Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 HAZİRAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Türkiye
'düşük
ortagelifiV
ANKARA(AA)-1997
Dünya Kalkınma Rapo-
ru'nun kalkmma endeksi-
ne göre. Türkiye 133 ülke
arasmda 49. sırada bulunu-
yor. Dünya Bankası rapo-
rundan derlenen bılgılere
göre. Türkı\e. "düşükor-
ta gelirlT ülkeler arasında
göstenlırken. a>Tiı grupta
bulunan 40 ülke arasında
ise altıncı sırada yer alı-
yor.
Dünya Bankası'nın ra-
porunda,Türkiye'mn yak-
laşık 80 mılyar dolar ci-
vanndaki dış borçlannın
gayn safi milli hasılanın
(GSMH) yüzde 43'üne
ulaştıgi bıldinldi. Yine ay-
nı çalışmaya göre. Türki-
ye'ye gelen net dış kay-
nak GSMH'nın yüzde 3"ü
iken, 1995'te bu oranın
yüzde 0.8'e düştüğü ifade
edildı. Raporda, toplam
gelirlerin >üzde 14.3"ünün
vergi gelırlennden oluştu-
ğu ve de\ letin tüm harca-
malannın, nispi olarak arî-
masma karşm. vergı gelir-
leri oranının son 15 yılda
hiç değişmediğı. yani dev-
letın toplam gelır kaynak-
lan içınde. \ergi gelirleri-
nin hıç arttınlamadığına
işaret edıldi.
BOTAŞ, eski yöneticisinin transfer olduğu Amaco ve Total firmalanyla pahalı gaza yöneldi
Doğalgazda kötü kokıdarBAHARTANRISEVER
ANKARA-BOTAŞ'ın,
sıvılaştırılmış doğalgazı (LNG)
Türkiye"ve boru hattından
yaklaşık 3 kat daha fazlaya mal
olacak gemi taşımacılığıyla
getirmeyi planladığı öğrenıldi.
LNG'nin doğalgazdan yüzde 40
daha pahalı olduğuna dikkat
çekilirken. BOTAŞ'ın belli
şirketlerin isteklerini yerine
getirmek amacıyla Türkiye'nin
genel enerji kullanımındâki
doğalgaz gereksınimini .
abarttığı ileri sürüldü.
Mısır'da Nil Deltası'nda 500
milyon dolarlık doğalgaz
rezervı bulunması üzerine
harekete geçen BOTAŞ.
doğalgazın taşınması ve diğer
işler içın LNG projesini
geliştirdi. BOTAŞ'ın 1996 yılı
sonunda Total ve Amaco
firmalanyla LNG terminalı
kurmaya yönelik olarak
imzaladığı mutabakat zaptı
599/12 No"lu yönetim kurulu
karanyla onayiandı. BOTAŞ
Genel Müdürü Mustafa
Murathan'ın. Amaco ve
Total'in LNG'ye ilişkin
projelenni "kıüfina uydurmak"
üzde 40
daha pahalı
olmasına karşın,
BOTAŞ'ın
LNG terminali
kurmak üzere
harekete
geçmesi 'Belli
şirketlerin
isteklerini
yerine getirmek
için Türkiye'nin
doğalgaz
gereksiniminin
abartılması'
olarak
değerlendirildi. LNG projesinin hayata geçmesiyle doğalgaz fıyatlannda artış bekleniyor.
amacıyla, "boru hattı ve LNG
terminaUeri yaünmlannı yerii
ve yabancı ortaklarla kuracagı
şirketlerle yapma" konusunda
kendisini ocak 1997 tarihli
yönetim kurulu karanyla yetkili
kıldığı ileri sürüldü. BOTAŞ
Yönetim Kurulu'nun. 21 Mart
1997 tarihinde aldığı kararda,
Amaco ve Total fırmalannın
lzmir ve lskenderun"da yıllık
8'er milyar metreküp kapasıteli
LNG tenninali kurması
yönünde anlaşma imzalandıgı
belirtildi.
Eski TPAO Genel Müdürü
Mustafa Murathan ile birlikte
çalışan Genel Müdür Yardımcısı
Aziz Karaman'ın istifa edip
Amaco'ya geçmesinden sonra
Murathan'ın da BOTAŞ Genel
Müdürü olmasıyla Amaco-
BOTAŞ ilişkilerinin hızla
eelişerek Amaco'nun hem
BOTAŞ hem de TPAO'dan çok
sayıda iş almasına dikkat
çekıldi.
LNG ile dünyanm enerji
devlerinden Amerikan Amaco.
ltalyan Agip, Fransız Total.
Japon Mitsui ve Yaşar
Holdıng'in kurduğu ortaklığı
yaklaşık 3 milyar dolarlık bir
yatınm yapmak üzere
Türkiye'ye çekmeyi de
amaçlayan BOTAŞ yönetimı.
Mısır'dan Türkiye'ye
getirilmesi düşünülen doğalgaz
boru hattının yapımını. "yüksek
maliyetii olduğıT gerekçesiyle
durdurdu.
Çiüerler'in adı karıştı
Boru hattı taşımacılığı yalnızca
90 cent mılyon-bru'ya mal
olurken. 2.20 dolar milyon-
bru'ya mal olacak LNG
gemileriyle Türkiye'ye
doğalgaz satmaya yönelen
BOTAŞ'ın "belli şirketlerin
isteklerini yerine getirmeyi"
amaçladığı ileri sürüldü.
Bu arada, BOTAŞ'ın gemılerle
taşımacılık ıçın anlaştığı Aslan
Transmann Gemicilik Ticaret
ve Endüstri AŞ'nin ortaklan
arasında Başbakan Yardımcısı
ve Dışişleri Bakanı Tansu
Çillerin eşı ÖzerÇiller'in de
bulunduâu iddia edildi.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLULONDH4
1992'de, küresel çevre
sorunlanna ortak bır çare
bulmak için toplanan Rio
Dünya Zirvesi'nin üzerin-
den beş yıl geçti. Bu beş
yılı değerlendirmek için
geçen hafta New York'ta
toplanan dünya liderleri,
aralarındaki uyuşmazlık-
lara, bırer ikışer kişilik gö-
rüşmelerde de ABD'nin
artan dayatmacı tavrına
ilişkin artan yakınmaları-
na (Intemational Herald
Tribune 28/06/97) rağ-
men, en azından bir konu-
da anlaşıyorlardı: Beş yıl
boşa geçti, bır ilerleme
değıl gerileme yaşandı.
Toplantıya katılan devlet-
lerin sayısı da azalarak
178'den60'adüştü.
ABD yönetiminde, ok-
yanuslar, çevre sorunlan ve
ulusfararast bilimset geliş-
melerden sorumlu bakan
yardımcısı Eilee Claus-
sen'a göre "Sahada olan-
lara bakarak ölçecek olur-
sak, çok az olumlu geliş-
me vardı" (Washington
Post 22/06/97). Birleşmiş
Milletler Genel Meclis Baş-
kanı Razali ismail, toplan-
tıya katılan liderleri, "Hem
bir canlı türü olarak insan-
larhem de gezegen, uçu-
rumun kenanna geldi. Sür-
dürülemez bir tarzda ya-
şıyoruz ve eşitsizliği arttır-
maya devam ediyoruz.
Çokyakında geri dönüşü
olmayan bir noktaya ula-
şabilıriz" diye uyardı (Re-
uters 23/6/97).
Dünyada durum
Razali haklı. Geçen beş
yıl içinde dünya nüfusuna
yanm milyon yeni boğaz
eklendı. Bu arada her yıl
ortalama 14 milyon hek-
tar orman, sadece As-
ya'da ormanların yüzde
5'i yok edildi. Sağlıklı içme
suyundan yoksun olanla-
rın oranı 1990'da yüzde
64'ten 1996'da yüzde
67'ye yükseldı. Bugün
dünya nüfusunun yüzde
13-20'sinin hıç içme suyu
yok. Geçen dönemde yıl-
da ortalama 50.000 bitki
ve hayvan türü yok oldu.
Dünya balık alanlarının
yüzde 6O'ı aşın avlanmak-
tan dolayı yok olma nok-
tasına geldi. Günde 1 do-
lardan daha az bir para ile
geçinmeyeçalışanlann sa-
yısı ise 1.1 milyar kışiyi
geçti (VVorld Resources
-1996/1997); GlobalEn-
vironmental Outlook 97).
Bu arada arabalardan ve
fabrika bacalarından çı-
kan sera gazlarının hacmi
büyümeye devam etti. Ör-
neğin dünyanın toplam
sera gazlarının yüzde
23'ünü atmosfere salan
ABD'de bu artış yüzde 8,
Toplam sera gazlarının
yüzde 14'ünü üreten
Çin'de ise yüzde 27 oldu.
Atmosferdeki karbondi-
oksit miktarı 1992'de 5.9
milyar tondan 1996'da 6.2
milyar tona çıktı. Azot mik-
tan ise 27.7 milyon tondan
28.1 milyon tona yüksel-
di. Bu dönemde dünya-
nın ısısı ortalama 15.11
dereceden 15.32 derece-
ye çıktı; iklımlerde ortaya
çıkan istikrarsızlıkla bağ-
lantılı doğal afetlerın yol
açtığı ekonomik tahrıbatın
faturası ise 30-36 milyar
dolardan 60 milyar dola-
ra yükseldi. (Le Monde
(Rio Dünya Zirvesi+ 5) < 0
24/06). The Economist'e
göre 1990'dan bu yana
hemen bütün ülkelerde
karbondioksit emisyonun-
da yüzde 10-72 oranla-
nndaartışlar yaşandı. Re-
kor artış ise yüzde 72 ile
Türkiye. Türkiye'den son-
ra en yüksek karbondiok-
sit emisyonu artışı yaşayan
ülke ise yüzde 28 ile Fin-
landiya. Atmosferdeki se-
ra gazlannın yüzde 75'ini
çıkaran gelişmiş ülke hü-
kümetlerı 1992 Rio Zir-
vesi'nde GSMH'lerin yüz-
de 0.7'sini çevre koşulla-
rının iyileştirilmesine ayır-
ma kararı almışlardı. Ger-
çekte ise harcamalar yüz-
de 0.3ü geçmedı. (Le
Monde).
Bu katiar belirgin bir şe-
kilde geri dönülmez bir
noktaya doğru hızla ilerie-
memize rağme neden ted-
biralınamıyor? Dargörüş-
lü olmak ve geleceği dü-
şünmemek ilk akla gelen
nedenler. Üstelik dün çev-
re sorunlanna aldırmadan
sanayileşen, bu arada sö-
mürgeleri talan eden ge-
lişmiş ülkelerin bugün az
gelişmiş ülkelere, doğal
kaynaklann korunması
üzerine nutuk atmalan hiç
de inandıncı olmuyor. Ge-
lişmekte olan ülkelenn hü-
kümetlerinin de bu bas-
kılan korumacılık, emper-
yalist müdahale olarak
görmek işine geliyor.
Sorun sadece yanlış
yaklaşımlar ve dar görüş-
lülük olsa, kafalar değiş-
tıği zaman çevre sorunla-
nnın da çözüleceğini uman
bir iyimserliği benımse-
mek belki de mümkün ola-
bilirdi. Ancak "Neden bu
kafalar bir türlü değışmi-
yor" diye sorunca ortaya
çok daha karmaşık ve tat-
sız bir açıklama çıkıyor.
Hem kendine
hem insana
hem de çevreye
zararlı bir sistem
Piyasa ekonomisi ve
anamalcı sistem içinde,
tek tek şirketler, kârların
düşmesini engellemek için
üretim maliyetlerini düşür-
mek ve üretkenliği arttır-
mak için çabalıyorlar. An-
cak bu çaba şirketlerin
eğilimsel olarak hem ham-
madde ve makinelere hem
de işgücünetalebini azal-
tıyor. Böylece genel olarak
toplumsal talep daralıyor,
bir kapasite fazlası oluşu-
yor. Hem satılmadan ka-
lan mallar (stoklar) hem
de kapasite fazlası ise par-
ça başı maliyetleri daha
da yükseltiyor. Böylece
tek tek şirketler daha faz-
la kâr için kostukça, genel
olarak kârtan korumak zor-
laşıyor, kriz eğilimi güçle-
niyor. Kâriann genel olarak
düşmeye başlaması, bir
süre sonra üretkenliği art-
tırmayı beceren şirketlerin
bıle kapısına gelip talep
yetersizliği oiarakdayanı-
yor. Tek tek şirketler kâr
yapmak için çabaladıkça,
maliyetleri düşürüp üret-
kenliği arttırınca genel ola-
rak sistemde kriz eğilimi
güçlenıyor. Böylece ana-
malcı sistem, kuyruğunu
yakalamaya çalışan bir yı-
lan gibi yaşamaya çalışı-
yor.
Diğer taraftan ekono-
mik kriz eğilimi şirketler
arasında rekabeti güçlen-
dirdikçe de şirketler, can-
lı emeği ve doğayı daha
ucuza ve rakiplerinden da-
ha hızlı bir şekilde mülk
ediniyor, tüketerek serma-
yeye çevirmeye çalışarak
genişlemeye. hatta ayak-
ta kalmaya çalışıyorlar. Git-
tikçe sertleşen küreselleş-
me ve serbest piyasa iliş-
kileri içinde şirketler ne
kadar hızlı biriktirebilirler-
se o kadar yaşama ola-
nağı elde ediyoriar. Ancak
işsizlik artıyor, çevre tah-
rip oluyor. Hem işgücü
hem de sabit sermaye açı-
sından bir kapasite fazla-
sı birikirken, bir aşırı üre-
tim krizi derinleşirken, do-
ğal çevrenin tahribatı da
hızla geri dönülmez bir
noktaya doğru ilerliyor.
Bu şiddetli rekabet or-
tamında ve piyasa ilişkıle-
ri içinde tek tek şirketler,
maliyetleri arttıracak, do-
ğayı mülk edinmeyı, kul-
lanmayı yavaşlatacak ted-
birierin, diğer şirketler kar-
şısında rekabet gücünü
azaltacağı için kaçınıyor-
lar. Böylece her bir şirket
kendini kurtarmaya çaba-
ladıkça gezegenin tümü
hızla batıyor.
Bu arada serbest piya-
sa savunuculan, bazı hay-
van türlerı aşırı kullanım-
dan yok olmasına rağmen,
bu tür hayvanların tüke-
tılmesinı düzenleyen ya-
salann kalmasını istiyor-
lar.
Mantıkşöyle: Eğer eko-
nomik olarak tüketılirse,
serbest ticarete konu olur-
larsa, yani metalaşırlarsa,
gelir kaynağı olacaklan için
şirketler bunları koruya-
caklardır. Bu yaklaşım için-
de yaşadığımız sıstemin
çarpık mantığını çok açık
bir şekilde ifade ediyor.
Meta haline gelemeyen
her şey ölmeye mahkûm-
dur. Ancak sistem eğilim-
sel olarak knz yarattığı için
meta olanlar da yok ol-
maya, ziyan edılmeye
mahkûm oluyorlar. Sade-
ce ürünler ve doğal çevre
değil, insanlarda...
1970lerde Keynesci
model ıflasetti. 1980'ler-
den bu yana uygulanan
neo-liberalizm ve küresel-
leşme, ne ekonomik, ne de
ekolojik krize bir çözüm
getirebildi. Şimdi anamal-
cı sistem krizden çıkabil-
mek için yeni birdüzenle-
me yöntemi arıyor. Ancak
bu arada işsizlik ve yoksul-
luk insan yaşamını, çevre
kirtenmesi ve aşın kullanım
da gezegeni tahrip ediyor.
Anamalcı sistemin ve pi-
yasa ekonomisinin sade-
ce emekçilerin yaşam ko-
şullarıyla değil, aynı za-
manda bir canlı türü ola-
rak insanlığın yaşam ko-
şullarıyla da çatışmakta
olduğu, galiba tarihte ılk
defa bu kadar büyük bir
açıklıkla ortaya çıkıyor.
Anamalcı sistem içinde
tek tek şirketler, kendı ken-
dilerine bır şeyler yapa-
mayacağına göre bir
çözüm üretmek yine
emekçilere ve çalışanlara,
bu kesimlerin siyasi par-
tilerine ve aydınlarına
düşüyor.
EMEK SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ NDEN
TASARRUF SAHİPLERİ İÇİN SİRKÜLER
ÇIKARILMIŞ SERMAYEMİZ 299.040.336.000.- LİRASI NAKİT KARŞILIĞ118.274.687.200.- TL'Sİ
BİRİNCİ TEMETTÜ ve 554.885.956.800.- TL'Sİ YENİOEN DEĞERLEME FONUNDAN KARŞILANMAK SURETİYLE
830.667.600.000.- LİRADAN 1.702.868.580.000.- TL'NA ARTIRILMAKTADIR.
ARTIRILAN SERMAYEYİ TEMSİL EDEN HİSSE SENETLERİ SERMAYE PİYASASI KURULUNCA
21.05.1997 TARİH VE 75/702 SAYI İLE KAYDA ALINMIŞTIR. ANCAK KAYDA ALINMA,
ORTAKUĞIMIZIN VE HİSSE SENETLERİNİN KURUL VEYA KAMUCA TEKEFFÜLÜ ANLAMINA GELMEZ.
mc ile ılgılı ayrıntlı bılgılen ıçeren lahname 2,6/1997 tanhınde Istanbul Ticaret Sıcılıne tesal
«tıltraş ve 5 6 97 lanh ve 4304 sayılı TTSG'nde yayinlanmış olup. aynca aşajjıda adres ve telelon numaralan
belırtılen Şirket mertıezı ve halka arza aracıiık eden IKtısat Menkul Degerter A.Ş 'nde mertcez ve şubelennde
ıncelemeye açık tutulmaktadır
1. HALKA ARZ VE SAT1Ş HAKKINDA 8İLGİLER;
Ortaklanmısn yeni pay alma hakiann kullanmasından sonra kalan 57 028 527 680 lıra tutanndakı
paylar 8,7 1997 ile 227/1997 tanhlen arasında 15 gün sûreyte aşağıda belırtılen ba;vuru yeriennde halka
an yoluyla satlacaktr
Bır payın nomınai de{en 1 000 - TL olup I M K B 'de seansta oluşacak fıyattai satışa ar? edılecektır
BAŞVURU ŞEKLİ
Bu sermaye artınmında yeni pay almak suretiyle ortak olmak ısteyen tasarruf sahıplennın satş sûresı
içinde Istanbul Menkul Krymetler Borsası'nda ışlem yapmaya yedcılı bankalar ve aracı kurumlardan oluşan
borsa üyelennden bınne başvurmalan gerekmektedır
BAŞVURU YERLERİ
Istanbul Menku! Kıymetler Borsası'nda ışlem yapmaya yetkili aracı kurumlardır
HİSSE SENETLERİNİN TESLİM ŞEKLİ
I M K B Yönetmelıfjı çerçevesınde teslım edılecektir.
1. ORTAKLIÛIN SON 3 YILLIK BİLANÇOLARI İLE 31.03.1996 VE 31.03.1997 TARİHLİ HESAP DURUMUNA GÖRE AKTİF VE PASİFİ: (MİLYON TL)
AKTİFLER 31.12.1994
I) NAKtT DEĞERLER 44,114
aı Kasa 3,522
b) Bamaiar «,592
II) MENKUL DEGEFLER CÛZOANI 70,410
Menkul Degerer 79 418
MenkLİ DeOe'« DeÇ« Aalış Karş (-
III) ALACAKLAR 255,770
a) Sıgortalılar
S^ortahlar 52 741
SıgorBlılarrfln Pnm Alacak Karş. (-)
bjAcsnteier
Acenteter 199841
AcentelerrJen Prım Alacak Karş. (-) (6.000)
c) Sıgorta ve Reas Şırtetteri C/Hesat» 4.710
d) Sıgorta ve Reas Sırke(t«i NarJ Depolar Z062
e) Diğer Alacalclar 2416
f Boç Reestorrtu
IV) İDARİ VE KANUNİ TAKİPTEKİ ALACAKLAR 818
Idar »e Kanun Tskıotek Alacaklar 4 400
lOan ve Kanurı Takıptekı AlacakBr Karş (-) (3 582»
V) İŞTİRAKLER 24.663
lşt.rakler 24 663
Içtrakıer DeOer tolıg Karş (-)
Iştıiklere Se'maye Taar+utlerı (-)
VI) SABİT DEÛERLER 388.436
a) Meniul Dejerier
Menkyller 24.335
Menkjlle'BınkmışArmrUsmanıl-) (3.540)
Bl Gaynmenkuller
Sayrımenkuller 384 907
GaynmenkjlerBı-ıonışAmortisrnann-) (19 2661
VII) OİĞER AKTİFLER (Net) 1.843
AKTİF TOPLAMI 793.002
31.12.1995 31.12.1996 3103.1996 31.03 1997
24,192
3,896
20.296
235.235
236 556
13211
393.228
67 747
264 645
18,0001
10439
2219
85,285
(29 107»
581
2 748
(2167)
10.193
10193
4.S34
801
3833
299,922
299 94'
(191
567.596
116 333
410.225
(8 500)
23.618
758
58.027
(32,565)
617
3.568
(2.9511
28,050
28.050
8.780
5180
3600
194,275
194 275
472,124
93 398
325,413
(10,250)
'871
2.199
75,460
(22 467)
581
2,748
(216
7
)
1,800
1800
6.266
1 '55
4 501
314,201
314 787
(586ı
686,511
148 544
495 560
•5065
758
70,399
(32565,
618
3 569
2 95" ı
28,050
28 050
803.007 1,360.397 991.583 1.622.844
54 955
(14.875)
55.706
(26.429)
56346
117,207)
71.595
(29516)
802,408 1,390,483
139 481) ı69 363'
1.004 165
1.467.440 2,261,381
1,002007 1664060
49 563' 183 295)
794 123
1.669,937 2.658,613
PASİFLER
I) BORÇLAR
ai Sıgcrta «e Reas Şırketierı C/Hesabı
bı Sıgorta * Reas Şırtetlen Depolan
c) Ûderecek Verg ve Dıjer Yu«umıulükıer
i) Dıger Borçlar
e) Alacak Reeskontu
II) KARŞILIKLAR
A) Tetoıik Karşılıklar
aı Carı R ako Karşılıgı
Carı Ruıkolar Karş Reas. Payı
b) Muallak Hasar Karşılıgı
Muallak Hasar KarsılıSı Reas Payı
c) Deprem Hasar Karşılığı
d) Dıger lernık Karşılıklar
B) Sortest KarphUar
aı Kıdem Taanınatı Karşılıgı
b) DıgetSerbesiKarşılıklar
IU) DIGER PASİFLER
IV) ÖZKAYNAKLAR
a) Otternraş Sermaye
ıl Nomınai Sermaye
IO Oder
mernış Samaye
b) Kandnı Yedek Akçeler
c) Olaganûstü Hasar Karşılıgı
d) Ihtryan Yedek Akçeler
e) Olağanüstû Yedek Akçeler
f) Yenıden Degerıend n e Fcnu
g) Ozeı Fonör
tı) Zarar (-)
ODonemZaıan
") Geçrraş Yıl Zararlan
V) KAR
a) Oîner Kân
bl Seçmış Yıl Kârlan
PASİF TOPLAMI
31.12.1994
203,654
48,301
98.538
27,983
28.832
112,406
108,544
199,071
(128,210)
133,542
(100.4971
4,638
3.862
31.12 1995
278.912
1'6557
125 314
30182
58,351
(51 492)
238480
228 780
318457
(168,298)
338 846
(271,567)
11342
31.12 1996
321.483
111 5'8
123 485
24 861
115 439
(53 880)
411360
396 816
509838
(230146)
280547
(187 744)
24 321
31 03.1996
320.704
118410
123 868
7 357
114883
(43 814)
272,834
261169
373,618
1194 997)
308084
(240378)
14.842
9 700 14.544 11.665
31.03 1997
402.349
140 693
126490
2263
186.783
(53,880)
479 724
461430
554111
(245854)
355 054
(230 952)
29071
18294
406,792 804,620 1.492,104
133 875 299880 330.66?
1,057,500 1,764.190
299.880 830 668
3.891 11 910
1,637
9.670 30 567
257 717 462 261
2 2
28,161
77.522
555 752
2
28,161
77523
31.228
86,618
70,210 145,428 36.434
70210 145 428 36 434
793.002 1,467,440 2.261,381
651.934 815,682
2 2
18.899 12.342
1B899 12,342
1.669,937 2,650,613
2. ORTAKLIĞIN SON 3 YILLIK GELİR TABLOLARI İLE 31.03
31.12 1994
I) TEKJNK GEÜRLER 1,211.543
A) Alınar Prımler 622142
B) Alınan Komısyonlar 113214
OÛdene'ıTaz^ınattaReasurorierPayı 204 646
D) Devreden Teknık Karşı ıklar (Net)
aı Carı Rızıkclar Karşılıgı 24499
b) Muallak Hasar Karşılıgı 13 808
E) Ayrlan Teknık Karşılıklafda Rea Payı
a) Carı Rızıkclar KarşılıŞında Rea. Payı 128,210
b) Mual ak Hasar Karş lıgırfla Rea Payı 100497
F) Dıger Gelırler 4 527
II) TEKMİK GİDERLER 1.130,560
A) Reasurcriere Verı en Prımler 396 572
Bl Ûdenen Komısyonlar 77 ?99
C) Ûdenen Tamıratlaı 306 0
7
4
D) Aynlan Tefcn* Karşılıklar
a) Carı Reıtolar Karşılığı 199071
b) Muallak Hasar Karsıl® 133 542
cI Depref Hasar KarşılıÇı 2 980
E) Dıger G derl?< 14 522
m) TEKNİK KAR / ZARAR 80.983
IV) GENEL GİDERLER 100,992
A) Perscne Gıder erı 32 033
B) Genel Yönetı^ Gıderlerı 49 570
Ci Vergı veDıger Yjkûr-ılûlükler
31.12.1995 31.12.1996 3103 1996 31.03.1997
2,232,050 3,078.599 983,057 1,200,001
1001,693 1.656.236 371821 515,682
157187 213,322 56578 82.139
521.452 564 747 154,208 140,161
70.861
33,045
168,298
271.567
7 947
2,095,318
525.95?
133,'48
730,993
318457
338 846
6704
41 21
3
136.732
164,246
64 965
77 266
150159
67.279
230146
187
7
44
8966
2,934,220
769 ^12
226 062
1 051 415
509838
280547
12 979
81667
144,379
307.049
138 064
144.204
24 654
67279
66598
240 346
1573
950.874
205 406
47 688
249 321
119 714
308,085
3500
17160
32.183
59.280
25S7
6
24 761
55,414
92,803
82 306
230 952
544
1.155,225
258 823
66 030
287 642
163 987
355054
4 750
1B939
44.776
100.861
49 328
41242
1996 VE 31.03.1997 TARİHLİ
D) Amoftıstnan Sıderlerı
E) Ka-şıhklar
F) Dıger Gıderler
V) MALİ GEÜRLER
A) FaıZ Selırle'i
B) Kâr Payı ûelırlcı
CjSatışKJrları
Dı K.ra Ge ırier.
E) KamoıyD Kârlan
P D'0e'3eiırler
VI) MALİ GİDERLER
A' Faız Gıderlerı
B) Sabş Zararlan
Cl Kamöryc Zararları
01 Karşılıklar
E] Oıjer Gıde'lc
VIDDÖNEMKAR 'ZARAR1
VIII) ÖDENECEK VERGİ VE DIGER
YASAL YÜKÜMLÜLÜKLER
IX) NET DÖNEM KÂR / ZARARI
HESAP DURUMU: (MİLYON TL)
2,938 11501 13,55i
76037,742
8.709
125.122
72.936
1,711
34.026
5.893
7 713
2 840
3,940
96
2173
1671
101.173
30.963
70,210
3,907
252,060
142 428
959
34 511
11,197
2487
6127
8
49,735
15,029
1762
2.515
1,322
29107
175.611
30,182
145,429
6 344
4 886
250.527
150 340
318
59,453
20,451
3.274
16 691
26,561
21,913
160
1011
19
3 458
61.296
24,861
36,435
2,804
4,215
1624
50,207
23,750
0
2.400
5,033
1319
25'85
4.934
1548
2
294
3 090
26.256
7.357
18.899
3 413
6,500
378
81,194
58,958
0
11,986
8.857
836
557
10,504
9396
126
396
586
14,605
2.203
12,342
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Dışlamak...
Bugünlerde yükseköğretim kurumları, yıl sonu
törenleri düzenliyor; binlerce gence diploma veri-
yor.
Ya sonrası?
Yükseköğretim kurumlarından bu yıl yaklaşık
165 bin genç diploma alacaktır. Diploma alanların
yaklaşık üçte biri iki yıllık; kalan üçte ikisi de dört
yıllık yükseköğretim almışlardır. üsans üstü, yani
uzmanlık ve doktora eğitimi görenlerin oranı da top-
lamın yüzde 5'inin altında kalıyor. Ek olarak iki yıl-
lık yükseköğretim görenlerin yaklaşık yarısı, top-
lamın da yaklaşık dörtte biri. "açıköğretim" gör-
müş olanlardır.
Gerçekte üniversite kavramının dşında kalanlar
yalnızca açıköğretim öğrencileri değil; üniversite-
lerin ülke düzeyine dağılımı, özellikle de kimi bü-
yük "ilçelere" birer fakülte kurulmasına yönelik
seçim yatırımı uygulamaları. sonuçta, kütüphane.
bilgisayar, laboratuvar olanakları sağlamayan bir
yükseköğretim ortamı yaratmış bulunuyor. Bu ol-
gu, öğretim elemanı eksikliğiyle de birleşınce, özel-
likle büyükkent-dışı yörelerdeki üniversitelerde eği-
tim-öğretimin niteliğinı çok azaltıyor. Türkiye yük-
seköğretimi "en az ölçütleri" belirlenmiş biryapı-
ya bir türlü kavuşamıyor.
Yeni bir seçim gündemdedir ve bununla birlik-
te üniversiteler kurulacağı yönündeki "siyasalya-
tırım" canlanabilir. Oysa, yeni üniversitegirişimle-
rinin, üniversite olmanın, en temet ya da "birincil"
gereksinmelerinin karşılanmasıyla birlikte düşü-
nülmesi gerektiği, onca acı deneyimden sonra öğ-
renilmiş olmalıdır.
• • •
Gelelim asıl soruna; öğrenımlerini tamamlayan
gençlerin ne olacağına. Devlet Istatistik Enstitü-
sü'nün en yeni (Ekim 1996) işgücü verileri "lıse ve
dahayüksek eğitimli gençlerarasındaki işsizlik' ora-
nının, yüzde 30.3 olduğunu gösteriyor. Onceki dö-
nemlere göre 2-3 puanlık artışı da simgeleyen bu
oran, "piyasada geçerli ücret karşılığında iş iste-
yen" yani açıkça çalışmak için uğraş veren her
yüz gencin 30'unun iş başvurusunun geri çevril-
diği anlamına gelir. Türkiye, onca emek ve para kar-
şılıgı "eğittiği" her on gencinden üçüne ış bulamı-
yor. Lise ve yükseköğretim görenlerin işsizlik ora-
nı eşit alınırsa, yükseköğretim diploması alanların
yaklaşık "50 bıni işsiz" kalacak demektir. Ekono-
mik ve toplumsal yapı; gençlerıni, yükseköğreti-
me giriş sınavlannın da kanıtladığı gibi daha eği-
tirken dışlamakla kalmıyor; eğıttıkten sonra ış bul-
mada da dışlıyor.
• • •
Sorunun ekonomik boyutu ise bır başka ılginç
durumu sergiliyor. Türkiye "ortalaması" olarak iş-
sizlik oranı yüzde 5.8'dir. Eğıtilmış gençlerin işsiz-
lik oranı bunun beş katından yüksektır.
Türkiye'nin ekonomik yapısı; tarımı, sanayiı ve
hizmet kesimleri, eldekı verilere göre "eğıtilme-
miş" olanlara görelı olarak daha kolay ış buluyor;
okur-yazar olmayan ya da ilk ve ortaokulları biti-
renlerin iş bulma olasılığı, lise ve sonrası eğitım gö-
reriferden çok daha yüksektir.
Verilen eğitimin üretimın gereksinmelerini karşı-
lamada ne ölçüde yeterli olduğu sorusu bir yana
bırakılırsa, iş bulma sürecindekı bu eğrilik, iki ne-
dene dayanıyor, denilebilir. Nedenlerden biri, üre-
timin "teknolojik yapısıdır"; ikincisi de "düşüküc-
retli istihdam" anlayışının egemenliğidir. Örneğin
tarım kesimi, ziraat mühendislerinı çalıştıramıyor;
benzer durumlar, madencilikten orrnancılığa pek
çok alanda geçerlidir. Bunun gibi çocuk işçiliği ve
kaçak işçi çalıştırmanın yaygınlığı, özünde. düşük
ücrete dayalı bir anlayışı simgeler.
Bu süreç, ekonomiyi, niteliksiz işgücü-düşük
ücret kısır döngüsüne götürüyor. Üretim yapısı,
ınsan gücüne dayalı "nitelikseldönüşümü" gerçek-
leştiremiyor.
Oysa, dünya ekonomisinin gidişi bunun tam ter-
sinedir; ülkeler, üretim yapılarını "yüksek nitelikli iş-
gücü kullanacak yönde" değiştirmeye uğraşıyor.
Uluslararası yarış, yani dış ticarette başarı, büyük
ölçüde buna dayanıyor. Bu sürece katılamayan
ülkeler, dünyadan dışlanıyor.
Türkiye. gençlerıni eğitimden, eğittiklerıni üretim-
den, kendisini de dünyanın gidişinden, ısraria dış-
lıyor. Dışlandıkça da "çeteleşme" ve "çılgınlıkde-
recesi" yükseliyor.
Gümrük birliği, yabancı
yatırımcıyı çekemedi...
Yabancı sermaye
girişi azaldı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Avrupa Birliği
(AB) ile gümrük bırlıği-
nin. >abancı sermaye yatı-
rımlannı arttıracağı bek-
lentisi boş çıktı. 24 (3cak
1980 kararlanndan sonra
dışa açılan Türkiye'de ya-
bancı sermaye yatınmlan-
nın. asıl olarak 1989'da
Türk Lırası'nın konvertı-
biliteye geçmesiyle birlik-
te giriş yapan spekülatif
amaçlı "sKakpara"ya bağ-
lı olarak arttığı görüldü.
Türkiye Metal Sanayi-
cileri Sendikası'nca \ayım-
lanan "Dünyada \e Türki-
ye'de Rekabet" başlıklı ra-
porda, "Türldye'nin güm-
rük birligine kabul edilme-
shie artacağı düşünülen ya-
bancı sermaye yatınmlan,
politik ve ekonomik istik-
rarsızlık nedenhle düşü-
nülenin aksine azalmıştır"
dendi.
Yabancı sermayenin bir
ülkeyeyatınm yaparken iç
pazann büyüklüğü. doğal
kaynaklara yakınlık. coğra-
fi konum, yeni pazarlara
açılma ve işgücü maliyet-
lerinin düşüklüğü gibi et-
menleri göz önüne aldığı
kaydedılen raporda. "Eko-
nomik ve sivasi istikrarsız-
lık, ekonomik ve fiaki alt-
\aptdaki vetersizlik, mevzu-
atlann sık sık değişmesi,
teknolojinin zayıflığı, nite-
likli işgücü yetersizliği \e
dış ilişkilerde istikrarsızlık
gibi faktörler yabancı ser-
mayenin Türkiye'yeçekin-
gen bakmasına neden ol-
maktadır" dendı.
MESS'ın raporunda. gı-
rişine ızın venlen yabancı
sermayenin büyük oranı-
nm da fiilen gelmedıği be-
lirtildi. Fiili sermaye gırişi-
nin izin venlen yabancı ser-
mayeye oranının 1980'de
>üzde 37. 1983"te yüzde
85, 1987'de yüzde 36 ve
1995'te yüzde 38 olarak
gerçekleştıği belirlendi.
Raporda. 1980 sonrası
dönemde vabancı serma-
ye girışını arttırmak ıçın
\ergı bağışıklığı. yatınm
ındinmı. kâr transfennde
tam serbestlik. de\ letçe alt-
yapı yatırımlan, yatınm-
lara devletçe sübvansiyon
ve sigortalar sağlanması,
serbest bölgeler kurulma-
sı gibi bir dızi teşv iğin ge-
tinldığı kaydedıldı. Rapor-
da \erilen bılgıler. Türkiye
ekonomisinin 24 Ocak ka-
rarları ile dışa açılmasıyla
yabancı sermayeye çıkan-
lan bütün da\etlere. sağla-
nan bütün avantajlara kar-
şın yabancı sermaye yatı-
nmlannın beklenen düzey-
de gerçekleşmedigıni gös-
terdi.