Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 1998 PERŞEMBE
HABERLER
' KUTLU SAVAŞIN HAZIRLADIÖI SUSURLUK RAPORU'NUN TAM METNİ - 2
SkandaL başladı, faili ıııeçlııd hittiaşbakanlık Teftiş
Kurulu; yargı
alanına
girmemeye özen
göstererek ımkân
olduğu takdirde yargıya
yardımcı olmayı da
hedefleyerek bu bütünlüğü
sağlamaya dönük bir çalışma
>apmıştır.
Devletin işleyişinden ve teftiş
kurullannın çalışma
sısteminden haberdar olan
herkes. (bu safhada) Susurluk
olayını her türlü yönüyle
"soruştunnaya" imkân
kalmadiğını tespit edecektir.
Işin önemle kaydedilmesi
gereken bir diğer yönü, bazı
konulann ancak polis
yetkisinde olan hususlan
kapsadığı ve müfettişler eliyle
sonuca ulaşmanın gûçlük arz
ettiğidir.
Ömer Liitfû Topai'ın evi
cinayetten kısa bir süre sonra
aranmıştır. Arayanların şefi
olduğunu iddıa eden ve bariz
bir Doğu Anadolu şivesi ile
konuşan bir kişinin
mevcudiyeti tespit edilmiştir.
Cinayetten uzunca bir süre
sonra evin etrafında herhangi
bir güvenlik tedbiri olmadığı
da iddia edilmiştir.
Bu konu polisiye bir çalışmayı
gerekli kılmaktaydı. Elde
edilecek bilgilen yargıya da
iletmek üzere gerekli
çalışmalann yapılması
Emniyet Genel
Müdürlüğü'nden talep
edilmiştir.
Emniyetçe yapılan araştırma
hata veya eksiklik olmadığı
gıbı bir sonuç vermiştir. Ancak
aynı yazımız ıçınde yer alan
MİT îstanbul Bölge
Başkanlığı'nın Topal cinayetı
konusunda emniyeti niçin
uyardığı ve niçin bir grup
polisı suçladığı ıddiasının
cevabı ortaya çıkmamıştiT.
Keza Ömer Lütfü Topai'ın
muhasebe ve gizli kayıtlannın
bulunduğu bilgisayarlann
polisiye usul ve metotlarla
atanması ve bulunması yine
Errmiyet Genel
J
Müdürlüğü'nden istenmiştir.
Çalışmaniızın önemle
kaydedilmesi gereken bir diğer
yönü vardır. Hemen hemen her
teftiş, inceleme ve
somşturmada ortaya çıkan
temel görüntü, kurumlann
müfettişler karşısında
sergilediği tavnn özelliği
hususudur. Kurumlar ve
yöneticiler araştırma yapan
denetim elemanlanna karşı
genellikle zahiri bir açıklık ve
şeffafhk içinde yaklaşıyor
görüntüsü altında gerçekte
hiçbir yardım sağlamamaya
özen gösterirler. Çalışma
mekânı, sekreter, telefon, araç
temin edilir, sadece bilgi
vermedeçekımserlik
gündemdedir.
Başbakanlık Teftiş Kurulu bu
tavn hiçbir zaman engelleme,
örtme olarak algılamamış ve
karşıt bir tedbire ihtiyaç
duymamıştır. Çünkü bu tavn
etkisiz kılmanın yolu gerekli
gereksiz evraklan dikkatle
incelemek ve ilgililerle
bılcmadan usanmadan sonu
gelmez görüşmeler yapmaktan
geçmektedir. Dört saatlik bir
sohbetin neticesi bazen iki
sayfa rutan not olmuştur
Genellikle de bir isim, bir
ilişki. bir hesap numarası, bir
görevlinin olmaması gereken
bir yerde bulunması, bir
telefon numarası veya bir
banka irtibatı takip edilecek ve
ulaşılacak bir bilgiye işaret
etmiştır. İşte bu görüntü içinde
kamu kurumlan Susurluk
olayı patlak verince zahiri bir
heyecanla üzerlerine düşen
görevi yapma ga>Teti içine
girmişlerdir. tçişleri
Bakanlıği'nın ve Emniyet
Genel Müdürlüğü'nün
inceleme ve soruşturmalan bu
nedenledir.
Adalet Bakanlığı ise
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun 3 kamu bankasında yaptığı araştırma
Yakurian kaybolanlar düzenledikleri eytemlerde sık sık Mehmet Ağar ı suçlayarak Susurtuk'la bağlantılara dikkat çekmişlerdi.
Bankalardaki ürkütücü tablo
DVT Ikteri Çiller. alternatif bir Susurluk raporu için harekete geçti
T " \ aşbakanlık Teftiş Kurulu 3 kamu bankasında bir
r£ değerlendirme yapmış ve ortaya ürkütücü bir tab-
JLJ lo çıkmıştır. Miryonlarca dolann ve milyarlarca
TL.'nin bu bankalara dönüşü mümkün görülmemektedir.
Uzun vadeli teminat mektuplannın nakde dönüşeceği mu-
hakkaktır. Bankalarkendi kârhlıklannı azaltma pahasına
belli kişi ve fırmalan fınanse etmiştir. Leasing ve off sho-
re kredileri tam bir bataktır. lnşaatlar aşın derecede pa-
halıdır îleriki bölümlerde bu anlamda oluşan siyaset-bü-
rokrat ağırlıklı grup faaliyetlerineisimlendirilerek yer ve-
rilecektir. Beürtmek gerekir ki buradaki saygın isimler
Bankalar Kanunu'na mugayir işler ve işlemler yapmamış-
!ar, ÖGM'lerio görev alanı kapsgnhâ&'faaliyer.şoilier-'7
.,rQjş,lerdk.Bankalarda cetpyaujeden olay lann par.asaJ bo-
yutu. kamuoyunun '•Susurluk" olarak algıladığı ölaylar
toplamını aşacaktır. Ve banka oiaylann da genel kirlen-
menin sebebi veya sonucu değil hızlandıncısı olarak ka-
bullenmede ısabetsizlık olmayacağına inanılmaktadır.
Çünkü kirliliğin hedefi para ve paranın sağlayacağı güç-
tür. Susurluk olaymın çerçevesinin bu olduğu hususunda
da ittifak vardır.
Bu bölümde yer alması gereken son bir husus da çalış-
mayı yürüten Başbakanlık Teftiş Kurulu hakkındadır. Ça-
lışma safhasının hemen hemen tamamı başkanhğın ter-
cihleri dogrultusunda cereyan etmiştir. Muhteva da bu
çerçevede belirlenmiştir. Zaman zaman kurulun tüm mü-
fertişleri ve yardımcılan dahi de\Teye girmişlerdir. Özel-
1ikle Başkan Yardımcısı Osnıan Nuri Oduncu mevcut yü-
kün büyük bir bölümünü taşımış, başmüfettişler Mehmet
Akuı ve Ayşegül Genç aylar boyu çahşmışlardır. Yine de
tayin edici karar ve tercihler başkanlıkça yapıldığı için ha-
ta ve eksikhklerin tamamı başkanlığa ait olacaktır.
Ancak bu çalışmanm temel iddiası bilerek. isteyerek ve
hatah olduğu aşikârhiçbir tercihinyapılmadığınoktasm-
dadır.
Adı geçen müfettişler çalışmarun her safhasında en sı-
kıntılı ve güç incelemeleri yürütmüşler, derleme ve de-
ğerlendirmeleri üstlenmişlerdır.
çalışmalanmıza yardımı
dokunacak bilgilere
ulaşmamız için gerekli her
türlü ilgi ve yardımı
sağlamıştır.
Temmuz ayında görev
verirken; Teftiş Kurulu'na
hiçbir müdahale yapılmaması
buna tevessül eden olursa ve
gerekirse kendilerinin devreye
girmesi ve bürokrasiden
gelebilecek rahatsızlığı
gidermesi temennimizi
tereddütsüz kabul etmiştir.
Sayın Başbakan bu şarta
gereğinden fazla riayet ettiği
gibi çalışmalann safhalannda
bilgi dahi istememiştir. Bu
durumun bazı hükümet
üyelerinin ve bazı
milletvekillerinin ümitsizliğine
yol açtığını görmemiz üzerine
Sayın Başbakan'a (20 Kasım
1997'de) devletle alakalı pek
çok irtibatı tespit ettiğimizi ve
devlet kurumlarında yapılacak
pek çok düzenleme olduğunu,
hükümetin ve kamuoyunun
önerilecek bu tasarnıflar
sonucu ahnacak tedbirlerle
rahatlık duyabileceğini ifade
etmek ihtiyacı hissedilmiştir.
Kamuoyu devletteki "Çete"
irtibatlanna konsantre
olmuşken bu konuya da kısaca
temas etmekte fayda vardır.
Çetelerin sadece silahlı ve
insan öldüren görünümü
tartışılmakta, başta uyuşturucu
ticareti yapan gruplar
gündeme gelmektedir. Bu
kanunsuz yapı, devletin
kolayca baş edeceği, dünyanın
her tarafında müşahede edilen.
ortaya çıkan ve her ciddi
devlette hele de toplumsal
reaksiyon doğmuşken tasfiyesi
mümkün bir görüntüdür. Oysa
ülkemizde çete konusu iki ayn
gelişme göstermiştir; birincisi
Omer Lütfü Topal
organizasyonunun uluslararası
ölçekte ve değerde
"mafya"laşma süreci, ikincısi
silahlı faaliyetlerin ve zor
kullanmanın dışında kalan
eğitimli. saygın kişilerden
—,-JBİHSan, kravaUılar grub**
»Olarak tari flenebU«cek>;
kendilenne Ocak 1997"de
aktanlan ıkı konudan birini
Bakan Şevket Kazanın
tahmatına rağmen
inceletmemıştir.
Sonuçsuz uyarılar
Turizm Bakanlığı.
kumarhaneler (talıh ovunlan
salonlan) ile ilgilı hususlan ele
almış, rapor tanzım etmış,
Ömer Lütfü Topal'a verilen ve
kayıtlann gözardı edilmesi ile
elde edilen sabıkasızlık
kaydına dayalı ruhsat ışlennde
bakanlığı yanıltan Adalet
Bakanlığı adli sıcıl ilgilıleri
hakkında ışlem yapılmasını
talep etmiş. ancak Emperyal
şirketinin kanunsuz elde
edilmiş işletme ruhsatlannı
iptal etmeyı -görüşmelerden
anladıgımız o kı- hatırlanna
bile getırmemışlerdır. Kasım
1997'deki uyarımız da bir
sonuç vermemiştir.
Eximbank. Türkmenistan'da
iki oteli kredilendırmıştır.
Neticede anlaşılmıştır kı bu vkı
oteli kumarhanelen ilebirlikte
işleten Emperyal şırketıdır ve
esas borçlu da yine
Emper>al'dir. E\ımbank bu
bilgi>e rağmen temdıt
taleplerini uvgun karşılamıştır.
Kendilerine teftışın ıcraya
kanşmavacağı. ancak mevcut
bilgilere rağmen Emperyal'in
kredisini yeniden temdıt
etmede hassasiyet
göstermelen hatırlatılmıştır.
Susurluk ola> ı ile alakalı \ e
ılgi çekici bir husus da
kurumlann kendı kusurlannı
unutup bir diğerını suçlama
konusundaki itinalı
davranışlarıdır. Askerler ise
tam bir suskunluk ve sessizlik
içinde olavlara sadece seyır
açısından bakmışlardır. Oysa
jandarmanın sövleyecek çok
sözü olması gerekirdı.
Özellikle de Yeşil. ıtırafçılar
konusu ile Cem Ersever'in
niçin veya nasıl öldürüldügünü
araştınp kamuoyuna değilse
bile Başbakanlığa
duyurabılırlerdi. Siyaset de
Susurluk konusunda tarafsız
olmamıştır. Konunun ülke
meselesi mi hükümet meselesı
mi olduğu siyaset sahnesınde
anlaşılmaz hale getirilmiştir.
Bir sayın devlet bakanı
-Başbakanlık Teftiş
Kurulu'nun, bu konudald
birikimine rağmen kendisine
müracaat etmemesini" tenkit
konusu yapmıştır. Hem de
gazetelere beyanat \ ererek.
Kendisinin bakış açısının
farklı olduğu iki gün sonraki
beyanatıyla da (Gizli Servisler.
CIA vs.) ortaya çıktığı
cevabını vermek elbette
mümkün olmamıştır. Üstelik
Başbakan dahi partisinin ve
şahsı politikasmın gözlüğünü
kullanmamızı teklif etmemiş,
empoze etmeye çalışmamışken
sayın bakanın kişis'el bakış
açısını empoze etmekten öteye
gitmeyecek bir görüşme
isteğini basının sayfalanna
aktarması, kurulumuzun
çekimserliginin haklılıgını
ortaya koymuştur.
Genlş yetkl
Diğer bir husus da şudur; teftiş
kurulunda yıllardan beri
çalışan her müfettiş görevi
aldıktan sonra yasal imkânlar
ve çalışacağı kurumlarla baş
başa kalır. llk defa -
muhtemelen de son defa-
Sayın Başbakan,
karşılaşacağımız herhangi bir
güçlüğü aşmamız için
kendisine yaptığımız
müracaatı anında karşılamış,
doğrudan veya dolaylı olarak
g (
tariflenebU«cek.>; ? '
gruplaşmalardır. ^
Ömer Lütfü Topal, yüzlerce
milyar liralık gelir elde etme
ımkânına kavuşarak belli bir
dönemde devlete sızma ve
rüşvet vererek iş yaptırma
seviyesinden. kamu
görevlilerine artık emir verme
seviyesine yükselirken
öldürülmüştür. Böylece
cumhuriyet tarihinin; polisten,
jandarmadan, yargıdan
korkmayan ilk Amerikan tipi
mafyalaşma süreci yanm
kalmıştır.
Bitirîmhane
Bu seviyeye ulaşan bir başka
grup da yoktur.
Lstelık "Bitirimhaneişleticisi
Fındıkzadeli Ömer" bir süre
sonra kumarhanelerini tasfiye
edip, yatınmlar yapmaya
başlayan. fabrikalar satm alan
ve hatta fabrikalar kuran Ömer
Bey olma tercihini net olarak
ortaya koymuşken, projelerini
tahakkuk ettirme fırsatını
bulamamıştır. Yine de
etrafındaki hale, koruyucu
bulundurmasım, 3-5 arabayla
birlikte sokağa çıkmasını ve
kendini korumak için tedbir
almasını gereksiz kılacak
kadar geniş ve etkiliydi.
Adamlannın habersizce aldığı
tedbiri de fark ettiği anda çok
şiddetli reaksiyon
göstermiştir. Bu tercih
öldürülmesine yol açmamıştır.
Kendisini öldüren sistem zaten
her türlü tedbiri geçersiz
kılacak kadar güçlüydü.
Konumuz açısından üzerinde
durulan ikinci ve birincisinden
çok daha etkili çete faaliyeti,
bizatihi devlet gücünün ve
yetkisinin bu amaçla kullanımı
ve organize oluşudur.
SÜRECEK
' Susurluk bir olaylar zincirinden ibarettir'
G
iriş bölümünde arz ve
izah edildiğı üzere Susur-
luk olayı bir bütündür ve
olaylar zincirinden iba-
rettir.
Istanbul'da Özgür Gündem gazete-
sinin bombalanması, BehçetCantürk'ün
öldürülmesi, Diyarbakır'da yazar Musa
Anter'in öldürülmesi; Istanbul'daTank
Ümit olayı ile Azerbaycan'da ihtilal de-
nemesı; Bodrum'da Hikmet Babataş ci-
nayeti, Gaziantep'te Mehmet Ali Yap-
rak'ın kaçınlması. bankalann trilyonluk
kredileri, gerçekte Ankara'da cereyan e-
den olayın muhtelif veçheleridır
HalenmilletvekilıSn Hayri Kozakçı-
oğlu'nun "Ben Olağanüstü Hal bölge Va-
lisi iken Yeşil kod adh Mahmut Yıldınm' ı
bölge sınırlan dışına çıkarmıştun" dedı-
ği olay her ne ise. bizim de Susurluk ola-
yından anladıgımız aynı şeydir. Sn. Ko-
zakçıoğlu ışaret etmektedir kı. Yeşıl ad-
lı kişi Olağanüstü Hal Yalılik çalışmala-
n için yararlı değıl zararhdır. Ama ayni
kişi jandarma için, MİT için zararlı de-
ğil yararlı bir kışıdir. Hatta o kadar ya-
rarlıdırki. Kocaelı Emniyet Müdürü Ha-
diOzcanisımli çete reisınınteslim olma-
sı için Yeşil'in aracılıöına başvurmakta-
dır.
Bu kişi o kadar yararlıdır kı polis ta-
rafından yanlışlıkla (veya MİT'e gözda-
ğı \ermek için) karakola götürülüp sor-
gulandıktan sonra -gelıp adamınızı alın-
denmekte ve serbest bırakılmakta,
MlT'te kınlan kaburga kemiklerini teda-
\ ı ertırmektedir.
Bıçakla kesilir gibi...
Susurluk olayı nedır? Kasım 1996'dan
ıtıbaren faılı meçhul olaylar adeta bıçak-
la kesılır gıbı durmuştur. Susurluk işte
budur. Bir üst görevli Eylül 1997"de:
~...Yurtdtşından geldi ve başımıza bela
oldu. Ortadan kakünlması gerekiyor a-
ma ortam müsait değü" diyordu. Susur-
luk olayı bu değilse hangısıdır?
Susurluk olayının başlangıcı belkı de
zamanın Başbakanı Çiller"ın bir cümle-
sınde gızlıdir. "PKK'yeyardım eden isa-
damlarının listesi elimizde" diyordu.
Sonra da infazlar başladı. Infazlann ka-
rannı kim veriyordu? Bozulmanın baş-
laması ve vatan-millet hesaplannın ye-
rini kişısel hesaplann alması kaçınılmaz-
dı ve öyle oldu. Bu rapor. Susurluk ola-
vını işte böyle algılamaktadır.
Doğu ve Güneydoğu .Anadolu'da ze-
mın çok daha kaygandı. Itırafçılar, koru-
cular. aşiret reıslen zaten karmaşık bir
yapı oluşruruyorlardı. PKK'lı terönstle
sade vatandaşı ayırt edecek açık bir öl-
çü bulmanın güçlüğü ilave edilince. o
bölgede vatanı için canını nske sokan
polıs-asker gençlerimızin yaşadığı zor-
luğu anlamak kolaylaşacaktır.
Ancak kışisel hesaplann gündeme ge-
lişi ve uygulanışı çok sonralandır.
Bölgede yıllardır devam eden müca-
dele ve PKK saldınlan batı bölgelerin-
de dahi genışleyen bir tepki yaratırken,
Olağanüstü Hal Bölgesi'ndeyaşayanla-
rın ve PKK ile mücadele eden devlet
güçlennın tepkisini, öfkesinı ve bazı şe-
dit davranışlannı anlamak ve mazur gör-
mek mümkündür. Hatta zaruridir. An-
cak bu olağan fakat karmaşık görünüm
ıçınde yer alan kurumlan ve bu karma-
şık yapıda gelışen bazı olaylan detaye et-
mek gereklıdir. Böylece ülkenin PKK
ile mücadelesınden. Ankara'ya -Istan-
bul'a ve parasal ılişkilere uzanan bir gü-
zergâhı görmek mümkün olacaktır.
PERŞEMBE
ORHAN BLRSALI
İki Olay
Önce Mesut Yılmaz'ın hakkını vermek gerekir:
Susurluk Raporu, ülkemizde devletin, devlet görev-
lilerinin karıştığı her türlü pisliğe, sönükbirfenerlede
olsa ışık tutmaya çalışan, utangaç bir şekilde de ol-
sa değinen, bir başbakanın, bir hükümetin talima-
tıyla hazırlanan ilk rapordur.
Raporun önemi, raporun içindekilerden çok, icra-
da en yetkili kişinin malı olmasından ileri geliyor.
Yoksa, herkesin bildiği gibi, rapordaanlatılan oiay-
lann çok büyük çoğunluğu, çok daha geniş bir şe-
kilde kamuoyunca bilinmektedir.
Devleti her türlü karanlık işlerin içine soktuktan
sonra, kendilerini dokunulmaz kılmak için devleti
"kutsallaştıran"lann büyük gücüne rağmen, Başba-
kan'ın ve hükümetin bu konuda kamuoyunun duyar-
lığına kulak vererek böyle bir rapor hazırlatması, Tür-
kiye'nin geleceği için bir umut ışığı yakmıştır.
Raporun ikinci önemi, yaktığı bu umut ışığından
kaynaklanıyor. t i ,
Bu bir başlangıç ve ilk adımdır. • ' '*
Hükümetin bu ilk adımın arkasını nasıl getlreceği
sorusunun pratikte öğreneceğimiz yanıtı, bu umut
ışığının daha güçlü yanmasına veya zayrflamasına
yolaçacaktır.
Ya Türkiye'nin önü açılacak ve her alanda ileriye
doğru yürüyeceğiz.
Ya da toplum olarak bataklık içinde yaşamayı sür-
düreceğiz.
• • •
Susurluk Raporu, Türkiye'de yıllardır yaşadığımız
devlet ve devlet destekli terör dehşeti; devlet des-
tekli siyasal cinayetler; dünya çapında sürdürülen
devlet görevlileri- mafya- kaçakçılık- uyuşturucu ti-
careti konulannda sadece ipuçlannı içeriyor.
Devlet görevlilerinin karıştığı bazı büyük oiaylann
ise hiçbirinden iz yoktur raporda.
Örneğin ülkemizde yaşanan en büyük siyasal ve
toplumsal cinayetlerden biri olan Uğur Mumcu'nun
katledilmesi olayı araştınlmamıştır.
Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağının düşürülmesı
olayı araştınlmamıştır.
Abdi Ipekçi cinayeti de geçmişe yönelik Susur-
luk bağlantılıdır. Bu olay da, bütün failler ortada ol-
masına rağmen, aydınlatılmamaktadır ısraıia.
Güneydoğu'da öldürülen onlarca gazetecinin ka-
tillerinin de devlet bağlantılı olduğu ilk kez itiraf edil-
mektedir. '
• • • - • • *
Uğur Mumcu cinayeti devlet sım olarak mı görü-
lüyor?
Ya Eşref Bitlis'in uçağının düşmesi?
Özellikle bu iki olayın devlet içindeki odakları or-
taya çıkartılmadıkça, devlet hiçbirzaman temizlene-
meyecektir. Temiz toplumun, temiz devletin kilit nok-
talandır, Mumcu ve Bitlis olaylan.
Mumcu cinayetinin devlet içindeki sorumlusu kim-
dir, bilmiyoruz. Ama bu devlet içindeki odaklan per-
deleyenleri, cinayetle ilgili bütün ipuçlannı görmez-
likten gelen veyayokedenleri biliyoruz: DGM'nin ün
1
-,
lü başsavcısı ve savcısı.
Mumcu cinayeti, Başbakan'ın olayı soruştur
öze( bir |rl'üfötttşi atamasını gerektirecek kadari
öoerrVİvş Kilit, bif olaydır.
Aileleri mahkemeye başvuracak
Güneydoğu'da 13
gazeteci öldürüldü
Yurt Haberteri Servisi -
Başbakanlık Teftiş Kurulu
Başkanı Kutlu Savaş tara-
fından hazırlanan Susur-
luk Raporu'nda. Özgür
Gündem gazetesi yazan
Musa ,\nter"in devlet güç-
lerince öldürüldüğü iddi-
alannın yeralması, dikkat-
leri 1992 \e 1993 yıllan
arasında Güneydoğu'da
yaşanan gazeteci cinayet-
lerineyönlendirdi. Hizbul-
kontra ya da Hizbullah'a
mal edilen cinayetler ne-
deniyle gazetecilenn aile-
leri, Emniyet Genel Mü-
dürlüğü'nü mahkemeye
vermeye hazırlanıyor.
Kitaplannı imzalamak
amacıyla 19 Eylül 1992 ta-
rihinde Diyarbakır'a gelen
Yeni Ülke ve Özgür Gün-
dem gazeteleri yazan Mu-
sa Anter. 20 Eylül 1992
akşamı saat 19.15 sırala-
rında kaldığı otelin lobi-
sinde bir kişi ile konuşma-
ya başladı. Ötelden yeğenı
Örhan Miroğhı'yla birlik-
te aynlan Musa Anter. ad»
saptanamayan bu kişi tara-
fından Aziziye Mahalle-
si'ne götürülerek yaylırn
ateşine tutuldu. Anter olay
yerinde öldü. yeğeni ise
yaralı kurtuldu. t
Anter cinayetinin failla-
n aradan geçen 6 yıla rağ-
men bulunmamıştı. Susur-
luk Raporu'nda Anter$
"Yeşil" kod adlı Mahmıi
Yüdınm'ın öldürdüğüne
yerverildı. ,
Musa Anter'in dışında
1992vel993yıllanndal2
gazeteci Güneydoğu'da fa-
ili meçhul cinayete kurban
gitti. Çok sayıda gazete sa-
tıcısı uğradıklan saldında
öldürüldü, bazı gazete b
feleri de bombalandı.
çankaya'dan demokratikleşme
fc
DokıuıııhııazlıkIarııı
kapsamı daraltdmah^
ANKARA(AA)-Gum-
hurbaşkanlığı De\ let De-
netleme Kurulu tarafmdan
Gumhurbaşkanı Süley-
man Demirel'ın ısteği üze-
rine hazırlanan "Demok-
ratikleşmeve Engel Oluş-
turan Yasalann Değiştiril-
mesine tlişldn Rapor"da.
milletvekili dokunulmaz-
lığının kapsamının daral-
tılması önerildi.
TBMM Başkanhğı'na
gönderilen ve buradan
Meclis'teki parti grup baş-
kanvekillerine dağıtılan
Raporda, milletvekili do-
kunulmazlığı kavramının
yeniden tanımlanarak,
kapsamının daraltılması
gereğine dikkat çekildi.
Devlet Denetleme Ku-
rulu. Yüksek Askerı Şû-
ra'nın kararlannın yargı-
ya açık olması vönünde
değişıklik önerdi. Anaya-
sa'da "Cumhurbaşkanı-
nın tek başına yapacağı iş-
lemler Ue Yüksek Askeri
Şûra'nın kararlan yargı
denetimi dışındadır" şek-
linde yer alan "Yargı Yo-
lu" başlıklı 125. madde;
nin ikinci fikrasımn
"Cumhurbaşkanının tek
başına yapacağı işler ile
Yüksek Askeri Şûra'nııi
terfu nakil \e atama karar-
lan yargı denetimi dışiftj
dadır" şeklinde değiştiril»
mesini önerdi. 4
t ,
Raporda, anayasnır) 4
159. maddesinde de değt« A
şiklik yapılmast önerildi
Raporda, mahkemeleri
bağımsızlığı ve hâkımli
teminatı ilkelerini esf
alarak, Hâkimler ve Sava
lar Yüksek Kurulu'ndrf
köklü değişiklikler öngö-
ren, adli ve idan yargıya
mensup yargıç ve savcılar
yönünden ayn ayn kurul-
lann oluşturulması istens
di.
Adalet Bakanı ve müs-
teşann kurul üyeliğine son
verilmesi önerilen rapor-t
da, kurulun, Adalet Ba-
kanlığf ndan bağımsız bit
yönetsel yapıya kavuştu--
rulması ve adalet müfet-
tişliğinin doğrudan kuralJ
lara bağlanması istendi. S