23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 AIMKARA kulis iIŞIK KANSU Başa gelince feryat D evlet dairelerinin üst düzey gö- revlerinde sosyal demokrat gö- rüşlü memur bırakılmadığı için RP'liler, görevden alacak, sürgüne uğ- rafacak bürokrat bulmakta zorlanıyor- lardı. Ama, son günlertie Tarım ve Kö- yişleri Bakanlığı ömeğinde görüleceği üzere bu zoriuğu da aşmış bulunuyor- lar. Milletimize ve memleketimize re- fahlı olsun. Gazetelere hafta ortasında, RP'Iİ Musa Demirci'nin başında bulunduğu Tanm Bakanlığı'nda, bir gün içinde 7 daire başkanı, 21 şube müdürü, 26 ta- nm il müdürü olmak üzere toplam 238 bürokratın görevden alındığına ilişkin fakslar geçildi. Fakstan bölümler oku- yalım: "Refah Partisi tarafindan yöneti- len bakanlıkta tam bir bürokrat kat- liamı yapılmaktadrr. Taşra kuruluşla- rında ise Moğol ordusu gibi taş üs- tünde taş bırakmadan bürokrat kı- yımını sürdürüyortar. Teknik bilgi ve tecrübe gerektiren daire başkanlık- lan, şube müdürlükleri. il müdürlük- leri bir çırpıda boşaltılmış, yerierine hiç idarecilik yapmamış, bilgi ve be- cerisi olmayan Refah yandaşlan ge- tirilmiştir. Tüm bakanlık çalışanlan Refah Partili olanlar ve oîmayanlar şeklinde fişlenmektedir." Faks şöyle bitiyor: "Devleti koruyacak kimse yok mu? Devlet işgal ediliyor. iktidar or- tağı DYP milletvekillerini, bu gidişin vebalini taşryan BBP milletvekilleri- ni ve başta ana muhalefet partisi ol- mak üzere tüm siyasi partileri bu gi- dişe dur demeye çağınyoruz." Bu fakstan iki sonuç çıkıyor: Birinci- si, RP, bırakın sosyal demokratı, solcu- yu; artık ANAP'lı, DYP'li, BBP'Iİ, MHP'Iİ tanımıyor, kendi yandaşlarım devlete taşıyor. ikincisi, şimdiye değin yanı ba- şınlarındaki arkadaşlan yalnızca siyasi görüşleri nedeniyle haksızlığa uğrar- ken sessiz kalan, hatta bu haksızlıkla- nn gerçekleşmesine yardımcı olan sağ- cı kadrolar, görevden alınmanın, sürgü- ne gönderilmenin, kurulu düzenin bo- zulmasının ne menem bir şey olduğu- nu anlıyor. Bundan ders alacaklar mı? İş bitirici mezunlar B aşbakan Necmettin Erbakan'a, geçen hafta ODTÜ Mezunları Biriiği Vakfı, bir iftar yemeği vermiş. Vakfın başkanı, yakın zamanda Etibank Genel Müdürü olan Hilmi Güler imiş. Güler, iftarda yaptığı konuşmada ODTÜ mezunlannın "iş brtirici" olduğunu söylemiş. İş bıtiricılik, Turgut Özal'ın toplumumuza miras bırakmaya çalıştığı nadide bir srfat. Örneğin, "iş bftirici" denince, eski Emlak Bankası Genel Müdürü Engin Civan filan geliyor aklımıza. Bu anlamda bakıldığında 50 bin ODTÜ mezununun tümünü "iş bitirici'' diye tanımlamak olası değil. Inanıyoruz ki en azından kendilerini "iş bitirici" gibi hissetmeyenler, ODTÜ'yü bitirmişler arasında çok büyük çoğunluktadır. Başbakan Erbakan, iftarda, vakıf üyelerine "ODTÜ'lülerin aslına döndüklerini" de ileri sürmüş. ODTÜ Mezunları Derneği Halkla llişkiler Temsilcisi Kerime Kartaloğlu, "öz M e dönmek için bir "öz"ün olması gerektiği görüşünde. Yani ODTÜ'lüler, Erbakan'ın düşlediği "öz"de değiller ki o öze dönsünler. Kartaloğlu, şunlan söylüyor "ODTÜ'lünün bir misyonu vardır Demokrattır, laiktir, ilericidir. Atatürk ilkelerini savunur. ODTÜ, hep böyle oldu. Hep de böyle sürecek." Kartaloğlu, ODTÜ mezunlannı dernekleri ile iletişim kurmaya çağınyor. Derneğin telefonlan ve adresi şöyle: "(312) 212 38 39-212 33 27- Şerefli Sokak No: 35 Beşevler/ANKARA". Mumcu: Sonsuzlukla kucaklaşan gerçek U ğur Mumcu, ölümünden bu ya- oa bir Anadolu errfSşKH'bi, aots*-' na mum yakılan, öldürüldüğü yerde adaklarda bulunulan ulu kişi gibi oldu. Burada yanılsamaya düşmemek gerek. Uğur Mumcu, yaşamı boyunca somut, elle tutulan, gözle görülen ger- çekleri dile getirdi. Olumsuzluklan yer- di. Olumlu gelişmeleri toplum yaranna daha öteye taşımak için coşkuyla yo- rumladı. Bugün Türkiye'de tanık olduğu- muz, belki de bencilliğin sevgisizliği ve eşitsizliğin acımasız yalnızlığjyla her alanda yaşanan içe dönmeyi, toplum- dan ve bugünürtgerçeğinden uzak, çok amaçokğeçmişe, hatta Aydmlanma ön- cesine özlem duyan soyutluğu reddet- ti. Inatla, umutla geleceğe yürüdü. Bir sabah sefasıydı Uğur Mumcu. Günle banşık, güneşle uyanan, ışıkla ay- dınlanan, sağlam köklerini sımsıkj bağ- ladığı ılık halk toprağı ile besleyen diri bir çiçek. Ne yapraklarına dokunduğunuz- da kapanan küstüm çiçeğine benzedi, ne de yapay ışıklı salonlan süsleyen gla- yöre. Uğur Mumcu ilkeleri ile vardı, bun- dandır, adına özgürtük türküleri yakıldı. Uğur Mumcu, yurdunun esenliği için sa- vaştı. O yüzden, adına alçakgönüllü bin- lerceşüryazıldı. Uğur Mumcu, hümaniz- ma sevdalısıydı, bu nedenle ardından yüz binler yürüdü. Uğur Mumcu, gerçeğe tanıklık etti. Sorgulayarak gerçeği aradı. Onun için- dir ki, bugün olduğu gibi yann da soyut, puslann ardında bir anı, bir düşsel imge gibi değil, yapıtlanyla, düşünceleriyle, gerçekleştirdiği savaşım ile pırıl pınl bir olgu, bir öğreti önderi olarak gözle gö- rünür, elletutulur; akılla, bilinçlealgılanır gerçek bir simge olarak sonsuzlukla ku- caklaşacak. Buteftisbaska tefds Söylev armağanı A 5 A ^ ^ SP Sanver ilce vönetimi. Sövlev'in 70. vıl B aşbakan Yar- dımcısı ve Dışiş- leri Bakanı Tan- su Çiller, ne Özelleş- tirme Yüksek Kurulu üyesidir ne de özelleş- tirme ile ilgili bir imza yetkisi kullanır. Ama Sayin Çiller, na- sıl hekim ya da Sağlık Bakanı olmadığı hatde hastane denetimi yapı- yorsa "Ibret olsun" di- ye midir biünmez, tele- vizyonlardan canlı ya- yımlanan özelleştJrme ihalelerinin de baş ko- nuklanndan oldu. Etibank'ın özelleştir- me ihaJesinin yaplaca- ğı günün sabahı, Çil- ler'li çekimlerin vazge- çilmez arka pJan gö- rüntüsü Devlet Bakant Ufuk Söylemez telaş içindeydi. Özelleştirme Idaresi Başkanlığı'nın kapısının önünde bek- leşen bürokratlann du- rumu Söylemez'in ca- nını sıkmıştı. "Başba- kan getiyor" diye ade- ta kükredi. Gelecek olan Necmettin Erba- kan değil, Tansu Çil- ler'di. Koalisyon proto- kolüne göre "gelece- ğin Başbakanı" yani. Söylemez, uyartlan- nın soluksuz yerine ge- tirilmesini istiyordu: "Hemen dizilin. Şöyfe güzetee sıraya girin..." Bürokraöar omuz hi- zasından denettendi. Söyiemez, beğenmiş- tJ: "Hah şöyle. ryi ol- du." Az sonra Tansu Çil- ler, çakı gibi duran bü- rokratiarın önünden uçtu gitti. D SP Sanyer ilçe yönetimi, Söylev'in 70. yıldönümü nedeniyle SanyerÇağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin kütüphane- sine ve 10 okula daha "Söylev" dağıttı. Bursa Eczacılar Ko- operattfi Başkanı Arif Yayla da, yılbaşında kooperatif üyelerine, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoglu'nun basıma hazırladığı "Söylev"den birertane armağan etti. Kooperatifin 800 üyesinden çok olumlu tepkiler almışlar. Teşekkür telefonlan, kutlamalar. Arif Yayla, Söylev'in okunuşunun 70. yılında bu tür etkinlikleri tüm çağ- daş, demokrat örgütiere öneriyor. Öğretmen örgütü Çeşitli üniversitelerden on binlerce kişi, öğretmen ol- mak için neredeyse birbi- rini yedi. Yeni yeni ortaya çıkıyor ki 2 bine yakın kişi, bilgisayar kayıtlarına bile geçirilmeden zembille öğretmen yapılmış. Bunlann çoğu tarikatlardan, RP ve DYP milletvekillerinden "Ha- mili kartyakınımdır"yazılı kart- vizitlerle Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'a başvur- muşlar. Denizli Kale Kayabaşı Köyü'nde çocuklara çağdaş eğitim verdiği için öğretmen Ali Kariık'ı Konya'ya süren Sağlam da, "kart yakınlan"nı öğret- menliğe değer buluvermiş. Adettendir. Böyle olaylarda, laf olsun torba olsun gibisinden bile olsa, ilgili kuruluşlar birer açıklama yapar, "sol"daki mil- letvekilleri de ne denli çok iş yaptıklannı gözümüze gözümü- ze sokmak için "soru önerge- si" veririer. Bu kez böyle olmadı. Sağlam, kamuoyuna açıklamalar yapıp kendisini savunurken en çok üyeye sahip öğretmen örgütü olduğunu duyuran Eğitim-Sen Genel Merkezi'nde dal kımılda- madı. Sendika, yarıyıl tatiline girmiş olmalı. Yüksel Endeğer yazıyor Karanlık olayları ay- , dınlatmak, muam- maları çözmek, ger- çekleri gün ışığına çı- karmak demode sol- ' culara mı özgü? Kimse gazeteciliği tekeline al- masın! Yeri gelir, ben de araştırınm! Mesela şu Yeşil kim? Kim bu Yeşil? Elimde belgeler var. Yeşil, bir insan, evet, bir insan! Onun da duyguları, ha- yalleri var. Yeşil'in kafatası rontgenini ışığa tutuyorum, bakıyorum. Postmodem bir Hamlet uyarlaması gibi 'Olmak ya da olmamak' diye hay- kırasım geliyor! Kafası büyük, kafatası net! Kimdir yeşil? Yeşil'in 1983 yılında giydiği havluço- rapları ele geçirdim. Çorabına bakılırsa hayli taraklı ayakları var! Yeşil'in kim olduğunu kim biliyor? Yeşil hakkında yaptığım araştırmalar beni bir döviz bürosuna götürdü. Son Ben de araştırmacı gazeteciyim! bozdurduğu 50 dolann seri numarası B 43706334 A! Yani büyük ihtimafle, ba- na öyle geldi araştırmam sırasında. Yeşil üç gün önce inci Pastanesi'nde profiterol yedi mi, yemedi mi? Yediği profiterolün seri numarası G 437-0075 mi? Bunlara cevap isterim! Yeşil nedir? Yeşil dedikleri birden fazla adam ol- masın? Power Rangers türü bir yapı- lanmayla mı karşı karşıyayız? Şunu hemen belirtmek gerekir ki 'çe- te' hayal mahsulü bir kavramdır. Kökü dışarıda bölücülerin ve arsızların 'çete' diyerek kastettikleri, düşman kesildik- leri kurum TC'dir. Devleti yıpratmadan, yormadan, öksürtmeden araştıralım mevzuları. Titiz olaJım! Hangisidir Yeşil, ne gibi? Yeşil'in enfes kazaska oynayan bir teyzeoğlu varmı? Bu teyzeoğlu, Cihan- gir'de mi oturuyor ve hipermetrop mu? Kedisinin seri numarası 47-D 493 mü? Olayı araştırmak başka, bunu baha- ne edip devletimizi kemirmek başka. AJman casuslan Sayın ve Güzel Tansu Çiller'e müthiş bir komplo hazırladı. Bu tuzaklara düşmeyelim. Uyuşturucu işinde Sayın Çiller'in deşifre edilmesi ve o güzelim platin saçlarının üzüntüden bir anda Pamuk Teyze gibi bembeyaz kesilmesi, onun hem Türkiye'den hem Amerika'dan vatandaşı olan bendeni- zi hiç de mutlu etmez. Sizi de etmeme- li! Ne diyordum, kim bu Yeşil? Aman, ben ne bileyim, kimse kim... Uğur Mumcu'ya yapılan sevgi göste- rilerini görünce ben de araştırma yazı- sı döktüreyim istedim. Vazgeçiyorum. Hatam olduysa devletim affetsin! Internet: htp /Afeşil Yaprak Altında Üşüdüm Aman//... HAYVANLAR İSMAÎL GÜLCEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl H A R B İ SEMİH POROY GADDAR DAVUT MRIKURTCEBE fcf /ALLAH *—\f^= MIRMIRLAR UĞLRDURAK ...DÜNYANNUAKİMİ $\-z. KEDİL£R OL5AY- DIK... TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 25 Ocak iSOcak REF//CSAYDAM fO48/WSf 1939'DA BU6ÜM, CELAL 8*WlN İSrİFAStytA 8af4lAAl MÇBAKAHUSA Dr REFİK SAYPAM GETİIZtLDİ. SU, CUMHU8BAŞXANl İSMer/NCfJU ZAMANINDAICJ t'LK BAŞBAKAN PEĞİŞİiaJĞİYOİ. Y£Nİ BAŞBAKAN(&*$- l/EKJL^Or R.BFİK SAYOAM,CUMtHI&yÇT KURJJIANA DEĞİU OePUDA H&d/ULİK YAPMIŞ, ÇBpTLİ YÛAİ- S€£ GÖREVLSfîOe BUUINMUÇTU. İUL CJJMHUüJyET HunJMen'Ajpa SAĞL/K ^ESOSYAL YABDIM eAMNt (StHHATVEİÇrİMAİ MUAVeHCT V&cJü') OLAN SAY- DAM, SU ALAAJM ÇOK. BAÇABJU İŞIMt? yAPMtŞH. SON OlAKAK, CELAL BAYAR KABİMBSİUPE /Ç/Ş- LEfH BAKANUĞJNDA(MHİLİY£ V£IOUJSİ) 8UUI- MAN SAYPAM'lN gAÇBAKANUĞt, 2T DÜA/YA SAVA- Şt'UlN SANCIU YILLARINA RASTIAYACAK, ZOR- LJJtuARLA ÛOLÜ S/K DÖNBM SAÇUmCAKTtg..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle