Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 1997 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Sayın Ecevit'in Kapısı...
DOĞANKUBAN
oktan kapanmış birkapı-
dan söz ediyoruz. Bu
umut kapısı bütün büyük
kentlenn belediyeleri
Refah Partisi'ne teslim
edıldiği zaman kapan-
mıştı. Sonradan birçok iyi nıyetli ınsan
-burada Sayın Ecevit'in aklından çık-
mayan Halk Partilileri kastetmiyorum-
bu kapıyı cumhunyetı neredeyse çö-
kertecek isteklerin dile getinldiği bir
dönemde yeniden zorladılar. Kapının
sadece kilitleri paslı değildi. Arkasına
da bir duvar örülmüştü.
Bu ülkede vaız ve konuşmalannda
cahil köylülere kimilerinin boğazını
kesmelerini öneren insanlar yaşıyor.
Ülkeyi kargaşaya sürükleyen üniversı-
te profesörlen de olabılir. Fakat ınsan-
lan sevdiğıne. kara para yemediğine.
çağdaş dünyayı çevresindekilerden da-
ha fazla anladığına inanılan, ve aklına
saygı du>iilan birpolıtıkacı. yanı Ece-
vit, Türkiye'nin bütün büyük belediye-
lerini, Refah Partisi'ne teslim eden bir
süreçte. artık kimsenin yadsımayaca-
ğı bir akıl almaz siyasal kararda hata
yapmıştır.
Bunun bütün siyasal dengeleri boz-
duğunu, sayısız çağdaşhk imgesini ka-
rarttığını ve Refah kasalanna yüzler-
ce trilyon aktardığını yeterınce değer-
lendinp değerlendirmediğini bilmiyo-
rum. îstanbul. Ankara, Izmir ve daha
başka belediyeler. başka bir dey işle 20
milyonu geçen insanın yaşadığı yöre-
leri kentlileşememiş insanların yargı-
sına teslim eden hatalar yapıldıktan
sonra. insan ancak Hamlet rolüne çı-
kabilir. Bugünkü kaosta Sayın Ecevit.
yine aynı tavırlarla ne yapacağını şa-
şırmış insanlann akıllarını kanştınp,
yollannı kesiyorsa, politikacılann en
bilinçlisi olduğuna göre, aynı zaman-
da en sorumlusudur. Bugün milyon-
larca insan gelecek için çıkacak kapı
bulamıyorsa, Sayın Ecevit'in tarihte
gıreceği kapı da. bugün kapadığı ka-
pıdır. Bu yargının ne kokmaz. bulaş-
maz CHP ile, ne de Sayın Baykal'la il-
gisı var.
Türkiye bu duruma. kuşkusuz. kişi-
sel hatalarla gelmedı. İslam dünyası-
nın ıçinden çıkamadığı köylülük ve
bilgi sığlığından, ve demokratik or-
tamda kırsal kültür egemenliğınden
kaynaklanan dertlenmiz var. Ne var kı
tek kişinin davranışlannın bazı tarih
kesitlerinde, olumsuz tarihsel koşulla-
n bir kaosa çevirecek. ya da frenleye-
cek rollen olabilıyor.
Türkiye'nin bugün içine düştüğü
durumda herkesle birlıkte dehşete dü-
şen milyonlar içınde Sayın Ecevit'in
de oldugu anlaşılıyor. Ara sıra dile ge-
tirdiğı. sağduyulu gibi görünen. fakat
günün hayhuyu içinde duyulmayan.
demeçleri de var. Ne var kı, Sayın Ece-
vıt dışında. DSP dıye bir parti. ününü
başka şekilde yapmış Mümtaz SoysaL
ve son günlerde partıden ihraç edilen-
ler dışında ne üyeleriyle ne de etkin-
likleriyle bilinıyor.
Eylemlerle. yaratıcı önerilerle va-
tandaşa öncülük eden. hatta ortalığı al-
lak bullak etmesı gereken. her sözü bir
gaf, her eylemı bir cumhuriyet tarihi
düşmanlığı olan bir iktidar dönemin-
de Ecev ıt partisinin sesı bir horultu gı-
bi olmasa bile, bir mınltı gibı çıkıyor.
DSP Başkanı'nın oradan oraya koşa-
cak enerjisi olmayabilir. Fakat başka
partilılerde de yok. Yeni kurulan par-
tiler kadar da sesi çıkmıyor bu
DSP'nın. Eğervarlığı sadece hükümet
ortaklığı söz konusu oldugu zaman ve
sadece Sayın Ecevit'in ağzı ile sesi du-
yulan bir parti ise, bu, Doğru Yol Par-
tisi'nden de daha kavrulmuş bir siya-
sal örgüt olmalı. Yaşlı bir liderin arka-
sından gnp oldugu zaman. onun ide-
allerini taşıyacak bırisinı de tanıyama-
dık. Gençlik kollannızı da bilmiyoruz.
Kadın kollannızı da bilmiyoruz. Var
olsalar bile. yurtiçındekı etkinlıkleri-
ni işıtmiyoruz. DSP bütün askerlen sa-
kat kalmış. seferden dönen bir orduya
benziyor.
Gerçekten herkesin birbirine sordu-
ğu bir soru var: Sayın Ecevit'e. Allah
göstermesin. bir şey olursa DSP diye
bir parti kalır. ya da kalsa bile vatan-
daştan oy alır mı diye.
Sayın Ecevit. bunun yanıtının rü-
müyle olumsuz olduğunu hiç işitmedi
mi? Onun düşünce koridorlannda do-
laşamıyoruz. Fakat. en sonunda Müm-
taz Soysal'la bırlikte. nasıl olduysa on
ikimılletvekilinindekatıldığıbiröne-
ri. onda hâlâ umudu olanlann DSP'ye
ilişkin tek düşüncesıdir Ecevit'in ken-
di imgesini değil, ülkeyi içine düştü-
ğü çukurdan çıkaracak tek eylemı bir
ikı sözcükten oluşan bir tarihi jesttır.
Sayın Ecev ıt şimdıye kadar oldugu gı-
bı. hep doğruyu. ve bizler de hep yan-
lışı düşünmeye devam ettikçe, büyük
kentlen Refah'a teslime benzer bu
ikinci davranış, umutsuz aydmlann
içıni daha da karartacaktır. Ve bız yan-
lış düşünenler de DSP'y i tümüyle göz-
den çıkaracağız.
Bir ülkede popülızm. herpartiye bır-
den hizmet edemez. Ve dinsel söylem-
li bir popülizm de. başka bir söy lemle
yer değıştiremez. DSP'nin camileri ele
geçirmiş imam ve müezzinleri. ımam-
hatipli mılitanlan. insan boğazlamaya
hazır fedaileri yok. Ve kinle aydınla-
nan. menfaatia beslenen, kara para tra-
fiği ile uğraşan hoMingleri ve vakıfla-
n da yok.
Bakanlıkların köşelerine yuvalan-
mış. devlet çarkına fren koyan. parti
söylemlenyle sinkronıze olmuş,
adamlan da yok. Böyle bir olumsuz ör-
gütlenmenın dev leti nereye getirdiği-
ni görmemeye olanak yok. Ecevit bir
kültür adamı. Adına Kültür Bakanlığı
denen bir kurumda on ayda bütün bir
cumhuriyetin birikimini yok eden ey-
lemleri. kapalı kapılann ardından da
olsa, işitmış olması gerek.
Bütün bunlan dinledığı zaman. kuş-
kusuz Sayın Ecevit de. bütün aydınlar
gibi. "Ben bir şe> yapmadım!" dıyor-
dur. Ve çevremizde heyula gıbı dola-
şan. garip ve karanhk insanlar toplu-
luğu ile karşılaştırdığı zaman. kendini
bir melek olarak da hıssedebılir. Ne
var kı bir sessiz gemi gibi, çamurlu su-
larda dolanan bir partinin kaptanının
melek olması gerekmiyor.
Ecevit'ın tarihm lütfettiği biroiası-
lığı yakalamasını isteyen mılyonlarca
insan olduğuna ınanıyorum. Bizim gi-
bi on bınlerce aydın mı yanılıyor. yok-
sa DSP lideri mi? Beledıye seçimlerin-
de hayatının en büyük hatasını yaptı-
ğmı görmüyorsa, bundan sonra başka
şeyleri görebileceğıne de inanmak ıçin
fazla bir neden kalmıyor. CHP'nin de.
hıç güvenemediği idarecilerinden öte,
mılyonlarca ınsanın tarihi birikimini
temsil ettiğıni. nedense anımsamıyor.
Sayın Ecevit. bırkaç sözle bir yan-
gını söndüremezsiniz. Fakat milyon-
larca insanı etkileyecek bir tavır sergı-
leyebılirsiniz. Kuşkusuz, birden vatan
kurtaran aslan olmayacaksınız. Biraz
fazla iyimser Sayın Baykal gibi. cen-
net kapılannı da açmayacaksınız. Ama
"Oh!" diyecek milyonlar var. Temiz
insanlann yüzlerine kan gelecek. Ken-
dilerini terk edılmiş hissetmeyecekler.
Cumhunyetıkoruyaeakbirgücühare-
kete getirmek bir görev değil midır?
Sıze sadık kalanlar, programınıza de-
ğil, bir insan imgesine, bir Ecevit vit-
rinine sadıklar.
Fakat sızin partinize oy vermeyen
başka milyonlar da var. Bunlann öne-
mı yok mu? Ideolojik birikimlen Ata-
türk cumhunyetinın ilkeleri ile yoğ-
rulmuş ve sayılan Refahlılann din soy-
lemine kulak kabartanlardan daha faz-
la, çağdaşlık bilinci daha gelişmiş mil-
yonlarca ınsan var.
Bunlann bir cümle ile ifade edilebi-
lecek kesin bir tav ırla harekete gelebı-
leceklerinı görmeyecek kadar. anlaya-
madığımız kuşkulann tutsağı mısınız?
Hiç olmazsa bu kuşku ya da korkula-
nn nedenıni açıklayın da. sızı o kadar
çok sevmiş ve saymış insanlar başka
psiko-patolojik nedenler arayıp dur-
masınlar.
'Ulus Olmak'ı Okurken...
ÖZİN ERDEMLİ
B
ugünlerde Necati Cumalı'nın Ulus
Olmak(Atatürk Denemeleri) adlı
yapıtını okumaktayım. Çağdaş
Yayınlan'nca Sayın Necati Cuma-
lı'nın 1961-1989 yıllan arasında
çeşitlı yayın organlannda yayım-
lanmış, Atatürk'ü konu alan on dokuz denemesi
kitap durumuna getirilmiş (Kasım 1995. 1. ba-
sım). ikinci okuyuşum bu kitabı. Çok etkileyici
bölümleri. çok önemli vurgulamalan var.
Görev lerimizı yapabilmek içın. sürekli okuyup
üzerinde düşünmek. bilincımizı canlı tutmak zo-
runda olduğumuz konular. değerli bir yazanmı-
zın bakış. görüş ve yorumlanyla ele alınmış bu
denemelerde. Üstelik, bugün de Atatürk devrim
ve ilkelerini savunmak. yaşatmak içın savaşım
vermek zorunda olduğumuzdan, 1961 yılındanbu
yana otuz altı yıl geçse de. o yazılarda vurgula-
nanlar önemini. güncelliğini korumakta. Bu de-
nemelerin seçilip kitaplaştınlması. bize görev le-
rimizi anımsayıp yapmamız için bir uyan nıteli-
ği taşıdığını da düşündürdü. Aynca bu okuyu-
şumda kitaptaki yazılardan çoğunda Söylev'in
önemı. değen vurgulandığından, buyıl Söylev'in
okunuşunun 70. yılında. bu açıdan da üzennde
durulması gereken bir kitap olduğunu düşündüm.
Kitapla ilgili bir yazı yazma ıstek ve gereğıni
duyunca, yazılardan altını çizdiğim, düşünülerek
okunması gereken kimi bölümlen yazıma almak
üzere seçerken fazla yonıma da gerek kalmadı-
ğını gördüm. Sayın Cumalf ya gecikmış de olsa,
çok teşekkür borçlu olduğumuzu burada belirt-
meliyim.
"UlusOlmak"taki ılk deneme "Söylev" başlık-
lı, 10 Kasım 1961 günü Vatan "dayayımlanmış. Bu
yazısında Sayın Cumalı, Söylev'i biryazıncı ola-
rak ele alıpdeğerlendirmış. Söylev 'in Batılılaşan
Türk edebiyatının en başanlı kitabı oldugu görü-
şüyle başlamış yazısına. Atatürk'ün yazmayı se-
ven ve yazma gereksınımi duyan bir insan oldu-
ğunu. Söylev 'in ise Atatürk'ün yazı yaşamının en
önemli yapıtı olduğunu beiirtmış. Sonra yazın
türlen açısından Söylev 'i değerlendırmiş. "Söy-
lev, bütünüy le yazın (edebivat) türierinden hiçbi-
rine uymamasına karşılık böJüm bölüm değjşik
yazın türlerine uyar. Okuyucuya her sayfasında
bir devlet adamının siyasal demecinden değişik,
yaratıcı bir zekâyı yansıtan üstün anlatımlı bir ki-
tap okuduğunu düşündürür."
Bu değerlendirmesinı açıklarken yazısmda y er
alan kımi tümceler şöyle:
"(_.) Söylev yalnız söz söylenıe sanatı içinde ele
alınacak kadar tek yörilü bir kitap değildir. (.„)
Olaylann anlatımında büyük romancılarda gö-
rülen bir bileşitn yeteneği görülür. (...) Kitabın ço-
ğu sayfalan yaşannuşbir şiirgücü ile yüklüdür. (...)
Atatürk. bu sayfalarda başanlı bir denemeci eleş-
tiricidir. (...) ...kısacası bir sanat eserini ilgi çekici
kılan, olumJu olumsu/ insancıl değerlerin sürege-
len savaşları Söylev'e destansı bir hava \erir. (...)
Söylev, zengin bir karakter kitabıdır."
Bir ulus yaratmanın kitabı; bir bağımsızlık. öz-
gürlük savaşının destanı; ınançlı yüreklerin kita-
bı olarak gördüğü Söylev'in başka dillere de çev-
rilse aynı ilgiyie okunacağını, çünkü bağımsızlık.
özgürlük için savaşanlann Söylev"de kendi savaş-
lannın y ankısını bulacaklannı söyleyerek yazısı-
nı bitirmiş Sayın Cumalı.
Yine 17 Kasım 1961'de Vatan'da yayımlanan
"Suçumuz" başhklı yazjsında. Atafürk'ü.yeterin-
ce tanımadığımız için suçlu olduğumuzu ortaya
koymuş. Atatürk'ü tanımadan Atatürkçüolun-
masını örnekler vererek eleştirirken şu vufgula-
mayı yapmış:
"Atatürkde>rimleritoplu olarak incelenirse bir
bütündür her şey den önce. Atatürk'ün her y aptı-
ğı, her karan, inançlarraın, görüşünun bfitiinü ile
damgalanmıştır. Atatürk'ü Atatürk yapan. başa-
nya ulaşüran ber hareketinin, her karannın da-
ha önceki, daha sonraki kararlan, hareketleriy le
uy arlığı, uyumu. bir bütünlüğüdür."
Yazısını bıtirirken ise şunlan söylemiş. hepitni-
ze bugün için de^geçprh' bir uyan olarak:
"Atatürk'ü tanımak için her birimiz tek tek bir
incelemeye girişmek zonındayız hâlâ. SÖyiev 'den
başlayarak Atatürk'ün Söyk>v ve Demeçleri'ni.
Atatürk'ün yakınında bulunanlann anüannı ay-
n ayn okumalı, yakın tarihimiz üstüne bildikleri-
mizle Atatürk üstüne bir kanıya varmak zorun-
dayız.
\'atan'da bundan sonra uzun bir süre yayımla-
nacakyazılanmı sadece Atatürk'e ayırarakbüy ük
kurtancıya karşı yazar olarak üstüme düşen bor-
cu yerine getirmeye çaLşayacağım."
Sayın Cumalı'nın otuz altı yıl önce borç olarak
düşündüğünü, bugün de aynı biçimde bilinçlı tüm
ınsanlanmızın ödenmesi gereken borç. yapılma-
sı gereken görev olarak düşünüp-davranmalan
gerekmiyor mu?
Kitaba adını veren "Ulus Olmak" başlıkh ya-
zısında(25 Kasım 1961-Vatan) Atatürk içın şun-
lan söylemiş:
"Atatürk'ün bütün yaşamöyküsü, bütün dü-
şünce savaşı şu kısa ilke ile özetlenebilir: Lius ol-
mak.
Deniiebilir ki. Atatürk'ün bütün hizmetleri,
dev rimleri. çevresiyle çarpışmalan. dostluklan.
sevgilen, geçımsizltkleri. dargınlıklan, bu ana ıl-
keye bağlılığı açısından ele alınınca daha açık an-
laşılabilir. Atatürk'ün türlüalanlarda. türlükonu-
larda öne sürdüğü düşünceler olsa olsa bu ana il-
kenın aynntıları. aynntılarına ınilerek belirtılme-
sidir. (...)
"Atatürk'ün ulus olmak yolundaki görüşleri,
bu bih'nçle yaşanmış, savaşlarla dolu hareketli bir
yaşamın. hetnen hemen yurdunun her köşesini '•
dolaşmış, halkını y akındajı tanınuş, her türlü de- ,
nemeden geçirmiş inançiı bir yüreğin, durmadan
düşünen yanılmaz bir zekânın, bütün bilgisi, bü-
tün gözlemlerinin ortaiaması sonucu olarak doğ-
muştur."
Ulus olmaktan uzaklaştınhp ümmet olmaya
sürüklenmeye çahşıldığımız şu günlerde bu ya-
zıyı da bugün yazılmışçasına okuyabiliriz.
"Liusal Onur"da (2 Aralık 1961-Vatan) Ata-
türk'ün bize kazandırdığı en büyük değerlerden
birisinin, belkı de en önemlisinın ulusal onur ol-
duğunu. Türk Kurtuluş Savaşı'nın nedenini, an-
lamını. Osmanlı devletinın başında bulunup asıl
bu ulusal onurumuzu hiçe sayanlann ellerınden
kurtarmak oldugu görüşünü açıklamış. Sağol say-
gıdeğer Necati Cumalı.
PENCERE
Yeni Bir Sürecin
Başlangıcındayız...
Portekız'de kırk yıllık Salazar faşizminin miras-
çısı Caetano, 1974'te bir askeri darbeyle yıkıldı.
Devrime dönüştü darbe, halk askerleri yollarda çi-
çeklere boğduğu içın olayın adı kondu:
'Karanfil Devrimi!..'
Peki, kırk yıllık faşizmin ordusu, yüzünü demok-
rasiye nasıl çevirmişti?..
Portekiz'in denız aşın sömürgelerinde başkaldı-
ran isyancılara karşı gerilla savaşlarında pişen su-
baylar, düşünmeye başlamışlardı.
Olümle burun buruna yaşamak, kişiye çok şey
öğretir. • •
•
Osmanh'nın son 10 yılı savaşlarla yaşandı.
1911'de Trablus Savaşı, 1912'de Balkan Savaşı,
1914'te Birinci Dünya Savaşı, 1919'da Ulusal Kur-
tuluş Savaşı'nın eklemlerinden oluşan omurga
1922'yedayanıyor.
Asker 'ateşle imtihanı 'nda düşünüyor.
Balkan komitacılığına karşı savaşan subay, bir-
kaç üniversite bitirmişçesine bilinçleniyordu. Çün-
kü kımlere karşı ve neden savaştığını düşünmek zo-
rundaydı. Yemen'de neanyordu asker? Galiçya'da
işi neydı? Sonunda Anadolu'yu savunmak zorun-
da kalınca aklı başına geldi.
On yıl savaşmadan, Anadolu'da laik Cumhuri-
yet'in harcını karmak olanaksızdı.
•
Cumhuriyet tarıhinde üç ordu müdahalesi ya-
şandı.
Ancak 27 Mayıs. ne 12 Mart'a benzer, ne de 12
Eylül'le özdeşleşir.
Aristo mantığının somuttan yalıtılmış soyutla-
masında, her askeri müdahale aynı çuvala konabi-
lir; ama bu görüş yaşamın öğretisine sığmaz.
Peki, bızım asker, Anadolu'nun doğusunda kaç
yıldan berı savaşıyor?
Bu ış 1980'lerde başladı, 1990'larda derinleşti,
gerçek yüzüyle ortaya çıktı, askeri açıdan çözüme
ulaştı. Üstelik Anadolu'nun Güneydoğusu neTrab-
lus'tur bizim için, ne Vietnam, ne de MozambıkL
Öz yurdunda yıllarca süren bir çatışmanın kevgirin-
de insanın elenmesi, olağanüstü uyarıcıdır. Bir su-
bayın halini düşünün: Güneydoğu'da cephesi bel-
li olmayan bir tür savaşın içindedir; ama, başkent-
te laik Cumhuriyet'in temelıni yıkmak isteyen bir hü-
kümetle karşı karşıyadır.
Çelışkinın keskinliği, insanın yüreğınde ve bey-
ninde fırtınalar yaratmaz mı?
Uzun yıllar süren 'ateşle imtihanı' sonunda, or-
dunun nasıl ve ne yönde değişttğini önümüzdeki
günlerde olaylar yaşanırken göreceğiz.
Bu da bir sınav olacak...
•
Türkiye, yeni birdöneme gırdi, artık hiçbir şey es-
kisi gibi olmayacak...
Uluslararası boyutlara yayılmış iki sorunla he-
saplaşıyoruz. Bölücü terör gibi, ırtıca da dış deste-
ği arkasına aldı; uzun yıllar boyunca içerdeki eko-
nomik yapılanmasıyla tabanını oluşturup devlette
yuvajandı. 'Irtica canavan'rvn üstesinden gelmek
kolay olmayacak... w_",
"Hele bu sınavı demokrasiyle birlikte yaşayabil-
mek becerisini gösterebilecek miyiz?..
Ordu, müdahale sürecındedir...
Peki. politikacı ne yapıyor?.. Çok uzun bir süre-
den beri kirlenen, yozlaşan, çürüyen ortama göre
şartlanan siyasetçi, eski koşullara göre düşünüyor.
Oysa o eskı koşulların sürmesıne artık olanak
yok!.. Çünkü 'irtıca canavan' o koşullarda beslen-
di, büyüdü, palazlandı, iktidara tırmandı.
Eski koşullar sürmeyecek; yeni bir sürece gırdik;
ama, politikacıda daha jeton düşmedi.
YaktıBizi...
T
üm Cumhunyet
gazetesi ailesinin, tüm
gazete emekçilerinin
ve Ekmekçi ailesinin
başı sağ olsun.
Ne güzel soyadı vardı; ne de
güzel kendisine yakışıyordu.
Ne vardı hemencecik aramızdan
aynlmaya.
Köy Enstitüleri'ni, Türk dili
tutkunlannı da öksüz bıraktı.
İnsanı aydınlatmak için
çırpınışlannı, birkır
çiçeğı gibi, kanncalar gibi
uğraşısını unutmay acağız.
"Öyle değil mi yoksa köy lü
çocuğu Ekmekçi" derken onun
karanlıklan aydınlığa çıkarma
uğraşısına, dinsel bağnazlık ve
din bezırgânlan ile olan
savaşınakatılıyordum. Sevgisi
yüreğimizden hiç eksilmeyecek.
Sevdiği Server Tanilli. bizim de
şevdığimiz insandır.
EKMEK
Bir bölük ekmeğı dört çocuk
bölüşür,
Kara mangalda son kıvılcımlar, '
Gökte yıldızlar üşür. ;-- ",
Ah! fakir Anadolum
Bir sanmlık tütün olsam
Basıversem külünü sahipsiz
yaralanma.
Güle güle Ekmekçi. çıçek açtın
da gidiyorsun: kırçiçeği.
Hüseyin
BU
Pop Caddcsİ
HER ÇARŞAMBA, BÜTÜN BİR HAFTA!