Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 TEMMUZ 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Belediyelere
209 trilyon pay
• ANKARA (AA)- Ocak-
mayıs dönemınde 15
büyükşehir belediyesinin
kasasına. 54 trilyon 234
milyar lira girdi. Türkiye
çapında toplanan verginin
yüzde 6"sının İller Bankası
aracılığıyla bütün
belediyelere nüfusa göre
dağıtılması çerçevesinde
debelediyelere dönem
içinde 130 trilyon 894
milyar lira kaynak
aktanldı. İller Bankası
kanalıyla il özel idarelerine
de 24 trilyon 56 milyar
kullandınldı.
Sosyal güvenlik
yükü artıyor
• ANKARA (ANKA) -
Sosyal güvenlik sistemine
bütçeden yapılan
transferler bu yılın ilk 5
ayında 288.9 trilyon lirayı
buldu. Yılsonuna kadar bu
rakamın 742 trilyon lira
olması bekleniyor.
Maliye Bakanlığı
verilerine göre, bu yılın
bütçesiyle 530 trilyon lira
transfer yapılması
planlanan SSK.. Emekli
Sandıgi ve Bağ-Kur'a,
yılın ilk 5 ayında bu rutann
yüzde 54.5'lik bölümü
kullandınldı.
Telefon-elektriğe
gizli vergi
• ANKARA (ANKA) -
Türk Telekom'un telefon
hizmetleri ile TEDAŞ'ın
elektrik satışından eide
ettiği satış hasılatından ve
Devlet Hava Meydanlan
lşletmesi ile DMO'nun
mal ve hizmet satış
hasılatlanndan alınarak
bütçeye aktanlan "gizli
vergi" bu yılın ilk 5 ayında
32.2 trilyon liravı buldu.
Maliye Bakanlığf ndan
alınan bilgi>e göre.
Türk Telekom'un mal ve
hizmet satışlan
gayn safi hasılatından. bu
yılın ilk 5 ayında
bütçeye 13 trilyon 997
milyar lira aktanldı.
Bu rakam. Türk
Telekom'un beş ayda elde
ettiği gayri safi satış
hasılatının yüzde 10'unu
oluşturuyor.
OCIMF üyesipetrolşirketleri, hükümetin güvenoyu almasıyla birlikte istanbuVda toplanacak
Petrol
devlerinden
ANASOI^DVe•/
gîıvenoyu
FİLİZGÜMÜŞ
Hazar Bölgesi erken petrolünün
gelişine günler sayılırken 38 ülke-
nin petrol şirketlerinin oluşturdu-
ğu Uluslararası Petrol Şirketleri
Denızcılik Forumu (OCIMF). hü-
kümetle Boğazlar' m güvenliği ko-
nusunu görüşmek üzere Türki-
ye'ye geliyor.
REFAHYOL hükümetinin de-
nizciliğe ilgisizliğinden yakınan
ve ANASOL-D'nin güvenoyunu
dört gözle bekleyen sivil denizci-
ler. haziran ayında yapılan Baltık
ve L'luslararası Denizcilik Konse-
yi (BIMCO) toplantısında günde-
me getinlen Boğazlar' ın güvenli-
ğinin alryapısı konusunun takipçi-
si oldular. REFAHYOL hükümeti
döneminde. OCIMF'nin gayri res-
mi olarak Türkiye'ye gelmesini
bekleyen Deniz f icaret Odası. ve-
ni hükümetin güvenoyundan son-
ra kuruluşun resmi temaslarla ko-
nuyu masa başında görüşmesinı
sağlamaya çalışivor. Öte yandan
Türkiye'nin petrol şirketi TLP-
RAŞ'ındaOClMr>eüye olması
gerektiğini savunan sivil denizci-
ler. Türkiye'nin OClMF'ye katıl-
mamakla burada alınan kararlar-
dan habersiz olduğunu vurgulu-
yorlar. Cerrahgil Şirketler Grubu
Yönetım Kurulu Başkanı Eşref
Cerrahoğlu, yenı hükümetin. Bo-
ğazlar konusunu da hükümet prog-
ramı ıçine aldığını anımsatarak
•*\eni kabine bu konuyla çok ilgili.
Hükümetimiz deni/ciliğe ga\et cid-
di bakıyor. OCIM F. hiikümete gü-
venovu almadan önce tam olarak
kunılmuş gözüyle bakmnordu.
Fakat bundan sonra hükümet yet-
kilileriyle tenıas edecekler. Büyük
olasılıkla burayaresmiolarak gele-
cekler. Bilgi akşverişi olacak. Bo-
ğazlar'ın güvenliği konusunda ne
yapılabilir diye kendi görüşlerini
bildirecekler" diye konuştu. Cerra-
hoğlu, hükümetin görevde kaldığı
süre içerisinde Boğazlar'ın güven-
liğı içın gerekli radar sisteminin
muhakkak kurulacağına inandığı-
nı da sözlerine ekledi. TÜP-
RAŞ'ın OClMF'ye üyeolmasının
TLPRAŞ'ın menfaatleri dışında
Türkiye için yararlı olacağını söy-
leyen Cerrahoğlu, bu konuda şun-
lan söyledi:
~Bütün petrol şirketleri buraya
üye. TÜPRAŞ nedcn üye degil.
TÜPRAŞ üye olduğu zaman. Bo-
ğazlar konusundaki bütün görüş-
meleri Türkhe takip edebilecek
konuma gelecek. Türkhe buraya
üye olmadığı için burada konuşu-
lanlara hâkim olamıvor. Tl PR-VŞ
üye olnıalı ve orada de\ amlı olarak
bir üvesi tt'msil edilmeli."'
Tanm ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar açıkladı
Çiftçiye 46 trilyon ödenecek
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tanm ve Köyişleri
Bakanı Mustafa Taşar. de\letin çiftçiye yıllardır
birikmiş olan destekleme borcunun en kısa zamanda
ödeneceğini bildirdi. Taşar, dün Gaziantep'ten gelen
heyeti kabulü sırasında yaptığı konuşmada. yeni
hükümetin Atatürk'ün yolunda devam edeceğini
söyledi. Ortadireğin uzun süredir ihmal edildiğini
belirten Taşar, bu kesımin hak ettiği gelir düzeyine
kavuşturulacağını kaydetti. Taşar, hükümetin birinci
gününde memur, emekli ve sözleşmelilerin
maaşlarına yüzde 35 zam verdiğini anımsatarak
çiftçiye olan destekleme borçlannın ödenmesi için de
girişimlere başlandığını belırtti. Taşar. "Bu borçların
toplamı 24 trihon lirayı buluvordu. 24 trilyon lirayı,
dün akşam itibarıyla çitfçinin emrine ödenmek üzere
Ziraat Bankası şubelerine havale etmiş bulunuvorum"
dedi.
Bakan Taşar. hububatta hasat mevsiminde
bulunulduğunu anımsatarak. "çitfçinin ürününü
zamanında alma ve karşılığuu zamanında ödeme"
politikası yürüttüklerini kaydetti. Bu hafta salı günü
22 trilyon lira daha gönderileceğini söyleyen Taşar,
çiftçinin malının bedelini beklemeden alacağını
söyledi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
Zorunlu tasarruf
tasfiye ediliyor
NATO Niye Genişliyor Dersiniz?
Madrid zirvesinde 9 Avrupa ül-
kesinin itirazları göz ardı edildi.
ABD'nin isteğine uygun olarak
NATO'ya yalnızca Macaristan,
Polonya ve Çek Cumhuriyeti alı-
nıyor. Bu sonuç, ABD'nin dünya-
yı kendi istekleri doğrultusunda
şekillendirme çabasının yeni bir
ömeği olarak değerlendirildi.
