Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 1997 CUMARTESJ
Türkeş'ten
RP'li Yılmaz
başvurusu
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Gen'el Başkan
Vekili Tuğrul Türkeş,
RP'li Şevki Yılmaz'ın
açıklamalannı "çirkin ve
seviyesiz" olarak
değerlendirerek.
"Yılmaz'ın hacirve
vesayet altına alınması
için Asliye Hukuk
Hâkimliği'ne
başvuracağım" dedi.
Yılmaz'ın sözlerinin
bütün milletvekilleri gibi
Türkeş ailesıni de rencide
ettiğini kaydeden Türkeş,
"Sayın Yılmaz, bu
sözleriyle cezai
ehliyetinin varlıği
konusunda hepimızde
tereddütler doğmasına
neden olmuştur. Bu sözler
aklı başında. iyı niyetli
birinin söyleyebileceğı
sözler olamaz" dedi.
Emeklilerin
sendikalaşma
hakkı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Emekli-Sen, hazırladığı,
emeklilere sendikalaşma
hakkı tanıyan yasa
taslağını TBMM Başkanı
Mustafa Kalemli'ye
sunduktan sonra.
milletvekıllerine de
gönderme karan aldı.
Taslakta, toplarn sayılan
4.5 milyona varan
emeklilerin sorunlannın
ancak "sendikalaşma"
yoluyla aşılacağı
vurgulanarak. "Sendika
hakkı, çalışanlar ve
çahştıranlar dışında,
ülkemizin taraf olduğu
uluslararası anlaşmalarla
herkes için tanınmıştır"
denildi.
PKK
operasyonu
• ANKARA
(Cumhurhet Bürosu) -
Ankara Emnı>et
Müdürlüğü, 30 mayısta
başlatılan operasyonlar
sonucu PKlC'nın gençlik
örgütlenmesı içinde yer
aldıklan öne sürülen 11
öğrencinin gözaltına
ahndığını bildirdi. Ankara
Emniyet Müdürlüğü'nden
yapılan acıklatnada,
"Şahıslann yapılan
sorgulannda: PKK'nin
Yunanistan'da bulunan
kamplannda bomba
eğitimi göstermek
amacıyla kandırdıklan
öğrencileri; yasal
yollardan pasaport ve
uçak biletlerini alarak.
Avrupa ve Romanya
üzerinden Yunanistan'a
gönderecekleri ve
eğitimleri sonucu,
ülkemizde bulunan
ekonomik ve turizme
yönelik hedeflere eylem
yapmak üzere Türkiye'ye
yoHayacaklan
belirlenmiştir" denildi.
Sabancı
umutsuz
• ÇANAKKALE
(Cumhuriyet) - tşadamı
Sakıp Sabancı,
yannlardan umutlu
olmadığını söyledi. 18
Mart Üniversitesi'nin
"Onursal Doktora" ödülü
için Çanakkale'ye gelen
Sabancı. geleceğin
karanlık olduğunu
vurgulayarak, "İstikrarlı,
güçlü hükümetler
kurulmadıkça, 5 lider
aralanndaki kavgayı
bitirmedikçe bu zikzaklı
yoldan Türkiye
kurtulamaz. Devamlı
seçim yerine, 'Seçim bitti,
geçim başladı' anlayışını
ön plana çıkarmak lazım"
diye konuştu.
Ateş'ten tarihi
eser sorusu
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) - RP
"Istanbul Milletvekili
Azmi Ateş, İçişleri
Bakanı Meral Akşener'e,
Çanakkale'nin Saros
Körfezi'nde batık bulunan
tarihi bir geminin
incelenmesi amacıyla
yapıian ve dalgıç Suphi
Oral'ın ölümüyle
sonuçlanan dalışın izinsiz
olduğu iddialannı sordu.
Ateş, Kültür Bakanı
Ismail Kahraman'ın
yanıtlaması ıstemiyle
verdiği önergede de.
ICapıdağ Müzesi'nde.
sergilenen birçok eserin
esrarengız bır şekilde
ortadan kaybolduğu
iddialannın doğru olup
olmadığını sordu.
HABERLER
Türk solu Avrupa solunun başarısım değerlendirdi.
Kazanan 'önce insan' ilkesiMİYASE İLKNLR
BARAN UNCU
Sovyetler Birliği'nin dağılışı ve
1980'li yıllarda Ingıltere'de Mar-
garet Thatchcr, ABDde de Ronald
Reagan öncülüğünde gelişen ve
yalnız A\Tupa'yı değil tüm dünya-
yı etkisine alan liberalizm kasırga-
sı etkisinı yitirdi. Ülke ekonomisi
ve AB'nin ekonomik sisteminin çı-
karlan adına çalışanlara, işsizlere
ve yoksul kesimlere dayatılan 'aa
reçete"yı Avrupalı sol seçmen red-
detti. Sovyetler'in çözülmesini fir-
sat bilen kapitalistlerun "sol bitti,
ideolojiler ökjü. artık küreseUeşme
zamanı" türünden propagandalan
solun Avrupa ve eski Doğu Blo-
ku'nda yenıden yükselmesıyle ge-
çerliliğini yitirdi. Sol yenıden to-
parlandı ve "önce insan" sloganını
ön plana çıkararak liberalizmı ağır
bir yenilgiye uğrattı. Emek ve ser-
maye var oldukça solun bitmeyece-
ğı de görüldü.
Tûrkiye'deki sol partilerin büyük
bir kısmı Avrupa'da solun yükseli-
şini emeğın ve insanın öne çıkanl-
masına bağlarken İP Genel Başka-
nı Doğu Perincek. gerek lngilte-
re'de gerekse Fransa'da başan kaza-
nan sol partilerin neo-liberal oldu-
ğunu ve sagdan pek de farkJı olma-
dıkları görüşünde.
Parlamentoda bulunan sosyal de-
mokrat sol partiler ile parlamento
dışmda yer alan sosyalıst partilerin
genel başkan ve milletvekilleri Av-
rupa'daki sol rüzgân, bunun Türkı-
ye'ye yansımasını ve sol ittifakı
şöyle değerlendirdiler:
Uluç Cürkan crBMMGmp
Başkmvekili veDSPAnkara Milkt-
veİdli): Türkiye ile karşılaştırdığı-
mızda bir paralellik var. Dünya
1970'li yıllann ikinci yansında Fre-
idman'ın modelini öne çıkararak
bir liberalizm rüzgârına kapıldı.
1980"h yıllarda Reagan ve Thatc-
her'in etkisiyle bugünkü noktaya
gelındi. Kapitalizm, Sovyetler Bir-
liğı'mn çözülmesiyle azgınlaştı.
AvTupa'nın ve dünyanın yaşadığı
çizgiden Türkiye de kendıne düşen
payı aldı. Yalnız Türkiye bu payı
alırken biraz da ahlaksızca aldı.
Mafyalar, çeteler, çürümüş birdev-
let yapısı oluştu. Yeni bir zengin ti-
pi türedi. Klasik kapıtalistlerin dı-
şında yenı bıt aengin türü. Bu ka-
-pıtahst fırtınada kara paranın, kara
ekonominin yönlendırdiğı bır dev-
let yapısı ortaya çıktı. Gerek insan-
lar gerekse ülkeler arasmdaki gelir
dağılımı uçurumunu Avrupa'daki
insanlar gördü. Almanya dışında
belki de Maastricht'Anlaşmasf nın
kısnlayıcı önlemlerins yumaşata-
cak önlemleri, sosyal devletı kıs-
men de olsa muhafaza edecek bir
yapılanmaya gidiyorlar. Bu nokta
Türkıye'yi ik» açıdan ılgilendiriyor.
Birincisi Avrupa'daki liberalizmin
azgınlaşması Sovyetler Birliği'nin
çözülüşüylebaşlamıştı. Şımdı alış-
tı. Avrupa artık kendi sosyal vıcda-
nını görüyor. Eskiden bu işlevi Sov-
yetler Bırliği görüyordu tkincisi
Avrupa'da henüz çözülmeyen libe-
ralizme dayalı yapı sadece Alman-
ya'da görülüyor. Almanya'nın
önemli bir özelliği var. Almanya
gerekirse serbest piyasa ekonomi-
sinin sosyal olması gerektiğini sağ-
cılanyla da savunabiliyor. Alman
muhafazakârlan, Hırıstiyan De-
mokratlan Tony Blair kadar da sol-
cu. Türkiye Avrupa'nın yaşamadı-
ğı bu çürümüşlük ortamında bir
köktendinci akımı da aşmak zorun-
da ama yine de bu rüzgârdan etki-
lenecektir. Bu tabii solun tanımın-
da ve anlayışında da bazı değişik-
likler getinyor.
Sol kapitalizmin aletlerini tü-
müyle reddederek yükselmiyor.
Kapitalizmin araçlarını sosyalleş-
tirerek bir noktaya gidiyor. Yüzyı-
lın başında sosyalist dünyadan ür-
• AB'ye üye 17 devletten 15'inde solun iktidar olmasını, İngiltere ve
Fransa'daki seçimleri solun kazanmasını değerlendiren Türkiye'deki
demokratik sol, sosyal demokrat ve sosyalist partilerin genel
başkan ve milletvekilleri, Türkiye'de de liberalizm rüzgânnm dindiğini
ve solun secimlerden başanyla çıkacağını öne sürdüler.
kerek sosyalleşen Avrupa'nın ken-
dini yenilemesi gibi bir olay var.
Türkiye de hiç kuşku yok bu geliş-
melerden etkilenecek. Türkiye'de
çürümüşlüğü ortadan kaldırmak
için sol bir yükseliş trendine gire-
cektir. Ama beraber ama ayn ayn.
Güç birlıği için kategorik ayrun-
lar yapıyoruz. Önümüzdeki sorun
öncelikle RP Iktidanndan kurtul-
mak. Sol partilerin önünde de
önemli nrsatlar var. Önce RP ikti-
danndan kurtulmak için parlamen-
toda ve parlamento dışında bır güç
birliği gerekli. Yeter ki güç birlıği
yapalım. Adım adım birbirımize
re'de kendi zorluklannı aşacak bir
program sundular. Fransa'da da sağ
iktidar dört yıldır gerçekten kaza-
nılmış olan birtakım sosyal hakla-
n geri götürdü. Ingıltere'de de aynı
şekilde sağlık. eğitim ve çalışanla-
nn haklan konusundabüyük bir ge-
riye gidiş oldu. Bunlan gören, zor-
luklan yaşayan insanlar solu tekrar
işbaşına getirıyorlar.
Avrupa Birüği
Avrupa Birliği konusunda solun
şöyle birproblemi var. Bir kere Av-
rupa Birliği sadece bir ekonomik
birlik olarak görülmesin istıyorlar.
ra bu bir dalga haline gelmesi de
belki bir kıpırtı, bir meltem düze-
yinde olarak değerlendirilebilinir.
Fakat Fransa'daki seçimler gösteri-
yor ki Fransız solu yeni liberal po-
litikalann sonuçlan üzerinden üret-
tiği somut politikalarla, doğrudan
insanlann somut sorunlanna somut
yanıtlar üreterek başan kazandı.
Haftada 35 saat çalışma, asgari üc-
retler konusunda politikalann belir-
lenmesi, sosyal haklar, istihdam ve
vergı politikalannın belirlenmesi
gibi. Dolayısıyla yeni liberalizme
karşı emekten yana politikalann ön
plana çıkması, bu sosyal talepler
alışalım. RP iktidanndan kurtulur-
sak yeni kurulacak hükümette bir
güç birliği ve yer alma. Bunlan be-
cerebihrsek eğer sandıkta bırhk ha-
yal olmaz.
Ercan Karaka$ ro/p/s-
tanbulMUIetveldli): Sovyetler Birlı-
ği dağıldıktan sonrayeni sağ, bütün
dünyada büyük bir propagandaya
ginşti ve "sol bitti,ideolojiler öMü"
dedi. Hatta Tarihin sonu gekli" tez-
leri öne sürüldü. Biz o zamanda bü-
tün bunlann yanlış propaganda ol-
duğunu, solun hiçbir zaman için
bitmediğini söyledık. Nitekim bu-
gün Avrapa'da bunu yaşıyoruz.
Hem Batı, hem Doğu, hem de orta
Avrupa'da yalnız AB ülkelerinde
değil doğu ve orta Avrupa ülkele-
rinde de sol tekraryükseliyor. Ben-
ce bunun çok basit bir nedenı var.
Halkın, insanlann, çalışanlann öz-
lemleriyle sol değerler çakışıyor.
Yani daha çok özgürlük, daha çok
sosyal güvenlik, iç banş. dünya ba-
nşı ve çalışanlann sosyal haklan
konulannda sosyal demokrasinin
hedefleriyle halkın özlemleri çakı-
şıyor. O yüzden Avrupa'da büyük
bir sol dalga var.
Her ülkenın sol partilerinin ken-
di ülkesinin koşullanna göre prog-
ram yapmalan gerekiyor. tngilte-
"AB aynızamandasosyal bir Avru-
pa'yı hedeflemelidir" diyorlar. "Sa-
dece Avrupa para biriiğini ve eko-
nomiyi hedefleyen ama insanı unu-
tan, çalısanı unutan, işsizi unutan
bir Avrupa istemiyoruz" düşünce-
sini öne çıkardılar. Dolayısıyla ben-
ce tngiltere ve Fransa'da solun iş-
başına gelmesi AB'yi, sosyal bır
Avnıpa'ya doğru zorlayacaktır. Av-
rupa solu 'önce insan' dedi. 'önce
çalışan' dedi. Seçım kazanan parti-
ler AB projesını reddetmiyor.
AB'yi de yalnızca para birliğinden
yadaekonomıbirlikteliğinden iba-
ret görmüyorlar. Hem ekolojiye,
hem çalışanlann sosyal haklanna
önem veren sosyal bir Avrupa isti-
yorlar. Aynı zamanda da Avru-
pa'nın banşa katkısı olsun istıyor-
lar. Bence böyle bır Avrupa düşün-
cesı şimdi daha da güç kazanacak-
tır. Halbukı sağcılar özellikle mu-
hafazakâr ve sağ partiler Avrupa'yı
daha çok ekonomik entegrasyonla
sımrhymış gibi görüyorlar. Solun
Avrupa Birliği'nin şekillenmesinde
bövle bir etkisi olacaktır.
UfUk UraSfÖDP GenelBaş-
kanı): Fransa"dakı seçimler bır sol
dalganın Avrupa "da da giderek ağır-
lık kazandığını gösteriyor. Bu yeni
liberal değerlerin tayfiınundan son-
ekseninde solun kendini tanımla-
ması solun başanlı olmasının temel
anahtannı ortaya koyuyor. Bir tür
afaki. belagate veya ıdeolojık ayi-
ne dayanan tutumlardan çok, halkın
sorunlanna dogrudan somut yanıt-
lar ortaya koyması bu başannın sır-
n olarak değerlendirilebilinir.
Fransız halkının yenı liberal po-
htikalara karşı duyduğu tepkinin
ete, kemiğe bürünmesi, emekçile-
rin gelır ve refah dağılımı bozuklu-
ğu karşısındakı tepkisi sonucunda
Fransız solu da kendi politikalannı
gözden geçırmişlerdir. Yeni liberal
politikalan biz daha iyı uygulanz
gibi bir anlayışm. biz daha iyi yö-
netıriz gibi bir anlayışın geçerltliği
yoktur. Dünya genelınde de sol ye-
ni liberal değerlerle arasına mesa-
fe koydukça yükselecektir. Yoksa
solun sağcılaşması. yeni tip liberal
değerlenn. pıyasacı anlayışlann sol
varyantlanyla bir sol heyecan ya-
ratmak ne Avrupa'da. ne de Türki-
ye'de mümkün değildır.
Bizım çıkarmamız gereken ders
Türkiye'de de özellikle 90'h yıllar-
da uygulanan yeni liberal politika-
lara karşı emekten, demokrasiden,
banştan ve özgürlükten yana somut
taleplerle bütünleştirmektir. Türki-
ye solunun da Türkiye toplumunun
temel ihtiyaçlan üzerinden kendi-
ni ifadelendirmesi gerekir. Tûrki-
ye'deki durum da üç aşağı beş yu-
kan bozuk gelir ve refah dağıhmı-
na karşı sosyal politikalan savun-
mak, savaşakarşı banşı savunmak,
12 Eylül kurallanna karşı demok-
rasiyi savunmak, siyasal tslama
karşı özgürlükçü bir laikliği savun-
mak Türkiye'dekı sol dalganın te-
mel mihenk noktalardır.
Bütün sennaye politikalan yeni
liberal politikaiar özelinde iflas et-
miştir. Soldan gelen bir dalganın
ete, kemiğe bürünmesini de kolay-
laştırmıştır.
Doğu Pennçek ıir(,t-nei
Başkanı): Avrupa'da seçmen kitle-
si sola yönelmeye başladı. Ama ta-
bi tngıliz tşçı Partısı de, Fransız
Sosyalist Partisi de emperyalizmin
sol kanatıdır. Emekçıden yana ve
emperyalizme karşı partiler değil-
lerdir. Bunlar emperyalist serma-
yenin partileridır. Avrupalı seçmen
bu partılere oy \erirken daha sol
eğılımlen seçtığini düşünüyor. Bu
seçimler iktidara gelenler bakımın-
dan fazla önem taşımıyor. Fakat
seçmenin eğilimlen bakımından
önem taşıyor.
Ingıliz Işçı Partisi ve Fransız
Sosyalist Partisi sol programlar uy-
gulamayacaklar. Bu ülkelerde sola
yönelik gelişmeler de olmayacak.
Ama seçmen sola kayıyor. Yeni
Dünya Düzeni'nin getırdiğı prog-
ramlann artık tutmadığını ve ya\aş
yavaş toplumun buna itiraz eden
eğilimler içine girdiğini gösteren
bir seçım oldu.
Bu partiler neo-lıberal politika-
lardan kopmuyorlar. Sosyal sigor-
talan çökertıyorlar. Bu Batı Avru-
pa'da Sovyetler Bırlığf nin dağıl-
masından sonra ve önce başlayan
bir süreçtir. 1990"dan sonra ıvice
kuv^etlendı. Sosyal sigortalar sis-
temlen çökertiliyor. Eğitıme ayn-
lan fonlar ıyıce zayıflatıldı. Bu sü-
reç toplumda bir tepki yarattı. Ge-
len yönetımlennde bu konularda
fazla bır değışiklik yapmayacakla-
n bellı oluyor. Ama seçmen ilerkı
dönemlerde daha da sola kayacak.
Dahaanlamlı olan Fransa'dakomü-
nist oylann artmasıdır. Gerçı ko-
münist partısınde de zıkzaklar oldu.
Bundan önceki kongrenin sloganı
'devrim'di. Bır Gorbaçov eleştırisi
baştSmıştı. Sola doğru bır eğilim
vardî'^En son kongrede merkeze
doğru bir eğilim ortaya çıktı. Onu
da hesaba katmak gerekir. Ama bü-
tün bunlann yanında oylannın art-
ması önemli.
Dünyada sola doğru rüzgârlann
esmesi Türkiye'yı de etkiliyıyor. A-
ma Türkıye'nın kendisi zaten sola
doğru gidiyor. Bu etkılenn, rüzgâ-
ruı dışandan gelmesıne hıç gerek
yok. Çünkü en önemli olay. en son
10 Kasım'da Anıtkabır'i bir milyo-
nun üzerinde insan ziyaret etti. Bu-
nun anlamı çok açık. Cumhuriyet
devrimine sahip çıkan ezıci bir ço-
ğunluk var. 1989 bahanndan beri
tempolu bır işçi hareketı geliyor.
Köylülükte Bergama- Sivrihi-
sar'dan başlayan kıpırdanmalar var.
Bunlan topladığımız zaman ordu-
nun en son MGK kararlan, İşçı Par-
tisı'nin 'Cumhuriyet Devrim Ka-
nunlan uygulansın' talebiyle ileri
sürdûğü 12 maddelik programının
tekrandır. Yanı ordu İşçi Partisı'nin
laiklik programına geldi. Ve RP ka-
patılıyor. Türkiye'nin gündemıne
K.uran kurslannın ve imam-hatip li-
selerinin ihtiyaç fazlasınm kapatıl-
ması geldi. Ordu merkez sağın or-
dusu ıken birdenbire cumhuriyet
de\Tİmı mevzilerine sola geçtı. Bu
güç dengesi değışıklığı önemlidir
Önümüzde sağ bir iktidar sıfır ihti-
mal. Sağın ordusu yok ve sağ ikti-
dar olmayacak. Merkez sağ. radikal
sağı beslediği için iktidar olma şan-
sına sahip değil. Türkiye sola kayı-
yor.
SIFIR NOKTASI/ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
*- Gazeteci Kurşunlanıyor Fezlekeler Hasıraltı.
kadaşı Drej Ali'nin vur- J
durdûğunu İstanbul Emniyet
Müdürü açıkladı. Drej Ali, Su-
surluk sonrası ortaya çıkan
kargaşanın ortasındaki dikkat
çeken işimlerden birısiydi.
Mahmut Övür'ün kurşunlanıp
öldürülmek istenmesi, Susur-
luk'u örtmek isteyenlerin yeni
bir girişimi. Önce tehdit ettik-
leri, sonra da kurşunu yağdır-
dıklan belli. Bunu polis de bili-
yor, Övür'ün çalıştığı TV kuoı-
mu da. Kimse bir şey yapmı-
yor, yapamıypr.
Mahmut Övür, kurşunlan-
masının hemen ardından acı ile
kıvranırken, bir isyanı dile ge-
tirdi. "Susurluk'un üzerine gi-
dilseydi şimdi bana kurşun sı-
kan/ann içeride o/ması gere-
kirdi. Devlet pisliğin üzerini ör-
tüyor. Ben bana ateş edenle-
re değil, TBMM'nin bu konu-
yu hasıraltı etmesine kızıyo-
rum."
Mahmut Övür'ün kanlar için-
de yatan manzarası çok şey
anlatıyor. Bir gazeteci, tehlike-
leri göze alıp halka gerçeği ak-
tarmaya, devlet içine uzanan
çeteyi ortaya çıkarmaya çalışı-
yor, karşılığında namlulann he-
defî haline geliyor. Üstelik, bu
namlulann nereden ve kimden
geleceği önceden biliniyor.
Kimse de bir şey yapmıyor.
övür, işini yaptığı için ölümün
eşiğinden dönerken, TB-
MM'de Susurluk sonrası bir-
çok kanunsuzluğa bulaştıklan
savcılarca şaptanan iki DYP
milletvekilinin fezlekeleri DYP-
Refah işbirliğiyle işleme konul-
muyor.
Türkiye'de ne oluyor soru-
sunun cevabı işte bu tabloda
yatıyor. Hükümet, Susurluk
zanlısı Mehmet Ağar ve Se-
dat Bucak'ın oylanyla ayakta
duruyor. Haklannda çete kur-
mak iddiası bulunan kişiler, er-
ken seçim arayışı içindeki Tür-
kiye'nin kaderini belirieyecek
etkınlikte bir yerde duruyorlar.
Bu erken seçim nasıl olacak?
Binbir suçla şaibeli DYP'li ve
RP'li milletvekilleri, oylanyla ül-
kenin geleceğini belirleyecek-
ler. liderlerinin onayı ile muhte-
melen yenıden Meclis'e döne-
cekler.
Mehmet Ağar, Sedat Bucak,
Şevki Yılmaz, Hasan Hüse-
yin Ceylan'ın dokunulmazlık-
lan kaldınlmadan, bunlar yargı
önünde hesap vermeden. Tür-
kiye bu partamenter rejimi na-
sıl sürdürecek? RP, belki şim-
di de Sultanbeyli Belediye
Başkanı'nı kurtarabilmek için
onu da milletvekili adayı yapa-
cak. Şevki Yılmaz gibi o da
böylece "milleti temsil ettiği"
için istediğı gibi atıp tutacak.
TürkTicaret Bankası'nın sa-
tışı pazarlıklan sırasında silah-
lann patladığı olaylar gerçek-
leşmişti. Özer Çiller'in bu sa-
tıştan 20 milyon dolar komis-
yon istediği iddialan ortaya atıl-
mıştı. TürkTicaret Bankası'nın
karşılıksız krediler vererek bat-
manın eşiğine getirildiği yazılıp
çizilmişti. Ticaret Bankası, şim-
di devlet denetimine alındı ve
kurtanlmaya çalışılıyor. Böyle-
ce iddialann bir kısmı doğru-
landı. Ancak Adil Öngen isim-
li bir eski devlet görevlisinin sa-
tış işindeki aracılığı nedeniyle
vurulmasıyla ortalığa dökülen
bu skandalın üzerine kimse
gitmedi.
Hakkında ciddi iddialar bu-
lunan Özer Çiller'in dokunul-
mazlığı yok, savcılar ifadesini
alabilir. Önca olaya ve iddiaya
rağmen, harekete geçmiş bir
savcı görmedık. REFAHYOL,
bütün bu olaylar nedeniyle mi
ayakta tutulmaya çalışılıyor?
Tansu Çiller, ne olursa olsun
iktidar olsun derken böyle bir
hesaptan mı yolaçıkıyor? Böy-
le düşünmek için o kadar çok
neden varki...
Mahmut Övür gazeteciydi,
Susurluk'ta ortaya dökülen
pisliğin peşindeydi: onu vurdu-
lar. Vuranlann kim olduğu bel-
li, sırtlannı kıme dayadıklan da
belli. Devlet seyirci. Seyirci ol-
manın da ötesinde, Çat-
. . lı'ların pasaportlannı te-
min ediyor, Drej Ali'lere
olanaklaryaratıyor. Çakıcı'lar-
la pazarlık edenler, devletin
içinde etkili konumlarını koru-
yorlar.
Övür'ün vurulması büyük bir
olay. Basınımız ve medyamiz
bu olayın üzerine gereken
önemde gitmiyor. Haber pe-
şinde koşan yürekli bır gazete-
Cınin, Susurluk yüzünden kur-
şunlanması bütün medyaya
yönelik çok ciddi bir tehdit. llk
kez Susurluk nedeniyle basını
susturmaya yönelik fiili bir ey-
lem gerçekleştirildi. Bugüne
kadar yapılanlar tehdit, maddi
şantaj hükümet kısıtlamalany-
la sınırlıydı. Iş bu kez öldürme
noktasınayöneldi. Bütün med-
ya şalışanlan bu tehdidi ciddi-
ye almak zorunda.
Önce binalan kurşunladılar,
şimdi dogrudan gazetecileri
hedef seçiyorlar. Övür'e sıkılan
kurşun, Susurluk'u kapatma
çabasının tehlikelı yenı bir bo-
yutu. Önemsemek zorunda-
yız...
CIMARTESI
\AZILARI *
ATAOL BEHRAMOĞLU
'Türkiye Gibi Olmak'
TV ajanslanndan birinde haberi işittiğimde şaş-
kınlıkla karışık bir tedirginlik yaşadım. Habere gö-
re, Cezayir'de bazı aydınlar Türkiye'ye benzemek-
ten, "Türkiye gibi olmak"tan korkuyorlarmış. Ce-
zayir'de "Le Matin" gazetesinde bu konuda bir
makale yayımlanmış. Doğrusu, önce, bunlar belki
de Türkiye'nin Batılı görünümünden hoşnut olma-
yan birtakım Islamcılardırdiye düşünmek istedim.
Şeriatçılann kelle avcılığı yaptığı, on binlerce kişi-
nin vahşi cinayetlerde can verdiği bu talihsiz ülke-
nin aydınlan, Türkiye'ye benzemekten, Türic/ye gi-
bi olmak"tan niçin korksunlardı?.. TV naberinin ay-
nntılarını ertesi gün "Hürriyet" gazetesinde Ferai
Tınç arkadaşımızın yazısından öğrendim.
Cezayir seçimlerini ızlemek üzere bu ülkede bu-
lunan Ferai Tınç'ın konuya ılişkin değerlendirmesi
şöyle: "Laikler, sisteme tavizler vererek seçimeka-
tılma hakkı kazanan Islamcı lider Mahfoud Nah
Nah 'ın iktidara gelmesi halinde Türkiye gıbı olunjz
uyarısında bulunuyortar." Söz konusu makalenin
yayımlandığı "Le Matin"\n başyazarı Omar Zito-
uni'nin yazar arkadaşımıza söyledikleri ise şunlar
"Refah lideh amacına ulaşmak için sistemle uzlaş-
mada dünyadaki diğer lideherden daha ileri gitti.
Nah Nah ve Tunuslu Gannuşi de modernizme ta-
vizler veriyoriar. Ama Erbakan daha fazla yalan
söylüyor. Erbakan başbakan olur olmaz Islamcılar
devlet içinde güçlenmeye başladılar. Islamcılar ik-
tidan e/e geçirmek için ya sisteme tavizler vererek
ilehemek isterler, Erbakan gibi, ya da teröre baş-
vururlar. Birincisi daha tehlikelidir."
• • •
Küçümsediğiniz ya da sizden daha kötü durum-
da olduğunu düşündüğünüz, yerinde olmak iste-
mediğiniz binnin de sizi küçümsediğini, kendisini
sizden daha iyi durumda gördüğünü, yerinizde ol-
mak istemediğini öğrendığinizde, üstünlüğünüz
konusunda kuşkunuz bulunmadığı için çelışikduy-
gular içine düşersiniz... TV haberini işittiğimde his-
settiklerim böyle şeylerdi... Haberin aynntılan ise
bana daha farklı şeyler düşündürdü. Bizler günlük
yaşamlarımızın kısır döngüsü içinde, bu yaşamın
aynlmaz bir parçası olmuş "terör"ün yanı sıra "ya-
lan"a da alıştırılmışken, her ikisini de neredeyse
kanıksamışken, dışardan bir gözlemci uyanda bu-
lunuyor, "terör"\e "yalan" arasında bır karşılaştır-
mada "yalan "ın daha tehlikeli olduğunu vurguluyor-
du... Cezayirli gazetecinin büyük olasılıkla bilme-
diği \se yalanın (riyanın, ikiyüzlülüğün) sadece Re-
fah Partisı'nin değil, Türkiye'de bugün siyaset ya-
şamının tümünün başlıca özelliği olduğu, siyaset
yapmanın neredeyse vazgeçilmez koşulu olduğu,
ondan da öte toplumsal yaşamın bütününü kemir-
mekte, zehirlemekte oluşuydu...
•••
Kızını Amerikan otelinde evlendiren, lise çağın-
daki oğlu milyarlık otomobillerde ve gece kulüple-
rinde "playboy"\ara taş çıkartırcasına caka satan,
türbanlı eşi ve kızlannı devlet parasıyla kiralandığı
söylenen uçaklarla yaz tatıllerine götüren, bu arar
da Hac vecibesirvi de yerine getiren, sergilediği si-
yasi ahlak ve üslubundaki başdöndürücü zikzak-
lannın yanı sıra aile bireyleriyle birlikte tam bir son-
radan görme kapitalist tavrı yansıtan Islamcı ve sö-
zümona adil düzenci Refah lideri için bu konular-
da söylenebılecek her söz yetersiz kalacaktır... is-
lamcı başbakanın laik yardımcısı için de aynı ko-
nularda söylenenler, söylenebilecekler saymaklâ
tükenmez... Yine de ülkemtzdekı siyaset yaşamı^
na egemen olmuş yalan ve ikiyüzlülüğe sadece
bugünkü iktidar ortaklığının liderterini örnek göster-
mek haksızlık olur. Türkiye'de bugün siyaset yap-
manın neredeyse utanılacak bir şey olduğu, politi-
kacılığın utanılacak bir meslek durumuna getirildi-
ği rahatlıkla söylenebilir ve bu utançtan hiçbir par-
lamenter, hiçbir siyasetçi kendini anndıramaz. Baş-
ka türlü, Erbakan gibi bir kışiliğin yüzde yirmilerde-
ki bir oy oranıyla başbakanlık koltuğunda oturmak-
ta oluşunu açıklamak olanaksızdır. •
•••
Yeniden Cezayir gazetesındeki makaleye döner-
sek; "terör" ve "yalan" arasında bir seçim yapmak
belki de anlamsız bir çaba sayılabilir. Fakat siyase-
tinden günlük yaşamına yalanın böylesine egemen
olduğu bir toplumun çöküntüye uğraması için te-
röre zaten gerek kalmayacağı da yeterince açıktır.
Açıklama: Geçen haftaki cumartesi yazım, bazı
bölgelerde Server Tanilli imzasıyla yayımlanmış'.
Kendi payıma bır itirazım yok. Yine de sevgili Ser-
ver Hoca'dan ve okurlardan özür dilerim. A.B.
DSP lideri Bülent Ecevit
'Baykal, laiklikten
parsa topluyor' :
ANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu)-DSP
Genel Başkanı
Bütent Ecevit,
kendilerine ittifak
öneren CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal'a.
"Siyaset bilimcisi
Ba>kal"la, siyaset
taktisyeni Baykal farklı
konuşuyor. Seçimde
değU,TBMM'deve
hükümette işbirüği;
hemen şimdi" yamtını
verdi. Baykal'ın "siyaset
bilimcisi doçenf olarak
ittifaklan eleştiren
görüşlerini aktaran
Ecevit, "Saym Baykal,
bu hükümetin bir süre
daha işbaşında kalıp
laikliğe yönelen tehlikeyi
büsbütün
tırmandırmasını.
ortalığın büsbütün
kızışmasını istiyor.
Bundan parsa toplama
hesaplan yapıyor" dedi.
Ecevit dün yaptığı yazılı
açıklamada, DSP
dışındaki tüm partilerin
ittifak arayışında
olduğuna dikkat
çekerek, "İttifak
kuran partilerin
daima daha çok
temsüciye sahip
olacaklanm düşünmek '
her zaman geçerii
olmayabiHr. İttifak ı
kuran partiler ayn ayn ,
aldıklan oyun onlara .
getireceği nüllervekîK
sayısınui sınıriı bir
sayıdan fazlasuu
alabileceklerdir ittifak
sayesinde; ama buna ;
karşılık ittifak kuran
partilerin seçmenlerinin'
bir kjsmı bu ittifaktan
tedir0n olarak o
partilere oy venneme
eğUimi içine
girebileceklerdir"
almtısını aktardı. Aynen'
katıldığı bu sözlenn,
"siyaset bilimcisi docent;
doktor" Deniz Baykal'a
ait olduğunu söyleyen •
Ecevit, kendilerine
ittifak öneren Baykal'ın,-
"siyaset bilimcisi yerine,.
siyaset taktisyeni" gibi i
konuşarak dayatmada î
bulunduğunu belirtti.