri olarak düşünüyorum Sokrates'i. - Kırk yılhk tiyatro seriiveniniz boyunca sanat anlayışınız nasıl biçimlendi? - Başlangıçtaki tiyatro anlayışımla şimdıki tiyatro anlayışım arasında çok büyük değişimler oldu. Başlangıçta tiyatro benün için bir çeşıt kendinı toplum içmde var edebilme. ifade edebilme biçimiydi. Bireysel ve bireyci bir davranıştı bu. Daha sonra 1961 Anayasasf nın aydınlanma ortammda tiyatronun daha çok toplumsal bir işlevi oİduğunun, tiyatronun toplumsal bir sanat oİduğunun farkına \armamla birlikte tıyaJro anlayışım da değışti. - Sanat yaşamınız boyunca Türkive'nin üç darbesini de gördünüz. Bu shasal otaylar sanatmıa nasıl etkiiedi? - Üç mü dört mü? Dördüncüsü biraz üstü kapalı geçti, ama ben dört darbe yaşadığınuzı sayıyorum. Bu darbelerin hepsini aynı kefeye koymamak gerektiğini düşünüyorum. Bir açıdan bakıldığında elbette darbe darbedir, ama - 1960'laruı hareketli günlerinin ardından Türk thatrosunun durultnası üzerinde neler etkili oldu? - Tıyatroya en büyük darbeyi televizyon vurdu. Parasız bir eğlence, yeni bir oyuncak gelince insanlar ayaklannı sinemalardan, tiyatrolardan çektiler. Daha sonraki dönemde sokağa yansımış siyasal mücadele dönemi de insanlan evlerine kapattı. Darbeler, insanlan tamamen uzaklaştırdı sanattan. Kutaplann yasaklandıgı, kitaplaoRj. ... - yakıldığı dönemler yaşanınca insanlar yazmaktan okumaktan kaçınmaya başladılar. Oyunlar yasaklanmasa bile sürekli videoya çekiliyordu, oyun sırasında izleyicilerin bile fotoğraflan almıyordu. Açıkça bir yasak olmamasına karşın oyun oynanırken salonda bulunan polislerin telsizle merkezle konuşmalan duyuluyordu. Çok tedirgin edici bir şeydi bu ve özellikle Anadolu kentlerinde pek çok kişıyi salonlardan uzaklaştırdı. Tiyatroya en son darbeyi de özel kanallar vurdu. Kanallann açılmasıyla bedavaya büyük bir eğlence bolluğu sunuldu insanlara. Özel tiyatrolann biletleri de hatın sayılır bir miktara ulaştı. Bizler de bunlan aşmaya çalışıyoruz. Oyle işler yapalım, öyle oyunlar sahneleyelim ki insanlar her şeye karşın gelsinler diyoruz. Ben bu noktada Dostlar Tiyatrosu'nu izleyici bakımından şanslı sayıyorum. Biraz Cumhuriyet'in okurlan gibidirbizim izleyicilerimiz. Türkıyenin her yerinde çok sadık bir izleyici kitlemiz var. Sayılan belki çok büyük rakamlarla ölçülmez, ama çok nitelikli bir izleyicidir, Cumhuriyet'in okuru nasıl çok nitelikli bir okursa. Nereye gidersek gidelim yanımızdalar. - Yurtdışında kısa siireli projeiere katılmanıza karşın her zaman yurtiçindeki projelerinize öncelik veriyor, Anadolu turneterinizi ihmal etmhorsunuz.» - Tiyatro insanın kendi anadilinde yapılır. Yurtdışında projelerim oluyor ama esas işim burada benim. Istanbul'daki oyunlann dışında da yılda iki kez hemen hemen bütün Anadolu'yu dolaşıyoruz. O izleyicinin coşkusunu, sıcaklığını, anlatamam. Çok yoğun, coşkulu birleşmeler bunlar. Ben >< Istanbul'da oynamaktan çok, \ Anadolu'da o izleyiciyle buluştuğum zaman iyi ki tiyatrocu olmuşum diyorum. - Kırk yılhk tiyatro seriiveninirin ardından özel sektöriin sanaü desteklemeye başlamasuu, tiyatronun gelişimi açısından nasıl değeriendirryorsunuz? - Bir şeyler kıptrdanmaya başladı. Eskiden özel tiyatrolar her şeyi devletten ya da belediyelerden bekliyordu. Şimdi yavaş yavaş bizim burjuva sınfimızın yeni kuşağı da toplum içindeki gerçek görevlerini üstlenmeye başladılar. Bazı şeyler belli bir sermaye birikiminden sonra oluyor. İkinci, üçüncü kuşak daha iyi yetişmiş, kültürel değerlcrle donanmış oldugundan kültürel etkinliklere önem vermeye başlıyor. Eskiden bir bankamn kuruluş yıldönümleri kutlanırken bir göbek dansözü, bir pop sanatçısı çağnlırdı o tür etkinliklere. Şimdi yapüan etkinlikler ise ülkemizin kültür düzeyinin yükseldiğini gösteriyor. Bununla birlikte sponsorluk olayı çok büyük önem kazamyor. Bundan sonraki dönemde tiyatro da onlann desteğıyle daha ileri noktalara gelecek. Bu özlenen bir şeydi, daha da gelişmesini diliyorum. F E S T İ V A L L E R D E N S E Ç M E L E R Shobana gizemHdanstylaEskişehnHe 1994 yılında ölen yönetmen DerekJarman. Derek Jarman'ın tartışmalı şiir CD'si Kültür Servisi-1994 yılında AIDS'ten ölen "ilm yönehneni Derek Jarman'ın şiirlerini çeren CD'nin piyasaya çıkması tartışmala- a neden oldu. Basında olumlu eleştiriler ya- nlanJarman'ınCD'sininpiyasadan çekilme- .i talep edildi. Warner Bros tarafından çıka- ılan Transhıcence adlı CD raflardan çekilme- /e başlıyor. Jarman'ın şiirlerini besteleyen ve seslen- liren Donna McKevitt. ölmeden bir yıl önce arman'la bir anlaşma yaptıklannı ve Jar- nan'ın şiirlerinin ileride bestelenmesine izin erdiğıni iddia ediyor. McKevitt Jarman'ın Jlue adlı son filmi için iki şiirini bestelemiş- i. Ancak Jarman'ın yayıncısı Keith Collins, vlcKevitt'in söylediklerine karşı çıkıyor. Col- ins'in Jarman'la daha önce hiç tanışmadığı- ıı ve hiçbir ilişkisinin olmadığım, piyasaya ıkan CD'nin ise bozuk bir kopya olduğunu 'e Jarman'ın şiirlerinden bazılannın da de- dştirildiğini söylüyor. Collins aynca McKe- itt'i CD'yi yaparken birçok kez durdurma- a çalışmasma rağmen hiçbirinden cevap ala- nadığını belirtiyor. "Yapüan iyi eteştirüer bir ey ifade etmez, açık otanak gerekirse Trans- ucence'nin piyasaya çıküğını duyan arkadas- ınm, bunun aptalca bir şaka olduğunu dü- ündüler." McKevitt ise Collins'in sözlerine şöyle arşıhk veriyor. "Amacnnız onun şiirierinin eniş bir halk kitlesi tarafından tanınmasuıı ağlamak. Sarurım Collins. sadece Jarman'ın ahşmalarını kontrol etmek istiyor." Tüm bu tartışmalann yanı sıra Jarman'ın ımamlayamadıgı biyografisi. edebiyat danış- lanı Toay Peake tarafindan tamamlanarak ge- ;cek. Biyografınin hemen ardından da Jar- lan'ın günlüğünün yayımlanması bekleniyor. Kültür Servisi - Yapı Kredi Sanat Festivali, bu akşam Boğaziçi Üniver- sitesi Murat Dikmen Salonu'nda Fran- sa'nın önde gelen caz müzisyenlerin- den oluşan Barthelemy Dörtlüsü'nü ağırlayacak. Fransa'mn en büyük ulu- sal caz orkestrasının şefi olan ünlü gi- tarist ve besteci Claude Barthelemy, ülkesinde ün yapmış bir müzisyen. Barthelemy, bestelerinin karmaşık çoksesli yapısı ile ritmik ve melodik kurgusunu tutkulu yorumuy la bırleş- tirmesiyle tanmıyor. Barthelemy Is- tanbul konserinde saksofonda Da- unik Lazro, kontrabasta Claude Tchamitchian ve bateride Christop- he Marguet ile çıkacak müzıksever- lerin karşısına. Eskişehir Festivali çerçevesinde ise bugün AvTupa Birliği Oda Orkestra- sı'nın konseri yer alıyor. İlk konser- lerini vermeye başladığı 1981 yılın- dan bu yana Avrupa Birliği'nin mü- zik elçisi olarak dünyaca tamnan bir topluluk haline gelen orkestra; Avru- pa, Yakındoğu ve Uzakdoğu, Orta ve Güney Amerika ve Kanada turnele- riyle dünyayı dolaşarak yılda 70'in üzerinde konser veriyor. Topluluk, bu akşam saat 18.45'te Anadolu Cniversitesi Kapalı Spor Sa- lonu'nda vereceği konserde Elgar, Mozart, Bruckner ve Haydn'ın eser- lerini seslendirecek. Topluluğun şefı ve başkemancısı Lavard Skou Larsen, çeşitli uluslararası festivallerde baş- kemancı, solist ve şef olarak adını du- yurmuş bir sanatçı. Topluluğun Eski- şehir'de vereceği konserde arp sanat- çısı Şirin Pancaroğhı ve pan flüt sa- natçısı Michel Tirabosco da solist ola- rak yer alacak. İlk arp derslerini Sevin Berk'ten alan Pancaroğlu, 1998'de Cenevre Konservatuvan'nı bitirdi. Eğitimini ABD'de Indiana Oniversitesi Müzik Fakûltesi'nde, aynı zamanda asistan- lığını da yaptığı Susann McDonaklile sürdüren sanatçı, 1992'de Master of Music derecesiyle mezun oldu. Pan- caroğlu 1996'da Amerika'da A String of Longing, Türkiye'de Hasret Bağı başlığı alrında yayımlanan ilk albü- münde çalgısmı üçyüzyıla açılan bir müzik yelpazesinden duyurdu. Re- 'Sbobana Jeyasingh DansTopluluğu' Eskişehir I Festhali. Gonzalo Rubalcaba da Akbank Caz| Festivali çerçevesinde buluşacak izlev icilerle. pertuvannda arpın klasik literatürü- nü kucaklarken erken dönem müzik- leriyle günümüz müzigine duyduğu ilgiyi de yansıth. Orkestranın diğer solisti pan flüt sanatçısı Michel Tirabosco ise ABD, Güney Amerika ve Avrupa'da verdi- ği konserler ve katıldığı festivallerde daha önceleri sadece bir halk müziği çalgısı sayılan pan flütü, çalgının tüm sınırlannı zorlayarak klasik repertu- vara kazandıran bir sanatçı. Bugün festivalde yer alacak bir di- ğer topluluk ise lngiltere'nin çağdaş dans gruplanndan 'Shobana Jeya- singh DansTopluhığu'. Hareketin sı- nırlannı zorlamaktan kaçınmayan, yenilik arayışlannı korkusuzca sürdü- ren koreograf Shobana Jeyasingh'in kendi adını verdiği topluluk, iki gös- teri sergıleyecek. İntimaciesofaThird Order' adlı ilk gösterinin hareket nok- talannı yolculuklar, anılar ve üişkiler oluşturuyor. İkinci gösteri 'Intertense'in kore- ografısi ise Waıyne Mc Gregor'a ait. Uzay çağı stilini yansıtan çalışma, dansçılarla koreografın zorlu ve bir o kadar da kışkırtıcı buluşması olarak tanımlanıyor. 1988 yılında kurulan topluluk bugüne dek üç kez 'Dtgjtal Dans Ödülü" ve bir kez de sanat çev- relerinde çok saygın bir yeri olan 'Prn- dential Ödülü'nü kazandı. Akbank'ta iki konser Akbank Caz Festivali, bu akşam CRR Konser Salonu'nda iki ünlü top- luluğu buluşturacak müzikseverler- le. İlk olarak 18.30'da Paul Motian Electric Bebop Band sahne alacak. Paul Motianprofesyonel müzik yaşa- mına 24 yaşında aölmış bir müzisyen. Cazda çığır açan bir sanatçı olarak tanınan Motian, gmp üyeleriyle sağ- ladığı etkileşim sayesinde her türlübi- leşimde yetkin biçimde çalabiliyor. Sanatçıya konserinde tenor saksafon- da Christopher Cheek, ve Chriss Potter. gitarda Serven Cardenas ve Kurt Rosenwinkel, basda Steven Swallow eşlik edecek. Festivalde bu akşam konser vere- cek diğer grup ise Gonzalo Rubalca- ba Trio. Kübalı sanatçı Gonzalo Ru- balcaba , henüz beş yaşındayken pi- yanist babası Guilhermo'ya vurmalı çalgılarda eşlik etmeye başladı. Ken- di grubu Grupo Proyecto'yu kurarak 1985'te Avrupa'da turneler düzenle- di. 1989-1990 Montreoux festivalle- ri, Toronto ve Japonya'da verdiği kon- serlerin albümleriyle adını duyurdu. Yaratıcılığının getirdiği zengin armo- nileri dokunaklı metinlerle zengin- leştiren sanatçı, sahne performansının yüksekliği, olağanüstü hızlı parmak tekniği ve hatasız ritmi ile tanmıyor. Rubalcaba'ya festival programında basta Jeff Cambers ve davulda Igna- cio Berroa eşlik ediyor. Cupnum ve Kypros'un • Kültur Servisi - Artemıs Sanat Merkezi yeni sezonu Kıbnslı sanatçılardan elle kâğıt üreten ve kâğıtla çalışan ressam Inci Kansu ve seramik sanatçısı Ayhatun Ateşin'in 'Cuprum ve Kypros'un Görsel Öyküsü' başlıkh resim ve seramik sergıleriyle açtı. Kıbns sözcüğu adada bol mıktarda bulunan cuprum (bakır) ve kypros (kma çiçeği) sözcüklerinden geliyor. Sanatçılar cuprum ve kyprosun kendi tarihselliği, insan ve çevre üçgeninden yola çıkarak yaşanmışlık izlerinin gizemini toprak, su, ateş ve kâğıtla yeni sentezler üreterek yakalamaya çahşıyorlar. Sergi 31 Ekim tarihine dek izlenebilir. (232 09 20) Cumhupiyet ve halk müziği • Kültür Servisi - Borusan Kültür ve Sanat Merkezf ndeki müzik söyleşileri sürüyor. 15 Ekim Perşembe günü saat 19.00-21.00 saatleri arasında Borusan Kültür'de 'Cumhuriyet Döneminde Türk Halk Musikisi Araştırmalan' başlıklı söyleşi yer alacak. Istanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvan sanatçı Öğretim Görevlisi Süleyman Şenel'in gerçekleştireceği söyleşide cumhuriyet dönemi öncesindeki halk müziği çalışmalanndan örnekler verilecek. Türk halk müziği araştırmalannın cumhuriyetle birlikte kazandığı ivme gündeme gelecek. Şenel, söyleşısinde halk müziği araştırmalanna katkıda bulunmuş belli başlı uzmanlan tarutacak ve Macar besteci Bela Bartok'un Türkiye'ye gelişini izleyen yıllarda bu alanda gerçekleştirilmiş çalışmalan da aktaracak. Kadriye Ezei Ağaoğlu seramik heykel sergisi • Kültür Servisi - Ayşe Takı Galerisi'nde 19 Ekim günü Kadriye Ezel Ağoğlu'nun seramik heykel sergisi açılıyor." 1971 yılında tstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Seramik-Bahçe Mimarisi Bölümü'nden mezun olan Ağaolu, 1980-89 yıllan arasında tsviçre'de seramik öğretmenliği yaptı. tsviçre ve Almanya'da kişisel sergilerinin yanı sıra karma sergilere de katılan heykeltıraş, 1989yılının sonunda Türkiye'ye döndü. Ağaoğlu'nun sergisi 7 Kasım'a dek görülebilir. Stockholm Rlm Festivali • STOCKHOLM (Cumhuriyet) -6-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan Uluslararası Stockholm Film Festivali'nde 34 ülkeden 158 film gösterilecek. Kısa bir süre önce ölen Japon yönetmen Akira Kurosawa'nın da anılacağı festivalin onur konuğu Amerikalı aktör Gena Rowlands. Festivalde gösterilecek fılmler seçilirken yeni yönSmenlerin ilk fılmlerine ağırlık verildiği ve 'Newropa' adlı özel bölüme 'değişen Avrupa'dan yeni sesler'in dahil edildiği bildirildi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Amerikalı bağımsız yönetmenlerin filmleri festivalin 'bağımsızlar' bölümünde yer alacak. Türk Yahutilerinin neşriyatı • Kültür Servisi - Şalom gazetesi, cumhuriyetin 75. yılı nedeniyle düzenlenen etkinliklere bir sergi ile katılıyor. 'Cumhuriyet Döneminde Türk Yahudi Basuıı ve Türk Yahudilerinin Neşriyatı' adlı sergi, 1923'ten bu yana Türk Yahudileri tarafından Türkçe, Fransızca ve Yahudi lspanyolcası dillerinde yayımlanmış tüm gazete, dergi ve kitaplan kapsıyor. 15-25 Ekim tarihleri arasında Atatürk Kitaphğı Sergi Salonu'nda gerçekleşecek olan sergi, pazar ve pazartesi hariç her gün 11.00-19.00 saatleri arasında gezilebilir. Sinema Ögrencileri Kısa Rlm Proje Yarışması • Kültür Servisi - Sinema Ögrencileri Kısa Film Destek Programı Proje Yanşması'na son başvuru günü 29 Ekim olarak belirlendi. Türkiye'deki üniversitelerin sinema-TV bölümlerinde okuyan tüm öğrencilere yönelik olarak açılan yanşma, bir yandan genç sinemacılara film üretebilecekleri bir platform yaratırken, bir yandan da mezuniyet tezleri için filmlerini gerçekleştirme aşamasında olan ögrencileri destekleyerek eğitime katkıda bulunmayı amaçlıyor. Yanşmaya katılmak isteyen öğrenciler başvurulannı tek veya grup olarak yapabilecekler. Kazanan projeler, 3 Kasım 1998 günü açıklanacak ve yapılan katkı ödemelerinden sonra da 1 Aralık 1998 günü teslim edilecek. Proje kapsamında gerçekleştirilen fılmler 4-10 Aralık tarihleri arasında TÜRSAK Vakfı ve Tarih Vakfı'nın birlikte gerçekleştirecekleri ' 1. Uluslararası Sinema- Tarih Buluşması Film Festivali'nde gösterime sunulacak. Yanşma ile ilgili aynntıh bilgi almak isteyenler TÜRSAK VakfVnın (0212) 251 67 70 ve 251 84 81 No'lu telefonlannı arayabilirler. BUGUN AKSANAT'ta saat 12.30'da Ben Webster'in "The Brute & The Beautiful" ve saat 18.30'da Art Blakey & The Jazz Messengers'ın 'At Ronnie Scott's" adlı konserleri video'dan izlenebilir. BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ'nde saat 19.00'da Oğuz Büyükberber (klarnet ve bas klarnet) ve Çağlayan Yıldız'm (gitar ve bas gitar) sunacağı caz konseri yer alıyor. BELGESEL SİNEMACILAR BİRLİĞİ'nde Adil Yalçın'ın yönettiği 'Dönüş' adlı belgesel fihn 13.00, 14.00, 15.00, 16.00, 17.00 ve 18.00 saatlerinde izlenebilir. ÜÇ KUŞAK CUMHURİYET SERGİSİ ETKİNLİKLERİ BUGUN Tarihi Darphane Binalan'nda süren etkinlikler kapsamında saat 11.00'de belgesel gösterimi, saat 15.00'te rehberli sergi gezisi ve Yaylı Çalgılar Dörtlüsü'nün konseri. saat 18.00'de ise sinema gösterimi yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle