18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13EKİM1998SAI 12 KULTUR PORTAL DÎKMEN GÜRÜN Mucizelerin Geometrisi• Sanat evrenin matematiğidir. Büyük sanat yapıtlannın temelinde matematik yatar. (G. I. Gurdjieff) • Mimari tüm sanatlann anasıdır. (F. Lloyd Wright) 'Mucizelerin Geometrisi' Robert Le- Page'ın son yapıtı. Şu sıraiarda 'gelişim sürecindeçahşına' (work in progress) ola- rak temsıl edılen 'Mucizeterin Geometri- si'nde Le Page, Rus asıllı felsefeci Geor- ge IvanovitchGurdjieff (1872-1949), Ame- rikalı mimar Frank Ltoyd \Vright (1869- 1959) ve onun Bosnalı eşi Olgivanna'yı bir araya getiriyor. Ilk bakjşta Amerikan Rüyası'nın temsilcilerinden biri olarak anılan, Johnson Wax binasının ve Gug- genheim Müzesi'nın rruman Frank Lloyd Wright'ın yaşamöyküsü üstüne kurulu bir oyun olarak düşünülse de 'Mucizele- rin Geometrisi' bir yaşamöyküsü olma- nın çok ötesinde anlamlar taşıyor. Neden 'Mucizelerin Geometrisi'? Bu- nun yanıtını sanınm program dergisinde- ki yazısında veriyor Robert LePage: "Top- lum olarak sözel belleği yitirdik. Onun ye- rine gocmişi ölümsüzleştirmek için yazılı ve görsel dokümanlara ağırlık \eriyoruz. Bunun sonucu olarak belleğimiz arükya- şanan olaylan depolama gereksinimini duymuyor. Onlan süzgeçten gecjrmiyor. Bu da tarihin mitieşmesini güçleştiriyor. Bet- lek öneınBdir,gereklkür. Geçmişimize bak- nğunızda,yaşanan olaylara bazen renkier katar, bazen de çıkartinz veya da insan- lar. Annem İkinci Dünya Savaşı'nı işte böyle anlatn bize. \ aşanan olaylann yanı- na belki kendi kurduldannı da ekledi. bel- ki bazı şey leri y anhş haüriadı ya da abart- û. Ama önemli olan, bu >olla bir savaşı. bir gerçeği yeniden yarattı. Belleğimia yara- öcı bir araç olarak değerlendirmeliyiz." Mucizelerin Geometrisi 'flash-back'ler üzerine kurulmuş. Oyun başladığında Gurdjieffi çıplak bir şeytan olarak Wright'ın çahşma masasında onunla pa- zarlık ederken buluruz. Yaşamında çok önemli bir yen olan Olgiyanna'nın ölü- müyle adeta dünyayla ihşkisini kesmiş olan mımarla ginşilen bir alışveriştir bu. Wright öldüğünde ıse şeytan (Gurdjieff) onun ruhunu teslim almaktan vazgeçe- cektir, çünkü onun ruhu çoktan yaratmış olduğu eserlere girmiştir. Aslında Gurd- jieffbir şeytan değil, belki de onun tann- sıdır. Le Page izleyıciye Wright'ın yapıtla- nnı ve özellikJe Olgivanna ile yaşamını (Oyun boyunca mimarın yüzünü görme- yiz) aktanrken. bu iki adamın kendi alan- lanndaki dev rimci fikirlerinin, özgürlük ıdeallerinin altını çizerken, Olgivanna'nın güçlü kişiliğınden. Gurdjieff'in Paris ya- kınlannda kurmuş olduğu "Insanın Uyuro- lu Gelişimi" enstitüsünden ve öğretılerin- den, U'right çiftinin Arizona Çölü'nde açmış olduklan miman okulu Talıesın'den ve oradakı öğretilerde doğayla bilimin Robert Le Page. buluşmasından söz eder. Temel hareket noktası gerçeğe sanat aracıhğıyla ulaş- maktır. Bu yolda 'denge' önemli bir un- surdur. Söz konusu biçimsel ve ruhsal dengedir. Gurdjieff'in öğretisi; insanın kendinı ta- nıyarak. kendini gözlemleyerek yaşamla denge kurmasına yönelik bir arayıştır. K.İ- şinin kendini tanıması, belleğinde kendi fotoğraflannı çekerek tüm mekanizmanın işleyişini gözlemlemesi ve gerektıgi yer- lerde mekanizmayı sorgulayarak sonuca ulaşma uğraşı, sanatsal birçalışmadır. A\ - rupa ve Amerika'da LouisJouveften Kath- rine Mansfield'e, AkJous Hıuley'den Frank Lloyd Wnght"a. PeterBrook'a pek çok sa- natçıyı öğretıleriyle etkilemıştir. Dans (özellikle dervişler) ve müzik (ney) onun denge arayışında en önemli un- surlardır. Kurduğu sistemde üç merkez söz konusudur Akıl, duygu, eylem. Gurd- jiefF'in öğretisinde akıl, eylem unsuru olan bedeni kontrol edebilecek yapıyı ma- tematikse) bir incelikie oluşturacaktır. Oyunda. Taliesin'de Wright'ın ögretilerin- de de bu mesajlar geçiyor izleyiciye. Gurd- jieff'in ney ya da dervişlerde yöneldiği den- ge arayışı, Taliesin'de sanki step dansın- da ya da caz müziğinde buluyor uzantı- lannı. Wright'ın dünyasında da dengenin önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Ço- cuklugunda önce doğadaki ana çizgileri, geometrik elemanlan taruyan sanatçı bir söyleşide; Kare'nin yoğunluk, Daire'nin sonsuzluk ve Üçgen'in ölüm anlamına geldiğini açıklarken hâlâ bu duygularla ya- şadıfını da belirtmiştir. Çocuklufundan kalan bir anı da küçük bir masa. masa üzerinde 10 cm. aralıklarla çizilmiş kare- ler ve bu kareler üstünde tahtadan bir küp, bir küre ve bir üçgen... Wright, bunlann içinden bir ip geçirerek dengeyi bulma- ya çaiıştığını anlatırken sanld Gurdjieff'in içsel dengesıne karşı biçimsel bir denge- den söz eder. Gurdjieff'in doğaüsrü güç- lerle hesaplaşması, Wright'in teknikle... Birinın gerçeği ve yaşamsal dengeyi yıl- larca Doğu'nun mistisizminde, fâlsefe- sinde araması, ötekinin mimaride, Ba- ü'ran bilimsel tekniklennde ve sonuçta bir- birlerinden etkilenmeliri... Orient ve Ok- sident'in buluşması. Bu buluşmayı Gurd- jieff'in ölümünden sonra Wright şöyle yorumlar; "Kipling Orient ve Oksİdent asla birbirleriyle anlaşamaz demişti, ama Gurdjieff bize gösterdi ki Doğu'nun zen- gin düşün dünyası ve felsefesi Ban'ya fark- b kapılar açarak buluşmayı gerçekkştiri- yor." Yine oyunda Wright ve Olgivan- na'nın Sovyetler Birliğı'ne yaptıklan ge- zide ünlü mimann sözleri önernlidir: "Mi- mari arük temel felsefı düşünceyle bili- min birbiri içineöriildüğii ve böylelikle sa- nat] özgür bırakoğı bir olgudur. Mimari- nin bilimselliğinin felsefeyle buluşması öz- gursananaçığaçıkaracaktııf Tabii, bu sah- nede bir yandan Meyerhold gibi sanatçı- laraı yok edilişi ekrana yansırken öte yan- dan Wright'ın sanatta özgürlük idealleri- ni vurgulaması ironiktır. Le Page; sözlerin, müziğin, mekânın, ışığın hizmetinde olduğu birtiyatro anla- yışından söz eder. 'Mucizeterin Geomet- risi'nde bu özellikler ıç içe. Yoğun ilişki- leryalın biranlatım biçimiyle aktanlıyor. Le Page. tiyatroyu duygulann buluştuğu, dışa vurulduğu bir alan olarak ele alırken onun üç buutlu ve dikey özelliğınden söz eder. Bu zorlu oyunda da aynı yapının içinde hızh bir hesaplaşmayla karşı kar- şıya kalmanın ötesinde hızla o hesaplaş- manın içine çekiliyor izleyici. İstanbul Devlet Opera ve Balesi sezonu Mavi Nokta'yla açtı İnsanhğa \xmibinyıl hediyvsi Ulkü Ayvaz Türkiye'den Arizona'yaKültür Servisi -Oyunla- n, çocuk oyunlan ve öy- küleriyle tanman Ülkü Ay- vaz'ın yeni tıyatro sezo- nunda ikisi yurtdışında ol- mak üzere dört oyunu se- yirci karşısına çıkıyor. Ayvaz'ın 1986 yılı TBMM Kültür Sanat Ku- rulu Binncılik Ödülü kaza- nan '\asasın Gökkuşağı' adlı çocuk oyunu Alman- ya'nın Köln şehnnde Arka- daş Theater'da dört sezon- dur oynanıyor. Tek rengin, tek renge bağlı kalmanın insanı eritip yok ettiğini, çok renkliliğin ise insanın erdemlerini yücelttiğini vurgulayan oyun, Necati Şahin tarafindan sahneye koyulmuş. Haziran ayında Londra'da gerçekleşen 'Turkish TbeatreFesthal'e katılmış; Ayvaz'ın 'Teneke Şövalyeler' adlı çocuk oyu- nu ise eylül ayında Arizo- na Devlet Cniversitesı ta- rafindan Dünya Çocuk Oyunları koleksiyonuna • alındı. Bu sezon Bahçelievler Belediyesı Tiyatrosu'nda ve Maltepe Yayla Kültür Merkezi'nde 'Beş Taş Ço- cuk Tijatrosu' tarafından sahnelenecek 'Teneke Şö- valyeter'in yönetmenliğini ErcümentDoğanyaparken müziklerini Selim Dogru, danslanru TülayDogan, de- kor ve kostümlennı ıse Hü- seyin tngin ve KanözOzan , hazırladı. l Yazann, 1989 yılında TRT 25. Yıl Yanşmalan Çocuk Oyunu Ödülü'nü alan 'Papatya' adlı çocuk oyunu bu mevsim Kocaeli Bölge Tiyatrosu'nda sahne- leniyor. Burhan Akçin'in kurgu ve rejisiyle ilk defa seyirci karşısına çıkacak oyun, betonlarla kaplı bir kentin caddesinde. çatlak- tan boy vermiş birpapatya- yı yasatmak için toprak ara- yan çocuklann öyküsünü anlatıyor. Makedonya Devlet Halklar Tiyatrosu Türk Dramı da Ay\az'ın ikı oyu- nunu üç sezon boyunca se- yırcıye sunuyor. Bugüne dek ülkemizde sahnelen- meyen 'Vali-i VTlayet/ Ha- deme-i Devlet'ile 1982 yı- lında TOBAV ödülü kaza- nan 'Şahane Lunapark' Üsküp'te dünya prömiye- ri yaptı. II. Mabmııt döne- minde. çevresindeki yerel yöneticilere başkaldıran Atçalı Kel Mehmetadlı bir aydının öyküsünü ve tra- jik sonunu işleyen oyunu ve banşın banş duygusunun önce insanın kendi benli- ğinde yeşermesinin öne- mini vurgulayan çocuk oyu- nu 'Şahane Lunapark'ı Ke- mal Lila sahneye koydu. Çocuk oyunu önceki yıl 8. Uluslarası Çocuk Oyunla- n Festivali'ne katılmıştı. Ayvaz"ın 'Teneke Şö- valyeler', Yaşasın Gök- kuşağı' adlı oyunlannın 4. baskısı, 'Şahane Luna- park'ın 2. baskı kitaplan Cem Yayınevi'nden çıkar- ken 'Papatya'nın yanı sıra 6 oyunu bir araya toplayan kitabı da Engin Yayınla- n 'nca yayımlandı. Öte yan- dan Ayvaz'ın 'Tiyatro ve tmgetem Dünyası' başlıklı ınceleme kitabı ile, 'tşle- rin Yolunda Gitmesıne En- gel Olan Kim?', 'Gri Oğul- lar'. 'Oiayiar veKahraman- lar' adlı öykü kitaplannın yeni baskı lan da hazırlan- ma aşamasmda. >fURDAN CİrL\NŞÜMUL İstanbul Devlet Opera ve Balesi, yeni sezona 'Mavi Nokta Operası'yla merhaba dedi. Geçen se- zon Izmir Devlet Opera ve Balesi tarafindan izley- cilerin beğenisine sunu- lan Mavi Nokta'nın lib- rettolan T»tkGnıiersel'e. bestesi ise Seunan Ada'\ a ait. Mavi Nokta.'ÜkÜk', 'Şükran Dansı'. 'En Yüce Pek Sıcak Bugün'. 'Ke- ops". 'Karanlık Gezegen\ 'HaBe>'.'Katedral','Söz- cükleri .\nyorum' ve 'Boş- luğa Vankılar' olmak üze- re dokuz bölümden oluşu- yor Selman Ada'nın >ö- nettiği yapıtta Zuhal Yun- ga, Işın Güyer. Hüseyin li- kos, Bülent Atak, Kenan Dağaşan v e Kevork Tatvi- yan solıst olarak yer alı- yor. Koronun şefliğinı Yü- dız Künutku üstleniyor. Bugün AKM Büyük Sa- lon'da saat 20.00'de sahnelenecek olan Mavi Nokta,22Ekim'de.lOKa- sım'da ve 19 Kasım'da ızlenebilecek. Insanlık tarihinden kesitlerin su- nulduğu, ölüm. ölümsüzlük ve aşk gıbi temalann ışlendiği Ma\ ı Nokta Operası, Günersel'in 1972 yılında yazdığı 'Suursız Disket' adlı mozaik destanında yer alan şiirlerden olusu- yor. Ali Baba ve Kırk Haramiler'in ardından farklı bir şey yapmak iste- diklerini söyleyen Günersel, Mavi Nokta'da yer alan şiirleri Ada ile bir- likte seçtiklerini belirtiyor: "Selman Ada aynca benden Şükran Dansı gi- bi bölümler de istedi. Seunan. Türki- ye'deyetişen ender insanlardan. Eğer tüm Türkiye bunu benimserse, Tür- kiye'den insanlığa yeni bin vıl ârma- ğanıolacak. Mavi Nokta')la insankk tarihinden bazı kesitlcr sunuyoruz ve sonundada'Hıç umut yok mu?',' In- sanlık nerede?' diyesoruyoruz.Mev- cut olan insanügı insanlığa davet edi- yoruz."Mavı Nokta'yı bundan 3.5 yıl önce tamamladıklannı belirten Sel- man Ada da yapıtın istanbul'da sah- nelenmesinden duyduklan mutlulu- ğu dile getiriyor. Çocukluklanndan bu yana dost olan Ada ve Günersel artık bir kurum gibi uyumlu çalışıyorlar. Ada, Tank Günersel gibi insanlarla birlikte çalışıldığında verimli sonuçlar elde edileceğine inanıyor: "Eğersözlersiziateşlemiyor- sa ve>araoalık gücünüzü hareketege- çirmiyorsa ne yaparsanız yapın bir zoriama hissedilir, çünkü sözkr üze- rinde çalışryorsunuz. Tamamen soyut değiL somut bazı şeyleride düşünmek gerekir. Tank Günersel benim için harika bir ilham kaynağı." Günersel ise "Acaba Seunan nasü bir müzik yapacak diye yazıyorunı bu sözleri? Onun yapacağı müziği hep merakla beküyorum. Aramızda bir inanç ve güven olmasa uyumlu çalı- şamayız" diyor. Uyumlu bir çahşma Ada ve Günersel ilk kez 15 yaşın- da birlikte çalışmaya karar vermışler: "O zaman 15 yaşındavdık ve Selman bana piyanoda besteierini çabyor. ben deona şiirierimi okuyordum. Ozaman Selman şöyle demişti: Ben yalnızca yorumcuolarak kalmak istemiyorum. Operalar yapmak isriyorum ve lib- rettolan da sen vazacaksın " Bu Sözlerin üzerinden uzun bir sü- re geçrikten sonra 1991 yılında ilk çalışmaları olan "AH Baba ve Kırk HaramUeri" gerçekleştirdiler. Anka- ra Devlet Opera ve Balesi'nde Meh- met Ergüven'in rejisiyle sahnelenen Ali Baba ve Kırk Haramiler, daha sonra Mersin ve Izmir'de MuratGök- su'nun rejisiyle izleyicilerin beğeni- sine sunuldu. Mavi Nokta'nın tzmirye büyük il- gi gördüğüne değinen Selman Ada, Türkiye'de halkın sanata göstenüği il- giye inanıyor: 'Halk sanatta ileri an- cak Türkiye"de sanata aynlacak im- kânlar ve yatınmlar biraz yetersiz. Ancak inanıyorum kiTürkiye'de halk sanatta devletten ileri. İstiyorum ki Kastamonu Operası, Cide Senfoni Orkestrası olsun. Halksanataügi gös- teriyor ancak ekonomik zoriuklar var." Bestecinin en büyük üzüntüsü ise medyanın marifetiyle gece yatıp sa- bah sanatçı kalkanlar: "Ben, 20 yıl tahsilyaptnn.Birgecedesanatçı olun- maz. Bunlar sufü şe> ler. Bu tür şeyier yaşansa da Türkiye'yi seviyorum. Ta- nk'la biriikte bir şeyler yapmaya ça- hşryoruz. Birv-aprtuı ortava çıkması en az iki vıl. Emeğuıizin karşıhğmı da alamıyorsunuz. Türkiye'de telif hak- lannın durumu içter acısı. Ancak biz yalnızca Türkhe'nin daha iyi bir du- ruma gelebihnesi için çahşıyoruz. Ya- pıtlannııan genç kuşaklara devredil- mesini istiyoruz. Ölümden sonrası umutbazılan için delilik. banlan için- se kahramanhk. .Ancak doğru şeyler yapmaya çalışıyoruz." Tanİc Günersel de "yaratıcı insan- lara sahip çıkılmah" dıyerek telif hakları sorununa değiniyor: "YöneticUertehT haklarunn ne kadar kötü olduğunu bilmiyor. Kâğıt üze- rinde şöyle bir şey var. Bilet fiyaonın yüzde 50'si besteciye. >üzde 30'u söz yazarına ait Ancak bilet fıv aüan çok düşük. Lcuz bilet politikasıyla yara- ücılar cezalandmhnış oluyor.'' Atatürk'ün "Hayarta en hakiki mürşitüinMİir'' sözünü anımsatan Ta- nk Günersel, "Şikâyet toplumu ol- maktan çıkıp eleştiri ve katkı toplu- mu ohnalıvız. Biz şikâyet etmiyoruz, eleştiriyoruz ve katlada bulunmaya çaltşıyoruz. Türkiye'nin dünyada say- gı görmesinin en iyi yolu sanat ve bu alanda da müzikdiye düşünüyonım" diyor. Ada ise "Popkimliğinebüründü- ğünüzdedaha fada tanınırsuuz.Ama benim sanat anlayışım bu değil. Tür- kiye'de bizim ciddi divebileceğimiz müziktürüneyeterince ilgi gösterflmi- yor. Gerçek sanatçılara sahip çıkıl- mah. Böyle olunca sanatçı ve tophım coşar, coştukça eser geür." Günersel ve Ada, önümüzdeki gün- lerde 'Kurtuluş Savaşı' ve "Sümer Operası' üzerinde çalışacaklar. Ölümünün 10. yılında Oktay Rifat Kültür Servisi - Oktay Rifat, ölümünün 10. yılında YaprKredi Kültür Sanat Yayın- cüıktarafindan düzenlenenbir sempozyum- la anılıyor. Dört oturumdan oluşan sempozyum 15- 16 Ekim'de Lütfi KudarUluslararası Kong- re ve Sergi Sarayı Marmara Salonu'nda ger- çekleştirilecek. 15 Ekim Perşembe günü saat 10.00'da başlayacak olan ilk oturumun başlığı; 'Bir Ci^ra fçimi Oktaj Rifafuı Şöri'. Oturu- ma Kemal Atakay. Enis Batur. Cevat Ça- pan ve Ferit Edgü katılacak. Saat 14.00'te gerçekleştirilecek olan 'Bir Şairin Penceresinden Oktay Rifat'ın Romanı' başlıklı oturumun konuklan ise Füsun Akatii. Selim İleri, .Ahmçt Oktay ve Güven Turan. ' ' -r 16 Ekim Cuma günü saat 10.00'da baş- layacak olan üçüncü oturumun başlığı ve konuşmacılan ise şöyle: 'Birtakım tnsan- lar-Oktay Rifat'ın Tiyatrosu', Ayşuı Can- dan, Hülya Nutku, Sevda Şener, Ayşegül Yüksel. Saat 14.00'te ise sempozyumun son otu- rumu gerçekleştirilecek. Ruth Christie, Richard McKane, Talat Hahnan ve Yük- sel Pazarkaya'nın konuşmacı olarak katıl- dığı oturum 'Voices of Memory Çeviride OktayRifat' başlığını taşıyor. Bu oturum- da yabancı konuşmacılar simultane çevi- riyle Türkçe olarak dinlenebilecekler. YAZI ODASI SELtM İLERİ Bir Cumhuriyet Hanımefendisinin Portres O hanımefendi artık sağ değil. Ben onu çocuk luğumda, ilkgençliğimdeyaşadım; kırkayaklaş mıştım, ölümüne tanıklık ettim. Hanımefendiler bizde çeşit çeşit. Yetiştiğir yıllarda öylelerini tanırdım ki, kokorozluklarında yanlarına varılmaz, kendini beğenmişliklerineto kondurmazlardı. Oktay Rifat'ın Fadik'li şiirlerinde onlardan b temsilci konuşur, evlâtlığına davranışlannı ifti harla dile getirir. Bu sahte hanımefendiler git git siyaset sahne sinde, git git de televizyon sahnesinde boy gös terdiler. Evrimden geçtiler. Çocukluğumdakiler de yapay bir asalet okunurdu; yapay asaletin ye rini para hırsı, gözü dönüklük, yosma makiya aldı. Ama o hanımefendilerden biri değil sözünı açmak istediğim. Kadıköyü'nde oturuyordu, Kadıköyü'nün ah şap evlerinden birinde. Daha o zamanlar ada makıllı yaşlıydı. Saçlan kır, gözleri ille süımeli, ko yu renk elbiseler giyer. Evinin eşyasına bakacak olursanız, bir zaman lar varlıklı günler yaşadığını sezebilirsiniz. Bu eş ya solup grtmiştir. Ne var ki hanımefendi bir ömü içinde günün hırslarına göre eşya değiştirileme yeceği kanısındadır. Buzdolabı ve çamaşır ma kinesi almış; koltuktakımını, yemek odasını de ğiştirmeye yanaşmamıştır. fkide birde: "Biz harpler gördük" der, iç geçi rir. Gördüğü savaşlarda vatan uğruna hayatları nı verenleri, onların geride bıraktıklannı, yoksı yurdun dayanışma ruhunu, insanların yeni bı dönem için inanılmaz gayretlerini de görür. Böylece imparatorluk göçer, imparatorluğuı haritası hızla daralır, vatan için savaşanların ku racağı memleket usul usul belirir, erek ve ülk konuşmaya koyulur, Kadıköyü'nün bir semtin de bazı hanımlar dikiş makinesi başına geçer ler, istiklal Harbi yaralılarına dikiş yetiştirirler... Hanımefendi o günleri hatırladıkça sarsılışla ratutulur, "Bizikurtaranlar..." der, susar, gözyaş lanndan sanki utanır, gözyaşlannı o mücadefe içiı hafıflik bile sayar. Birden dalıp gittiği, coşkusuna yıllar sonra d kapıldığı bir donanma gecesi vardı. Cumhuriye için ogeceyi kendisinden çokdinlemişimdir. Bü yüleniş ortasında anlatırdı; öylesine anlatırdı k birkaç sayfamda, galiba ölünceye Kadar Senı n/'m'le Mavi Kanatlannla Yalnız Benim Olsay dın 'ın kimi sayfalarında bir iki donanma geceî onun, çocukluğumun yaşlı hanımefendisinin an lattıklanyla donandı. Sonra bu geceyi -aynı donanma gecesi olma lı- ben Peride Celal'den de dinledim. Çocu Peride Celal, Kadıköyü'nün sokaklannda insa selleri görmüştü; yıllar sonra yine görüyor, "Sİ2 lerCümnuriyei'in o heyecanmı anfayamazsınız diyordu. Donanma gecesi: Annemin anlattıklanna bc kılırsa, fener alayı, havai fişekler, aydınlatılmı gemiler... Fakat bütün bu insanlar için bu tören hayatle nnın 'unutulmaz' bir gecesiydi. Onlar o geceyi galiba bir kere görmüşler, b yüzden unutamamışlar. Yeniden doğan ülke böv lesi fener alaylı, ışıl ışıl gemili, havai fişekli istar bul gecesini bir kez yaşamış, sonra gelecek kı şaklar uğruna 'tasarruf gayesine devam etmi; hem nice yıllar. Beş altı yıl var ki, Istanbul'un hemen her ge cesinde, hele yaz başlangıcı, yaz, yaz sonu g€ celerinde havai fişekler gökyüzünde rengâren yelpazeleraçıpduruyor. Bu ışık, ışıltı, renk, rüy yelpazeleri ekonomik hayatı açlığa sürüklener kültürel ortamı 'aç-aç!' sahnesine dönmüş, di şünce dünyası çıkmaz sokaklaria örülü, gitgid daha bedbaht bir ülkeye açılıyor herhalde, vı patlasın, çal oynasın diye bir karabasan gibi aç İıyor. Her havai fişek görüşümde Peride Celal'in sc zü ygnkıyor kalbimde: "Sizler Cumhuriyet'in heyecanmı anlayamazsınız..." Kadıköyü'nün hanımefendisi her eğlence g« cesinde, bilmem neden, belleğimdenfırlayıp b zamanlar çok sevdiği o donanma gecesinink ne tıpatıp benzeyen bu yeni geceler havai fişeJ lerini tek tek söndürmek istiyor... Cumhuriyet'in heyecanmı anlayamayanlar, mi tareke seneleriyle birleşmişler, havai fişek atıp dı ruyoriar! Ben 'dinlediğim' havai fişekleri seviyorum. Takvimde h Bırakan: "Bırakın istatistikleri, yaşı cumhuriyetle b olanlar ülkenin nasıl geliştiğini, toparlandığıı gözleriyle görmüş, elleriyle tutmuşlardır. Salal lığın âlemi yok, Türk halkına sana bir şey yaf. madılar demek, hem yalan söylemektir, heı onun gözünde yalancı durumuna düşmektir, neleryapıldığını bilmez mi sanırsınız?" Attilâ I han, Hangi Atatürk, Bilgi Yayınevi, 1981. C A G D A S Y A Y I N L A (tâNIN TANIĞI Ü( YAZAR 4O0 00OTL KVIİUYOUriVETARİIUr KİMPURI 4. BASI 550000 TL SANCIU YILLAR KUSATIUUS SOKAKLAR 4 BASI Kf. 0O0 TL KUZU POSTUNDA KURT 2. BASI 800 000 TL ZAMBAK SANA DA BULASTIKAN 2. BASI soo :cc '•_ SEVMMKURES DİN BARONUNUN KAZLARI BElJjDECn. 2. BASI 900 000 TL ÂJIKKADINLARSOKAĞI 2 BASI 8CC OOOTL SERİAT PAZARI 800 OOOTL SEVDANINADRESİIELLİ DEĞİL 1OO0 0O0TL Çağ Pazartama A.Ş. Türkocağı Caddesı No:39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul TeJ: (0212) 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle