27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9TEMMUZ1997 ÇARŞAMBA 10 KULTUR 4. Uluslararası Caz Festivali bu akşam A 1 ^-§-21^ ^* ^ r 7 1 - r l Jacky Terrasson ve Joe Lovano 'yu ağırhyor I\M\&M9 LIİV C/dAIJ.Jl yenilikçi yonımları Açıkhava'daKüttür Servisi- îstanbul Caz Festiva- li bu akşam akustik cazın yenilikçi vo- rumlannı taşıyor Açıkhava Sahnesi'ne. Geçen yıl üçlüsüyle birlikte İstanbul Caz Festivali ızleyenlenyle tanışan pi- yanonun genç yıldızi Jacky Terrasson bir kez daha klasikleri \e kendi beste- lerini taşıyacak cazseverlere. 1993 Monk caz yanşmasını kazandığı za- man sahnelerde ve zıhinlerde yeretme- ye başlayan Terrasson'ın parmaklan bir yandan klasik müzige bir yandan da modem ve geleneksel caz türlerine uza- nıyor. Berlin'de dünyaya gelen Terrasson, Fransız birbaba ve siyah Amerikalı bir annenin çocuğu. Müzige 5 yaşında kla- sik piyano eğıtimiyle başlayan sanatçı on iki yaşında annesinin plak koleksi- yonunun önemli parçalan olan Billie HoUda>. Nat King Cole. Duke EUing- ton'u dinleyerek başladı. Paris'in ünlü konservatuvarlannda eğitım gören sa- natçı daha sonra Boston Berklee müzik okuluna devam etti. ABD tecrübeleri- ni Chıcago'nun kuzey kesımindekı caz kulüplenyle Harlem'deki jam-sessi- on'larda geliştiren Tenasson pek çok müzık eleştirmenine göre Keith Jar- reth'ın ızinde "standartlan baştan so- na elden geçirip onlara bir hayat kazan- dıran" yorumlanyla \e taptaze bır ne- fes ıçeren besteleriyle kısa zamanda bugünkü konumuna kavuştu Sanatçı caz serüvenini şöyle anlatı- yor: "*Daha ilk dinleyişimde bile cazın bana klasik mûzikten daha > aktn okiu- ğunu hissetmiştim. Bogie-vvoogre.blues parcalannı da çalıştığım bir dönemde birden doğaçlamada daha fazla ifade özgürlüğii olduğunu farkettim. Cazda herhangi bir parçayı alıp tamamen ken- dinize ait hale sokabilirsinizT 1994 yılından bu yana çoğunlukla kendi üçlüsüyle çahşan Terrasson" un Blue Note'dan çıkan ikı albümü caz çevrelennde büyük yankı uyandırdı. Lnlü saksofoncu Joe Lovano ve piyanonun genç vıldızı Jackj Terrasson. Özellikle standartlara \ e baladlara ge- tirdıği yorumlanyla dikkat çektı Ba- zen sadece fısıldamay ı tercih eden Ter- rasson müziğı yeni kılan vorumuvla cazseverlenn çok tyı tanıdıklan parça- lan bile bambaşka tınılarla sunuvor cazseverlere. Terrasson'a konsennde basta IraColeman ve davulda Ali Jack- son esjık edecek. Frank Sinatra'nın şarkılan Gecenın bir başka yıldızı da tenor saksofonun günümüzdekı en önemli v e en yeteneklı ustalanndan bin olan Joe Lovano. Sanatçi bu kez yepyenı müzıs- yenlerden oluşan topluluğuvla ünlü şarkıcı Frank Sinatra'nın tanınmış şar- kılanndan oluşan bir standart repertu- van yorumlayacak. 19901ar bovunca kazandıSı ödüllerle \e birbırinden ba- şanlı albümleriyle müzik kariyerini sağlamlaştıran ünlü saksotbncu. çalgı- ya hâkimiyetı ve dolgun tonlamasıyla Lester Young, Jimmy Giuffre % e Son\ Stitt'ten günümüze uzanıyor. 45 yaşındaki sanatçı. müzisyen baba- sının teş\ ikiyle küçük yaştan beri sak- sofon çalıyor. Müzık eğıtimini Berk- lee"de tamamladıktan sonra burada öğ- rendıkleriyle birlikte. klasik ustalardan John Coltrane \e Ornette Coleman'a yöneldı ve onlann tarzlanndan etkin- lendi. Lovano. \ arlığını \e özgün tarzı- nı ilk kez ünlü gitanst John Scofîeld'le kurduğu dörtlüde sergiledı. 1990'lann başından itıbaren solo albümlerçıkaran vegnıplanylaturnelerdüzenleyen Lo- vano. yorumlannı süsleyen benzersiz fikır voğunluğuyla müzıgini 2000"li yıllara taşıyor. Kökleri 80'lerin başına kadar giden Radio Tarifa, etnik müziğe getirdiği ciddiyet\e Akdeniz ortak soundu peşinde yaptığı araştırmalarla Ban'da çok saygı uyandıran bir ekip. Çokuluslu radyo istanbuVda CUMHUR CANBAZOĞLU 4. Lluslararası İstanbul Caz Festiva- li'nin etnik yüzünü yansıtacak Radio Tarifa konserine geldi sıra. Bu akşam saat 18.30'da CRR'de konsere çıkacak Radio Tarifa'yı bizde fazla tanıyan yok İki albümleri Rumba Argeline \ e Tem- poral CD halinde yerli piyasada bulu- nabiliyoramasatışlan düşük. Ancakbu konserden sonra herhalde raflarda ka- lanlar da kısa sürede tükenecek. Ispanya çıkışlı Radio Tarifa grubu- nun günden güne ticarileşen ">vorld ımısic" akımına uzak durması. flamen- co üzerinde çok kafa yorması, hem din- leyici sayısını hem de müziğinı haylı zenginleştiriyor. Kökleri 80"!erin başına kadar giden Radio Tarifa etnik müzige getirdiği cıd- diyet ve Akdeniz ortak soundu peşinde yaptığı araştırmalarla Batı'da çok say- gı uyandıran bir ekıp. tspanyol Fain Sanchez Duenas (vurmalılar ve Arap müzigı araştırmacısı), vatandaşı solist Benjamin Escoriza ve Fransız \'incent Molino'nun (geleneksel Arap nefesli- leri uzmanı) önderliginde Joaquin Ru- izGomez(dansçı). Sebastian RubioCa- ballero (vurmalılar). Juan Ramiro Amusategui Prado {gıtar). Jamie Mu- ela Quesada (flüt. saksofon). Pedro Pablo Oteo Aguilar (bas). El VVafir Sha- ikheldinGibrilı vurmalılar) adlımüzık- çilerden oluşan Radio Tarifa gelenek- sel Endülüs müzigini ıncelıyor. son dö- nemde fazla poplaşan nuevo-flamen- coy a Akdeniz ve Arap ezgilennı bulaş- tırıyor. onaçağ kompozısyonlanyla modern Arap-lspanyol ve Akdeniz sen- tesi arasında ortak yollar anyor. Gnıbun bu çabası adıyla da belgeli, tspanya'nın Afrika'ya en yaklaştığı yerde, Cebelıtarık Bogazı üzerinde ku- rulu Tarifa "dan aldığı ismıyle ortak kül- türü simgelemeye soyunuyor Radio Ta- rifa. Böyle bir gnıbun yeri degil CRR a- ma. Radio Tarifa'yı ilk seferde beş bin kışilik Açıkhava'ya çıkarmamakta hak- lı festival yönetımi. Sanırız elektnkli basa eşlik eden uduvla. saksofonla kı- nştıran darbukasıyla. Joaquin Ruiz'ın danslan ve Escoriza'nın sesiyle Istan- bullulan büyüleyip gıdecek Radio Ta- rifacılar ve de yakın zamanda belki de İspanyol. Fransız. Sudanlı. Mısırlı üve- lerine bir de Türk katarak tekrar gele- cekler. Efsanelere iMyacımız var! Joe Sample ATİLLA BİRKİYE 7 temmuz pazartesı gecesı. anlatıl- ması epeyce güç bır konsere tanık oldu Istanbullular. Cazın kokusu. kentin üs- tündeydi. Günler ve günler önce. Açık- hava'nın o geceki biletleri bitmişti. Böyle olacagı belliydı. Zaten. Sadettin Davran ve Cumhur Canbazoğlu, o gün- kü yazılannda. bizı neyin beklediğıni yazmışlardı. Zaten, biz de bunu biliyorduk. Tüm Istanbul'un o gece Açıkhava'ya akaca- ğı da bıliniyordu. Bız de içeri giren şanslılardandık ve içeri girmemiz, hani olmazsa olmazdı. O gece, pazartesı ge- cesi. yaşanmalıydı. Her yıl temmuz ayında tstanbullu müziksev erlen büyük bır hevecan kap- lar. Çünkü Caz Festivali başlar ve festı- valin ünlü konuklan. insanlan, Açıkha- va'ya dogru çeker. Şimdilerde adı Ce- milTopuzlu oldu ama. biz onu Açıkha- va olarak belledik. O gece Açıkhava, Legends 97"yi ko- nuk edıyorduk. Bu konserin biletleri sa- tışa çıktığı gün bıttığini tüm gazeteler yazmıştı. Gerçi biletlerin bittiği de da- ha o gün, fısıltı gazetesi aracıhğıyla İs- tanbul'a yayılmıştı. O günden. son ana kadar, biletbulmagirişimıbıtmedı. İçe- n gırme savaşımı. son ana kadar sürdü. Legends 97. Marcus *lBJej; ErJc" Clapton, David Samborn,Joe Sample ve Steve Gaddden oluşuvordu. Ama her ne kadar "Legends 97" adlı bır proje olarak sunuluyorsa: her ne kadar. üze- nne basa basa bunun Eric Claptonın agırlığında ya da öne çıktığı bir konser olmadığı vurgulanıyorsa: her ne kadar Marcus Miller ve Dav id Sonborn gibı cazın devleri \arsa da efsaneler. Eric Clapton'ın adıyla özleşmışti. Günlük söylemde. "Eric'e gidecek misin? Senin Clapton'a biletin \ardır? Eric'e bana fazla bilet bulabilir misin" sorulan ve Enc Clapton'ı görme telaşı sarmıştı müzikseverlen. Sonunda Eric'lenne kavuşrular; onu gördüler: her ne kadar. onun tek başına sahne aldığı bir konser degilse de yüzü- nü görmenın. birkaç şarkıda sesini dın- lemenin: varlıgıyla karşılaşmanın mut- luluğunu. gitarını dinlemenin coşku- sunu yaşadılar. Ne yapalım öv- ledir. tnsanlann "aşk"lan vardır Bu. müzik dünya- sında daha belır- gindir. Medya da buna uygundur. Resimler, poster- ler. filmler. müzik kişilerini ön plana çıkanr. Çünkü mu- zik özünde şiirdır. müzık çoğu za- man, bir tepkinin sanatsal ifadesidir. Müzik çoğu zaman başkaldınr: müzik çoğu zaman duy- gulann imgelemse! resmedilişidir. Efsanelere hep ihtiyacımız vardır aslında. Efsaneler. unutulmadıkça aslında yeni efsaneler doğmasına neden olurlar. Efsanelerin ^v^-^gısohlârm latuUılduğumj değitben- ce onlann değennı gösterir. Pazartesi akşamı da Açıkhava gerçekten bir "ef- sane"ye tanık oldu. Biste bir Eric Clapton şarkısı Saat 23.05"te sahnedekiler. konsen bıtinp. 'birdahakiseferegörüşmeküze- re hoşçakalın' devıp kulise gırdıkten sonra: izlevenlerin konser boyu süren coşkulu alkışları. çığlıklan. ıshkları, haykınşlan. birkaç mislı artarak sürdü Daha önce Eric Clapton'ın kendi şar- kılannı seslendırmeyeceği altı çizilerek belırtılmişti. Ancak. biste bır Enc Clap- ton şarkısı dınledık. Açıkhava" v ı doldu- ranlann artık ke>fine diyecek yoktu. Müziksev erler artık bir "trans" duru- mundaydı. C'kılması çok güç olan nıh- sal bır durumdu bu Artık gidiyorlardı. Yüzlerindeki mut- luluk gülümsemesi bile sahnede kalma- larına yetmeyecekti. llkeler vardı. Ku- Irallar vardı. Oyle ya sabaha kadar kim çalabılirdı. Bunun sonu yok muydu? Bıraksanız. İstanbul izleyeni sabaha kadar çaldınrdı. Gittiler; ama Açıkha- va'da kimse yerinden kalkmadı. Göste- ri bir görkeme dönüştü. Alkışlardan. haykınşlardan. gökyüzündekı bulutlar bile uzaklaştı. Yıldızlar. müzıkseverle- rin coşkusuna yukandan tanık oluyor- lardı. Açıkhava yıkılabilirdi ve bir süre sonra yüzlerindeki o tanımı güç mutlu- luk gülümsemesiyle geldiler. lçten. yü- rekten izleyenleri selamladılar. Ve "son" kez çaldılar. 7 temmuz pa- zartesi gecesıni. bir anlamda Istanbul- lu müziksev erlere bır dogum günü ar- mağanı olarak sundular. Açıkhava. avaktamüziğinritmiyledansediyordu Bıtiş son değildir kuşkusuz; bitiş bir başkasınınbaşlamasınaolanaktırbirba- kıma. Caz Festı- Legends97'ye Vali yeni başlı- teşekkürler. yordu ama. kon- Bu projenin s e r j n bıtıminde. miman Marcus ızleyenler kolay Miller'e kolay dışan çıka- tesekkürter. mıyorlardı. Neve Saksofonuyla uğradıklannı an- bulutları bile layamamışlardı. dansettiren AÎkışlamaktan David elleri parçalan- Sanborn'e mıştı. teşekkürier, Konser boyun- davuldaJoe c a kjmse verin- Sampleve den kıpırdama- piyanoda m ı ş t l . Ne yaptıy- Steve Gadd'e s a bulunduğu teşekkürler. yerde yapmıştı. Buprojede, B i r başka yere gitanvlabirüye adım atmamıştı. olarak yeralan Şımdiye kadar Eric Clapton"a kurallara böylesi- teşekkuıier. neuyulanbirbaş- (Fotoğraflar: ka konser görme- KUBILAY dim. Bu. herhal- TUNTUL) de Enc Clap- 1. Baskı 1 9 8 8 İSTIKHI ? 5 ULUSLARKRKSI ..." MÜZİK FESTİVALİ 15 Nazira» • 8 Temmıu 1997 Marcus Miller ton'ın hatınnaydı. Yoksa; güvenlik gö- reviileriyle didişmeden olur muydu? Yasak bölgelere girmeden olur muydu? Ama oldu ışte... İstanbul'dan Legends 97 geçtı: böy- lesi caz konsenne insan. kolay kolay ta- nık olmaz. Unutulması güçtü. Sahnede- ki beş adam. izleyenlen bü>üledıler: a- ma sözcüğün gerçek anlamıy la büv üle- diler. Unutulmayacak bir gece Efsanelere hcp ıhtnacımız vardır! Biz onlan hiç unutmav acağız. Sanınm. Eric Clapton'ı da yakın bir gelecekte. kendi şarkıları>la dinle>eceğız. Legends 97 "ye teşekkürler. Bu proje- nin mıman Marcus Miller'e teşekkür- ler. Saksofonuyla bulutlan bile dans et- tiren David Sanborn'e teşekkürler, da- vulda Joe Sample ve pivanoda Steve Gadd'e teşekkürler. Bu projede. gita- nyla bir üye olarak yer alan Eric Clap- ton "a teşekkürler. Legends 97, bize. unutamayacağımız bır gece yaşattı. Sahnedeki alçakgönül- lü halleri. onlann gerçek birer sanatçı olduklannın da göstergesiydi hiç kuş- kusuz. IST«»L 25. ULUSLARARASI « a S ı İSTANBUl . nm MU2IK FESTİVALİ 1XX5İstanbul Kültur ve Sanat Vakfı 25. Uluslararası istanbul Muzik Festivali programında yer alan 2.7.1997 tanhii "BBC Senfoni Orkestrası ve Korosu" konserinin gerçekleştirilmesindekı değerli katkıları için Thames VVater International, Povvergen PLC, Shell, Milli Reasürans T.A.Ş., Oxford University Press, John Laing International Ltd., Booker PLC.'ye teşekkur eder. LAINC BOOKER Festtval Sponsoru l|IEczacıbası Bu ı'an CumHunyet Gaıefesı'ı 15Haziraıı-8Tennttz1997 DEFNE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Ege Ovaları Olanak bulabilenlerin dinlencelere çıktıkları ay- lara geldik. Ben ne yazık böyle bir fırsatı olmayan- lardanım. Ama ne olmuş. pek sevdiğim yurdumun coğrafyası hiç gözlerimin önünden gıtmez ki! "Bizlm yurdumuz gibisı yok!" derler başka ül- keleri gezip gelenlerin çoğu. Bu söz bır yanıyla içl boş bir gurur içerse de öteki yanıyla da bir doğru- nun açıklanmasıdır. Uygarlık düzeyi olarak başka ülkelerden bir hay- li gerılerdeyiz. Dünyanın önde gelen ülkelerı sayı- lırken Türkiye'nin adı kimsenin aklına gelmiyor. A- ma taşı toprağı bizimki denli varsıl bir ülke az bu- lunur gerçekten de. Yeryüzünde üretilen fındığın, incirin, kuru üzü- mün yandan fazlası ülkemizde üretilir. Çaydan por- takala, tütünden pamuğa inanılmaz bir çeşitlilik gösterir ürün yelpazesi. Bu çeşitlilik üreticilerin bile başını döndürmüş. Ege de incir bahçelerinin yanına pamuk tarlaları açmışlar. Pamuklar sulanırken hiçsu istemeyen in- cir kökleri su alarak incirlerimizin ünlü kalitesi za- rar görmüş. Oysa dünyanın en güzel incirlerinin ye- tiştiği Büyük Menderes Vadisi'nin bu özelliği ko- runması gerekirdi. Bizler bu varsıllığın ayırdında bile değılken, yur- dumuzda yabancılarca yapılan ilk demiryolların- dan biri, Büyük Menderes Ovası'nın verimini Izmir Limanı'na taştyabilmek için yapılmıştır. Ege'nin verimli ovalan, Çukurova ya da Iç Ana- dolu köyleri gibi yazınımıza pek yansımamıştır. Özellikle "mübadele" öncesi ve sonrasında ya- şamları alt-üst olmuş milyonlarca insanın dramla- rının yazınımızda yeterince işlenmemiş olması na- sıl açıklanabilir bilmem? Yaşar Kemal'in yazmak- ta olduğu yeni roman üçlemesinde bu sorunu ele almış olması, bu yapıtlara olan merakımı daha da artırıyor. Nasıl Mustafa Seyit Sutüven (1908-1969), Kaz Dağı'ndaki Sutüven Çağlayanı üstüne yazdığı tek şiirle tanınmış, yazın tarihimize geçmişse, ben de bu incir üstüne yazacağım bir şiirle anılmayı ister- dim. Ege ovaları, incirin ve üzümün olduğu kadar es- ki uygarlıkların da anavatanlarıdır. İki bin yedi yüz yıl önce yörede kurulan Lidya krallığı, Ege ovala- rının ürünlerini Milet Lımanı'ndan bütün Akdeniz ülkelerine ihraç etmekteydı. Bu satımlarda öylesi- ne varsıllaştı ki, yeryüzünün ilk parasını basan ül- ke oldu. Mılet, Didim, Priene, Efes, Afrodisias gı- bı kalıntıları günümüze dek ulaşan beyaz mermer- lerle bezeli kentler ortaya çıktı. Thales gibı mate- matik biliminin kurucuları, Ayasofya'yı yapan mi- mar Isidoros bu yörede yetişti. Romalılar döneminde de yörede istikrarlı bir yö- netim oluşmasıyla bu kentler hayranhk verici anıt- sal yapılarla daha bir görkem kazandı. Diyeceğim, yurt sevgisı böyledir; ağaçtaki mey- vadan, toprak altında kalmış yontulara dek her ye- rini sarar kişioğlunun. Doğadakı, geçmışteki gü-" zelliklere bakıp sonra da "Neden bu durumda- yız?" diye işlenir de ıçlenir. ' • • • ; Bu yazıyı yazarken bır kitap gördüm: Gezi, Tür- kiye Tatil Rehberi '97. Ekin Yazım Merkezi hazırla- mış. Ege Bölgesi'ne bir göz attım. Gezilip görüle- cek yerler üstüne bilgiler yeterli göründü ancak ulaşım ve harita bilgileri yanlışlarla dolu. Gezi ki- tabının masa başında hazırlandığı belli oluyor. Var olan yollar yok, olmayan yollar da var gösteriliyor. En komiği de, Denızli'ye uçakla gitmek için 250 km. uzaklıktaki Izmir'ın Adnan Menderes Havaala- nı önerilmiş (üstelik de uzaklığı yanlış olarak 400 km. yazılmış). Oysa Türk Hava Yolları'nın tarifesi- : ne bir göz atsalar Denizlı'ye (Çardak Havaalanı) düzenli seferler olduğunu görürlerdi. K Ü L T Ü R » ÇİZİK KÂMİL MASARACI istanbul Kültur ve Sanat Vakfı 25. Uluslararası istanbul Müzik Festivali programında yer alan 17.6.1997 tarihh "Camerata Academica Salzburg" ve 27.6.1997 tarihii "Borusan Oda Orkestrası" konserlerinin gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için Borusan Holding A.Ş.'ye teşekkur eder. BORUSAN Festıval Sponsort lHEczacıbaşı Kurumssl Srx>nsoıiar V BEHAUIT Bu lian Cumhunyet Ga:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle