25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 1997 CUMARTESJ Türkeş'ten RP'li Yılmaz başvurusu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Gen'el Başkan Vekili Tuğrul Türkeş, RP'li Şevki Yılmaz'ın açıklamalannı "çirkin ve seviyesiz" olarak değerlendirerek. "Yılmaz'ın hacirve vesayet altına alınması için Asliye Hukuk Hâkimliği'ne başvuracağım" dedi. Yılmaz'ın sözlerinin bütün milletvekilleri gibi Türkeş ailesıni de rencide ettiğini kaydeden Türkeş, "Sayın Yılmaz, bu sözleriyle cezai ehliyetinin varlıği konusunda hepimızde tereddütler doğmasına neden olmuştur. Bu sözler aklı başında. iyı niyetli birinin söyleyebileceğı sözler olamaz" dedi. Emeklilerin sendikalaşma hakkı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emekli-Sen, hazırladığı, emeklilere sendikalaşma hakkı tanıyan yasa taslağını TBMM Başkanı Mustafa Kalemli'ye sunduktan sonra. milletvekıllerine de gönderme karan aldı. Taslakta, toplarn sayılan 4.5 milyona varan emeklilerin sorunlannın ancak "sendikalaşma" yoluyla aşılacağı vurgulanarak. "Sendika hakkı, çalışanlar ve çahştıranlar dışında, ülkemizin taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla herkes için tanınmıştır" denildi. PKK operasyonu • ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Ankara Emnı>et Müdürlüğü, 30 mayısta başlatılan operasyonlar sonucu PKlC'nın gençlik örgütlenmesı içinde yer aldıklan öne sürülen 11 öğrencinin gözaltına ahndığını bildirdi. Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan acıklatnada, "Şahıslann yapılan sorgulannda: PKK'nin Yunanistan'da bulunan kamplannda bomba eğitimi göstermek amacıyla kandırdıklan öğrencileri; yasal yollardan pasaport ve uçak biletlerini alarak. Avrupa ve Romanya üzerinden Yunanistan'a gönderecekleri ve eğitimleri sonucu, ülkemizde bulunan ekonomik ve turizme yönelik hedeflere eylem yapmak üzere Türkiye'ye yoHayacaklan belirlenmiştir" denildi. Sabancı umutsuz • ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - tşadamı Sakıp Sabancı, yannlardan umutlu olmadığını söyledi. 18 Mart Üniversitesi'nin "Onursal Doktora" ödülü için Çanakkale'ye gelen Sabancı. geleceğin karanlık olduğunu vurgulayarak, "İstikrarlı, güçlü hükümetler kurulmadıkça, 5 lider aralanndaki kavgayı bitirmedikçe bu zikzaklı yoldan Türkiye kurtulamaz. Devamlı seçim yerine, 'Seçim bitti, geçim başladı' anlayışını ön plana çıkarmak lazım" diye konuştu. Ateş'ten tarihi eser sorusu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP "Istanbul Milletvekili Azmi Ateş, İçişleri Bakanı Meral Akşener'e, Çanakkale'nin Saros Körfezi'nde batık bulunan tarihi bir geminin incelenmesi amacıyla yapıian ve dalgıç Suphi Oral'ın ölümüyle sonuçlanan dalışın izinsiz olduğu iddialannı sordu. Ateş, Kültür Bakanı Ismail Kahraman'ın yanıtlaması ıstemiyle verdiği önergede de. ICapıdağ Müzesi'nde. sergilenen birçok eserin esrarengız bır şekilde ortadan kaybolduğu iddialannın doğru olup olmadığını sordu. HABERLER Türk solu Avrupa solunun başarısım değerlendirdi. Kazanan 'önce insan' ilkesiMİYASE İLKNLR BARAN UNCU Sovyetler Birliği'nin dağılışı ve 1980'li yıllarda Ingıltere'de Mar- garet Thatchcr, ABDde de Ronald Reagan öncülüğünde gelişen ve yalnız A\Tupa'yı değil tüm dünya- yı etkisine alan liberalizm kasırga- sı etkisinı yitirdi. Ülke ekonomisi ve AB'nin ekonomik sisteminin çı- karlan adına çalışanlara, işsizlere ve yoksul kesimlere dayatılan 'aa reçete"yı Avrupalı sol seçmen red- detti. Sovyetler'in çözülmesini fir- sat bilen kapitalistlerun "sol bitti, ideolojiler ökjü. artık küreseUeşme zamanı" türünden propagandalan solun Avrupa ve eski Doğu Blo- ku'nda yenıden yükselmesıyle ge- çerliliğini yitirdi. Sol yenıden to- parlandı ve "önce insan" sloganını ön plana çıkararak liberalizmı ağır bir yenilgiye uğrattı. Emek ve ser- maye var oldukça solun bitmeyece- ğı de görüldü. Tûrkiye'deki sol partilerin büyük bir kısmı Avrupa'da solun yükseli- şini emeğın ve insanın öne çıkanl- masına bağlarken İP Genel Başka- nı Doğu Perincek. gerek lngilte- re'de gerekse Fransa'da başan kaza- nan sol partilerin neo-liberal oldu- ğunu ve sagdan pek de farkJı olma- dıkları görüşünde. Parlamentoda bulunan sosyal de- mokrat sol partiler ile parlamento dışmda yer alan sosyalıst partilerin genel başkan ve milletvekilleri Av- rupa'daki sol rüzgân, bunun Türkı- ye'ye yansımasını ve sol ittifakı şöyle değerlendirdiler: Uluç Cürkan crBMMGmp Başkmvekili veDSPAnkara Milkt- veİdli): Türkiye ile karşılaştırdığı- mızda bir paralellik var. Dünya 1970'li yıllann ikinci yansında Fre- idman'ın modelini öne çıkararak bir liberalizm rüzgârına kapıldı. 1980"h yıllarda Reagan ve Thatc- her'in etkisiyle bugünkü noktaya gelındi. Kapitalizm, Sovyetler Bir- liğı'mn çözülmesiyle azgınlaştı. AvTupa'nın ve dünyanın yaşadığı çizgiden Türkiye de kendıne düşen payı aldı. Yalnız Türkiye bu payı alırken biraz da ahlaksızca aldı. Mafyalar, çeteler, çürümüş birdev- let yapısı oluştu. Yeni bir zengin ti- pi türedi. Klasik kapıtalistlerin dı- şında yenı bıt aengin türü. Bu ka- -pıtahst fırtınada kara paranın, kara ekonominin yönlendırdiğı bır dev- let yapısı ortaya çıktı. Gerek insan- lar gerekse ülkeler arasmdaki gelir dağılımı uçurumunu Avrupa'daki insanlar gördü. Almanya dışında belki de Maastricht'Anlaşmasf nın kısnlayıcı önlemlerins yumaşata- cak önlemleri, sosyal devletı kıs- men de olsa muhafaza edecek bir yapılanmaya gidiyorlar. Bu nokta Türkıye'yi ik» açıdan ılgilendiriyor. Birincisi Avrupa'daki liberalizmin azgınlaşması Sovyetler Birliği'nin çözülüşüylebaşlamıştı. Şımdı alış- tı. Avrupa artık kendi sosyal vıcda- nını görüyor. Eskiden bu işlevi Sov- yetler Bırliği görüyordu tkincisi Avrupa'da henüz çözülmeyen libe- ralizme dayalı yapı sadece Alman- ya'da görülüyor. Almanya'nın önemli bir özelliği var. Almanya gerekirse serbest piyasa ekonomi- sinin sosyal olması gerektiğini sağ- cılanyla da savunabiliyor. Alman muhafazakârlan, Hırıstiyan De- mokratlan Tony Blair kadar da sol- cu. Türkiye Avrupa'nın yaşamadı- ğı bu çürümüşlük ortamında bir köktendinci akımı da aşmak zorun- da ama yine de bu rüzgârdan etki- lenecektir. Bu tabii solun tanımın- da ve anlayışında da bazı değişik- likler getinyor. Sol kapitalizmin aletlerini tü- müyle reddederek yükselmiyor. Kapitalizmin araçlarını sosyalleş- tirerek bir noktaya gidiyor. Yüzyı- lın başında sosyalist dünyadan ür- • AB'ye üye 17 devletten 15'inde solun iktidar olmasını, İngiltere ve Fransa'daki seçimleri solun kazanmasını değerlendiren Türkiye'deki demokratik sol, sosyal demokrat ve sosyalist partilerin genel başkan ve milletvekilleri, Türkiye'de de liberalizm rüzgânnm dindiğini ve solun secimlerden başanyla çıkacağını öne sürdüler. kerek sosyalleşen Avrupa'nın ken- dini yenilemesi gibi bir olay var. Türkiye de hiç kuşku yok bu geliş- melerden etkilenecek. Türkiye'de çürümüşlüğü ortadan kaldırmak için sol bir yükseliş trendine gire- cektir. Ama beraber ama ayn ayn. Güç birlıği için kategorik ayrun- lar yapıyoruz. Önümüzdeki sorun öncelikle RP Iktidanndan kurtul- mak. Sol partilerin önünde de önemli nrsatlar var. Önce RP ikti- danndan kurtulmak için parlamen- toda ve parlamento dışında bır güç birliği gerekli. Yeter ki güç birlıği yapalım. Adım adım birbirımize re'de kendi zorluklannı aşacak bir program sundular. Fransa'da da sağ iktidar dört yıldır gerçekten kaza- nılmış olan birtakım sosyal hakla- n geri götürdü. Ingıltere'de de aynı şekilde sağlık. eğitim ve çalışanla- nn haklan konusundabüyük bir ge- riye gidiş oldu. Bunlan gören, zor- luklan yaşayan insanlar solu tekrar işbaşına getirıyorlar. Avrupa Birüği Avrupa Birliği konusunda solun şöyle birproblemi var. Bir kere Av- rupa Birliği sadece bir ekonomik birlik olarak görülmesin istıyorlar. ra bu bir dalga haline gelmesi de belki bir kıpırtı, bir meltem düze- yinde olarak değerlendirilebilinir. Fakat Fransa'daki seçimler gösteri- yor ki Fransız solu yeni liberal po- litikalann sonuçlan üzerinden üret- tiği somut politikalarla, doğrudan insanlann somut sorunlanna somut yanıtlar üreterek başan kazandı. Haftada 35 saat çalışma, asgari üc- retler konusunda politikalann belir- lenmesi, sosyal haklar, istihdam ve vergı politikalannın belirlenmesi gibi. Dolayısıyla yeni liberalizme karşı emekten yana politikalann ön plana çıkması, bu sosyal talepler alışalım. RP iktidanndan kurtulur- sak yeni kurulacak hükümette bir güç birliği ve yer alma. Bunlan be- cerebihrsek eğer sandıkta bırhk ha- yal olmaz. Ercan Karaka$ ro/p/s- tanbulMUIetveldli): Sovyetler Birlı- ği dağıldıktan sonrayeni sağ, bütün dünyada büyük bir propagandaya ginşti ve "sol bitti,ideolojiler öMü" dedi. Hatta Tarihin sonu gekli" tez- leri öne sürüldü. Biz o zamanda bü- tün bunlann yanlış propaganda ol- duğunu, solun hiçbir zaman için bitmediğini söyledık. Nitekim bu- gün Avrapa'da bunu yaşıyoruz. Hem Batı, hem Doğu, hem de orta Avrupa'da yalnız AB ülkelerinde değil doğu ve orta Avrupa ülkele- rinde de sol tekraryükseliyor. Ben- ce bunun çok basit bir nedenı var. Halkın, insanlann, çalışanlann öz- lemleriyle sol değerler çakışıyor. Yani daha çok özgürlük, daha çok sosyal güvenlik, iç banş. dünya ba- nşı ve çalışanlann sosyal haklan konulannda sosyal demokrasinin hedefleriyle halkın özlemleri çakı- şıyor. O yüzden Avrupa'da büyük bir sol dalga var. Her ülkenın sol partilerinin ken- di ülkesinin koşullanna göre prog- ram yapmalan gerekiyor. tngilte- "AB aynızamandasosyal bir Avru- pa'yı hedeflemelidir" diyorlar. "Sa- dece Avrupa para biriiğini ve eko- nomiyi hedefleyen ama insanı unu- tan, çalısanı unutan, işsizi unutan bir Avrupa istemiyoruz" düşünce- sini öne çıkardılar. Dolayısıyla ben- ce tngiltere ve Fransa'da solun iş- başına gelmesi AB'yi, sosyal bır Avnıpa'ya doğru zorlayacaktır. Av- rupa solu 'önce insan' dedi. 'önce çalışan' dedi. Seçım kazanan parti- ler AB projesını reddetmiyor. AB'yi de yalnızca para birliğinden yadaekonomıbirlikteliğinden iba- ret görmüyorlar. Hem ekolojiye, hem çalışanlann sosyal haklanna önem veren sosyal bir Avrupa isti- yorlar. Aynı zamanda da Avru- pa'nın banşa katkısı olsun istıyor- lar. Bence böyle bır Avrupa düşün- cesı şimdi daha da güç kazanacak- tır. Halbukı sağcılar özellikle mu- hafazakâr ve sağ partiler Avrupa'yı daha çok ekonomik entegrasyonla sımrhymış gibi görüyorlar. Solun Avrupa Birliği'nin şekillenmesinde bövle bir etkisi olacaktır. UfUk UraSfÖDP GenelBaş- kanı): Fransa"dakı seçimler bır sol dalganın Avrupa "da da giderek ağır- lık kazandığını gösteriyor. Bu yeni liberal değerlerin tayfiınundan son- ekseninde solun kendini tanımla- ması solun başanlı olmasının temel anahtannı ortaya koyuyor. Bir tür afaki. belagate veya ıdeolojık ayi- ne dayanan tutumlardan çok, halkın sorunlanna dogrudan somut yanıt- lar ortaya koyması bu başannın sır- n olarak değerlendirilebilinir. Fransız halkının yenı liberal po- htikalara karşı duyduğu tepkinin ete, kemiğe bürünmesi, emekçile- rin gelır ve refah dağılımı bozuklu- ğu karşısındakı tepkisi sonucunda Fransız solu da kendi politikalannı gözden geçırmişlerdir. Yeni liberal politikalan biz daha iyı uygulanz gibi bir anlayışm. biz daha iyi yö- netıriz gibi bir anlayışın geçerltliği yoktur. Dünya genelınde de sol ye- ni liberal değerlerle arasına mesa- fe koydukça yükselecektir. Yoksa solun sağcılaşması. yeni tip liberal değerlenn. pıyasacı anlayışlann sol varyantlanyla bir sol heyecan ya- ratmak ne Avrupa'da. ne de Türki- ye'de mümkün değildır. Bizım çıkarmamız gereken ders Türkiye'de de özellikle 90'h yıllar- da uygulanan yeni liberal politika- lara karşı emekten, demokrasiden, banştan ve özgürlükten yana somut taleplerle bütünleştirmektir. Türki- ye solunun da Türkiye toplumunun temel ihtiyaçlan üzerinden kendi- ni ifadelendirmesi gerekir. Tûrki- ye'deki durum da üç aşağı beş yu- kan bozuk gelir ve refah dağıhmı- na karşı sosyal politikalan savun- mak, savaşakarşı banşı savunmak, 12 Eylül kurallanna karşı demok- rasiyi savunmak, siyasal tslama karşı özgürlükçü bir laikliği savun- mak Türkiye'dekı sol dalganın te- mel mihenk noktalardır. Bütün sennaye politikalan yeni liberal politikaiar özelinde iflas et- miştir. Soldan gelen bir dalganın ete, kemiğe bürünmesini de kolay- laştırmıştır. Doğu Pennçek ıir(,t-nei Başkanı): Avrupa'da seçmen kitle- si sola yönelmeye başladı. Ama ta- bi tngıliz tşçı Partısı de, Fransız Sosyalist Partisi de emperyalizmin sol kanatıdır. Emekçıden yana ve emperyalizme karşı partiler değil- lerdir. Bunlar emperyalist serma- yenin partileridır. Avrupalı seçmen bu partılere oy \erirken daha sol eğılımlen seçtığini düşünüyor. Bu seçimler iktidara gelenler bakımın- dan fazla önem taşımıyor. Fakat seçmenin eğilimlen bakımından önem taşıyor. Ingıliz Işçı Partisi ve Fransız Sosyalist Partisi sol programlar uy- gulamayacaklar. Bu ülkelerde sola yönelik gelişmeler de olmayacak. Ama seçmen sola kayıyor. Yeni Dünya Düzeni'nin getırdiğı prog- ramlann artık tutmadığını ve ya\aş yavaş toplumun buna itiraz eden eğilimler içine girdiğini gösteren bir seçım oldu. Bu partiler neo-lıberal politika- lardan kopmuyorlar. Sosyal sigor- talan çökertıyorlar. Bu Batı Avru- pa'da Sovyetler Bırlığf nin dağıl- masından sonra ve önce başlayan bir süreçtir. 1990"dan sonra ıvice kuv^etlendı. Sosyal sigortalar sis- temlen çökertiliyor. Eğitıme ayn- lan fonlar ıyıce zayıflatıldı. Bu sü- reç toplumda bir tepki yarattı. Ge- len yönetımlennde bu konularda fazla bır değışiklik yapmayacakla- n bellı oluyor. Ama seçmen ilerkı dönemlerde daha da sola kayacak. Dahaanlamlı olan Fransa'dakomü- nist oylann artmasıdır. Gerçı ko- münist partısınde de zıkzaklar oldu. Bundan önceki kongrenin sloganı 'devrim'di. Bır Gorbaçov eleştırisi baştSmıştı. Sola doğru bır eğilim vardî'^En son kongrede merkeze doğru bir eğilim ortaya çıktı. Onu da hesaba katmak gerekir. Ama bü- tün bunlann yanında oylannın art- ması önemli. Dünyada sola doğru rüzgârlann esmesi Türkiye'yı de etkiliyıyor. A- ma Türkıye'nın kendisi zaten sola doğru gidiyor. Bu etkılenn, rüzgâ- ruı dışandan gelmesıne hıç gerek yok. Çünkü en önemli olay. en son 10 Kasım'da Anıtkabır'i bir milyo- nun üzerinde insan ziyaret etti. Bu- nun anlamı çok açık. Cumhuriyet devrimine sahip çıkan ezıci bir ço- ğunluk var. 1989 bahanndan beri tempolu bır işçi hareketı geliyor. Köylülükte Bergama- Sivrihi- sar'dan başlayan kıpırdanmalar var. Bunlan topladığımız zaman ordu- nun en son MGK kararlan, İşçı Par- tisı'nin 'Cumhuriyet Devrim Ka- nunlan uygulansın' talebiyle ileri sürdûğü 12 maddelik programının tekrandır. Yanı ordu İşçi Partisı'nin laiklik programına geldi. Ve RP ka- patılıyor. Türkiye'nin gündemıne K.uran kurslannın ve imam-hatip li- selerinin ihtiyaç fazlasınm kapatıl- ması geldi. Ordu merkez sağın or- dusu ıken birdenbire cumhuriyet de\Tİmı mevzilerine sola geçtı. Bu güç dengesi değışıklığı önemlidir Önümüzde sağ bir iktidar sıfır ihti- mal. Sağın ordusu yok ve sağ ikti- dar olmayacak. Merkez sağ. radikal sağı beslediği için iktidar olma şan- sına sahip değil. Türkiye sola kayı- yor. SIFIR NOKTASI/ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr *- Gazeteci Kurşunlanıyor Fezlekeler Hasıraltı. kadaşı Drej Ali'nin vur- J durdûğunu İstanbul Emniyet Müdürü açıkladı. Drej Ali, Su- surluk sonrası ortaya çıkan kargaşanın ortasındaki dikkat çeken işimlerden birısiydi. Mahmut Övür'ün kurşunlanıp öldürülmek istenmesi, Susur- luk'u örtmek isteyenlerin yeni bir girişimi. Önce tehdit ettik- leri, sonra da kurşunu yağdır- dıklan belli. Bunu polis de bili- yor, Övür'ün çalıştığı TV kuoı- mu da. Kimse bir şey yapmı- yor, yapamıypr. Mahmut Övür, kurşunlan- masının hemen ardından acı ile kıvranırken, bir isyanı dile ge- tirdi. "Susurluk'un üzerine gi- dilseydi şimdi bana kurşun sı- kan/ann içeride o/ması gere- kirdi. Devlet pisliğin üzerini ör- tüyor. Ben bana ateş edenle- re değil, TBMM'nin bu konu- yu hasıraltı etmesine kızıyo- rum." Mahmut Övür'ün kanlar için- de yatan manzarası çok şey anlatıyor. Bir gazeteci, tehlike- leri göze alıp halka gerçeği ak- tarmaya, devlet içine uzanan çeteyi ortaya çıkarmaya çalışı- yor, karşılığında namlulann he- defî haline geliyor. Üstelik, bu namlulann nereden ve kimden geleceği önceden biliniyor. Kimse de bir şey yapmıyor. övür, işini yaptığı için ölümün eşiğinden dönerken, TB- MM'de Susurluk sonrası bir- çok kanunsuzluğa bulaştıklan savcılarca şaptanan iki DYP milletvekilinin fezlekeleri DYP- Refah işbirliğiyle işleme konul- muyor. Türkiye'de ne oluyor soru- sunun cevabı işte bu tabloda yatıyor. Hükümet, Susurluk zanlısı Mehmet Ağar ve Se- dat Bucak'ın oylanyla ayakta duruyor. Haklannda çete kur- mak iddiası bulunan kişiler, er- ken seçim arayışı içindeki Tür- kiye'nin kaderini belirieyecek etkınlikte bir yerde duruyorlar. Bu erken seçim nasıl olacak? Binbir suçla şaibeli DYP'li ve RP'li milletvekilleri, oylanyla ül- kenin geleceğini belirleyecek- ler. liderlerinin onayı ile muhte- melen yenıden Meclis'e döne- cekler. Mehmet Ağar, Sedat Bucak, Şevki Yılmaz, Hasan Hüse- yin Ceylan'ın dokunulmazlık- lan kaldınlmadan, bunlar yargı önünde hesap vermeden. Tür- kiye bu partamenter rejimi na- sıl sürdürecek? RP, belki şim- di de Sultanbeyli Belediye Başkanı'nı kurtarabilmek için onu da milletvekili adayı yapa- cak. Şevki Yılmaz gibi o da böylece "milleti temsil ettiği" için istediğı gibi atıp tutacak. TürkTicaret Bankası'nın sa- tışı pazarlıklan sırasında silah- lann patladığı olaylar gerçek- leşmişti. Özer Çiller'in bu sa- tıştan 20 milyon dolar komis- yon istediği iddialan ortaya atıl- mıştı. TürkTicaret Bankası'nın karşılıksız krediler vererek bat- manın eşiğine getirildiği yazılıp çizilmişti. Ticaret Bankası, şim- di devlet denetimine alındı ve kurtanlmaya çalışılıyor. Böyle- ce iddialann bir kısmı doğru- landı. Ancak Adil Öngen isim- li bir eski devlet görevlisinin sa- tış işindeki aracılığı nedeniyle vurulmasıyla ortalığa dökülen bu skandalın üzerine kimse gitmedi. Hakkında ciddi iddialar bu- lunan Özer Çiller'in dokunul- mazlığı yok, savcılar ifadesini alabilir. Önca olaya ve iddiaya rağmen, harekete geçmiş bir savcı görmedık. REFAHYOL, bütün bu olaylar nedeniyle mi ayakta tutulmaya çalışılıyor? Tansu Çiller, ne olursa olsun iktidar olsun derken böyle bir hesaptan mı yolaçıkıyor? Böy- le düşünmek için o kadar çok neden varki... Mahmut Övür gazeteciydi, Susurluk'ta ortaya dökülen pisliğin peşindeydi: onu vurdu- lar. Vuranlann kim olduğu bel- li, sırtlannı kıme dayadıklan da belli. Devlet seyirci. Seyirci ol- manın da ötesinde, Çat- . . lı'ların pasaportlannı te- min ediyor, Drej Ali'lere olanaklaryaratıyor. Çakıcı'lar- la pazarlık edenler, devletin içinde etkili konumlarını koru- yorlar. Övür'ün vurulması büyük bir olay. Basınımız ve medyamiz bu olayın üzerine gereken önemde gitmiyor. Haber pe- şinde koşan yürekli bır gazete- Cınin, Susurluk yüzünden kur- şunlanması bütün medyaya yönelik çok ciddi bir tehdit. llk kez Susurluk nedeniyle basını susturmaya yönelik fiili bir ey- lem gerçekleştirildi. Bugüne kadar yapılanlar tehdit, maddi şantaj hükümet kısıtlamalany- la sınırlıydı. Iş bu kez öldürme noktasınayöneldi. Bütün med- ya şalışanlan bu tehdidi ciddi- ye almak zorunda. Önce binalan kurşunladılar, şimdi dogrudan gazetecileri hedef seçiyorlar. Övür'e sıkılan kurşun, Susurluk'u kapatma çabasının tehlikelı yenı bir bo- yutu. Önemsemek zorunda- yız... CIMARTESI \AZILARI * ATAOL BEHRAMOĞLU 'Türkiye Gibi Olmak' TV ajanslanndan birinde haberi işittiğimde şaş- kınlıkla karışık bir tedirginlik yaşadım. Habere gö- re, Cezayir'de bazı aydınlar Türkiye'ye benzemek- ten, "Türkiye gibi olmak"tan korkuyorlarmış. Ce- zayir'de "Le Matin" gazetesinde bu konuda bir makale yayımlanmış. Doğrusu, önce, bunlar belki de Türkiye'nin Batılı görünümünden hoşnut olma- yan birtakım Islamcılardırdiye düşünmek istedim. Şeriatçılann kelle avcılığı yaptığı, on binlerce kişi- nin vahşi cinayetlerde can verdiği bu talihsiz ülke- nin aydınlan, Türkiye'ye benzemekten, Türic/ye gi- bi olmak"tan niçin korksunlardı?.. TV naberinin ay- nntılarını ertesi gün "Hürriyet" gazetesinde Ferai Tınç arkadaşımızın yazısından öğrendim. Cezayir seçimlerini ızlemek üzere bu ülkede bu- lunan Ferai Tınç'ın konuya ılişkin değerlendirmesi şöyle: "Laikler, sisteme tavizler vererek seçimeka- tılma hakkı kazanan Islamcı lider Mahfoud Nah Nah 'ın iktidara gelmesi halinde Türkiye gıbı olunjz uyarısında bulunuyortar." Söz konusu makalenin yayımlandığı "Le Matin"\n başyazarı Omar Zito- uni'nin yazar arkadaşımıza söyledikleri ise şunlar "Refah lideh amacına ulaşmak için sistemle uzlaş- mada dünyadaki diğer lideherden daha ileri gitti. Nah Nah ve Tunuslu Gannuşi de modernizme ta- vizler veriyoriar. Ama Erbakan daha fazla yalan söylüyor. Erbakan başbakan olur olmaz Islamcılar devlet içinde güçlenmeye başladılar. Islamcılar ik- tidan e/e geçirmek için ya sisteme tavizler vererek ilehemek isterler, Erbakan gibi, ya da teröre baş- vururlar. Birincisi daha tehlikelidir." • • • Küçümsediğiniz ya da sizden daha kötü durum- da olduğunu düşündüğünüz, yerinde olmak iste- mediğiniz binnin de sizi küçümsediğini, kendisini sizden daha iyi durumda gördüğünü, yerinizde ol- mak istemediğini öğrendığinizde, üstünlüğünüz konusunda kuşkunuz bulunmadığı için çelışikduy- gular içine düşersiniz... TV haberini işittiğimde his- settiklerim böyle şeylerdi... Haberin aynntılan ise bana daha farklı şeyler düşündürdü. Bizler günlük yaşamlarımızın kısır döngüsü içinde, bu yaşamın aynlmaz bir parçası olmuş "terör"ün yanı sıra "ya- lan"a da alıştırılmışken, her ikisini de neredeyse kanıksamışken, dışardan bir gözlemci uyanda bu- lunuyor, "terör"\e "yalan" arasında bır karşılaştır- mada "yalan "ın daha tehlikeli olduğunu vurguluyor- du... Cezayirli gazetecinin büyük olasılıkla bilme- diği \se yalanın (riyanın, ikiyüzlülüğün) sadece Re- fah Partisı'nin değil, Türkiye'de bugün siyaset ya- şamının tümünün başlıca özelliği olduğu, siyaset yapmanın neredeyse vazgeçilmez koşulu olduğu, ondan da öte toplumsal yaşamın bütününü kemir- mekte, zehirlemekte oluşuydu... ••• Kızını Amerikan otelinde evlendiren, lise çağın- daki oğlu milyarlık otomobillerde ve gece kulüple- rinde "playboy"\ara taş çıkartırcasına caka satan, türbanlı eşi ve kızlannı devlet parasıyla kiralandığı söylenen uçaklarla yaz tatıllerine götüren, bu arar da Hac vecibesirvi de yerine getiren, sergilediği si- yasi ahlak ve üslubundaki başdöndürücü zikzak- lannın yanı sıra aile bireyleriyle birlikte tam bir son- radan görme kapitalist tavrı yansıtan Islamcı ve sö- zümona adil düzenci Refah lideri için bu konular- da söylenebılecek her söz yetersiz kalacaktır... is- lamcı başbakanın laik yardımcısı için de aynı ko- nularda söylenenler, söylenebilecekler saymaklâ tükenmez... Yine de ülkemtzdekı siyaset yaşamı^ na egemen olmuş yalan ve ikiyüzlülüğe sadece bugünkü iktidar ortaklığının liderterini örnek göster- mek haksızlık olur. Türkiye'de bugün siyaset yap- manın neredeyse utanılacak bir şey olduğu, politi- kacılığın utanılacak bir meslek durumuna getirildi- ği rahatlıkla söylenebilir ve bu utançtan hiçbir par- lamenter, hiçbir siyasetçi kendini anndıramaz. Baş- ka türlü, Erbakan gibi bir kışiliğin yüzde yirmilerde- ki bir oy oranıyla başbakanlık koltuğunda oturmak- ta oluşunu açıklamak olanaksızdır. • ••• Yeniden Cezayir gazetesındeki makaleye döner- sek; "terör" ve "yalan" arasında bir seçim yapmak belki de anlamsız bir çaba sayılabilir. Fakat siyase- tinden günlük yaşamına yalanın böylesine egemen olduğu bir toplumun çöküntüye uğraması için te- röre zaten gerek kalmayacağı da yeterince açıktır. Açıklama: Geçen haftaki cumartesi yazım, bazı bölgelerde Server Tanilli imzasıyla yayımlanmış'. Kendi payıma bır itirazım yok. Yine de sevgili Ser- ver Hoca'dan ve okurlardan özür dilerim. A.B. DSP lideri Bülent Ecevit 'Baykal, laiklikten parsa topluyor' : ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DSP Genel Başkanı Bütent Ecevit, kendilerine ittifak öneren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a. "Siyaset bilimcisi Ba>kal"la, siyaset taktisyeni Baykal farklı konuşuyor. Seçimde değU,TBMM'deve hükümette işbirüği; hemen şimdi" yamtını verdi. Baykal'ın "siyaset bilimcisi doçenf olarak ittifaklan eleştiren görüşlerini aktaran Ecevit, "Saym Baykal, bu hükümetin bir süre daha işbaşında kalıp laikliğe yönelen tehlikeyi büsbütün tırmandırmasını. ortalığın büsbütün kızışmasını istiyor. Bundan parsa toplama hesaplan yapıyor" dedi. Ecevit dün yaptığı yazılı açıklamada, DSP dışındaki tüm partilerin ittifak arayışında olduğuna dikkat çekerek, "İttifak kuran partilerin daima daha çok temsüciye sahip olacaklanm düşünmek ' her zaman geçerii olmayabiHr. İttifak ı kuran partiler ayn ayn , aldıklan oyun onlara . getireceği nüllervekîK sayısınui sınıriı bir sayıdan fazlasuu alabileceklerdir ittifak sayesinde; ama buna ; karşılık ittifak kuran partilerin seçmenlerinin' bir kjsmı bu ittifaktan tedir0n olarak o partilere oy venneme eğUimi içine girebileceklerdir" almtısını aktardı. Aynen' katıldığı bu sözlenn, "siyaset bilimcisi docent; doktor" Deniz Baykal'a ait olduğunu söyleyen • Ecevit, kendilerine ittifak öneren Baykal'ın,- "siyaset bilimcisi yerine,. siyaset taktisyeni" gibi i konuşarak dayatmada î bulunduğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle