Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
AB üyesi ülkelerden ithalat arttı, ıhracat ve yabancı sermayede beklenen patlama gerçekleşmedi
GB, gerçek yüzünü gösterdi• Türkiye, Almanya'nın en
cok ihracat yaptığı ülkeler
arasmda 20. sıradan 17.
jıraya yükseldi ve
Almanya'dan ithalatı 1994
yılına göre yüzde 44 arttı.
• 1996 yılının ilk 5 ayında
778 milyon dolar olan
yabancı sermaye izni, bu
yılın aynı döneminde 623
milyon dolara geriledi.
Bunun 198.4 milyon doları
sermaye arttınmından
kaynaklanırken. yeni
yatınmlar yalnızca 123.4
milyon dolarda kaldı.
• İlk 5 ayda, geçen yılın
aynı dönemine göre toplam
konfeksiyon ve tekstil
ihracatı yüzde 1 arttı.
Ihracat patlaması beklenen
tekstil, deri, cam, seramik
ve gıda maddelerinde
büyük artışlar
gerçekleşmedi. İlk 5 ayda
ihracat. konfeksiyonda
yüzde 2, deri ve deri
mamullerinde yüzde 21
geriledi.
ÖZGÜR fLüSOY
AB ile Türkiye arasında ger-
çekleştirilen gümrük birliğinin ilk
altı ayı, siyasilerin vaat ettikleri-
ni getirmedi. Türkiye Araştırma-
lar Merkezi (TAM) tarafından ha-
zırlanan "Gümrük Birfiğinin İlk
Altı Ayı" başlıklı raporda, Türki-
ye'nin yabancı sermaye girişinde
ve başta tekstil olmak üzere ihra-
cat beklentilerinde "umduğunu"
bulamadığı, buna karşın AB ülke-
lerinin Türkiye'ye ihracatında cid-
di sıçramalar yaşandığını ortaya
koydu.
Merkezi Almanya'nın Essen
kentinde bulunan TAM'ın hazır-
ladıgı raporda, ihracatın ithalaüa
aynı hızla artmayacağının. özel-
likle Almanya ile olan ticarette
belirgin hale geldiği ifade edile-
rek, 'Türkiye, Almanya'nın ihra-
cat yaptığı ülkeler arasında 20. sı-
radan 17. sırava y ükseldi. Türki-
ye'nin Almanya'dan ithalatı 1994
yılına göre, yüzde44 oranında art-
tı" denıyor.
Yabancı sermaye girişinin ise
beklenenin tersine artmadığı kay-
dedilenraporda.şu saptamalara yer
\eriliyor:"V'abancı sermaye izin-
leri toplamı 1996 yılının ilk 5 a> ın-
da 623 milyon dolar oldu. Geçen
AB Koordinasyon Kurulu Başkanı Ali Tigrel
'Türkiye tedbirsîz davrandı'
ANKARA (AA)- Başbakanlık
Başdanışmanı ve Avrupa Birliği
(AB) Koordinasyon KuruJu
Başkanı Ali Tigrel, gümrük
birliğinin işleyişine gölge
düşürecek. değişik yorumlara yol
açacak tasamıflarda bulunmamak
gerektiğini bildirdi.
Yurtdışından kredili yapılan "mal
nıukabtti, vadeü akreditifve kabul
kredUTithalatta yüzde 6 fon
uyguiamasına ilişkin görüş bildiren
Tigrel, Merkez Bankası'nın
açıkiamasına göre bu
düzenlemenin, içerden sağlanan krediler ile
dışardan sağianan krediler arasındaki
dengesizliği gidermeye yönelik oldugunu
söyledi. Bunu AB'den yapılan ithalatı caydmcı
bir yaklaşım şeklinde
değerlendiımemek gerektiğini ifade
eden Ttgrel, şunlan kaydetti:
u
Bu tür açıklanıalar yapılmadan
önce AB'ye detaylı bilgi verilsejdi, o
zaman bu olay bu kadar
abartılmazdı. Bu karan, dolayb da
olsa eş etkili vergı olarak
yorumlayanlar da çıkaeaktır. Eger
AB ve GATT çerçevesinde eş etkili
vergi olarak nitelendirildiği için
sıfırlamak zorunda kaldıysak,o
zaman da içerdeki kesintiyi de
sıfıriamak gerekmez miydi?"
