Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
»«
SAYFA
KULTUR 15
ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU
Gizemselflefirbnaiç içe• Aydın Karlıbel, geleneksel piyano ile dijital piyano (korg) ya da • "Korkunç bir çalışmanın ürünü olan teknik hâkimiyeti, nüans zenginliği
elektrikli piyano dediğimiz çaîgılarda klavye ustalığını sergiledi. Konserin ve eseri inceleme becerisi, doğal olarak Ivo Pogoreliç'i diğerlerinden farklı
gizemli ve moderni iç içe taşıyan ortamına en yakışan yapıt ise Avra
Port'ın keman için yazdığı Flatres oldu. Hakan Şensoy'un yorumladığı bu
yapıta Aydın Karlıbel dijital piyanosu ile eşlik etti
Istanbul Müzık Festivali'nin
yoğun günleri arasında Aya tri-
ni'de degişik bir konsere tanık ol-
duk pazartesi gecesi. Aydın Kar-
lıbel geleneksel piyano ile dijital
piyano (korg) ya da elektrikli pi-
yano dediğimiz çaîgılarda klavye
ustalığını sergiledi. Tuşlann üs-
tündesenfonikgezıntileryapabi-
len bestelerinde öğretmeni Ce-
mal Reşid Rey'in melodi anlayı-
şını, düzenlemelerinde ise Cemal
Reşıd Rey'ın zengin armoni an-
layışını uyarlayabılen bir sanatçı,
Liszt, Elgar \e Bach gibi besteci-
ler de kendi yapıtlannı dijital pi-
yanodaki yeni tınıda duysalardı
hoşlanna gıderdı sanınm. Karlı-
bel "in herbiryapıtı "bravura"ni-
teliğinde parlak sağlam teknik
gerektirençalışmalar. Herbirinin
içinde gizemli bir soluk kadar fır-
tınalı birgörkem \ar. Eski tstan-
bul"a dair Üç Tarihi Resim gru-
bundakı üç yapıtın betimleyici
başlıklan (Hezarfen Çelebi'nin
Uçuşu. Dev'in Mezannda ve Fır-
tına) ne olursa olsun her biri aynı
gizemi ve aynı fırtınayı yansıtı-
yor. Ne yazık kı geleneksel piya-
no olarak sahneye neredeyse an-
tika bır saray piyanosu çıkanl-
mıştı. Ses gürlügü Aydın'ın ıçın-
de kopan fırtınaya yetmıyordu.
Dijital pıyanoda yorumladığı
her vapıtta. legato çalmanın bır-
birine bağlı tek solukta bır bütün
oluşturabilmenin tadını yaşattı.
Konserin gizemli ve moderni iç
içe tas.ivan ortamına en yakışan
yapıt ise Avra Port'ın keman için
yazdığı Flatres oldu. Hakan Şen-
soy'un yorumladıgı bu yapıta Ay-
dın Karlıbel dijital piyanosu ile
eşlik etti.
Hasan Şensoy her zamanki
coşkulu ve duyarlı biçemini bu
kez çok modern bir yapıtta ger-
çekleştirebildi. Konserin birinci
-yansı yine Karlıbel'in Halikar-
- nassos adlı bir liedi ile son buldu.
kılıyor. Her piyanist Pogoreliç gibi özgün yorum yapamaz, yapmamalıdır
da. Olağanüstü bir teknik, fizyolojik ve felsefi bir yapı, bezmeyen bir
araştıncılık gerektiriyor bu iddialı çalış"
(Fotoğraf: DEV Rİ.M BARAN)
Seda AraL Çağn Köktekin ve Ce-
mal Atasoy'un şan soloları ile ka-
tıldıklan bu yapıtta Karlıbel piya-
nosuııu romantik bir lied eşlikçi-
sinincoşkusundaçalıyordu. tkin-
ci yan ise Gökçen Koray-Seval
Irmakyönetımindekı TRT Genç-
lik Korosu'nun seslendirısıyle
örülüydü. Ne yazık ki bu gençle-
ri dinleyemeden, konserden ay-
rılmak zorundaydım. Gençleri
destekleyen, genç besteci ve yo-
rumculanmızı ortaya çıkaran ku-
ruluşlarasaygımız büyük. Bune-
denle Türkan Saylan başta olnıak
üzere Çağdaş Yaşamı Destekle-
me Derneğı Türkçağ Vakfı'nı
kutluyoruz. Ve araştınp yenı tını-
lan bızlere ulaştıran Karlıbel.
Şensoy gibi sanatçıları alkışlıyo-
ruz.
Ivo'nun resitali ardından
Istanbul'da her gece bır ya da
birkaç müzik etkinliği yaşanıyor.
Her birini yakalamak artık i>ice
olanaksızlaştı.
Yetışebıldığımiz kadanyla ta-
nıtmaya. izlenimlerimizı aktar-
maya ya da eleştırmeve çalışıyo-
ruz. Işte geçen hafta Istanbul dı-
şında olduğum ıçın kaçırdığım
bir başka resital: 24. Festival'in
beklenen yıldızı Ivo Pogoreliç'
Ivo'yu on >ıl önce dınleyen Is-
tanbullular önce olağanüstü ola-
rak niteledıler. dokuz yıl önce (bır
sonraki festıvaldeldinleyenlerıse
olağan dışı olarak tuttular bellek-
lerinde.
Aradan geçen zamanla. üretti-
ğiCD'lerle Ivoartıkolgunbırpı-
yanist olarak niteleniyor. Onu on
yıl önce dinlemiş ve geçen hafta-
ki resıtalınden etkılenmış bıroku-
rumun yazdığı mektubu sızlerle
pay laşmak istedim:
Leyla Venisey Aktay ısimli oku-
rum, uzun yıllar piyano çalmış.
konservatuvarda Ergican Say-
dam'ın ögrencısı olmuş; sonra
Amerika'da psikoloji okumuş
Halen bir şirkette yönetici sekre-
ter ve aynı zamanda oda müzigi
yaparak müzik dünyasıyla ilgisi-
ni sürdüriiyor
"Bir konserden keyifalabilmek
için müzisyen olmanın gerekme-
diğine inanıyorum. Yeter ki biraz
duygularımıza açık olalım. peşin
hükümlii olmayahm ve konsant-
rasyon yeteneğimizi kullanabile-
lim. Şimdiye kadar gittiğim bir
dolu konserden edindiğim izlenim
şu ki eğer bir sanatçı müzikten an-
layanlan coşturahilmişse. müzik-
le haşır neşir olmayan ama dinle-
mesini bilenleri de coşturmuştur.
Bence gerçek sanat herkese hitab
eder.
İşte I\o Pogoreliç'in 27 ve28ha-
ziran tarihli resitallerinden sonra
her konserde hissedilmeyen yo-
ğun duygular yaşadık. Pogore-
liç'in eriştiği özgürlük, özgünlük
ve renk düny ası tüm salonu esir al-
dı. Miithiş bir parmak hâkimiye-
tinin getirdiği sonsuz renk paleti-
ni cömertçe kultandı. Özellikle
Mussorgsky'nin Bir Sergiden
Tablolar adlı parçasındaki "bek-
lenti veduşuncelı'yürüyüştema-
su o her resmin kendine özgü at-
mosferl seslerin görselliğe dönü-
şiimü: Mozart fantezinindiğer iki
Mozart sonattan ay rılan daha öz-
gü r \e hayalci yaprsı: öte yanda
klasik kalıplı bir sonatın varyas-
yonlu bir sonattan yine tur olarak
farklı çalınışı, ama bunlann hep
bestecinin özellikleri ön planda tu-
tularak yapılışı; en sonunda da
Schumann senfoniketütlerdeser-
gilenen muazzam teknik. sonori-
te...
Belki çok sıcak bir piyanist de-
ğil Pogoreliç. Belki yer yer sertb-
ğe kaçan tınıları var. Belki bazı
nüanslan abartıvor. Belki Mozart
da çağın aynası değildi. Ancak
korkunç bir çalışmanın ürünü
olan teknik hâkimiyeti, nüans
zenginliği \e eseri inceleme bece-
risi, doğal olarak onu diğerlerin-
den farklı kılıyor.
Her piyanist Pogoreliç gibi öz-
gün yorum yapamaz, yapmama-
lıdır da. Olağanüstü bir teknik,
fizyolojik \e felsefi bir yapı, bez-
meyen bir araştıncılık (\ede ken-
di ifadesiyle doğru eğitim ve yön-
lendirme) gerektiriyor bu iddialı
çalış. Ve artık hep uç noktalarda
yaşayan çağımı/da böy le hem uç,
"hem de olağanüstü ölçülü y orum-
lar anyor insan, özgür bir soluk
jçin!"
Say'ın bir söyleşisinden esintilerFazıl Say'ın Nevv England (Boston)
Radyosu'nda yaptığı bir canlı söyleşi
kaydını dinliyorum. Sunucu "tpekyolu"
başlıklı 2 piyano konçertosunun yoru-
mundan iki gün önce Fazıl'ı tanıtıyor
"28 ocak pazar günü saat 15.00'te Bos-
ton Metamorphosen Orkestrası ile Fazıl
Say'ın 2 piyano konçertosunu dinleye-
ceksiniz. Konser programında ayrıca Jo-
seph Suk'un Meditasyon'u ve Çay kovs-
ki'nin 'Serenad'ı yer alacak. Ve Fazıl Say
bu canlı yayındaki konuğumuz." Fazıl'ı
hiç tanımayan. pıyanıstliğini, bestecıli-
ğinihiçbılmeyentarafsızbirkulakladin-
lemeye çalışıyorum, bu söyleşiyı. Türkı-
ye'den gelen Young Concert Artists'in
1995 yılı ödüllerini kazanmış bir sanat-
çı. Buödüllerdenbiriside Metamorpho-
sen Oda Orkestrası 'nın solisti olarak çal-
mak! Bu nedenle Boston"da ve çalacagı
yapıt kendi konçertosu. Radyo progra-
mına 'Haydn sonat' ile başlıyor. Lıszt-
VV'agner Isolde'nın Aşk Ölümü. ardın-
dan Debussy nın "Sular Altmda Kalmış
Katedral'ı ile devam edıyor. Bunlann
her bınni knstalıze bır tuşe ile ımge gü-
cünün renkpaleti içinde çalıyor. Derken
söz kendi bestelenne geliyor. Burada ıl-
ginç bir saptaması var Fazıl'ın. Gelenek-
sel ile çagdaşı birleştirme çabası. Her
Geleneksel ile çağdaşı birleştirme çabası.
konuda bu çabanın altını çizıyor. Anka-
ra Konsersatuvan'ndaki eğitiminden söz
ederken (sanınm İlhan Baran'a degine-
rek) "Modern bestecilerin. örneğin Mes-
siaen'in, Dutilleu\'nun öğrencisi olmuş
öğretmenlerim vardı" diyor. Bu zincirle
geleneğın moderne bağlandığını yaşa-
mış Bartok'tan da öte bir modernızm bu
Fazıl'a göre. Anlaşılan gelenegin tanıdık
Say, her konuda bu çabanın altını çi/iyur.
ezgi çizgilenyle sunulması degil. ritmik
gücünü koruyarak soyutlanması. Sonra
Anadolu'nun makamsal v e ritimsel zen-
ginliklerinden söz edıyor. Yalın, ama
açık ve anlaşılır bır Ingilızce ile **Halk
müziğimi çok iyi öğrendim. Ama ben de
kendimeözgü yolu seçtim. Kompozisyon-
lannıda ritim, metodiyi aşan bir etken.
Karmaşık Anadolu ritimlerini çağdaş bir
görüşle sunuyorum." Ritimsel özelliğı
örneklemek için "Nasreddin Hoca Danv
lan'nı seslendiriyor. Ancak bu kadar
açıklama ı^ığında dinlemeye çalışıyo-
rum danslan. Tarıhle günümüzü Dogu
ile Batı'yı birleştiren yeni renkler bulu-
yorum.
Sunucu bu danslarda caz ögeleri de
duy unca, **Sen ay nı zamanda bir caz pi-
yanistisindegil mi" dıye soruyor. Fazıl ise
telaşla reddediyor bu nitelemeyi: "Ben
caz pivanisti değilim. Caz çalıyorum, ama
kendim için." Sonra sözcük haznesi yet-
tigi kadar caz öğesini nasıl bir çeşnı ola-
rak kullandığını, modern müzikte bu
öğenin de zamana göre uyarlanmast ge-
rektiğini savunuyor.
Ve hemen örnek v eriyor Paganini'nin
unlü kaprisi üstüne caz biçemindeki çe-
şıtlemeleri. Sunucu biraz şaşkın soruyor:
-Şu çok bildiğimiz. en ünlü kapris mi?"
Evet. o çok ünlü kapris, tarihte üstüne en
çok çeşitleme yapılmış tema! Bu kez de
Anadolu ritimlen ile caz ögesi bırleşmiş
ve Fazıl Say'ın süzgecinden geçmiş şek-
lıyle ortaya çıkıyor Ve sunucu programı
kapatırken bu çok boyutlu. çok yönlü ye-
tenegi programına konuk etmenin sevin-
cini gizlemiyor. Programı keşke iki katı
uzun olsaydı. Biraz daha uzun konuşup
biraz daha dinleyebilseydi Fazıl'ı. Önü-
müzdeki yıllarda onu yeniden Boston'da
görmeyıdilıyor. Dinleyıcılerinede pazar
günkü konseri kaçırmamalarını öğütlü-
yor. Bu satırlar dün akşam gazetemızde
dizgiye girdiğı sıralarda Fazıl Say. Valen-
cia Orkestrası eşliğinde 'tpekyolu' baş-
lıklı ikinci piyano konçertosunu seslen-
dirmekteydi.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Yazınsallık"Yazın bir yana, yazınsallığın da bütünüyle biçime
bağlı olduğu, bence biraz kuşkulu" demiştırr, geçen
yazımda.
Felsefe, ruhbilim, ya da toplumbilimden bağımsız
bir bilim olması öngörülen yazınbilimin inceleme ko-
nusu, tümüyle "yazın"değil, bir söze "yazınsallık" ka-
zandırdığı varsayılan "biçim" öğesidir.
Yazını içeriğiyle felsefe, ruhbilim ya da toplumbilim-
den koparmak özel bir çaba ister. Bu tür çabalar ise
bir görüşe örnek yaratmaktan öteye geçmeyen so-
nuçlara ulaşır.
Yazın her zaman yazınbilimin yanı sıra felsefenin,
ruhbilimin, toplumbilimin de konusu olacaktır. Bunu
önlemek için yasak koymak gerekir. Özgürlükçü yö-
netimlerde bu yola sapılamayacağına göre tıpkı tu-
tumbilim alanında olduğu gibi çıkar sağlayarak yapı-
lan birtakım yönlendirmelerden öteye geçılemez.
Evet, yazın böyle...
Ama yazınsallığın da bütünüyle biçime bağlı oldu-
ğu, bence biraz kuşkulu...
Salt biçimiyle yazınsallık çerçevesine giren yapıtlar
çoktur. Şairier kullanıla kullanıla içleri boşaltılmış söz-
leri bile biçim ustalıklanyla şiir katına çıkarırlar.
Örnekse bülbülün güle âşık olduğu ilk yazıldığında
okuyanlara heıtıalde çok şiirsel gelmiştir. Ama böyle-
sine şiirsel bir benzetme bile yınelendikçe yıpranır, şi-
irselliği uçup gider. Sözcükler bir anlam ıletmez olur.
Ünlü bir şiirden dört dize:
Bir gamlı hazânın seherinde
Isrâra ne hâcet yine bülbül?
BU, kalbimizin bahçelerınde
Cân verdi senin söylediğin gül!
Bu içi boşalmış sözlerden günümüzde kimsenin et-
kileneceğinisanmıyorum. Buşıırdehoşagıden bır ya-
zınsallık varsa bütünüyle biçimden geliyor. Ölçü, uyak,
sesler, vurgular...
Gene güllü bülbüllü iki dize:
Bülbül güle gül gül dedi gül gülmedi gitti
Bülbül güle gül bülbüle yâr olmadı gıttı
"Gül" ile "gülmek" sözcükleri kullanılarak yapılan bu
oyunda "/, ü, g, b, ı, e, d, t" harflerı en çoğu on dört,
en azı dört kez olmak üzere yineleniyor... On üç kez
"ü/"sesi duyuluyor, yedi kez "gül", üç kez "bülbül" ge-
çiyor...
Bu ikilikte yazınsallık söz konusuysa. gizini biçim-
de aramalıyız. içerikle bır ilgisi yok. içenğı yok çünkü.
Sözcükler boşaltılmış. Okuyanda bir çağrışım yapmı-
yoriar.
Şiir sanatı bu noktada müzik sanatına çok yakın...
Ama sözcükler her zaman anlamlarından böylesi-
ne soyutlanarak girmiyorlar şıirlere...
Hele öykü ile roman gibi anlatı sanatlarında, duşün-
cenın iyice öne çıktığı dönemde. hepsinın birbırıne
karışmasıyla biçimlenen çağcıl karma türlerde, söz-
cükler kesinlikle çağnşımsız değiller...
Aslında içerik ile biçim ayn çalışmıyor. Biçim denen
kaba içerik doldurarak yazmıyoruz. Öyle de yazılır.
yazılmıştır, yazılıyordur. Ama genellikle içerik ile biçim
birlikte oluşuyor.
Biçimin kalıplaşma isteği hep duyulsa da içeriğın
ilerleme, gelişme, daha çoğunu anlama, algılama, yo-
rumlama, yansıtma özlemi ağır basıyor.
Dünya değiştikçe, insanlar arası ılişk:ler değıştikçe,
duygular, düşünceler değiştikçe. sanatların ıçerikleri
dedeğişiyor. Sanatçılarabüyükkolaylıklaryaratanbı-
çimsel kalıplar kınlmaya, yenilenmenin, değişmenin,
özgürleşmenin gücü anlaşılmaya başlanıyor.
Bugün, "Bülbülgüle âşıkmış" diye gırıştınız mı, din-
leyecek insan bulamazsınız. Acaba o sözcüklerle ya-
ratılan müziğe benzer bir müzik yaratsanız ilgi çeker
mi? Hiç sanmıyorum. Ustalığınız övülebilır. ama se-
veniniz pek olmaz.
Demek ki biçimin getırdiğı yazınsallık da içerikle bir-
likte değişiyor. Bu ikisi birbirine çok bağlı...
Bir de ünlü "Davet" şıiıınden iki dize okuyalım:
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu şiirin yazınsallığı da büyük oranda bıçımınden
geliyor, özellikle de iç biçiminden, ımgelerinden... Ama
sözcükler çağnşımsız değiller: Yoğunlaştırılmış bır top-
lumbilimsel, hatta siyasal bildiri taşıyorlar.
Okuyanlar şiirin bıçımsel etkisınden önce bu bildi-
rinin çağrışımlarında yaşıyorlar yazınsallığı. İç biçimin
katkısını hiç düşünmeden.
Şiiri bırakıp öbür yazın türlerı üzennde durursak ya-
zınsallığı sağlamada içeriğın payının arttığını görürüz.
Bu bakımdan özellikle Sart Faik aydınlatıcı bir ör-
nektir. Halikamas Balıkçısı da öyle..
Sait Faik'in ya da Halıkarnas Balıkçısf nın öyküle-
rinde yazınsallığı sağlayan nedir?
Salt biçim mi, yoksa içeriğin de, daha açık soyler-
sek, anlattıklannın, duygularının. düşüncelerinin. coş-
kularının da, bir katkısı var mı yazınsallıklarına?
Ben ikisinde de içeriğin ağır bastığı kanısındayım.
Kudsi Ergüner'in 'Geleneksel Türk Müzigi' başlıklı konseri bugün saat 19.00'da Aya Irini'de
4
Müziğin özünün bozulmasına karşıyım
9
BUGUN
GÜLERÇETİN
Geçen hafta AKM'de bir
Rembetıko dınletisı sunan
Kudsi Ergüner. 24.
Uluslararası İstanbul Müzık
Festivalı kapsamında bugün
saat 19 00'da Aya İrım'de
'Geleneksel Türk Müzigi'
başlığıy la konser verecek
Dedesı Süleyman Ergüner v e
babası Llvi Ergüner gıbı
neyzen olan sanatçı. Türk
müzığniın ve kültürünün
geleneksel değerlerinden
-evTensel değerlere uzanan
yolda yürüyor. Ergüner'le Türk
müzığı \e çalışmalarıyla ılgilı
konuştuk.
- Türk müzigini evrensel
boyutlara taşıyorsunuz:
geleneksel müzigi
evTenseüeştiriyorsunuz. Sizin
için geleneksel ve ev rensel
kavramlan ne ifade ediyor ve
geleneksdden e\ rensele ulaşma
süreci nasıl gerçekleşiyor?
ERGÜNER- Aslında'ev rensel
kavramı yanlış anlaşılıyor.
EvTensel denınce ınsanlann
aklına AvTupa geliyor. Küre
şeklınde biçımlendınlen dünya
hantalanna bakınca A\Tupa
aslında küçük bır kesıt sadece.
Bu yanlış anlamanın ve
ıfadenin altmda da hiç
olmaması gereken birtakım
gerçekler var. Bu gerçeklenn
başında da polıtık \e kültürel
etkenler geliyor Bır de ulaş.ım
etkenı var tabıı. Bugün
Amenka'da doldurduğunuz bır
kasetı rahatlıkla Istanbul'a
veya Adana'ya
ulaştırabıliyorsunuz. ama
tstanbul'da doldurduğunuz her
kaset Adana'ya ula>amı\or.
Benımevrensellıkten
anladığım elbette bu
gerçeklenn ötesınde bir şey.
Bugün değerlen algılay ışımız.
kültürel çerçevelerden ve
içinde yaşadiğımi7 ortanıdan
etkilenıyor. Örneğin 'ney', bıze
hemenramazanıçağnştınyor.
Aynı şekilde org da bır
Avrupalıya pazar sabahları
temız kıyafetlennı giyıp
ailesıyle kahvaltı edışıru. sonra
da kılıseye gıdışını çağnştınr.
Eğer Türk kültürüne çok uzak
olan. tamamen bızim
çerçevelenmiz dışında yaşayan
bır Japon benım ney
müzığımden dını mesajlar
alabılıyorsa ben evrensellığı
yakalayabılmışım demektir.
- Mev levi, harem. saray,
geleneksel ve dini müzigi çeşitli
festhalleıie dünyaya tanıttınız.
Fakat Türkiye bugün bir
yandan Batılılaşmaya çabşıyor.
bir vandanda bunu
engellemeye çalışan siyasi
oluşumla mücadele ediyor. Bu
konuya tepkiniz nedir?
ERGL'NER- Benım aslında bır
şeylerı düzeltme ıddıam yok.
Türkıye'de bugün müzık.
gruplann elıne terk edılıyor.
Tercıhler politik görüşlere. bır
gruba aıt olmanın
gereklıliklenne göre yapılıyor.
Örneğin hepimız senelerce
Ruhi Su dinledik. ama aynı
müzıgi yapan Kasımpaşa
Tekkesı'yle hiç ılgılenmedik.
Halbukı iki grubun da
malzemesi aynı Bınni seven
ötekinı de sevmeli. Benım
müziğimi her iki grup da
seviyor.
- Türk müziğindeki sentez ve
çokseslilik çalışmalannı nasıl
değerjendiriyorsunuz?
ERGLNER-Bukonularda
bazı zorlamalar \ar. .-Vşık
\eysel Tzun İnce Bir
^'oİday^n1• demıştı Esin
Afşar kalktı, bu müzıği
tekrar vorumladı. herkes
bay ıldı. "Aman ne güzel olmuş.
müzik güncelleşmiş" dedı.
Ama o müzık artık Âşık Veysel
değıl. Ben müziğın
güncelleştirme adma özünden
uzaklaştınlmasına karşıy ım.
Müzık ilk. oluşumundakı o ılk
zevkı taşımalı.
- Avrupa'da Türk müziğinin
evTenselleşmesi için çaba
harcıyorsunuz. Bu
çalışmalannız Türkiye'de
yeterince yansıyor mu ?
ERGLNER- E\et. birtakim
çalışmalanmdan sonra aynı
amaçlı veya benzer bazı
çalışmalar da Türkiye "de
gerçekleşiyor. Örneğın
Almanyada doldurduğumuz
"Tamburi CemiF kasetını ıkı ay
içinde Türkıye'de görmek benı
çok memnun ettt Flemenko
çalışmamız ve 'Tarih Boyu
Hoşgörü' başlıklı
çalışmamızdan sonra
Türkıye'de benzer çalışmalar
ortava çıkınca da çok mutlu
oldum.
-1991 'de Türk müziğinin
Doğu-Bah arasında
bocaladığını ve müziğimizin
vavaşyavaş
dejenere olduğunu
sö> lemiştiniz. Bu süreç içinde
bozulmanın engellenmesi
konusunda bir şeyler yapılıp
yapılmadığını degeriendirir
misiniz?
ERGÜNER-Aslında bu.
engellenmesi hemen hemen
ımkânsız bir süreç.
Deıenerasyon, özelllikle büyük
şehırlerde görülüyor. Taşravla
kentlının bütünleşmesıne
ınıkân yok. Klasik sanat ve
edebıyat aslında elıt kısımın
sanatı. edebıyatıdır. Popülanze
edılemez. Popülanze edılırse
de dejenere olur. Türkıye'de
elıt insanlar sanatla.
edebıyatla ilgilenmiyor
Keşke ılgılenseler. Ö
zaman klasik sanat
müzığı. Biilent Ersoy
gibi sanatçılann
elınde dejenere
edılıp ganp
şovlara
dönüşmezdı ya da Bülent
Ersoy. sanatı usulüne
uygun bir şekilde ıcra
ederdı. Bu özellık.
sadece Türkiye için
geçerlı değıl.
Avrupa'da köylüler.
Mozart veya Bach
dinlemezler. zevk de
almazlar. ama kımse
de kalkıp Bach'ı.
Mozart'ı onlara
beğendırmek için
klasik eserlen
bozmaz.
3. ULLSLARARASI İSTANBL L CAZ
FESTİVÂLt, bugün saat 20.30'da Cemıl Topuzcu
Açıkhava Sahnesi'nde gerçekleşecek olan \ew
Orleans Gecesi ile başlıyor. Bu etkinlık kapsamında
sahneye Olympıa Brass Band. Rockın Dopsıe Jr ve The
Zydeco Tvvisters çıkıyor.
ENKA VAKFI KÜLTÜR FESTlVALİ kapsamında
saat21.15'te Istanbul Yaylı Sazlar Quarteti'nin konseri
yer alıyor.
AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.00'de I. Bergnıan'ın
yönettiği 'Cnes And Whıspers' adlı fılm. vıdeodan
gösterilecek.
EVRENSEL KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
18.00'de Şerif Gören'in yönettiği "Yol" adlı film
gösteriliyor
TARANTA BABL' KÜLTÜR SANAT MERKEZİ
ETKİNLİKLERİ kapsamında saat 19.00-21 00
arasında Tuğrul Tanyol'un şıır dınletisi yer alıyor.
Nesin Vaktı Denneği'nin paneli
• Kültür Servisi - Bugün saat 18.00"de AKLM Konser
Salonu'nda "Günümüz Türkiyesi'nde Aydınlann
Sorumluluğu" konulu birpanel düzenlenıyor. Panele
konuşmacı olarak Akın Birdal. Oral Çalışlar. Müjdat
Gezen. Gencay Gürsoy. Ertuğrul Kürkçü. Alı Nesın
ve Ufiık Uras katılıyor.
Aziz Nesin anılıyor
• Kültür Ser\isi - Aziz Nesın ölümünün binncı
yılında, katıldığı son etkınliğin yapıldığı mekân olan-
Izmır'in Çeşme ilçesınin Alaçatı beldesındekı Dost
Kitabevi'nde anılıyor. Ölümüne birkaç saat kala
imzaladığı kitapların. okurları ve sevenleriyle
çektirdiği fotoğraflann sergıleneceğı anma
gününde. kalp yetmezlığı sonucu kaybettiğımız
yazann kaldığı Çeşme Çıftlik Köyü Kardiya
Öteli'ndeki odasına karanfil bırakılacak. Dost
Kıtabevi sahibı Ömer Önal. "Nesın \akfı Başkanı"
Alı Nesin'le görüşerek anma için ızın aldıklarını ve
muhtemelen vakıf öğrencılerınden bırının törene
katılarak Nesin'le geçen günlerinı anlatacağını
kaydetti.