Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 TEMMUZ 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Onno halâ içimizde yaşıyor
Arto Tunçboyacıyan.
GLL ERÇETtN
Arto Tunç-
boyaeryan. İs-
tanbul Caz
Festivali kap-
samında 'Nigt
Ark' projesiy-
le 1996 ocak
ayında kay-
bettiğimiz
ağabeyi Onno
Tunç'u andı
cumartesi ak-
şamı. Onno
Tunç gecesinde sanatçının dostlan yan-
hz bırakmadılar Arto'yu. Yunan sanatçı
EteftheriaArvanitakL Arjantinli Dino Sa-
lutsi ve Sezen Aksu'nun konuk sanatçı
olarak katıldığı gecede dokunaklı anlar
yaşandı. 'NightArk'. 1983'te Arto Tunç-
boyacıyan ve Ara Dinkıjan'ın aynı grup
ıçinde ç ahştıklan bir dönemde oîuşan bır
proje. •'Eski grup ikimize de yetmiyor-
du" dıyor Arto, kuruluş aşamalannı an-
latırken. Kendi fikirlerini ortaya koyabi-
lecekleri bir ortam yaratmak amacıyla
Nıght Ark"ı kuran sanatçılardan çıkan s-
es de doğal olarak Doğu'ya aıt bir ses
oluyor. Kendisini bugüne kadar en rahat
ifade edebildiği çalışmanınNıght Ark ol-
duğunu belirten Arto Tunç, grup içinde
yaşadıklan her şeyi sese, müziğe dönüş-
türebıldıklenni söylüyor.
Onno benim önümdeki insan
'NightArk' projesinde, OnnoTunç'un
bestelen yer almıyor. Aslında şubat 15 ta-
Sezen Aksu Onno Tunç için Açık Hava Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. (Fotoğraf: HATİCETUNCER)
nhinde stüdyov a gırerek kendı albümle-
rini çıkaracak olan kardeşlerın bu plan-
lan 14 ocak tarihindekı kaza nedeniyle
gerçekleşemiyor. Nıght Ark'ta Onno bes-
telennin yer almaması Arto ıçvn bır şey
değiştirmıyor "ÇünküOnno hâlâ içimiz-
de yaşıyor. Benden çıkan her melodi arhk
onunla bağlannlı olarak çıkıyor. Benim
olsun Ara'nın olsun hayanmızda çok bii-
yük bir yer tutuyor Onno. Benim onüm-
deid tek insan hâlâ Onno. Bir sanatçı ola-
rak da onu Âşık Vevsel'e denk nıtuyo-
rum" diyor ağabeyı. babası, öğretmenı
için.
\rto Tunç. müzik alanında Onno ıle
farklı kulvarlarda olduklan vönündekı
yorumlara pek katılmıyor. Bır müzisye-
nin ış olarak yaptığı müzikle, hobi olarak
yaptığı müzıği birbirinden ayırarak *"Ho-
bi olarak müzik yaparsam sadece kendi-
mi sunanm. İzleyicinin seviyesi \a da dii-
şünceleri hiçbir şekilde biçimlendiremez
müziğLAncakbu işin profesyonelyönüıde
\ar. Birtakım beklentUervar" dıvor Öte
yandan ızleyicılenn, Onno'nun gerçek-
ten zevk aldığ müzıği, hob\ olarak yaptı-
ğı müzıği tanımamalanndan şikâyetçi sa-
natçı. İkı kardeşin birlikte çıkarmayı
planladıklan albümde sadece hobı ola-
rak gördükleri tarzdaki parçalara yer \ e-
rilecekti.
Cazı, 'yaşananı ses haline getirmek'
olarak yorumlayan Arto Tunç, bu neden-
le Ara Dinkijan'la birlikte ürettiklen mü-
ziklerin içlerindeki Doğu unsurlarına kar-
şın caz olduğunu. hatta Anadolulu sanat-
çılann ve Âşık Veyserin de bu bağlam-
da cazcı olduklannı belirtiyor. Kendisı-
nin Amenka'da cazın temsilcilerinden bi-
ri haline gelmesıni de buna bağlıyor Ar-
to ve ekliyor. "Ne hayaüannt, ne kültür-
lerini tanıyordum, Nasıl temsil edebilir-
dim ki onlann müziğini'"
Sabır, sabır, sabır...
Peki Amerikadaki müzik v aşamı Arto
Tunç'a neler kattı? "Sabır, sabır, sabır'."
Sanatçı 1996 y ılında Onno Tunç ıçın ger-
çekleştırdiğı 'VValking On The Endkss
Road-Mv Royal Brother" (Sonsuzluğa
Giden Yolda Yiirüyor- Benim AsilKarde-
şim" başlıklı albümünün ve Nıght Ark
gecesınin dışında da birçok proje gerçek-
leştırecek sanatçı. Onno'nun ölümünden
sonra hayatı artık bir delikli balona ben-
zetiyor Arto:
"Ne kadar üflcsen dolmuyor." Bu ana
kadar hayatı beynıyle yorumladığını be-
lirten sanatçı, Onno'nun ölümünden son-
ra ruhu. sonsuzluğu tanıdığını, şımdı bu
kavramlan öğrenmekle mücadele ettıği-
ni belirtiyor.
Güher-Süher Pekinel ile Jacques Loussier ve grubu klasik konçertoya yepyeni bir boyut getirecek
Piyano, caz, özgürlük ve Bach!Kültür Servisi - 4. Uluslararası
Caz Festivali kapsamında, Harbi-
ye Açıkhava Tiyatrosu'nda bu ak-
şam ilk olarak Güher-SüherPekv-
nel kardeşler cazseverlere. klasik
konçerto ka\Tamına yepyeni bir
boyut getiren renkli ve coşkulu
bir konser sunacaklar.
Müziğe ilk olarak piyanist olan
annelerinden aldıkları derslerle
başlayan Güher \e Süher Pekinel
kardeşler. müzikal kariyerlerine 6
yas,lanndayken verdiklen bir kon-
serle ve 9 yaşlanndayken Ankara
Fiiarrftom Orkestrası ile çalaftk
başladılar. Parıs ve Frankfurt'ta
sürdürdüklen müzikal çalışmala-
nn ardından Rodolf Serkin'in da-
vetiyle Philadelphia'ya giden
ikizîer. ayrıca Claudio Arrau ve
Leon Fleisher gibi önemli kışile-
nn yanında bulundular. New York
Juliard Musıc Okulu'ndan hem
solo hem de düet olarak aldıklan
iki ayn "music master" derece-
siyle eğıtımlerinin doruğuna çı-
kan Pekinel kardeşler, müzik ya-
şamlan boyunca dünyanm birçok
yermde konserler verdi ve pek
çok tanınmış orkestra ile beraber
çaldılar. Bach'tan Lutowski'ye
uzanan çok çeşitli albumlen olan,
önceleri, bılınçlı bir tercihle kon-
serlere daha çok önem veren iki-
lı. son zamanlarda albüm yapma-
Bach'ın mûziğindeki caz
Jacques Loussler'in
adaptasyonlan ile ortaya
çıkanldı.
ya ağırhk vermişler ve Deutsche
Grammophon, CBS, Berlın Clas-
sics ve Tedec'de albümler çıkardı-
lar. Ikili pıyano edebiyatını çok
önemseyen kardeşler. oda müzi-
ği tarzını uygularken aynı zaman-
da dünyada bir dığennin partısyo-
nunu ezberleyen ve gerektığı y er-
de birbirlenne eşlik etmek yenne
bırbirlerinin rolünü devralarak ça-
lan tek düo pıyanistler olma un-
vanına da sahipler.
Sanatın diğer dallanna olan
meraklannın. müzik dünyalannı
genişletmeye çok yardımcı oldu-
ğunubelirten ve müziği yaşamla-
nnın aynlmaz bır parçası olarak
gören Pekinel kardeşlenn müzik
dışındakı dünyalan ise oldukça
farklı. Avn kentlerde avn e\ lerde
yaşayan Süher ve Güher Pekinel,
birçok şeyi bırbırleriyle olduğu
ölçüde başkalanyla da pay laşma-
yı bilen \e ıkız olmalarına rağ-
men farklı karakterlere sahip ıki
olağanüstü piyanist. Sözün kısa-
sı bu akşamkı konserlerinin. kla-
sik konçerto ka\ramma yepyeni
bır yaklaşım ıçerdığıni belirten
Güher-Süher Pekmel kaTdeşler.
Bach' m ölümsüz eserlerinin, bu-
gün için daha yeni arayışlara ve
dene> imlere açık olduğunu belir-
tırken, bu arayışlardan bınnin de
kuşkusuz caz olduğunun altını çı-
ziyorlar. **«. Aslında caz. Bach'ın
müziğinde var. Çünkü. cazın kal-
bini oluşturan 'svving' Bach'ın
eserlerinde saklı!. İşteJacques Lo-
ussier. adaptas\onlan ile tam bu
Her beş yılda bir düzenlenen ünlü documenta sergisi açıldı
Çağdaş sanatın kalbiKasseVde atiyov
NECMÎ SÖNMEZ
KASSEL - Her beş yılda bır Almanya'nın
Kassel kentinde düzenlenen documenta ser-
gisi 21 haziranda açıldı. Bu yıl onuncu kez
düzenlenen bu etkinlik, yüz gün boyunca
Kassel kentıni, çağdaş sanatın kalbının attı-
ğı bir merkez haline getirecek. ilk kez 1955
yılında Amold Bode'nın fikriy le düzenlenen
documenta sergilerinin en önemli özelliği,
bağımsız çalışan bir sergi yapımcısının fi-
kirlerine göre çağdaş sanatın güncel eğilım-
lerini yorumlamasıdır. 10. documenta (dX)
ilkkezbirkadın seTgi yapımcısı, Fransız Cat-
herine David (1954) tarafından gerçekleşti-
rildi.
Yüzden fazla sanatçının Kassel kentinin
değişik yerlerinde sergilenen yüz elliye ya-
km çalışması. dX'a uluslararası bır karakter
kazandınyordu, ama beklenenin tersine ağır-
hklı olarak Batılı ve Latin Amerikalı sanat-
çılann davet edilip Ortadoğu, Afrika, Asya
ve Avnstralya'nın liste dışı bırakılması. Da-
vıd'in 'merkeziyetçi', riski göze almayanbir
tasanmdan (concept) yola çıkarak sergiyi ha-
zırladığını ortaya çıkardı. Davıd, sergiyi bır
tür 'manifestation cultureDe' olarak tanımla-
masına ve sanatçı ısimlerini serginin açılışın-
dan 3 gün önceye kadarbir tür devlet sırn gi-
bi saklamasına rağmen sonuçta bakış açısını
geleceğe değil. 'geçmişe' yönelten bir docu-
menta gerçekleşti.
; Gerekkendisine başlık olarak seçtiği kav-
ramlar gerekse sergi oluşturan beş ana me-
kânı şekıllendirmesi açısından Davıd' m özel-
likle 1960 ve 1970'lerdegözlemlenensanat-
sal gelişmelen 'kendine' göre yorumladıgı,
tuval resmı yerine yerleşrirme, fotoğraf. de-
sen teknıklerini tercıh ettiği, estetik değerle-
fi ön plana çıkarma savıyla 'suya sabuna do-
kunmayan' bır sergi hazırladığı dX'in ilk
bakışta ön plana çıkan özellıkleri arasında
yer alıyor.
Da\ id'ın 'documenta'yı sadece çağdaş bir
sanat sergisi olmaktan kurtanp sergı«tasan-
mını sinema. Inter-
net've radyo proje-
leriyle desteklemesı
\e 'yüz gün vüz ko-
nuk'etkinliğiyle do-
cumenta-Halle'de
her akşam kendisi-
nin davet ettiği ente-
lektüellerle konuş-
malar düzenlemesi.
izleyıcılerden bekle-
nen ilgiyi görmedi.
Sonuçta documenta
yine çağdaş sanat
eserlerinin sergılen-
diğı. toplumsal. po-
litik. sosyal tartış-
malar yenne "O var
da bu niye yok" tü-
ründen konuşmala-
nnyapıldığı bir ser-
gi durumunda.
Evet. ilk kez sanat
piyasasının etkısın-
den, bu piyasada
atılan zarlardan
uzak bir documenta
düzenleyerek Davıd
kendisine önemli
bir avantaj sağladı,
ama hatırlatılması
gereken. kendisının
sergı öncesinde sa-
vunduğu birçok na-
ıf, ütopist perspektifler. sadece konuşulmuş
sözler olarak havada asılı kaldı. Sergınm ana
karakten hakkında bilgı veren bu saptama-
lardan sonra dX'i oluşturan bölümleri ve bu
bölümlerde yer alan \şleri ele almak gereke-
cek. Sergi, Kassel kentinin değışık yerlerini
içıne alan bİT parkura (parcours) bağlı olan
bir tasanma göre kurulmuş. İlk durak, eski
Bahnhof (gar) bmalan. Burada hem binalar-
da hem peron aralannda hem de gann birçok
kısmında, kolayhkla bulunması mümkün ol-
Christine HUL kullanılmış givsileri satan
"Volksboutigue'* projesHle documenta'nın
ilgi çeken işlerinden birini gerçekleştirdi.
JL C/« documenta(dX) ilk kez bır kadın
sergi yapımcısı, Fransız Catherine
David'di. Bu kez David'in
"merkeziyetçi'. riski göze almayan bir
tasanmdan (concept) yola çıkarak bir tür
"manifestation culturelle" olarak
tanımladığı, bakış açısını geleceğe değil.
'geçmişe' yönelten "suya sabuna
dokunmayan' bir documenta gerçekleşti.
mavan projeler ser-
gılenıvor.
Peronlar arasında.
üzerınde kurukafa-
lann bulunduğu dev
bovutluşapkalan ve
belirli aralıklarla
tekrarladığı perfor-
manslanyla Brezil-
yalıTungavebıryük
vagonunun tabanmı
kendısinın tasarladı-
ğı çekiçle döverek
vagonun ıçinde ade-
ta küçük bır dağ
oluşturan lsraılli Si-
galit Landau'nun iş-
leri açık mekânlarda
sergilenen projeler
arasında dikkatı çe-
kıyordu. Gann mıs-
yonun içinde sergile-
diğı 'Inspection ts-
tanbul-HeLsinki'
isimhvıdeoçalışma-
sıy la Fransız Daniel-
le >*aDet Kleiner uzun
bır yolculuk sırasın-
daçektiği fılmlerden
oluşan bir çalışmayt
izleyicilere sunuyor-
du. Türkiye'den hıç-
bir sanatçının davet
"^™" edilmemesme rağ-
men, Istanbul'un taşıdığı geo-politık potan-
siyelle ilgilenen çalışmalann (dığer ış iseSu-
zanne Lafont'a aıttı) Kassel'de sergılenmesı
sevindiricıydı. Gann büyük ana salonunda
tavanda asılı duran ıkı yuvarlak lamba Hır-
vat Slaven Tolj'un çalışmalarıydı. Dubrov-
nık'teki bır kilıseden Kassel Gan'na taşınan
ve gece gündüz yanan bu lambalar. aydınlat-
ma görev lerinin yerine bir tür 'anunsatma' iş-
levinı ustleniyorlardı
dX'm gar bölümünde ver alan ıki katlı
Südflügel binasında. yaklaşık olarak otuz-
dan fazla sanatçının çalışmalan yer alıyordu.
Dav id'ın sergi tasanmında önemli bir rol oy-
nayan 'RerroperspeknT kavTamı. 1960 son-
rasında gelışen çağdaş sanat eğilimlerinde
'öncü' rolünü üstlenen sanatçılann çalışma-
lannın tekrar tartışılmaya açılmasını hedef-
lıyor. Bu düşünceden yola çıkarak HeüoOi-
ticica0 93^-80) v e Mkhelangelo Pistoktto'ya
aynlan büyük sergı mekânlan farklı etkılere
sahipti. Pistoletto'nun işleri dekoratifbırtek-
rarlama boyutunun ötesine geçemezken Oı-
ticica'nın çalışmalannda ise sankı daha dün
yapılmışçasına taze. malzeme seçımı ve yer-
leştırme tekniğı açısından son derece yetkin
bir solukluluk kendinı duyumsanyordu. Bu
binada Avusturyalı LoisWeinberger'ın deği-
şik coğrafi kavramlara gönderme yapan yer-
leştirmesiyle lngıhz Liam GBlick'm mımari
elemanlan kullanarak gerçekleştırdiği renk
konstrüksiyonu ve lsraılli L'riTzaig'invideo
çalışması ilgi çekiyordu.
Gardan çıkıp sizı diğer documenta sergi-
lerıne götürecek olan yola koyulduğunuzda
uzun bır altgeçitten geçmeniz gerekiyor. Bu
altgeçıdin hemen girışinde Suzanne La-
font'nun çalışmasının bır parçası olan üzeri-
ne büyük harflerle Istanbul yazılı afışler ve
zevksız apartman fotoğraflanyla karşılaşı-
yorsunuz. Altgeçıtte, Frankfurt. Bograd. Wı-
enkentlerininısımleriyle birlikte tekrarlanan
bu çalışma, Amenkalı Christine Hill'ın kul-
lanılmış giysi satan dükkânı(Volksboutique)
ve Kanadaİı Jeff\\'all'un dev boyutlu kurgu-
lanmış fotoğrafıy la birlikte. bence dX' in kent
yaşamına gönderide bulunan en cesaretli bö-
lümü oluşturuyor. VV'all'un metro gınşıne yer-
leştirilmiş olan 'Milk' isimli çalışması (1984)
altgeçidin en yetkin işiydi.
Sokakta yaşayan bır adamın elinden fırlat-
tığı süt kutusunu ve bu kutunun ıçınden dö-
külen sütü gösteren bu imge, sanatçtrun sem-
bolık anlatımı tercih ettiği ilk dönem fotoğ-
raflan arasında önemli bir noktayı nitelendir-
mektedir.
özelliği ortaya çıkartıyor. Bunu
Bach'ın sınırsız aritmetiğini boz-
madan. eserierine yeni bir şeffaf-
lık ve renk yelpazesi getirerek ya-
pabiliyor"dıyorlar. Klasik müzik
yorumculan olarak cazın, kendi-
lenne yepyeni bır özgürlük orta-
mı yarattığını söyleyen Pekinel
kardeşler geleneklerden annmış
birhalde, Bach' a yepyeni gözler-
le baktıklannı ve bu ölçüde yep-
yeni bir heyecan y aşadıklannı ifa-
de ediyorîar. İkizler. bu akşam
bızleri. bu coşkuyu kendileriyle
paylaşmaya davet ediyor.
Kendi üslubuyla Bach'ı günü-
müzde tekrar, ama bu kez caz ola-
rak yorumlayarak müziğe taptaze
bir boyut getıren Fransız piyanist
ve bestecı Jacques Loussier de
Bach'tan ılham alan ve bu ünlü
bestecinin mûziğindeki yalınlık-
tan etkılenen piyanıstlerden bi-
n.Paris Konservatuvan'ndan son-
ra o dönemin şöhretli şarkıcıla-
nndan Catherine Sauvage ve
Charles Aznavour'un konserlen-
ne katılarak onlara eşlik etti.
Özellikle Küba'da çalıştığı sırada
pek çok müzikal stil ile tamştı ve
klasik müzıkten gelen binkimini
caz ile birleştirdi. Bu arada
Bach'a olan ilgisi gittikçe derin-
leştı. Bach için: "...Hayatımın
önemli bir kısmını Bach'ın eserle-
rini çahşarak ve takdir ede-
""" rek geçirdim. O benim için
gelmişgeçmişen büyük mü-
risvendir. Onun müziği ba-
na en çok hitabeden müzik-
tir; hiçbirmüzikyapu derin-
lik \<e yaratıcılak olarak bu
müzikle karşüaştınlamaz*
dıyen Loussier. ünlü beste-
cinin müziğini yirmınci
yüzyıl ruhu içinde çalmak
isteyen bir yorumcu oldu-
ğunu belırtirken. Modern
Jazz Quartet'ın piyanist ve
aranjörü olan John Levüs'ın
aranjmanlannın kendisi için
bir aydınlanma olduğunu da
vurguluyor. Sanatçı 1959'da
Trio Play Bach'ı kurdu ve
Bach'ı yeniden yorumlama-
yabaşladı. 1980'detriosunu
dağıtan Loussier, 1985'e ka-
dar Fransa'nın Miraval böl-
gesine çekilerek kendini
beste ve müzik çalışmalan-
na verdi.
Ancak 1985'te. Bach'ın
300. doğum yıldönümü için
kendisinden Play Bach ça-
lışmasını yorumlaması iste-
nince. o da yeni bır grup
kurdu. Bu arada calışmala-
nnı vokal için senfoniler,
trompet konçertolan ve ba-
le eserlen yazarak sürdüren
piyanist. Bach'ı yeni bir yo-
rumla çaldığı iki ayn albüm
çıkardı. Bach'ın müziğinin
oluşmasında Vlvakli'nin et-
kismin büyük olduğuna ina-
nan Loussier, Bach'ın bir
armonik fikri yavaş yavaş
geliştirdiğini, Vivaldi'ninse
aynı fıkn tek bır temayla ton
renklerini değiştirerek tek-
rar ettiğini belirten pıy anist,
Vivaldi'nin müziğinde var
olan renk değışikliklenniy-
se davul ve kontrbas kulla-
narak yaratmaya çalışıyor.
Ünlü piyanist cazseverleri
bu akşam 21. yüzyıl müzi-
ğinin ruhunu yakalamaya
çağınyor.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Bir Bigadiç Gecesinin
Unutulmazlığı
Geçen hafta kadın erkek 200'ü aşkın uygar in-
sanla birlikte yaşadığım o Bigadiç gecesi 70. ya-
şın en büyük ödülü gıbi görünüyor bana.
Biliyorum, hem kişisel, hem toplumsal ve ta-
rihsel nedenlerı var bu duyarlığın.
Kişisel olan, neredeyse 30 yıl öncelere, Tür-
kiye işçi Partisi'nin Balıkesir milletvekili adayı ol-
duğum 69 seçimlerine değin uzanıyor.
Yıllaryılı sermaye egemenliğinin döl yatağın-
da beslenmiş, 141,142. maddeler öne sürüle-
rek ülkesine haince nıtelemelerle tanıtılmak is-
tenen bir kuşak, ikinci kez, şu gerçeği somut-
ladı o seçimde:
Biz varız ve var olacağız.
Yoksunluksa yoksunluk, çelmeyse çelme, sal-
dınya uğramaksa saldırıya uğramak. yalnız bı-
rakılmaksa yalnız bırakılmak ve en acı vereni
Truva atlarıysa Truva atları.
Nâzım Hikmet şiirinı okumanın bile yasadışı
sayıldığı günler...
Yalnızca üç TİP üyesi arkadaşla birlikte Biga-
diç'e gittiğim zaman, eski belediye başkanlann-
dan Ahmet Gümüş. nastl karştladı biliyor mu-
sunuz bizi?
Belki babasının dayetiştiği CHP ocağınainat,
demokrasiyı özümsemiş insanların hoşgörü-
süyle.
'Düşünceye Saygı'y\ uygarlık ilkesi sayan öte-
ki Bigadiçliler gibi.
Geçen haftakı gecenın yarattığı duyarlığın bir
dalında anlatmaya çalıştığım bu özgür insan se-
vecenliği, güzelliği var.
Öteki dalında tarıhsel gerçek.
Bigadiç halkının Kurtuluş Savaşımızın Kuva-
yi Milliyeevresindeoluşturulan 'MilisAlaylan'na
büyük ölçüde katkıda bulunduğu gerçeği.
O ateş yıllarında Ege'nin gazı kasabalarından
biri olma onurunu. bağımsızlık bilincini koruya-
rak kazandı Bigadiç.
• • •
Bigadiç Kültür ve Eğitim Vakfı'nın dayanışma
yemeğinde uygar insanları bırleştiren birincil or-
tak payda, bu kültür mirasıydı kuşkusuz.
İkincisi:
Laik cumhuriyeti koruma bilinci.
Demokrasiyı araç saydığını gizlemeyen şerı-
at kafasına karşı 'Hayatta En Hakikı Mürşit llim-
dir' gerçeğini yaşama geçırecek kurumlaşma-
yı gerçekleştirebılıyor muyuz?
iki yıl önce kendi kendilenni sorgulayarak Kül-
tür ve Eğitim Vakfı'nın çatısı altında birleşti Bi-
gadiç'in aydınlıkçılan.
İlk amaç:
Rüştü Koray Kız Öğrenci Yurdu'nu gerçekleş-
tirme yolunda imece.
Uygariığın birincil simgesi eğitim.
Eğitimin vazgeçilmez koşulu özgür insan ya-
ratmak.
Ne yapalım ki toplumsal siyasal koşulların da-
yattığı gündem bu. günümüz Türkıyesinde.
Ve ne yapalım ki sadece, Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi'ne egemen olan partileri eleştirmek-
le, sadece emek-sermaye çelişkisi gerçeğini
ezberimizde tutmakla çözülecek sorunlardan
değil bu sorun.
Insanı köleleştirmek isteyen uygarlık düşman-
lannın ıdeolojilerine yataklık eden odaklardayu-
valandıklarını görebiliyorsak bu 'kulvar'da koş-
mayı da göze alacacağız.
Büyük laf olacak, ama tarihsel görev belki de
bu.
Sözün gücünden imecenın gücüne. Kurum-
laşmaya.
Dün ÇağdaşYaşanı Destekleme Derneği'nin
istanbul'dakı Kız Meslek Okulu.
Bugün, Bigadiç'te Rüştü Koray Kız Öğrenci
Yurdu...
Belki de yann Hakkı Tonguç Özel Köy Ensti-
tüsü.
Ferit Oğuz Bayır'lar, Engin Tonguç'lar, Ba-
şaran'lar, l^hmut Makal'lar, Fakir Bakurt'lar
yaşarken.
Vox Europae İstanbul'da
• Kültür Servisi - Tüm Avrupa'yı evrensel bır
değer olan müzikle bırleştırmeyi amaçlayan Vox
Europae (Avrupa Korobu) Fevziye Mektepleri \'akfı
Işık Okullan'nın desteği iie İstanbul'da toplanacak.
Vox Europe ilk kez 1982 yılında Avusturya'da
toplanmış uluslararası bır korodur. 18 ülkeden
toplam 150 profesyonel müzik eğitimı görmüş
sanatçılardan oluşan koro 15 yıldır. her sene başka
bır ülkede konser veriyor. 1987 yılından bu yana
Hollanda'da bir vakıf olarak bırleşen grup, üyeleri
başka ülkelerden gelen bir yönetim kurulu ile
yönetiliyor. \'ox Europea'nın 8 ağustos akşamı
FMV Özel Işık Lisesı- \lu\affak Benderlı
Salonu'nda saat 19 00'da vereceğı konserde tstanbul
Devlet Opera ve Balesı Koro Şefi Gökçen Koray
konuk şef olarak yer alacak. Bu yılkı ana teması "Bir
Yaz Akşamı Sevgı ve Barış" olan koronun hedefi,
konuk olduğu her ülkede sahip olduğu Avrupa
kültür mozaiğini dinley icılere sunarak, Avrupa
insanlannı evrensel nitelığe sahip olan müzigın
yelpazesi altında birleştırmek.
TÜYAP'tan resim yarışması
• Kültür Senisi - TL'YAP tarafından bu yıl
yedincısı düzenlenen Artist'97 Istanbul Sanat Fuan
1-15 Ekim 1997 tarihleri arasında TÜYAP Tepebaşı
İstanbul Sergi Sarayı'nda yapılacak. Fuar
kapsamında güzel sanatlar eğıtimi gören öğrencileri
teşvik etmek amacıyla bu yıl üçüncüsü
gerçekleştinlen "TUYAP Genç Sanatçılar Resim
Yanşması'nakatılacak adaylann yapnlannı 15
eylüle dek TLYAP Tepebaşı İstanbul Sergı
Sarayı'nda Basın Bürosu'na makbuz karşıhğı
şahsen teslim etmeleri gerekiyor. Türkiye'de güzel
sanatlar fakültelennde okuyan öğrencilerin tek
resim ile katılabileceği yanşmada tuval üzerine
yapılmış resimlerin bir kenannın 150 cm olması
gerekiyor. Yapıtlan, Doğan Paksoy. Prof. Ergin Inan,
Ertan Mestçi, Prof. Kemal İskender, Kıymet Giray,
Lütfiye Kalaycı, Prof. Mustafa Plevneli. Prof. Özer
Kabaş ve Yahşi Baraz'dan oluşan bır seçici kurul
değerlendırecek. Yanşmada ödül ve mansiyon alan
ve seçici kurul tarafından sergilenmeye değer
bulunan eserler 1-15 ekım tarihleri arasında
düzenlenecek olan 7. İstanbul Sanat Fuan'nda
sergilenecek. (Aynntılı bılgi için: 252 50 70-10 ha»)