Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
15KULTUR
ALLECRO İLIASOĞLL DUŞUTVCEYE SAYGI
THY^nm <1iskolan
Geçen hafta çarşamba akşamı -w- -yÇaein İÇİne adim attlğimizda
S S ^ S : / /beyn1mizden^rlmuŞadöndüJ<.
gınbinenlerdenblrisıdebendım. I / Alabıldığıne yuksek seslı muzık
Sıcak birgünün sonunda Anka- ^^t/ çalınan diskolardan birinde
ntiakı işierini bitirmiş işadamia- buluverdik kendimizi. Müzık. hani iki eünde
0 ^ ™ ™ ^ " ' ° ^ ' ^ W>I'P P-yasaya sürülüvermiş. ritimsefgürültü
UçağıniçineadımatTiğımızda özelliği önde, çatlamış sesli bir küçük hanımın
beynimizden\uruimuşadöndük. sözcükleri yayarak bir avaza söylediği bir şarkı.
Alabildığine yüksek sesli müzik Temelde iki tümce var: vinelip duruvor ritim
ç a l ı n a n d ı s k o l a r d a n b ı n n d e b u l u - . r - - - ı - ? » " - • • J "
«ıdık kendimizi Müzik. han.su sazlar eşlıgı ıle. Zaten uçagın ıçınde
iki günde yapıhp piyasava sürü- havalandırma başlamamış. Bir sıcak. bir sıcak.
lüvermiş. ritimsel gürültü özellı-
ğı önde. çatlamış sesli bir küçük hanımın
sözcükleri yayarak bira\aza söylediği bir
şarkı. Temelde iki tümce var: yinelenip du-
ruvor ritim sazların eşliği ile. Zaten uça-
ğın içinde havalandırma başlamamış. Bir
sıcak. bir sıcak.
İşte o zaman müzik dediğimız etkenin
insan ruhunu olumlu etkilediğı gibi nasıl
olumsuz eıkiledığine de tanık olabilı'vor-
sunuz. Sıcak daha da artıyor. Yanınızda
oturan lastik terlikli. altın saatli. cep tele-
fonlu \e sakallı adam daha çok gözünüze
batıyor. Adamın yanındaki ipek mantolu.
Vakko eşarplı \e kot pantolonlu kadının
lahmacun kokan soluğu daha bir üstünüze
gelıyor. İştezevkanlavışımızındığeröğe-
leri gibı. giyim kuşam, yemek görenegi gi-
bi. buyrun bu da müziğimiz! Hostesi çağı-
np soruyorum: "Türk Hava\öllanmı ver-
di bu kaseti size? Her uçuşta bunları mı ça-
lnorsunuz?"Yanıt şöy le: "Ha.ur, THY' bi-
ze kaset filan \ermez. Ö>le sessizlik olnıa-
sın diye biz kendi kasetlerimizden birini ça-
hyoruz. Bu bi/inı sec.imimiz!'" Gıdip bıraz
kısıyor müziğin sesıni.
Öglen vemek yediğim TRT'nın
Oran yemekhanesini anımsıyo-
rum. Orada da böyle bir tuzağa
düşmüştüm Acılı mı acılı birara-
besk. mercımek çorbası ve biber
dolmalarına eşlık ediyordu. Her-
halde bu da yemekhane çalışanla-
nnın seçimiydi.
Gerçekte müzik kadar yaşamı-
mızı dört koldan saran bir başka
sanat dalı daha var mı? Siz seçme-
senız de. gözünüzü kapatsanız da
oraya gitmeyip şuraya gitseniz de
müzik her yerde var. Ve gürültü
öğesi ağırlık kazanmış. melodik
yapıdan uzaklaşmış bir müzik.
Taksiye bınınce genellikle şoföre
gideceğiniz sennti söyiemekte zor-
luk çekiyorsunuz. Müziğin sesini
bastırıp derdinizı anlatmanız ne
mümkün! Bazen cenazeden geldı-
öimi. çok hüzünlü olduğumu söy-
füyorum. acıyıp kapatıyorşoförler
müzigi.
AsFında THY uçağında
Brahms'ın keman konçertosu ça-
lınsındemıyorum. TRTyemekha-
nesınde ya da takside Bruckner
senfonısi dınlemeyi de beklemiyo-
rum. Ama en azından uluslararası
kimliğimızi koruyacak noktalarda
uluslararası dil konuşmak zorun-
dayız. THY hiç değilse dünyanın
diğer uçak şirketlerindeki gibi kla-
sikleşmiş birer kaset dağıtabilır
uçaklanna. Bupopmüziği deolur.
caz da olur. bilgisayar müziği de
olur. Yeter ki ortak dilde. yumuşak
ve insaııları rahatsız etmeyen tür-
den olsun.
Yıllardır "Müziğimiz yozlaşh,
sahne müziği müzik olmaktan çık-
tu nedir bu popçulann bir gecede
yaptıkları kasetler" diye bağınp
çağıranlara karşı çıkmaktayım.
Demokratik rejimlerde hıçbirşeyı
denetim altında rutamazsınız. TRT
onca yıl arabeski yasakladı da ne
oldu? Müziğin yozu olmaz. Mü-
zik halkın kültürünün. beğenısinin.
birikıminın aynasıdır. Buçeşıtlen-
meleri geçirmeye. bu süreci yaşa-
maya zorunluyuz. Eğereğitim ku-
rumlanmıza sahip çıkabilirsek. klasik
Türk müziğinin. Türk halk müziğinin as-
lına bağlı eğitimini verebilirsek; radyola-
nmızda daha bilinçli DJ'ler, daha bilinçlı
sunucular yer alırsa, müziğin "gürültü"
niteliğine rağbet azalabilir. Gelecek ku-
şaklara sorumluluğumuz var. Ülkenıızde
en az yatırım yapılan konu kiiltür. Ne de
olsa zaman isteyen. birikim bekleyen bir
konu. Hiç bir politikacının bunca kargaşa
arasında kültür için yatırım yaptığını. ge-
lecek kuşaklanmız ıçin vaatlerde bulun-
duğunu duydunuz mu?
Foça'da yaz müzik okulu
Maria Rita Epik Okulu'nun ikincisini
gerçekleştırdığı uluslararası müzık yaz
okulu bu yaz Foça'da yer alıyor. Bu hafta
başlayan kurslar28 ağustosadek sürecek.
Bu kurslarda üç önemli sanatçımız ders
verecek.
Yiyolacı Ruşen Güneş,flütçüGülşenTa-
tu ve pıyanıst Gülsin Onav Her biri dün-
yanın değişik >örelennde adlarından söz
ettiren övünç kaynağımız sanat-
çılar. Gülşen Tatu. Almanya'nın
önde gelen üniversitelerindeki
eğitimciliği: oda nıüzıkçiliği ve
soiıstliği ile önem kazanmış du-
rumda. Ruşan Güneş yıllardır
Londra'da BBC ve Londra Filar-
moni gibi büyiik orkestralann bi-
rinci viyolacısı olarak nice dinle-
tide vekompaktdiskteyeralmış.
solist olarak ve oda müzikçisi
olarak da ününü duyurmuş bir
sanatçı. Gülsin Onay ise otuz ül-
kede konser ve resitaller vermiş.
ünlü festivallerde yer almış bir
devlet sanatçımız. Epik Müzik Okulu'nu
kutlamak gerek: Her şeyden önce bu nite-
likli üç sanatçımızı birarayagetirdiği için.
Nıce öğrenci yurîdışına gidip bu düzeyde
bır yaz kursuna katılmayı özlerken. yurti-
çınde. üstelik Foça gibi tarihı bir mekânda
bövlesi yaz okullarının ycralması kıvanç
verici. Umanz dünyanın dört bir yanından.
değişik müzik ekollerinden, değişık iklim-
lerden birçok öğrenci birarayagelırvebu
üç sanatçımızdan yararlanırlar. Ayrıca
yurtdışında hizmet veren sanatçılarımız
için de kendi ülkelerinde bövlesi bir işbir-
liği gerçekleştirmek ay rı bir önem taşır sa-
nıvorum.
Ne de olsa kış av larında konsen atuvar-
lann çatık kaşlı eğitiminden geçen öğren-
cıler için. Foça gibi bir mekânda müzikle
daha voğun ve birebir baş başa kalabile-
cekleri bir ortam >aratılıvor. Maria Rita
Epik Müzik ^'az Okulu'nun diğer kuruluş-
lara da örnek olmasını, gelecek yıl ül-
kemizin değişik yörelerinde benzer or-
ganizasyonların yapılmasını dileriz.
Gezici bir kültür merkezi gibi
AHMETSAV
.-V.NKARA - Türkiyenin müzıkal
yaşamında Batılı kültür kurumlannın
küçümsenmevecek bir payı vardır.
Genelde 'yabancı kültür merkezleri"
olarak bilinen ve yeri geldikçe
v
Goethe
Enstitüsü", "Türk-Amerikan Derneği",
"A\ usturva Kültür Ofîsi\ "Fransız
Kültür He>eti', "British Couneir,
'İtaKan Kültür Enstitüsü' gibi özgün
adlanyla da sıkça anılan bu örgütlenn
sergilediği etkinlikler, son yıllarda üç
büyiik kentimizin dışına taşmış.
Anadolu'daki birçok kente ve
antik çağdan kalma ilginç
mekânlara kaydırılarak
yaygınlaşmıştır. Bizim için
nicel açıdan kazanım
savılabilecek bu etkınliklerin.
nitel vönden ne gibi katkılar
getirdigi incelemeve değer.
Ankara'daki yabancı kültür
merkezlerinin sunduğu Batılı
sanatçılan I960"lı vıllardan
beri izlemeye çalışırım: öteki
kentlerde gerçekleştirilen
etkinliklerin programlannı da
bir ölçüde gözden geçirdim:
vargılarımı şöyle
özetleyebilirim: Katkısını
kuşkuyla karşıladığım.
anlamını bir vere oturtamadığım
etkinlikler azınlıktadır: iz bırakan. hatta
bir 'düşgibi' yaşadığımız olağanüstü
dınletiler iyice azınlıktadır: "olağan' ve
belkı de üst düzevi yoklavan etkinlikler
çoğunluğu oluşturmaktadır.
Ancak şu gerçeği de belirtebilirim:
Tanıtım amacı önde tutulduğu için
mesajı belirgin olmayan sıradan
etkinlikler. özellikle son birkaç >ıldan
beri yerini daha anlamlı. daha fazla
katkı getiren. kimlikli. renkli ve canlı
çalışmalara bırakmava başlamıştır.
Şimdilerde bilınçle hazırlanmış seçkin
programlarla karşılaşıvoruz. Bu
gelişımin örneklenmesi yarar
sağlayacaktır kanısındayım ve vabancı
kültür merkezlerinden birkaçını
okurlanmıza tanıtmak ıstiyorum. Ilk
örneği bu yazımda ele alıyorum.
İtalyan Kültür Enstitüsü
İtalyanlar. si>asal yaklaşım ve etkileri
aşarak salt kültürel iletişimi vegleyen
içtenlikli biranlayışı benımsemişlerdir.
Üç büvük kentimizde merkezleri vardır.
İstanbul merkezi. dil eğitimine ağırlık
vermekte, Ankara ve Izmir i>e özenle
Mrtüozlan Topluluğu'nun bir konser
sunduğunu. Izmir'de bir 'arkeoloji
kitaplığf kurulduğunu ve daha nice
parlak ve anlamlı etkınliğin
gerçekleştırildiğini biliyorum.
Ankara daki İtalyan Kültür
Enstitüsü'nün 'kültür merkezi'
niteliğinde bir özyuvası yoktur. ama
enstitünün yönetmeni Fiorella Piras.
buluşçuluğu, yaratıcılıktaki inceliği ve
organizasyon yeteneğiyle gezgin bir
kültür merkezi gibidir. 'Akdeniz
Ülkeleri Hukuk Kollegiumu'nu
Kapadokya"da düzenlemiş, 'Ruhun
Fiorelli Piras David Marier Marion Haase
belirienen müzık. resiın. tıvatro, sınema
ve düşün etkınlikleri sunnıaktadır. •
Izmirdeki "Carlo Goldoni Kültür
Merkezi'ni görmedim, o\sa burada ve
jzmir İtalyan Konsolosluğu'nda çağdaş
İtalyan ressamlannın sergileri
açıldığını. konferans ve seminerler
düzenlendiğini. resitaller ve oda müziği
konserleri verildiğini (bu kapsamda
çağınıızın en bü\ük piyanistlerinden.
"onur anıtı' MichaJangeli'nın anısına
pi>anist Naturscia Calza'nın bir resital
verdiğini eklemeliyim). lasos'ta
Baiıkpazan'nın açılışında ünlü "Venedik
CoğrafŞası" başlıklı resım sergisini
Ank.Ta Gan'nda açmış. Iletişim
Kitabevi'nde çağdaş İtalyan
vazarlannın Türkçeve kazandınlan
kitaplan için 'tanıtım günleri*
hazırlamış. İstanbul'da yaşayan
Italyanlann tiyatro topluluğunu Ankara
Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde.
Vi>aldi'nin 'DörtMe>sim'müziği
üzerine hazırlanan bale yapıtının
koreografı Ticcio Rigano'yu Ankara
Devlet Balesi'nde ağırlamış, ünlü
"Guido Cantelli' orkestrasının ve 'Rosso
Vienezia'bale topluluğunun Ankara
Müzik Festivali'negelmesini sağlamış.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
için konuk solistlerdavet etmiş.
Uluslararası Ankara Film Festivali ile
İzmir'deki 'Caz Festivali'ne olağanüstü
katkılarda bulunmuştur. İtalyan Kültür
Enstitüsü'nün bir sezon içinde yaklaşık
90etkinligini düzenleyen Piras'ın.
başarı tılsımı. Türk gençlerinden oluşan
kadrosunu şimşek hızında bir uyumla
yönetmesi ve Türk entelektüellerıyle
sıkı bağlar kurmasındadır.
İtalya'nın 1996da Avrupa Birliği
Dönem Başkanlığı'nı üstlenmesi
dolayısıyla Fiorella Piras'ın
Türkıye'de yoğunlaştırdığı
etkinliklerin anlamı bizım için
önemlidir.
Bu tür çabalar. 'bilinçli
katkı'nın örneğidir v e Türkiye
ile İtalya arasındaki dostluk
ilişkilerinı güçlendirmektedir.
Türk aydınlan olarak bizler.
birçok etkinliğe katılma
inceliğini gösteren İtalva
Büyükelçisi ekselans M. P.
Massamormile'nın yaklaşımını
saygıyla. sevinçle kanşlıyoruz
Türkiye ile İtalyan hükümetleri
arasında kültürel ilişkileri
düzenleyen bir sözleşme
vardır.
Bu kapsamda. 1996'da ve önümüzdeki
iki yılda gerçekleştirilecek olan
program belırlenmiştir. Sözleşmenin
getirdigi başlıca katkılardan bin. bilim
ve sanat alanında İtalyan hükümetinin
Türk gençlerine verdiği burslardır.
Bilindiğı gibi çok sayıda çalgı
solistimiz. orkestra şefimız ve
bestecimiz bu burslardan yararlanmış.
günümüzün ünlü müzikçıîeri olarak
yurtdışında ve ülkemizde başanlar
kazanmışlardır. Avnı olanak şimdi de
sürdürülmektedir, sözleşme gereği
sürdürülecektir.
IZDSO'dan Betin Güneş yönetiminde 'Izmir'
G
eçen yıl dağıtımına
başlanan CD'de
IZDSO'yu Betin Güneş
yönetiyor: seslendirilen yapıtlar,
Güneş in alto trombon ve
orkestra için "Izmir' konçertosu
(solocu Thomas Horch) ve
Heitor Villa-Lobos'un
'Bachianas Brasileiras' no.7 si.
ÖNDER KÜTAHYALI
İZMİR-Elimdeki CD'ninbirörneği-
ni müzik setine koyarsanız vedinlediği-
niz yer ile kabinler arasında ikizkenar
üçgen oluşrurursanız. setı çalıştırdığınız-
da. karşınızdaki düzlem. bir senfoni or-
kestrasının zengin tınılanyla dolacaktır.
Firmaiann pivasav a sunduğu binlerce
CD arasında. v ukandaki tümceyle eleş-
tirmeye başlayabıleceğim pek çok örnek
bulunabilir: ama böyle bir CD'de İZD-
SO çalıyorsa. onun kültür v aşantımızda-
ki yen bambaşka olacaktır. Geçen yıl da-
ğıtımına başlanan CD'de İZDSO'yu Be-
tin Güneş yönetiyor: seslendirilen yapıt-
lar. Güneş'in alto trombon ve orkestra
ıçin "İzmir" konçertosu (solocu Thomas
Horch) ile Heitor Villa-Lobos'un ••Bac-
hianas Brasileiras" no. 7'sidir.
"İzmir'" konçertosunda müziğin dili
çağdaş; fakat aşırı yaklaşımlar yok; ku-
ruluş açısından da her şey belirgin. Ya-
pıt ilk kez 5 Mart 1993 "te İzmir'de ses-
lendirildi. Besteci. konçertosuna "İz-
mir" adını verme nedenini. disk kitap-
çağındaki yazıda şövle açıklıyor:
u
Geçen me\ sim İzmir DSO'JTI ilk ola-
rak \önetmeye geldiğim-
de. hem bu kenti hem de
orkestrayı çok se\dim.
Onlara olan bağlılığımı
dile getirmek üzere. tam
İzmir DSO'nun ölçüleri-
ne uygun, orkestranın
güçlü yanlarını \ıırgula-
>an bir konçerto tasarla-
dun."
Heitor \'illa-Lobos.
"Bachianas Brasilerias"
başlığı altında dokuz tane
süit yazdı. Btınlardan ye-
dincisi ilk kez 13 Mart
1944 "te Rio de Janeiro'da
çalınmıştı. Her süitte ol-
duğu gibi besteci burada
da bir yandan Bach biçe-
mine bağlı kalırken. bir
yandan da ülkesi Brezil-
ya'nın halk müziğinden
izlenimleri ya da özgün
ezgileri evrensel kılmak-
tadır.
Betin Güneş. konçerto-
sunun seslendirildiği din-
leti için Mart 1993~te İz-
mir'e geldiğinde. yanında
çok usta kayıt uzmanlan v ardı. Amaç. or-
kestramızla bir CD yapılmasıv dt. Kulla-
nılan son model dijital aygıtlar. pis çıkan
seslerin düzeltilmesine bile olanak veri-
vordu. Orkestra voğun bir çalışma vap-
tı. Her iki yapıt birçok kez banta alındı.
Almanva'daki montaj çalışmalarından
sonra elimizde bulunan disk ortava çık-
tı. Kayıt. Atatürk Kültür Merkezi'nde
gerçekleştirilmişti: fakat dinleme sıra-
sında bu durum belli olmamaktadır.
Yapım. hem yorum hem de kayıt açı-
sından ayrıntılı çözümlemelere olanak
veriyor. Bunlarla ilgili bazı izlenimleri
aktarmak istersem. her şeyden önce ste-
reo kayıttekniğininçeşitli güzellikleriy-
le kullanıldığını belirtmeliyim. Sağ ka-
nala yerleştırilen baslardan. sol uçtaki
ksılofona ve arpa dek orkestranın bütün
çalgılarını değişik vönlerden avrıntılı
olarak işitebiliyorsunuz. Budurumdaya-
pımcılar. zaman zaman çekici buluşlar
ortava koyuyorlar.
Örneği n Trombon
konçertosunun ikin-
ci bölümünün başın-
daki girişte. arp ile
piccolo flütün ses
alanının sol ucun-
dan. fagottaki vu-
rumlanisesağkanal
ilemerkezarasından
ve geriden duymak
heyecan vericidir.
Ayrıca eko etkisiyle
kimi çalgılann geri
plandan işittirilmesi
gibi teknikler başa-
rıyla uygulanmış.
İlgi çeken başka
bir nokta da konçer-
toda solocunun ön
yüzeyden değil biraz
geriden gelişi. fakat
yüzeyden duyuldu-
ğu aldatmacasının
yaratılmasıdır. Do-
ğal ki bu durum.
trombonun tını özel-
liğinden kaynaklan-
maktadır.
Yapımda. üfleme ve vurma çalgılar.
net v e dolgun olarak işıtiliyor. Buna kar-
şılık yaylıların tınısı epey mat ve zayıf.
Birinci kemanlar bile yeterince önde de-
ğil. En belirgin örnek. "Bachianas Bra-
sileiras"ın fiig biçiminde yazılmış olan
son bölümünde. sırf yaylılarla yapılan
serimdir.
\'apıma yorum açısından bakıldığında
ise asıl güzellikleri fazla gölgelemeyen
bazı küçük kusurlar göze çarpıyor. Söz
gelimi "Bachianas Brasileiras"ın ikinci
bölümünde (Giga ya da Jig) vurguların
iyi belirtiimesine karşın ritim yönünden
birtedirginlikgözleniyor. Üçüncübölü-
mün (Toccata) başında kemanlann çal-
dığı ezgiyi izleyen staccato pasaj. yete-
nnce temiz değil. Fügde ise temay ı du-
yuran v iyolonseller arasında tam bir ses
temizliğı yok. Hiç kuşkusuz böylesi ku-
surlann irdelenmesi. orkestramızın gele-
cekte ortaya koyacağı daha başka yapım-
lara ışık tutacaktır.
Bu CD'den söz ederken. yakin geçmi-
şin bir olayını da anımsatmak verinde
olur. İZDSO'nun 1983'tekı Italya-Al-
manyagezisisırasındaMünihradyosun-
dabirbantkaydı gerçekleştirilmişti. Ge-
zideki dinletilen yöneten Hikmet Şim-
şek,bukayıttan Kültür Bakanlığf nca bir
LP yapılması için büy ük çaba harcamış.
fakat ödeneğin gecikmesi ve plağı y apa-
cak olan Telde\ firmasının CD'ye dön-
mesi yüzünden girişim başansızlıkla so-
nuçlanmış. hazırlanan 2000 LP bir kena-
ra atılmıştı. Hikmet hocadaki LP'yi din-
ledikten sonra olay ı her anımsayışımda
yüreğim üzüntüyle dolar.
O kaydın bantından günün birinde CD
yapılacağı umudunu hâlâ yitirmedım:
ancak dağıttlmakta olan CD, yakın geç-
mişimizdeki bu olay ın üzüntüsünü azalt-
maktadır. Onu bütün okurlara salık v eri-
rim. Elde edebilmek için zaman y itirme-
den İZDSO yönetimine baş vursunlar.
Böylece müzikseverlerimiz, her hafta
coşkuyia alkışladıklan orkestramızı ev-
lerine de götürmüş olacaklardır. Zama-
nı durdurmayı başaran bu onursal ko-
nuk, her an ve hiç yorulmaksızın kendi-
lerine umudu ve mutlulueu sunacaktır.
MEMET FUAT
Yüreklilik
Önceki pazar Müjdat Gezen'in "Sak Üstünde"s\-
ni okurken takıldı kafama bu konu.
Galileo Galilei yüreksiz bir insan mıydı, Engizis-
yon'a boyun eğmekle ömrünün son yıllarını onursuz
bir kişi olarak mı geçirmişti?
Olay şu:
Galileo Galilei büyütme gücünü 32'ye çıkarmayı
başardığı teleskopuyla gözlemler yapmış. "dünyanın
evrenin merkezinde bulunduğu" görüşünü savunan
Rolemaios'un (Batlamyus) yanıldığını saptamış,
"evrenin merkezinde güneşin olduğu, dünyanın hem
onun çevresinde dolandığı, hem de kendi ekseni
çevresinde döndüğü" görüşünü savunan Koper-
nik'i doğrulamış...
Engizisyon da yakasına yapışmış:
"Sen bızim inancımıza dil uzatamazsın... Dünya-
nın evrenin merkezi olduğu, güneşin onun çevresin-
de dolandığı bizim kıtabımızda yazıyor..."
Ptolemaios İ.S. ikinci yüzyılda...
Kopernik'in doğum ölüm yılları 1473-1543; Gali-
lei'nin 1564-1642...
Herkesin her konuda aklına geleni yapıp söyledi-
ği çağlar değil...
Nitekim Kopernik yıllar süren hesaplar sonunda
ulaştığı görüşlertni yayımlamayı düşünmemiş bile,
önce hazırladığı el yazmalarım yalnızca yakın dost-
larına dağıtmakla yeîinmiş.
Aşağı yukarı yirmı yıl sonra, 1533'te, Roma'da gö-
rüşlerini sözlü olarak Papa'ya anlatma olanağını bul-
muş, olumlu karşılanmış. 1536'da, kendisinden bu
konuda bir kitap yayımlaması resmen istenmiş.
Ama Martin Luther de aralannda olmak üzere. ba-
zı din adamlarmın tepkısi o kadar aşırıymış ki, Koper-
nik ancak yedi yıl sonra, 1543'te, öldüğü yıl yayım-
layabilmiş kitabını.
1611 'de ise bu kez teleskoplu bir bilgin. Galileo Ga-
lilei çıkıyor ortaya...
Önce Papalık Sarayf nda bir konuşma yaparak din
ulularına görüşlerini açıklıyor. teleskopuyla gökyü-
zünü izletiyor...
Gördüğü ılgi büyük...
iki yıl sonra ise güneşteki lekelerle ilgili bir yapıt ya-
yımlıyor. Hem de herkesin anladığı bir dılle. italyan-
ca olarak.
Yapıtta bu lekelerden yola çıkarak Kopernık'i doğ-
rulayıp Ptolemaıos'u çürüttüğünün görülmesı, üni-
versitelerdeki tutucu profesörleri kızdırıyor.
Işin Engizisyon'a duyurulacağını sezen Galilei. Ro-
ma'nın önde gelenlerine mektuplar yazarak durumu
bildiriyor. Bilimin doğruluğunu kanıtladığı şeylere
inanmanın günah ilan edilmesinden doğacak sakın-
caları belirtiyor.
Sonunda kalkıp kendisi gidiyor din ulularıyla gö-
rüşmeye, araştırmaların önünün kesilmemesi için an-
layış göstermelerini, yardımcı olmalarını dilıyor.
Ama Protestanlara karşı Katoliklıği güç durumda
bırakacak bir olayın patlak vermesınden korkan kili-
se. 1616'da, Kopernık'in yapıtını Yasak Kitaplar Lıs-
tesi'ne alıyor. Ayrıca Galilei bu dizgeyi bir daha sa-
vunmaması için özel olarak uyarılıyor.
Floransa yakınlarındaki evine çekilen bilgin 1623'te
kendisine yapılan bir sataşmaya karşı yazdığı kitabı-
nı daha önceden tanıdığı yeni Papa'nın adına sunu-
yor. Çok olumlu karşılandığını görünce de Koper-
nık'in yapıtının Yasak Kitaplar Listesi'nden çıkartılma-
sını sağlamak umuduyla Roma'ya gidiyor.
Bu umudu gerçekleşmıyor, ama Papa'dan iki diz-
geyi (Ptolemaios ile Kopernik dizgelerini) birlikte ser-
gileyen bir kitap yayımlama iznini alıyor. Yalnız sonun-
da Tann'nın her şeyı değişik bıçimlerde yapabılecek
güçte olduğu, neyi, nasıl yaptığının bilinemeyeceği
sonucuna varılması koşuluyla...
Floransa'ya dönen bilgin sekiz yıl çalışarak Ptole-
maios ve Kopernik Dızgeleri Üzerine Konuşmalar
adlı ünlü yapıtını tamamlıyor. Kitap 1632'de öndene-
timden geçirilerek yayımlanıyor.
Sonra?
Evet, sonra neler oldu?
Galileo Galileı'nin yapıtı bütün Avrupa'da beklene-
nin çok üstünde bir ilgiyle karşılandı. Her şey öyle
sağlam kanıtlarla desteklenerek anlatılmıştı ki, sona
eklenen sözlenn hıçbir anlamı kalmamıştı. Papa bil-
ginın bu davranışına öfkelenerek kovuşturma açılma-
sını buyurdu.
Ne var ki izinle yazılmış, denetımden geçmış bir ki-
tabın yasaklanması, uygulamadakı hukuka aykırıy-
dı. Mahkeme dosyasına eski tarihli bir belge eklen-
di. Bu belgeye göre Galılei'nin Kopernik dizgesini, sa-
vunması bir yana. anlatması bile 1616 yılında yasak-
lanmış görünüyordu. Izin bu belge gızlenerek, yanı
izni verenler aldatılarak alındığı ıçin geçersizdi.
1633'te Roma'da yapılan yargılama sırasında Ga-
lilei'nın 1616'da verilmiş böyle bir belge olmadığını
sürekli yinelemesi hiçbir şeyi değiştirmedi. O belge-
deki yasağa uymayıp Kopernik dizgesini anlatmak-
tan suçlu bulundu.
Ölüm cezasına çarptırıldı. Ama görüşlennden ke-
sinlikie vazgeçtiğini bildirirse ölüm cezası hapis ce-
zasına çevrilecektı.
Galilei görüşlerinden vazgeçtiğini bildirdi...
Altmış dokuz yaşındaydı. Papa cezasını ev hapsi-
ne çevirdi.
Floransa yakınlarındaki evinde geçirdiği son dokuz
yılında mekanikle ilgili bir kitap yazdı, teleskopuyla
yeni buluşlar yaptı. Gözlerinin görmez olduğu
1637'den sonra da ölünceye kadar. öğrencilerinin
yardımıyla çalışmalarını sürdürdü.
inancın bilimı sındirdiğini gösteren bu yaşamöykü-
sünü okuyan ya da dinleyen insanlar yıllardır şu so-
ruya yanıt ararlar:
Galileo Galilei görüşlerinden vazgeçmeyip ölümü
göze almalı mıydı?
Siz de bu soruya bir yanıt arayın bakalım nerelere
varacaksınız!..
BUGLIN
Mimarlar Odası Yıldız Dış Karakol Binası
etkinlikleri kapsamında saat 18.00'de Göksel
Gülensoy yönetiminde. "Ayasofya" başlıklı belgesel
video gösterimi izlenebilir. Saat I8.3()'da ise Istinye
Mahallesi Muhtan Mehmet Hançer'in katılacağı
"tstinye Çevremiz' konulu sövleşi yer alıyor.
Taranta Babu Kültür Merkezi'nde bu akşam saat
19.00-20.00 arasında gerçekleşecek şiirakşamının
konuğu Melisa Gürpınar. (0212 235 28 59)
Evrensel Kültür .Merkezi'nde saat 18.00'de A.
Krosava'nın 'Düşler' adlı filmi «österilecek. (0212
243 08 03)
Sahaf Kültür .Merkezi'nde ise saat 19.00'da Oğuz
Özdem'in konuşmacı olarak katıldığı 'Şiirimızde
Işçiler ve İşşizler' başlıklı şiir işliğinc
katılabilirsiniz. (0216 414 75 73)"
Rumelihisan Konserleri nde bu akşam saat 21,00'de
Muazzez Abacı ver alıvor. (0212 265 80 22)