Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9TEMMUZ1997 ÇARŞAMBA
10 KULTUR
4. Uluslararası Caz Festivali bu akşam A 1 ^-§-21^ ^* ^ r 7 1
- r l
Jacky Terrasson ve Joe Lovano 'yu ağırhyor I\M\&M9 LIİV C/dAIJ.Jl
yenilikçi yonımları Açıkhava'daKüttür Servisi- îstanbul Caz Festiva-
li bu akşam akustik cazın yenilikçi vo-
rumlannı taşıyor Açıkhava Sahnesi'ne.
Geçen yıl üçlüsüyle birlikte İstanbul
Caz Festivali ızleyenlenyle tanışan pi-
yanonun genç yıldızi Jacky Terrasson
bir kez daha klasikleri \e kendi beste-
lerini taşıyacak cazseverlere. 1993
Monk caz yanşmasını kazandığı za-
man sahnelerde ve zıhinlerde yeretme-
ye başlayan Terrasson'ın parmaklan bir
yandan klasik müzige bir yandan da
modem ve geleneksel caz türlerine uza-
nıyor.
Berlin'de dünyaya gelen Terrasson,
Fransız birbaba ve siyah Amerikalı bir
annenin çocuğu. Müzige 5 yaşında kla-
sik piyano eğıtimiyle başlayan sanatçı
on iki yaşında annesinin plak koleksi-
yonunun önemli parçalan olan Billie
HoUda>. Nat King Cole. Duke EUing-
ton'u dinleyerek başladı. Paris'in ünlü
konservatuvarlannda eğitım gören sa-
natçı daha sonra Boston Berklee müzik
okuluna devam etti. ABD tecrübeleri-
ni Chıcago'nun kuzey kesımindekı caz
kulüplenyle Harlem'deki jam-sessi-
on'larda geliştiren Tenasson pek çok
müzık eleştirmenine göre Keith Jar-
reth'ın ızinde "standartlan baştan so-
na elden geçirip onlara bir hayat kazan-
dıran" yorumlanyla \e taptaze bır ne-
fes ıçeren besteleriyle kısa zamanda
bugünkü konumuna kavuştu
Sanatçı caz serüvenini şöyle anlatı-
yor: "*Daha ilk dinleyişimde bile cazın
bana klasik mûzikten daha > aktn okiu-
ğunu hissetmiştim. Bogie-vvoogre.blues
parcalannı da çalıştığım bir dönemde
birden doğaçlamada daha fazla ifade
özgürlüğii olduğunu farkettim. Cazda
herhangi bir parçayı alıp tamamen ken-
dinize ait hale sokabilirsinizT
1994 yılından bu yana çoğunlukla
kendi üçlüsüyle çahşan Terrasson" un
Blue Note'dan çıkan ikı albümü caz
çevrelennde büyük yankı uyandırdı.
Lnlü saksofoncu Joe Lovano ve piyanonun genç vıldızı Jackj Terrasson.
Özellikle standartlara \ e baladlara ge-
tirdıği yorumlanyla dikkat çektı Ba-
zen sadece fısıldamay ı tercih eden Ter-
rasson müziğı yeni kılan vorumuvla
cazseverlenn çok tyı tanıdıklan parça-
lan bile bambaşka tınılarla sunuvor
cazseverlere. Terrasson'a konsennde
basta IraColeman ve davulda Ali Jack-
son esjık edecek.
Frank Sinatra'nın şarkılan
Gecenın bir başka yıldızı da tenor
saksofonun günümüzdekı en önemli v e
en yeteneklı ustalanndan bin olan Joe
Lovano. Sanatçi bu kez yepyenı müzıs-
yenlerden oluşan topluluğuvla ünlü
şarkıcı Frank Sinatra'nın tanınmış şar-
kılanndan oluşan bir standart repertu-
van yorumlayacak. 19901ar bovunca
kazandıSı ödüllerle \e birbırinden ba-
şanlı albümleriyle müzik kariyerini
sağlamlaştıran ünlü saksotbncu. çalgı-
ya hâkimiyetı ve dolgun tonlamasıyla
Lester Young, Jimmy Giuffre % e Son\
Stitt'ten günümüze uzanıyor.
45 yaşındaki sanatçı. müzisyen baba-
sının teş\ ikiyle küçük yaştan beri sak-
sofon çalıyor. Müzık eğıtimini Berk-
lee"de tamamladıktan sonra burada öğ-
rendıkleriyle birlikte. klasik ustalardan
John Coltrane \e Ornette Coleman'a
yöneldı ve onlann tarzlanndan etkin-
lendi. Lovano. \ arlığını \e özgün tarzı-
nı ilk kez ünlü gitanst John Scofîeld'le
kurduğu dörtlüde sergiledı. 1990'lann
başından itıbaren solo albümlerçıkaran
vegnıplanylaturnelerdüzenleyen Lo-
vano. yorumlannı süsleyen benzersiz
fikır voğunluğuyla müzıgini 2000"li
yıllara taşıyor.
Kökleri 80'lerin
başına kadar
giden Radio
Tarifa, etnik
müziğe getirdiği
ciddiyet\e
Akdeniz ortak
soundu peşinde
yaptığı
araştırmalarla
Ban'da çok saygı
uyandıran
bir ekip.
Çokuluslu radyo istanbuVda
CUMHUR CANBAZOĞLU
4. Lluslararası İstanbul Caz Festiva-
li'nin etnik yüzünü yansıtacak Radio
Tarifa konserine geldi sıra. Bu akşam
saat 18.30'da CRR'de konsere çıkacak
Radio Tarifa'yı bizde fazla tanıyan yok
İki albümleri Rumba Argeline \ e Tem-
poral CD halinde yerli piyasada bulu-
nabiliyoramasatışlan düşük. Ancakbu
konserden sonra herhalde raflarda ka-
lanlar da kısa sürede tükenecek.
Ispanya çıkışlı Radio Tarifa grubu-
nun günden güne ticarileşen ">vorld
ımısic" akımına uzak durması. flamen-
co üzerinde çok kafa yorması, hem din-
leyici sayısını hem de müziğinı haylı
zenginleştiriyor.
Kökleri 80"!erin başına kadar giden
Radio Tarifa etnik müzige getirdiği cıd-
diyet ve Akdeniz ortak soundu peşinde
yaptığı araştırmalarla Batı'da çok say-
gı uyandıran bir ekıp. tspanyol Fain
Sanchez Duenas (vurmalılar ve Arap
müzigı araştırmacısı), vatandaşı solist
Benjamin Escoriza ve Fransız \'incent
Molino'nun (geleneksel Arap nefesli-
leri uzmanı) önderliginde Joaquin Ru-
izGomez(dansçı). Sebastian RubioCa-
ballero (vurmalılar). Juan Ramiro
Amusategui Prado {gıtar). Jamie Mu-
ela Quesada (flüt. saksofon). Pedro
Pablo Oteo Aguilar (bas). El VVafir Sha-
ikheldinGibrilı vurmalılar) adlımüzık-
çilerden oluşan Radio Tarifa gelenek-
sel Endülüs müzigini ıncelıyor. son dö-
nemde fazla poplaşan nuevo-flamen-
coy a Akdeniz ve Arap ezgilennı bulaş-
tırıyor. onaçağ kompozısyonlanyla
modern Arap-lspanyol ve Akdeniz sen-
tesi arasında ortak yollar anyor.
Gnıbun bu çabası adıyla da belgeli,
tspanya'nın Afrika'ya en yaklaştığı
yerde, Cebelıtarık Bogazı üzerinde ku-
rulu Tarifa "dan aldığı ismıyle ortak kül-
türü simgelemeye soyunuyor Radio Ta-
rifa.
Böyle bir gnıbun yeri degil CRR a-
ma. Radio Tarifa'yı ilk seferde beş bin
kışilik Açıkhava'ya çıkarmamakta hak-
lı festival yönetımi. Sanırız elektnkli
basa eşlik eden uduvla. saksofonla kı-
nştıran darbukasıyla. Joaquin Ruiz'ın
danslan ve Escoriza'nın sesiyle Istan-
bullulan büyüleyip gıdecek Radio Ta-
rifacılar ve de yakın zamanda belki de
İspanyol. Fransız. Sudanlı. Mısırlı üve-
lerine bir de Türk katarak tekrar gele-
cekler.
Efsanelere iMyacımız var!
Joe Sample
ATİLLA BİRKİYE
7
temmuz pazartesı gecesı. anlatıl-
ması epeyce güç bır konsere tanık oldu
Istanbullular. Cazın kokusu. kentin üs-
tündeydi. Günler ve günler önce. Açık-
hava'nın o geceki biletleri bitmişti.
Böyle olacagı belliydı. Zaten. Sadettin
Davran ve Cumhur Canbazoğlu, o gün-
kü yazılannda. bizı neyin beklediğıni
yazmışlardı.
Zaten, biz de bunu biliyorduk. Tüm
Istanbul'un o gece Açıkhava'ya akaca-
ğı da bıliniyordu. Bız de içeri giren
şanslılardandık ve içeri girmemiz, hani
olmazsa olmazdı. O gece, pazartesı ge-
cesi. yaşanmalıydı.
Her yıl temmuz ayında tstanbullu
müziksev erlen büyük bır hevecan kap-
lar. Çünkü Caz Festivali başlar ve festı-
valin ünlü konuklan. insanlan, Açıkha-
va'ya dogru çeker. Şimdilerde adı Ce-
milTopuzlu oldu ama. biz onu Açıkha-
va olarak belledik.
O gece Açıkhava, Legends 97"yi ko-
nuk edıyorduk. Bu konserin biletleri sa-
tışa çıktığı gün bıttığini tüm gazeteler
yazmıştı. Gerçi biletlerin bittiği de da-
ha o gün, fısıltı gazetesi aracıhğıyla İs-
tanbul'a yayılmıştı. O günden. son ana
kadar, biletbulmagirişimıbıtmedı. İçe-
n gırme savaşımı. son ana kadar sürdü.
Legends 97. Marcus *lBJej; ErJc"
Clapton, David Samborn,Joe Sample ve
Steve Gaddden oluşuvordu. Ama her
ne kadar "Legends 97" adlı bır proje
olarak sunuluyorsa: her ne kadar. üze-
nne basa basa bunun Eric Claptonın
agırlığında ya da öne çıktığı bir konser
olmadığı vurgulanıyorsa: her ne kadar
Marcus Miller ve Dav id Sonborn gibı
cazın devleri \arsa da efsaneler. Eric
Clapton'ın adıyla özleşmışti.
Günlük söylemde. "Eric'e gidecek
misin? Senin Clapton'a biletin \ardır?
Eric'e bana fazla bilet bulabilir misin"
sorulan ve Enc Clapton'ı görme telaşı
sarmıştı müzikseverlen.
Sonunda Eric'lenne kavuşrular; onu
gördüler: her ne kadar. onun tek başına
sahne aldığı bir konser degilse de yüzü-
nü görmenın. birkaç şarkıda sesini dın-
lemenin: varlıgıyla
karşılaşmanın mut-
luluğunu. gitarını
dinlemenin coşku-
sunu yaşadılar.
Ne yapalım öv-
ledir. tnsanlann
"aşk"lan vardır
Bu. müzik dünya-
sında daha belır-
gindir. Medya da
buna uygundur.
Resimler, poster-
ler. filmler. müzik
kişilerini ön plana
çıkanr. Çünkü mu-
zik özünde şiirdır.
müzık çoğu za-
man, bir tepkinin
sanatsal ifadesidir.
Müzik çoğu zaman
başkaldınr: müzik
çoğu zaman duy-
gulann imgelemse!
resmedilişidir.
Efsanelere hep
ihtiyacımız vardır aslında. Efsaneler.
unutulmadıkça aslında yeni efsaneler
doğmasına neden olurlar. Efsanelerin
^v^-^gısohlârm latuUılduğumj değitben-
ce onlann değennı gösterir. Pazartesi
akşamı da Açıkhava gerçekten bir "ef-
sane"ye tanık oldu.
Biste bir Eric Clapton şarkısı
Saat 23.05"te sahnedekiler. konsen
bıtinp. 'birdahakiseferegörüşmeküze-
re hoşçakalın' devıp kulise gırdıkten
sonra: izlevenlerin konser boyu süren
coşkulu alkışları. çığlıklan. ıshkları,
haykınşlan. birkaç mislı artarak sürdü
Daha önce Eric Clapton'ın kendi şar-
kılannı seslendırmeyeceği altı çizilerek
belırtılmişti. Ancak. biste bır Enc Clap-
ton şarkısı dınledık. Açıkhava" v ı doldu-
ranlann artık ke>fine diyecek yoktu.
Müziksev erler artık bir "trans" duru-
mundaydı. C'kılması çok güç olan nıh-
sal bır durumdu bu
Artık gidiyorlardı. Yüzlerindeki mut-
luluk gülümsemesi bile sahnede kalma-
larına yetmeyecekti. llkeler vardı. Ku-
Irallar vardı. Oyle ya sabaha kadar kim
çalabılirdı. Bunun sonu yok muydu?
Bıraksanız. İstanbul izleyeni sabaha
kadar çaldınrdı. Gittiler; ama Açıkha-
va'da kimse yerinden kalkmadı. Göste-
ri bir görkeme dönüştü. Alkışlardan.
haykınşlardan. gökyüzündekı bulutlar
bile uzaklaştı. Yıldızlar. müzıkseverle-
rin coşkusuna yukandan tanık oluyor-
lardı. Açıkhava yıkılabilirdi ve bir süre
sonra yüzlerindeki o tanımı güç mutlu-
luk gülümsemesiyle geldiler. lçten. yü-
rekten izleyenleri selamladılar.
Ve "son" kez çaldılar. 7 temmuz pa-
zartesi gecesıni. bir anlamda Istanbul-
lu müziksev erlere bır dogum günü ar-
mağanı olarak sundular. Açıkhava.
avaktamüziğinritmiyledansediyordu
Bıtiş son değildir kuşkusuz; bitiş bir
başkasınınbaşlamasınaolanaktırbirba-
kıma. Caz Festı-
Legends97'ye Vali yeni başlı-
teşekkürler. yordu ama. kon-
Bu projenin s e r j n bıtıminde.
miman Marcus ızleyenler kolay
Miller'e kolay dışan çıka-
tesekkürter. mıyorlardı. Neve
Saksofonuyla uğradıklannı an-
bulutları bile layamamışlardı.
dansettiren AÎkışlamaktan
David elleri parçalan-
Sanborn'e mıştı.
teşekkürier, Konser boyun-
davuldaJoe c a kjmse verin-
Sampleve den kıpırdama-
piyanoda m ı ş t l . Ne yaptıy-
Steve Gadd'e s a bulunduğu
teşekkürler. yerde yapmıştı.
Buprojede, B i r başka yere
gitanvlabirüye adım atmamıştı.
olarak yeralan Şımdiye kadar
Eric Clapton"a kurallara böylesi-
teşekkuıier. neuyulanbirbaş-
(Fotoğraflar: ka
konser görme-
KUBILAY dim. Bu. herhal-
TUNTUL) de Enc Clap-
1. Baskı 1 9 8 8
İSTIKHI ?
5 ULUSLARKRKSI
..." MÜZİK FESTİVALİ
15 Nazira» • 8 Temmıu 1997
Marcus Miller
ton'ın hatınnaydı. Yoksa; güvenlik gö-
reviileriyle didişmeden olur muydu?
Yasak bölgelere girmeden olur muydu?
Ama oldu ışte...
İstanbul'dan Legends 97 geçtı: böy-
lesi caz konsenne insan. kolay kolay ta-
nık olmaz. Unutulması güçtü. Sahnede-
ki beş adam. izleyenlen bü>üledıler: a-
ma sözcüğün gerçek anlamıy la büv üle-
diler.
Unutulmayacak bir gece
Efsanelere hcp ıhtnacımız vardır!
Biz onlan hiç unutmav acağız. Sanınm.
Eric Clapton'ı da yakın bir gelecekte.
kendi şarkıları>la dinle>eceğız.
Legends 97 "ye teşekkürler. Bu proje-
nin mıman Marcus Miller'e teşekkür-
ler. Saksofonuyla bulutlan bile dans et-
tiren David Sanborn'e teşekkürler, da-
vulda Joe Sample ve pivanoda Steve
Gadd'e teşekkürler. Bu projede. gita-
nyla bir üye olarak yer alan Eric Clap-
ton "a teşekkürler.
Legends 97, bize. unutamayacağımız
bır gece yaşattı. Sahnedeki alçakgönül-
lü halleri. onlann gerçek birer sanatçı
olduklannın da göstergesiydi hiç kuş-
kusuz.
IST«»L 25. ULUSLARARASI
« a S ı İSTANBUl .
nm MU2IK FESTİVALİ
1XX5İstanbul Kültur ve Sanat Vakfı
25. Uluslararası istanbul Muzik Festivali programında yer alan
2.7.1997 tanhii "BBC Senfoni Orkestrası ve Korosu"
konserinin gerçekleştirilmesindekı değerli katkıları için
Thames VVater International, Povvergen PLC,
Shell, Milli Reasürans T.A.Ş., Oxford University Press,
John Laing International Ltd., Booker PLC.'ye teşekkur eder.
LAINC BOOKER
Festtval Sponsoru
l|IEczacıbası
Bu ı'an CumHunyet Gaıefesı'ı
15Haziraıı-8Tennttz1997
DEFNE GÖLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Ege Ovaları
Olanak bulabilenlerin dinlencelere çıktıkları ay-
lara geldik. Ben ne yazık böyle bir fırsatı olmayan-
lardanım. Ama ne olmuş. pek sevdiğim yurdumun
coğrafyası hiç gözlerimin önünden gıtmez ki!
"Bizlm yurdumuz gibisı yok!" derler başka ül-
keleri gezip gelenlerin çoğu. Bu söz bır yanıyla içl
boş bir gurur içerse de öteki yanıyla da bir doğru-
nun açıklanmasıdır.
Uygarlık düzeyi olarak başka ülkelerden bir hay-
li gerılerdeyiz. Dünyanın önde gelen ülkelerı sayı-
lırken Türkiye'nin adı kimsenin aklına gelmiyor. A-
ma taşı toprağı bizimki denli varsıl bir ülke az bu-
lunur gerçekten de.
Yeryüzünde üretilen fındığın, incirin, kuru üzü-
mün yandan fazlası ülkemizde üretilir. Çaydan por-
takala, tütünden pamuğa inanılmaz bir çeşitlilik
gösterir ürün yelpazesi.
Bu çeşitlilik üreticilerin bile başını döndürmüş.
Ege de incir bahçelerinin yanına pamuk tarlaları
açmışlar. Pamuklar sulanırken hiçsu istemeyen in-
cir kökleri su alarak incirlerimizin ünlü kalitesi za-
rar görmüş. Oysa dünyanın en güzel incirlerinin ye-
tiştiği Büyük Menderes Vadisi'nin bu özelliği ko-
runması gerekirdi.
Bizler bu varsıllığın ayırdında bile değılken, yur-
dumuzda yabancılarca yapılan ilk demiryolların-
dan biri, Büyük Menderes Ovası'nın verimini Izmir
Limanı'na taştyabilmek için yapılmıştır.
Ege'nin verimli ovalan, Çukurova ya da Iç Ana-
dolu köyleri gibi yazınımıza pek yansımamıştır.
Özellikle "mübadele" öncesi ve sonrasında ya-
şamları alt-üst olmuş milyonlarca insanın dramla-
rının yazınımızda yeterince işlenmemiş olması na-
sıl açıklanabilir bilmem? Yaşar Kemal'in yazmak-
ta olduğu yeni roman üçlemesinde bu sorunu ele
almış olması, bu yapıtlara olan merakımı daha da
artırıyor.
Nasıl Mustafa Seyit Sutüven (1908-1969), Kaz
Dağı'ndaki Sutüven Çağlayanı üstüne yazdığı tek
şiirle tanınmış, yazın tarihimize geçmişse, ben de
bu incir üstüne yazacağım bir şiirle anılmayı ister-
dim.
Ege ovaları, incirin ve üzümün olduğu kadar es-
ki uygarlıkların da anavatanlarıdır. İki bin yedi yüz
yıl önce yörede kurulan Lidya krallığı, Ege ovala-
rının ürünlerini Milet Lımanı'ndan bütün Akdeniz
ülkelerine ihraç etmekteydı. Bu satımlarda öylesi-
ne varsıllaştı ki, yeryüzünün ilk parasını basan ül-
ke oldu. Mılet, Didim, Priene, Efes, Afrodisias gı-
bı kalıntıları günümüze dek ulaşan beyaz mermer-
lerle bezeli kentler ortaya çıktı. Thales gibı mate-
matik biliminin kurucuları, Ayasofya'yı yapan mi-
mar Isidoros bu yörede yetişti.
Romalılar döneminde de yörede istikrarlı bir yö-
netim oluşmasıyla bu kentler hayranhk verici anıt-
sal yapılarla daha bir görkem kazandı.
Diyeceğim, yurt sevgisı böyledir; ağaçtaki mey-
vadan, toprak altında kalmış yontulara dek her ye-
rini sarar kişioğlunun. Doğadakı, geçmışteki gü-"
zelliklere bakıp sonra da "Neden bu durumda-
yız?" diye işlenir de ıçlenir. '
• • • ;
Bu yazıyı yazarken bır kitap gördüm: Gezi, Tür-
kiye Tatil Rehberi '97. Ekin Yazım Merkezi hazırla-
mış. Ege Bölgesi'ne bir göz attım. Gezilip görüle-
cek yerler üstüne bilgiler yeterli göründü ancak
ulaşım ve harita bilgileri yanlışlarla dolu. Gezi ki-
tabının masa başında hazırlandığı belli oluyor. Var
olan yollar yok, olmayan yollar da var gösteriliyor.
En komiği de, Denızli'ye uçakla gitmek için 250
km. uzaklıktaki Izmir'ın Adnan Menderes Havaala-
nı önerilmiş (üstelik de uzaklığı yanlış olarak 400
km. yazılmış). Oysa Türk Hava Yolları'nın tarifesi-
:
ne bir göz atsalar Denizlı'ye (Çardak Havaalanı)
düzenli seferler olduğunu görürlerdi.
K Ü L T Ü R » ÇİZİK
KÂMİL MASARACI
istanbul Kültur ve Sanat Vakfı
25. Uluslararası istanbul Müzik Festivali programında yer alan
17.6.1997 tarihh "Camerata Academica Salzburg"
ve 27.6.1997 tarihii "Borusan Oda Orkestrası"
konserlerinin gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için
Borusan Holding A.Ş.'ye teşekkur eder.
BORUSAN
Festıval Sponsort
lHEczacıbaşı
Kurumssl Srx>nsoıiar
V
BEHAUIT
Bu lian Cumhunyet Ga: