Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 1997 PERŞEMBE
10 HABERLER
RP'nin kapatılması davasında esasa ilişkin savcılık görüşü Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi
'Refah'ı kapatmak şereftir'rWl ürkiye Cumhuriyeti, tarihinin hiçbir döneminde
m olmadığı şekilde irtica tehlikesiyle karşı karşıyadır.
-M. Gerek ülkemiz ve gerekse diğer demokratik
ülkelerin anayasa mahkemelerince kapatılan hiçbir parti, kendi
anayasasına RP kadar ters düşmemiştir. Demokratik savunma
mekanizmalan felç olmuş toplumlar, demokrasiyi yaşatamazlar.'
olan bir partinin yanısıra, din ve
devlet işlerini birbirinden
ayıran, laik devlet anlayışına
sahip bir siyasi parti de
kurulabiliyorsa.
demokrasiden söz edilebilir.
ALPER BALLI
A.NKARA - Yargitay Cumhunyet Başsavcısı Vural
Savaş. RPnin kapatılması istemlı davada. esas
hakkındakı mütalaasını Anayasa Mahkemesi'ne
gönderdı. Vlütalaada, Anayasa Mahkemesi üyelerine
hitaben "Anayasa Mahkemesi'nin değerti üyeleri
bugüne kadar daima ettikleri yemine sadık kalmış.
anayasal görevlerini cesaretie yapmaktan
çekinmemişlerdir" denılerek, RP'nin kapatılmasma
karar vermenın demokratikleşme yolunda yüksek
mahkemenın yaptığı hizmetlerin "en sereflisi olacağı"
kaydedıldı.
Yargıtay Cumhunyet Başsavcısı Vural Savaş
tarafından hazırlanan mütalaada, Türkiye üzerinde
kurulduğundan bu yana görülmemiş şekilde kara
bulutlann dolaştığı belırtılerek. Necmettin Erbakan
ıle arkadaşlan tarafından I970'lı yıllarda kurulan,
daha sonra oy ıçın dini ve din duygulannı sömürdüğü
gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nce kapatılan Millı
Nızam Partısı olayı anımsatıldı. Ortadoğu'da güçlü ve
bağımsız bir Türkiye ıstemeyen bazı yabancı
devletlenn güçlü ve paralı işbirlikçilerinın önce
ASALA'yı daha sonra da PKK'yi desteklediklen
kaydedılen mütalaada. bu gırişimlerın başansızlıkla
sonuçlanması uzerine ırticaya yöneldikleri anlatıldı.
Mütalaanın 1 böiümünde şeriatın tanımı yapılarak,
şeriatın devletin anavasada tanımlanan nitelıkJenne
aykınlıklan gerekçelenyle aynntılandınldı. Bu
bölümde Kuran'dan ayet. hadisler \e bilim
adamlarının Islam konusundakj çalışmalanna atıfta
bulunuldu.
Cumhuriyet'ın ele geçırdiği mütalaanın basına
yansımayan bölümlerinin özeti şöyle:
VİCdan ÖZgÜrlÜğÜ: Islam dininde varolan
hoşgörü ve v ıcdan özgürlüğünün. Islam devletı
olgusu ile kanştırılmaması gerekir. Çünkü tslam'da
tanınan \ icdan özgürlüğü, bireyseldir. Islam
devletinde yaşayan fakat tslam'ı kabul etmeyen diğer
dinlerın ınananlanna. ınançlan konusunda baskj
yapılmaması ve dinde zorlamanın olmaması, bireysel
inanç ve \ icdan özgürlügü anlamına gelir. Ancak bir
İslam devletinde. tslami kurallara aykın. örgütlü bir
sıyasal hareketın kabul görmesi ve çoğulcu
demokrasi içinde bu harekete siyasal özgürlük
tanınması mümkün değildir. Kaldı ki ümmetin vıcdan
özgürlüğünün sınırlan da tartışmaya açıktır. (Ali
tmran \e Bakara surelerinden örneklerle, dinin
v ıcdan özgürlüğüne yönelik sınırlamasına dıkkat
çekilerek. u
Zira gerçek anlamda bir vicdan
özgürlügü. inanmak kadar inanmamakta da özgür
olmayı gerektirir'* dendı.)
Kurandacezalandırma: KaidıkıKuran.
ınanmamanın ceza^ını sadece ahiret yaşamına da
bırakmamı^tır. Enfal suresınin 59-61. ayetlennde,
"İnkâr edenler gectiklerini sanmasınlar. Onlar bizi
aciz bırakmazlar. Onlara karşı gücünüz yettiği kadar
kuvvet ve cihat için bağlanıp. beslenen atlar hazuiayın.
Bununla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve
onlardan başka bilmediğiniz, Allah'ın bildiği düşman
kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne
harcarsamz tam olarak size ödenir. hiç haksızhğa
uğratümazsınız" denılerek, inanmamanın cezasını
vermc göresinı ınananlara yüklemıştir. (Din uğruna
adam öldürmeyi caiz kılan ayet ve hadislere dikkat
çekildı).
Cİhat farZ: Cıhat. İslam"da farzdır. Amacı ise dinı
yaymaktır. Dinı yaymanın elbette ki silahlı mücadele
dışında yollan da vardır. Silahlı mücadele. dini
kabulde dırenenlere uygulanacak bir yöntemdir.
Islam tanhı içinde de uygulama bu yönde olmuştur.
Günümüzde siyasal tslamcı radikal unsurlar, dini
kabulde direniş gösterenlerin Türk toplumu içinde
bulunduğu mancındadırlar. Bunlar kendilerine Islam
dışı bir dm icat etmış bulunan laiklerdir. O halde.
bugün ıçın önemli olan bu ayetlerin kutsal kitaba
hangi koşullarda konulduğu, geçmişte nasıl
yorumlandığı değil. sıvasi güce din aracılığı ile
ulaşmak ısteyenlerce nasıl kullanılacağıdır. Kendini
dini mücahıt kabul eden Allah adına savaşma
yetkısıni kendınde bulan ve Kuran'a tam olarak
uyma>ı en kutsal görev sayanlar, bu emirleri 1400 yıl
öncesi için değil. süresiz olarak "doğru vegeçerli
enürler" olarak kabul etmektedirler.
AtatÜrkÇÜIer katledildi: Bu kabulden
dola\ıdır kı. İBDA-C \e Hizbullah gibi örgütler,
silahlı eylemlenni tannsal \ahyin gereği olarak kabul
etmekte \e kutsal bir görev ifa ettikleri inancı ıle
canlannı Allah yoluna adayarak dine düşman
saydıklan aydın \e Atatürkçü insanların yaşamlanna
son \ermektedirler. Dinin cihat emrinı, din uğruna
yapılacak her türlü mücadele olarak kabul eden
siyasal İslamcılar bu düşüncelerini kamuoyuna kendi
yayın organlan ile duyurmaktadırlar. Işte 30 Ocak
1997 tarihlı Akıt gazetesinden bir manşet:
"İbadederin En Büyüğü: Cihat".
Cihat çığlıklan \ e intikam yeminlerine bir başka
örnek de radikal Islamcılann bir diğer yayın organı
olan Cuma dergısinde şu satırlarla dile getiriliyor:
"Müslüman olarak bizlerin hem namusumuza
kastederler. hem ibadet ettirmczkr. hem de kendi
topraklannda esir hayatuu. yani Müslüman kanı
akıtılarak kazanılmış topraklarda esir gibi vaşatıriar.
Bizter arnk dinimizi \e topraklanmızı bu pLs. necis,
soysuz satılmışlardan kurtarmalıyız... Onlara karşı tck
yumruk haline gelmeliyiz. Onlann o iikel ve sadist
kafalannı koparmadıkça dinim. şehit kanlanyla
sulanmış bu mukaddes topraklarda esir olmaya
devam edecektir... Biz Müslümanlar: biz de dinimizi
\e namusumuzu koruyacağız. Çünkü. Kurann Kerim
bizkre şehitliği müjdeliyor. Peygamberiikten sonra
gelen mübarek makamı... Cihat farzdır. Cihat edelim.
birleşelim. L >kudan uyanalım". -Cuma Dergisi,
Şubat 1997.S.40-...
Bu ayınmcı anlayışın siyasal tslamcılarca kabulü
halınde, Islam'ın demokrasıye açık olduğunu iddia
etmek nasıl mümkün olabılir? Zira sistem kendine
düşman kabul ettiği kitlelerle kendilerinı ifade etme
özgürlügü vermeyecektir.
Siyasal îslamcılann hayallerini süsleyen yönetim
tarzının özgürlüklerden ne kadar uzak olduğunu, yine
kendi kalemlerinden okuyalım. Akit gazetesi
yazarlanndan Mustafa Kaplan yazıyor: "Benim hayal
dümamın görüntüsü Ue 2017 senesi şöyle boy
gösteriyor: Bütün İslam alemindeki rejimler
tarumar olmuş. birkaç tanesi hariç hemen
hepsi halifelik sancağı altında tek devlet
olmuşlar. Kalan birkaçı da aynı
ideal için kaynayıp duruyor.
Şeriat-ı garra her köşeye
hâkiın olmuş. KuraiH
Kerün'in sosyal
hayatabakan
bütün emirleri
eksiksiz tatbik
ediliyor. El
kesmecezası
hırscdığı, recm
cezası zinayı
kökten
kaldırmış,
kadınlar zaruret olmadan sokağa çıkmıvor. çıkanlar
da çarşaflannı, peçelerini edeple takıyorlar. Resün ve
heykel di>e birşey yok. İnançsızlar sanki yer yarümış
da içine girmişler. Sosyal adalet bütünüyİe temin
edilmiş. Yirmi sene önce mangalda kül bırakmayan
şeriat düşmanlannın çoğu cehenneme yollanmış.
kalan bir-ikisi de camilerin en ön safinda yer tutmuş,
hepsinin çocuklan İslam mücahidi olmuşlar. Yek
vücut olan İslam âlemi Hz. Mehdi'nin riyaseti alünda
hu/ura kavuşmuş, dünyanın öbür yakasını hizaya
getirme hazırlıklanna başLamışlar. Hz. İsa da aynı
maksat için çalışıyor". -Akıt Gazetesi, 12.3.1997.
Bu hayaller, siyasal îslamcılann kurmayı
amaçladıklan sistem hakkında bılgılenmek
Ancak tüm siyasal rejimler gibi, İslam devleti de
kendi varlığını korumayı öncelikli hedef olarak
alacağından, laik. demokratik bir devlet anlayışına
izin vermeyi doğal olarak kabul etmeyecektir.
Kliran yeterli mi: 1) Kuran'ı çağdaş dünyanın
tüm ıhtıyaçlanna cevap veren bir kutsal kitap olarak
kabul etmek mümkün müdür? Bazı İslam bılginleri
bu konuda büyük gayret içindedirler. Bu gayret
öylesıne büyüktür ki, yapılan Kuran yorumlan, adeta
yeni bir din yaratmaya eşdeğer hale getirilmektedir.
Buna karşı çıkan radikal tslamcı kesim ise dini
çarpıtmaya çalışanlan ağır bir dille eleştümektedir...
Toplumun gelışen ihtıyaçlanna Kuran ve sünnetle
cevap verebılmenin mümkün olmadığı. zaman içinde
"Başlangıç"kısnıı, bir yabancı yazar tarafından şöyle
değerlendirilmiştir:
"Başlangıçta yer alan 'Laiklik ilkesinin gereği kutsal
din duygulannın, devlet işlerine ve politikaya
kanştınlamayacağı' şekKndeki ifade önem
taşımaktadır. Bu ifadede laiklik ilkesi temel bir
biçimiyie nitelenmiştir: Din ve devletin birbirinden
aynhğL, laiklik ilkesi 'Atatürk millıyetçiliğı, ilke ve
inkılaplan ve medeniyetçiliği' ifadesiyle aynı cümleye
konularak, laikligin Atatürk ilke ve inkılaplanndan.
özellikle Atatürk milliyetçiliğinden ayn
düşünülemeyeceği ortaya konmuş ve bir
medenhetçilik ilkesi olarak rolü «ırgulanmışür" (Dr.
Chiristian Rumpe, Türk Anayasa Hukukuna Giriş,
s.54-).
3) Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye
Cumhuriyeti, sadece demokratik, laik ve sosyal bir
hukuk devleti değil, "... Atatürk milliyetçiliğine bağh,
başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." Bu
maddede yer aldığı için cumhuriyetimizin
değiştırilemez niteliklerinden olan "Atatürk
milliyetçiliği"nın açıklığa kavuşturulmasmda yarar
bulunmaktadır.
(Bu bölümde Atatürk'ün TBMM'de yaptığı
konuşmalar, Atatürk'ün Atatürkçü Düşünce Sistemi,
ile Medeni Bilgiler adlı kitabından almtılar yapıldı.)
Atatürkçülük'te laik cumhuriyetin "otorite"si
yasaldır. İslam "cemaat"i, "ümmet"i temel olarak
görür. Atatürkçü görüş ise ulusa, ulus egemenliğine
dayanır. Islamcı düşünce dinsel devlet otoritesine
boyun eğilmesini ister. Atatürkçü görüş ise kaynağmı
ulus egemenliğinden alan laik cumhuriyet otoritesini
yasal sayar. tslamcı düşün dinsel "birlik'' üzerinde
durur. Atatürkçü görüş ulusal "birliği" vurgular.
Esas hakkındaki mütalaamızın bu bölümünü yine
Atatürk'ün sözleriyle tamamlamak istıyorum:
"Efendilen Yeryüzünde üçyüz milyonu mütecaviz
İslam vardır. Bunlar ana, baba, hoca terbiyesiyle.
terbiye ve ahlak ahnaktaduiar. Fakat maalesef
emokrasi,
demokratik
hakve
özgürlüklerden
yararlanarak
yıkılamaz.
Hak ve öizgürlüğü
kötüye kullanmaya
engel olmak
devletin görevidir.
Hele bir siyasi
parti, bunu
gerçekleştirmek
isterse buna olanak
verilemez.
Demokratik
siyasal yaşamın
vazgeçilmez
öğesi olan siyasi
partiler,
demokrasiye ters
düşen,
demokrasiyle
bağdaşmayan,
demokrasiyi
güçsüz ve
etkisiz düşürecek,
toplumsal
banşı yıkacak
program
düzenleyemez ve
eylemde
bulunamazlar.
isteyenlere ışık tutucudur. tnsan haklannı. çağdaşhğı,
özgürlügü yok eden bir sıstemin hayalini kuranlann.
buna demokrasiyi alet etmeyi amaçladıklan son
derece açıktır.
Halİfe Seçİmİ-demokraSİ: Peygamberden
sonrakı dört halifenin seçiminı. tslam'ın demokrasiye
açık bir din olduğu şeklınde yorumlamak ise çok
zordur. Zira toplumda temsil edilen görüş ve
ınançlann din odaklı bir seçıcılik içinde halkın oyuna
sunulması halınde, gerçek bir demokrasiden söz
etmek mümkün değildir. Örneğin bir İslam devletinde
birden çok siyasi parti bulunsa bile, bu siyasi
partilerin hepsinin İslam devleti ılkelerinı yaşama
geçirmek istemeleri durumunda demokrasiden söz
edılemez. tslamla yönetilenlerin özgür iradelenyle
ehıl olan kimseleri yönetici olarak seçmesi ve onlarla
hukuki bir sözleşme (biat) aktedmesini ya da işlerin
Şura ile yürütülmesini demokrasi olarak
nitelemek de mümkün değildir. Zira demokrasi farklı
düşünce ve ınançlara da temsil edılme, seçilme ve
yönetme hakkı veren bir sistemdir. Bir tslam
devletinde, halkı dini esaslara göre yönetmeye talip
ortaya çıkmış ve tslam hukuku. Kuran ve sünnete
bağımlı kalmanın zorluklannı yaşayarak beşeri
ihtıyaçlara ınsan aklının yorumlanyla çözüm aramak
zorunda kalmıştır... Kuran'dakı esaslardan hareketle
İslamın demokrasiye açık olduğunu iddia etmek
mümkün değildir. Kuran"ın bireyi inanç konusunda
özgür kaldığı v e demokrasiye açık olduğu yolundakı
ifadeler ise. demokrasinın nitelikleri dikkate
alındığmda son derece yetersiz kalmaktadır.
Zira üzennde esas durulması gereken husus bireyin
özgürlügü değil. devletin yönetim biçimini ve hukuku
belırlemedeki tercihlennde dogmalardan bağımsız
olup olmadığıdır. İslam devleti ise kendi varlığını
korumak ve vahyin gerektirdıği sosyal,
ekonomik, siyasal ve hukuksal düzenı kurmak için
Allah'ın sözü olarak kabul ettiği Kuran'la bağhdır -
"Prof. Dr. Nur Sertel, Dinde Siyasal tslam Tekeli,
1997, s. 48 ve devamı-). (Bu bölümde aynca Ord.
Prof. Dr. Hüsevin Nail Kubah, Anayasa Hukuku
Dersleri, 1971* s.254 ile Prof. Dr. Ergun Özbudun'dan
ahntüar ile 21.10.197l'li Anayasa Mahkemesi
karanna yer verildi.)
2) Anayasamızın metnine dahil olan
hakikat şudur ki bütün bu nıilyonlarca insan kitleleri
şunun veya bunun esareti ve zillet zincüieri alündadır.
Aldıklan manevi terbiye ve ahlak onlara bu esaret
zincirini kırabilecek meziyetL insaniyeti vermemiştir,
veremi>Br, çünkü terbiye hedefleri milli değüdir."
4-) "Demokrasikrde siyasi parti kapatüamaz" görüşü
doğru değildir. Klasık demokrasi teorisyenlerden
MAYO. demokrasinin korunması için, siyasi parti
çalışmalannın anayasal sının aşmaması gerektiğini
ilen sürüyor. İkinci Dünya Savaşı öncesi olaylan
göstermiştir ki, faşist karakterli partiler, liberalizmin
geleneksel özgürlük anlayışından yararlanarak, planlı
saldınlarla demokratik kurumlan sistemli bir şekilde
tahnp etmiş ve demokrasiyi yıkmışlardu".
Kaynağını ve gücünü. toplumun ilerlemesine karşı
direnen hâkim sınıflarda bulan bu saldınlann ceza
kanunlanyla önlenemeyeceği bütün bu tecrübeler
sonucunda anlaşılmıştır.
Liberal anlayış, devlet düzeninin ancak bireysel bir
eylemle tehlikeye düşürülebileceğini tasavvur etmış
ve bu eylemlerle mücadele için ceza kanunlannı
yeterli saymıştır. Ceza kanunlanndaki devlet aleyhine
işlenen cürümlerle ilgili bölümler bu görüşün eseridir.
Bir siyasi grubun demokratik düzenı yıkma
faaliyetinde ise durum değişiktir. Bu faaliyetler
sonucunda düzen yıkıldıktan sonra artık
cezalandırma imkânı kalmamaktadır.
(Bu bölümde, Italya ve Almanya'da demokratik
düzene karşı ve anayasaya aykın siyasi oluşumlann
kapatıldığını ortaya koyan örneklere dayab
anlatımlara yer verildi.)
Anayasaya aykırı partiler kapatılır Dikkat
edilecek olursa, söz konusu ülkelerde. anayasa dışı
eğilimleri olan bır tek parti dahi, demokratik düzeni
işleyemez hale getirmeye yetmiştır. Bizde ise hem
"dtoci". hem "bölücü" hem de "faşist egiliınli'' ve
hem de "mezhepçi" partilerin geniş taban
bulabileceği anlaşılmaktadır. Böyle bir ülkede,
gerçekten demokrat kişi ve kurumlann. tüm partilerin
anayasaya uygun şekilde faaliyet göstermelen için
çaba harcamalan gerektiğinde bu çeşit partilerin
kapatılmasma karar venlmesinde zorunluluk
bulunmaktadır.
RP laikllğe kar$ı savasını sürdürecek:
Demokrasi aynı zamanda bir kurallar rejimidir.
Erbakan ve arkadaşlan, siyasi partilenn hangi
hallerde kapatılacağını düzenleyen ve 1995 yılında
anayasamızm 68. ve 69. maddelerinde yapılan
değişikliklere kendileri de oy vermişlerdir. Ancak
oylann biraz arttığını görünce ısrarla
"Demokrasikrde siyasi parti kapaalamaz" görüşünü
savunmaya başlamalan, anayasamızın kurallanna
uymayacaklannın, başka bır deyişle Türkiye
Cumhuriyeti'nin değiştinlmez temel ilkesi olan
laikliğe karşı yıllardır devam ettirdıkleri savaşa
devam edeceklerinin en güzel delılıdir.
Demokrasilerde siyasi partiler anayasalanna ters
düştüklerinde kapatıldıklan gibi, faaliyetlerine
kısıtlamalar da getırebilmektedir. Esasen anayasamız
siyasi partilerin kapatılabileceğıni kabul etmıştir.
Yasal ve anayasal şartlar oluştuğu halde, Anayasa
Mahkememizin bir siyasi partiyi kapatmaması,
anayasamızın, Anayasa Mahkemesi karanyla ihlali
anlamını taşır.
Can vermek, kan dökmek: RP nin 14. kumiu
yıldönümü olan 19 Temmuz 1997 tarihinde. bu
partinin Genel Sekreteri Oğuzhan Asilrürk, açtığımız
kapatma davasma ilişkin olarak bınlerce kişiye "Bir
Refabçı olarak söz veriyorum. Herkes bu uğurda
canını ve malını ortava koymava hazırdır. Bu dava
şimdi bizden can vermemizi istemiyor. Bu davayi
herkese anlatuı yeter (Hürrhet Gazetesi. 20.7.1997)"
diyerek anayasal düzenlememize karşı partısınin
diğer sözcüleriyle aynı eylem planını benimsedığini
vurgulamışsa da: ettiği yemine daima sadık
kaldıklannı bildığim Anayasa Mahkemesi üyelerinin,
gerektiğinde canlan pahasına anayasal düzenımizi
koruyacaklanndan kuşku duymamaktayım.
RP'nin kapatılması için başsavcılığımıza dava
açılmasından sonra konuyu değerlendiren
yazarlardan Prof. Dr. İlhan Arsel şu görüşlen dile
getirdi: Demokrasıde parti kapatılamaz dıye bir kural
yoktur. Çünkü demokrasi denen şey. herkesin bildiği
gibi, bir özgürlük rejimidir ve özgürlükleri yok
etmeyi amaç edınen bir parti kesinlikle kapatılır. Eğer
siyasal bir parti, inanç bağnazlığına bayrak açmış
olarak temel özgürlüklere göz dikmişse, örneğin
şeriat heveslisi olarak laik cumhuriyeti yıkmak
niyetinde ise kapatılır. Cihat sözcüğünün kaypak
anlamlanndan yararlanılarak kendisini "İslami cihat
ordusu" olarak ilan etmış ise kapatılır. Dini politikaya
araç edenlere, örneğin. "Biz şeriat hukukuna bağhyız
ve iktidara geldiğimiz zaman bu hukuku
uygulavacağız" biçiminde laf edenlere ya da bu
siyaseri gerçekleştirme uğruna "kan dökütecektir"
diyerek bu politikanın taktığinı çizenlere kanat açmış
bir parti kapatılır; seçmenlerin yüzde 21 'inin değil de
yüzde 99'unun oylanna konmuş olsa dahi kapatılır.
Bu nedenle RP liderinın yaptığı gibi:
"Deıtıokrasflerde parti kapaülamaz; parti kapatmak
UkeUiktir" demek ve halkoylamasıyla iktidar olup
laik cumhuriyeti yıkmayı umut etmek. demokrasuıin
sayı hesabına değil, fakat "insana saygı" esasma
dayalı bir yaşam tarzı olduğunu bilmezlikten gelmek
demektir. Söylemeye gerek yoktur ki "ilkeUik" bu tür
partilen kapatmak değil. fakat bu partilerin
boyunduruğu altında yaşamaktır...
(-Cumhunyet, 27.6.1997). (Bu bölümde aynca Yalçın
Doğan, Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Nur Vergin,
Prof. Dr. tbrahım Ö. Kabaoğlu, Prof. Dr. Mustafa
Altıntaş, bilim adamlan ve yazarlann görüşlenne yer
verildi.) Anayasa Mahkememiz, toplumsal yapımızı
ve çağdaş gelişmeleri gözönünde tutarak daima
"mücadeleci demokrasi" anlayışını benimsemiştir.
23.11.1993 gün ve 1 2 sayılı karannda: "Siyasi
partilerin faalhetleri. demokratik düzende güvence
alöna almmışlardır. Çağımız partiler demokrasisi
çağKhr. Ancak bu demokrasilerin kendilerini
korumalan anlamına da gelir. Siyasi partilerin hukuk
devletinin sağladığı güvencelerden \-ararlanabilmesi.
ancak anavasaya uygun davranmalan ile
mümkündür. Çünkü anavasada güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerin korunması,
ancak anayasasal hakları vok edecek siyasal
örgütlenmelerin (faaliyetlerin) önlenmesi ile
mümkündür. Bu aynı zamanda çoğulculuğun da
korunması anlamına gelir. Demokrasi,
demokratik hak ve özgürlüklerden yararlanarak
yıkılamaz. Hak ve özgürlügü kötüye kullanmaya
engel olmak devletin görevidir. Hele bir siyasi
parti, bunu gerçekleştirmek isterse buna olanak
verilemez. Demokratik siyasal vaşamın
vazgeçilmez öğesi olan siyasi partiler, demokrasiye
ters düşen, demokrasiyle bağdaşmayan,
demokrasiyi güçsüz ve etkisiz düşürecek.
toplumsal barışı yıkacak program düzenleyemez
ve eylemde bulunamazlar. Bulunduklan takdirde,
yukanda açıklandığı gibi. Anayasamızın ve Siyasi
Partiler Yasası'nın ilgili hükümleri uyannca,
haklannda kapatma davası öngörülmüştür
denilerek bu anlayış bir kez daha vurgulanmıştır."
5- 21.5.1997 tarihli iddıanamemizle. Anayasamızın
68'ınci maddesinin dördüncü fıkrası ile, 69'uncu
maddesinin altıncı fıkrası "soyuf değil. "somuf
nitelikte normlar olduğundan ve SPY'den sonra
yürürlüğe girdiğinden, bir siyasi partinin laik
cumhuriyet ilkelerine aykın eylemlerin odağı haline
geldiğinin, SPY'nin 103. maddesi gözönünde
tutularak değil. Anayasamızın anılan maddelerinin
gözönünde belirlenmesi gerektiği, Prof.Dr. Bülent
Tanör, Prof.Dr. Tekin Akıllıoğlu ve Prof.Dr. Zafer
Gören'in görüşlerine de yer vererek ayrıntılan ile
açıklamıştık.
Yarın: Mütalaanın sonuç bölümü