Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26AĞUSTOS1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Avrupa Birliği'ne üye ülkeler arasındaki işsizlik oranları yüzde 2.9 ile 22.9 arasında değişiyor
AETnin temel sorıınu: tşsizBk• Buyaz yapılan AB zirvesinin ağırhklı konusu işsizlikti. Birbiriyle
bağdaşmayan iki strateji ortaya çıkınca anlaşmaya varılamadı.
İngiltere ve Almanya'nın stratejisi, çözümün, ekonomik gelişme ve
iş piyasasında aranmasndı. Aralannda İsveç ve Fransa'nın da
buluıduğu karşı grup, sorunun ortak kararlara vanlıp bu kararların
ulusal sınırlar içinde uygulanmasıyla çözümlenebileceğini savundu.
GİJRHAN UÇKAN
STOCKHOLV1 - Dört ay sonra Isveç
ve Finlandiya. Avrupa Birliği'ne üyeliğın
ikıncı yıtını doldurmuşolacak. İsveç içın
bu örgüte girmenın en önemlı nedenı. ye-
ni iş sahalan açılması ve Isveçlilere Av-
rupa ülkelerinde yeni iş olanakları doğ-
masıydı. Bunlann hiçbiri olmadı. İsveç'te
-
açık" işsizlik oranı,O
o7.6. Devlet deste-
giyle çeşitli geçici işlerde çalışanları da
eklersek bu oran %18'e çıkıvor. Finlan-
diya'da işsizlik oranı O
ol6.4. Bu bakım-
dan orada da değişen bir şey yok. is-
veç'te yapılan kamuoyu yoklamalan, AB
üyeliği konusunda bugün yeni bir hal-
koylaması yapılacak olsa, halkın üçte iki-
sinın hayırdiyeceğini gösteriyor. Öte yan-
dan. özetlikle güvenlik açısından kıta Av -
rupası'na yakla^mavı amaçlamış olan
Finliler. yüksek işsizlik oranına karşın. AB
üyeliğinden hoşnutlar.
Avrupa Birlıği'nin en temel sorunla-
nndanbiri işsizlik. Sonverileregöre AB
ülkelerindeki işsizlik oranlan şöyle:
"İspanya (22.9), Finlandiya (16.4),
Belçika (İ3.1), İrlanda (12.4). Fransa
ve İtalya (12.1), Almanva (10.3), Yuna-
nistan"(10.2), Danimarka (9.2), Büyük
Britanya (7.9), Isveç (7.6), Portekiz
(7.4), Hollanda (7.0), Avusturya (6.2) ve
Lüksemburg (2.9)."
Zirveden sonuç çıkmadı
Bu yaz Floransa'da yapılan AB zirve-
sinin en ağırlıklı konusu işsizlikti. Birbi-
ri> le bagdaşması olanaksız iki strateji or-
taya çıkınca, genel bir anlaşmaya vanla-
madı. Büyük Brjtanya'nın ve kısmen de
olsa Almanya'nın stratejisi, istihdamı art-
tırmak için çözümün. ekonomik gelişme
ve iş piyasasında aranmasıvdı Aralann-
da Isveç'in ve Fransa'nın da bulunduğu
karşı grup. AB içindeki işsizlik sorunu-
nun, ortak kararlara vanlıp bu kararların
ulusal sınırlar içinde uygulanmasıyla çö-
zümlenebileceğini savundu. Nevarki or-
tak kararlann neler olacağı konusunda
görüş ayrılığı büyük olduğu için bir an-
Taşmaya vanlamadı.
AB Komisyonu Başkanı Jacqes San-
ter,bir "İstihdam PaktT yapılmasmı öner-
di. Alman v e Belçika hükümetlerinin de-
nedikleri gibi. îş piyasasının tarafları ve
hükümet, istihdamı arttırmak için biran-
laşma ımzalayacaklardı. Diğer AB ülke-
len bu çözüme soğuk yaklaşınca, Santer"in
önerisi de karşılık bulmadı.
Fransa Dev let Başkanı Jacques Chi-
rac ise "ABD'nin tümüvle denetimsiz iş
piyasası düzeni ile. A\ rupa'nın Refah iil-
kelerine özgü güvenceli iş piyasası mode-
li arasında üçüncü bir modeu'n oluşturul-
masını" önerdı. Almanya bu öneriy i kıs-
men destekledi. Almanyanın Ekonomi
Bakanı Günther Re\rodt şu yaklaşımda
bulundu.
"Bi/inı de daha esnek bir iş piyasasına
gereksinmemiz\ar.ama ABDmodeli *işe
al-işten at'ı da kabul edemeyiz. Önemliolan.
toplusözleşnıelerin esnekİik kazanması."
EmplovmentOutlook dergisı. işpiya-
sasının bu yılki haliyle ilgili genel yoru-
munda da ÂBD modeline karşı çık'ıyor:
" Eşitsiziiğin. gelirfarklılıklann artma-
su marjinaüeşmeye, yoksulluğun artma-
sına \e var olan toplumsal koruma ön-
lemleriniiçeren bütçenin daralmasına yol
açar."
İsveç Başbakanı Cöran Perssonda iş-
sizlikle ilgili kalıcı önlemlerin AB düze-
yinde alınmasının gecıkecegi görüşün-
de. Per.sson. "Önce bölgesel \e ulusal ön-
lemlere gidilecektir. Bunlann yeterli ol-
maması halinde. sorunu \\ rupa diizeyin-
deelealmaktartışılabilir" şeklinde yorum
vaptı.
AvrupaSendikası EFS'ninbaşkanı Pe-
ter Coldrick. i^sizlik konusunda temel
sorıımlukığun hükünıetlerde olduğunu.
birçözüm getirilmesi için bundan sonra-
ki neMİlerın beklenilmemesi gerektigi
görüşünde. Coldnck'in yorumu şöyle:
"Hükümetlerin kemerleri sıkma poli-
tikasına biraz rahatlık getirilmezse, artık
ekonomikgelişmenindurduğu birortam-
da iş pivasasına reform yapmak ister du-
runıunadüşülür. Bu da işsizliği arttıracak-
tır. Pazarekonomisinin koşullannda her-
hangi bir değişiklik yapmadan istihdamı
arttırmak. çabşan kesime iş gmenügi ta-
nımak olanaksızdır."
Peter Coldrick, merkez bankalannı da
eleştinyor. Merkez bankalannın yeterin-
ce sorumluluk yüklenmekten kaçındığı-
nı ileri sürerek şöyle eleştiriyor:
"Merkez bankaları bugün bile yalnız-
ea enflasyonu denetim altında tutma der-
dinde. Ekonomikgelişmekonusunda pek
bir sorumluluk y üklenmemişe benziyor-
lar. Ekonomikgelişme, büv üme oranı vüz-
de ikiyi geçtiği anda enflasyonun artaca-
ğına inannorlar. Bu noktada para politi-
kasında kısıtlaMcı yöntemlere gidiuırlar.
O> sa enflasvonu diişiik tutmanın anlaniL
ekonomikgelişme> i dizginlemekdeğildir.
Tam tersine, ekonomiv i teş\ ik etmek, ge-
lişmcsini desteklemek gerekir. Önürnüz-
deki 4-8> ıllık siire içinde ulusal ekonomik
gelişmenin %3'ii geçmesi. işsizliği dizgin-
lemek için gereklidir."
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /
ERCIN Y1LDIZOGLU
Nasıl Kaplan Olunur?
T
ürkiye, bir süredir ekonomik ve sı-
yasi istıkrarsızlıktan kurtulamıyor.
Ancak ufukta ise geçerli bir ekono-
mik siyası model, reçete yok.. der-
ken Necmettin Erbakan Uzakdoğu sefe-
rine başladı. Geziye katılan gazeteciler ara-
sında özellikle 'liberal' basının köşe yazar-
larının gözleri 'Asya mücızesi', 'toplumsal
uyum ve farklılığa hoşgörîı' karşısında göz-
len kamaşınca, "Acaba ıstıkrarlı ekonomik
ve sosyal yapıya sahip olan bu ülkelerin
modelini Türkiye'ye aktarmak mümkün olur
nu/"sorusugündemegeldi. Bu soruyace-
vap arayanlara yardımcı olması için ithal
edilmesıdüşünülenmodelı, 'AsyaKaplanı'
olmak için gerekli reçeteyi kısaca ve mad-
de madde özetlemek istiyorum.
önce siyasi istikrar!
Bildığıniz gıbı toplumda zaman zaman
vızyon sahıbı kişiler çıkar. Ancak, bunlann
ekonomıyi ıstıkrara sokacak. topiumu hu-
zura kavuşturacak ve çağ atfatacak görüş-
leri çoğu zaman siyasi istikrarsızlık yüzün-
den uygulamaya konamaz. Bazen de bu viz-
yon sahibi kişilerin, siyasi istikrar sağlandık-
tan sonra, insanı hayrete düşürecek ve "Ya-
hu daha önce neredeydiler?" dedirtecek bir
şekilde aniden ortaya çıkab: -
dik leri ve ülkeyi kurtarmaya gı-
riştiklerl görülür. Bu yüzden
'Kaplan' olmanın yolu, işe siya-
si istikran kurmaya başlamak-
tan geçiyor.
Siyasi istikran sağlamanın
yolu ise önce millı degil de ken-
di grupsal ve sınıfsal çıkarları-
nı savunan muhalefeti sustur-
maktan geçiyor. Bu komüniz-
me karşı bir askeri darbe (böy-
le bir tehlikenın olup olmama-
sı önemli degildir-Endonezya)
ya da birbin ardına uygulama-
ya konan bir sen yasalarla sağ-
lanabilir. Askeri darbe, ıstikra-
n çok seven ve komünizmden
de korkan Batılı hükümetler ve
iş çevreleri de daha kolay ka-
bul edebılecekleri ve muhale-
fet, yasalann uygulanmaya kon-
masına direnebileceği için özel-
likle tavsiye edilir.
Ayrıca komünızm tehlikes
1
korkusu, toplumdaki muzır un-
surtan temizlemenize özellikle
yardımcı olacaktır. Üstelik kan-
tarın topuzu kaçıp temizlenen-
lerin sayısı milyona yaklaşırsa
(Endonezya), bu durumu açık-
lamak için komünizm tehdidı
çok işe yarar. Daha sonra. bu
büyük temizliği hatırlatarak mu-
halefeti kontrol edebilirsinız kı
bu da temizliğin yarattığı anı
şokun bir başka avantajıdır.
Devletin iyi çalışması siyasi is-
tikrar için çok önemlidir. Bunu
sağlamak için asker ve sivil bü-
rokrasinin birbiri ile iyi kaynaş-
masına dikkat ediniz (Malez-
ya, Güney Kore, Endonez-
ya). Sonra da bunlann iş çev-
releri ile sıcak ılişkiler kurması-
na olanak sağlayınız.
Asker sıvil bürokratlann kay-
naşması ve iş çevreleri ile ya-
kın ilişki kurmasının bırçokya-
MaJe/>a Başbakanı.
C.Kore Başbakanı.
Endorıe/va Başbakanı.
rarlan vardır. Örneğin vizyon sahibi kişile-
rin işi çok kolaylaşır. Toplumda servet sa-
hibi olan ve üretim yapacak olan şahısların
istekleri devlete kolay ulaşır. Ayrıca bu as-
ker ve sivil bürokrasi ekonomik gelışmeden
yeterince pay alacağı için (Malezya, Gü-
ney Kore, Endonezya) vizyon sahibi kişi-
nin kıymetıni bılecek, zenginlığın önemıni kav-
rayacaklardır. Böylece bir tek parti, bir tek
vizyon sahibi kışı ile 25-35 sene idare ede-
bilirsiniz (Mahatir Mohammed, Suharto,
Lee Kuan Yew)
Bazı çıkar grupları örneğin ışçiler ve sen-
dikalar, hatta duygusallıklarından ve kolay
etkilenebildiklerinden dolayı öğrenciler vb.
vizyon sahibi kişilerin uzun dönemli plan-
lannı kavrayamadıkları için sık sık itiraz ede-
bilir, hatta istikran bozabilirler. Bu yüzden
bu kesimlerin örgütlenerek sıyasete katılma-
sını önlemek gerekir (Malezya, Endonez-
ya, Güney Kore, Singapur). Bu noktada
idari ve hukuki ve polisiye önlemler tek baş-
larına bir işe yarayamayabilirler. Topiumu;
yapılan işlerın ne kadar gerekli, herkesin çı-
kanna, vizyon sahibi kışinin ise ne kadar hak-
lı olduğuna ikna etmek gerekir. Burada en
önemli engel; demokrasi, insan hakları, bı-
limsel düşünce, kamu yararı vb. gibi bazı
Batı kaynaklı fikirlerdır. Demokrasınin Ba-
tı'nın bir siyasi ve kültürel egemenlik aracı
olduğunu da göz önüne alarak, kendi milli
değeıieriniz ılegelenek görenek ve ahlak ku-
rallarınıza uygun düşünce sistemlerini uy-
gulamaya koyabilirsiniz. Bunlara bırtakım ye-
rel adlar bulmak tavsiye edilir. (Malezya, En-
donezya, Singapur). Batılılara gelince, on-
lara ticaret ve yatırım kolaylığı gösterildiği
müddetçe, bu fikirlerinize pek aldırmazlar
ve sizin kültürel, ulusal farklannıza, özgün-
lüğünüze, saygı gösterirler (ABD-Çin; İn-
giltere Işçı Partısı hükümetı-Endonezya,
Muhafazakâr Partı hükümetı- Malezya).
Milli bünyenıze bu kadar uygun olması-
na rağmen bu milli düşüncelerinızi yıne de,
en son teknolojik gelişmelere dayanarak
(hem bu sizın gelişmelere ne kadar açık ol-
duğunuzu da gösterir) korumak gerekir. Ör-
neğin büyük şehirlerde yaşayan halkı bilgi-
sayarlara geçırebilir, şehirlere giriş çıkışları
kontrol edebılır, hatta tren, otobüs pasola-
rının arkasındakı manyetik şeridi işçi, me-
mur ve öğrencilerin hareketini izlemek için
kullanabilirsinız (Singapur). Umumı yerle-
re koyduğunuz TV kameraları ile metroda
çıklet çığneme yasağı gibi yasakları dınle-
meyen suçluları anında bulup cezalandır-
mak mümkün olabilır.
Ancak aynı teknolojinin, Internet, uydu
antenler vb. aracılığı ile Batı kürtürünü ve baş-
ka ülkelerdekı muzırgörüşleri getirdiğini de
unutmamak gerekir. Interneti ve uydu ya-
yınları kontrol etmek, Batı'nın kültürel pis-
lığinin (Köle kız Isaura, Kaptan Onedin,
Yalan Rüzgân gibi dizıler, kung fu, karatetü-
rü filmler, özel teşebbüsü, kadının ailedeki
yerini, kahramanlık.erkeklik ruhunu vb. iyi
anlattıklan için hariç) ülkeniz-
deki sade vatandaşların kafa-
sını kanştırmasmı engellemek
gerekir.
'Kaplan' olmak söz konusu
olduğunda, piyasa ekonomisi-
nin ışleyışinde bazı fart<lılıkla-
rın o\acağını da baştan kabul
etmek gerek.
Örneğin Batı'da piyasa eko-
nomisinin en önemli kurumla-
rından bıri de sendikalardır -
gerçi sendikaların buralarda
da etkisi azalıyor ya neyse-.
Ancak kaplan olmak isteyen
bir ekonomi bu sendikaların
varlığına katlanamaz. Ücretle-
rin tespıtinde ülkenin ulusla-
rarası piyasadaki rekabet gü-
cünü göz önüne almak gere-
kir. Ayrıca bellı bir üretkenlik
düzeyinin sağlanması için de
yüksek bir iş disiplini uygula-
mak gerekebilir.
Kaplan olmaya hazırlanan
bir ülke başlangıçta bir kay-
nak sıkıntısı ile karşı karşıyadır.
Kıt kaynakların optimum kul-
lanılması için ekonominin tüm
kaynaklannın yönetımini uzun-
ca bir süre yukanda özellikle-
n kısaca özetlenmiş olan bü-
rokrasınin eline vermek ve hıç-
bir iş çevresinın özellikle ta-
nm-sanayi fraksiyonlannın blok
halinde devleti ve bakanlıkla-
rı etkilemesinin önüne geçmek
gerekir (Güney Kore). Bu bü-
rokrasi; kaynaklan, devlet kont-
ratları, teşvikler vb. aracılığı ile
gayet iyi dağıtacaktır. (Malez-
ya, Endonezya). Bu bağlam-
da bürakrasiden ve devletçi-
likten/popülizmden korkma-
nıza ise hiç gerek yoktur. Çün-
kü bu bürokrasinin hizmetleri
de piyasada kolaylıkla alınıp
satılan bir metadır. Rüşvet ve
yolsuzlukmudediniz (Malez-
ya, Endonezya, Güney Kore)? Bu duygu-
sal kavramlara ne gerek var? Daha soguk-
kanlı olup, bu sürecin devlet çarkını yağla-
yarak kolay dönmesini sağladığını görme-
nız gerekir. Çağdaşlığın da bir gereğidir bu.
Kaynakların optimum dağılımı yetmez,
yeni kaynaklar da gerekir. Yabancı serma-
yeyi teşvik etmek ve sermaye girış çıkışını
kolaylaştırmak gerekir. Bu da yetmeyebılir.
Yakın çevrenizde kolayca el atabileceğiniz,
doğal kaynaklara sahip ufak ada, ülke var-
sa bundan faydalanmak ve burayı bir ba-
hane ile ilhak etmek çok faydaiı olacaktır (En-
donezya-Doğu Timor, Çin-Çindenizi kı-
ta sahanlığı). Eğer soykırım vb. gibi tatsız
bir ış yapmak zorunda kalırsanız Batı'nın tep-
kisini yumaşatmak için bu bölgedeki kay-
naklan bir Batılı ülke ile birlikte işletmek
(Endonezya- Avustralya), silah siparişle-
rini arttırmak (Endonezya- İngiltere), de-
nenmiş ve geçerli yöntemterdir. Ülkemizde-
ki azınlıkları bastırmak için de (örneğin ara-
zilerinı boşaltıp uluslararası dostlannıza ver-
mek gerektiğinde (Malezya- Suudi Arabis-
tan) bunu deneyebilirsiniz.
Kaynak sağlamanın bir yolu da orta sı-
nıfçocuklarınıngereksinimlerıneve ülkenin
kalkınmasına hizmet edecek millı değerle-
re sadık bireğitim sistemi dışında tüm sos-
yal harcamalan kısmaktır. Bu, bütçe üzerin-
deki basıncı azaltacağı için sermaye vergi-
lerini düşük tutmanızı da sağlar.
Bu reçeteyi uygulamayı başardığınıztak-
dirde Kaplan olmanız işten biledeğil. Ne ol-
du? Asya Kaplanı olmak istemiyor musunuz
yoksa? Ama sesiniz çıkmıyor. Gelişmeleri
öylesine seyrediyorsunuz. Bir itirazınız var-
sa tam sırasıdır. Sonra çok geç olabilir. •
Özgür Sendikalar Entemasyoneli 16. Olağan Kongresi'nin sonucu:
Ekonomik kriz kodın işçüeriçarptıBRl KSEL/STOCKHOLM
(Cumhuriyet) - Özgür Sendikalar
Enterjaa.syonali FFI'nin Brüksel'de
yapılan 16. olağan kongresinde,
ekonomik bunalımın küresel bir
sorun oidugu.ve en çok kadınlan
çarptığı açıklandı. Çalışan insanlann
sorunlanna eğilmek. örgütlenme
çabalannda yardımcı olmak için
kurulmuş olan FFI'nin 136 ülkede
190 üye örgütü bulunuyor. Böylelikle
FFI, 43 milyonu kadın olmak üzere
127 milyon işçiyi temsil ettiği için
dünyanın en büyük işçi örgütü
durumunda. Merkezi Brüksel'de
bulunan FFI. 1949 yıJında. 53
ülkeden gelen delegeler tarafından
kurulmuştu. Brüksel'de 1000
delegenin katıhmıyla geçen hafta
içinde yapılan kongrede, FFI'nin
kadın kurulunun görevıni bu
kongreyle başkasına devreden
başkanı Mamounata Cisse, kurul
tarafından hazırlanan bir raporu
kongreye sundu. Raporda. dünyanın
en yoksul insanlannın yüzde 7Ö'inin
kadınlar olduğu belirtıliyor ve Batı
dünyasındaki son ekonomik
bunalımın, önce kadınlan sarstığı
v urgulanıyor. Burkina Fasolu Cisse. 4
yıllık görev süresinin dolması üzerine
baskanlık makamını. Kanadalı Nanc>
Riche'ye dev retti. Riche. kongreye
katılan her üç delegeden birinin kadın
olmasından duyduğu hoşnutluğu
belirtti ve hedefin *yan>an>a'
olduğunu söyledi. FFI kongresince
hazırlanan veni programda. küresel
pazarlardaki son gelışmelenn,
sendikal hareketin önündekı en
büyük engel olduğu belirtiliyor.
Programda şu saptamaya yer
veriliyor:
"Çokuluslu şirketler > atınmlannı.
serbest bölgelere sahip ülkelerde
yoğunlaştınyorlar. Bu dunımda diğer
ûlkelerdeki işsiz sayısı artıyor \e
yaşanı düzeyi kötüleşiyor. Yoksul
bölgek'rdeki durunı çok daha kritik.
1993 \e 94'te 47 yoksul ülkeye düşen
yatınnı pay ı yalnızca yüzde 0.7 idi.
Bunu göz önüne alarak FFI
çalışmalannı şu ana nıaddelerde
arttırmava karar \erdi: Sendikal
hakları >e özgürlüğü savunnıa:
yaşanı düzeyinin uluslararası bir
ölçüye göre asgarisinin saptanması
ve istihdam artışı için geniş
kapsamlı bir çalışma başlatılması;
çokuluslu şirketlerin, işçilerle
uluslararası düzeyde diyalog
kurması için girişimlerde
bulunulması; sendikal
örgütlenmeyi teşvik etme: kadın-
erkek eşitliği yönündeki
çalışmaları hızlandırma."
Aracı
rumlara
neler
oluyor?
Yeni Güneydoğu projesi
Sektörlere göre en iyi hisseler
Bankalar SPE şokunda
' Paranıza yön veren dergi
HER PAZAR BAYINIZOEN ALMAYI UHUTMAYINIZ
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
ANAP ve Türk Sağı
Genel kongresi dün sona eren Anavatan Partisi
(ANAP), ülkemizin orta-sağ siyasal düzleminde "ken-
dine özgü parti" kimliğiyle kendıne yer arıyor.
Gerçekte ANAP, liberal sağ ile tutucu sağ arasında
gelgitleryaşıyormuş gibi bir "görüntü" sergiliyorsa da,
"esinlendığini saklamadığı" sağ çizgi, gerçekte "aşırı
tutucu" bir özellik taşır.
Avusturya-Chicago yaklaşımlan da denilen "aşın tu-
tucu" ekonomik görüşe göre toplum bağımsız hane
halklarından oluşur, özel girişim ve değişim serbesti-
sinın "görünmez eli" her türlü gelişmeyi sağlar. Aşırı
tutucu yaklaşımda, ne büyük holdingler ne de sendi-
kalar ve bunlar arasındaki ilişkiler göz önünde tutulur;
ekonomik ilişkiler "hane halklannın" ellerindeki kaynak-
lan serbest piyasada en yüksek getiri ile değerlendir-
meleri ve piyasanın degişik çıkarlan birleştiren "görün-
mez eli" ile en etkin ve verimlı sonucu verir. Devlet, özel
mülkiyeti korumak ve kişinin kendi çıkarlannı en çok-
laştınmasının önündeki engelleri kaldırmakla yüküm-
lüdür; bunun dışındaki alanlarda devlet yok edilecek
ölçüde "küçültülmelidir". Serbest piyasa "kendi işler-
liği" sonucu, enflasyonu, işsizliği ve kıtlıklan önleye-
cektir. Vergi oranları azaltılmalı ve kamu açığı kapatıl-
malıdır. Kamu mülkiyetindeki ekonomik birimlerin tü-
müyle özelleştirilmesi; yol, enerji, eğitım, sağlık ve sos-
yal güvenlik hizmetlerinin özel girişime bırakılması, bu
önermenin temel ekonomik öğeleridir.
"Liberal sağ" ise ekonominin tümüyle piyasanın iş-
leyişine bırakılmasının, enflasyon ve işsizlik gıbı buna-
lımlara yol açabileceğini, varsayar. Liberaller, tekelci dev
ortaklıklann yasalarve kurumlarla törpülenerek "reka-
betçı" davranmalannın sağlanması gerektiğini öngö-
rür. Özel kesimin kârlı bulmadığı için üstlenmediği ki-
mi mal ve hizmetlerin toplumsal üretimini de yadsıma-
yan liberaller, örneğin "çevre" gibi özel ve toplumsal
çıkarlann uyuşmadığı noktalarda da kamunun piyasa-
ya karışması gerektiğı görüşünü benimser. Tüm bu
nedenlerle, liberaller, yansız, toplumsal sorunlara du-
yarlı, gerektiğinde tam rekabetin koşullarını yasal dü-
zenlemelerle sağlayan ve değişik toplum kesimleri ara-
sında demokratik bir denge gücü olan devletin varlı-
ğını öngörür. Burada sıralananlar, sağın ekonomiye
ilişkin "farklılaşılan" noktalarıdır. Oysa, demokratik ül-
kelerin sağının değişik kanatlarının "birleştikleri" birte-
mel vardır ki önemle vurgulanmalıdır; gerek liberal ge-
rekse aşın tutucu sağ siyasal çizgılerin, "vazgeçilmez"
bir ortak noktası vardır ki o da evrensel insan hak ve
özgürlüklerine koşulsuz sahip çıkmaktır. Eşitlık, kişi
dokunulmazlığı, özel yaşamın korunması, düşünce ve
inanç özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, seyahat öz-
gürlüğü, basın, bilim ve sanat özgürlüğü, demek ve sen-
dika kurma hakkı ve bunları güvenceye alacak "hak
arama özgürlüğü" sağ siyasetin yıllardır sahip çıktığı
ve uyduğu kavramlardır.
Bizdeki merkez sağ partilerin özgürlük ve demok-
rasi anlayışında temel hak ve özgürlükler ya hiç yok-
tur; ya da arada bir "dudak ucuyla" değinilen önem-
siz kavramlardır. ANAP da bu konumdadır. Merkez
sağdaki öbür partilerden, özellikle de DYP'den daha
liberal görünmesıne karşın, ANAP'ın temel özgürlük-
lerin yaşamageçirilmesı için uğraş verdiği söylenemez;
insan haklan ve özgürlükleri "sicili" değil liberal, aşın
sağ çizgi ile de uyumlu değildir. Kısaca Türk sağının
iki partisi de esas olarak "demokratikleşme karşıtıdır"
ve aralannda DYP'nin de baskıcı olması gibi çok az
bir "derece farkı" vardır.
ANAP'ın ekonomi alanındaki uygulamalan, genel ka-
muoyunda, demokrasi yaklaşımına göre daha "başa-
nlı" bulunmaktadır. Bu başarı da ANAP yönetımı sıra-
sında dışsatımın hızla arttırılması ve ekonominin buna
bağlı olarak oldukça yüksek oranlı bir büyümeyi ger-
çekleştirmesidir.
Eğer "maliyet hesabı yapmazsanız", ANAP'ın dış-
satımı arttırması gerçekten bir başarıdır. Ancak dışsa-
tımın arttınlmasının iki ağır maliyeti vardır; bunlardan
birincisi, dışsatımın "hayalı"noktasınaulaşan aşırı pa-
rasal desteklemelerdir. Malıyetin ikinci ayağı da ücret-
lerin düşük tutulması, emekçilerin satın alma gücünün
yan yanya azaltılmasıdır. Bunlara, TL'nin dolar fiyatın-
daki aşırı düşüşleri, bir türlü tek basamaklı sayılara in-
dirilemeyen enflasyonu da ekleyebilirsiniz.
ANAP'ın "dışsatıma dayalı büyüme" politikası, dış
ticaret yoluyla sermaye birikımiyle belirli bir düzey ya-
kalamakla birlikte, gerçekte temelsiz ve günlüktü. O
dönemin kimi "ünlü" dışsatımcılarının, günümüzde,
adı-sanı kalmadı; çünkü dışsatım desteği üretime bağ-
lı olarak verilmedi, yalnızca ticarete verildi. Ek olarak
ANAP bûyük altyapı ihalelerini, araştırma ve mühen-
dislik hizmetlerini "yabancılara" çok büyük ölçüde "ya-
bancı uzmanlık kuruluşlanna verdi." Böyle olunca da
ne sanayici ne de teknik eleman kesiminden toplum-
sal dayanağı bulunmayan bir duruma geldi. Kısaca, dış-
satıma dayalı sermaye birikimi. "kurumlaşamadı"; üre-
tim teknolojisiyle, yatırımlarıyla ve dış pazar bağlantı-
lanyla "kalıcılık" kazanmadı. Ünlü bir ingiliz siyasetçisinin
bir başka nedenle dediği gibi, "Tutuculukyapacaklar,
ancak tutacak bir şey kalmadı."
Erez'den kartellesme itirafı
'Rekabeti Koruma
Yasası işlemiyor'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Sanayi Bakanı Ya-
lım Erez. yaklaşık 1.5 yıl ön-
ce çıkanlan Rekabetin Ko-
runması Yasası'nın işlerliğı
olmadığı itirafında bulundu.
Erez.yasanın çıkmasından bu
yana geçen sürede. Rekabet
kurulunun oluşturulmama-
sı nedeniyle. yasaya ay kın ol-
masına rağmen. bazı alanlar-
daki kartelleşmeye yönelik
hiçbirvaptınm uygulanama-
dığını bildirdi.
ÇHP Balıkesir Milletve-
kiliÖnderKırlı'nın. delida-
na' hastalığının patlak verdi-
ği günlerde. beyazete hücum
nedeniyle. bu sektörde faali-
yetgösteren firmalarınbırlik
oluşturarak. tek fiyat belirle-
meleri üzerine. önlem alınıp
alınmayacağı yönündeki ya-
zılı soru önergesini yanıtlayan
Erez. bu konuda hiçbirşeyya-
pılamadığını biidirdı.
Erez. İCırlı'nın birleşerek
tek fiyat belirleyen beyaz et
üreticilerine karşı yaptırım
uygulanıp uygulanmayacağı
yönündekj sorusuna şu yanı-
tı verdi: "Butürincelemeler-
le ilgili organ Rekabet Kuru-
lu'dur. Ancak bu kanunun ya-
y ımlanarakyürürlüğe girme-
sinin üzerinden 17 ayı aşkın bir
süre geçmesine rağmen, ne ya-
zık ki rekabet kurumu ve do-
layısıyla Rekabet Kurulu he-
niiz oluşmamıştir. Ancak, bu
konuy la ilgili ineelemeler baş-
latılnııştir \e inceleme sonucu-
na göre gerekli idari önlemler
ahnacakrır. Bu inceleme so-
nucunda rekabet kanunlan-
nın ihlaline ilişkin tespitlerya-
pılsa dahi Rekabet kurulu
oluşmadığından 4054 sayılı
kanuna göre yaptınm uygu-
lanmasına jjidilmeyecekh'r."
Erez'in. gazetelere gün-
lerce ilan vererek. tek fiyat
belirlediklerini açıklayan be-
yaz et üreticilerinin girişimi-
ne ilişkin yalnızca "duyum-
lar" aldıklannı bildirmesi dik-
kat çekti. Rekabeti Koruma
Yasası uyanncaaynı pazarda
faaliyet gösteren kurul usja-
rın. birlik karan. anlaşma ve-
ya uyumlu eylem yollanndan
herhangi birini kullanarak, sa-
tış fiyatı belirlemesinin ya-
sak olduğuna da dikkat çe-
ken Erez. **Beyaz et piyasasın-
da, son dönemde toplu olarak
hareket etmek suretiyle fiyat
arbşlannın yapıldığına ilişkin
bakanlığımızca duyumlar
alınmışor. Bu duy unılann ger-
çeğiy ansıtıpy amıtmadığu do-
lay ısıy la kartelin olusup oluş-
madığı bu piyasadaki firma-
lar nezdindey apılacak incele-
meyle mümkündür" dedi-
Erez. bir başka soru üze-
rine de bakanhk olarak tüke-
tici haklannın korunmasına
ilişkin faalivetleri arasında 15
Mart Dünya Tüketici Hakla-
rı Günü dolayısıyla 1 hafta
büyük kentlenn meydanlan-
na. üzerlerinde tüketici hak-
lannın korunmasına yönelik
sloganların yer aldığı afişle-
rin asılmasını da savdı.