Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Ekmekçi
Meydanı
• Haber Merkezi - Bir
süre önce kaybettiğimiz
gazetemız yazan Mustafa
Ekmekçi'nın adı Alıağa
Beledıyesi'nce bir
meydana verildi. Belediye
meclisi karanna göre
Barbaros Caddesi.
Cumhuriyet Caddesi ve
tstiklal Caddesi'nın
kesıştiği meydana Mustafa
Ekmekçi Meydanı, Yalı
Mah. 182 Sokağa Şükran
Kurdakul Caddesi, 3. Sahil
Bandına ise Criton Curi
Sahıl Bandı isimleri
verildi.
Adliyede sarık
gerginligi
• İstanbul Haber
Servisi - Milli Güvenlik
Kurulu"nun(MGK)28
şubat kararlanndan sonra
polisın. başta Fatih olmak
üzere tstanbul'un çeşitli
semtlerinde
gerçekleştirdiği
•göstermelik'
operasyonlann bir benzeri
de dün Sultanahmet
Adliyesi'nde yaşandı.
Fotokopi çektirmek için
adliyeye girmek isteyen ve
bir savcıya hakaret ettiği
ileri sürülen Arif Akpınar
adlı sanklı bir kişi polis
tarafından engellenmek
istendi. Gözaltına alınan
Akpınar. savcılığa
çıkanldıktan sonra serbest
bırakıldı
Haliç Köprüsü
onarılacak
• İstanbul Haber
Ser\ isi - Atatürk
Köprüsü"nden sonra şimdi
de eskı Haliç Köprüsü
bakıma alınıyor.
Karayolları 17. Bölge
Müdürü Sefer Tırman'ın
yaptığı açıklamaya göre,
çalışmalara 14temmuz
pazartesi günü başlanacak.
Köprünün Okmeydanı-
Topkapı yönündeki
çalışmalann ilk bölümü,
14 temmuz-5 ağustos
arasında gerçekleştırilecek.
Trafiğın aksamaması için.
çahşmalar 22.00-07.00
saatleri arasında
yürütülecek. 6 ağustos-12
ağustos arasında ise eski
Haliç Köprüsü'nün
Okmeydanı-Topkapı yönü
tamamen trafiğe
kapatılacak. Topkapı-
Okmeydanı yönündeki
çalışmalara ise 13
ağustosta başlanacak.
Çahşmalar. 5 eylüle kadar
22.00-07.00 saatleri
arasında sürdürülecek. 5
eylül-11 eylül arasında
köprünün Topkapı-
Okmeydanı yönü trafiğe
tamamen kapatılacak.
Ölüm orucunun
yıldönümü
• İstanbul Haber
Ser\isi - Cezaevlerinde
geçen yıl yaşanan ölüm
orucu ve süresiz açlık
gre\ i eyleminde hayatını
kavbeden 12 tutuklu ve
hükümlü, Ümraniye
Cezaevi'nin önünde anıldı.
Geniş güvenlik önlemleri
altında bir araya gelen
Tutuklu, Hükümlü Aileleri
ve İnsan Hakları İçin
Yardımlaşma Demeği
(TİYAD) üyesi aileler,
ölüm orucu eyieminde 12
kışinin ölmesiyle ilgili
olarak dönemin Adalet
Bakanı Şevket Kazan'ı
suçladı.
Tarihi eser
kacakcıları
• İstanbul Haber
Servisi - İstanbul'da, MÖ
2000 yılınaaıt altın ve
gümüş kaplı küpe ile
koyun, boğa. keçi ve aslan
heykelciklerini polise 300
bin dolar karşılığında
satmak isteyen 10 kişi
suçüstü yakalandı. Ağn,
Bitlis \e Tokat'ta yapılan
kaçak kazılardan elde
edildiği belirtilen tarihi
eserlenn arasında. dünyada
bir eşi olmayan altın
kaplamalı bir heykelciğin
de bulunduâu bildirildi.
Arınç'a
sahtecilik davası
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) -Müfettiş
raporları doğrultusunda
savcilıkça hazırlanan
iddianamede "'evrakta
sahtecilik ve sahte evTak
düzenlemek"le suçlanan,
bir süre önce DYP'den
ıstifa eden tzmir Bağımsız
Milletvekili Turan Annç'ın
yargılanması için
dokunulmazlığının
kaldırılması istendi.
ÇHD, 80 bin kişiyi ilgilendiren yasanın kabul edilmesi için güç veriyor
Af yasasma sivü destekANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Çağdaş Hukukçular
Derneği (ÇHD) Genel Başkanı
a\ukat Aydın Erdoğan. Devlet
Bakanı Salih Yıldırım'ın P-
KK'ye istem dışı yardım \e ya-
taklık etmekten yargılanan 80
bin dolayındaki kişiye yönelik
af yasası önerisini destekledik-
lerini bildirdı.
Erdoğan,yaptığı açıklamada.
"Hukuksal açıdan bir kimse
istcmeden. iradesi dışında
maddi veva manevi baskı ve
korkunun etkisi ile PKK'ye
yardımcı olmuş ise, 'örgüte
yardım ve vataklık etme" suçu-
nu işlemiş olmaz. Bu kişiler
suçlu değil. suçun mağduru
olurlar" dedi.
Bu yasa teklifıne karşı çıkma-
nın haklı bir nedeninin olmadı-
ğını kaydeden Erdoğan, "An-
• Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı avukat Aydın Erdoğan. Devlet
Bakanı Salih Yıldınm'ın PKK"ye istem dışı yardım ve yatakhk etmekten
yargılanan 80 bin dolayındaki kişiye yönelik af yasası önerisini
desteklediklerini bildirdi.
cak kin, nefret ve intikam
duyguları ile baktıkları için
kimi çevreler. mağdur olan in-
sanların cezaevinden çıkma-
larına karşı çıkıyor? Bu bü-
yük bir yanılgıdır'' diye ko-
nuştu. Erdoğan. sorunun hassas
\e önemli olduğunu, büyük bir
ciddiyet ve sorumlulukla tartı-
şılması gerektiğini vurguladı.
Erdoğan şunlan söyledı:
"Af, her dönemde hassas
olan, ceza hukuku, sivasal ve
sosyal vönden bilimsel temel-
de doğru ele alınması gereken
bir konudur. Özellikle siyasal
sorunların yoğunlaştığı, bu-
nalımın ağırlaştığı dönemler-
de, devlete karşı suç işlemek-
le itham edilenler. temel hak
ve özgürlüklerin gözardı edil-
diği yargılama süreçlerinden
geçirilerek ağır biç.imde ceza-
landırılmaktadır. l Ikemi/ bu
bunalımları aralıklarla 1960.
1971, 1980 \e 1984ten sonra
yaşamış ve halen de yaşamak-
tadır. Bunalımın hafıflemesi.
bunalım sürerken haksızlığa
uğrayanların iyice çoğalması
ya da çıkış sürecine girilmesi
ile haksız yargılamaların do-
ğurduğu sonuçları gidermek
akla gelmektedir. 1960 sonra-
sı DP'lilerin affı, 1974 affı,
1987 ve 1991 şartlı salıverme
düzenlemeleri bu şekilde de-
ğerlendirilebilir."
Sorunun hassas ve önemli ol-
duğunu vurgulayan Erdoğan.
"Sorunun büyük bir ciddiyet
ve sorumlulukla tartışılması
gerekir. Yoğun duygular var-
dır. Olaylarda yaşamlarını yi-
tirenlerin yakınlarının duyar-
lılığı çok yüksektir. Tartışma
yapılırken bu duyguların is-
tismarına izin verilmemelidir.
Ancak, sorun duygusal bakıl-
mayacak kadar önemlidir"
dedi. Yargılama hukukunda ay-
nmcılık yapıldığına dikkat çe-
ken Erdoğan. CMUK uyannca
bir suçu işlemekle itham edilen
sanığın, ifadesi alınırken a\aıkat
bulundurma hakkının olduğunu
anımsattı. Erdoğan, daha sonra
şöyle dedi:
"Avukat bulundurmadan
alınan ifade mahkemede dik-
kate alınmaz. Siyasi suçları iş-
lemekle itham edilenin bu
hakkı yoktur. CMUK'taki bu
ayrımcı kurallar Manisa ör-
neğinde olduğu gibi, eline
silah almamış çocukların,
poliste işkence altında alınan
ifadelerle silahlı çete üyesi o-
larak TCY'nin 168/2. mad-
desi ile cezalandırılmaları
sonucunu doğurmaktadır. Bu
durum işkence sonucu elde
edilen ifadelerle haksız mah-
kûmiyet kararlarının veril-
diğini gösteriyor. Bu kural-
ların herkese eşit uvgulan-
ması gerekir."
Hükümeti destekleyen çalışma yaşamı temsilcileri, vaatlerin yerine getirilmesini istiyor
Sivil örgüder güvenoyu verdiANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Iktidarların
programlarda öngördükle-
ri projeleri yaşama geçir-
mediklerine dikkat çeken
çalışanların temsilcileri.
genel olarak olumlu bul-
duklan 55. hükümetin
programında \aat edilen-
lerin yerine getinlmesını
istediler. Kamu Emekçile-
ri Sendıkalan Kontederas-
yonu(KESK) Genel Baş-
kanı Siyami Erdem ise,
programdakı olumlu he-
deflenn yaşama geçiril-
mesi için "devlet içinde
kadrolaşma" gerektiğıne
dikkat çektı.
Türk-İş Genel Başkanı
Bavram Meral. gelirda-
ğılımı adaletsizliğınin gı-
derilmesi, işsızlik sigorta-
sı. kayıt dışı sektörün ka-
yıt altına alınması gibı ko-
nulann programa alındığı-
nı. bunlann yerine getıril-
mesi gerektiğini belırttı
"Taleplerimiz dikkate
alınmış. Programın eksi-
ği de olsa zaman içinde
yerine gelir" diyen Me-
ral. programda Güneydo-
ğu sorununa yaklaşımı da,
"Sosyal ve ekanomik
açıdan kalkınmaya ön-
celik verilmesinden
memnunuz. İş. aş olursa
sorunlar aza iner. Köv-
lüye hizmet üretilirse so-
runlar çözülür" dıye de-
Serlendirdı. Meral. RE-
FAHYOLa karşı Türk-İş.
DİSK. TESK. TİSK ve
TOBB"un oluşturduğu sı-
vil girişimin, ANAP. DSP
\e DTP hükümetını "söz-
lerini yerine getirdiği"
sürece destekleyeceğini
söyledi.
DtSK Genel Başkanı
Rıdvan Budak. hükümct
programında bir olumlu-
İuk sezdiklerini, ancak ön-
görülenlerin yerine getıri-
leceği konusunda kaygılı
olduklannı anlattı. Budak,
programda çok büyük atı-
lımlar gözükmedığini be-
lirtirken. "Türkiye için,
süreç bakımından bü-
yük bir fırsat var. Yeni-
den Türkiye'nin RP'nin
gerici ve tutucu siyasal
anlayışıyla darbe-şeriat
ikilemi arasında kalmak
gibi bir olumsuzlukla
karşılaşmasını istemi-
yorsak hızla sosyal ada-
leti gerçekleştirmeliyiz,
hukuku egemen kılmalı-
yız. Bir yıllık hükümet
tanımlaması bunun için
doğru değildir" dedi.
Siyami Erdem ise, çete-
ler. şaibeler ve genciler
üzenne kurulu REFAH-
YOL hükümetinin toplu-
mu bunalıma sürüklediği
ıçın istifa etmek zorunda
kaldığını anımsatarak ye-
ni hükümet programının,
demokratik süreçlerin iş-
lememesi sorununa bağlı
olarak değerlendirilmesı
gerektiğini belırtti.
Plktl
ÇIKU
S e r b e s t
bırakıldığı Ümraniye Cezaevi'nin
ö n ü n d e açıklama yapan sanatçı Şanar Yurda-
tapan, tutuklanmasının yasadışı olduğunu belirterek, "İçerde daha az tutuklu, dışarıda ise daha
çok tutuklu var. Artık 'Susma sustukça sıra sana gelecek' sloganı yerine 'Susma sustukça Susur-
luk' sloganı kullanılmalı" dedi. Kendisiyle ilgili iddialarda bulunan DGM Savcısı Sudi Güler hak-
kında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Şanar Yurdatapan, "Murat Demir ve Murat İpek,
sağ görüşlü tutukluların. devlet çetesi sanıkları emniyetçilerin ve İbrahim Şahinler'in bulunduğu
Metris Cezaevi'nde kalıyorlar. Orada işkence görüyorlar. Poliste beni suçlamalarına şaşırmadım.
Onlann nankör insan olduklannı sanmıyorum. Ama özgürce gerçeği söyiemeleri için güvcnliklc-
rinin sağlanması ve Cmraniye've yollanmalan gerekir" diye konuştu. Cezaevinde 8 tane beste yap-
tığını vurgulayan Yurdatapan, daha sonra cezaevinde unuttuğu elektrikli tıraş makinesini alarak
çocuğunu görmek için evine gitti. (Fotoğraf: ALPER TURGLT)
RP'li Kazan, sorumluluğun Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay'a ait olduğunu söyledi
RP: Batı Çalışma Grubu yasadışı
• Genelkurmay bünyesinde
dinci gericiliğe karşı
çahşmalar yapması için
oluşturulan Batı Çalışma
Grubu'nun anayasal ve
yasal dayanağı
bulunmadığını ileri süren
Şevket Kazan, "2 ay önce
öğrendik, gereğini yaptık"
dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP Genel Başkan
Yardımcısı Şevket Kazan, Ge-
nelkurmay Başkanlığı bünye-
sinde oluşturulan Batı Çalışma
Grubu'nun "anayasal ve yasal
dayanağı bulunmadığını"
söyledi. REFAHYOL hüküme-
tinin ikı ay önce bu olaydan ha-
berdar olduğunu, ancak ordu-
nun itibarını zedelememek için
deşifre edılmediğını savunan
Kazan. "Dönemin Başbakanı
konuyu gereken verlere ilet-
miştir. Bundan sonra sorum-
luluk Cumhurbaşkanı'na ve
Genelkurmay Başkanı'na ait-
tir" dedi.
Kazan, REFAHYOL hükü-
metinin 2 ay önce Batı Çalışma
Grubu hakkında bilgi sahibi ol-
duğunu anımsattı
Sorumlu hareket ettiklenni ve
bu bilgiyi basına sızdırmadık-
lannı kaydeden Kazan, "Bir-
kaç kişinin yaptığı anayasal ve
yasal dayanağı olmayan bu ça-
lışmayı orduya mal etmek
yanlıştır" diye konuştu. Kazan,
"Batı Çalışma Grubu'nun ha-
zırladıği belgede darbe yapı-
lacağı izlenimini edindiniz
mi" sorusuna. "Yasaya aykın
bir çalışma. Sivil kurumların
vatandaşları fişlemesini basın
"insan haklanna aykın" diye
eleştirmedi mi? Sivil kurum-
ların bir ölçüde güvenlik için
bclki bunaihtivacı vardır. An-
cak görevli olmayan kurum-
lar bu yetkiyi nereden alıyor?
Vaptığı işin anayasal, yasal
kaynağını göstersin" yanıtını
verdi.
Kazan, bu çalışmadan haber-
dar olduktan sonra neden yargı-
ya başvurmadığının sorulması
üzerine. "O konuda görev ya-
pacak kişi Adalet Bakanı de-
ğildir. Görev yapacak kişi ka-
nunlarla belirlcnmiştir"' dıye
konuştu.
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Ahmet Zeki Okçuoğlu
kimdi diye soranlannız olabı-
lir. Ahmet avukat, son dönem-
de yayıncılık yapıyordu. Ka-
çıncı kez cezaevine giriyor bi-
lemiyorum. Bir yıl kadar önce
cezaevinden çıkmış ve bir ya-
yınevi kurmuştu. Kürt tarihine
ilişkin belgesel kitaplaryayım-
lıyordu. işine yeni ısınmıştı ki,
1993 yılında Azadi gazetesin-
de yazdığı bir yazı nedeniyle
yeniden hapsi boyladı.
Ahmet Zeki. Kürt sorunu-
nun barışçı çözümü için gay-
ret gösteren bir Kürt aydını.
Yıllardır, bu konuda yazdıkları
ve konuştuklan yüzünden ba-
şı beladan kurtulmuyor. Geç-
mişte PKK'ye yönelttiği eleş-
tiriler yüzünden de epeyce
tehdit almıştı. Son yılların en
büyük acısını Kürt aydınları
çekiyor. Ne Isa'ya ne Musa'ya
yaranabiliyorlar. Kürt sorunu-
nun banş içinde ve eşitlik te-
melinde çözümünü savunun-
ca, devletin baskısına uğru-
yorlar. cezaevinin yolunu tu-
tuyorlar. Bir kısmı ise Güney-
doğu'da faili meçhul cinayet-
A. Zeki Okçuoğlu yine hapiste
lerde ortadan kaldırıldılar.
Ahmet Zeki, Terörle Müca-
dele Yasası'nda yapılan deği-
şiklıkten önce 7 ay fazladan
yatmıştı. Ahmet'in eşi ve avu-
katı Eren Keskin, bu fazladan
yatılan cezanın şimdi yataca-
ğı 10 aylık cezadan düşürül-
mesı talebiyle mahkemeye
başvurmuştu. Savcılığın
olumlu görüş bildirmesine
karşın İstanbul Ikinci Ağır Ce-
za Mahkemesi, başvuruyu
reddederek Ahmet Zeki'nin
bu cezayı da yatmasını karar-
laştırdı.
Eren Keskin, karan yazılı
emir yoluyla bozdurma baş-
vurusunda bulunduklarını be-
lirtti. Keskin, yapılan haksızlık
konusundaki tepkilerini şöyle
dile getirdi: "Ahmet şu anda
boşuna yatmakta. Mahkeme-
ler, bizim olayda çok cimri
davranırken başka bazı olay-
larda ço/c 'bonkör' davranabı-
liyortar. Ömeğin Mehmet Ali
Ağca'y/ hapisten kaçırıp son-
ra da kendilerinı ihbareden ul-
kücüyü öldürmekten sıkıyöne-
tim mahkemesinde 12 yıl 6 ay
hapıs cezasına çarptmlan ve
uzun süre yakalanamayan Ze-
ki Peker olayında farklı bir
yol izlendi. Zeki Pekerisimli ül-
kücü, bundan 4 yıl önce Y.P.
isimli kadını öldüresıye döve-
rek felç olmasına neden ol-
muştu. Olaydan sonra 2 yılya-
kalanamadı. Ardından bu kışi-
nin serbestkaldığını öğrendik.
Zeki Peker, dosyasına eklenen
sahte bir karaha önceki aldığı
cezadan beraat etmiş göste-
riliyordu. Küçük Çekmece As-
Iiye Ceza Mahkemesi'nde yar-
gılanması sırasındada 7ayha-
pis yattığı dosyasına eklen-
mişti. Işte bu yattığı öne sürü-
len 7 aylık süre, yatacağı ce-
zadan düşülerek tahliye edil-
miş. İstanbul 1. Ağır Ceza
Mahkemesi, Küçük Çekmece
Asliye Ceza Mahkemesi'yle
yazışmaya bile gerek görme-
den, eskiden yattığı iddia edi-
len cezadan, yeni cezasını
düşmüş ve ülkücü katili ser-
best bırakmış. Kararın sahte
olduğu bir süre sonra anlaşıl-
dı. Ahmet ise gerçekten fazla-
dan yattığı halde, mahkeme
bu süreyi yatacağı cezadan
düşürmüyor."
Okçuoğlu, sadece bir ör-
nek. Kürt sorununda barışçı
çözümü savunan Kürt aydını-
nın başına nelergelebileceği-
nin çarpıcı örneği. Şimdi yeni
bir hükümet kuruldu. Düşün-
ce suçlarının ortadan kaldırıl-
ması gerektiğini programına
yazdı. Cezaevinde ise Ahmet
gibi düşüncesi nedeniyle ha-
piste yatan çok insan var.
•••
Türkiye'nin içine düştüğü
kargaşanın en temel nedenle-
rinden birisi Güneydoğu'daki
savaş. Bu savaş nedeniyle her
şey altüst oldu. Bu savaştan
ekonomik ve siyasi çıkar elde
eden çeteler, Türkiye'yi bir ka-
nunsuzluklar ülkesi halıne ge-
tirdiler. Köstebekler. darbeci-
ler hep bu bitirilmek istenme-
yen kanlı savaşın ürünleri. Ah-
met Zeki'leri kim, neden sus-
turmak istiyor, bunun üzerin-
de iyi düşünmeliyiz. Barış is-
teyen Ahmet Zeki'ler hapse
atılınca silahlar konuşuyor, çe-
telerin borusu ötüyor. işte Su-
surluk çetesi; hepsi şoveniz-
min rüzgârıyla ve savaş ge-
rekçesiyle dokunulmazlık ka-
zandılar. Türkiye'yi kana bula-
dılar.
Hükümetin önündeki en te-
mel sorun Güneydoğu'da sü-
rüp giden savaş. Ecevrt, ilk
gezisini Diyarbakır'a yaparak
eski hükümetlerin başlattığı
birgeleneği sürdürdü. Her ye-
ni kurulan hükümet bu soru-
nun önemini biliyor, ancak
sonra ne olursa oluyor ve hü-
kümetler ellerini kıpırdatamı-
yor, savaşa ve şahinlere tes-
lim oluyorlar. Yine aynı nokta-
dayız. Ahmet Zeki yine hapis-
te ve hükümet ilk gezisini
Diyarbakır'a yaptı. Aynı filmi
bir kez daha görmek is-
temiyoruz.
CUMARTESİ • '•
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOÖLU
Kimlik Kaybı
Yazının başlığı gazetelerde görmeye alıştığımız
duyurulara benziyor: "Kimliğimi kaybettim. Yenisi-
ni alacağımdan eskısimn hükmü yoktur." Benim bu^
rada sözünü etmek istediğimse, "kişilik" kavramı-
nın karşılığı olan "kimlik". Yazı başlığı olarak başka
seçeneklerim de vardı: Kişilik kaybı, kişilik parça-
lanması, kimlik dağılması, vb... Belkı de bütün bu
kavramların toplamı, anlatmak istediğimi daha ek-
siksız tanımlayabılir...
Kimlik kaybı kişiler için de toplumlar için de söz
konusudur. Kişi. kendisinı, kişiliğini oluşturan de-
ğerleri yitirebilir, özbenliğıne yabancılaşabilir, belki
de en temel duygumuz olan "kendi olma" duygu-
sunu kaybedebilir. Çok çeşitli nedenlerle, olmak is-
temediği bıri olmaya zorlanabilir... Ya da, daha da
kötüsü, ne olduğuna. ne olmak ıstediğine tümüyle
yabancılaşabilir. Bir değini yazısında ayrıntılarına.
girilmesi olanaksız bütun bu ve benzer olgulann
sonucu (kişi ayrımında olsun ya da olmasın) kimlik
kaybı, kişilik parçalanmasıdır...
Kimlik kaybı ya da dağılmasının nedenleri kişisel
(bireysel) olduğu ölçüde tedavisi de kişisel (birey-
sel) olabilecektir. Fakat nedenlertoplumsalsa, baş-
ka bir deyişle kıtlesel kimlik kayıpları, kişilik yttim-
leri söz konusuysa, o toplumu oluşturan (oluştur-
duğu var sayılan) değerlerin sorgulanması gerekir...
• • •
Atatürk'ün kendi eliyle kaleme aldığı, "Cumhu-
riyeV'm önceki hafta ek olarak verdiği "Yurttaşlık
Bılgilen"n\n 18. sayfasında şu cümleler yer alıyor:
"...vicdanlanmız üzerınde etkilı olan ruhsal yaşam,
toplum bireylerı arasındaki etki ve tepkilerden olu-
şur... Gerçekte toplum, yoğun bir düşünce ve ah-
lak etkinliklerinin odağıdır..." Kişi-toplum ilişkisinin
diyalektiği konusunda bu "toplumcu" ve sadece
yazıldığı 1930'lu yıllar bakımından değil bugün için
de modern görüşlerı gunumüz Türkiye toplumuna
uygulayacak olursak şu soruların sorulması gere-
kir: Günümüz Türkiye toplumu tek tek bireylerin
vicdanını nasıl bir toplumsal yaşamla etkilemekte-
dir?Toplumumuzun bireyleri arasındaki etki vetep-
kilenn temellerinı hangi değerler oluşturmaktadır?
Günümüz Türkiye toplumu acaba hangi "yoğun dü-
şünce ve ahlak etkinliklerinin odaçj/"dır?..
Her biri derinliğine araştırma konusu olabilecek
sorulan yine değini düzeyinde yanıtlamak zorunlu-
luğuyla söylenebılecekler ise şunlardır: Günümüz
Türkiye toplumu ekonomik-siyasal-kültürel altüst
oluş içindedir. Köylerden kentlere göçen (ve göç-
mekte olan) kıtleler geleneksel değerlerinden kop-
makta, yeni, modern değerler de yaratamamakta-
dırlar. Türkiye. geleneksel kırsal-taşra değerlerini
yıtırmiş, modern kent külturunu de gerektiğince ya-
ratmayı başaramamış bir ulke görünümündedir...
Her türlü yurttaşlık, çağdaşlık. ınsanlık bilincinden
yoksun genç bir nüfus ya amaçsız, umutsjjz, başı-
boş; ya kör bir öfke içinde saldırgan; ya dizginsiz
birtüketim ahlakının, çıkarcılığın ve bireyciliğin kö-
lesi; ya "milli ve manevi" yaftası yapıştırılmış sah-
te, geri, çağdışı birtakım safsatalann oyuncağıdır...
Toplumun çeşitli yaş gruplan. çeşitli kesimleri için
benzersaptamalaryapılabilir... Bütün bunlann top-
temı ise toplumsal kimlik kaybı, kişilik yitimidir...
• • •
7 temmuz pazartesi günü TBMM'de okunan hü-
kümet programının eğitime ilişkin bölümünde şu
cümleler yer almaktadır "...eğitimin tüm kademe-
lerinde Atatürk ilke ve inkılaplannı öğrenmiş, milli,
manevi ve ahlaki değerlerimizi benimsemiş, bilim-
sel düşünceye yatkın, bilgi çağının gereklenni yeri-
ne getirebilecek bilgi ve becerilehe donanmış insan-
laryetıştirmek temel amaç olacaktır..."
Hangi, "milli, manevi ve ahlaki değerierimiz?"Hü-
kümet programının Meclis'te okunduğu 7 temmuz,'
Türkiye'de "Matbaacılar Günü" olarak kutlandı ve
Türkiye'ye matbaayı getiren ibrahim Müteferrika
Galata Mevlevihanesi içinde yer alan mezarı başın-
da (Basım Sanayi ve Eğitim Vakfı'nca) anıldı. İbra-
him Müteferrika'nın gerek basımevi kurucusu, ge-
rekse yazdığı risalelerle çağdaş kültür ve siyaset ta-
rihimizdeki öncü yerı, "milli, manevi, ahlaki değer-
lerimizin acaba neresındedır? Gözboyayıcı, içerik-
siz, boş sözlerden vazgeçilerek, İbrahim Mütefem-
ka 'lardan başlanarak bırkaç yüzyıllık çağdaşlaşma
tarihimızin sağlam bilinci eğitim yoluyla gençlerimi-
ze kazandırılacak mı? (Değerli düşünce ve sanat
adamı Metin Erksan'ın birkaç gün önce "Cumhu-
nyef'tekı yazısında sözünü ettiği) 1930'lu yıllann
Lise Filozofi Program Kılavuzu" düzeyinde yakla-
şımlar, eğitim programlarımızda yeniden etkili ola-
cak mı? Eğitim kurumlarımızda klasik ve çağdaş
Batı düşüncesınin sağlam bilinci gençlerimize ka-
zandırılacak mı? Yoksa, "milli, manevi, ahlaki değer-
lerimiz" tekerlemesı bıktırasıya yinelenip duracak
mı?
•••
Günümüz Türkiye toplumunun uğradığı kimlik
kaybının, kişilik yitiminın önlenebilmesinin, topluma
kimlik, kişilik kazandırılabilmesinin biricik yolu, şab-
lon düzeyinde yinelenip duran her türlü sloganın bir
yana bırakılması. (ekonomik, toplumsal vb. önlem-
lerin yanı sıra), çocuklarımıza, gençlerimize sağlam
bir çağdaşlık bilinci kazandırmak için uygulamaya
geçilmesidir... Kimlik belgesi kaybının zararı, "hü-
kümsüzdür" ilanı ve yenisinin alınmasıyla gideril-
mektedır. Toplumların kimlik kaybı ise, kişılerinkine
göre daha uzun bir süreçte de olsa, yok oluştur...
Yargıtay, yeni
başkanını seçti
ANK.ARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Yargı-
tay'ın tanhinde ilk kez bir
Birinci Başkan. büyük
bir oy farkıyla tek turda
başkan seçildi.
Yargıtay Birinci Baş-
kanlığfna. Başkanvekilı
ve Ceza Genel Kurulu
Başkanı Mehmet Uygun
seçildi. Yargıtay'da adı-
nın açıklanmasını iste-
meyen bir üye, seçimi de-
ğerlendirirken. "Yargı-
tay'da birlik ve bütün-
lük sağlandf dedi.
Müfıt L'tkunun 4 yıl-
lık görev süresini doldu-
rup emekliye aynlmasıy-
la boşalan Yargıtay Birin-
ci Başkanlığı için. dün
Yargıtay Büyük Genel
Kıırulu'nda seçim yapıl-
dı. Yargıtay Başkanveki-
li ve Ceza Genel Kurulu
Mehmet L ygun
Başkanı Mehmet Uygun,
birinci turda 151 oy ala-
rak Yargıtay Birinci Baş-
kanlığı "na seçildi. Diğer
adaylar 6. Ceza Dairesi
Başkanı Necdet Mutiş
40, 6. Hukuk Dairesi
Başkanı Ömer Nurettin
Doğan ise 37 oy aldı. 4 oy
ise boş çıktı. Mehmet
Uygun seçildikten sonra
makamına geçmeden ön-
ce tebrikleri kabul etti.