Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9KASIM1997PAZAR
HABERLER
Kömüpcüler
çatıştı: 1 olu
• ZONGLLDAK(AA) -
Zonguldak'ın Kozlu
beldesinde, kömürcülük
yapan ikı grup arasmda
çıkan silahlı çatışma sonucu
1 kişi öldü, 5 kişi yaralandı.
Aralannda alacak sorunu
olduğu öğrenilen iki grup
arasmda çıkan kavganın
silahlı çatışmaya dönüşmesi
sonucu Çetin Albayrak
yaşamını yıtirdi, Ahmet
Fevzi Ince ağır, Ali Çakır,
Mustafa Tarlacı, Metin
Albayrak ve Osman Sünger
dehafif yaralandı. Polis
bazı kışileri gözaltına
alırken olayda kullanılan 2
tabanca ele geçinldi.
TİKKO
operasyonu
• TOKAT (AA) - TtKKO
örgütüne yönelik
düzenlenen operasyonlarda
gözaltına alınan ve
aralannda Kayseri Cezaevi
- fırarisi Muharrem
Kaymak'ın da bulunduğu
. 36 kişiden 18'ınin adli
mercilere sevk edildjkleri
açıklandi. Tokat Valiliği'nde
• yapılan açıklamaya göre,
haklannda adli soruşturma
yapılmasına gerek
duyulmayan 18 kişi de
Jandarma Alay
Komutanlığı'nda yapılan
sorgunun ardından serbest
bırakıldı.
Tamlara hayıp'
mttingi
• MALATYA(AA) -
Özgürlük ve Dayanışma
' Partisi (ÖDP), Emegin
Partisi (EMEP)ve Halkjn
Demokrasi Partisi
(HADEP) ile çeşitli kitle
örgütlerinin katildığı
' 'Zamlara hayır, demokratik
haklar mitingi' Malatya'da
yapıldı. Milli Egemenlik
. Caddesi'ndekı mitingde,
ÖDP Malatya ll Başkanı
• Feridun Diyarbakırlı, EMEP
MKYK üyesi Mustafa
Yalçıner ile HADEP PM
üyesi Abdullah Akın birer
konuşma yaptılar.
Konuşmalarda, hükümetin
ekonomik ve siyasi kararlan
eleştirilerek halen zamlarm
devam ettiği ve bölgede "
kardeş kanı dökûldüğû
i-Vurgulandı. *
Çillerden
Hiirriyefe dava
• ANKARA (AA) - DYP
Genel Başkanı Tansu Çiller,
kişilik haklanna hakaret
edildiği gerekçesiyle, şahsı
olarak yaptığı suç duyurusu
ile Hürriyet gazetesi köşe
yazan Fatih Altaylı,
gazetenin sorumlu müdürii
Hasan Kjlıç ve muhabir
Zeynep Güven hakkında
ceza davası açtı. Dilekçede,
sanıklann, 3'er aydan 1 'er
yıla kadar hapis cezası ile
cezalandınlmalan talep
ediliyor.
YÖK taımşılacak
• ÇANAKKALE (AA) -
Çanakkale'de Eğitim-Sen ve
Onsekiz Mart Üniversitesi
öğrencilerinin düzenlediği
panelde YÖK tartışılacak.
Eğitim-Sen Başkanı
Alaattin Özkurnaz. "Nasıl
bir üniversite istiyoruz?
• Bilimsel, demokratik eğitim
ve YÖK" konulu panelin
yann yapılacağını belirtti.
Kamu işçileri
• ANKARA (AA) - Kamu
, ve kuruluşlanna alınacak
vasıfsız işçiler, yazılı ve
• sözlü sınav dışında, noter
huzurunda yapılacak kura
çekimi ile de belirlenecek.
Anayasa Hukuku uzmanları ve siyaset bilimcilerin gündemdeki tartışmada ortak görüşü
'MGK'nin Siyaset Belgesi yasal
ALtER
Anayasa hukuku ve siyaset
bilimi uzmanlan, RP ve DYP
yöneticilerinın "gizli anayasa"
olarak tanımladıklan Milli Gü-
venlik Siyaset Belgesi'nin yasal
olduğunu belirterek sağ partile-
rin bu yöndeki eleştırilerinın sa-
mimi ve ciddi olmadığını vurgu-
ladılar. Istanbul Üniversitesi Si-
yasal BiIgilerFakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Bakır Çağlar,
DYP ve RP'lilenn tepkısinin
asıl nedeninin Milli Askeri Sa-
vunma Konsepti'nin (MASK)
değiştirilmesi olduğunu belirtir-
ken Galatasaray Üniversitesi
Hukuk Fakültesi öğretim üyesi
Prof Dr. Siiheyl Batunı. MGK
tarafından hazırlanan belgenin
yasal olduğunu. sivil toplum ör-
gütlerinin de bu tür belgeler
oluşrurması gerekteğini vurgu-
ladı. Koç Üniversitesi Öğretim
üyesi Prof. Dr. İlter Turan da
Batı demokrasilerinde de bu tür
belgelerin hazırlandığını anım-
sattı Gazi Üniversitesi öğretim
üyesi Dr.Mehmet Ali Kılıçba-
yise söz konusu eleştirilenn de-
mokrasi endişesıyle değil. rakip
olarak görülen bir gücün tasfi-
ye edılmesine yönelik olduğunu
savundu.
Çağlar. MGK'nin bugüne dek
MAKS'ı zaman içinde yenile-
diğini ve bunu yeni bir şey ola-
rak görmenin teknik olarak
mümkün olmadığını vurgulaya-
rak şöyle konuştu: "Çünkü
anayasanın 118. maddesinde
var. Konuyu güncelleştiren
başbakanın 2 Kasım açıkla-
ması. Başbakan, Bizbunu Ba-
kanlar Kurulu'na getirip gizli
kararname olarak yayımlayaca-
ğız ve Türkiye'de bundan böyle
bütün idari - yasal işlemlerTür-
kiye'nin taraf olduğu anlaşma-
lar. bu belgeye göre kurulacak-
tır' diyor. Başbakanın yaptığı
farklı. Gizli kararname olarak
yayımlanması 82 Anayasa-
sı'na bileaykın".
Anayasa uzmanı Prof. Dr. Sü-
heyl Batum, MGK kararlan-
nın," ülkenin genel siyaset bel-
gesidir" deyip mutlak uygulan-
mak durumunda olan ve bütün
yasama. yürütme ve yargıyı
bağlama niteliğinde olmasmın
mümkün olmadığını söyledi.
Sadece anayasal kurumlann de-
ğil, demokratik toplumlarda ol-
duğu gibi sivil toplum örgütle-
rinin de birtakım siyaset belge-
leri çıkanp "bunlara uyun" di-
yebilmesi gerektiğini kaydeden
Prof. Batum MGK'nin, 1961
Anayasası' ndan beri kararlar al-
dığını da anımsatarak DYP ve
RP'nin bunlan iktadarlan döne-
minde tartışmazken şimdi eleş-
tirmelerinin ciddi bir şey olma-
dığını söyledi.
Prof. İlter Turan da hukuk
açısından MGK'nin böyle bir
belgeyı hazırlamasında yadırga-
nacak bir şey olmadığını, bir ül-
kenin genel risk değerlendirme-
si yapması ve genel stratejik
yönler çizmesinin doğal oldu-
ğunu beh'rterek Batı demokra-
silerinde benzer oluşumlann y-
er aldığını söyledi.
Siyaset Bilimci Dr. Mehmet
Ali Kılıçbay, siyaset belgesine
demokrasi adına yöneltildiği be-
lirtilen eleştirlerin inandıncı ve
samimi olmadığını vurguladı.
İP lideri Dogu Perinçek de
yaptığı yazılı açıklamada siya-
set belgesınin doğru ve hukuka
uygun olduğunu savundu.
Sakatlık oranı düşürülen Yüksel Çolak, SSK'yi Avrupa Adalet Divanı'na şikâyet edecek
SSK'nin ayıbı Türkiye'yi terletecekANKARA (UBA) -Bugüne
kadar insan haklan ihlalleri ne-
deniyle Avrupa'yla başı birçok
kez derde gıren Türkiye, bu kez
de 'SSK ayıbı' vüzünden terle-
yecek.
Yüksel Çolak isımli yurttaş,
geçirdiği işkazası sonrasında
belirlenen maluliyet derecesini
düşüren ve kendisine ödenmesi
gereken parayı vermeyen
SSK'yi, Avrupa Adalet Diva-
nı'na şikâyet edecek.
Yüksel Çolak'ı. SSK'yi Av-
rupa Adalet Divanı'na şikâyet
etmeye getiren süreç, 1991 yı-
hnda başladı. 3 Mayıs 1991'de,
çalıştığı Artur Balıkçılık Limi-
tet Şirketi'nde işkazası geçiren
Çolak, sol elini kaybetti. Avu-
katlan aracılığıyla 22 Şubat
1992de SSK Balıkesir Bölge
Müdürlüğü'ne başvuran Çolak,
maluliyet maaşı bağlanması ve
sigortasız çalıştınldığı günler
için şirketten sigorta primleri-
nin alınmasını talep etti.
SSK, Çolak'ın başvurusu
üzerine yaptığı araştırma sonun-
da maluliyet oranını yüzde 42.2
olarak belirledi ve kendisine bu
oranda maaş bağlanmasını ka-
rarlaştırdi. Ancak, maluliyet
oranı 18 Nisan 1994'te yüzde
9.3'e düşürüldü.
Büyük şaşkınlık yaşayan ve
"kaybettiği elinin yerine gel-
mediğini, parmaklannın yeni-
den uzamadığım" söyleyerek
harekete geçen Çolak, Adalet
Bakanlığı Adli Tıp Kurumu
Başkanlığı'ndan 1923-930120-
37 sayılı 3. thtisas Kurulu rapo-
ruyla, yüzde 42.4 malul olduğu-
nu, bunun da yüzde 36 oranın-
da meslekte kazanma gücü azal-
ması yarattığını belgeledi.
Çolak ve avukatlan, bu geliş-
melerin ardından 23 Ağustos
1995 ve 22 Ekim 1996 tarihle-
rinde SSK Genel Müdürlüğü'ne
başvurarak 5 yıldır ödenmeyen
maaşlann tazminini istedi. SSK
ise 1 Mart 1996 tarihli ödeme
emrini 21 Kasım 1996'da Ço-
lak'a göndererek bankadan 32
milyon 929 bin 894 lira alabile-
ceğjni bildirdi.
Ödenmeyen maaşlan karşılı-
ğındakı parayı alabilmek için
ikinci kez SSK'ye başvuran Ço-
lak'a, bu kez de 21 Ağustos
1997 ye kadar Ziraat Bankası
Ayvalık Şubesi'nden alabilece-
ği 71 milyon 480 bin 595 lira
için 30 Ekim 1997'detebliğgön-
derildi. Çolak, bankaya gittiğin-
de ise "Ödeme kayıtlarına
rastlanılmamıştır" yanıtıyla
karşılaştı.
' B u r h a n Aktaş kaybedilmek İstenİyor' C
u
m»rtesi Anneleri Borhan Aktaş'm ErzurunTda 27
* • • Ekim 1997 gunu polısolduklarını soyleyen kışıler tara-
fından kaçırılmasını protesto ederek "Kayıplardan sorumlu olan devlet. hesabını vermek zorundadır" dediler. Cumar-
tesi Anneleri adına yapılan açıklamavı okuyan Sırrı Sakık, "Ağabeyim Samet Sakık. L'ğur Mumcu ve Metin Göktepe
gibi insanların ölümü ile demokrasi güçleri susturulmak istenmiştir" dedi. Musa Anter Barış Treni Heveti üyeleri adı-
na yapılan açıklamada, Türkiye'nin uluslararası kamuo>unun gözleri önünde suç işlemeye devam ettiği belirtildi.
Nihat Akgün'ün Sarıgerme'deki arazileri işgal ettiği ileri sürüldü
Ülkücü 'baba9
nın arazi tecavüzü
ÖZCAN ÖZGÜR
MUĞLA - Ortaca'nın tu-
rizm beldesi Sarıgerme'de
Amiga Park tatil köyünü kuran
'ülkücü baba" diye anılan Ni-
hat Akgün'ün. tatil köyünün
yanmdaki arazilere tecavüz et-
tiği ileri sürüldü.
Akgün ile olan sorunlan ne-
deniyle Sangerme'ye gitmeye
çekindiklerinijbelırten emekli
Albay Orhan Ünsal ve arazi le-
rine tecavüz edildiğini öne sü-
ren köylüler. mahkemeye baş-
vurdu. Suçlamaları reddeden
Akgün ise "Benden para sız-
dırmaya çalışıyorlar" dedi.
Ortaca'ya bağlı Sangerme
beldesinde yapımına üç yıl ön-
ce başlanan Amiga Park devre
mülk tatil köyü, yöredeki köy-
lülerle tesis sahibi Nihat Ak-
gün'ün arasını açtı
Bölgede birde 5 yıldızlı otel
kurmak için harekete geçen
Akgün'e daha önce arazi satışı
yapan köylülerden İsmail Tur-
balıoğlu ve ağabevi Ali Tur-
balıoğlu ile emekli Albay Or-
han Unsal. ülkücü baba Ak-
gün'ü mahkemeye verdiler.
Akgün hakkında Ortaca Cum-
huriyet Başsavcılığı'na suç du-
yurusunda bulunan üç kişi. ara-
zilerine tecavüz ve tehditle kar-
şı karşıya olduklannı belirterek
"Bizden izin almadan arazi-
mizden su hattı ve yol geçiri-
>or. Sınır ihlalleri yapıyor.
Arazilerimiz içinden hafriyal
alıp kendi inşaatmda dolgu
malzemesi olarak kullanıyor.
Bu işler yapılırken ağaçlan-
mız kesiliyor" suçlamalannda
bulundular.
Ülkücü baba Nihat Akgün
ise suçlamaları reddederek
"Bunlar zilliyetli arazi ve zey-
tin deliceliği" diyerek kendini
savundu. Köylülerden ismail
Turbalıoğlu, şunlan söyledi:
"Arazilerimiz üzerinde 50-
60 yaşlarında elliden fazla
zeytin ağacı kesildi. Nihat Ak-
gün'ün yönlendirmesi ve bas-
kılarıyla zilliyetlik araziler
önce el altindan sonra da iha-
le yoluyla satılmaya çalışılı-
yor. Bizim müdahalemizle el
altından satışlar engellendi.
Arazilerin üzerinde zilliyet
hakkımız \ar. Buna rağmen
etrafındaki tel örgüleri boz-
dular. Taş ve kayaları dolgu
malzemesi olarak aldılar.
Arazi içinden yol ve su hattı
geçirdiler. Ağabeyime ait 32
bin metrekare. bana ait 15
dönüm ve albaya ait 5 dö-
nûmlük arazi rahat bırakıl-
mıvor" dedi.
Aydında tören
Bektaşilerin
dedebası
toprağa
verildi
MERİH AK
AYDIN - Bektaşiler'in Dedebaba-
sı Aydın Halkevi Başkanı Doç. Dr.
Bedrettin Ntfyah, dün Aydm'da dü-
zenlenen törenle "Hakka yürütfü".
Bektaşiler'in dokuz halife babasından
yedisinin katıldığı törende konuşan
Halife Baba İlhami Teoman Güre,
Noyan'm ulusunu ve halbnı seven bir
insan olduğunu belirterek "Bektaşi-
lik yolunda koca bir çınar devrildi.
Ama yeni çınarlar yctişir, yol dur-
maz" dedi. lzmir'de perşembe günü
yaşamını yıtiren Dedebaba Noyan
için dün Aydın'da bır tören düzenlen-
di. Çeşitli illerden gelen çok sayıda
yurttaşın da katıldığı Aydın Eski-Ye-
nı Çami'deki törenin ardından Noyan,
Aydın Tellidede Mezarlığı'nda topra-
ğa verildi.
Bektaşiler'in dokuz halifebabasın-
dan yurtiçinde bulunan yedisi tören-
de hazır bulundu. Ankara'dan İlhami
Teoman Güre. Ali Sümer, Ali Doğan.
izmir'den Mustafa Eke, Hasan Asu-
man, Haydar Ercan, Tekirdağ'dan
Halil Tirkayi törene katılan halifeba-
balardı.
Mezarlıktaki törende konuşan Te-
oman Güre, Noyan'ın Türklüğü ve
Türk milletini seven bir insan olduğu-
nu söyledi. Güre, Noyan'ın Atatürk-
çü kişiliğinden de söz etti. Daha son-
ra Türkçe Kuran okuyan Güre. No-
yan'ın naaşını da mezara indirdi ve
"eyvallah" diyerek ilk toprağı attı.
Törene katılan halıfebaba ve diğer
Bektaşi babalarla Noyan'ın yakınlan
da avuçlanyla naşın üzerine toprak at-
tılar.
Bu arada Hacıbektaş ve Şah Kulu
Sultan'dan getirilen toprakJar da me-
zara atıldı. Genaze törenine Noyan'ın
eşi Seniha Noyan, oğlu Kurtcebe
Noyan, kızı Alev Mörel ile damadı
Veli Mörel de hazır bulundu.
SIFIRNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.cahslar@raksnet.com
Burhan Özfatura'nın bir önemi
yok. 0, geleneksel Türk sağının hâlâ
iflah olmaz bir gericilik ve tahammül-
süzlük içinde olduğunu kanıtlamak
dışında yeni bir şey yapmadı. Mesut
Yılmaz'ı Oltan Sunguriu'yu, Yaşar
Okuyan'ı da tanıyorum ve şaşırmı-
yorum. MHP'Nlerin ve siyasi Islamcı
bir grup "Komünizmle Mücadele Der-
neği"artığının Eşber'e ağız dolusu kü-
fürlerie saldırmasının da garip birya-
nı yok.
Temel sorun bir grup "solcu''ve "de-
mokrat" antetli "aydın'ın tutumu. On-
lar, esen rüzgâra göre tavır alıyorlar.
Devletin merkezinden güçlü bir rüz-
gâr esmeye görsün, hemen safa giri-
yorlar. Nereden geldiği belli belge ve
bilgilerle, "bölücülükie", "terorizmle
mücadeleye girişıyorlar. Bu "aydınla-
nmıza sosyal-demokrat antetli parti-
mizin liderlerini de ekleyebiliriz.
Bu alışılmış tavırlan, en son Eşber
Yağmurdereli örneğinde yaşadık.
Devletin büyükleri önce Eşber'le ilgi-
li bir çözüm arayışına girdiler ve "in-
sani" açıklamalar yaptılar. Ardından
Eşber'in, körlügü nedeniyle çıkarıla-
Eşber Terörist mi, Bölücü mü?
cak bir özel affı reddettiği ortaya çık-
tı. Ne olduysa o andan itibaren oldu.
MlT'ten bildik dosyalar istendi. Eş-
ber'in bölücü ve terörist olduğuna iliş-
kin belgeler dosyalardan çıkartıldı. Bu
belgeleri ilk kez Başbakan dile getir-
di. Onu Yaşar Okuyan ve diğer bildik
isimler izlediler.
Propagandanın üçüncü halkası ise
"solcu" ve "demokrat" antetli bir kı-
sıra."ayd;n"dı. Devlet belgeleri onla-
ra da ülaştınldı. Onlar da hemen ger-
çeği keşfederek köşelerini Eşber'in
neler yaptığına açtılar. Artık söylene-
cek söz kalmamıştı. Eşber bir bölücü
veteröristti. Halkatamamlanmıştı.
Otuz beş yıllık siyasi yaşamım bo-
yunca bu insanları iyi tanıdım. Aske-
ri darbeler ardından solculann aley-
hindeki MİT raporiarını yayımlayan-
lan bile oldu. Askerin ne kadar ge-
rekli olduğuna ilişkin derin yorumlar
yaparken "sağ" ve "sol" uçlara ver-
yansın ettiler. Onlann tatlı su solculu-
ğu, her zaman büyük sermayeyle iç
içeliklerine de engel olmadı. Bir elle-
ri askerde ve büyük sermayede, bir
elleri de soldaydı. Onlar, işten atıl-
mazlar, tutuklanmazlardı. Başı bela-
dan kurtulmayan solculara en ağır
hakaretleri yapabilirlerdi. Yine de sol-
culuklannakimsetozkonduramazdı.
Kürt sorununun büyümesiyle bir-
likte, bu "aydın "lanmızın saflan ge-
nişlemeye, etkileri yaygınlaşmaya
başladı. Geçmişte askerierle sorun-
lan olan bir kesim de bu saflara katıl-
dı. Artık, Kürt sorunuyla ilgili her kri-
tik dönemeçte onlann sesi daha yük-
sek çıkıyordu. "MilliyetçHiği vebayra-
ğı MHP'ye kaptırmamak" tırtumuyla,
milliyetçilik bayrağını bir ucundan sı-
kıca kavramışlardı.
Eşber'le ilgili yazdıklan ve söyle-
dikleri de bu bayraklı çizginin bir par-
çası. Almış adam 12 Eylül mahkeme-
sinin karannı; nedenini, niçinini araş-
tırmadan köşesinde yayımlayıp he-
sap soruyor. Çünkü 12 Eylül'de yar-
gılanmadı ki, o mahkemelerin ne ol-
duğunu bilsin. Almış MİT raporunu,
gerçek bilgi diye basıyor köşesine.
Çünkü MİT onaşimdiye kadar bir za-
rar vermedi ki.
Eşber, hiçbir ölüme ve yaralanma-
ya neden olmayan bir kuyumcu soy-
gununda bulunmadığı halde, örgüt li-
deri olduğu gerekçesiyle idama mah-
kûm edildi. Karar 12 Eylül koşullann-
da verildi. Mahkûmiyet sonucu Eş-
ber, çoğu hücrede tek başına olmak
üzere 13.5 yıl hapis yattı.
1970'li yılların "sağ ve sol" eylem-
lerini ve bu eylemler içindeki kişileri
dava dosyalanndan bir incelerseniz,
çoğunun şimdi etkili ve yetkili kurum-
larda olduğunu görürsünüz. Bir ku-
yumcu soygununa karıştığı iddiasıy-
la verilen idam cezası karşılığı yattığı
yıllar yetmiyor. Intikam hırsı hâlâ ne-
den sürüyor?
Nedeni çok basit. Çünkü Eşber, bu
ülkede tabulara karşı bir aydın olarak
ayakta duruyor. Eğer öyle yapmayıp
da devlete yakın yerlerde dursaydı,
savaşa arka çıksaydı, o mahkemele-
ri de o konuşmaları da kimse anım-
samazdı. Eşber'le ilgili belgeleri ya-
yan merkezlerin elinde binlerce dos-
ya var. Siz, sının bir aşın, görürsünüz.
O dosyalar hemen ortaya sürülür ve
cadı kazanlan kaynatılır.
Eşber'in "bölücü" konuşması, ha-
pisten çıktıktan hemen sonra. 1991
yılında, yani 6 yıl önce. Eşber o ko-
nuşmasının polis tarafından mahke-
meye sunulan şeklini ve şu anda ba-
zı yazarlanmızın köşelerini dolduran
ve mahkûmiyet kararına dayanak
olan içeriğini reddetti. Eşber'in her
türlü şiddete karşı olduğunu belirten
çok konuşması var. Polisin elinde o
konuşmaların da bulunduğundan
kimsenin endişesi olmasın. O bildik
"aydın"lar isteseler, Eşber'in hertür-
den şiddeti reddeden ve bugünkü ol-
gun kavrayışlannı açıklayan görüşle-
rini de hemen bulabilirler.
Peki neden bütün bunlar? Çünkü,
Eşber devletin istemediği bir yerde
duruyor. Savaş histerileri içindekile-
rin inadına barışı ve özgürlüğü
savunuyor.
MtKRO
DİNÇ TAYANÇ
Vay Keratanın Oğlu!
1970'li yılların sonunda. Türkiye ekonomisi yüz-
de 100'ü aşmış birenflasyon ile boğuşuyor. Paha-
lılığın altında ezilen emekçı kesımler böyle gelmiş
böyle gitmez" diye grevlendikçe, pahalılık zenginı
işverenler de "böyle gelmiş böyle gi-de-cek" diye
lokavtlanıyoriar. Ekonominin dümenj "Abi" Süley-
man Demirel ile "Küçük" Turgırt Özal'ın ellerin-
de...
Al gözüm seyir eyle!
"Ab/s/"nin onayıyla 24 Ocak 1980 "kararlan'ru
Türk ulusuna ve ulusal ekonomisine armağan(!) e-
den Küçük Turgut, o günlerde diyor ki; "Sevgili va-
tandaşlanmızdan fedakâhık bekliyoruz. Ama, bu fe-
dakârlıklan karşılıksız kalmayacak ve Türkiye eko-
nomisi beş yılda düze çıkacaktır."
Dış ticaret "//bere"(!) ediliyor; edilince de bir yan-
dan ithalatın "hakikisi", beri yandan da ihracatın
"hayaJisi" patlayıveriyor. Sonuç: Dış ticaret denge-
sinin altüst oluşu, yerli sanayinin giderek ithal ba-
ğımlılığı batağına saplanışı, borçların gırtlağa da-
yanışı ve de ihracatın hayalisini geçirenlerin önle-
nemezzenginleşmesi! Faizler serbest(!) bırakılıyor;
bırakılınca da bir yandan aklı başında büyük ban-
kalar ile akıllan "mabatlannda" küçük bankalann fa-
iz yanşınagirişmesi, bir yandan tefecilerin "banker"
ayağıyla girdikleri para piyasalarını altüst etmesi,
beri yandan da "rantiyecilik" patlak veriyor. Sonuç:
İç üretimin tıkanması, hayali ihracatçılann bütçeyi
egemenlikleri altına alması ve tasamjf sahiplerinin
dolandınlması! Iş, emeğin alınterinin çok altında fi-
yatlandırılmasına gelince "deniz bitiyor." Sonuç: 7
ay 19 günlük bir ucubenin doğumu; 12 Eylül 1980
faşizmi!
•^,X»_ ..»..
Cuntasal faşizm, bir yandan emekçilerin ellerini
kollannı bağlarken beri yandan da "narhlama"ya
gittiğinden, olan küsüp de şapkasını kapıp giden
Abi'ye oluyor. Küçük Turgut da bir ara "fîrarefme-
ye" kalkışıyor ise de enflasyonla baş edemeyecek-
lerini kavrayan cuntacılar, "emir demiri keser, seni
haydi haydi" diyor ve kulağından tuttuklan Tur-
gut'un burnunu yeniden ekonomiye sokuveriyor-
lar.
Küçük Turgut, bakıyor ki pabuç pahalı "öyleyse
ben de şeytana papucunu ters giydireyim de gör-
sün" dercesine kolları sıvayıp; burnu ekonomide,
elleri kollan politikada büyümeye koyuluyor. Önce
"icazet" kapıyor netekim. Ardından faşist beyin-
sizliğinin bir gaft ya da "şikesi" sonunda demokra-
tikt!) seçhnleri'kazanıp iktidara geliyor ve Böyyyük
Turgut oluveriyor...
Artık o; hanedanı, prensleri, iş bitirici işadamla-
n, yağdanlıklan, yağdanlıklann ibrikçibaşılan vs vs
vs'leri ile ekonomiyi düze çıkarmak için tüm gücü-
nü seferber ediyor. Ediyor da ne dış ticaret açığını
düşürebiliyor, ne borçlann boyumuzu aşmasını ön-
leyebiliyor. ne beş yılda düze çıkarmayı vaat ettiği
emekçilerin daha bin beter ezilmesine "dur" diyor!
Sonunda Böyyyük Turgut "deniz bitti, iki şekerii
birsade, hadi bana müsaade" diyor ve yüzde 21'le
temsil edildiği TBMM'den kapağı Çankaya'ya atı-
veriyor.
Kalıyor mu ekonominin dümeni bir kez daha, hal-
kın "değiştiği" sannsı ile Baba belleyip kuyudan çı-
karttığı "küskün" Abi'nin "hazık" ellerine... Gemi ay-
nı, dümen aynı, dümenci aynı, denizdeki tayfun ay-
nı derken; yazgının oyunu Böyyyük Turgut kendini
anıt mezannda, eski Abi yeni Baba da hazır gemi
henüz su almakla yetinirken karayı Çankaya'da bu-
luveriyoriarf!).
Almış gözüm seyır eylemekten, yoruluyor, ama
"bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" kafası yo-
rulmuyor...
24 Ocak 1980'den, 9 Kasım 1997'ye; demokra-
siden(!) faşizme, faşizmden demokrasiye(!) ekono-
mi aynı keratanın" boyunduruğunda. Ustelik, o
günden bugünlere ekonomiyi yönetenler(!) de hep
aynı kumaşın ürünleri! Enflasyon mu? O da aynı ca-
nım, gene yüzde 100'lere tırmanıyor, gene emek-
çiyle dalgasını geçip; rantçıyı, vurguncuyu, soy-
guncuyu, din tacirlerini zengin ediyor.
Böyyyük Turgut'un prenslerinden şimdilerde
başbakan koltuğunda kurulanı "Sevgili vatandaş-
lanmızdan fedakârlık bekliyoruz. Ama bu fedakâr-
lıkları karşılıksız kalmayacaktır. 1998 yılı içinde enf-
lasyonu düşüreceğiz" diyor; bakan koltuğunda otu-
ranı ise "ben bu keratayı iyi tanınm, nasıl ezeceği-
mi göreceksiniz" diye purosunu üfürüyor... Baka-
lım kerata da kendilerini tanıyacak mı?
Ana fikin Tiyatro dediğin, iki kalas bir hevestir
(Havesyan Efendi).
Ana fikrin ana fikri: Seyircisi kalmamış heves,
kalaslara teslim olur!
'Dokunulmazlıklar kalksın'
Yurttaş Girişimi
Ankara'da toplamyor
ANKARA /İSTAN- Girışimcıler, çağdaş,
BL'L (Cumhuriyet) -
Aydınlık İçin Yurttaş Gi-
rişimi, sivil iradeyi gös-
termek, Meclis'i uyar-
mak için bugün Anka-
ra'yagelecek. Yurttaş Gi-
rişimi Sözcüsü avukat
Ergin Cinmen, amaçla-
nnın dokunulmazlıklann
kaldınlması konusunda
yurttaşlann duyarlılığını
ve kararlılığını ortaya
koymak olduğunu söyle-
di."
Yapılan yazılı açıkla-
mada, devlet içinde adam
öldüren, uyuşturucu tica-
reti yapan, haraç alan çe-
teler olduğunun devlet ta-
rafından anlatıldığı belir-
tilirken çetelerin hâlâ gö-
revlerini sürdürdüklerinin
de Adaiet Bakanı'nca
açıklandığı vurgulandı.
demokratik. saydam bir
hukuk devleti istedikleri-
ni belirterek çözüm için
yurttaşın ısrarlı takibinin
gerektiğini de Başba-
kan'dan öğrendiklerinı
belirttiler. Ankara'ya ge-
liş amacının çağdaş, de-
mokratik, saydam bir hu-
kuk devleti anlayışında
ısrarlı takibi bir kez daha
kanıtlamak ve "Çetelere
dokunun! Suçlananları
yargıya teslim edin" dü-
şüncesinı Meclis'e du-
yurmak olduğu bildirildi.
Açıklamada, devleti çete-
lerden anndırmak için
atılacak tüm adımlann
desteklendiği belirti.
Aydınlık İçin Yurttaş
Girişimi. bugün saat
12.30'da Güvenpark'ta
bir araya gelecek.