27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 1997 CUMARTESİ HABERLER Ağar ve Bucak'ın feztekeleri İDGM'de • Istanbul Haber Servisi - Dokunulmazlıklan kaldınlan DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar ve Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak hakkındaki fezlekeler, dün Istanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaştı. Fezlekelerin. dosya üstündeki herhangi bir ışlem yapılmadan tekrar Ankara'ya gönderileceği bildirildi. Zile olayına tazminat davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tokat'ın Zile ilçesinde geçen kasım ayında meydana gelen ve bir astsubay ile iki PKK militanının ölümüyle sonuçlanan olay nedeniyle, öldürülen PKK'lilerin aileleri, mahkemeye başvurarak lçişleri Bakanlığı'ndan tazminat isteminde bulundular. Müslüm Gündüz beraat etti • Istanbul Haber Servisi - "Manevi cebir ve hileli vasıtalar kullanarak, Fadime Şahin'e tecavûz ettiği" iddıasıyla 7 yıldan az olmamak üzere hapis cezası istemıyle Kadıköy 2. Ağir Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Aczmendilerin İideri Müslüm Gündüz. beraat etti. Boynepler'e1 yüzsüz r davası • tstanbul Haber Servisi - Boynerler'in de ortaklan arasında yer alan Alboy Ayakkabı Ticaret ve Sanayi AŞ yöneticileri hakkında açılan davanın temelinin, aslında vergi mahkemesinde çözüldüğü bildirildi. Şirketin yaptığı yazılı açıklamada. söz konusu olayla ilgili olarak Istanbul Vergi Mahkemesi'nde dava açıldığı bildirildi. Açıklamada, "Bu mahkeme, şirkete verilen tûm faturalann gerçek olduğunu açıkça karar altına almıştır" denildi. Eğltime katkı payı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP tstanbul Milletvekili Ercan Karakaş, 8 yılhk kesıntisiz temel eğitime katkı amacıyla devlet ihalelerinden eğitime yüzde 1 oranında katkı payı alınmasını öngören kanun teklifi hazırladı. Karakaş'ın TBMM Başkanlığı'na sunduğu teklif yasalaşırsa, Devlet thale Kanunu'nun 1. maddesi kapsamına giren 10 milyar lira ve üstündeki ihalelerden 2000 yılına kadar yüzde 1 oranında eğitime katkı payı alınacak. Sıvas sanıkları • SI\AS (Cumhuriyet) - Sıvas olaylannın parti ile hiçbır ılgisi olmadığını her defasında dile getıren RP'li yetkililer, sanıklann savunma işini yine üstlendiler. RP Sıvas Merkez tlçe Başkanı Av. Ahmet Işık. Sıvas olaylan sanıklanna verilen 33 idam ve diğer cezai hükümler için komisyon kurarak karan temyiz edeceklerini söyledi. Işık. sanık aile ve yakınlanna da seslenerek. "tdeolojik zeminde bağımsız yargıyı incıticı eylem ve söylem icerisinde asla savunma yapılamaz ve de yapılmamalıdır, Beldemiz insanlanndan arzumuz ve talebimiz şudur. Lütfen kanun dışı, politik şablonu ve ilimizin saygın görüntüsünü tekzip edici girişimde bulunmayınız" dedi. PKK itirafçısı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-PKJt liderlerinden Şemdin Sakık'ın koruma görevini yaptığını öne süren bir itirafçının. kapatılan Demokrasi Partisi'nin (DEP) cezaevinde bulunan ve aralannda Leyla Zana'nın da olduğu eski milletvekillerine ağır suçlamalar yönelttiği bildirildi. Uğur Mumcu cinayetini üstlenen ülkücü militanın Almanya'da ifadesi alındı Âyhan'm iadesi istenecekANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun katledilmesine iliş- kin soruşturmayı yürüten Ankara DGM Savcısı Hamza Keleş'ın Al- manya'ya giderek ifadesini aldığı Cengiz Ayhan'ın iadesi tartışılı- yor. Ankara DGM Başsavcısı CevdetVblkan, "en ufakipucunu" dahi değerlendırdiklerini söyledi. Ayhan'ın Savcı Keleş'e, Mumcu suikastının gerçekleştiği 24 Ocak 1993 'te Ankara'da olduğunu ka- nıtlamaya çalışhğı öğrenildi. CHP İideri Deniz Bavkal ile Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdeten'e gönderdiği mektuplar- da. Uğur Mumcu, Prof. Dr. Mu- ammer Aksoy. Doç. Dr. Bahriye Üçok veeski MÎT'çi HiramAbas cinayetlerini üstlenen Cengiz Ay- han adlı ülkücü militanın ifadesi- ni alan Keleş, dün Türkiye'ye döndü. Keleş ve DGM Başsavcı- sı Volkan'm yaptığı toplantıda. Ayhan'ın ifadesi değerlendirildi. Toplantı sırasında, cinayetve gasp suçlanndan Almanya'da ceza- evinde bulunan Ayhan'ın Türki- ye'ye iadesinin de ıstenmesinin gündeme geldiği öğrenildi. Keleş, hazırlık soruşturmasının gizli olduğunu belirterek herhan- gi bir açıklama yapmayacağını söyledi. Başsavcı Volkan'la yap- tığı görüşmede aldığı ıfadeyi de- ğerlendirdiklerini belirten Keleş, zamanı geldığinde gerekli açıkla- manın yapılacağını söyledi. Volkan da, basında çıkan haber- lerin büyük bölümünün gerçekle- ri yansıtmadığını belirterek kesin bir göriişe vanldıktan sonra açık- lama yapılacağını söyledi. Gasp ve 17 Arahk 1992'de Ayşe Kay- makçı ve Ramazan Erol adlı iki Türk'ü öldürdüğü gerekçesiyle mahkûm olan Cengiz Ayhan, 12 Eylül 1980 öncesinde Türk tnti- kam Tugayı (TİT) adh yasadışı ör- güt adına cinayetler işlemekten Is- tanbul Sıkıyönetim Mahkemele- ri'nde yargılanmıştı. Istanbul'da Taksim-Sanyer seferini yapan otobüsüdurdurup, 2 öğrencıyi in- direrek soğukkanlılıkla öldüren Ayhan, Perinçek'i de ayağmdan vurmuştu. Gönderdiği mektuplarda, Mumcu, Cçok, Aksoy ile eskı MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas'ın kendisinin de aralannda bulunduğu 5 kişi tarafindan öldü- rüldüğünü öne süren Ayhan, Abas'ı öldüren silahın kendisinde olduğunu ve Türkiye'ye iade edil- mesi durumunda adli makamlara teslim edeceğini öne sürdü. Abas öldürüldukten hemen sonra, Dev- rimci Sol örgütü suikastı üstlendi- ğini açıklamıştı. Ayhan mektubunda. 17 Aralık 1992'de Almanya'da cinayet işle- dikten sonra Türkiye'ye kaçtığını, 15 Mayıs 1993'tede Âlmanya'ya döndükten sonra yakalandığını belirterek Mumcu'nun bombah bir suikast sonucu katledildiği 24 Ocak 1993'te Türkiye'de bulun- duğunu kanıtlamaya çalıştı. 6. ölum yılı Abdullah Baştürk anılıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Uluslararası düzey- de "idamla yargılanan sendi- kaeı" olarak tanınan. Türk sendikal hareketinin önemli isimlerinden DİSK ve Genel- lş'in eski Genel Başkanı Ab- dullah Baştürk. ölümünün 6. yılında anılıyor. DlSK'e bağh Genel-lş Ge- nel Başkanı Atfla Öngel, dün yaptığı yazılı açıklamada, Ge- nel-tş'ın mallanna el koyul- ması karannın verildiği 21 Aralık 1991 tarihınde geçirdi- ği beyin kanamasıyla yaşamı- nı yitiren Baştürk'ün eşitlik, adalet, özgürlük, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya düzeni- nin önderlerinden olduğunu belirterek. "O, bugün de bu kavgaıun içinde" dedı. Istanbul'da ortaokulu yan- da bırakarak ışçi olarak çalış- maya başlayan Baştürk. 1961 yılında tstanbul Fen tşçıleri Sendikası'na üye oldu ve ilk genel kurulunda genel sekre- terlik görevine seçildi. Baş- türk, 1960'h yıllarda Bursa, Çorum. Manisa belediye işçi- leriyle gerçekleştirdıği u Yah- nayaklar Yürüyüşü" olarak bilinen eylemlerin ardından 1967 yıl mda ilk "Anayasa Yü- rüyüşü"nü gerçekleştirdı. Ge- nel-tş'ın Türk-tş'ten aynlarak DtSK'e üye olmasının ardın- dan 1977 yılında genel baş- kanlığı üstlenen Baştürk, 12 Eylül 1980darbesindetutuk- landı ve 4 yıl hapis yattı. "Anayasal düzeni >ıkma giri- şüni" iddıasıyla idam cezasıy- la yargılanan Baştürk. daha sonra milletvekili seçilerek Meclis'e girdi. Baştürk öldü- ğü 1991 yılında DtSK'in ye- niden faaliyete geçmesiyle il- gili çalışmalan yürütüyordu. CHPlde kadın seferberli^ • CHP Kadın Kollan Genel Başkanı Güldal Okuducu, son zamanlarda kırsal kesimlerde ve varoşlarda başlattıklan çalışmalarla çok farklı kadın kesitleriyle karşılaştıklanm belirterek, sosyal politikada bir nefes olmak istediklerini söylüyor. SAADETUSLU CHP Kadın Kollan Genel Başkanı Güldal Okuducu. kadınlann el attığı tüm alanlarda başansını kanıtladığına dikkat çekerek Türk kadımnm hak aramamasının ise bir kültür meselesi olduğunu söyledi. 1980'h yıllarda partilerin kadın ve gençlik kollannuı çalışmalannın engellendiğini ammsatan Okuducu, "Biz Anasot-D hükümetiyle yasalann Anayasa'ya uygun olacağmı düşünüyorduk. Ama uyum yasalan hâlâ çıkmadL Çıksalar, kadın kollarmm önündeki bir yığın cngel de ortadan kalkmış oiacak. Bu nedente parbtmentoya bu görevini anımsatmakta yarar var" diye konuştu. Son zamanlarda kırsal kesimlerde ve varoşlarda başlattıklan çalışmalarla çok farklı kadın kesitleriyle karşılastıklannı belirten Okuducu, sosyal politikada bir nefes olmak istediklerini anlattı. Okuducu, kadın ve siyaset konusundaki görüşlerini de CHP Kadın Kollan Başkanı Okuducu, kadınla- nn çözûm aracı olduğu konusunda güvenleri kabnadığı için siyasete girmedikkrini söyledi. şöyle aktardı: "Kadmlar, 'siyaset yapın' demekte siyasete girmezler. Siyasette uğraşanlar, kadınlarla ilişki içine girip siyesete bir aniam kazandırmahlar. Kadınlar sryasete girmiyor, çünkü siyasetin çö/.üm aracı olduğu konusunda güvenleri kaknadL Siyasetin bir rant araa olduğunu gönıyoriar. Bunlann yanında kocasuun itirazı olnıamalı. ( stelik ev yaşamuıda sorumluluk da kadına ait Örneğin, çocuk hasta olduğunda kadın ilgilenmeli görüşü var, ancak erkeğin çocuğuyla UgUenmesi gerekmiyor. Bu gibi durumlarda kadın, erkek kadar rahat olamıyor. Yani sartiar eşit değtt." Kurtuluş Savaşı'nda kadmlann haklannı elde etmesine karşın bugün kazanılmış haklannı kullanmadığına dikkat çeken Güldal Okuducu, şöyle konuştu: "Türk kaduunm hakkun aramaması bir kültür meselesi. 'Böyle gelmiş böyle gider' lafinı kadınlann yüzde 80'i kabul ediyor ama okumuş kesim dile getirerniyor. Biz, böyle gitmesin diye uğraşıyonız. Kadmlar, S- 10 yıl öncesi kadar suskun değiL Yolun sonu apk." Ozellikle varoşlardaki kadınlara ulaşmak istediklerini vurgulayan Okuducu, bazı çalışmalannı da şöyle sıraladı: "Bu konudaki ilk çahşmanuz Kadın-Danış merkederi. Buralarda kadınlann her konuda başvurabilecekleri merkeder kurulacak. Kadın koDanna üye arkadaşiannuz, oy potansiyeH olmadığı için siyasilerin Ugiknmediği cezaevi gibi yerlerdeki kadınlara ulaşmaya çahşacaklar. tlkini geçtiğhniz günferde ympöğımız Açık Mikrofon toplanülannda ise hedef varoşlardaki kadınlar. Buralarda yaşayan kadınlann sorunlanıu, onlann ağzmdan dinleyeceğiz. Her ay değişik bir ilçede yapılacak toplantılann ardmdan bir rapor hazıriayacagız. Şu an hazırlıklan devam eden bir başka çalışmamız da kadınlarla ügüi bir film. Bu filmi özelükle yerel televizyonlarda yayımlamayı düsünüyornz." Komisyon Atatürk'e hakaret edenlere dokunulacak ANKARA (AA)- Anaya- sa-Adalet Karma Komisyo- nu adına, 171 dokunulmaz- hk dosyasmı inceleyen alt komisyonlann, "Atatürk'ün anısuıa, TBMM'ye, Silahh Kuvveder'e \ç hükümete ha- karet, halkı tahrik, ağır gö- revihmalT suçlannı işleyen milletvekillennin dokunul- mazlıklannm kaldınlmasını istemesi bekleniyor. Komisyon üyelerinden oluşturulan 5 ayn alt komis- yonun, dosyalarla ilgili ince- lemeleri tamamlamak üzere olduğu bildirildi. ANAP'lı Mehmet Keçeciler'in, geçen hafta görüşülmek üzere kar- ma komisyonasevk ettiği 13 dosyadan sonra, CHP'li Mehmet Moğuhay'ın baş- kanhğını yaptığı alt komis- yon da 11 dosya ile ilgili in- celemesini tamamlayarak raporunu komisyona sundu. Moğultay, siyasi partiler ve seçım yasalan, trafik kazala- n gibi suçlann yer aldığı bu dosyalardaki dokunulmaz- lıklann kaldınlmasinın dö- nem sonunabırakılmasıru is- tediklerini, diğer 21 dosya ile ilgili incelemelerini de ay sonuna kadar tamamlaya- caklannı bildirdı. Keçecıler de komisyona sevkettikJeri 13 dosyanın dı- şında kalan 20 dosya üzerin- deki incelemelenni de ta- mamiadıklannı, 8'i dışında- kilerin dokunulmazlıklan- nın kaldınlmasının dönem sonunabırakılmasıru önere- ceklerini bildirdi. Bu 8 dos- yanın RP'li Oğuzhan Asil- türk. tbrahim Halil Çelik, Şevki Yıunaz ve Hasan Hü- seyin Ceylan ile ilgili oldu- ğu öğrenildi. CHP İçel Milletvekili Fikri Sağlar, istihbarat örgütlerinin araştınlması için önerge verdi Çeteleşme yeniden Meclis gündeminde ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - CHP İçel Milletvekili Fikri Sağlar ve arkadaş- lan TBMM Başkanlığı'na verdikleri araş- tırma önergesi ile dev let içindeki çeteleşme ıddialannı yeniden gündeme getirdiler. Önergede iddialarla ilgili olarak güvenlik ve istihbarat güçlennin aldığı önlemlerin veya yetersizliklerin irdelenmesı ıstendi. Önergede, devlet icerisinde bazı güç ve odaklann yasadışı organizasyonlaroluştur- duklannın Susurluk olayıyla tüm çıplaklı- ğıyla ortaya çıktığına dikkat çekildı. 12 Ey- lül darbesinin ardından meydana gelen or- tamdaekonomide ve siyasette mafyalaşma- nın gündeme geldiğine dikkat çekilen araş- tırma önergesinde, bu süreçte Güneydo- ğu'da başlayan çatışmalarnedeniyle meyda- na gelen otorite boşluğunun da etidsiyle çok büyük boyutlara varan silah ve uyuşturucu piyasasırun oluştuğu vurgulandı. Büyük çıkarlann ve paralann çetelerara- sı iç çatışmalara, hesaplaşmalara yol açtığı ve bu noktada devlet içinden destek bulma ya da devletin bazı kurumlannı ele geçir- me operasyonlannın gündeme geldiğine dikkat çekilen önergede. uluslararası istih- barat teşkılatlannın bu olaylarla bağlantıla- nndan söz edildi. Önergede çetelerin ege- menlık alanlannı yitirmemek amacıyla kendilerine engel gördükleri bürokratlan hedef aldıklan belirtılırken Sağlık Bakan- lığı Teftiş Kurulu Üyesı Namık Erdoğan' ın öldürülmesı ve Jandarma Genel Komutanı Eşref Bhfis'e suikast iddıalan anımsatıldı. Çetelerin devlet politikalanna müdahale ve ülke yönetimmi biçimlendırme konusunda tehdit, şantaj ve sındirme yöntemlenne baş- vurduklan savına yer venîen önergede Baş- bakan Mesut Yılmaz'ın Budapeşte'de uğra- dığı saldın, son günlerde hava yoluyla yap- tığı yolculuklarda karşılaştığı uçak kazala- n ve Trabzon'un Araklı ilçesinde konuşma vapacağı yere bomba konulması olaylan örnek gösterildı. Önergede, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a başbakanhğı döneminde ülkücü kö- kenli Kartal Demirağ tarafindan vapılan suikast gırişimıne de değinilirken Ozal'ın ani ölümüyle ilgili iddıalardan da söz edil- di. Sağlar, önergesinın son bölümünde şu görüşlere yer verdi: "Ulke yönetkilerine ve bürokraüanna karşı gerçekleştirilen bu ey- lemlerin açıklığa kavuşturuunası demokra- tik hukuk devleti olabiune açısından bir zo- nınluluktur. Açıklanan nedenleıie söz konu- su olaviaria ilgiii iddialann açıkhğa kavuş- turuunası, bu anlamda güvenlik ve istihba- rat güclerinin almış olduklan tedbirierin \ie- ya yetersizliklerin irdelenmesi amacıyla Meclis araştiı-mas! açılmalıdır." SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oral.calıslartg raksnet.com Cezaevlerinden gelen mek- tuplann sayısında artma başla- yınca, endişeye kapılıyorum. Biliyorum ki, yine dertler büyü- yor, direniş yolu gözüküyor. Son dönemlerde moda oldu, her gelen hükümet, cezaevieri- ne yeniden düzen vermeye kal- kıyor. Her düzen verme girişimi, bir anlamda mahkûmu hizaya getirme olarak gündeme geli- yor. Bu ise cezaevlerinin yeni- den kanşmasına sebep oluyor. Sık sık da hükümet değiştiği için, her yıl hükümetlerin önünü arkasını düşünmeden yaptıkla- n değişiklikler cezaevlerini ka- nştjnyor, yeni acılara yol açıyor. Önümde yine birtomar mek- tup yığılı. Cezaevlerinde başla- yan yeni açlık grevlerinden söz ediyorlar. Yeni ölüm oruçları gündeme geliyor. Cezaevlerin- de neler mi oluyor? Siyasi tu- tuklu ve mahkûmlar, taleplerini ve içinde bulunduklan durumu mektuplarda anlatıyorlar. Uşak E-Tipi Cezaevi'nden Sevgi Erdoğan şunlan yazıyor: "Hapishanelerden çokmektup Cezaevlerinde Sorunlar Büyüyor almışsınızdır. Ancak 13 bine ya- kın tutsağm içinde sadece ve sadece kamuoyuna mal olmuş öğrenciler yok, bildiğiniz gibi. Manisalı gençlergibi, tüm siya- si tutsaklar, adil ve bağımsız ol- mayan mahkemelerde, ceza aldılar ya da yargılanıyorlar. Suçlan, vatanı, halkı sevmek. Suçlan, haksızlıklara göz yum- mamak. Hapishanelerde de bu tutum sürdürülünce, bedeli ağır oluyor. Ya kalaslarla dövû- lerek öldürülüyorya ölüm oruç- lannda gönüllü ölüme gidiyo- ruz. Tedavi edilmediğimiz için sakat kaiıyoruz, ölüyoruz. Bunlar yetmiyor, küçük ko- ğuş adı altında hücre sistemi yeniden getiriliyor. 'Hapishane- lere hâkim olamryoruz' denile- rekyeni saldınlara zemin hazır- lanıyor. Ancak ne yapılırsa ya- pılsın 'Hücreleregirmeyecegiz, direneceğiz' diyerek tüm ha- pishanelerde tek bir yürek ol- duğumuzu vurguluyoruz. Hak- lılığımızı anlatmaya çalışıyoruz. Yann geç olmadan, ölümler- den sonra dur demek olmama- lı görevimiz. Hücrelere girme- memizin bedeli ne otursa ol- sun, karartılığımızı anlatıyoruz. Yann daha büyük acılan yaşat- madan, buyasanın, uygulama- nın kaldmlmasına elbiriiğiyle katkıda bulunmalıyız." Çankın hapishanesinden "Ölüm orucu direnişçisi" diye- rek mektup yollayan Ercan Şe- ker de benzertalepleri dile ge- tiriyor: "Geçen yılki ölûm orucu direnişimiz ve 12 şehidimizle kazandığımız haklanmız, henüz bir yıl geçmemişken tekrar gasp edilmek isteniyor. ANA- SOL-D hükümetinin işbaşına gelmesiyle bihikte 'oda siste- mi' adı altında siyasi kimlik ve onurumuzayönelikyeni birsal- dın başlatılmak isteniyor. Ada- let Bakanı Ottan Sungurlu 7V programlannda, açıklamalar- da, satır aralannda üstü kapalı şekilde, hücre sistemine geçi- şin, bizim 'sağlıklı ortam'/arda yaşamamız amacını taşıdığını söylüyor. Daha ölüm orucu di- renişinde sakat kalan arkadaş- lanmızın tedavileri yapılmayıp, kalıcı hastalıklan olan arkadaş- lanmızın tedavileri engellenir- ken, sağlık gerekçesi ne kadar gerçekçidir? Hücrelerle amaçlanan, top- lumsalyaşamımızın, yardımlaş- ma ve dayanışmanın dağıtılma- sıdır. Hücreler, sosyal ilişkileri yok etmesi yanıyla insanın ta- biatına aykındır, insan olmanın onuruna aykındır. İnsan olma onuruyla, siyasi kimliğimizle hiçbir şekilde bağdaşmayan hücrelere girmeyeceğiz." Ankara Merkez Kapalı Ceza- evi'nden Temel Çağırtekin de benzer tepkiler içeren bir mek- tup yollamış. Bütün mektuplar- dan anlaşıldığı gibi cezaevterin- de hücre uygulaması gündem- de, tutuklu ve mahkûmlar ise bu uygulamayı reddediyorlar. Eğer hücre sistemi siyasi tutuk- lu ve mahkûmlara zorla uygu- lanmaya kalkışılırsa, belli ki or- talık yeniden kansacak ve açlık grevleri gündeme gelecek. ••• ölmek ve öldürmek dışında, sorunlarımıza ne zaman çö- zümler üretebileceğiz? Her hü- kümet, cezaevlerini nasıl hiza- ya sokanm diye düşünmek ye- rine, buralarda huzur ve banş içinde bir düzeni nasıl kurabili- rim diye düşünse daha iyi ol- maz mı? Ne var ki, bizde siya- set etmek; emretmek, korkut- mak, hizaya sokmak olarak an- laşılıyor. Öyle olunca da, hiçbir soruna kalıcı çözümler üretile- miyor. Her çözüm girişimi so- runlan daha da büyütmekten, acılara acılar katmaktan başka işe yaramıyor. Cezaevlerinden endişeli ses- ler geliyor. llgililerin dikkatine. Yann çok geç olmasın. CUMARTESİ YAHLARI ATAOL BEHRAMOĞLU HukuksuzHukuk Devleti İlk kez bir Yargıtay duruşmasında bulundum. De- mokratik üniversite ve parasız eğitim için eylem yapmaktalarken anayasal düzeni yıkmaya yönelik örgüt üyesi olmakla suçlanarak 3 yıldan 18 yıla ka- dar toplam 96 yıl ağır hapis cezasına çarptınlan ve şu anda Çankın Cezaevi'nde bulunan üniversite og- rencilerinin Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki "temyiz" duruşmasını izledim. "Temyiz"\n sözlük anlamı, "ayırma, farketme, lyiyikötüdenayırma duygusu"... Halkımız sözlük anlamını bilmese de bu sözcüğü sağduyusuyla "temiz" yapmış... "Davayı temize gönderdik, dosya temize gitti" denildiğini işrtmiş- sinizdir. Tutuklu öğrencilerin getirilmedikleri duruş- mada avukatlannın savunma ve isteklerini dinlerken, gerçekten de arıtılması gereken bir dava dosyasın- dan söz edilmekte olduğunu apaçık gördüm... *•• Gençlerine düşman bir ülke olabilir mi? Türki- ye'de gençlere yapılagelenler böyle bir ülkenin ola- bileceğini gösteriyor. Pir Sultan Abdal'ın dizesi ül- kemizde gençlerin durumuna tıpatıp uyar: "Tüken- meyizkırmakile..." llerici gençlik eyiemlerini kırma- ya yönelik devlet şiddetinin tarihini II. Abdülhamit dönemiyle başlatacak olursak o günlerden bu gün- lere gençler kınlmakla tükenmedi, fakat devlet de onlann direncini kırmak için cezaevinden sehpaya her yöntemi uygulamaktan usanmadı. Gençlik ey- lemlerine yönelik devlet şiddetinin günümüzdeki ör- neklerinden iki tanesi, Manisalı lise öğrencileriyle şu anda Çankın Cezaevi'nde yatmakta olan Anka- ralı üniversite öğrencilerine yapılanlardır... • • • Gençlerin avukatlannın 18 Aralık Çarşamba gü- nü Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde okuduklan ve açık- ladıklan "temyiz" dilekçelerinde dile getirilenleri an- lamak, mahkûmiyet kararlannın hukukla bağdaş- mazlığını gönmek için hukuk bilgisine sahip olmaya da gerek yoktu. Ankara 2 No'lu DGM'ce toplam 96 yıl hapis cezasına çarptınlan 8 üniversite öğrencisi, anayasal düzeni yıkmaya yönelik örgüt üyesi ol- makla suçlanmışlar ve TCK168. maddesi gereğin- ce mahkûm edilmışlerdi. Suçlamanın başlıca kanı- tı ise bir gösterıde atıldığı ve bir evde bulunduğu id- dia edilen molotofkokteylleriydi. Gençlerin avukat- lanndan, Tün<ıye Barolar Biıiıği Başkanı, Prof. Dr. Er- alp Özgen, atıldığı ıddia edilen birkaç molotofkok- teyliyle mi anayasal düzenin yıkılacağını haklı ola- rak soruyordu. Yargıtay dairesi sayın üyelerinin zi- hinlerinden geçen yanıt, sanıyorum ki biz izleyicile- rin zihinlerinden geçenden farklı olamazdı... Sorun anayasal düzen değil, pariamentoda pankart aça- cak kadar ileri giden gençlere ve onların örneğinde de herkese gözdağı verilmesiydı. Tıpkı Deniz Gez- miş ve arkadaşlannın idamlanyla yapılmak istenen gibi. Bu anlamda da 12 Mart-12 Eylül olağanüstü dönemlerinde geçerlı bir hukuk anlayışının günü- müzde DGM'lerce sürdürülmekte olduğu apaçık ortadaydı. Sayın Eralp, "DGM'ler hukukun dışında değildir. DGM'ler yasalan birkenara atamazlar" 6e- sede... .- . ••• Çankın Cezaevi'ndeki arkadaşlanyla dayanışma içinde trenle Istanbul'dan, otobüsterie Izmir ve Es- kişehir'den gelen gençler o sabah Ankara'ya sokul- madı. Yüzlercesinin gözattına alındığını öğrendik. Yargıtay'daki duruşmanın bitiminde üniversite öğ- rencilerinin basın bildirisini dinlemek üzere Güven Park'a gittim. Uğradıklan nice haksızlığa tepkilerini haykıran gencecik ve çoğu kavruk çocuklardan, ço- cuklanmızdan, parmak kadar kızlardan fışkıran na- musu, enerjiyi, öfkeyi, özveriyi hayranlık ve kaygıy- la izledim... Kaygım haklı çıkmakta gecikmedi. Top- lumsal olaylarda "taraf" değil "tarafsız güvenlik gü- cü" olmak gerektiğini hiçbir zaman kavrayamayan üniformalı ve sivıl polisler toplantı sonrasında Kızı- lay'dan Kolej'e doğru yürüyüşe geçen gençlerin üzerine coplar, panzerier ve kurt köpekleriyle sal- dırmakta gecikmediler... 6O'lı yıllan, kendi üniversi- te öğrenciliği dönemimi anımsadım... Yaklaşık otuz beş yılda Türkiye, uygar, demokrat bir ülke olma doğrultusunda bir arpa boyu yol almam»stı... • • • Yargıtay'daki duruşma karar için birçırpıda üç ay sonraya, 18 Mart 1998'e ertelendi... Bu kadar uzun bir ertelemeyi sanıyorum avukatlar da beklemiyor- lardı... Silahlı örgüt üyesi olmakla suçlanan delikan- lılar demek ki kış aylannı Çankın Cezaevi'nde geçi- recek ve ilkbahan orada karşılayacaklar... Silahsız silahlı örgüt olabilir mi? Neden olmasın? Hukuksuz hukuk devleti olabiliyorsa eğer... Bir duyuru ve çağn: Türkiye Yozarlar Sendıkası ve Truva Folklor Araştırmalan Dernep 22 Aralık Pazar- tesigünü 10.30-17.00 saatlerinde Istanbul AKMKon- ser Salonu 'nda büyük halkbilimcımiz Pertev \aili Bo- ratav 'm onuruna bir sempozyum düzenliyor. 1940 'hyıl- larda Ankara DTCFdeki çalışmalanndan ve ülkesinden ayrılmakzorunda bırahlan, fakat Türkiyefolkloruna eş- siz katkılannı yurtdışında da sürdüren Boratav ve eşi, her ıkisi de çok ıleriyaşlarda olmanın sorunlarına kar- şın Paris 'ten gelerek sempozyuma katılacaklar... 22 Ara- lıkPazartesisabahı, sempozyumunaçılışında, onlanal- kışlamak için AKMKonser Salonu nda buluşahm... DinozoRH A F T A L I K M İ Z A H D E R G İ N İ Z Duran toplara çok sert vuran dergl ÇIKT! Aldımz mıP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle