05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Ya>m Yonetmenı Orhan Erinç# Genel Yavın Koordınatoru Hikmet Çetinka.va # Yazıişlerı Mudurlerı Ibrahim Yıldız. DinçTavanç (Sonımlu) # Haber Merkezı Muduru Hakan Kara 0 Gorsel Yönetmen Fikret Eser Dı$ Haberler Şinasi Danışoğlu • Ktıhbarat Cengiz V ıldırım • Ekonomı Bülent Kı/anlık # Kultür Handan Şenköken # Spor Abdülkadir V ücelman V Mjkaieler Sanıi Karaören 0 Duzdtme Abdullah Yazıcı 0 Foroâraf Erdojğan Köseoğlu • Bılgı-Belse Edibe Buğra 0 > un Haberlen Mehmet Fafaç YayınKuruIu İlhanSelçiJk(Başkan). Orhan Ennç, Oktay Kurtböke. HikmetÇetinka\a,Şiıkran Soner. ErgunBalcı.DinçTa>anç. İbrahim Vıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı. Muslafa Baibav 0 Haber Muduru Doğan Akın Atanirk Bulvarı No 125. Kat 4. Bakanlıldar-Ankara Tel 41950^0 C hatl. Faks 4195027 0 Iznıır Temsilcısı Serdar Kızık. H. Zıya BK 1352 S 2 3 Tel 4411220. Faks 441911 7 0 Adana Temsıfcısı Çetin Yiğenoğlu, InonuCd II9S No 1 Kat 1. Tel 3522550. Faks 35225TJ Müessese Muduru Erol Erkut 0 Koordınator Ahmet Korulsan 0 Mııhasebe Bülent V ener 0 fdare Hüseyin Gürer 0 Uletme Önder Çelik 0 Bılgı-fşlem \ail İnal 0 BılgısayarSıstem Mürihet ÇUer MEDVA C: • "lonelım Kurulu Başkanı - Gene! Mudur Gülbin Erduran # Koordınator Reha Işitman # Genel Mudur Yardımcısı Mine \kdağ Tel 514 0" 53 - M.-95 SÜ-513X460-61. Faks 5118466 *\e Basan: ^ı em Oun Haber \ıan>t Basın \e Yavmcılık \ $ aJ « 4 İ Cagaloglı. 34334 l»ı PK 246 lstanbul f el 10 212) 512 05 05 (20 hat) Fak» tO 212ı 513 85 95 EYLÜL 1996 tmsak-5 20 Güneş. 6.46 Öğle:I3 04 İkındı. 16.26 Akşam: 19 08 Yatsı. 20.27 Papa'ya tepki • Haber ÎVlerkezi - K.atolık.lenn dını lıderi Papa II Jean Paul'ün Fransa geziM sürüyor Papa. dün uâradığı Fransa'nın başkenti Parıs'te biiyük bır kalabalık tarafından karşılandı. Ancak bu kez Papa'nın kar>ısına destekçilerinın yanı sıra karşıtları da çıktı Vatikan'ın doğum kontrolüne ve eşcınselliğe bakış açısını elesjtıren gruplar. tepkilerini Papa ıle ala> eden tişörtleri giverek ifade ettier. Efes, 101 yıldır kazılıyor • İZMİR(AA)- Egt? uygarlığının en önemli antik kentı Efes. 101 > ıldır kazılı>or Efes kazı başkanı ve Avusturya Arkeoloji Enstıtüsü öğretım üyesî Doç Dr Stephan Karlvvıese. bu yılkı kazıların Stadyum. Mervem Kılısesı. Antık Tiyatro. Agora. Yamaçevler ve Kuretler Caddesı'nde yapıldıgını belırttı. Avıısturyalı ve Türk arkeologlardan olu>an 100 kişılık ekıbin 3 aylık çali>masinda. Efes'ın tarihçesine ı^ık tutacak bılgı ve buluntulara ulaşıldığına dikkati çeken Karkuese, kazılar ıçın 50 milyar lira harcandığını ıfade ettı. Londra'da 'Türk Mezatı' • LONDRA (AA) - Londra'nın ünlü müzayede salonu Sothebv's. "The Turkısh Sale"'(Türk Mezatı) adlı açık arttırma içın Osmanirdan kalma>üzlerce sanat esen topladı. Ilk bölümü bırbirinden güzel Iznık Çını.M. Kütarna Porselenı. Bevkoz Camı. eski gümüş ve bakıreserler, minvatür \e hat sanatı örneklerı \e eskı dokuma kumaijlardan oluşan açık arttırma. 11 ekımde düzenlenecek. Yoksul kadına sağlık hakkı • ANKARA (L'BA) - Saglık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlıgı ve Aıle Planlaması GeneÎMüdürlüğü. yoksul ve eğıtımsız kadınların yoğun ofdugu yöreler ıle en fazla yaşanan 10 şehirde kadın sağlığı açısından ıvileştirme çaîışmalan vapacak. Bakanlıgın. "saglık götürme" hedefi içinde gebeler. doğum yapanlar. 35 yaşın üzerındekıler. gebelık aralığı ikı vıldan kısa oianiar. bulaşıcı hastalığı olanlar yer alıvor. Internefte tehlike sinyalleri • İSTANBIL(IBA)- Amerika'da Internet altyapısı çökme sinyalleri vermeve başladı. Biryandan Internet kullanımı teşvık edilirken diğeryandan Internet altvapısının gözardı edılmesı \e artan voğunluğu karşılavamayacak düzeye gelmesı, Internefin beşığı Amerika'da kullanıcılann büvük sorunlarla karşı karşıva kalmalanna neden oldu. Geçen bırkaç hafta içerısınde Amerika'daki hatlarda gözle görülür bır yavaşlama vaşanırken birçok kullanıcı bağlantı kesılmelerınden. elektronik posta dağıtımında çıkan sorunlardan şıkâyet ediyor. Mıknatıs îedavisi • NEV\ YORK(AA)- Anıerıka'da yenı uvgulanmaya başlayan mıknatıs tedavısinın. astımdan depresyona kadar pek çok hastahğa iyı geldığı belırtıldı. Los Angeles'daki bır klınıkte hastalannı bu yöntemle teda\ ı eden Avustralvalı doktor Marcia Reed'ın verdığı bilgıve göre mıknatısın tedavi amacıyia kullanıldığı hastalıklar arasında astım. kanser. kalp rahatsızlıkian. stres. depresvon. vorgunluk. akne ve benzeri müzmın cılt hastalıkları \e mıde- bağırsak sorunları bulunuvor. "Dünya Uluslan ve Tüketicileri" araştırmasma göre Türk halkının yüzde 75'i işlerin kötüye gittiği kanısında Tiiı-k lıalla gelecekten umutsuz•Uluslararası INRA grubunun dünya çapında yaptığı araştırma 1995 yılının en karamsar toplumunun Türkler olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre Türkler, en az diş fırçalayan, en çok ibadet eden, başkasına en çok bağıran ve kendini en suçlu hisseden ulus nitelikleri gösteriyor. İstanbul Haber Servisi -Türk halkı- nın yüzde 75"i ışlenn kötüye gittiğine inani)r or. Türk halkı en az diş fırçala- yan, en çok ibadet eden, başkasına en çok bağıran. kendını en suçlu hisseden. kendini en şanslı gören ulus nitelikle- ri taşıyor. Uluslararası araştırma grubu INRA, dünya uluslannın olaşlara bakışlannı ıncelemek. birbırlenvlebenzeştiklen ve farklılaştıkları noktalan ortaya çıkar- mak amacıvla dün>anın 40 ülkesınde yaptığı araştırmanın sonuçlannı açık- İadı. En başanlı Özal Araştırma grubunun dünya çapında gerçekleştırdığı "Dünya Uluslan ve Tüketicileri" araştırması sonuçlanna göre. Türkıyede son 50 yılın en etkılı politikacısının eskı Cumhurbaşkanı Turgut Özal olduğu saptandı. Türkıyede 1000 denekle yapılan araştırmanın sonuçianna göre, Türkler dünyanın en karamsar. en az diş fırça- layan. başkasına en çok bağıran. ken- dilerini en şanslı ve en üzgün hisseden. en çok ibadet eden ulus olma nitelik- leri taşıyor. Türkıye'de, son 50yılın en etkilı politikacısının Özal olduğu be- lirlenen araştırmada. Türkler. kamera. elektronik eşya \ e blucınde tek marka- ya bağımlılık gösten>or. Av rupa Topluluğu'nun da resmı araş- tırma kuruluşu olan INRA grubu. ku- ruluşunun 50. vıldönümü kutlama et- kınlikleri kapsamında gerçekleştırdiğ araştırmanın Türki>e bölümünü Bile- şim Piyasa Araştırma Merkezf ne yap- tırdı. Avrupa. Asya-Pasıfik. Afrıka- Ortadoğu \e Kuzey-Latın Amerikada >er alan 40 ülkede. 38 bın denekle yüz yüze anket yöntemı ile gerçekleştırilen araştırma ile ulusiann milli duygula- n, tüketım alışkanlıklan, çevre koru- ma konusundaki duyarlılıklan ve ba- zıdavranışbiçimlerideğerlendırıhyor. Araştırma kapsamında sorulan "Siz- ceülkenizdeişier i\ ive mi. kötiive mi gi- diyor" sorusuna Türk deneklerın >"üz- de 75'i "kötü\egidiyor~ yanıtını \eri- yor. Bu soruya. deneklerin yüzde 18"i bılnıı>orumyanıtı verirkensadece yüz- de 7sı ıvimseroldukJannı belirtıyor. As- va-Pasıfık ülkelerinde yaşajanlar ise > üzde 48'lik oranla ülkelerinin gelece- ğıne en çok güvenen uluslar sıralama- sında ılk sıravı alıyor. Araştırmada deneklere 300 lıderadı venlerek "son50>ıldadünyapolhika- sında en etkili olmuş kişi kim" sorusu- na. Türkıye'de Turgut Özal (> üzde 13), Avrupa ve Rusyada Gorbaço>. Kuzev ve Latın Amerikada J. Kennedj. As- ya Pasıfık ulkelennde Mao Zedung, Afrıka Ortadoğu ülkelennde de Geor- geBush vanıtlan verilıyor. 2000'li yıllarda devletın vatandaşın yaşamında alacağı rol hakkında Türk- ler. vüzde 54'lük oranla devletin bu alanda daha çok rol alacağını düşünü- yor. Bu olayı deneklerin yüzde 46*sı iyi. yüzde 46'sı ıse kötü buluyor. Türkle- rin bu konudakı karasızlığına karşın Amerikalılar. devletin vatandaşın ya- şamında daha fazla yer almasını yüz- de 61 le olumlu bulurken dığer ülke- ler ise genellikle olumsuz karşılıyor. Geç emeküliğe tepki Emeklılık v aşı konusunda tüm dün- ya uluslan geç emeklilıge tepki duyu- yor. Türk deneklerin yüzde 62 si 2000'li yılların başından ıtibaren çalışanlann daha geç yaşlarda emekli olacağına inanıyor ve bunun kötü bir durum ol- duğunu düşünüj or. Türklerin yanısıra diğer uluslar da.2000'lı yıllarda emek- lılik yaşının yükseleceğini düşünüyor ve buna karşı çıkıyor. Türk deneklerin v erdiği y anıtlar ara- sında ilgınç bulunan dığer sonuçlara gö- re de 2000"lı yıllarda dının toplumda- ki rolü artacak, önümüzdeki yıllarda da- ha i>i bir iş için daha iyi eğıtim gere- kiyor, diş ülkelerden göçmen ıstenmi- yor ve çevre korumayla ılgilı çabalar çok yetersiz bulunuvor. EMİZLENm. Çöp getirene çevre kitabı Çcv reciler. v atandaşlan çevTe konusunda duvarlı hale gctirmek için îlgjnç kampanvalar \apivor. Çepeçevre gazetesi \e Clcan L'p the Worid (Dümayı Temizle) adlı sivil inisivatif de dün başlattıkları kanıpanvavla bir torba çöp getirene bir çevre kitabı vermeve baş- iadı. Ortaköy Mevdanı'nda başlatılan kampanvaya katılan Av ust- ral>a'nın Mosman şehrinin eski Belediye Başkanı Patricia Harvey, çaîışmalan nedeniyle Çepeçevre'nin l'NEP'in (Birieşmiş MiUet- ler Çevre Koruma Programı) gündemine alınacagını sövledi. Çe- peçevre'den Osman Akkuş, çe\ re sorununa dikkatçekerek, duvar- lı bir kamuovu oîuşrurmava çalıştıklannı vurgularken Clean L'p the Wbrld Türkiye temsilcisi EroJ L'ser, kampanvalannın bir yıl devam edeceğini kaydetti. L'ser, "Bir torba çöp getiren herkes ki- tabını Çepeçevre'den alabilir" dedi. Ortaköy'de dün başlaDlan kanıpanvada. çevrede bulunanlara "Dünyanın Durumu" adlı ki- tapdağıtıldı.(Fotoğraf: SAADET USLU) Ülkenizde îşler nereye gîdiyor (dünya sonuçian) m 18 î 19 I 12 I 32 I 35 bılmıyor / fıkn yok Kaleye mescit projesi tepküer üzeıine durdu ÖZCAN ÖZGÜR MLĞLA-KülturBakanlığı Bodrum Ka- lesı Sualtı Arkeoloji Müzesi"nde Doğu Ro- ma batığının sergılendiğı salonun boşaltıla- rak mescit yapılmasına tepkıler sürüvor. Anıtlar Müzeler Genel Müdürü Mehmet Akiflşık'ın Bodrum Kalesi Sualtı Arkeolo- ji Müzesı içinde "mescit" açılması talimatı, Muğla Kültür Müdürlüğü'nce ya- lanlanırken Müze Müdürü Oğuz Alpözen. kendisine bö> le bır talımatın venldi- ğını belırterek "Tepkiler karşısında geri adım atı- \oriar. Ben gjderim, gemi kalır"dedi. Edınilen bilgilere göre 'mescit' olayı gündeme ge- çen hafta Dalyan-Kaunos kazılarının 30. yıldönümü kutlamalan sırasındageldı. Kutlamalar içın Dalyan'a geçmek üzere Bodrum'a gelen Anıtlar Mü- zeler Genel Müdürü M. Akıf Işık. içinde Doğu Roma batığı sergılemesi bulunan şa- pelın boşaltılarak burada mescit açılmasını ıstedi. Olay basınavansıyınca. Muğla İl Kül- tür Müdürlüğü'nce 'bövle bir şevin söz ko- nusu olmadığı' açıklandı. Muğla İl Kültür Müdür Vekili İbrahim Akoğlu. "Oğuz Bev 'in açıklamaları doğru değil. Eskiden şapelin olduğu \erdeminare varmış. Bu minare Fransızlar tarafından yı- • Bodrum Kalesi Sualtı Arkeoloji Müzesi içine 'mescit açılması' talimatı Muğla Kültür Müdürlüğü'nce yalanlanırken, Müze Müdürü Oğuz Alpözen. kendisine böyle bir talimatın verildiğini, ancak tepkiler üzerine ilgililerin geri adım attıklannı belirtti. kılmış. Orada bu minarenin >apüması söz ko- nusu. Bu konudazamanın Kültür Bakanı Fık- n Sağlar'ın da talimatı vardı. Ancak mescit >apüması söz konusu değil. Böv le bir talimat yok. Zaten bakanımız da basuı toplanhsı va- pıp, bunu valanlavacak. Oğuz Be>'le genel müdür arasında bir sürtüşme var~ dedı. Bu arada, Bodrum Sualtı Arkeoloji Mü- zesi Müdürü Oğuz Alpözen ise "Kültür Müdür Vekili .Akoğlu v alan söv lüyor. Ka- unos'un 30. yıldönümü ne- denhle Bodrum'a gelen ge- nel müdür ile aramızda ge- çen konuşmalara bizzat ta- nıkür" diverek şunlan söy- ledı: "Genel müdürün bu mi- nareden fılan haberi vok. Bunu ona sövleven Akoğ- lu dur. O gün genel müdür bana 'Minareyi vaptığınız- da nerede namaz kılınacak" divvsorarakiçinde Doğu Ro- ma batığı sergilenen şapelin boşahılarak mes- cit yapılnıası talimatını \erdi. Bununla da kalmadı Ankara'v a döndükten sonra şapel- deki Doğu Roma batığı sergilemesinin açılı- şına gelmeveceğini, açılışı iptal etmemi ve şa- peli derhal boşaltmamı sö\ ledL • Geınıv ı ora- dan söküp atacaksın" dedi. Şimdi geri adım atıyorlar. Bu sevindirici. Müdür gider, gemi kalır. Çok olsa beni başka yere sürerler, ama oradan gemivisöküpalamazlar. Bu ola> top- lunıa mal olnıuştur." ^Danışıklı AKKUYU İÇtlV LOBİ YAPAN KANADA ŞİRKETİMIN GEÇMİŞİ TAKTIŞMALI tepki ten Gençoğlu. sozlerıni şöy- le sürdürdü: **1973"te Arjantin askeri diktasına yaptığı reaktör sa- tışında da avnı tip sorunlar ortava çıkmıştı. 1976'da Ka- nada genel müfettişi bir İsviç- re bankasına belirsiz bir ne- denle AECL tarafindan 2.5 mihon doJarvatınldığını sap- tadı. Bu hesabın sahibinin AECL ile pazarlığı yüriiten Arjantin Enerji Bakanı Jose Ber Gelbard olduğu 1985 yı- lındacuntanın düşüşünün ar- dından Arjantin'de vapılan soruşturma sonucunda sap- tandı. AECL'nin üretimi olan Candu reaktörünün idealola- rak atom bombası imalinde kulianılan sevivede plüton- > um üretmeve uv gun olması. atom bombasıvapmava heves- li geri kalmış ülkelerin geri kafalı yöneticilerinin iştahını kabartıvor. AECL, bunu bir vcnı olarak kullamvor. O>sa bu nıümkiin değil." 'Ciğer kedjye teslim' Nükleer karşıtları. Türkı- ye'de de AECL'nin ihaley ı al- ması ıçın eski TAEKbaşkan- lan Ahmet Yüksel Özemre, Nejat Aybers gıbı ısımierin devreye girmesının oldukça düşündürücü olduğunu ve şimdi kımın. kımın adamı ol- duğunun ortaya çıktığını söv ledıler. ,\n- cak "dönen dolaplar"ın karanlıkta kal- mayıp mutlaka bir gün ortaya çıkaca- ğını belirten nükleer karşıtları, yaptık- !an açıklamalannda şu görüşlere yer verdıler "Çevre Bakanlığı da santral- la ilgili ÇED raporunun TAEK tarafın- dan hazırlanmasını uvgun görmiiş. Bu da bi/jm yaklaşınumızda ne denli hak- lı olduğumuzu gösteriv or. Bu. kedhe ci- ğer teslim etmekten başka bir şey değil- dir. Şimdi tüm bu olan bitenlerden son- ra Çev re Bakanı nükleer karşıdannı diş mihraklann emrinde olmakla suçluv or. Güler misiniz, ağlar mısınız. AECL'nin karanlık geçmişinden haberi vok da bövle konuşuvorsa pes. Haberi var da böyle konuşuvorsa avıbını gizliyor. Biz bakanı v ine av dınlatmak için elimizde- ki belgeieri gönderebiliriz. Veter ki kar- şımızda ivi niyetli muhatap bulalım.' •Akkuyu ihalesini kazanmak için lobi oluşturduğu öne sürülen Kanada şirketi AECL'nin Güney Kore ve Arjantın'de rüşvet skandallanna kanştığı ortaya çıktı. Çevreciler, santraila ilgili ÇED raporunu hazırlama işinın TAEK'e verilmesini de "kediye ciğer teslim etmek" olarak değerlendirdiler. İMİTOTAN tZMİR- Akkuyu Nükieer Santrah'vla ilgili teklıf ıste- me şartnamesinin Atomic Energv Canada Lımıted (AECL)adlı Kanadalı firma- nın kazanabileceğı şekildeha- zırlandığı yaklaşımlan büvük tepki topladı. Kanadalı şirke- tin geçmışinın karanlık oldu- ğunu belirten nükieer karşıt- lan. "BuşirketGünev Koreve Arjantin'de sabıkabdır" de- dıler. SOS Akdeniz Derneğı de ÇED raporunun TAEK'e havale edılmesini "kediye ci- ğer teslim etmek" olarak nite- ledı. Çevreciler ve nükJeer kar- şıtlan. ihaleyı kazanma şansı büvük olarak gösterilen AECL e-posta : tan C« vol. com. tr ile ilgili volsuzluk ve rüşvet ıddialarını gündeme getirdı, Konuyla ılgilı elle- rindekı belgeleri Çev re Bakam'na gön- dereceklenni açıklayan SOS Akdeniz Derneğı Sözcüsü Ayün Gençoğhı. AECL ıle ilgili belgeleri de bulunan savlan şöyle anlartı: 'LTkesi bile güvenmiyor' "Kanada NükleerSorumluluk Birli- ği Başkanı bile AECL hakkında bır ihaleyı alabılmek ıçın gerekh gördüğü her şevı vapabileceği konusunda şüp- heleri olduğunu' söylüyorsa üstelik Ka- nada yasalanna göre yapılmıs olan ge- nel müfettiş soruşturmaJannda AECL hakkında defalarca yanhş yönlendirici ve kaçamaklı yanıdar verdiği belgelen- mişse, Türldye'de bu firmanın neler \a- pabileceğini sizdüşünün. .Nükleer sant- ralın gündemegeldiği (992 yılından be- ri AECL, Akkuvu'via ilgili voğun bir lo- bi faalivcti vürütüyor. 1993 vıhnda >a- pılan Nükleer Tekiıoloji Kuruhavı'nda AECL'nin dağıttığı Akkuyu Nükleer Santralı broşürleri herkesin aklında. AECL'nin 1994 vıiında hazırladığı ra- porda, pazarlama hedeflerinin dışsa- tımlar üzerinde yoğunlaşması kararı alındı. Elbette bu dışsatımlar Amerika ve Avrupa'ya değil; özellikle Uzakdoğu veTürkivegibiülkelere. AECL'nin yap- tığıdışişk'rdcGünev Korefirmalannın büvük rolü var. Nitekim 1994'teGünev Kore elektrik şirketinde görevli Park B> ung Chan, AECL'den riişvet almak- tan 18aya mahkûm edildi. Park, savcı- lara AECL adına hareket ettiğini itiraf etti." AECL'nin, Arjantin'de de karanlık bır geçmışi olduğunu. bu ülkedekı ıliş- kilerindederüşvetlerdöndüğünü belir- SÖYLESİ ATTİLÂ İLHAN O, 'İktidarı' Değil, 'Hâkimiyeti' Almıştı!.. Y ağmuru karanlık, 1950 sonbahan. Sirkeci'de- ki salaş bir lokantada, akşam yemeğındeyiz: yayına yeni başlamış. sosyalist 'Gerçek' ga- zetesinden dört kişi: Esat Adil Bey, Hasan Tanrı- kırt, Asım Bezirci ve ben! Gazete iyı gitmiyor, sa- tışımız düşük; savcılık, dava üstüne dava açıyor; o gece, nereden nereye, 'inkılap tarihi'm\z\ tartışıyo- ruz, hem de uzun uzun! Esat Adil, yorgun gözleri ve bezgın sesiyle, 'neslininyaşadığı've 'bildiği' ba- zı olayları anlatıyor ki, 'resmi tarihimizde' hiçbiri yer almamış! Bu nasıl tarih? Yağmuru yiye yiye, Vakit Yurdu'ndaki idareha- nemize dönerken, Hasan'ın yaptığı birtespit. ülke- mizi ve yaşadıklarımızı anlamak açısından, bana fevkalâde önemli görünmüştür. Demiş ki:"-... kim- se üstünde durmuyor ama, demokrasilende 'res- mi tarih' olmaz, o ancak totaliter ülkelerde olur!" O gün bugün, inkılâp tarihimizin' gerçeğinı kurca- lardururum. 'Aynanın İçindekiler' roman dizisi bu perspektiften yazılmıştır. Şiirlerimin pek çogu. Ta- bii, söyleşilerimin de! Robespierre'e de soracak mı? E ski Hollyvvood böyle kızlara 'kristalkız' (Cris- tal Girl) derdi: çerçevesiz gözlüğünün ardın- da, makyajı kusursuzgözler; giyimi kuşamı. LA şıklığı; dünyadaolup bitenleri, besbelli CNN'den ve MTV'den izliyor; elinde Jevvels (sweet) sıgarillo, önünde coca/cola bardağı: neresinden baksan, 'made in USA' kızlarımızdan bırisi! Düpedüz suç- layarak diyor ki. "-... Atatürk bir diktatördü, de- mokrasinin d'sini uygulamamıştır, insan hakla- rını çiğnemiştir, vs." Düşünüyorum: bir Türk kızı- nın böyle konuşabilmesi, nihayet 'demokrat' oldu- ğumuzun bir işareti midir; yoksa, cahilliğin zirvesi- ne ulaştığımızı mı gösterir? Gâzi, sanki çok partili parlamenter bir ülkede, genel seçimle iktidara gel- miş de, çevresindekilerı ezmiş! Bu kadarına gaflet mi dıyeceğiz? Mustafa Kemal, 'ihtilâlden de geniş bir tahav- vülü ima eden birinktlâbm' lideridir: o mevcut bir 'iktidarı' devralmıyordu, bir 'hâkimiyeti' alıyor; çünkü, ne demıştir. " ... hâkimiyet ve saltanat, hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim gereği- dir diye görüşülerek tartışılarak verilmez; hâki- miyet saltanat güçle kudretle ve zorla alınır (,..)Türk milleti de hâkimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline birfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivâkidir (olupbitti)". 'Resmi Tarih' Anadolu Ihtilâli'ni Türk/Yunan sa- vaşına indırgemiş gibidir; iktidarın gerçekleştirilen yapısal değişikliğine, taşıdığı tarihi (sosyal/ekono- mik) mana verilmez; oysa ihtilâlin lideri Fransa İh- tilâli'ni örnek aldığını, h/çbir tereddüde yer bırak- mayacak bir açıklıkla söylemiştir: "... Fransa İhti- lâli bütün cihana hürriyet fikrini yaymıştır ve bu fikrin kaynağı bulunmaktadır (...) Türk demok- rasisi Fransa ihtilâli'nin açtığı yolu izlemiş, lâ- kin kendisine has özellikleri ile gelişmiştir." Hal böyle olunca, o 'made in USA' kızımıza, Mus- tafa Kemal'e yönelttıği suçlamaları, Fransız İhti- lâli'nin liderlerine, söz temsıli Robespierre'e yönel- tip yöneltmedıği, sorulmamalı mı? O Robespierre ki "Convention'u Yönlendirecek Siyasi Prensip- ler Hakkında Rapor"unda, ihtilâl yönetimınin 'ma- hıyetini'öe. 'metodunu' da şöyle anlatmıştır. Erdem ve dehşet (terreur)' "... demokratik ve halkçı yönetimin temel il- kesi, yâni ona destek veren ve harekete geçi- ren itici gücü nedir? Erdemdir (fazilet), erdem eski Yunan ve Roma'da nice hârikalar yarat- mıştı; cumhuriyetçi Fransa'da da çok daha şa- şırtıcı olanlarını yaratacak olan kamunun erde- midir ki, gerçekte vatana ve onun yasalanna duyufan sevgiden başka bir şey değildir..." "... halk yönetiminin itici gücü barışta erdem ise, devrim sırasında hem erdem hem de deh- şettir (terreur); çünkü erdem olmazsa dehşet vah- şettir; buna karşılık dehşet olmazsa, erdemin ik- tidarı yoktur. Aslında dehşet çabuk, ciddi ve şaşmaz bir adalet manasına gelir, öyleyse er- demin bir uzantısıdır; yani vatanın en âcil ihti- yaçlarına cevap verebilmek için uygulanan ge- nel demokrasi ilkesinin bir sonucu!" (5 Şubat 1794, Parıs) işte bu kadar kısa, açık ve net! O zaman gel de Türkıye'de, 10. yıl bulvarlannı süsJeyen 'tâk-ızafer'\er üzerindeki 'Cumhuriyet fazilettir' şiannı hatırla- ma! Bir de tabii, Gâzi'nin şu sözlerini: "... söz konusu olan millete sattanatını hâki- mryetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız so- runu değildir. Sorun zaten olupbitmiş bir gerçe- ği açıklamaktan ibarettir. Burada toplananlar, Meclis ve herkes, sorunu tabii görürse fikrim- ce uygun olur; aksi takdirde, gerçek yine usu- lû dairesinde açıklanacaktır, fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir..." Ne dersiniz? Bu üslûp, herhangi kıytırık bir parti genel başkanının, seçim sonrası demecinin uslübu mudur; yoksa meşruiyetinitarihten alan bir ihtilâl li- derinin üslûbu mu? Ha, kesilen kafalara gelince... Fransız Ihtilâli ve onun lideri yanında, Anadolu ihtilâli ve onun lideri son derece insaflı, makûl ve beşeri kalır. Ona da bir göz atacağız. [email protected] http://www.ada.com.tr./bilgiyay/yazar/ailhan.html
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle