30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yavm Yonetmenı OrhanErinçt Genel Yayın Koordmatoru Hikmet Çetinkaya 0 Yazıışlerı Mudurlerı IbrahimYıldız (Sorumiu), Dinç Tavanç • Haber Merkezı Muduru Hakan Kara 6 Görsel Yönetmen Fikret Escr Dış Haberler Şinasi Damşoğlu 0 Istıhbaral Cengiz Y ıldınm # kulrur Handan Şenköken • Spor Abdulkadir Yücelman • Makaleler Samı Karaören • Düzeltme \hdullah \ ancı # Fotoğrat Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yun Haberlen Mehraet Faraç ^ ayın Kürulu Uhan Selçuk (Bajkan K Orhan Erinç. Okta> Kurtböke. Hikmet Çetinkay a. Şükran Soner, Ergun Balcu Dinç Tayanç. Ibrahûn V. ıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbav Hakan kara. •\nkara TemsılciM Mustafa Balba) 9 Haber Muduru Doğan 4kın Ataturk BuKarı No 125. Kat 4, Bakanlıklar-'knkara Tel 4195020 (7 hatl. Faks 4195027 • Izmır Temsılcısı SerdarKınk.H Zı\aBlv 1352S 23Tel 4411220. Faks 441911~# AdanaTemsılcibi Çetin Yiğenoğlu. İnonuCd 119S No 1 Kat l.Tel 363 12 11. Faks 363 12 15 Koordınator Ahmet Konılsan 9 Muhasebe Bülent Yener 9 Idare Hüse>inGürer#Uletme ÖnderÇelik*Bılgı-lşlem Nail İnal 9 Bılgiba\ar Sıstem Mürüvet Çiler MED\ A C: # \ oneum Kurulu Başkanı - Genel \iüdur Gülbin Erduran # Koordınator Reha Işıtman 0 Genel Mudur Yardımcısı Mine Akdağ Tel «14 0" 53 - 5P9580-5I3S46O-«l Faks 5138463 \ ayımlayan \e Basan: \ enı Gun Haber \jansı Basın \e Yayıncılık A Ş TufkocajıCad 39 41 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 120 hat) Faks 10 2121 51 > 85 95 13HAZİRAN 1997 Imsak. 3.23 Güneş: 5.24 Öğle. 13.11 tkındı: 17.09 Akşam 20 44 Yatsı 22.36 Atatürk Barış Kurulu • ANKARA (AA) - "Atatürk Uluslararası Banş Ödülü rCurulu" üyelıklerine. Prof. Dr. Necdet Serin, Prof. Dr. Orhan Oğuz ve Prof. Dr. Rıfkı Salım Burçak seçildı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın. "Atatürk Uluslararası Banş Ödülü Kurulu Üyeliklerine Seçme Karan" Resmi Gazete'nın dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe gırdı Av Komisyonu kararları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Merkez Av Komisyonu, 1997-1998 av sezonunun 23 ağustosta başlamasıru kararlaştırdı. Merkez Av Komisyonu'nun 1997-1998 av dönemine ılişkin sırküleri, Resmı Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Buna göre av hayvanlanndan bıldırcın, kayagüvercını, tahtalı, üveyik, kıkırlık ve bağırtlak avı 23 ağustosta başlayacak, 28 Şubat 1998; de sona erecek. Keklık, kumkekliği ve tavşanlann avı 1 kasımda başlayıp 28 aralıkta sona ererken, çil avı bu mevsımde yasak. Av hayvanlarını kanunsuz olarak avlayanlar, devletin bu yöndekı kaybını tazmin edecekler Merkez Av Komisyonu, bu tazmınat mıktannı korunan türlere göre 5 milyon lıra ıle 1 mılyar lira arasında belirledi. Recep Bilginep'e plaket • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Atatürk Kültür Merkezı asli üyesı gazeteci- yazar Recep Bilgıner'e. Türk kültür. sanat ve tarihine sayısız eserleriyle sağladığı katkı nedeniyle 75. doğumgününde törenle plaket verildi. Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek. Bilginer'in Türk kültürü ve tanhi açısından önemlı bir aydın olduğunu belirterek "21. yüzyıl dünyada Türklenn yüzyılı olacaktır" dedi. Vrtrinsiz mağaza dönemi - • Haber Merkezi - Vakko Suadiye'de 100 yıllık bir köşkü onararak yeni bir megastore açtı. Modern mağazacılık anlayışıyla vitrinin kullanılmadığı Vakko Suadiye'de tüm mağazanın bir vıtrin gibi olduğu belirtildi. Köşkün dekorasyonunda kullanılan mobılyalar, köşkün yapıldığı dönem ıncelenerek hazırlandı. Tamamıyla Vakko Dekarasyon bölümüne a>Tilan köşkün üst katında geleneksel el dokumalan sergilenecek. Köşkün arkasındaki modern yapı ise dünyaca ünlü mimarlar Olivıer Vidal ve Carlo Morettı tarafından gerçekleştınldi. Süper lise kayıtları • tstanbul Haber Servisi - Istanbul'da yabancı dil ağırlıkh eğıtim yapan 72 'süper lise'de önkayıtlar 4- 22 ağustos. kesın kayıtlar ise 25 ağustos-2 eylül tarihlen arasında gerçekleştırilecek. Uluslararası şirketler altın arama yöntemini bilinçli olarak tek seçeneğe indirgemeye çalışıyor Âhm, siyanüre malıkfım değüANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Türkıye'de. ormanlık alanla- nn da içınde bulunduğu 560 yö- rede altın çıkarmayı planlayan uluslararası şırketlerin. diğeryön- temlere göre daha ucuz olması ve hızlı sonuç vermesi nedeniyle u si- yanürleme"yı tercih ettiİdenne dikkat çekildı. Bergama"da köylü- lerin 8 yıllık çevre mücadelesıne öncülük eden Beledıye Başkanı Sefa Taşkın, diğer ülkelerde çorak bölgeler ve çöllerde kullanılan sı- yanürlü yönteme. Türkıye"de ye- şil alanlar ıçinde ışletme ızni ve- rilmesine tepki gösterdi. • Dünyada çorak bölgeler ve çöllerde uygulanan yöntem, Türkiye'de köylerde ve ormanlık alanlarda denenmek isteniyor. Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın, "Altın üretiminde siyanür tek çaredir" söylemlerinin büyük bir kandırmaca olduğunu belirtti. Bergama Belediye Başkanı Se- fa Taşkın. siyanür kullanımının altın üretiminde tek yöntem ol- madığını anımsatarak. "Dahafaz- la kâr etmekten başka düşüncele- ri olmayan alün üreticileri, siya- nürii, çevreye \e insan sağlığına zarar vermek pahasına kullanı- vorlar'* dedı. "Atan üretünindesi- yanür tek çaredir'* söy lemlennın büyük bir kandırmaca olduğunu belırten Taşkın. tarihsel gelişım içınde ilk zamanlar. sımyacılann "Kral Suyu" adı verilen bir mad- deyle altın üretmeye çalıştıklan- nı. 18. yüzyılda kullanılan cıvanin ise. doğaya büyük zarar vermesı üzenne terk edildiğine dikkat çek- tı. Siyanürun altını aynştırdığının 1783'"te Isveç'te, 1887'de de Is- koçya'da keşfedıldiğını belırten Sefa Taşkın. ucuz olması nede- niyle dünyadaki altın üreticılen- nın bu tanhlerden ben başka bir yöntem kullanmadiklannı vurgu- ladı. Uluslararası şirketlenn altın arama yöntemlenni bilinçli ola- Beyaz melefderkepgiydi Validebağ Anadolu Hemşirelik Lise- si'nin 41 birinci sınıf öğrencisi. dün dü- zenlenen geleneksel Mşık alma' töreniy- le kep giydi. Törende, hemşireliğin ön- cüsü Florence Nightingale'i temsil eden bir öğrencinin elindeki mumdan sembo- lik olarak ışık alan hemşire ada> ı öğren- cüerm yanı sıraokuldan bu >ii mezun olan 19 ögrenciye de diplomalan verildi. Tö- rende konuşan İstanbul Vali YardımcH sı tbrahim Turanlı, hemşirelerin mesle- ki bilginin >-anı sıra Atatürk ilkelerini de rehber edinmelerini tştedi. İstanbul tl Milli Eğitim Müdürii Ömer Balıbe> ise Validebağ Hemşirelik Lisesi'ne önem verdiklerini vıırgulayarak. "Çocuklan- nızı kendi çocuğum gibi koruyorum" dedL(Fotoğraflar: HATİCETÜNCER) rak tek seçeneğe indirgediklerini bıldıren Taşkın. "Siyanür, daha sonra kalabauk nüfuslu yerierde kullanılınca. çevreye ve insan sağ- lığına büyük zarar verdiği göriil- dü. Ama alün iireticileri akülanma- dılar" görüşünu sav undu 'Sulu çökertme' Sıyanürleme yöntemı yerıne yüzyıllardır bılınen "sulu çökert- me"nın. altın üretiminde uygula- nabileceğinı söyleyen Taşkın, bu- nun. ilk zamanlar dere kenarla- nnda altın toplamak ıçın kullanı- lan "eleme" yönteminin gelişti- rilmişı olduğunu vurgulaya- rak, "Sulu çökertmede ele- me. kademe kademe yapıhr. Uzun sürdüğü için, pahalı bir yöntem. Ancak çevTe>r e hiçbir zaran yok" dedı. Sefa Taşkın, 20. yüzyıl başlannda Sovyetler Bırli- ğı'nde gelıştinlen "Tiyoure'" yönteminin de altın üreti- minde kullanılabileceğini belirtti. Tiyoure yöntemıyle, ta- nmda ürünün verimini art- tırmak içın kullanılan 'üre'nın yardımıyla altının aynştınldığını anlatan Taş- kın, "Bu yöntemin çevTeye zarardan çok yaran var. Ze- hirci madenciler, teknoloji- lerini bu metoda göre değiş- tirnıek istemiyorlar" dedı. Almany a Merkez Banka- sı'nda 70 mılyar marklık (yaklaşık 5 katrılyon 845 trilyon lıra) altın rezerv ı bu- lunduğunu savunarak. bu ül- kedekı şırketlenn Türkıye'ye yönelmesını eleştiren Taş- kın. "Teknoktju canhlan kop- yalayacak kadar getişti. Otur- sunlar. hem ucuz, hem de çevreye zarar \ermeyecek metodargeliştirsinler. O za- mana kadar, alünlann ye- ralnnda beklemesinde ne sa- kınca var?" dıye konuştu. Eurogold fırması yönetım kurulu üyesı Tansel Fikri ise. Bergama'da yalnızca sı- yanürleme metodunun kul- lanılabileceğini öne sürdü. ÇEVRE VE HL'KUK TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESt 'Yargıya yağmacı baskı arttı' İstanbul Haber Servisi -Son yıl- lardaki kimı çevre davalannda idan yargının, u usultarbşmalanna" gire- rek tanhsel, kentsel ve doğal değer- len yok eden uygulamalara "zama- mnda müdahale edemediğı" belir- tildi. Bu tür gecikmeler nedeniyle yok olan çevTe değerlennın "bir daha geri kazanılamadığına" dikkat çe- ken hukukçular; "özeüiklehukukdı- şı rant beklentilerine dönük uy gula- malarda yürürmeyi durdurma ka- rarlannın üst mahkemelerde bozul- ması için siyasi çevrelerin yoğun gj- rişûnlericindebulunduklannr vur- guladılar. TMMOB Mimariar Odası, Şehir Plancılan Odası ve Orman Miihen- disleri Odası İstanbul şubelerinın Dünya Çev re Günü nedeniyle 7 Ha- ziran 1997 günü Mımar Sınan Üni- versitesı Odıtoryumu'nda düzenle- diklen "Kent ve ÇevTe Davalannda Hukuk ve Yargüama Süreci" konu- lu toplantı ve panelin "sonuç biklir- gesi" açıklandı. "Kent ve Çevre Haklannın Ko- runması,Çağdaş Hukukun Gereğive Göre*Tdir" başlığını taşıyan sonuç bil- dırgesı 10 maddeden oluşuyor. Özel- likle; "usul tarüşmalan ve gerekçe- leri yüzünden uzayan ve çevTe yeri- ne idari karar ve uygulamalan göze- ten" kararlar yüzünden hukukun ye- terlı güvenceyi sağlamaktan uzak- laştınldığı belırtılen sonuç bildırge- sinde, son y ıllarda yüksek yargı üze- nndeki "siyasi baskı ve kadrolaşma girişimlerinin'*de y ıne çevre davala- nnda "doğa ve kültürdeğerlerinin tah- ribine yoi açan bir tıkanıklığm baş- ladığı izlenimini verdiği*' vurgulan- dı. Bildırgede özetle şu görüşlere yer verildi: "Kentveçevre haklannı ihlal eden idari karar ve uygulamalara karşı duy ariı kişi ve kurumlarca açılan da- valarda, idari yargılama temel ilke- sinin öncelikle yine kent v e çevre de- ğerierini korumakyönündeolması ge- rekir. Bu amacın gerçekleşmesine usul okanıklıkları engel olmaktadır. - Ekonomik ve siyasal çıkarlara dayalı baskılar karşısmda bağunsız nıteüğini korumadazoıiukçeken yar- gı organlan, toplumun kent ve çevre haklannı yok edici idari işlemler kar- şısmda 'ıdare' yerine öncelikle top- lum yarannı gözeterek bu kuşatma- yı aşabilirier. -Kent ve çevre değerlerini koruma- ya dönük yargıkararlannı uygulama- yan yetkili kişi v« kurumlara karşı da- ha etkin ve caydıncı yasal önlemlerin geliştirilmesi gerekir. -Yargılama sürecinin uzaması ha- linde yok olacak tarih. kültür, doğa ve kent değerlerinin bir daha geri ka- zanılamayacağı bir gerçektir. Hukuk bunu göz önüne almak zorundadır. - Kültür ve TabiatVaruklannı Ko- ruma Kurullan kararlannın yayun- lanması, hukukun ve açıklık Ukesine dayalı çağdaş demokratik anlayışın bir gereğidir. Koruma kurullannın özerk ve bilimsel yapılannıası hede- fini engelleyen siyasal kadrolaşma- nın da durduruunası artık zorunlu- dur. Uluslararası Resim Yarısması Sekiz y aşındaki Seval İkizceli "Altıncı Lluslara- rası Çevre Resim \'anşması"nda birinciliği ka- zandığı resmiyle. Küçük Seval dünya birincisi İLHAN UYGUN ADAPAZARI-Adapazan Sabıha Hanım Ilkoku- lu ıkıncı sınıfında okuyan 8 yaşındakı Seval ikizce- li. Bırleşmış Mılletler Çevre Programı (UNEP) ıle Japon hükümetı tarafından gerçekleştınlen "Aran- cı Uluslararası Çevre Resim YanşmasTnda dünya bırincısı oldu. Japony a'da düzenlenen "Okyanuslar,gökyüzü ve ormanlan 21'inci yüzyıl için koru" konulu resim y a- nşmasına 55 ülkeden 6-15 yaş grubunda 8978 ço- cuk katıldı. 293 öğrencinin dereceye gırdığı yarış- mada Se\al tkizceh, bırıncilık ödülü aldı Küçük Seval'e. UNEP tarafından altın kaplama plaket, Ja- ponya Küresel Banş \e Çevre Vakfı'nca da çeşıtli oyuncaklar göndenldı Armağanlannı okul müdü- rü Necmettin Arslan'dan alan küçük Seval. duygu- lu anlar y aşarken çok mutlu olduğunu söyledi. Seval Birıncilık ödülü alan resminde. okyanuslar- dakı kadının mutluluğunu, kadının kollan içınde yaşayan ve yıne kadının eteklerınde doğa içınde pıknık yapan çocuklann mutluluğunu yansıtmaya ça- lıştığını anlattı. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Tek Adam', 'Yalnız' Adamdı, Tarih vakfı 'Bakan Kahraman acilen istifa etmeli' e-posta : tan @ vol. com. tr İstanbul Haber Servisi - Tarih Vakü. Kültür Bakanı İsmail Kahraman' ın ıstifa- sını \ e Koruma Genel Mü- dürii Altan Akafm acilen görevdenalınmasını ıstedi Vakıf, koruma kurullan ve bazı önemli müze müdür- lüklerınde Kahraman ve Akat ıttıfakıyla gerçekleştı- nlen görevden alma ve ata- ma işlemlerini de kınadı. Tarih Vakfı Yönetim Ku- rulu Başkanı ve ODTÜ Öğ- retim Üyesı Prof. Dr. İlhan Tekeli yaptığı yazılı açıkla- mada. 'tarih ve kültür düş- manı' gınşimlere son veril- mesıni ve sorumlulann gö- revden uzaklaştınlmasını ıs- teyerek koruma kurullan- nın tahnp edıldığıni savun- du. 1996 yıhbaşında Kül- tür Bakanlığı'nca ginşılen operasyonlara olanak sağla- mak ıçın bırçok üyesı görev - den alınan koruma kurulla- nnın son haftalarda ıkinci bir müdahale ile karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Prof. Tekeli, açıklamasında özet- le şu görüşlere yer verdı: "Yakın geçmişte bu ikti- darca istenen karaıiara im- za atanlar artık kötü kişi ilan edilip görevden alın- makta ve yerlerine, yasal koşuDarasahip ohnayanlar getirilmektedir. Koruma kunıllanndaki operasyon- larda en değerli müzeciler ürpanlandı. 19% yüı başla- nnda Topkapı Müzesi Mü- dürii Ahmet Menteş ve ar- kadaşlanna karşı 'hırsız- lık' suçlamasryla girişilen 'yüzkızartıcı' kampanya- mn izleri ortadadır. Bu se- fer tstanbul Arkeoloji Mü- zesi, Türk ve Islam Eserle- ri Müzesi, Bodrum Müze- si yöneticileri başta olmak üzere bir dizi müze görev- Usi kızağa çekiüp yerlerine ehil olmayan kişiler atan- maktadır." t KÂ üdafaa-ı Hukuk' Ankara'sı, eskı Mecliskar- I V I şısındaki bahçeli kahvede: Vâlâ Nurettin ve Nâzım Hikmet, 'zamanın muhalifleri ıle oturmuş çayıçiyor', 'hazırûn'danbirisi, 'pervasızca'diyorki: "-...biri çıkıp şunu vursa!.." 'Şunu' dediği, Musta- fa Kemal'dır. Olayı anlatan, Vâlâ Nurettin ilâve edi- yor: "...ben fena halde irkiliyorum. Mizâcım herke- sin fikrini dinlemektir. Müsâmaha göstermeye meyyâldir. Esasen vuracakları da yoktu. Lâftan ibaret. Lâkin, Mustafa Kemal'in, benim idealize ettiğim Mustafa Kemal'in aleyhine Ankara'da büyük bir cereyan vardı. Bazılan başka bir pa- şanın liderliğe daha lâyık olduğu fikrindeydi. Me- selâ Kâzım Karabekir'i, daha hamiyetli Osman- lı tipi ve devlete çok hizmet etmiş sayıyoriardı." {'Bu Dünyadan Nâzım Geçtı', s. 99, Remzi Kıtabe- vi. 1965.) Sizi bilmem ama, benim için Gâzi'nın 'Kuva-yı Mıllıye' dönemındeki 'yalnızlığını' bundan daha ve- ciz anlatan bir olay yoktur. 'Hümanist ya da sosyalist bir göriiş...1 Niyazi Berkes, Gâzi'nın İstanbul Dârülfünu- nu'yla '/V/s/c/s/h/'şöyledeğerlendirmiş: "...Mus- tafa Kemal, Istanbul'a ilk gelişinde böyle bir dâ- rülfünun okuluna gelmeye tenezzül etmemişti.. Onu, daha sonra, yakından görünce, bu battal kurumu, dünyada düşünülebilecek en katkısız yer olarak gördüğünü, bir iki dakika içinde an- lamıştm. Belki bu yüzden, ondan, bu hocalan aşa- bilecek bir güç doğabileceğine bizi inandıran bir güç geliyordu..." ('Atatürk ve Devrimler', s. 20, Adam Yayınevi. 1982) Berkes'in, Gâzi'nın 'yalnızlığını' değerlendirmek açısından, son derece önemlı başka bir tesbiti de şudur: "..JVtatürk'ün tarihle ilgisi, ulusal kurtuluş sa- vaşları sırasında karargâhında tarih yayınları okumasından bellidir. Denildiğine göre, İngiliz sos- yalist düşünür ve edebiyatçısı H.G. VVells'in o sı- ralarda yeni çıkmış olan 'Dünya Tarihı'nın Anahat- lan' adlı kitabını okuyordu..." "...o günlerde bu tür yapıtları bilen ve okuyan, Osmanlı tarihinin kapanış günlerinin yaklaşmak- ta olduğunu anlayan, Atatürkten başkalannın ol- duğunu sanmıyorum. Ittihat ve Terakki dönemi tarihçiliği, onun akla uygun sayacağı bir tarih gö- rüşü getirmemişti. Zaten daha savaş bitmeden Rusya'da kopan devrim, Turancı historiyografi ilgilerini de yıkmıştı.. Atatürk belki de, komü- nizmden farklı, hümanist ya da sosyalist bir ta- rih görüşü aramaktaydı. Fakat belki hepsinin üstünde, ulusal Türk devletinin bir tarih dayana- ğı olmasını düşünüyodu. Bunun çözümünü ne islamcı, ne Osmanlıcı, ne de Turancı yaklaşım- larda, ne de Türk düşmanhğmı en yükseğine çı- karan Batı tarihçiliğinde buluyordu. Yeni bir ta- rih görüşünu Türkün kendisinin bulup geliştir- mesi zorunluğu ile karşı karşıyaydı. VVells'in ta- rihinde böyle bir görüşün tohumlan vardı..." Ve asıl önemlı ve vahim olan saptama: "...o gün- lerin tek üniversitesindeki tarih müderrisleri, ya böyle bir şeyi anlayamayacak denli bilinçsiz ki- şiler, ya da Avrupa'da imtihan geçirecek, dil öğ- retiminden vakit bulup da, ulusal sorunlan dü- şünmeye vakit bulamayan kişilerdi..." (Aynı eser, s. 22/23) Fâlih Rıfkı ve Yakup Kadri de, onun ihtılâl ve in- kılâp bahsındekı yalnızlığına ışaret etmışlerdir. Ken- di hesabıma. ne zaman o gergin ve karanlık günler- dekı yalnızlığını' duşünsem, dehşete duşmüşüm- dür. Acaba, aydın ve mılitan 'kadrosu'olmayan, on- dan başka 'başanlı' bir devrımci var mıdır? Soruyorum, anlamak istiyorum!' Ya 'Nutuk'da 'bızzat'altını çızdiğı hususlar? Dü- şünebiliyormusunuz, henuz2Aralık1922,Mec- •lis Başkanlığı'na bir önerge: milletvekilliği, Türki- ye'nin bugünkü sınırları içınden olmak ya da en az bir mahalde beş yıl oturmak şartına bağlansın! Doğ- rudan Gâzi'yı hedef aldığı açık. O, Meclis'te şöyle anlatıyor: "...maalesef, mahall-i tevellüdüm bugünkü hu- dutlar haricinde kalmış bulunuyor. Sâniyen; her- hangi bir dâire-i intihâbiyenin beş senelik mü- temekkini dahi değilim. Mahall-i tevellüdüm, bu- günkü hudud-u milliyemizin haricinde kalmıştır. Fakat, bu, böyle ise, bunda benim katiyen bir ka- sit ve kabahatim yoktur. Bunun sebebi bütün memleketimizi, milletimizi mahy-ü-müzmahil et- mek isteyen düşmanların. harekâtında muvaf- fakolmaktan kısmen menedilememiş olmasıdır..." "...bundan başka, eğer bu maddenin talebet- tiği şartı ihrâza çalışsaydım, İstanbul'u kazan- dırmaktan ibaret olan Arıburnu ve Anafarta- lar'daki müdafaamı yapmamaklığım lâzım gelir- di. Eğer ben bir yerde beş sene oturmaya mah- kûm olsaydım, Bitlis'i ve Muş'u aldıktan sonra Diyarbekir istikâmetinde tevessü eden düşma- nın karşısına çıkmamaklığım, Bitlis ve Muş'u kurtarmaktan ibaret olan vazife-i vataniyemi yapmamaklığım lâzım gelirdi..." "...ben zannediyordum ki, bu hidemâtmdan do- layı milletimin muhabbetine ve teveccühüne mazhar ofdum. Belki bütün âlem-i İslâmın mu- habbetve teveccühüne mazhanm. Binaenaleyh, bu teveccühâta mukâbil, vatandaşlık hukukun- dan ıskâta mâruz kalacağımı asla hatıra getir- mezdim. Tahmin ediyorum ve ediyordum ki, ec- nebi düşmanlar, bana suikast etmek suretiyle memleketimdeki hizmetimden beni tecride ça- lışacaklardır. Fakat, hiçbir zaman hatırve hayâ- lime getirmezdim ki, Meclis-i Âli'de, velev iki üç kişi oisun, aynı zihniyette bulunabilsin. Binaena- leyh ben anlamak istiyorum, bu efendiler, daire- i intihâbiyeleri halkının ciddi olarak tercümân-ı fikri ve hissi midirier?" [Nutuk, Citt II, s. 725/726, Türk Devrim Tarihı Enstitüsü, 1952) Hep merak etmişimdir; Şevket Süreyya ona, 'Tek' Adam' dediği zaman, bu 'teklığin', korkunç bir 'yal- nızJığın'üa ifadesi olduğunu, acaba düşünmüş müy- dü? http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle