Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 1997 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Gençler! Atatürk'ü Tanıyın,
Prof. Dr. CtHAN DURAf
O
nun büyük bir tutkusu
vardır. Bu tutkuyu çok
genç yaşında edinir. Son
soluğuna degin de korur.
Tutkusu, ulusuna hizmet
aşkıdır. Ancak ınanmış-
tır ki ne denli büyük görevler alırsa, ulu-
suna o denli büyük hizmetler verecektir.
Bunun içindir ki gûn gelecek, kimsenin
göze alamadığı görevleri "Ben yapanm"
diyerek üstlenecek, Conkbayın'nda bü-
tün ordu birüklerinin emrine verilmesini
isteyecek. Erzunım ve Sıvas kongrelerin-
de başkan, Kurtuluş Savaşımızda Başko-
mutan olacaktır.
Harp Okulu'nda çok çalışkan. düzen-
li ve disiplinli, özgürlüğüne dûşkûn, ken-
dini yetiştirme ve ilerleme tutkusuyla do-
lu bir gençtir.lnanrruştır ki, "İnsanca ya-
şamak isteyen: insan ohnak niteük ve gü-
cünü kendinde görmeii, bu uğurda ber
özveriye göğüs germetidir.'' Tehlike karşı-
sında, kılı kjpırdamaz; çünkü inanır ki
"Tehtike insandan kaçar". Gün gelecek,
Erzurum'dan lzmir'e sağ elinde tabanca,
sol elinde sehpa, öyle yürüyecektir.
1904'te, yûzbaşı iken, Sunye'ye sürü-
lûr. O geri döner! Tıpkı 1921 Ağusto-
su'nda, kınk kaburgasıyla savaş meyda-
nına döndüğü gibi... Kurduğu "Vatan ve
Hürriyet Cemi\ı
eti'"nın ilk toplantısında
"Tarih biz çocuklaruıdan görev bekle-
mektedir. DesporJukla savaşacağız; bura-
ya onun için geldiın*' dıye haykınr. Daha
29 yaşında iken, Olımpos'ta, arkadaşla-
nyla oturduğu masanın umutsuz sessiz-
liğini "Neden bir Mustafa Kemal çıkma-
sn?" diyerek yırtar. Cephelerde ateş al-
tında, çadır ve siper yaşanunda gelecek-
te yapacaklannı düşünür. Imparatorluğun
yakın geleceğini kestirmeye çalışır, plan-
lannı yapar. "Liusal Anfın (Milli Mi-
sak'ın) esaslannı, daha 1907'de belirler.
Şam'da Mazhar Müfit'i uyardığı gibi,
bir dava adamı "bugünün değfl, yannm
adamıdır'".Bir dava adamı değişmez. Bu-
nun içindir ki, yıllar sonra, Tûrkiye Cuın-
huriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak da
rciyes Üniversitesi
"GeJeceği, gekceğin Türkiye'sini, getece-
ğin halkmı düşünmek benim görevün_"
diyecektir.
Ayaklannda çaresizliğin ağır prangala-
n, "ulu guTşün"in peşinde tek başına yıl-
larca yürür. Öncülerinden olduğu 1908
devriminin siyasal onurundan yoksun;
uzun sûre adsız bir subay olarakkalır. As-
keri dehasım bilenlerin bile, hakettiği
mevkii vermek konusu açıhnca. ağızlan
kilitlenir. Çünkü "Kemal'intutkusunası-
nır voktur". O yüzdendir ki arkadaşlan
onu birer birer geçip gider. Mustafa Ke-
mal ise, mesleğinin her derecesini, ken-
di gücüyle kopanp alır.
Hiçbir zaman kişisel ün peşinde koş-
maz. Ordu içindeki çekişme ve didişme-
leri; hakkım arayan bir subayın kişisel
tutkusundan çok, tasarladığı ulu girişimi
gerçekleştirme olanaklanna kavuşma ka-
rarlılığından kaynaklanır. Anafartalarko-
mutanhğıru çetin savaşımlarla elde eder.
3. Ordu Müfettişliği'ne atanmak için de
kapalı kapılan bütün gücüyle zorlayacak-
nr. Yıldızının parladığı Anafartalarutku-
sundan sonra da çevre yine duygusuz, yi-
ne kayıtsız ve kuşkuludur. O ise uyarma
görevini ısrarla sürdürür; ancak kapılar
yine açılmaz. Yazdığı destan örtbas edi-
İir. Unutulsun diye ücra ve ıssız cephele-
re. gözden düşenlere özgü pasif görevle-
re yollanır.Mütarekede Istanbul'da kadro
dışı bir generaldir. Ancak ulu görevin he-
yecanı ilk günkü kadar tazedir. Çünkü
ınanmıştır ki, "Bir fıkre bagjanmak, o fi-
kirde durmak gereldr". Umut dolu, san-
ki dev bir ordunun komutanıymış gibi sa-
ğır kapılara yüklenmeyi, "karanhldar,ah-
laksızhklar, şarlaUnhklar ortasında salt
vatanve gerçek aşkıyla ışıkserpmeyi" sür-
dürür. Dıle getırdiği acı gerçeklere, padi-
şahın yanıtı göz kapaklanm indirmek;
öbürlerininki, kulaklannı ükamak olur.
Boş yere saraydan nazır konaklanna, ko-
naklardan yurtsever evlerine koşar; usan-
madan anlatır ve uyanr. Tepkiler utanç
vericidir: "Bu ordusuzkuınandan Düvd-
i Muazzama'ya karsı bir direnmeden tni
söz ediyor? Bir Amerikan mandası neyi-
mize yetmez?" Buna karşılık o, içinden,
1915 Nisanı'nda Kemalyeri'nde askerle-
rineverdiğibuyTuğutekrarlar: "Btradun
bile geri gftmek yoktur!" Yalnızca ülkü-
sü uğruna, her aracı denemeyi, en zırde-
lilere akıl ve mantık, en ahlaksızlara er-
dem dersi vermeyi sürdürür. Büyük in-
san!.. Davası uğruna, bir tsa gibi daha ne
zilletlere, ne işkencelere katlanacaktır.
O çelik istenç (irade) aralıksız indire-
geldiği darbelerle önündeki engeli bir
yerden yıkarak, sonunda bir geçit bulur
Çebinde 3. Ordn Müfetüşliği'ne atandı-
ğına dair karar belgesi, Harbiye Nazırlı-
ğı'ndan çıkarken, önünde Anadolu, "ka-
natiannıçırparak tıçmaya hazırianan bir
kuş gibknr".
19Mayıs 1919'daSamsundadır. Kara-
n "Ya bağnnsızhk, y-a öhînTdür. Manda
ve bölgesel kurtuluş önerilerine dönüp
bakmaz bile... Görevini evrelere ayınr.
Ulusal örgütlenmeyi başlatır. Ordu birlik-
leriyle bağlantı kurar. Halkı uyarmaya
koyulur. Her girişiminde, sonuç alıncaya
dek. "24 saat, 48 saat gerekirse 70 ya da
daha fazia saat çalışır. Yannıdakfleri de
çahştanr". Bu insanüstü ıstek ve gücün ar-
dındaki giz nedir? 1912'de Libya'da Der-
ne Osmanlı Kuvvetleri Komutanı iken
yazdığı gibi. "vatanm kesinHkk kurtula-
cağı, uhısun kesinlikle murJu oiacağT
inancı mı? Peki, bu kesin ınancı nereden
alıyordu? Acaba, büyük tutkusunun ge-
rektirdiği özveri duygusundan mı, yoksa,
"amacına doğru vürürken, yHna ufku
değü, ufkun ötesini de görme* yeteneğin-
den mi? Kuşkusuz, bunlann her ikisin-
den!.. Hem duygunun hem aklın bir ara-
ya gelip oluşturduğu o görkemlı sentez-
den!.. FaKh Rıfkı At^'ın dediği gibi,
^yalnızbir vatan adamıdeğü,aynızaman-
da bir bilim adamı" olmasından!..
Ancak bir "uyana"nın çileleri biter
mi? Ulu görevi gerçekleştirme planının
her aşamasında daha ne çetin engellerle
boğuşmak zorunda kalacaktır! Daha iki
ay dolmadan görevden alınır, tutuklan-
mak istenir. Erzunım Kongresi'ne katıl-
mak. başkanlığı almak, Heyet-i Temsi-
M'ye (Temsilciler Kurulu'na) girmek için
-hatta en yakın arkadaşlanna karşı- nere-
deyse bir "meydan savaşı" verecek; Sıvas
Kongresi'nde, binbir muhalif akımla çar-
pışacaktır. Aleyhindeki gizli kararlan
aşacak, Istanbul Hükümeti'nin türlü ent-
rika ve fesatlanyla uğraşacaktır. Bu bit-
mez zoriuklar içinde, onun yine tek kay-
gısı vardır Görevini eksiksiz yerine ge-
tirmek! Bunu da kongrenin, bütün vata-
nı, bütün düşmanlara karşı savunma ka-
rarlılığını göstermesini sağlayarak başa-
nr. 1920'de bile, kimi Kuvayı Milliye li-
derleri Mustafa Kemal diye birini tanıma-
makta. ÇerkesEthem adlı çete reisi, Mec-
lis'te bir Anafartalar komutanından daha
çok saygı görmektedır! Yakup Kadri'nin
yazdığı gibi, o gururlu insan; bütün bun-
lara, hatta daha da ağırlanna, özvennin
son sınırlannı zorlayarak katlanır. Nef-
siyle savaşarak, onurundan, gönlünden.
sinirlerinden vererek... Hep onun için, o
büyük bağımsızhk tutkusu için!.. Çelik-
ten bakışı ulu idealinden zerre kayma-
dan, dosdoğru yürür. Çünkü "sorun ken-
disi depdir,vatandır, gjttiği yoMur." Yük-
sek muhakeme ve öngörü yeteneğine, ıki
"lnöoü utkusu" ve Çerkes Ethem'in te-
pelenmesi de eklenince.otoritesı yavaş
yavaş kök salmaya başlar.
Ancak yol daha çok uzundur, daha ni-
ce başka engellerle doludur. Başkanlık
yaptığı Meclis'te aleyhindeki milletve-
killerinin, eski ittihatçılann, hilafetçi ve
feodal gruplann didişmelerini, oyunlan-
nı, çelmelerini etkisizleştirmeye çalışır.
Iftıralara, dedikodulara, kıskançlıklara
göğüs gerer. EHnin ya da halifenin emır-
leri, fetvalanyla yakılan isyan ateşlerinı
bastınr. Anadolu'yu hiç görühTiemiş bir
güvenliğe kavuşturduktan sonra bile.
kendi yurdunun bağnnda bir barut fiçısı
üzerinde oturur gibidir. Ordu. Kütahya
ve Eskişehir'den çekilince. karşıtlan; "Ni-
çin cepheye gitmiyor?" diye homurdana-
rak, iyice azgınlaşır. Durumu firsat bilip
tuzaklar kurarlar.
O zerre değişmez: Bütün bu olumsuz-
luklan -sanki bekliyormuş gibi- gözle-
rinde yine o çelik panltılar, kendinden
emin, gülümseyerek karşılar. fnanılmaz
ölçüde sabırlı ve serinkanlı, davranışla-
nnda dengeli ve hesaplı; heyecandan çok,
aklın ölçülerine bağlıdır. Hep inanmıştır
ki bir görev ve sorumluluk adamı teslım
olmaz. Damarlanna işlemiş görev duygu-
sundan, akıl, mantık ve sezgiden aldığı
güçle, yalnızca ulu görevınin gereklerini
düşünerek, telaşsız, dinginlıkle karşı ko-
numunu belirler, önlemlerini alır. Olay-
lan ve koşullan doğal karşılar; ancak baş
eğmez! Onlan yeniden işler ve kurar. Bu
karakter özellikleriyle, arkadaşlanna da
umut ve yürek pekliği verir.
Çok geçmez; siyasal düşmanlannın
karşısma, 30 Ağustos Meydan Savaşı'ran
tunçtan utkusuyla (zaferiyle) dikilir. An-
cak karşısındaki engellen, ne bu utku ne
Dumlupınar ne tzmir ne de Mudanya ut-
kulan tüketir: Topal Osman olayında
makkemelere sürüklenmek. Meclis'teki
muhalefet gnıbu tarafindan vatandaşlık
hakkından yoksun bırakılmak istenecek-
tir. Daha da acısı, suikastlarla karşı kar-
şıya kalacaktır. Bütün bu aşağılıklara ya-
nıtı, yine alçakgönüllü, yine soylu, yine
görkemli olacaktır. lçi kan ağlasa da...
Hep onun için, o ulu görev için!.. O gö-
rev "Ulus egemenüğine dayah, tam ba-
ğunsızçağdaş bir Türkdevkti kurmak"tı.
Sonunda. bu büyük işi başanr. Tutkuyla,
çalışmakla, akılla, bilgiyle, gerçekçiliîde.
sebatla ve sabırla, yiğitlikle, özveriyle!..
Ey Türk genci! Şimdi görev senin
omuzlanndadır. Emaneti koruyacaksın!
Başarmak için, "Büyûk" olacaksın!
Nasıl dersen. ışte sana örnek insan, işte
sana parola: "Büyükolmakiçin, hiç kim-
seye iltifat etmeyeceksin. Hiç kiınseyi al-
datmayacaksın. Ülke için gerçek amaç ne
ise, onu görecek, o bedefe vürüyeceksin.
Herkes senin aleyhinde bulunacakür.
Herkes seni yolundan çevirmeye çalışa-
cakbr. Fakat sen. buna karşı direnecek^n.
Önüne sonsuz engeller \ığacaklardır.
Kendini büyük değü küçük, za>ıf, araçsız,
hice sayarak, Idmseden yardım gelmeve-
ceğine inanarak. bu engeDeri aşacakân.
Bundan sonra da sana büyük derierse,
bunu söyleyenlere güleceksuır
Yine Bir 10 Kasım...
TEVFİK. KIZGINKAYA Atatürkçü Düşünce Dernegi Genel Başkan Yardımcısı
A
ramızdan aynhşının 59. yılına geldik. Yine
bir 10 Kasım ve kurduğun Türkiye Cumhu-
riyeti Devleti'ni yönetmekle görevli olanlar,
devlet protokolü olarak, yine yann saat 9'u 5 geçe
karşına gelecek ve bir dakikalık saygı duruşu ile sa-
na bağlılıklannı sunacaklar. Içlerinde sana, düşün-
celerine ve lcurduğun Cumhuriyete yüreği ile, bilin-
cj ile bağlı ve ödünsüz Atatürkçüler olduğu gibi, de-
mokratık laik Cumhuriyetin getırdiklerinden yarar-
lanarak, o protokol sıralannda kendilerine yer bulan,
çağdaş görüntülü (!) ama Cumhuriyetimizi temelin-
den yıkmak isteyenler de var. Yılda bir gün, bir da-
kika karşına gelip Atatürkçü (!) olduğunu söyleyen
takıyyeciler! Acı, ama gerçek. Bu gerçegin oluşu-
munda, yıllardır sessiz kalarak seyreden bizlerin de
payı var.
İnsan, sahip olduğu olanaklan, güzellikleri, yiti-
rince değerini anlıyor ve sahip çıkmaya çahşıyor. Bu
gerçek bizler için de geçerii. Bizlere altın tepside
sunduğun ve "enıaııet* ettiğin Cumhuriyetimizin ve
çağdaş yaşamımızın elimizden alınacağını fark etti-
ğimiz zaman sahiplenmeye başladık. Düşüncelerinin
etrafında toplanmaya, örgütlü toplumu oluşturmaya,
çağdaş yaşamımıza sahip çıkmaya başladık. Geç kal-
sak da bugün yanndan erkendır diyerek bir araya
gelmeyi, ülke yönetimine katılmayı, doğrulan alkış-
layarak yanlışlara hayır demeyi öğrenmeye başla-
-.-*'. •»:,-.
Hayatınızda geniş bir yer açın. BELLONA geliyor.
Kanepe, oturma grubu, salon, yatak, hatta bebek odası
takımlarıyla evinizin her köşesini daha çekici, daha
değerli kıltnak için... BELLONA'yla tanışın.
Güzel yaşamak sanattır.
Hayatınızda yeni
bir sayfa açılıyor.
NA BAYİLERİ: ADANA IZPA TİC. LTD ŞTI. Tel: (0 322) 428 11 85 • ADAMZARI GÛNPA TİC. LTD. ŞTİ. Tel: (0 264) 279 98 20 - 21 • ANKARA SAHRA MOBİLYA ITD. ŞTİ. Tcl: (0 312) 353 81 72
BURSA ÇAĞLAYAN MOBİLYA A.Ş. Tel: (0 224) 714 81 80 • DİYARBAKIR HALİS PAZ. LTD. ŞTİ. Tel: (0 412) 251 54 44 - 46 • ERZUftUM SEMA MOBİLYA LTD. ŞTİ. Tel: (0 442) 327 41 92 • İSTANBUL BEPAŞ A.Ş.
Tel: (0 216) 451 00 67 - RUMEU MOBİLYA LTD. ŞTİ. Tel: (0 212) 721 55 18 • İZMİR ULUSOY MOBİLYA LTD. ŞTİ. Tel: (0 232) 253 77 77 - BELPA MOBİLYA LTD. ŞTİ. Tel: (0 232) 367 82 86 • KAHRAMANMARAŞ
VEFA PAZ. LTD. ŞTİ. Tel: (0 344) 223 54 40 • KAYSBti BİMEKS DIŞ TİC PAZ. A.Ş. Tei: (0 352) 336 60 87 • KONYA ÇEÜKKALE A.Ş. Tel: (0 332) 237 14 50 • SAMSUN ÜMAN MOBİLYA A.Ş. Tei: (0 362) 266 67 70
de bulunan 54. Cumhuriyet hükümetinin söylemle-
ri ve uygulamalan karşısında, halk olarak, yurttaş-
lık sorumluluğu ile tepkimizi göstermek. sana ve
kurduğun demokratik laik Cumhuriyete olan bağlı-
lığımızı ortaya koymak için erken uyandık, rrah/on-
lar olup sana geldik. Ama hükümetin başbakanı "Bu
bir provokasyondur" dedi. Halkının seninle buluş-
masına dahi tahammül edemediler.
Bu 10 Kasım'da halk olarak yine dayanamadık-
düc. -.' ' _ •*• "•*" 'an bu provokasyonu yapacağız ve sana geleceğiz.
Gecen yıh aniftlsıyorum. Ülkemizin yönethnin- ' Bu sefer daha kaİabahk, daha coşkulu ve daha da bir
ınançlı olarak, her kuşaktan
genci, kadını ve erkeği ile se-
ninle olacağız. Kimimiz An-
kara'da tam karşında, kimi-
miz Ardahan'da, kimimiz
Edirne'de, Samsun'da, Kon-
ya'da, Rize'de, Sıvas'ta ülke-
mizin her köşesinde seninle
olacağız ve hepımizin yüzü
sana, senin düşüncelerine
dönük olacak.
Kurduğun ve emanet etti-
ğin demokratik laik Cumhu-
riyetin sahipsiz olmadığını
dosta düşmana göstereceğiz.
O tüm yokluklara ve olum-
suzluklara karşın Ulusal Ba-
ğımsızlık Savaşımızı başla-
tırken kurduğun ve yönlen-
dirdiğin halkın örgütlü yapı-
sı, Kuvayı Milliye ruhu ile
78 yıl sonra yeniden oluşu-
yor. Gençlik. üniversitelerde
Atatürkçü düşünce topluluk-
lannda toplanıyor. Ülkemi-
zin her köşesinde kadın er-
kek, öğretmen öğrenci, işçi
memur, emekii, Atatürkçü
Düşünce Derneklerinde,
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneklennde buluşuyor.
Meslek örgütlen, sanat ör-
gütleri, sendikalar. demok-
ratik kitle örgütleri. demok-
ratik laik Cumhuriyet için
bir araya geliyor, ülke yöne-
timine katılmanın yolunu
açıyorlar!
Ancak, bu oluşum içeri-
sinde 57 yıllık devrimci ya-
şamının bütününü sahiplen-
meden Mustafa Kemal'i
Atatürk'ten ayırmaya, Ata-
türkçülüğü Kemahzm'den
farklılaştırmaya çalışanlar
var. Tıpkı, devrim ve ilkele-
rinin bir kasmına evet, bir
icısmına hayır diyenler gibi...
tnsan haklan ve demokrasi
diyerek demokrasiyi yok et-
mek isteyenlenn, ülke bü-
tünlüğümüzü ve ulusal birli-
ğımızi parçalamak isteyen-
lenn eylemlenni onaylayan-
lar da var.
Böylesi aymazlıkiçerisin-
de olanlar. kişisel ve siyasal
çıkarlan uğruna. bu sapkın
düşüncelerini örgütlü yapı-
lann içerisine taşıyarak ör-
gütlü toplumun parçalanma-
sına ve demokrasinin yara
almasına neden olacaklan-
nm bilincinde değiller. Em-
peryalizmin, yeni dünya dü-
zeni kandırmacası ile yok et-
meye çahştığı ulusal bilin-
cin ve ulus yapısının yıbla-
cağmın ayırdında değiller.
Ama bizlere kazandırdığm
yurttaşlık bilinci ve sorum-
luluğu ile aramızda din. dil,
ırk. cins, renk aynmı yap-
maksızın ulus olarak, tam
bağımsızlık ve ulusal ege-
menlik temelinde kurduğun
Türkiye Cumhuriyeti devle-
tini çağdaş uygarlık yolunda
sonsuza dek yaşatacağız.
PENCERE
Masal Yerine•••
Başbakan Yılmaz uyardı:
"Bu kış zor geçecek."
Medyada bu sözün ardından yorum üstüne yo-
rum yapıhyor: 55'inci hükümetin başı ne demek
istedi?
Zor sözcüğünün birkaç anlamı var.
1) Güçlük, sıkıntı...
2) Zorunluk, yüküm...
3) Baskı...
Neresinden tutarsan tut, tüm anlamlanyla 'zor'
halkın tepesindedir; şimdiye değin hangi kış ko-
lay geçti ki bu kış zor olmasın...
Enflasyon ne âlemde?..
Yüzde 90!..
Güçlük ve sıkıntı halkın sırtında!.. Ne demişler:
"Zengin arabasını dağdan aşınr, fakir düz ovada
yolunu şaşınr." Enflasyon lobisi palazlandıkça pa-
lazlanıyor, yükü yoksul sırtlanıyor.
Ya baskı?
Gırla...
Dinciler bir yandan Islamı siyasette pazarlar-
ken, öte yandan "Müslümanlara baskı yapılıyor"
diye bağırıyorlar...
Yalan!..
Baskı; aydınlar, yazarlar, gazeteciler ve gençle-
rin üstünde yoğunlaşıyor; ceza ve tutukevlerinde
Islamcı yok...
Eşber var.
•
Büyük sermaye birkaç yıl önce merkez sağı Şa-
ibe Hanım'ın lıderiiğinde toparlamak istedi, med-
ya karteli Yılmaz'a yüklendikçe yüklendi; ama, ol-
madı; oyun tersine döndü; bu kez ülkedeki güç
odakları şeriatçılık tehlikesine karşı 'alafrangacı-
lık' yolunda Mesufta birleştiler...
Alafrangacılık tehlikelidir...
Şeriatçılığın önünü kesmez...
Irticayı azdırır...
"Hükümet popülizm yapmasın " teranesiyle hal-
kın belini büken IMF programlan, uygulandığı za-
man ve uzamlarda nasıl sonuç vermiştir?..
Sonuç belli!..
•
Keklik bir ara yuvasını bırakıp geziye çıktı, uzun
süre orada burada sürttü, gereksiz oyunlarla oya-
landı, üstüne vazife olmayan işlerle uğraştı, geri
döndüğündeevinebirtavşanınyerleştiğinigördü.
- Tavşan kardeş, dedi, burası benimdir...
Tavşan dudak büktü:
- Nereden bileyim?..
- Benimdir...
Tavşan direndi:
- Savını kanıtlayabilir misin?..
Keklik:
- Yakında bir mübarek kedi oturuyor, ona da-
nışalım...
- Kimo?..
- Deniz kıyısında yaşayan bir kedi, gündüzûnü
oruç tutarak, gecesini namaz kılarak, bütün gü-
nünü dua ederek geçirir...
Tavşan razı oldu, birlikte yola çıktılar. Kedi, kek-
likle tavşanın kendisine doğru geldiklerini görün-
ce namaza durdu. Tavşan bu görüntüden çok et-
kilendi. Kurnaz kedi namazını bitirince sordu:
- Ne istiyorsunuz?..
Anlattılar...
Kedi:
- Ben yaşlandım, kulaklanm ağırlaştı, işitemi-
yorum, yaklaşın, bir kez daha anlatın!..
Tavşanla keklik yaklaştılar, kediye sokuldular,
konuyu bir daha anlatmaya çalışırlarken beriki:
- Sorununuzu anladım, dedi, hak gelince batıl
zail olur..
Ve ayran budalası gibi kendisini dinleyen iki ap-
talın üstüne çullanıp ikisini de mideye indirdi.
'Kelile ve Dimne'den, bir öyküdür bu...
CUMHURİYET HALK
PARTİLİLERE
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Parti içi aynmcılığa. hizipçiliğe, keyfiliğe ve
hukuksuzluğa son vermek; parti içi demokrasiye
yeniden işlerlik kazandırmak için
PARTİMİZE SAHİP ÇIKALIM
Delege seçimlerinde, bu amaçlan gerçekleştirecek
olanlara görev verelim.
PARTİ İÇİ DEMOKRASİ
HAREKETİ
RTRTÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERHEĞİ
İSTANBUL MERKEZ ŞUBE OLAĞAN GENEL
KURULU'NA ÇAĞRI
15 KASIM İÖ97DE
SAAT: U.OO'DE
MECİDİYEKÖY KAT OTOPARKI
TOPLAOTI SALONU'NDA
BÜTÜN KUVVAYI MİIJİYECİ ÜYE
\ItKAI) \ŞL\1UM1ZI İİEMll
KIJRUL'A BEK1İYORÜZ.
"YENİDEN KUVVAYI MİLLİYE
YENİDEN BİRÜKTE MÜCADELE"
ERTUĞ R. KARACI BİOĞLU