Bu kadarı açık. Ancak William
Pfaff'ın Herald Tribune'de sor-
duğu şu sorunun cevabı açık
değil: "NATO'yu genişletmek is-
teği, hangi genel politik çerçeve-
ye oturuyor?" (10.07.97) Bu so-
ruya cevap arayan bir European
makalesi, askeri gerekçelerin bir
seri tutarsızlıkla malul olduğunu
gösterdikten sonra, genişleme-
nin "tümü ile siyasi" (10.07.97) ol-
duğu sonucuna ulaştı. Ancak ile-
ri sürülen siyasi gerekçeler de ol-
dukça garip ve "afaki". Geriye
üzerinde pek durulmayan bir baş-
ka gerekçe kalıyor: "Yükselmek-
te olan silah piyasalannı" kontrol
altına almak. Sanınm en ilginç ve
gerçeğe yakın açıklama da so-
nuncusu.
Hedefi belli olmayan
bir kurum!
Helsinki, zirvesinde Clinton ve
Yeltsin NATO - Rusya ilişkilerinin
geleceği ve NATO'nun genişle-
mesi üzerinde anlaştılar. Bu an-
laşma, Rusya'nındaartıkbirteh-
like oluşturmadığını, bir NATO -
Rusya ilişkisi oluşturarak tescil et-
miş oldu.
Zaten ABD dış politika çevre-
lerinde de Rusya'nın bir tehlike
oluşturmayacak kadar zayıfladığı
görüşü, bir zamandır "sağduyu"
haline gelmişti. Nitekim bu ger-
çekten hareketle Helsinki zirve-
sinde Kissinger gibi "Rusya'ya
itiraz etmeye gücü olmadığı bir
konuda çok fazla taviz verildiğini"
(Indianapolis Business Journal,
10.07.97) ileri sürenler de oldu.
Öyleyse bu NATO kime karşı ge-
nişliyor? Bu konuda rivayetler çe-
şitli.
Bir gün yeniden yükseleceği
varsayılan Rusya'ya karşı "önce-
den tavır almanın tam zamanı"
olduğunu savunanlar, Helsinki
anlaşması bağlamında "gelecek-
te Rusya ile birlikte Çin 'e karşı tu-
tum almaya yarayacak" diyenler
olduğu gibi, Batı - Çin ve Batı -
Müslüman medeniyetleri çatış-
ması gibi paranoyak bir teori ile
hareket ederek NATO'ya yeni
düşman arayanlar da var. Ancak
halen "NATO'nun düşmanı kim"
sorusunun tatmin edici ve güncel
bir cevabı olduğunu söylemek
mümkün değil. Arayış devam edi-
yor.
Askeri olarak da
anlamsız!
NATO'ya kimliğini veren gerek-
çe, Kuzey Atlantik Antlaşması'nın
5. maddesindeyazıh. Bu madde-
ye göre üye ülkelerden biri saldı-
rıya uğrarsa tüm NATO üyeleri
kendilerini saldınya uğramış ka-
bul ederek birlikte tepki göstere-
cekler. 5. madde, birleşik bir ko-
muta sistemi. standartlaştırılmış
olan ülkelerin silah teknolojileri ve
askeri doktrinleri NATO bünyesi-
ne uygun değil. Bir yenilenme sü-
recine girmeleri ve büyük paralar
harcamaları gerekiyor. Halkın ise
NATO'ya girmek için ne gibi bir
maliyete katlanılacağı konusun-
da açık bir bilgisı yok. Yine de Po-
lonya'da yapılan bir kamuoyu
yoklaması, nüfusun 3/4'ünün, pa-
ranın eğitim ve sağlık hizmetleri-
nin geliştirilmesine harcanmasını
istediğini gösterdi. ABD'nin eski
Moskova büyükelçisinin de tes-
pit ettiği gibi "bu ülkelerin, sosyal
Ctinton ve Yeltsin NATO'nun genişlemesi üzerinde anlaştılar.
bir askeri teknoloji ve ortak dokt-
rin ve siyasi bir amaç birliği ve bu
bağlamda kabul edilmiş bir lider-
lik gerektiriyordu.
Bu koşulların hemen hepsi so-
ğuk savaş sırasında vardı. Bu dö-
nemde NATO, ABD öndeıiiğinde
hem saldırgan, hem caydıncı bir
güç, hem de ABD hegemonyası-
nın bir aracı olarak önemli bir iş-
levi yerine getirdi.
Madrid zirvesinde alınan karar
gereğince NATO'ya girecek ülke-
lere bakınca, bu koşullann bugün
geçerliliğini koruduğunu savun-
mak çok zor. Örneğin Macaris-
tan'ın başka hiçbir NATO ülkesiy-
le sının yok. Blok'un dışında ve et-
rafı "düşman olabilecek" ülkeler-
le çevrili.
NATO içinde bir amaç birliğin-
den bahsetmek de çok zor. Avru-
pa ile ABD arasında özellikle
Fransa bağlamında NATO çerçe-
vesini aşan ciddi ekonomik, siya-
si ve hatta "kültürel" uyumsuz-
luklar var. Orta Afrika'daki nüfuz
mücadelesi, ABD'nin NATO Ak-
deniz Komutanlığı'nın Fransa'ya
verilmesini engelledikten sonra
Fransa'nın NATO ile yeniden bü-
tünleşme sürecini durdurması,
ABD'nin iran ile Küba'ya uygula-
dığı ticari ambargonun Avrupa ve
Kanada'da yarattığı tatsız hava
vb.
Nihayet, genişlemeye konu
gereksinimleri karşılamak yerine,
genişlemenin maliyetini üstlen-
mek zorunda kalacak olmaları
çok büyük bir haksızlık." (New
York Times, 29.6.97).
Haksızlık ama 'bu işte
çok para var'
Macaristan, Polonya ve Çek
Cumhuriyeti'nin NATO'ya katıl-
masının mali portesi, Amerikan
Kongresi Bütçe Ofisi tahminleri-
ne göre gelecek 15 yılda 125 mil-
yar dolar. Bunun 19 milyarı ABD
tarafından karşılanacak. Aeros-
pace Industries Association
isimli şirketler grubunun Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı Joel L.
Johnson'un Times'a dediği gibi
"Büyük para bu...Bu piyasaya ilk
kim girerse, gelecekyüzyılda ma-
lı götürür."
İşte askeri ve siyasi açılardan
pek bir anlama gelmese de NA-
TO'nun aceleyle genişletilmesi-
nin arkasındayatan, bu piyasala-
ra girme yarışı. Doğu Bloku yıkıl-
dıktan sonra serbest kalan ülke-
ler, şimdi "yükselen silah pazar-
larını" oluşturuyor. Ancak Varşo-
va Anlaşması ile yerleşmış ve
bugün de geçerli olan silah tek-
nolojisi standartları, bu piyasala-
rın Rusya ile silah ticaretlerinin
devam etmesıni zorunlu kılıyor,
bu da ABD şirketlerinin. bu piya-
sada tekel oluştunmalarını engel-
liyordu. Bu piyasaların ABD'ye
açılması ve onun kontrolü altına
girmesi için askeri teknolojinin ye-
nilenmesi ve radikal bir yeniden
standartlaştırmaya gidilmesi ge-
rekiyor. NATO'ya girmek. bu ye-
nilenme için kabul edilebilir bir
gerekçe sağlıyor.
Delavvare eyaletinden Demok-
rat Parti Senatörü Jospeh Bi-
den'in dediği gibi"/. mevkide se-
yahat etmek için I. mevkı bieti al-
mak gerekir." (Le Monde,
11.07.97) NATO da I. mevki oldu-
ğuna göre en ileri silah teknoloji-
sini satın almak gerekiyor. Bu tek-
noloji ise sadece ABD, Fransa,
ingiltere ve Rusya gibi ülkelerde
var. NATO'da ise ABD standardı
egemen. Aynca bu standardı yay-
mak için gerekli teşvikleri karşıla-
yabilecek mali kaynaklar da en
çok ABD'de var. Rusya bu piya-
saları kaybetmeye başladı bile.
Bu ulkeler ellerindeki Rus yapısı
Tupolev uçaklarını değıştirmek
için Mc Donnel-Douglas ve
Lockheed Martin gibi ABD şir-
ketleriyle görüşmelere başladılar
bile. NATO'ya girmeye aday ülke-
lerden Romanya ise Fransız - Al-
man ortak yapımı Mirage 2000-
5 yerine Bell Amarikan'ın F-16'sı-
nı alıyor. Le Monde'a göre "Bu
gelişmelerABD 'nin Avrupa 'yı Or-
ta Avrupa piyasalanndan dışta-
lamaya çalıştığını gösteriyor"
(11.07.97).
ABD, NATO Genişleme Komi-
îes/'nin başı Bruce L. Jackson
aynı zamanda dünyanın en bü-
yük silah şirketi Lockheed Mar-
tin Corp.'un stratejik planlama
bölümü genel müdürü. Adam ge-
celeri lobi yapıyor, gündüzleri de
silah... ABD'nin dış politikasından
sorumlu bakanı, Macarasıllı Ma-
delein Albright, Loral Space and
Communication isimli silah şirke-
tinin genel müdürü Bernard
Schwartz'la yemek yiyor. Ber-
nard Schvvartz geçen seçimlerde
Demokratlara kişisel düzeyde
601.000 dolar, üyesi olduğu şir-
ketler grubu Lockheed Martin de
1.2 milyon dolar yardım yapmış-
tı (New York Times 10.07.97).
Bu arada diğer şirketler de boş
durmuyor. Bell Helicopters
Textron'un genel müdürü, böl-
gede bir satış kampanyası sür-
dürüyor. Örneğin Romanya ile 1
milyar dolarlık bir kontrat imzalı-
yor. Genişlemeye aday ülkelerin
uyum fizibilite çalışmalarını State
Department'la yakın ilişkiler için-
de olduğu bilinen Rand Corpora-
tion yapıyor. Ve tabii ki bu şirket,
örneğin Polonya'ya, var olan tüm
silah stokundan kurtulması ge-
rektiğini tavsiye ediyor.
ANKARA (AA) - Ka
muoyunda "Zorunlu Ta-
sarruf olarak bilinen
"Çalışanlann Tasarrufa
Teşvik Ldilmesi \e Bu Ta-
sarrufların Değerlendiril-
mesine" ilişkin 3417 sayılı
yasa çerçevesinde oluştu-
rulan hesabın. tasfiye edil-
mesine yönelik hazırlıklar
yapılıyor.
Yeni hazırlıklar kapsa-
mında. çalışanın maaşın-
dan yapılan yüzde 2'lik ke-
sinti ile işveren katkı payı
olan yüzde 3 lük kesinti
durdurularak. zorunlu ta-
sarruf hesabı sistemi uygu-
lamasının tamamıyla kal-
dınlması öngörülüyor.
Tasfiye çerçevesinde.
çalışanlara. şimdiye kadar
biriken ana paraları ile ne-
malan ödenecek. Belirle-
nen ödeme planı kapsa-
mında, alternatif çözüm
modelleri. maliyetleri ile
birlikte hazırlanıp, Bakan-
lar Kurulu'na. daha sonra
da yasalaşmak üzere TB-
MM'ye sunulacak.
Yetkililer. de\ lete ek yük
getirecek olan tasfi\e ka-
rarının. kamuoyunda. bu
sistemden vazgeçilmesi
yönünde ortaya çıkan gö-
rüşbirliği çerçevesinde
alındığını ifade ettiler.
Zorunlu Tasurruf hesa-
bında 30 Haziran 1997 ıti-
banyla. yaklaşık 630 tril-
yon lira para biriktiğini be-
lirten yetkililer, sözkonusu
miktann ana para artı top-
lam nema olduğunu söyle-
di ler.
Yetkililer. zörimhı tasar-
ruf sisteminin tasfiye edıl-
mesine imkân veren yasa-
nın çıkanlmasından sonra
çalışanlann. hesapta biri-
ken paralannı, Ziraat Ban-
kasın'dan, daha sonra be-
lirlenecek bir yöntem çer-
çevesinde almaya başlaya-
caklannı bildirdiler.
Yaklaşık 6 milyon çalı-
şanın zorunlu tasarruf he-
sabı bulunduğunu hatırla-
tan yetkililer, tasfiye uygu-
lamasıyla birlikte Ziraat
Bankasf nın ödeme siste-
minde zorlanma olabilece-
ğini kaydettiler.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Demokrasinin 'Aliağa'sı
Kurumlaşma, kolay olmuyor. Tüzel kişiler, kendileri-
ni yöneten ya da sahiplenen gerçek kişilere kesin ba-
ğımlılıktan kurtulamıyor; "kalıcı" bir kimlik kazanamı-
yor. Türkiye'nin "gelişmesi" bu nedenle büyük kayıp-
lara uğruyor.
Kamu ya da özel ortaklıklar; belediyeler, koopera-
tifler: çoğu dernek, sendika, siyasal partiler vb. kurum-
laşmalar. gerçek anlamda "tüzel kişilik" kazanamıyor.
Siyasal çalkantıların yoğun olduğu ülkemizde, kurum-
ları, yöneticilerinin kişisel bir "yaz-boz tahtası" olmak-
tan kurtarmak sanıldığı kadar kolay değildir. Bir kuru-
mun. değişimini ya da evhmini, kendi iç "devingenlik-
leriyle" başarması gerekir. Kurumsal anlamda "kalıcı-
lığın" göstergesi budur.
• • •
Kurumlaşma yetersizliği. özellikle yöresel çıkarlann
belirleyici olduğu yerel yönetimlerde. çok ileri boyut-
Iara ulaşıyor. Örneğin, bir belediye başkanının başlat-
tığı ve yıllarca sürdürülen. kımi durumlarda da ulusla-
rarası düzleme taşınan "şenlik" türü etkinlikler, bele-
diye başkanının değişmesi ile birlikte uygulamadan
kaldınlıyor. yok ediliyor. Çok yaygın olan bu tür tutar-
sızlıkörnekleri, yalnız ilgili belediyenin "halkına"değil,
yöre halkına ve ülkeye de çok büyük zararlar veriyor.
Geçen hafta sonunda, 4-5-6 temmuzda, üç gün sü-
reyle Aliağa/izmır'de her yıl yapılmakta olan "Emek
Şenliklerı"n\n sekizincisi yapıldı. Bu yılın şenlikleri, ön-
cekilerden çok daha değişik bir yöntemle hazırlandı-
ğından, "başarılı kalıcılığa doğru"atılan çok sağlam bir
adım özelliği taşıyor. Emek Şenlikleri kurumlaşıyor.
Bunun nedeni, bu yıl, Emek Şenlikleri'nin hemen tü-
müyle sivil toplum örgütlerince düzenlenmesidir. Bu yıl—
dan başlayarak Emek Şenlikleri, Aliağa halkının örgüt-
lerinin etkin katılımı ile gerçekleştirilecektir. Buradaki
katılım, yalnızca "düzenleyici" olmakla sınırlı değildir;
bu yıl Aliağa'da, geçmış yıllann tersine, "dinleyen de-
ğil" aynı zamanda dinleten ya da "izleyen değil, izle-
ten" bir halk katılımı söz konusudur.
Aliağa'da örgütü bulunan "tüm siyasalpartiler", Pet-
rpl-iş ve Eğitim-Sen gibi sendikaların şubeleri, Su
Ürünleri Kooperatifi, Avcılar Derneği, Cumhuriyet il-
köğretim Okulu. Çok Programlı üse, Mehmet Saka tl-
köğretim Okulu, Halk Eğitim Merkezi, Yardım Seven-
ler Derneği ve Anadolu Erenler Derneği, bu yılın şen-
liğini "katkı ve katılımlanyla" gerçekleştirdıler. Bu ku-
rum ve kuruluşlar, açık oturumlar, dans ve semah gös-
terileri, tiyatro. konser ve dinletiler ile değışık spor fa-
aliyetlerinın düzenlenmesini doğrudan üstlenmiş bu-
lunuyorlar.
Bu yaklaşım, şenliği, Aliağa Belediye Başkanı Hak-
kı Ülkü ve yakın çevresine bağımlı kılmaktan kurtarı-
yor, tam anlamıyla "toplumsallaştırıyor" ve buradan,
kuşaktan kuşağa geçecek kalıcı bir etkınlik niteliği ka-
zanmasını sağlıyor. Sonuçta, Belediye Başkanı Hakkı
Ülkü yeniden seçilmese de Emek Şenlikleri'nin yaşa-
ması ve gelişmesi "güvence altına alınmış" oluyor.
Bu köşede bir başka nedenle vurgulandığı gibi, bir
"kurumlar mezarlığı ''na dönen Türkiye'de, Aliağa ör-
neği, çok büyük bir önem taşıyor.
• • •
Aliağa, benzer nitelikte bir başka "öncülüğü", üç yıl
önce, 1994'te, mahalle muhtarian. işveren ve işçi ku-
ruluşlan, dernekler, siyasal partiler ve öbür sivil toplum
örgütlerinin temsilcilerinden oluşan 200 kişilik "Kent
Parlamentosu" ile gerçekleştirmişti. Parlamento, oluş-
turduğu alt çalışma birimleriyle kentin. emekli, dul, ye-
tim ve özürlüler; gençlik: işsizliği önleme; kültür; sağ-
lık; sosyal işler ve spor konulannda çözüm öneriteri
üretiyor. Kentin tüm sorunlarının tam bir açıklıkla tar-
tışıldığı, görüşmelerin yerel TV'lerle halka izletildiği bir
belediye mechsi-kent parlamentosu uygulamasının,
saydam, dürüst ve etkin bir yönetim anlamına geldiği
açıktır. Böyle bir ortamda, soygun, vurgun ve' hırsızlık
gibi, kirliliğe dayanan "yönetim biçimine" hiç yer yok-
tur.
Kent Parlamentosu'ndan sonra Emek Şenlikleri'ni
de halkın doğrudan düzenlemesıyle Aliağa'da,
belediye yönetiminin demokratikleşmesı, çok güçlü
bir ivme kazanmış bulunuyor. Üstelik bu ivme topluma
mal edılerek geri dönülemez/döndürülemez bir
"kurumsal kalıcılık" ile başarılıyor. Aliağa'da halkın, ör-
gütleriyle elde ettiği katılımcılığı birilerinın "gerialması"
çok zordur.
Aliağa örneklerinin çoğalması, daha doğrusu, Tür-
kiye demokrasisinin "Aliağalaşması" için çaba har-
camak gerekiyor.
D0SYA: LASTİK SEKTÖRÜ VE SEKTÖRÜN GELİŞİMİ
Kazandıracak
baviliklerDekorasyondan
güvenliğe, mefruşattan
beyaz eşyayakadar
CemO
Beklam
S
.r 1 Ûâ
m
Avrupa'nın
merkö&de
sizindeo:
olabilir w
. Kur. Öyesi
Müslüm Demirbilek:
Demokrasi
sermaye
piyasasında
kurulur
Borsada yeni hedef 8.250
Paranıza yön
veren dergi TREND
HER PAZAR BAYİNİZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