27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZlRAN 1997 CUMA HABERLER İrticayla mücadele eden ordunun en önemli yasal dayanağı olan iç hizmet yasasınm değiştirilmesini istiyor RP'den orduyu susturma planı• RP Konya Milletvekili Hüseyin An, Türk Silahlı Ku\"vetler İç Hizmet Yasası'nın değiştirilmesi gerektiğini söyleyerek "Kuzey Irak'ta devam eden bir harekât var. Bütün komuta kademesinin bizzat bu harekâtı yerinde izlemesi. yönetmesi gerekirken 28 şubattan beri iç politikayla uğraşıyorlar" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Genelkurmay Başkanlığı'mn. irticai ge- Iişmeler nedeniyle suçladığı koalisyon ortağı RP. orduya "iç ve dış tehdkle kar- şı yurdu ve cumhuriyeti gerckjrse silah- la koruma" görevi veren Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) Iç Hizmet Yasasf nın değişmesini istedi. RP. Genelkurmay"ın şeriatçı vakıflara ilişkin bulgularını "gayrimeşru iddialar" olarak değerlen- dirdi. RP'nin asker kökenli Konya Mıl- letvekili Hüseyin An. Genelkurmay ta- rafından düzenlenen brifinglerin de- mokrasiye aykın olduğunu savundu. lr- tica tehdidinden söz edilen önceki gün- kü brifingde \-urgulanan TSK tç Hiz- met Yasası'nın 1960'tan beri yaşanan sorunlann temel kaynagı olduğunu öne süren Hüseyin An. "Sonınunananede- ni zaten bu hiiküm. Bu düzenleme hem orduyu hem demokrasiyi yıpratıyor. Mutiaka değiştirümesi gerekir. Ordunun temel göre\i iilke savunmasıyla uğraş- maktır. Kuzev Irak'ta devam eden bir harekât var. Bütün komuta kademesi- nin bizzat bu harekâtı yerinde izlemesi. yönetmesi gerekirken, 28 şubattan beri iç politikayla uğraşjyorlar" dıye konuş- tu. RP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tekdal da. parlamentoda düzenlediği basm toplantısında. gazetecilerin Ge- nelkurmay'ın brifinginde yer alan irti- canın vahim boyutlara geldiği açıkla- masına dikkat çekerek,"RP bu suçlama- lar üzerine alındı mı?" sorusu üzerine, u Alınmamızı gerektiren herhangi bir du- rum söz konusu değil" yanıtını verdi. "Baa kurumlar baa yanlış yönlen- dirmeierealetvenedenolmaktadır" söz- lenyle üstü kapalı şekilde orduyu eleş- tiren Tekdal, şeriatçılann dış bağlantıla- n konusunda İran'a suçlama yöneltil- mesine tepki gösterdi. Tekdal. "Komşu ülkelere temas edilirken çok dikkatli olunmalıdır. Düşmanhklar me\ dana ge- tirmek kolay ama dostluklan oluştur- makzordur"dedi. Tunç vakıflan savundu Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı RP'li Ahmet Cemil Tunç ise dün yaptı- ğı yazılı açıklamada, Genelkurmay'ın irticai faaliyetlere katkılan konusunda suçladığı bazı vakıflan savunarak, Va- kıflar Genel Müdürlüğü'nüngerekli de- netimleri yaptığını öne sürdü. Türki- ye"de faaliyette-olan 5 bin 55 vakıf bu- lunduğunu kaydeden Tunç. "Hukuksal sorusturma geçirmeyen müesseseieri >it- rine çıkararak gayrimeşru isnatlarda bulunmak, ancak demokratik normlar içindeki kuruluşlann veya fikir akımla- nnın önünü kesmeye >önelik bir propa- ganda faalheti olarak değerlendirilebi- lir'dedı. Bazı vakıflann yasalara aykın çalış- malan konusunda kendilerine iletilecek bilgileri değerlendireceklerini kaydeden Tunç, "Eğer devletin bir makamı her- hangi bir vakfın ga> rimeşru bir uygula- ma içinde olduğunu tespit ctti\se, gere- kenler yasalar çerçevesinde yapıür. An- cak, irtica gibi soyut ve muğlak bir tabir- le rthamlarda bulunmak. çeşitli kuruluş- lan zararlı ilan etmek. demokratik dü- zenin nıhuyla ve hukuk devleti normla- nyla bağdaşmaz" sa\unmasını yaptı. Tunç. "Suçlann şahsiliği hükmü uya- nnca, bir kişinin hatasıy la bir vakfı ce- zalandırmak mümkün değildir" dıye konuştu. Mumcu ailesinden teşekkür ziyareti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mumcu ailesi. TB- MM Uğur Mumcu Cinaye- ti'ni Araştırma Komisyonu üyelerine teşekkür ziyaretin- debulundular. Mumcu ailesi, Mumcu'nun katledilmesin- de. dönemin güvenlik görev- lileri ve yöneticilerinin ihma- li bulunduğu. gerekli güven- lik önlemlerinin alınmadığı saptamalannın \er aldıgı ra- porun "tarihe geçeceğT gö- rüşünü dile getirdiler. Uğur Mumcu'nun eşi Gül- dal Mumcu. kardeşleri Cey- han Mumcu ve Beyhan Gür- son'un hazır bulunduğu ziya- rette. komisyon başkanı Er- sönmez Yarbay. "Dilegimiz, Türkiye'de bir daha L'ğur Mumcu ve faili meçhul cina- yederolmasın" dedi. Ceyhan Mumcu, komisyon raporu- nun bu tür cinayetler konu- sunda de\ let yapılanmasında- kı zaafiyeti ortaya koyduğu- na dikkat çekti. "Bu raporia ulusal iradeyi temsil eden TB- MM'nin sorunlan aşmadaet- kin bir konuma sahip olabile- ceği ortaya çıkmışür" diyen Mumcu, raporun ve komis- yon üyelerinin tarihe geçece- ğini vurguladı. Mumcu, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Siyasi ve görevsel sorum- luluğu olup da. komisyonunu- za bilgi vermekten vıe cinaye- tin avdınlanmasında işbirli- ğinden kaçınanlan bir kezda- ha tarih önünde geçmiş ey- lemlcrinin hesabını vereme- ycnler olarak niteliyorve kını- yoruz. Bildirierini tüm içten- likleri ile komisyonla payla- şanlarada teşekkür ediyoruz. Komisyonunuzun kusurlu ve sorumlu bulduğu personelin ve bağlı olduğu siyasetçilerin yargı ve tarih önünde hesap vermesi demokratik hukuk devletinin gereğidir. Komis- yonca >apılan önerilerin ivedi- Bkle yerinegetirümesi gerek- mefctedir." Komisyon üyesi Tevfîk Di- ker. komisyonun cinayeti ay- dınlatmak için elinden gelen çabayı sarf ettığini. ancak dosyay la ilgili aynntılann es- kı DGM Başsavcısı Nusret Demiral'da olduğunu vurgu- ladı. Demiral'ın komisyona bilgi vermemesini eleştiren Diker. "Bu dosyanın niye ta- kipçisi olunmadığının sorula- cağı tek kişi Demiral'dır" di- ye konuştu. Cezayirli kadın siyaset bilimci Prof. Fatiha Allab İÜ'de konferans verdi 'Siyasal îslam, îslam değildir'İstanbul Haber Servisi - Cezayir Üni- versitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğre- tim üyesi Prof. Fatiha Allab. siyasal tsla- mın, gerçekte İslamdan köktenci bir ko- puş, olduğunu belirterek bu durumu goşiz- min (şiddete dönük solculuk) Mark- sizm'den kopuşuna benzetti. islam ve İslamcılığın farklı iki kavram olduğunu vurgulayan Prof. Allab. siyasal Islam yüzünden bu kavramların iç içe gir- mesinin. tslamın e\ rensel yönünün karar- tılmasına neden olduğunu söyledi. Prof. Fatiha Allab, İstanbul Üniversite- si. Hukuk Fakültesi'nin davetlisi olarak önceki gün üniversitenin Merkez Bına Doktora Salonu'nda "Sivasal İslam ve De- mokratik Donüşüm" başlıklı bir konfe- rans verdi. Öğretim üyelerinin katıldığı konferans- ta Prof. Allab. siyasal lslami akımlann giderek yükseldiği Türkiye ve Cezayir arasında karşılaştırmalar yaptı. İslamcı söylemin bir tehdit olduğunu halka aktar- makta aydınlara önemli görev lerdüştüğü- nü ifade eden Prof. Allab, "Cezayir ve Türkiye'de karşı gruplar tamamen bir- birlerine sırt çevirmişler. Merkezde bulu- nanların aksine İslamcılar. her verdeler. Siyasi İslam ile mücadelenin. sadece anti- İslamist bir söylem geliştirerek yapılması yanlıştır. Aydınlar, Islamcılık ile lslamın farkını billurlaştırmalıdır" dedi. Türki- ye'nin laik-demokratik sisteminin Ceza- yir'e göre çok daha köklü olduğunu be- lırten Prof. Allab, sözlerini şöyle sürdür- dü: "132 yülık Fransız sömürgesi olan Ce- zayir. bağunsızlığını 1%2'de kazandt 1.5 milyon insamn öldüğü mücadele, 7>ıl sür- dü. Ülkeyi yeniden kurmak yerine, baştan kurmak gerekliliği ortaya çıktı. Fransa, yalnızca ülkeyi sömürmekle kalmadu bü- r i f n t p e t n RP'nin devlet vebelediye kuruluşlanndaki kadroiaşma çahşmalan bütün hmyla | J I O I C » I . O s ü r ü > w isKİ'den atılan işçiler, "Bir yandan çalışanlann işine son verilirken bir yandan ISKİ'ye işçi almak için smavlar açıhyor" diyerek tSKİ'de yaşanan kadrolaşmavı protesto ettiler. Son bir ay içinde 48 işçinin işten atıl- dıgını. işten ahlacaklarla ilgili 400 kişilik bir listenin var oiduğu yolunda duvumlar aldıklannı anlatan işçiler, gerçek gerekçenin yeni alınacak işçilere kadro açmak olduğunu savundular. Öte yandan Tüm-Maliye-Sen de İstanbul Defterdarlığı önünde, baskı ve sürgünleri protesto etti. Maliye çahşanlan da, kurumdaki sürgün ve baskılan kınayarak, "Maliye'deki RP kadrolaşmasına son verilmesini" istediler. (ÖZKAN GÜ VEN) Brifingler mııhalefeti harekeüendirdi CHP lideri Baykal, yeni bir 12 Mart sonrası yaşandığını belirtirken DSP lideri Ecevit, RP dışmdaki partilerin el ele vermesi gerektiğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Genelkur- may'ın peşpeşe düzenlediği brifingler muha- lefetı hareketlendirdi. DSP Genel Başkanı Bü- lent Ecevit, D\T'nin bir an önce hükümetten çekilmesini ve 'ulusal uzlaşı hükümen" kurul- masını istedı. CHP Genel Başkanı Deniz Bay- kal ise. "yeni bir 12 Mart sonrası dönem yaşan- dığını' \urguladı. Ecevit, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında. sorunlara iş işten geçmeden çö- züm ürermenin siyasi bir hüner olduğunu be- lirterek "Rejim ve devlet daha çok yara alma- dan. ulusal uzlaşı ve çözüm hükünıeti için RP dışındaki tüm partiler bir an önce el ele verme- lidirler. TSK dün (önceki gün) kullandığı de- yişle 'durum'dan nasıl bir "vazife" çıkardığını, bu ifadeyi kuDanarak açığa vurmuştur. Asıl'v a- zife" ise Meclis'teki büviik çoğunluğa ve özel- likle de DYP'ye düşmektedir. Bu vazife, RE- FAHYOL hükümetinden derhal çekilerek bir ulusal uzlaşı ve çözüm hükümetinin önünü aç- makür." Baykal, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlar- ken hükümetin çoktan 'fiilen' bittiğini v urgu- ladı. Yaşanan süreci Ş'eni bir 12 Mart sonrası dönem' olarak niteleyen Baykal. REFAH- YOL'un çekilmesi ve kurulacak yeni bir hükü- metle seçime gidilmesi gerektiğini söyledi. CHP'li Sinan \erlikaya da basm toplantısında. "Askeriye fiilen duruma el koymuş bulunuyor. Darbe çözüm değildir, sandıktır" dedi. ANAP'lı Agâh Oktay Güner de. askeri bir darbenin asla kurtuluş olmadığı inancında ol- duklannı sa\Tinarak "Darbe,öncelikleTSK'ye yapılacak en büyük kötülükrür" dedi. DSP Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal. Ge- nelkurmay brifingleri için "Açık tehlike karşı- sında işlevlerini yerine getirmelerinin bir par- çası" değerlendirmesini yaptı. tün toplumu kültürel değeıierinden ko- parmaya ve asimile etmeyeçalışh. Öte yan- dan. paradoksal bir biçimde ülkenin en sofu kesimleri ile işbirtiği yapıp, onlan ödüllendirdL" Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasın- dan sonra sosyal adaletin sağlanamama- sı. işsizlik ve yoksulluğun artması nede- niyle siyasi İslamcı propagandanın ken- dine kolayca "avr bulabildiği birortamın oluştuğuna dikkat çeken Allab, Fransız- lann.aşın milliyetçi ve lslami biryeniden doğuş projesiyle reddine girişildiğini an- lattı. Cezayir'de İslamcı düşüncenin slo- ganlara indirgendiğini. yoksulluğa. işsizliğe. eko- nomik sıkıntılara \erilen tek yanıtın "geriye dönüş" olduğunu söyleyen Allab, lslamcıların siyasi progra- mının "binyılöncesinedö- nüşten ibaret" olduğunu vurguladı. Allab. "Cezayir toplumu inançlı bir top- lumdur. Nitekim bağımsız- lık mücadelesinde inanç, harekete geçirici bir unsur ounuştur. Toplumun inanç- lı olması yeni bir şey değil- dir, ancak siyasi İslam yeni bir şeydir" diye konuştu. Küreselleşme sürecinin ı Müslüman ülkeler de da- hil olmak üzere bütün dün- yada liberal rüzgârlar es- tirdiğini. bunun son za- manlarda artan demokra- tikleşme taleplerinde etki- li olduğunu anlatan Prof. Allab. "1MF ve Dünya Bankası'nın davattığı gibi özelleştirmenin eşittir de- mokratikleşme olmadığı- nı" kaydettı. Müslüman ülkelerde is- lamcı akımlann yükselişi- nı demokrasiye geçişte en önemli sorun olarak değer- lendıren Prof. Allab. "İs- lamcı akımlar ya demok- rasiyi kabul edecektir ya da devlet, demokratik geçisten sapmak zorunda kalacak- ör" dedi. Konferans sonunda Prof. Dr. Fatiha Allab'ın konuşmasını değerlendi- ren Prof. Dr. Bülent Tanör demokrasi. siyasal İslam ve azgelişmişliğin her iki ülkenin ortak konuları ol- duğunu \urgutadi. Prof. Bülent Tanör. "Türki- ye'nin demokrasi geleneği ile Cezayir arasında 50 yıl- lık bir zamam dilimi mev- cut. Her iki ülkede de siya- sal İslamın yükselmesinde ekonomik bozukluklar ve sosyal dengesizlikler rol oy- namıştır" dedi. ÜZ YAZIIORHAN BİRGİT "Siyasette hüner, tehlikeyi zamanında görûp koşullar ağırlaşmadan öniem al- maktır; sorunlara iş işten geçmeden çö- züm üretmektir." Ecevit, muhtıra mıdır, müdahalenin ka- palı olarak ilanı mıdır, hiç kimsenin tanım- layamadığı tarihi Genelkurmay brifingin- den sonra hâlâ başbakanlığın kendisine devri için ortağı ile toplantılar yapmakta ıs- rar eden Çiller'e sivil ama ağır bir uyanda bulunuyor. DSP Genel Başkanı'nın, bir siyasi par- tı lidertiğinden öte, isminin bizim ülkemi- zin en deneyimli politikacılar listesinin de başında olması gibi bir özelliği var. Bir başka özelliği de. iç ve dış olaylarda çok önceden durumun önemini algılayıp çö- züm üretebilmesi. Bu niteliği ile bir yılı aş- kın zamandan beri Bülent Bey'in Mec- lıs'te temsil edilen ve laikliği benimseyen tüm partılere, sağ-sol ayınmı gözetmek- sizin geniş katılımlı bir ulusal uzlaşma hü- kümeti önerdiğı bilıniyor. Tabii, bırçok kişinin de bu önerıyi elle- rinin tersi ile bir kenara itip laikliği sadece solun tekeline bırakacak bir cepheleşme için ısrarcı olduğu da biliniyor. Şayet, Türkiye'de bu son bölümde yer alanların dediği olsaydı ve sol ya da sos- yal demokratlar adına bir laikler cephesi resmen kurulmuş bulunsaydı; Silahlı Kuv- vetler'in. REFAHYOL hükümeti yüzünden ülkenin irtica tehlikesi altında bulunduğu gibi bir uyanyı yapması için herhalde çok zorianması gerekecekti. 4 Durum Vaziyeti' Çiller'e Çekil Diyor? Ama politikacı olmak. uzağı görmek an- lamına gelmıyor. Öyle olsaydı, Refah Par- tisi "geliyonım"dıyen önceki günkü uya- nyı 28 Şubat'tan bu yana çoktan algılamış olurdu. Gene öyle olsaydı, DYP milletve- kıllerı Çiller'in peşini çoktaaan bırakmış olurlardı. Demokratik rejim, ne yazık ki bu defa da pariamento dışından çok cıddi bir uya- n ile karşı karşıyadır. Uyannın istenilme- yen boyutlara ulaşmamasının tek çözüm yolu, bu hükümetin bir dakika bile geçme- den ayrılması ve yerini Refah Partisi dışın- daki partilerden oluşacak yeni bir oluşu- ma bırakmasıdır. Önlerini göremeyen birçok kimse, da- ha uç gün öncesine kadar bir erken se- çim, hatta derhal seçim istekleri ile buna- lıma çözüm bulacağını sanıyordu. Oysa, herkes bilir ki bir ülkede savaş koşullan oluşmuş ise, seçimi öne almak olası de- ğildir. Genelkurmay bnfingleri Türkiye'nin karşısında bulunduğu "tehiiketerin adını" şimdilik savaş oiarak söylemiyoriar. Ama gerekirse silah kullanılacak bir tehlike. el- bette savaş koşullannı ışletecek önem- dedir. Bırakınız erken seçimi bir kenara. Böy- le bir seçım şimdilik olmayacağına göre, partiler arasında ittifak arayışlan, bütün- leşme gibi hiç değilse bugün için ütopik sayılacak fantezilerle de meşgul olmayı- nız. Hele hele ingiltere ya da Fransa'daki sosyalıst partilenn başanlannın denızleri aşarak bizim denizlerde yelken şışireceği öykülerine de hiç değilse boyte birzaman- da kulak vereceğinize. Türkiye Büyük Mil- let Meclisi'nde Anavatan Partili. Doğru Yol Partili, Demokratik Sol Partili, Cumhu- nyet Halk Partili ve Demokrat Türkiye Par- tili bir hükümetin bir an önce oluşturul- ması için masa başına oturunuz. Boyle bir hükümet, Sayın Deniz Bay- kal ne kadar itıraz ederse etsin. elbette li- derler dışında oluşturulmalıdır. Aksi halde, hangi parti başkanının başbakan olacağı tartışması, Erbakan'ın daha haftalarca ik- tidardaolmasını zorunlu kılacaktır. Gördü- ğüm kadan ile Baykal, hiç değilse Genel- kurmay brifingine, yani ateşin tekrar ba- cayı sardığının bütün görmezler tarafın- dan da görülmesine kadar, Cumhuriyet Halk Partisinin böyle bir hükümette yer almasına rıza göstermiyordu. Bu görüşlerinı takviye için de bir yan- dan partamentodaki muhalefet gorevini Refah'a bırakmama koşulunu masaya sü- rüyor, öte yandan hem ittifak önermek- hem de yaralamaktan kaçınmadığı DSP'yi hükümet ıçine kilitleyecek bir strateji uy- gulamak istiyordu. Sayın Baykal'ın siyaset stratejilerini ve tahminlerini isabetli bulmak özellikle bazı medya kuruluşlannın sahip ve yöneticile- rinin kendilerine kalmış bir öngörünün so- nucudur. Benim, Baykal dahaCHP'yı öğ- retim üyesi olarak dışandan desteklerken başlayan çok keyıfli birarkadaşlığım oldu kendisi ile. O arkadaşlık daha sonra. ay- nı hükümet sıralannda çalışma arkadaş- lığına dönüştü. CHP'de o, hem de büyük yetkileri elinde tutan ve kullanan bir genel sekreter yardımcılığı yaptı; ben sade bir milletvekili olarak bulundum. 12 Eylül'den sonra siyaset yeniden başlarken. Baykal Sosyal Demokrat Halk- çı Parti'de Erdal Inönü'den sonra ikinci adam olarak görev yaparken, DSP ile se- çım ittıfakı önerilerine nasıl yaklaştığını da, yeni CHP'nin açılışı sırasında Ecevıti tek- rar genel başkanlığa getirmek isteyenle- re karşı takındığı stratejiyi de yaşayarak gördüm. Ama. Baykal'ın çok takdir ettiğim yan- lan da elbette var. Deniz Bey, her siyaset adamında rast- lanmayacak kadar soğukkanlıdır. Bu so- ğukkanlılığı yüzünden birçok eskı arkada- şı ile bırlıkte çalışmasına karşın. sorumlu- luk ortaya çıktığı zaman. o sonjmluluğun iyi taraflannı kendisine almasını, fena pu- anlan ise takımın öbür oyuncularına bı- rakmasını doğal bir değerlendirme sayar. SHP'de sorumlu olduğu zaman, kural- lara ters gelen birçok olayı sessız izleme- si, daha sonra kendisi CHP Genel Başka- nı olunca "CHP'de yakışıksız işlere bulaş- tık" diye yurttaşlardan özür dilemesi (11 Eylül 1995) bu özelliğının gereği olmalıdır. Baykal, "dun dündur" diyen politikacı- lar arasında dagörülebılır. Omeğin, Refah Partili bir hükümet kurulmaması için Ana- yol oluşumuna dışandan destek olan Ece- vit'i bu karanndan dolayı harakin yapmak ve hazin bir sona ulaşarak tükenmekle suçlamıştır. (7 Ekim 1995) Soldaki çekişmeyi, bazı çevreler hep Ecevit'in omuzlarına yüklemek isterler. Öyle yaparken de Baykal'ın, genel başka- nı için neler söyledığini anımsamak iste- mezler. Gene o çevreler, bugünlerde Deniz Baykal'a politikada ileriyi gören bir siya- set adamı yakıştırmasını yapmaktan ka- çınmazlar. Nitekim bugünlerde, özellikle birçok meslektaşımın masasının üzerinde Sayın Baykal'ın partisinin nasıl birgelişme gös- terdiğinı ortaya koyan nabız yoklamalan ve anketler sıra sıra dosyalanıyor. Baykal kaynaklı böyle bir araştırma bende de var: ANAP: 18.1. RP: 17.6, CHP: 17.2, DYP: 14.6, MHP: 14.2. DSP: 13.6. Az kaldı unutuyordum. Baykal'ın yuka- ndaki açıklaması "Cumhunyef'm 7 Ekim 1995 gunlu sayısında yer almıştı. Yani, geçen genel seçimlerden kısa bir süre önce... BIRBAKIMA SER\ ER TANİLLt Sen Türkiye Gibi Aydınlık Ve Güzelsin... O şiirin son dörtlüğü böyle başlar ve şöyle biter: Sen Türkıye gibi aydınlık ve güzelsin! .. - Benim doğduğum köyler de güzeldi Sen de anlat doğduğun yerleri, Anlat biraz! Çağdaş Türk şiirinden yapılacak bir seçme ne denli eleyici olursa olsun, o şiir, söz konusu der- Iemede mutlaka yer alır; almıştır da. Adını hatırlayacaksınız: Hikâye. Sahibini anımsatmaya gerek var mı? Cahit Kü- lebi! Onun kadar güzel nıce nice şiirlere imzasını at- mış olan şairin, gelin görün ki bugün yaşadığı ger- çeklik. bütün sanatseverlerin yüreğini burkan bir nitelikte: Cahit Külebi. birkaç aydır, Ankara'da bir hastanede. yaşamla sıcak ilişkisini kesmiş halde. "Anlatbiraz", "Konuş biraz", "Gülbiraz" diye ses- lenseniz, nafile. -i --\ •?• Derin uykular içinde sanatçımız... • Behçet Necatigil, Edebiyatımızda IsimlerSöz- lüğü'nöe, şöyledeğerlendirironu:" 1940-1950yıl- lannı kapsayan Yeni Şiirakımında kendine özel bir yer ayırdı. Aydın bir saz şairi içtenliği, bir Karaca- oğlan rahatlığı ve temiz bir dil ile, zaman zaman kötümser, güvensiz, kendi türküsünü söyledi. Ya- nm kafiyeler, ıç sesler, duygu ve düşüncelerine ek- lediği zarif benzetmeler ve söyleyişindeki titizlikle en sevilen şairler arasına girdi. Yurt köşelerinin manzara ve insan gerçeklerini modern bir biçim ve yeni bir romantizmle yaşatış, anılarla güçlü iç- ten bir duyahık; başlıca özellikleridir." Ama şairimizin sanatını derinliğine bir inceleme- nin konusu yapan Vecihi Timuroğlu ustamız ol- du. Onun, 1995'te Başak Yayınlan'nda çıkan Ca- hit Külebi. Hırçın ve Lirik adlı -hacimli- çalışması, bütün bir çağdaş Türk şiirini yeni bir değerlendir- meye tabi tutarken Cahit Külebi'nin şiirini de yer- li yerine oturtur. "Gülüşü güzel oğul"u Kürşat'la zengin bir di- yalog havasında gelişen eserde, Timuroğlu, Ne- catigil'in şairimizeyakıştırdığı "aydın bir saz şairi" nitelemesine takılır. Gerçekten, Cahit Külebi'yi, dış yapı öğeleriyle, "aydın birsazşain"diyenitelemek onu küçümsemek gibi olmuyor mu biraz? Kimi şiirlerinde halk şiirinin çeşitli bıçimlerini de- nese de, kendi biçimini arayıp bulmuş; çağdaş şi- irimizin yenilenme serüveninde büyük rol oynamış; toplumla iç içe, engin bir yurt sevgisiyle dolu, bu- günden yarına yönelen, "çizgisi her zaman ileri" bir sanattıronunki. "Aydın saz şairi!" Timuroğlu'nun sözlerini tek- rarlayarak söyleyelim: "Her şair için söz konusu olabilir böylesi yakıştırmalar, ama Cahit Külebi gi- bi çok çağdaş ve yeni bir şairi, basit bir gelenek- le açıklamaya çalışmak olanaksız." Çağdaş şiırimizin devlerinden biridir Külebi. • Şimdi siz "Hikâye"r\in duyarllğından, "SıVaSYof- lannda" geceleri katar katar giden kağnıların çar- pıcı gerçekliğine dalıp gitmiş haldesiniz belki. Buyurun yaşama sevinciyle dolu şu dizeleri de: Bir kuşluk vakti geldi, bakışlarında kuşlar, Tıtreyen bir gelincik gibiydi dudaklan. llık bir dere ince, sevecen ve çocuksu, El değmemiş güneşti yüzündeki nakışlar • 12 Mart sonrasının bunalımlı günlerinde öldürü- len gençlere yakılmış ağıttan birkaç dize: Ateş çevresınde uçuşan pervaneler gibiydiler. Uğradılar ceylanlar gibi yağlı kurşunlara. Sıvaslı, Malatyalı analann bebeleriydiler. Onlar ki bütün Anadolu 'ydular... geri gelmez bir daha. 196ü"ta yazılmış bir şiirden şu dizeler, bugünü de anlatmıyor mu? Biryanda bilim, çalışma, inanç Türküsü söyleyen dudaklar var. • ' Bir yanda kahpelik kalleşlik Küfürler, tekmeler, kurşunlar var. Dostlarım, "Külebi dalgın, konuşmuyor" diyor- lar. Yurt sevgisiyle dopdolu şairin, ülkesinin içine düşürüldüğü duruma bakıp derin bir küskünlük olmasın bu sakın? Ama Cahit Külebi'nin konuşacağı günler bitme- di. "Türkiye gibi aydınlık ve güze/"dir o. Daha söyleyeceklerı var onun... CHD İzmir Subesi basvurdu Ozer Çiller için suç duyurusu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-Çağdaş Hu- kukçularDerneği(ÇHD) İzmir Şubesi yöneticilen. Dışişleri Bakanı ve Baş- bakan Yardımcısı Tansu Çiller'in eşi Özer Çiller hakkında, ~Cürüm işle- mek için teşekkül oluştur- mak, cürüm işleyenleri saklamak. uyuşturucu kaçakçılığı olavına kanş- mak" savıyla İstanbul DGM Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulun- dular. ÇHD Başkanı Ah- met Hamdi Yıldınm. "Özer Çiller için savcüar harekete geçerek hemen dava açmalıdır" dedi. İzmir Adliyesi'ne ge- len ÇHD Başkanı Ahmet Hamdi Yıldınm ve yöne- tim kurulu üyeleri. Arif .\li Cangu Aydan Demi- rel Ersezen. Kava Ölmez, Haşim Öztürk, Mehmet Said Öneri, hazırladıkla- n ortak suç duyurusu di- lekçesini îzmir Cumhuri- yet Başsavcılığı aracılı- ğıyla İstanbul DGM Baş- savcılığı'na eönderdiler. ÇHD Başkanı Yddı- nm. ÖzerÇillerMn Kıışa- dasındaki çiftliğinde İs- tanbul DGM"de çete üye- si olmakla yargılanan ki- şilerin sakladığını, bu ki- şileri kendisine ait yatla yurtdışına kaçırdığını öne sürdü. Özer Çillerin. halen İs- tanbul DGM"de yargıla- nan çete ile birlikte hare- ket ertiğinin kanıtlandığı- nı öne süren Yıldınm. "Özer Çiller hakkında TCK'nin 313. maddesi uyannca 'cürüm işlemek için teşekkül oluştur- mak', 2%. maddesi uya- nnca 'yataklık', 403. maddesi uyannca 'uyuş- turucu tıcareti yapmak suçlamalanndan ceza da- vası açılmasını talep ettik" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle