Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZlRAN 1997 CUMA
HABERLER
İrticayla mücadele eden ordunun en önemli yasal dayanağı olan iç hizmet yasasınm değiştirilmesini istiyor
RP'den orduyu susturma planı• RP Konya Milletvekili Hüseyin An, Türk Silahlı Ku\"vetler
İç Hizmet Yasası'nın değiştirilmesi gerektiğini söyleyerek
"Kuzey Irak'ta devam eden bir harekât var. Bütün komuta
kademesinin bizzat bu harekâtı yerinde izlemesi. yönetmesi
gerekirken 28 şubattan beri iç politikayla uğraşıyorlar" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Genelkurmay Başkanlığı'mn. irticai ge-
Iişmeler nedeniyle suçladığı koalisyon
ortağı RP. orduya "iç ve dış tehdkle kar-
şı yurdu ve cumhuriyeti gerckjrse silah-
la koruma" görevi veren Türk Silahlı
Kuvvetler (TSK) Iç Hizmet Yasasf nın
değişmesini istedi. RP. Genelkurmay"ın
şeriatçı vakıflara ilişkin bulgularını
"gayrimeşru iddialar" olarak değerlen-
dirdi. RP'nin asker kökenli Konya Mıl-
letvekili Hüseyin An. Genelkurmay ta-
rafından düzenlenen brifinglerin de-
mokrasiye aykın olduğunu savundu. lr-
tica tehdidinden söz edilen önceki gün-
kü brifingde \-urgulanan TSK tç Hiz-
met Yasası'nın 1960'tan beri yaşanan
sorunlann temel kaynagı olduğunu öne
süren Hüseyin An. "Sonınunananede-
ni zaten bu hiiküm. Bu düzenleme hem
orduyu hem demokrasiyi yıpratıyor.
Mutiaka değiştirümesi gerekir. Ordunun
temel göre\i iilke savunmasıyla uğraş-
maktır. Kuzev Irak'ta devam eden bir
harekât var. Bütün komuta kademesi-
nin bizzat bu harekâtı yerinde izlemesi.
yönetmesi gerekirken, 28 şubattan beri
iç politikayla uğraşjyorlar" dıye konuş-
tu. RP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet
Tekdal da. parlamentoda düzenlediği
basm toplantısında. gazetecilerin Ge-
nelkurmay'ın brifinginde yer alan irti-
canın vahim boyutlara geldiği açıkla-
masına dikkat çekerek,"RP bu suçlama-
lar üzerine alındı mı?" sorusu üzerine,
u
Alınmamızı gerektiren herhangi bir du-
rum söz konusu değil" yanıtını verdi.
"Baa kurumlar baa yanlış yönlen-
dirmeierealetvenedenolmaktadır" söz-
lenyle üstü kapalı şekilde orduyu eleş-
tiren Tekdal, şeriatçılann dış bağlantıla-
n konusunda İran'a suçlama yöneltil-
mesine tepki gösterdi. Tekdal. "Komşu
ülkelere temas edilirken çok dikkatli
olunmalıdır. Düşmanhklar me\ dana ge-
tirmek kolay ama dostluklan oluştur-
makzordur"dedi.
Tunç vakıflan savundu
Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı
RP'li Ahmet Cemil Tunç ise dün yaptı-
ğı yazılı açıklamada, Genelkurmay'ın
irticai faaliyetlere katkılan konusunda
suçladığı bazı vakıflan savunarak, Va-
kıflar Genel Müdürlüğü'nüngerekli de-
netimleri yaptığını öne sürdü. Türki-
ye"de faaliyette-olan 5 bin 55 vakıf bu-
lunduğunu kaydeden Tunç. "Hukuksal
sorusturma geçirmeyen müesseseieri >it-
rine çıkararak gayrimeşru isnatlarda
bulunmak, ancak demokratik normlar
içindeki kuruluşlann veya fikir akımla-
nnın önünü kesmeye >önelik bir propa-
ganda faalheti olarak değerlendirilebi-
lir'dedı.
Bazı vakıflann yasalara aykın çalış-
malan konusunda kendilerine iletilecek
bilgileri değerlendireceklerini kaydeden
Tunç, "Eğer devletin bir makamı her-
hangi bir vakfın ga> rimeşru bir uygula-
ma içinde olduğunu tespit ctti\se, gere-
kenler yasalar çerçevesinde yapıür. An-
cak, irtica gibi soyut ve muğlak bir tabir-
le rthamlarda bulunmak. çeşitli kuruluş-
lan zararlı ilan etmek. demokratik dü-
zenin nıhuyla ve hukuk devleti normla-
nyla bağdaşmaz" sa\unmasını yaptı.
Tunç. "Suçlann şahsiliği hükmü uya-
nnca, bir kişinin hatasıy la bir vakfı ce-
zalandırmak mümkün değildir" dıye
konuştu.
Mumcu
ailesinden
teşekkür
ziyareti
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Mumcu ailesi. TB-
MM Uğur Mumcu Cinaye-
ti'ni Araştırma Komisyonu
üyelerine teşekkür ziyaretin-
debulundular. Mumcu ailesi,
Mumcu'nun katledilmesin-
de. dönemin güvenlik görev-
lileri ve yöneticilerinin ihma-
li bulunduğu. gerekli güven-
lik önlemlerinin alınmadığı
saptamalannın \er aldıgı ra-
porun "tarihe geçeceğT gö-
rüşünü dile getirdiler.
Uğur Mumcu'nun eşi Gül-
dal Mumcu. kardeşleri Cey-
han Mumcu ve Beyhan Gür-
son'un hazır bulunduğu ziya-
rette. komisyon başkanı Er-
sönmez Yarbay. "Dilegimiz,
Türkiye'de bir daha L'ğur
Mumcu ve faili meçhul cina-
yederolmasın" dedi. Ceyhan
Mumcu, komisyon raporu-
nun bu tür cinayetler konu-
sunda de\ let yapılanmasında-
kı zaafiyeti ortaya koyduğu-
na dikkat çekti. "Bu raporia
ulusal iradeyi temsil eden TB-
MM'nin sorunlan aşmadaet-
kin bir konuma sahip olabile-
ceği ortaya çıkmışür" diyen
Mumcu, raporun ve komis-
yon üyelerinin tarihe geçece-
ğini vurguladı. Mumcu, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Siyasi ve görevsel sorum-
luluğu olup da. komisyonunu-
za bilgi vermekten vıe cinaye-
tin avdınlanmasında işbirli-
ğinden kaçınanlan bir kezda-
ha tarih önünde geçmiş ey-
lemlcrinin hesabını vereme-
ycnler olarak niteliyorve kını-
yoruz. Bildirierini tüm içten-
likleri ile komisyonla payla-
şanlarada teşekkür ediyoruz.
Komisyonunuzun kusurlu ve
sorumlu bulduğu personelin
ve bağlı olduğu siyasetçilerin
yargı ve tarih önünde hesap
vermesi demokratik hukuk
devletinin gereğidir. Komis-
yonca >apılan önerilerin ivedi-
Bkle yerinegetirümesi gerek-
mefctedir."
Komisyon üyesi Tevfîk Di-
ker. komisyonun cinayeti ay-
dınlatmak için elinden gelen
çabayı sarf ettığini. ancak
dosyay la ilgili aynntılann es-
kı DGM Başsavcısı Nusret
Demiral'da olduğunu vurgu-
ladı. Demiral'ın komisyona
bilgi vermemesini eleştiren
Diker. "Bu dosyanın niye ta-
kipçisi olunmadığının sorula-
cağı tek kişi Demiral'dır" di-
ye konuştu.
Cezayirli kadın siyaset bilimci Prof. Fatiha Allab İÜ'de konferans verdi
'Siyasal îslam, îslam değildir'İstanbul Haber Servisi - Cezayir Üni-
versitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğre-
tim üyesi Prof. Fatiha Allab. siyasal tsla-
mın, gerçekte İslamdan köktenci bir ko-
puş, olduğunu belirterek bu durumu goşiz-
min (şiddete dönük solculuk) Mark-
sizm'den kopuşuna benzetti.
islam ve İslamcılığın farklı iki kavram
olduğunu vurgulayan Prof. Allab. siyasal
Islam yüzünden bu kavramların iç içe gir-
mesinin. tslamın e\ rensel yönünün karar-
tılmasına neden olduğunu söyledi.
Prof. Fatiha Allab, İstanbul Üniversite-
si. Hukuk Fakültesi'nin davetlisi olarak
önceki gün üniversitenin Merkez Bına
Doktora Salonu'nda "Sivasal İslam ve De-
mokratik Donüşüm" başlıklı bir konfe-
rans verdi.
Öğretim üyelerinin katıldığı konferans-
ta Prof. Allab. siyasal lslami akımlann
giderek yükseldiği Türkiye ve Cezayir
arasında karşılaştırmalar yaptı. İslamcı
söylemin bir tehdit olduğunu halka aktar-
makta aydınlara önemli görev lerdüştüğü-
nü ifade eden Prof. Allab, "Cezayir ve
Türkiye'de karşı gruplar tamamen bir-
birlerine sırt çevirmişler. Merkezde bulu-
nanların aksine İslamcılar. her verdeler.
Siyasi İslam ile mücadelenin. sadece anti-
İslamist bir söylem geliştirerek yapılması
yanlıştır. Aydınlar, Islamcılık ile lslamın
farkını billurlaştırmalıdır" dedi. Türki-
ye'nin laik-demokratik sisteminin Ceza-
yir'e göre çok daha köklü olduğunu be-
lırten Prof. Allab, sözlerini şöyle sürdür-
dü:
"132 yülık Fransız sömürgesi olan Ce-
zayir. bağunsızlığını 1%2'de kazandt 1.5
milyon insamn öldüğü mücadele, 7>ıl sür-
dü. Ülkeyi yeniden kurmak yerine, baştan
kurmak gerekliliği ortaya çıktı. Fransa,
yalnızca ülkeyi sömürmekle kalmadu bü-
r i f n t p e t n RP'nin devlet vebelediye kuruluşlanndaki kadroiaşma çahşmalan bütün hmyla
| J I O I C » I . O s ü r ü > w isKİ'den atılan işçiler, "Bir yandan çalışanlann işine son verilirken bir
yandan ISKİ'ye işçi almak için smavlar açıhyor" diyerek tSKİ'de yaşanan kadrolaşmavı protesto ettiler. Son bir ay içinde 48 işçinin işten atıl-
dıgını. işten ahlacaklarla ilgili 400 kişilik bir listenin var oiduğu yolunda duvumlar aldıklannı anlatan işçiler, gerçek gerekçenin yeni alınacak
işçilere kadro açmak olduğunu savundular. Öte yandan Tüm-Maliye-Sen de İstanbul Defterdarlığı önünde, baskı ve sürgünleri protesto etti.
Maliye çahşanlan da, kurumdaki sürgün ve baskılan kınayarak, "Maliye'deki RP kadrolaşmasına son verilmesini" istediler. (ÖZKAN GÜ VEN)
Brifingler mııhalefeti harekeüendirdi
CHP lideri Baykal, yeni bir 12 Mart sonrası yaşandığını belirtirken DSP
lideri Ecevit, RP dışmdaki partilerin el ele vermesi gerektiğini söyledi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Genelkur-
may'ın peşpeşe düzenlediği brifingler muha-
lefetı hareketlendirdi. DSP Genel Başkanı Bü-
lent Ecevit, D\T'nin bir an önce hükümetten
çekilmesini ve 'ulusal uzlaşı hükümen" kurul-
masını istedı. CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
kal ise. "yeni bir 12 Mart sonrası dönem yaşan-
dığını' \urguladı.
Ecevit, dün parlamentoda düzenlediği basın
toplantısında. sorunlara iş işten geçmeden çö-
züm ürermenin siyasi bir hüner olduğunu be-
lirterek "Rejim ve devlet daha çok yara alma-
dan. ulusal uzlaşı ve çözüm hükünıeti için RP
dışındaki tüm partiler bir an önce el ele verme-
lidirler. TSK dün (önceki gün) kullandığı de-
yişle 'durum'dan nasıl bir "vazife" çıkardığını,
bu ifadeyi kuDanarak açığa vurmuştur. Asıl'v a-
zife" ise Meclis'teki büviik çoğunluğa ve özel-
likle de DYP'ye düşmektedir. Bu vazife, RE-
FAHYOL hükümetinden derhal çekilerek bir
ulusal uzlaşı ve çözüm hükümetinin önünü aç-
makür."
Baykal, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlar-
ken hükümetin çoktan 'fiilen' bittiğini v urgu-
ladı. Yaşanan süreci Ş'eni bir 12 Mart sonrası
dönem' olarak niteleyen Baykal. REFAH-
YOL'un çekilmesi ve kurulacak yeni bir hükü-
metle seçime gidilmesi gerektiğini söyledi.
CHP'li Sinan \erlikaya da basm toplantısında.
"Askeriye fiilen duruma el koymuş bulunuyor.
Darbe çözüm değildir, sandıktır" dedi.
ANAP'lı Agâh Oktay Güner de. askeri bir
darbenin asla kurtuluş olmadığı inancında ol-
duklannı sa\Tinarak "Darbe,öncelikleTSK'ye
yapılacak en büyük kötülükrür" dedi. DSP
Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal. Ge-
nelkurmay brifingleri için "Açık tehlike karşı-
sında işlevlerini yerine getirmelerinin bir par-
çası" değerlendirmesini yaptı.
tün toplumu kültürel değeıierinden ko-
parmaya ve asimile etmeyeçalışh. Öte yan-
dan. paradoksal bir biçimde ülkenin en
sofu kesimleri ile işbirtiği yapıp, onlan
ödüllendirdL"
Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasın-
dan sonra sosyal adaletin sağlanamama-
sı. işsizlik ve yoksulluğun artması nede-
niyle siyasi İslamcı propagandanın ken-
dine kolayca "avr
bulabildiği birortamın
oluştuğuna dikkat çeken Allab, Fransız-
lann.aşın milliyetçi ve lslami biryeniden
doğuş projesiyle reddine girişildiğini an-
lattı. Cezayir'de İslamcı düşüncenin slo-
ganlara indirgendiğini.
yoksulluğa. işsizliğe. eko-
nomik sıkıntılara \erilen
tek yanıtın "geriye dönüş"
olduğunu söyleyen Allab,
lslamcıların siyasi progra-
mının "binyılöncesinedö-
nüşten ibaret" olduğunu
vurguladı. Allab. "Cezayir
toplumu inançlı bir top-
lumdur. Nitekim bağımsız-
lık mücadelesinde inanç,
harekete geçirici bir unsur
ounuştur. Toplumun inanç-
lı olması yeni bir şey değil-
dir, ancak siyasi İslam yeni
bir şeydir" diye konuştu.
Küreselleşme sürecinin
ı Müslüman ülkeler de da-
hil olmak üzere bütün dün-
yada liberal rüzgârlar es-
tirdiğini. bunun son za-
manlarda artan demokra-
tikleşme taleplerinde etki-
li olduğunu anlatan Prof.
Allab. "1MF ve Dünya
Bankası'nın davattığı gibi
özelleştirmenin eşittir de-
mokratikleşme olmadığı-
nı" kaydettı.
Müslüman ülkelerde is-
lamcı akımlann yükselişi-
nı demokrasiye geçişte en
önemli sorun olarak değer-
lendıren Prof. Allab. "İs-
lamcı akımlar ya demok-
rasiyi kabul edecektir ya da
devlet, demokratik geçisten
sapmak zorunda kalacak-
ör" dedi.
Konferans sonunda
Prof. Dr. Fatiha Allab'ın
konuşmasını değerlendi-
ren Prof. Dr. Bülent Tanör
demokrasi. siyasal İslam
ve azgelişmişliğin her iki
ülkenin ortak konuları ol-
duğunu \urgutadi. Prof.
Bülent Tanör. "Türki-
ye'nin demokrasi geleneği
ile Cezayir arasında 50 yıl-
lık bir zamam dilimi mev-
cut. Her iki ülkede de siya-
sal İslamın yükselmesinde
ekonomik bozukluklar ve
sosyal dengesizlikler rol oy-
namıştır" dedi.
ÜZ YAZIIORHAN BİRGİT
"Siyasette hüner, tehlikeyi zamanında
görûp koşullar ağırlaşmadan öniem al-
maktır; sorunlara iş işten geçmeden çö-
züm üretmektir."
Ecevit, muhtıra mıdır, müdahalenin ka-
palı olarak ilanı mıdır, hiç kimsenin tanım-
layamadığı tarihi Genelkurmay brifingin-
den sonra hâlâ başbakanlığın kendisine
devri için ortağı ile toplantılar yapmakta ıs-
rar eden Çiller'e sivil ama ağır bir uyanda
bulunuyor.
DSP Genel Başkanı'nın, bir siyasi par-
tı lidertiğinden öte, isminin bizim ülkemi-
zin en deneyimli politikacılar listesinin de
başında olması gibi bir özelliği var. Bir
başka özelliği de. iç ve dış olaylarda çok
önceden durumun önemini algılayıp çö-
züm üretebilmesi. Bu niteliği ile bir yılı aş-
kın zamandan beri Bülent Bey'in Mec-
lıs'te temsil edilen ve laikliği benimseyen
tüm partılere, sağ-sol ayınmı gözetmek-
sizin geniş katılımlı bir ulusal uzlaşma hü-
kümeti önerdiğı bilıniyor.
Tabii, bırçok kişinin de bu önerıyi elle-
rinin tersi ile bir kenara itip laikliği sadece
solun tekeline bırakacak bir cepheleşme
için ısrarcı olduğu da biliniyor.
Şayet, Türkiye'de bu son bölümde yer
alanların dediği olsaydı ve sol ya da sos-
yal demokratlar adına bir laikler cephesi
resmen kurulmuş bulunsaydı; Silahlı Kuv-
vetler'in. REFAHYOL hükümeti yüzünden
ülkenin irtica tehlikesi altında bulunduğu
gibi bir uyanyı yapması için herhalde çok
zorianması gerekecekti.
4
Durum Vaziyeti' Çiller'e Çekil Diyor?
Ama politikacı olmak. uzağı görmek an-
lamına gelmıyor. Öyle olsaydı, Refah Par-
tisi "geliyonım"dıyen önceki günkü uya-
nyı 28 Şubat'tan bu yana çoktan algılamış
olurdu. Gene öyle olsaydı, DYP milletve-
kıllerı Çiller'in peşini çoktaaan bırakmış
olurlardı.
Demokratik rejim, ne yazık ki bu defa
da pariamento dışından çok cıddi bir uya-
n ile karşı karşıyadır. Uyannın istenilme-
yen boyutlara ulaşmamasının tek çözüm
yolu, bu hükümetin bir dakika bile geçme-
den ayrılması ve yerini Refah Partisi dışın-
daki partilerden oluşacak yeni bir oluşu-
ma bırakmasıdır.
Önlerini göremeyen birçok kimse, da-
ha uç gün öncesine kadar bir erken se-
çim, hatta derhal seçim istekleri ile buna-
lıma çözüm bulacağını sanıyordu. Oysa,
herkes bilir ki bir ülkede savaş koşullan
oluşmuş ise, seçimi öne almak olası de-
ğildir. Genelkurmay bnfingleri Türkiye'nin
karşısında bulunduğu "tehiiketerin adını"
şimdilik savaş oiarak söylemiyoriar. Ama
gerekirse silah kullanılacak bir tehlike. el-
bette savaş koşullannı ışletecek önem-
dedir.
Bırakınız erken seçimi bir kenara. Böy-
le bir seçım şimdilik olmayacağına göre,
partiler arasında ittifak arayışlan, bütün-
leşme gibi hiç değilse bugün için ütopik
sayılacak fantezilerle de meşgul olmayı-
nız. Hele hele ingiltere ya da Fransa'daki
sosyalıst partilenn başanlannın denızleri
aşarak bizim denizlerde yelken şışireceği
öykülerine de hiç değilse boyte birzaman-
da kulak vereceğinize. Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi'nde Anavatan Partili. Doğru
Yol Partili, Demokratik Sol Partili, Cumhu-
nyet Halk Partili ve Demokrat Türkiye Par-
tili bir hükümetin bir an önce oluşturul-
ması için masa başına oturunuz.
Boyle bir hükümet, Sayın Deniz Bay-
kal ne kadar itıraz ederse etsin. elbette li-
derler dışında oluşturulmalıdır. Aksi halde,
hangi parti başkanının başbakan olacağı
tartışması, Erbakan'ın daha haftalarca ik-
tidardaolmasını zorunlu kılacaktır. Gördü-
ğüm kadan ile Baykal, hiç değilse Genel-
kurmay brifingine, yani ateşin tekrar ba-
cayı sardığının bütün görmezler tarafın-
dan da görülmesine kadar, Cumhuriyet
Halk Partisinin böyle bir hükümette yer
almasına rıza göstermiyordu.
Bu görüşlerinı takviye için de bir yan-
dan partamentodaki muhalefet gorevini
Refah'a bırakmama koşulunu masaya sü-
rüyor, öte yandan hem ittifak önermek-
hem de yaralamaktan kaçınmadığı DSP'yi
hükümet ıçine kilitleyecek bir strateji uy-
gulamak istiyordu.
Sayın Baykal'ın siyaset stratejilerini ve
tahminlerini isabetli bulmak özellikle bazı
medya kuruluşlannın sahip ve yöneticile-
rinin kendilerine kalmış bir öngörünün so-
nucudur. Benim, Baykal dahaCHP'yı öğ-
retim üyesi olarak dışandan desteklerken
başlayan çok keyıfli birarkadaşlığım oldu
kendisi ile. O arkadaşlık daha sonra. ay-
nı hükümet sıralannda çalışma arkadaş-
lığına dönüştü. CHP'de o, hem de büyük
yetkileri elinde tutan ve kullanan bir genel
sekreter yardımcılığı yaptı; ben sade bir
milletvekili olarak bulundum.
12 Eylül'den sonra siyaset yeniden
başlarken. Baykal Sosyal Demokrat Halk-
çı Parti'de Erdal Inönü'den sonra ikinci
adam olarak görev yaparken, DSP ile se-
çım ittıfakı önerilerine nasıl yaklaştığını da,
yeni CHP'nin açılışı sırasında Ecevıti tek-
rar genel başkanlığa getirmek isteyenle-
re karşı takındığı stratejiyi de yaşayarak
gördüm.
Ama. Baykal'ın çok takdir ettiğim yan-
lan da elbette var.
Deniz Bey, her siyaset adamında rast-
lanmayacak kadar soğukkanlıdır. Bu so-
ğukkanlılığı yüzünden birçok eskı arkada-
şı ile bırlıkte çalışmasına karşın. sorumlu-
luk ortaya çıktığı zaman. o sonjmluluğun
iyi taraflannı kendisine almasını, fena pu-
anlan ise takımın öbür oyuncularına bı-
rakmasını doğal bir değerlendirme sayar.
SHP'de sorumlu olduğu zaman, kural-
lara ters gelen birçok olayı sessız izleme-
si, daha sonra kendisi CHP Genel Başka-
nı olunca "CHP'de yakışıksız işlere bulaş-
tık" diye yurttaşlardan özür dilemesi (11
Eylül 1995) bu özelliğının gereği olmalıdır.
Baykal, "dun dündur" diyen politikacı-
lar arasında dagörülebılır. Omeğin, Refah
Partili bir hükümet kurulmaması için Ana-
yol oluşumuna dışandan destek olan Ece-
vit'i bu karanndan dolayı harakin yapmak
ve hazin bir sona ulaşarak tükenmekle
suçlamıştır. (7 Ekim 1995)
Soldaki çekişmeyi, bazı çevreler hep
Ecevit'in omuzlarına yüklemek isterler.
Öyle yaparken de Baykal'ın, genel başka-
nı için neler söyledığini anımsamak iste-
mezler.
Gene o çevreler, bugünlerde Deniz
Baykal'a politikada ileriyi gören bir siya-
set adamı yakıştırmasını yapmaktan ka-
çınmazlar.
Nitekim bugünlerde, özellikle birçok
meslektaşımın masasının üzerinde Sayın
Baykal'ın partisinin nasıl birgelişme gös-
terdiğinı ortaya koyan nabız yoklamalan
ve anketler sıra sıra dosyalanıyor. Baykal
kaynaklı böyle bir araştırma bende de var:
ANAP: 18.1. RP: 17.6, CHP: 17.2, DYP:
14.6, MHP: 14.2. DSP: 13.6.
Az kaldı unutuyordum. Baykal'ın yuka-
ndaki açıklaması "Cumhunyef'm 7 Ekim
1995 gunlu sayısında yer almıştı.
Yani, geçen genel seçimlerden kısa bir
süre önce...
BIRBAKIMA
SER\ ER TANİLLt
Sen Türkiye Gibi Aydınlık
Ve Güzelsin...
O şiirin son dörtlüğü böyle başlar ve şöyle biter:
Sen Türkıye gibi aydınlık ve güzelsin! .. -
Benim doğduğum köyler de güzeldi
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!
Çağdaş Türk şiirinden yapılacak bir seçme ne
denli eleyici olursa olsun, o şiir, söz konusu der-
Iemede mutlaka yer alır; almıştır da.
Adını hatırlayacaksınız: Hikâye.
Sahibini anımsatmaya gerek var mı? Cahit Kü-
lebi!
Onun kadar güzel nıce nice şiirlere imzasını at-
mış olan şairin, gelin görün ki bugün yaşadığı ger-
çeklik. bütün sanatseverlerin yüreğini burkan bir
nitelikte: Cahit Külebi. birkaç aydır, Ankara'da bir
hastanede. yaşamla sıcak ilişkisini kesmiş halde.
"Anlatbiraz", "Konuş biraz", "Gülbiraz" diye ses-
lenseniz, nafile. -i
--\ •?•
Derin uykular içinde sanatçımız...
•
Behçet Necatigil, Edebiyatımızda IsimlerSöz-
lüğü'nöe, şöyledeğerlendirironu:" 1940-1950yıl-
lannı kapsayan Yeni Şiirakımında kendine özel bir
yer ayırdı. Aydın bir saz şairi içtenliği, bir Karaca-
oğlan rahatlığı ve temiz bir dil ile, zaman zaman
kötümser, güvensiz, kendi türküsünü söyledi. Ya-
nm kafiyeler, ıç sesler, duygu ve düşüncelerine ek-
lediği zarif benzetmeler ve söyleyişindeki titizlikle
en sevilen şairler arasına girdi. Yurt köşelerinin
manzara ve insan gerçeklerini modern bir biçim
ve yeni bir romantizmle yaşatış, anılarla güçlü iç-
ten bir duyahık; başlıca özellikleridir."
Ama şairimizin sanatını derinliğine bir inceleme-
nin konusu yapan Vecihi Timuroğlu ustamız ol-
du. Onun, 1995'te Başak Yayınlan'nda çıkan Ca-
hit Külebi. Hırçın ve Lirik adlı -hacimli- çalışması,
bütün bir çağdaş Türk şiirini yeni bir değerlendir-
meye tabi tutarken Cahit Külebi'nin şiirini de yer-
li yerine oturtur.
"Gülüşü güzel oğul"u Kürşat'la zengin bir di-
yalog havasında gelişen eserde, Timuroğlu, Ne-
catigil'in şairimizeyakıştırdığı "aydın bir saz şairi"
nitelemesine takılır. Gerçekten, Cahit Külebi'yi, dış
yapı öğeleriyle, "aydın birsazşain"diyenitelemek
onu küçümsemek gibi olmuyor mu biraz?
Kimi şiirlerinde halk şiirinin çeşitli bıçimlerini de-
nese de, kendi biçimini arayıp bulmuş; çağdaş şi-
irimizin yenilenme serüveninde büyük rol oynamış;
toplumla iç içe, engin bir yurt sevgisiyle dolu, bu-
günden yarına yönelen, "çizgisi her zaman ileri"
bir sanattıronunki.
"Aydın saz şairi!" Timuroğlu'nun sözlerini tek-
rarlayarak söyleyelim: "Her şair için söz konusu
olabilir böylesi yakıştırmalar, ama Cahit Külebi gi-
bi çok çağdaş ve yeni bir şairi, basit bir gelenek-
le açıklamaya çalışmak olanaksız."
Çağdaş şiırimizin devlerinden biridir Külebi.
•
Şimdi siz "Hikâye"r\in duyarllğından, "SıVaSYof-
lannda" geceleri katar katar giden kağnıların çar-
pıcı gerçekliğine dalıp gitmiş haldesiniz belki.
Buyurun yaşama sevinciyle dolu şu dizeleri de:
Bir kuşluk vakti geldi, bakışlarında kuşlar,
Tıtreyen bir gelincik gibiydi dudaklan.
llık bir dere ince, sevecen ve çocuksu,
El değmemiş güneşti yüzündeki nakışlar •
12 Mart sonrasının bunalımlı günlerinde öldürü-
len gençlere yakılmış ağıttan birkaç dize:
Ateş çevresınde uçuşan pervaneler gibiydiler.
Uğradılar ceylanlar gibi yağlı kurşunlara.
Sıvaslı, Malatyalı analann bebeleriydiler.
Onlar ki bütün Anadolu 'ydular... geri gelmez bir
daha.
196ü"ta yazılmış bir şiirden şu dizeler, bugünü
de anlatmıyor mu?
Biryanda bilim, çalışma, inanç
Türküsü söyleyen dudaklar var. • '
Bir yanda kahpelik kalleşlik
Küfürler, tekmeler, kurşunlar var.
Dostlarım, "Külebi dalgın, konuşmuyor" diyor-
lar. Yurt sevgisiyle dopdolu şairin, ülkesinin içine
düşürüldüğü duruma bakıp derin bir küskünlük
olmasın bu sakın?
Ama Cahit Külebi'nin konuşacağı günler bitme-
di.
"Türkiye gibi aydınlık ve güze/"dir o.
Daha söyleyeceklerı var onun...
CHD İzmir Subesi basvurdu
Ozer Çiller için
suç duyurusu
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu)-Çağdaş Hu-
kukçularDerneği(ÇHD)
İzmir Şubesi yöneticilen.
Dışişleri Bakanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Tansu
Çiller'in eşi Özer Çiller
hakkında, ~Cürüm işle-
mek için teşekkül oluştur-
mak, cürüm işleyenleri
saklamak. uyuşturucu
kaçakçılığı olavına kanş-
mak" savıyla İstanbul
DGM Başsavcılığı'na
suç duyurusunda bulun-
dular. ÇHD Başkanı Ah-
met Hamdi Yıldınm.
"Özer Çiller için savcüar
harekete geçerek hemen
dava açmalıdır" dedi.
İzmir Adliyesi'ne ge-
len ÇHD Başkanı Ahmet
Hamdi Yıldınm ve yöne-
tim kurulu üyeleri. Arif
.\li Cangu Aydan Demi-
rel Ersezen. Kava Ölmez,
Haşim Öztürk, Mehmet
Said Öneri, hazırladıkla-
n ortak suç duyurusu di-
lekçesini îzmir Cumhuri-
yet Başsavcılığı aracılı-
ğıyla İstanbul DGM Baş-
savcılığı'na eönderdiler.
ÇHD Başkanı Yddı-
nm. ÖzerÇillerMn Kıışa-
dasındaki çiftliğinde İs-
tanbul DGM"de çete üye-
si olmakla yargılanan ki-
şilerin sakladığını, bu ki-
şileri kendisine ait yatla
yurtdışına kaçırdığını öne
sürdü.
Özer Çillerin. halen İs-
tanbul DGM"de yargıla-
nan çete ile birlikte hare-
ket ertiğinin kanıtlandığı-
nı öne süren Yıldınm.
"Özer Çiller hakkında
TCK'nin 313. maddesi
uyannca 'cürüm işlemek
için teşekkül oluştur-
mak', 2%. maddesi uya-
nnca 'yataklık', 403.
maddesi uyannca 'uyuş-
turucu tıcareti yapmak
suçlamalanndan ceza da-
vası açılmasını talep ettik"
diye konuştu.