Tigrel. devletin gelire ihtiyacı oldugunu ve
bunun gözardı edilemeyeceğini de belirtirken,
"Belki de bu kesintinin kaJdırılmanıası iazun
idi** dedi.
yılın aynı döneminde ise 778 nıil-
yon dolaıiık yabancı sermaye izni
verilmişti. Vabancı sermave izin-
lerinin önemli bir bölümii (198.4
milyon dolar) sermaye arttırımı
olarak gerçekleşirken. yeni yatı-
rımlar yalnızca 123.4 milyon do-
lar düzev inde kaldı.
İhracatçı birliklerinin verileri-
ne göre y ıfın ilk 5 ay ında, geçen y ı-
lın ay nı dönemine göre. konfeksi-
yon \e tekstil ihracatı yüzde 1 ora-
nında arttı. İhracat patlaması bek-
lediği testil, deri, cam. keramik ve
gıda maddeleri sanay üerinde bü-
yük ihracat artışları gerçekleşme-
miştir. Türkiye İhracatçılar Mec-
lisi'nin verilerine göre, 19% yılı
ilk 5 ay ı bir önceki yılın ilk 5 ay ı-
na göre hazırgiy inı ve konfeksiyon
ihracatındayüzde2'lik deri ve de-
ri mamullerinde yüzde 21'lik ge-
rileme görülmüş, tekstil ve ham-
maddelerinde yüzde 11 lik artış
tespit edildi"
Raporda. GB'nin işleyişinde-
ki temel sorunlar şöyle sıralanıyor:
•GB'nin işlerlik kazanması-
nın önündeki asıl engef AB'nin
Türkiye'ye karşı genel yaklaşı-
mındaki olumsuzluklann gideri-
lememiş olmasıdır. GB'nin Tür-
kiye açısından olumlu sonuçter
getirebilmesinin önündeki engel-
lerden biri Türkiye'deki politik is-
tikrarsızlıktır.
•"Kurumsal işbirliği süreci"
henüz başlatılmamıştır.
•AB ülkeleri tek bir "transitbel-
geyle"tüm dünva ülkeleri arasın-
da hareket kabiliyetıne sahipken,
Türkiye bu kolaylığa ulaşamamış-
tır.
•AB. Birlik üyesı olmayan A\ -
rupa ülkeleri ve doğu Avrupa ül-
kelerinden aldıgı mallan AB kay-
naklan mallar statüsünde kabul
ederken. Türkiye söz konusu ol-
duğunda bu geçerli değildir.
•"Ön bildirim mekanizması"
çalışmadığından AB Türkiye")e
bildirmeden antidamping uygu-
lamaları başlatabilmektedir.
•Gümrük yasası, fikri mülki-
yet yasası gibi mevzuat uyumla-
rı gerçekleşmemiş. Özel Tüketim
Vergisi henüz yasalaşmadı. Re-
kabet Kurulu oİuşturulamadı.
Türkiye ile AB arasında demir-çelik anlaşması Brüksel'de imzalandı
AB'ye demir-çelik ihracatı artacak
ÖZGENACAR
A.NKARA-Türkıye ile A\rupa Bırliğı ara-
sında dün Brüksel'de imzalanan bir anlaşma.
Türkiye'nın bu ülkelere daha çok demir-çelik
ürünü b.atmasına olanak vereek. Avrupa Birli-
ği. demır-çelık ürünîerındekı vergıyı hemen sı-
fırlarken Türkıye temel 142 maddede gümrii-
gü üç y ılda aşamalı olarak kaldıracak.
1970'te Türkiye ile o zamankı adıyla Avru-
pa Ekonomik Topluluğu arasında ortaklık ilış-
kılerinı düzenleyen Katma Protokol ile birlık-
te 'A\rupa Kömür-ÇelikToplulugu'na(AKCT)
giriş anlaşması da öngörülmüştü. AKCT an-
laşmasına işlerlik kazandırmak amacıyla An-
kara ile Brûksel arasında 1994"te başlavan gö-
rüşmeler bir anlaşma metnıne bağlanarak 21
Aralık 1995'te parafe edilmıştı. 6 Mart 1995
tarihlı Türkiye-AB Ortaklık Konsey i kararının
ek tavsiye kararında öngörülen ve dün Brük-
sel'de imzalanan bu anlaşma 1996'da yürürlü-
ğe giriyor.
Demir-çelik ürünlerının Türkiye ile toplu-
luk arasında serbest ticaretını öngören anlaş-
manın kapsamı özetle şöyle:
1. Kömür dahil. -sadece tek aşamah üretim
işlemınden geçmiş demır-çelıkten mamul. ham
ya da ara- AKCT ürünlerıne uygulanan güm-
rük \ergı \e resımleri ile ötekı eş etkili vergi-
leryürürlükten kaldmlıyor.
2. AB. Türkiye çıkışlı demir-çelik ürünle-
rindegümrük vergilerinı sıfırlıyor.
3. Türkiye ise gümrük vergilerinı. anlaşma-
dayeralan 142 uzun \ealaşımlı çelık ürünle-
rinde aşamah olarak 3 yıl içınde, ötekı ürün-
lerde ise yürürlük tarihinde sıfırlayacak.
4. Aşamalı indınmegıren ürünlerdekı ilk > ıl
ındırimlen. mamul. yarımamul ve hammadde
dengesı göz önünde tutularak 1996 yılı ithalat
rejıminealınıyor.
5. Anlaşmanın. serbest ticaret anlaşması ni-
teliğinde olması nedeniyle Türkiye. üçüncü
ülkelere karşı AB'nin Ortak Gümrük Tarife-
si'nı uygulamakla yükümlü olmayacak.
6. Tercihlı düzenlemelerden sadece AB ve
Türkiye çıkışlı ürünleryararlanacak. Çıkışsap-
tanmasına ılışkın kuraîlar anlaşmanın ekinde-
kı protokolde öngörülüyor.
Tûridye'ye avantajlar
Anlaşmanın Türkive'ye sağlayacagı avan-
tajlar ise şu noktalarda özetleniyor:
1. AKCT kapsamındaki Türk demir-çelik
ürünleri de tıpkı Gümrük Birlığı Anlaş-
ması 'ndaki ötekı ürünlere uvgulanan tavizb
rejime tabi olacak.
Şu anda ihracatımızda düşük bir paya sahıp
olan demir-çelik ürünlerinde ihracat artışı sağ-
lanacak.
2. Türk üretıcilerine, Avrupa pazarlarında
ötekı 3. ülkelere karşı birmarj yaratılacak.
3. Türk demir-çelik ürünlerinın AB'ye ıh-
racında mıktar kısıtlamalarına maruz kalması
önlenecek.
AKCT ürünlerinde
Türkiye'nin genel ve AB
İle ticareti (milyon dolar)
•1 Ihracat toplamı
1 AB ve EFTA payı (%)
• ithalat toplamı
1 AB ve EFTA payı (%)
1994
1.948
7
2.235
45
1995 İ
1.493 :
3-238 » 1
44 ffr*
İmzalanan demif-çelik anlaşması AB pazannı açacak.
Trafikte yaptığımız hatalar
HI
er gün onlarca kişinin trafik kazalannda
öimesi, bunlardan kat kat fazla insanın
da yaralanması ve sakat kalmasının su-
çu "trafik canavarı'' denilen uydurma bir ki-
şiliğe yükleniyor. Kazayı ben yapmadım, sen
yapmadın, trafik canavan yaptı!
Böylece sorumluluk üzerimizden gitmiş
oluyor. Herkes trafik canavarından şikâyet
ediyor, öyle ki sanırsınız bu şikâyetçi insan-
lann hepsi trafik kurallanna uygun araba kul-
lanıyor. Hayır. ne yazık ki trafikteki sürücü ya
da yayalar içinde trafik kurallanna bütünüyle
uyan neredeyse yok gibi.
Belediye otobüsüyle yolculuk yaparken
araç surücülerine bakıyorum. içlerinden birta-
nesi direksiyonu doğru şekilde tutuyorsa on
tanesi de yanlış tutuyor. Üçe çeyrek kala ile
ikiye on kala arasında tutulması gereken di-
reksiyon simidinin bundan başka her türlü
şekilde tutulduğunu görmek mumkün. Tek
elin kullanıldığı her türlü tutma biçimi yanlış.
Direksiyon simidinin kollarından tutmak yan-
lış. Direksiyonun altından tutmak yanlış (be-
şe yirmi beş kala!). Direksiyon dogru tutulmaz-
sa oluşabilecek acil bir durumda otomobili is-
tenildiği gibi yönlendirmek mümkün degil.
Acil durum her ana oluşabilecekmiş gibi uya-
nık ve hazır olmamız gerekir.
Sürücü koltuklarının ayarı insana saç baş
yolduracak cinsten. Her yaştan sürücüler,
özellikle de "delikanlı" gençlerimiz koltukla-
nnı sanki araba kullanmak için değil de uyu-
Renault Clio yenilendi
G
eçen yıl Türkiye'desatışa sunulan Renault Clio'nun yeni mo-
deli daha üstün özellikleriyle sunuldu. Daha önce piyasa-
da bulunan 1.4 RT'ye ek olarak yeni modelin daha güçlü
1.8 RSİ versiyonu da ithal ediliyor. Yeni modelin kasası güçlendi-
rilmiş ve fren sis-
temi de artık da-
ha güvenli. Ara-
cın ön tarafı (mo-
torkapağı.farlar
ve hava girişleri)
bütünüyle yeni-
den tasarlanmış
ve ek sis farları
yerleştirilmiş.
Gövde rengi
tamponlara ek
olarak arkada
üçüncü fren lam-
bası göze çarpı-
yor. Aracın içinde
hissedilen değişiklikler ise geliştirılen ses yalıtımı, kumaş kapı içi
döşemeleri ve yeni iç döşeme. 1.4 litrelik Clio 80 beygirlik moto-
ruyli 175 km/s son hıza ulaşıyor. Sıfırdan 100 km/s hıza ulaşma
süresi 11.2 saniye oian 1.4 RT'nin 90 km/s hızda 100 km'deki ya-
kıt tüketimi ise 5.2 litre. 1.8 litre hacminde ve 110 beygir gücün-
de motora sahıp Clio RSİ ise sıfırdan 100 km/s hıza 8.9 saniye-
de ulaşıyor ve son hızı da 195 km/s. RSI'nin 90 km/s sabit hız-
daki yakıt tüketimi 6.2 litre. Clio 1.4RTninfiyatı 1 milyar 164 mil-
yon lira, 1.8 RSI'nin fiyatıysa 1 milyar 567 milyon lira. (Resim)
ERKAN ALT1NSOY
mak için ayarfıyorlar. Koltuk arkada oturanı sı-
kıştıracak kadar yatınlmış, eller güç bela di-
reksiyona değiyor. Doğru bir koltuk ayarı ya-
pıldığında, omuzlar koltuktan kalkmadan bi-
lekler direksiyonun üst bölümüne dokunabil-
melidır.
Trafikte doğru yapanı pek bulunmayan di-
ğer bir şey de arka sis farlarının kullanımı. Bu
farlar sadece görüş mesafesinin çok azaldı-
ğı ve normal farlann yetmediği durumlarda kul-
lanılır. Diğer durumlarda kullanılmaz. Kullanı-
lırsa, en azından arkadan gelen sürücüleri
"sinireder". Bu defa hiç kimse için iyi bir du-
rum değildir. Arkanızda bulunan sinirti birsü-
rücünün size çarpma olasılığı "sinirsiz" bir
sürücüye göre kat kat fazladır. Bu farlar ge-
reksiz yere kullanıldığında arkadakilerin göz-
lerinı yorar ve onlar da farlannıza bakmamak
için ellerinden geleni yapar. Aynca, bu sis far-
lannın şiddetinden fren ışıklannızın görülme
olasılığı da azalır. Bunun da sis farlan yanan
KISA... KISA...
• OPET'in istasyon
sayısı 400'e yaklaştı.
Izmir Aliağa'da hizmete
girecek petrol dolum
tesisinin yanısıra her ay
açılan istasyonlarla
OPET gittikçe büyüyor.
Türkiye pazannda
yüzde 5.2'lik bir payı
olan OPET, 74 bin
tonluk depolama
tesisleri ile ülkedeki 3.
büyük kapasiteyi elinde
bulunduruyor.
• General Motors'un
kân yılın ikinci
çeyreğinde yüzde 17
azalarak 1.9 milyar
dolar olarak gerçekleşti.
Ancak bu rakam geçen
yılın aynı dönemine
göre küçük bir artış
anlamına geliyor.
• Ford gelirlerinde
umut verici bir artış
oldugunu açıkladı.
Bunu sağlayan daha
çok finansal hizmetler
bölümünün katkılan
oldu.
araba için pek hayırlı olmayacağını söylemek
için falcı olmaya gerek yok.
Yanlış kullanılan diğer bir şey de korna. Su-
rücüler en ufak bir şeyde hemen kornaya
davranıyor. Bir saniye beklese gerek kalma-
yacak ama dayanamıyorlar. Bir kornaya ba-
sınca diğerleri de ona uyup hep beraber ye-
ri göğü inletiyorlar. Korna çalmanın da birye-
ri, zamanı veyöntemi vardır. Bunlar trafik ku-
rallanyla sıkı sıkıya beliıiertmemiş de olsa her-
kes genel nezaket kuralları icabı bazı şeyleri
düşünebilmelidir. Örneğin, korna çalınan yer
bir yerleşım bölgesi mi. hastane önü mü, bu
saatte insanlar uyuyor mu, ya da kornayı uzun
çalınca ("solo" yapınca) bir şey farkedecek
mi?
Sürücülerimiz bir alem, peki yayalara ne
demelı? Kaldırımlanmız yeterli değil. buna
kimsenin ıtirazı yok, ancak yıne de bu yolun
ortasında büyük bir vurdumduymazlıkla yü-
rüyebilecekleri anlamına gelmez. Bir yaya
olarak otomobillere meydan okumak hiç de
akıllıca bir şey değil. Otomobılin sürücüsü
dalgın olabilir, sarhoş olabilir, aracın freni pat-
lamış olabilir, araç kayar, duramayabilir. Ya-
yalar araç surücülerine güvenmemeli ve ken-
dilerini garantiye almalıdır. Yol kenarlannda dur-
mak, oturmak, yatmak ise özellikle Türkiye'de
hiç yapılmayacak şeylerden. Hiçbirşey olma-
yacağını hiç kimse garanti edemez. Adalet
Ağaoğluböyle bir durumun kurbanı oldu.
Escort'a kardeş:
1.3Sedan
3rd Escort'un 1.3 CL Sedan modeli
•piyasaya sunuldu. 1.3 litre hacminde
ve 63 beygir gücündeki motoru olduk-
ça tutumlu ve 90 km/s sabit hızda sadece
4.8 litre tüketiyor. Dış görünüşüyle 1.6 Se-
dan'a benzeyen Escort 1.3 CL Sedan'm
anahtar teslimi fiyatı 1 milyar 59 milyon li-
ra. Bu fiyatın içinde merkezi kilit, içeriden
kumandalı bagaj kapağı, renkli cam, me-
talik boya, iki parça halinde yatabilen arka
koltuklar, kapı içlerinde koruyucu çubuk-
lar, çelik güvenlik kafesı ve yükseklik ayar-
lı ön emniyet kemerleri bulunuyor.
Özel sektörün tepkisi büyüyor
'Ithalata fon gümrük
birliğira zedeler'
Ekonomi Servisi-REFAH-
YOL'un ithalatın finansmanı
üzerine koyduğu yüzde 6'lık
Kaynak Kullanım Destekle-
me Fonu'na (KKDF) tepkiler
giderek büyüyor. Yatırım ve
ihracat amaçlı ithalat dışında-
kı yabancı kredili "ithalatın fi-
nansmanına getirilen yüzde
6'hk KKDF'yi ihracâtçılar
•'GB'nin ruhunu zedeleyi-
ci" olarak değerlendırirken.
ithalatçılarda sözkonusu ka-
rarın AT-Türkiye 36. Ortak-
lık Konseyi Toplamı sında alı-
nan karara da ters düştüğüne
dikkat çekiyorlar. Başbakan
Necmettin Erbakan \e or-
tağı Tansu Çiller'in artan it-
halatın önünü kesmek üzere
ürettikleri fona AB'den son-
ra Türkiye içinden de tepki-
ler gelmeye başladı. AB'nin
fona ilişkin bilgilendirilmedi-
ğine dair ilk tepkisinin gö-
rüşmelerle yumuşatılabilece-
ğini ifade eden Giyim Sana-
yicileri Derneği Başkanı
Turan Sarıgülle "DireMdo-
ğuracağı sonuçlardan bağıın-
sız olarak atılan bu adını
GB'nin ruhunu zedeliyici ni-
teliktedir. Görüşmelerle bu
durumu düzeltici yönde so-
mut bir adım atılmazda kısa
vadeli olmasa bile orra \ade-
de GB sürecini olurtısu/ etki-
leyecek sonuçlan göze almak
gerekir" diyerek bundan son-
raki gelişmelere hazırlıklı ol-
maya çagırdı.
Tüm Gıda Ithalatçılan Der-
neği Başkanı AzizZapsu da
sözkonusu yüzde 6'lık kesin-
tinin her ne kadar fon adı al-
tında görünse de ithalatın yüz-
de 9()'dan fazlasını etkileye-
ceğini belirterek şöyle dedi:
-Türkiye'deki ithalatın yüz-
de 90'dan fazla bir kısmı kre-
di olarak yapılmaktadır. Bu
nedenle maliyetler bu oranda
artacakhr. L ygulamada ver-
gilendirmekten farkı oltna-
yan bu tedbirTürkiye-AT36.
Ortaklık Komitesinin 48.
maddesine de ters düşmekte-
dir. Türkiye Cumhuriyeti Hü-
kümeti'nin imzaladığı bir an-
laşmayı ihlal etmesi bütün mil-
letimizi vebal aitina sokmak-
tadır"
Ege'den fon uyarısı
'Hükümeti düşürürüz'
İZMİR(CumhuriyetEge
Bürosu)- Ege Bölgesi Sana-
y ı Odası Yönetim Kurulu Baş-
kanı AtılAkkan. RP-DYPhü-
kümetinin ithalatın finansma-
nına yüzde 6'lık fon uygula-
ma karannı sert bırdilleeleş-
tirerek. "Kritikrakkamlarda
yürüyen hükümet düşebilir.
EBSO'nun bu kadar ku\veri
vardır" diye konuştu. EBSO
Meclisi'ndedün RP-DYPhü-
kümeti sert dille eleştirildi.
Başbakan Yardımcısı Tansu
Çiller'in ithalata yüzde 6'lık
fon uygulanacağı yolunda ya-
tığıaçıklamalarserttepkigör-
dü. Akkan. yüzde 6'lık bu fo-
nun yatınm ve ara mallara u\ -
gulanamayacağını dilegetirdi.
Hükümetın bu fonu u>gula-
mada ısrarcı olması durumun-
da bunun karşısına '"dikilecek-
lerini" belirten Akkan. şöyle
konuştu: "Bu sanayiye ve ih-
racata destek değil, köstektir.
50 trihT>n ürayı kimeverdiysen.
kaynağını gitondan bul. Ama
memleken'n ihracatını önleye-
cek memleketteki üretimi kı-
sıtlayacak uygulamalangetir-
me. Hükümeteikazediyoruın.
Bu karann karşısındayız. Ge-
rekli girişimleri deyapacağız"
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞUKRAN SONER
Ölmek ve Öldürmek
"Siyasi tutsaklık, bedel ödenmesi gereken bir hal
ve konumdur. Ûlüm orucu bu bedelin en üst düzeyde
ödenmesidir..."
"Devrimcisavaş, yenilgilenvezaferientaşırbağnnda.
Ölmeleri ve öldürmeleri taşır. Onlar ölmeye, öldürmeye
hazır!.."
"Onlar saldırdıkça tükeniyor. Biz direndikçe,
savaştıkça, bızöldükçebüyüyoruz... Buradan artıkyalnız
bizim cesetlerimiz çıkmayacak. Ölecek ve öldüreceğiz."
"Ölüme Vafma"eyleminin62.günündecezaevinde
çekilmiş, aralarında 68. güne (bugüne) kadar ölmüş
olanların da bulunduğu fotoğrafların alt yazılarında,
yukarıda alıntı yaptığımızın benzeri söylemler var.
Ölüme yatanlar ve eylemleri sahıplenen örgütlerin.
olaylara bakışı bu duygu ve düşünceler çerçevesinde
odaklanıyor. insanların kendilerini aç bırakarak nasıl
öldürebildiklerinin ruh halini, olup bitenlerin nasıl
olabildiğini de açıklıyor.
"Devrimci", düzenin haksızlıklanna, çarpıklıklarına
karşı savaşımı seçmış insanın, savunduklarının
doğasında "yaşamak ve yaşatmaK" var. Nasıl oluyor
da insan haklan savunmasını ilke edinmış insanlar ve
bu amaca yönelik örgütlenmeler, bu yolda savaşım
vermeye çalışırken söylemleri "ölmek ve
öldürmek"r\oktasmöa odaklanıyor?
Bu nasıl bir çözümsüzlük, çaresizlik. kök salmış
umutsuzluk, sevgısizliktir ki çözümü, çareyi, umudu.
sevgiyi ölümde anyor.
• • •
Açlık grevinde ölen ya da olmekten beter hasta,
sakat kalmaya mahkûm her genç, toplum içinde
yeniden çözümsüzlük, çaresizlik, umutsuzluk, sevgisizlik
üretiyor.
Ölümleri proteşto eylemlerinin bir kısmı doğrudan
şiddet içerıyor. Ölümlerin proteşto edilmesrnde bu
kez hem mala hem de cana kastedılıyor. Cezaevinde
açlık grevinde ölen gençlerimizin can karşılığı. en
ilkelinden bir kan davası görünümünde, güvenlik
görevlisi, polis giysisı giymiş gençlerimizin öldürülmesi
ile alınıyor.
Devlet görevlisi sorumluluğu, olup bitene ınsan
haklan, insan sevgisi penceresinden bakma eğıtıminden
geçirilmemiş polisin tepkisi ise var oluş amacı ile
tümden çatışıyor. Polıs, bıldik bilelı, son yıllarda çok
artan ölçülerde, militarist, saldırgan, sevgisiz, devlet
terörü, yargısız infaz uygulayıcısı olmaya koşullandınlıyor.
Bir yandan yaralanma, ölüm korkusu, diğer yanda,
karşısına çıkan her hak arayanı düşman görme
koşullandırması ile devlet görevlisi oldugunu unutup,
eline geçirdiğinin canına okuyor.
Devlet terörü, yargısız infazlar. yakalanan işçinin,
memurun, annenin, genç kızın kıyasıya dövülüp
işkenceden geçirilmesi, "Olayları yanısıtıyor,
görüntülüyoriar" diye gazetecılerin saldınya uğramalan..
cezasız kaldıkça. kamu görevı gereklerini yerine getıren
değil, devlet terörü suçuna ortak olan polis, devlet
görevlisi sayısı artıyor.
"Terör mü devlet terörünü yaratıyor, devlet terörü
mü terörörgütlerinin hortlayıp güçlenmesinigetınyor?",
"Hangısineden, hengisisonuç?", "Hangısı sorumlu,
hangisi mağdur?"\şm içinden çıkılamaz oluyor.
Doğrusu şu ki biri diğerininnedeni ve biri diğerınin
sonucu olan olumsuzluklarda, bu türden sorulara yanıt
aramak anlamsız ve zaman kaybetmek oluyor.
Türkiye, uzun bir zamandır var olan, yeniden tırmanan
ve cezaevlerındeki açlık grevlerı, ölüm orucu ile uç
noktaya varan, "ölmek ve öldürmek" üzerine
kurgulanmış bir oyunun çıkmazını yaşıyor.
Gerekçeleri ne kadar haklı görünürse görünsün,
hangi taraftan gelirse gelsin. "ölmek ve öldürmek"
üzerine kurgulanmış bir oyunun içinde, insan haklan,
demokrasi, çağdaş devlet, hak ve hukuk yeşertilip,
yaşatılamaz.
Ulkemiz insanı ne kadar yetersiz olursa olsun. insan
haklan, demokrasi kültürü ve birikimi ile bu kadar kötü
bir düzeni, böylesine büyük bir kaosu, olumsuzluğu
hak etmiyor.
Ne yazık ki sorun. ülke düzeni ve yönetiminde söz
ve karar sahibi olma ıddıasındaki başta siyasi partiler,
parlamento, sendikalar, sivil toplum örgütleri kadrolannın
nıteliklerinden kaynaklanıyor. Lider kadrolar, işlerine
geldiğinde ağızlanndan düşürmedikleri insan hakları,
demokrasi ilke ve standartlannı kavrayabilmiş, demokrat
olabilmenin erdemlerıni kazanmış olmaktan uzak
kalıyor.
Bazen bir başbakan, bir bakan, parti başkanı,
sözcüsü, bazen bir parlamenter, bürokrat, genel müdür.
devlet görevlisi. köşe yazan, örgüt başkanı kimliğindeki
çağdışı, diktatöreğilimli, kendı düşüncesinin dışındakine
yaşama hakkı tanımayan dar kafalar, söyledikleri,
yaptıklan ile toplumu "ölme ve öldürme" üzerine
kurgulanmış. çağ dışı, çıkmaz bir oyunun içine, uçuruma
sürüklüyorlar.
insan haklan savaşımının işte asıl bu her yerde var
olan demokrasi düşmanı diktatör kafalara yönelik
yapılması gerekiyor. Kendi düşüncemıze uyanlara göz
yumma. diğerlerini "düşman" görme ölçüsünden
sıyrılarak. öncelikle kendi düşüncemızdeki diktatör
kafaların ayıklanması savaşımını vermeyi. evrensel
insan haklan, demokrasi standartlannı kendimizde
özümsemeyi başarmamız gerekiyor.
4 Mevsimin Hugurla
Yaşanacağı MEKÂNLAR
SON 6 VİLLA SÜPERLUX
Seçkin ve saygııı bir ortaıııın güzellikle-
rine, siteıııizi gördü^üııüzde karar vere-
ceksiıûz. ZEYTİISALANI l RLA'da Üç-
kuyulara 18 kııı. {sadece 15 dakika) tri|>-
lex 5 oda, 1 salon, şöıııiııe, barbekü vs. Müracaat: 0.232.766 25 55 - 0.232.365 9714