02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS1996 PAZAflTESl CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA kulisi IŞIK KANSU Profesör makale yazdı A nayasa Mahkernesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Prof. Dr. Ünal Emiroğlu'nun Akit gazetesinde yayımlanan "Mülkün Temeli: Adalef* başlıklı makalesini okuyordu. Yazıyı okudukça, Emiroğlu'nun görüşlennin, kendi düşüncelen ile uyuştuğuna tanık oldu. Biraz daha okudu. Düşüncelern bu denlı benzeşmesıne hayret ettı Az daha, az daha. Yok, yok, yazılanlar benzeşmiyordu, tıpkıydı. Ozden'in, ıçrne bır kuşku düştü. Daha önce yazdığı yazıları karıştırdı ve Emıroğlu nun yazısından yaklaşık 6 yıl önce yazılmış ve 6 Eylül 1990 günü Cumhııriyet'te yayımlanan "Adalet Variığımızın Temeli'' başlıklı yazısını buldu. Kendi makalesi, "Adalet devletin temelidir özdeyişi bitimsiz bir özlemi anlattığı ölçüde adaletin devlet yaşamındaki önemini ve değerini açıklamakta, bağlılığı, saygınlığı ve yüceliği yansıtmaktadır" dıye başlayıp, şöyle devam edıyordu: "Bu bağlamda açıkyüreklilikle, içtenlikle 'adaletin gerçekten temel olup olmadığı'nı tartşmak gerekir. Adaleti sayıyor muyuz, adalete güveniyor muyuz, adalet beklenenleri veriyor mu, bireyler, görevliler ve toplum olarak üzerimize düşenleri yapıyor muyuz, yoksa ikiyüzlülük mü yapıyoruz?" Açtı, Prof. Dr. Ünal Emiroğlu'nun makalesini, başlangıcından itibaren altını çizdi: "Adalet mülkün temelidir özdeyişi bir özlemi dile getirdiği ölçüde, adaletin devlet yaşamındaki önemini ve değerini açıklamakta, bağlılığı, saygınlığı ve yüceliği yansıtmaktadır. Bu bağlamda, açık yüreklilik ve içtenlikle 'adaletin gerçekten temel olup olmadığı'nı tartışmak gerekir. Adaleti sayıyor muyuz, adalete güveniyor muyuz, adalet beklenenleri veriyor mu, bireyler, görevler, görevliler ve toplum olarak üzerimize düşenleri yapıyor muyuz, yoksa ikiyüzlülük mü yapıyoruz?" Özden, sonunda gördü kı, Prof. Dr. Emiroğlu'nun yazısının yansından çoğu, kendi makalesinın aynısı. Alıntı desen, alıntı yapıldığına ılışkin bır dıpnot yok. Kaldı ki, özgün bir yazının yarısından fazlası alıntı olur mu hiç? Ya, böyleışte... Gereksiz kuşku DSP ve CHP milletvekilleri, dayanışma açısından önemli bir adım atıp, 4 yasanın ıptali ıçin Anayasa Mahkemesı'ne başvurdular. Iptali ıstenen yasalann arasında "Telekom'un Özelleştirilmesine llişkin Yasa" da bulunuyordu. CHP'de özelleştırmeye sıcak bakan isımler de bulunduğundan, CHP Grup Başkanvekılı Önder Sav'a, "Iptal başvurusuna imza atmayan milletvekilleri var mı?" dıye sorduk. Sav, "Imzasını giderken alamadığımız bir-iki arkadaşımız oldu" yanıtını verdi. Bu ısımlerin kımler olduğunu oğrenmek istedık. Sav, Fuat Çay ile Murat Karayalçın'ın adlarını saydı. Bunun üzerine, "Bilerek ve isteyerek mi imza koymadılar?" dıye üsteleyınce, Sav, "Giderken imzalannı unuttuk. Sanınm yurtdışındaydılar. Yalnızca Telekom'un iptali için değil, diğer üç yasa ile ilgili istem başvurusunda da imzalan yok. Bir imza vermeme söz konusu değil, yalnızca rastlantı" dedi. Gereksız yere bır gazetecılık kuşkusu içındeymışız yani. Geri vermeye zorunlusunuz Zorunlu Tasarruf Fonu; ikı rahmetliden, eski Başbakan Turgut Özal ile eski Maliye Bakanı Adnan Kahveci den çalışanlara mırastır. O dönemde, emekten yana olanların dilinde tüy bıtmiş, geçmişte düşkınklığı ile sonuçlanan tasarruf bonosu verme, MEYAK ' gibi deneyimlere gönderme yapılıp, "Bundan çalışanlar zaraıiı çıkar" demışlerdi. Dinleyen kım? Türkiye, o günlerde çağ atlıyordu ya, yağdanlıklar bu uygulamayı her yanlanyla desteklemişlerdi. Sonunda, çalışanlardan bu kesinti şakır şakır yapılmaya başladı. Geldik bugüne. Fonda 404,5 trilyon birtkmiş. Iktidar kıvranıyor: "Yani bu fonda biriken paralann faizlerini işçiye vermesek de, hatta anaparalannı yıllara yaysak da versek..." Zorunlu Tasarruf Fonu, bir tiir iç borçlanma değil mi? Bal gibi öyle... Öyle de, devlet; kara para aklayıcılanna, rantıyelere, Yere çakılan adam Okurumuz Bener Baş, içinde bulunduğumuz günleri daha iyi değerlendirebilmemiz için şu fıkrayı göndermiş: "Iki adam, çok katlı bir binanın çatısında konuşurken, bir başkası onlan yakından izliyormuş. Konuşanlardan biri, o saatte çatıdan atiarsa, tam birinci kata geiindiğinde yere çakılmayıp, yukan, çatıya geri uçulduğunu bütün samimiyetiyle anlatıyormuş. Diğeri ikna olmayınca, adam kendini boşluğa bırakmış. Gerçekten birinci kata gelince, birden yukanya doğru uçmuş, çatıya konmuş. ikna olmayan, 'Madem öyle, bır de ben deneyeyim' deyip, atlamış asağı ve büyük bir hızla yere çakılmış. Çatıya geri uçan, durumu gülümseyerek izlerken, onlan izleyen üçüncü adam yanına yaklaşmış ve 'An Süpermen, bir adamı daha kandırdın' demiş." Bener Baş, fıkrasının sonuna şu yorumu eklemiş: "Yıllar boyunca Türkiye'yi benzer süper adamlar yönettiler. Hepsi de turp gibi. Asla yere çakılmadılar ve maalesef hiçbir zaman çakılmayacaklar. Ancak, akıl ve bilimden hızlı bir şekilde uzaklasan bizler, galiba her zaman yere çakılacağız veya daha kötüsünü izleyeceğiz." çıkardığı tahvıllerle ballı börek dağıtırken, iş, çalışanlardan, üstüne üstlük ıstemleri dışında, "zoria" kesılmiş tasarruflara gelince değışiveriyor. Insafsızlığa bakın: Devlet, yan gelıp yatan rantiyeye tahvıl karşılığı yüzde 130 faız öderken, üreten ınsanların zorunlu tasarruf kesintilerıne yüzde 30 faiz uyguluyor. Hanı neredesınız serbest piyasacılar, liberalizm övgücülerı? Işçınin parası, para değil mi? "Işçiden kesilen para geri ödenmez, hatta bunlara faiz hiç verilmez" diye bır kural mı var? Bu gelışmeler karşısında, hele hele, çalışanların parasının üstüne yatmak isteyen hazineden sorumlu olan Devlet Bakanı Ufuk Söylemez'ın, zarar eden, hatta hayali şirketlere geçmişte oluk oluk kredi aktardığına ilişkin raporlar günyüzüne çıkınca, insanın çileden çıkması ışten bıle değil. REFAHYOL iktıdan, emekçilerden kesilen bu paraları faıziyle bırlıkte geri ödemeye zo-run-lu-dur... Toplumsal muhalefet Rıdvan Budak DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, geçen hafta Türk-lş'e şu önerıyı götürdü: "Emek, toplumsal muhalefetin önünü açmalı." Budak, Turk-lş yetkılileri ile görüştükten sonra, bu önerisinin gerekçesıni köşemize açıklarken, bugün uygulanan siyasal ve ekonomık politikalardan toplumun örgütsuz ve sesi çıkmayan kesimlerınin büyük zarar gördüklerınden söz açıp, bu açıdan Türkıye'de toplumsal muhalefetin yeniden örgütlenmesi gerektiğine parmak bastı. Budak'a göre, toplumsal Biljşim Bayramı Türkiye Biiişım Derneğı, 1971 yılında kuruldu. 1994 yılında da "kamu yaranna çalışan dernek" statüsü kazandı. Dernek, Türkıye'de, bılışim teknolojileri olarak adlandırılan. tabanında bilgisayar olan ve bilgi toplumuna dönüşümü sağlayacak altyapıyla bırlikte bilgı toplumunun elemanlannı yaygınlaştırmayı amaç edinmiş. Türkiye Bilişim Derneği Başkanı Dr. Ali Arifoğlu. şu anda 4 bini aşkın üyelerı olduğunu söylüyor. Bunların çoğunluğunu, programcılar, sistem çözümleyicileri, operatörler, söz konusu alanda üniversitelerdeki öğretım üyeleri oluşturuyor. Dernek, amaçlanna ulaşmak ıçin çeşitli etkinlikler düzenliyor. Örneğin, 18-22 eylül tarihleri arasında, Türkiye Bilgı-fşlem Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) ile ortaklaşa "Bilişim 96" organizasyonunu gerçekleştirecek. Ülkenın, bılgi teknolojileri konusundaki son durumu tartışılacak. Etkinlik sırasında, bilgisayarla yapılmış müzikler yarışacak, insanlar bılgisayarlarla satranç oynayacaklar. Bilgi yanşmaları düzenlenecek. Organizasyon ile ilgili aynntılı bilgi, Türkiye Bilişim Derneği'nin (312-425 48 17 ya da 425 29 12) numaralı telefonlarından alınabilır. muhalefet/ örgütlemede asıl işlev sahibi olanlar "sol" partılerdı. Ama, TBMM'de solu temsıl eden DSP ve CHP, solun inançsız sözcülüğünden öteye görev yapmıyorlardı. Solun, emeğin yarattığı ideolojı olduğunu, emeğin yanında olduğunu çalışanlara duyumsatamıyorlardı. Bu nedenle de, RP, içi boş düşlerle boşluğu dolduruyordu. Işte bu noktada, emekçi örgütlerine sorumluluk düşüyordu. Emekçilerin, yoksulların, işsizlerin, emeklilerin aleyhine izlenen ekonomik politikaları değiştirmek amacıyla, parlamento dışı bır muhalefete gereksınim vardı. Budak, izlenecek böylesi bir yolun, sol partilerı de doğru noktaya getıreceği kanısında. Önerılerinin, esas amacının da bu olduğunu söylüyor: "TBMM içindeki sol partilerin, kendi tabanlanndan ilgi gönmedikleri, onlan temsil edemedikleri belli. Bu anlamda, yeterince inançlı olmadıklannın göstergeleri ortada. Söz konusu partiler, ya bu görevlerini yerine getirecekler ya da bu partileri sahiplerine teslim edecekler." HAYVANLAR lsmtL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK HARBI SEMtHPOROY / * A \ k 1 X t •&] ZBKİ MLM... M t 4 i •T-GADDAR DAVLıT MRIKURTCEBE BULLT BEBEK MRAYÇİFTÇİ MIRMIRLAR LĞVRDLRAK EN ÖNEMLİ TABİKİ 6EV&İDİRİ OZAMAM NİYE HERKES PARAPEŞı'N- TARİHTE BUGUN MIMTAZ ARIKA* 26 Ağustos g e UÇOğt UNÛBSPĞHÜN ÖLÜMÛ.. i374-'re BU6Üf4,ÜNLÛ UAV/ICt CHARLES UMDBZ&SU ) Ö D€ tLK ICSZ UÇAĞIYCA TEK 8AŞINA ATLAS OK<*A- MUSU'MU AŞMişrr. Bu OLAYDAN SONRA DÜNYAÇA- P/NDA rANtNAN LIHOBe&âH, Sr'S SÜ££ D£, Ço - CUGUMUAJ tç4Ç/IS./UP ÖLDÜfSJJLMESİ NSÛENİYLE G*Z£7&C£/ÇW &A$ SAYFAStfJA ÇJKMlŞTI. UND8E8SH a.PÜfJYA SAuOŞl'AJbAN O/VCS, ASK££t/)7X$E OIA- &AK BULUNDUĞU ALMANM'CA, NAZİ HAlri SÜCÛ- MÜ YAKlNDAN GÖRMÜŞTÜ. ÛCKBSİ AMERt/eAYA OÖH- ~ JĞÜMD£, BU GüCÛM Y£NtLME£LİĞ/Nİ OM€ SÜR- MÜÇ I/E SAV4ÇA GtRltM£M£Sİ GEGe/eTİGlNl SA- VUNMUŞTtl. SÖZt£/e/ KAMUOrcJMDAN 8ÜYÜ/Z. ' -i sötzMüş, BAŞKAN /eoosevecr mo* OA s-eer- Bıcıuoe- suçuntJMrçrt i.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle