03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ HABERLER Deminel Antalya'ya gidiyor • ANTALYA(AA)- Cumhurbaşkanı Sülevman Demırerin 30 temmuz salı «ünü AntaKa'da bazı temel atma \e açılış törenlerine katılacağı bildirildi. Antalva Valıliği'nden yapılan açıklamaya göre Demırel. Antal\a foptancı Sebze \e Pkleyve Hali. Akdeniz LJni\en>iteM Hastanesi ile Özkaymak Marina Oteli'ni rıiznıete açacak. Antalva Bü\ükşehir Beledıvesi'ne ait 3 bin kişılik Kongre ve Fuar Merkezi'ninde temelini atacak olan Demirel. 24 ağustos tarihindede Kemer ilçesinın Beldibi me\kiindee>ki Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz'a aıt "Club Zigana Tatil Köyü"nii hızmete açacak Denizcilik Bakanlığı kuruluyor • ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş. Denizcilik Müsteşarlığı'nın Bakanlık olarak teşkilatlandırılması içın uzlaşmanın sağlandığını belirterek. "Denizcilik Bakanltğı'nm oluşturulmasında geç kalınmıştır. ancak inşallah bunu bu dönemde gerçekleştireceğiz" dedi. Bakan Dağday Denizcilik Müsteşarlığı'ndaki makamında C'engız Kaptanoğlu başkanlığındaki Deniz Ticaret Odası heyeiini kabulünde vaptığı konuşnıada. ülkenin kaynak ara\ ı>ı ıçinde olduğunu. ancak bunıın borçla sağlananıavaeağım belirterek "kaynağın gerçek adresi. ülke coörafyası \e denizlerdir ' dedi. MED TV'ye Yunan desteği • LEFKO!>A(AA)- Yasadışı bölücü örgütün sesi durunıundaki MED TVnin, 2 Temmuz 19% tarihinde Polonya'nın uydu anlaşmasını ıptal etmesi üzerine. bu kez Yunanistan üzerinden yayın vapmaya hazırlandtğı bildirildi. Merkezi Lefkoşa'da bulunan Uluslaıarası ilişkiler Ajansı'nın (INAF) haberinde. Yunanistan'ın bölücü teröristlere sağladığı destek \e imkânlara dikkat çekilerek. Yunanistan'ın MED T\"nin yenıden yayına başlamasına sağladığı imkâniarın teröre destek verirtutumuvla paralel olduğu \urgulandi. Karakaş'tan soru önergesi • ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - CHP İstanbul Mıiletvekilı Ercan Karakaş. gecen yıl yapılan anavasa değişikliği ile yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının da seçimlerde ov kullanmaları hakkının getirildığini hatırlatarak. Dışişleri Bakanı Tansıı Çiller'e, bu konuda yabancı ülkelerle müzakerelerin başlatılıp başlatılmadığını sordu. Seçimlerde. temsilcilik dışjndaki okul gibi mekânlarda sandık kurulabilmesi için ciddi müzakereler yapılması gerektiğine işaret eden Karakaş. bu müzakerelere başlandıysa hangi diizeyde ve hangi ülkelerin vetkililenvle görüşüldüğünü. elde edilen sonuçların ne olduğunu sordu. Tacikistan'aEnver Paşa heyeti ANKARA (Cumhuri>et Bürosu) - De\ let Bakanı Abdullah üül. 4 Ağustos 1922'de Tacikistan"da öldüriilen tnver Paşanın mezannın Türkiye'ye getirilmesi için bir he>etitı Tacikıstan'a gittiğini bildirdi. Gül, Enver Paşa'nın ölümünün 74. yılında İstanbul'da Hürrivet-i Ebediye tepesinde yaptınlan mezarına defnediieceğini açıkladı. Gül, dün yaptığı yazılı açıklamada. mezarı Tacikistan'dan getirecek heyeti n başında Cumhurbaskanlığı başdanı^manlarından Münif İslamoğlu olduğunu belirtti. CHP'libaşkandan DSP'libaşkana suçlama İstanbul Haber Servisi- CHP K.Ü- çükçekmece Ilçe Başkanı BehmanŞay- bak. DSP'li Beledive Başkanı Ntıret- tin Şen'i. işlediği suçları örtme>e ça- lışmakla suçladı. Şen'i. "doğa düş- manı, insanlık düşmanı, kültür ve ta- rih düşmanı" ılan eden Behman Şay- bak. Başkan Nurenın Şen"in Küçük- çekmece Beledıve Başkanlığı döne- minde "*rüşvet, kaçak yapılaşma gibi ola>lanıkatıldığını" iddıaetti. Şaybak. Başkan Şen'i tüm ıddiaları tartışmak üzere bir açıkoturuma çaöırdı. Şavbak. dün CHP İstanbul ll Baş- kanı Mehmet Ali Ozpolat ve İstanbul Mıilet\ekıli Ahmet Gürvüz Ketenci ile bırlıkte düzenledıği toplantıda. ıki hafta önce yaptığı açıklamada. Şen hakkında rüşvet. kaçak vapılaşmayı teşvik veyolsuzluk suçları ileilgili id- dialardabulunmuştu. Şavbak. Başkan Şen'ın Lendisiyle ılgili tüm iddialan ya- lanlaması üzerine, bu kez ikinci açık- lamayı yaptığını söyledi. Validen 'Cumartesi Anneleri'ne hakaret İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Izmir Yalisi Kutlu Aktaş. özel sektöre. teröre karş' sadece devletın gü\enlik güçleriyle mücadele etmenin mümkün olmadığını belirterek kendi sa\unma birimlerini. kendilerinin oluşturmasını istedi. Aktaş. komünizm tehlikesinden söz ederken * "Cumartesi Annelerı' denilen kişiler. her yerde gösteri yapıvorlar. Türkiye'nin bütünlüğüne kasteden bu kişiler, basında ve kamuoyunda bir ölçüde onurlandırıldı. Bunlar adeta masum insanlar gibi de bazı çevrelerde kabul görüyoriar*' dedi. Bıryanda sanatçılar. düşün adamları 'Cumartesi Anneleri' \e açlık gre\ indekilere sahıp çıkıp sorunlann bir an önce çözümiinü isterken İzmir Valisi Aktaş, önceki gün EBSO Meclis Ibplantısı'nda yaptığı konuşmada değişik birtutunı izledi. Aktaş. sanayicilerden \e tşadamlarından kendi yerlerinde özel güvenlik birimleri oluşturmalarını istedi. Aktaş. *" "Cumartesi Anneleri' denilen kişiler, her yerde gosteri yapı\orlar. Türkiye'nin bütünlüğüne kasteden bu kişiler, basında \c kamuoyunda bir ölçüde onurlandınldı. Bunlar adeta masum insanlar gibi de bazı çevrelerde kabul görüyorlar. Bunlaıia ilgili ben bütün sana>icilerinıi/i. özellikle kendi kuruluşlarında \e sanavi bölgelerinde iş güvenliklerine önem \ermek suretiyle üzerlerinde hassasivetle durnıalarını istivorum"1 diye konuştu. RP'nin Bosna oyunu açığa çıktıMercümek-RP Bağlantısını Araştırma Komisyonu'na bilgi veren Esengün, Erbakan'ın daha önce Bosna'ya gönderdikleri yardım paraları ile bu ülkede yapıldığını iddia ettiği roket fabrikasını görmediğini söyledi AVŞE SAY1N ANKARA-Bosiıa-Hersek için toplanan vardım paralannın hesabını \ermeye çalı- şırkeıı "Gönderdiğimizparalarla Bosna'da roket fabrikası \apıldı" dıyen Başbakan Necmettın Erbakan'ı. bakanı doğrulamadı. RP-Süleyman Mercümek bağlantısını araş- tırmak üzere kurulan TBMM komisyor,^- na bilgı \eren De\let Bakanı RP'li Lütfîi Esengün. Bosna-Hersek'te yaptığı incele- meler sırasında roket fabrikasını görmedi- ğini söyledi. Esengün'ün. Bosnah yetkili- Fenn "üçkağıtçr diye tanımladıöı \e RP'nin vardım paralannının bir bölümünü "ema- net ettiği" Adem Hacic'ı de savunarak "Ha- cic'i gü\enilir gördüklerini ve Bosna Büyü- kelçisi ile birlikte fotoğrafı bulunduğu için paralanemanetettiklerini" söylediği öğre- ııildi. Komi^>ona bılgı \erirken ve kendi- sini "muteber adamını"dıve tanıtan Mer- cümek. "bir işareti ile miharlan Türkiye'ye akıtabileceğini" ileri sürdü. Dev let Bakanı Lütfii Esengün. 19. dönem- de kurulan Liderlerin Malvarlığını Araştır- ma Komisvonu üyesi olarak komisyona. Hacıc'in kamuoyunda karalanmayaçalışıl- dığını ifade etti. Komisyon Başkanı CHP Erzincan Milletvekili \lustafa Kul. Esen- gün'e. "Bosna Cumhurbaşkanı, başbaka- nı ve Türkiye"\i ziyaret eden diğer vetkili- ler dururken, neden Bosnalı vetkililerin ta- nımadıkları \e Bosna Bü\ükelçisi'nin °üç- O VALAN BU FİLj YUTTU kâgıtçı' diye nitelediği Hacic'e paralann testimedikligini" sordu. Esengün ise Hacic'in "imam" dıye tanıtılmasından rahatsızlık duvduğunu anlatarak. "Kendisi millerveki- lidir, gönüllü komutanlık > apıyor. Bizde gü- \en uvandırdı. Bosna Büyükdçisi ile fotoğ- rafı var" yanıtını verdi. Esengün, RP'lile- rin topladığı yardımlardan 3 milvon mar- kın Mercümek aracılığıyla Hacic'e iletildi- ğini açıkladı. Ancak komisyonda Esen- üün'ü dinlemesine raömen daha sonra söz alan Mercümek, Hacic'e ilettiği miktarın 1 milvon 430 bin mark olduğunu açıkladı. Kul'un, Esengün'ün v erdiği rakamla çeliş- tiğini belirtmesi üzerine Mercümek, ko- misyonda alelacele bir hesap yaparak t *Evet, Almama'da toplanan 1 milyon 733 markla beraber 3 nıilvon mark dola> ında bir para verdik" diye düzeltme yapmaya çalıştı. K.Uİ. Cumhuriyet'in sorularını yanıtlar- ken. Mercümek'in ifadelerini inandırıcı bulmadığını belirterek "Beneğer5mihon desevdim, herhalde o rakama tamamlava- caktı" görüşünü dile getirdı. Kul. bunu RP'nin iktidardaolmasınabağladığını kav- detti. 'Muteber adamım' Mercümek. Komisyon Başkanı Kul'un "Siz kimsini/. neden insanlar paralannı si- ze verivor" sorusuna. "Ben muteber bir adamım. RP çevresinde, gerek Milli Gaze- te ile ortak olmam, gerekse bu çe> reden ta- nıdıklanm olması ncdeniv le insaniar para- lannı bana emanet edivor. Ben övle mute- ber bir adamım ki benim bir işaretimle Al- manya'daki işçilerimizin IIMI milvar biriki- mi Türkiye've akar. Bu da\ aların bitmesin- den sonra benim gücümü daha i\i anlaya- caksınız" karşılığını verdı. Mercümek. Kul'un. paratarını değerlendırdiğı insanla- ra nasıl bir teminat gösterdiği sorusuna da "İnsanlar paralannı bana gihendikleri için gönderirler, karşılık beklemezler" yanıtını verdi. Komisyonda. Mercümek'le RP yet- kilileriarasındakibirbaşkaçelişki. RP'nin Mercümek'e teslim ettiği paralann mikta- rı ile ilgili oldu. Hazine'den alınan 65 milşar liralık yar- dımın yanı sıra çeşitli miktarlarda parala- nn da gönderildiğini açıklavan RP Genei Saymanı Rıza Ulucak'ın açıklamalarının tersine Mercümek. Hazine vardımı dışın- da RP'den kendisine para gelmediğinı ıd- dia etti. Başbakan, icraatlarını değerlendirdi; asgari ücretin 1 ağustosta yürürlüğe gireceğini söyledi Kaynak paketi lıaftaya açıldanacak ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)- I katrilyon liraya varan vaat- lerine her gün bir başkasını ekleyen REFAHYÖL hükümeti. kavnaklar içın hazırlandığını iddia ettiği ve 3 hafiadır açıklanmasi beklenen eko- nomik paketi yine erteledi Başba- kan Necmetin Erbakan. kav naklar için belirlediklerı ilk 'İO adım"] içeren ekonomik paketi gelecek hafta açıklavacaklarını savundu. Erbakan dün partisinin grup top- lantısında vaptığı konuşmada. 19 günliik icraatlarını değerlendirdi. "19 gün geeti. 19 besmelenin harf- lerine tekabül etmektedir" diyen Erbakan. güvenlik görevlileri ile üst düzev devlet memurlanna ek zam yapılmasını öngören \ asa tek- lifını TBMM've gönderdiklerini bildirdi. Kaynak aravışlanyla ilgili çalış- maları da anlatan Erbakan. "Vergi ve zamla halkı ezmek için iktidara gelmedik" dedi. "Halka vermek" için hükümet olduklarını sövleyen Erbakan. "Cenabı Allah'ın verdiği nimerteri halka vereceğiz'* dedi. Er- bakan gelecek hatta içinde ilk 10 adım olarak niteledikleri kaynakla- n açıklayacaklannı belirtirken as- gari ücretin bundan sonra 1 ağus- tosta yürürlüğe gireceğini söyledi. Erbakan, "Asgari ücret, hükünıeti- mian şanına u\gun ulacaktır" de- di. Erbakan fındık üretıcilerinin so- runlarına da değindıği konuşma- sında. dünvadakı fındıâın vüzde 80'ini Türkiye'nin üretmesine kar- şınfindıkborsasının Almanya'da bu- lunduğunu söyledi. Erbakan. fındık borsasının Türkiye've gelmesini sağlayacaklannı da savunarak *Fın- dık fiyadannı Trabzon'da toplav a- cağımız Bakanlar Kurulu'nda Üan edeceğiz*"dedi. Buğday alınmiarında geçmişte olduğu gibi bundan sonra da peşin ödeme yapılacağını belirten Erba- kan. besicilerin ellindeki hayvanla- nn da peşin fiyatına satın alınaca- ğını. hayvancılık sektörünün can- landırılması için Et ve Balık Kuru- mu kombinalarının seferberedile- ceğini söyledi. Erbakan. "Dışar- dan yapılan et ithalatı gerekirse dur- durulacaktır" dedi Güneydoğu'da başlayan köye dö- nüşlerle ilgili bilgi veren Erbakan. bugüne kadar 11 bin yurttaşın kö- v üne döndüğünü savunarak "Göçü tersine döndüreceğiz'' dedi. Erbakan bütün il ve ilçelerde eko- nomik faaliyetleri denetim altına alacaklarını. özel sektör ve kanıu- nun yatırımlarını izleyeceklenni. böylece büyük bir üretim seferber- liği yapacaklarını belirterek şövle dedi: "İnKersitelerimizkalkınma için seferber olacak. Halktan ko- puk üniversiteler ortadan kalka- cak. Verine halkın refahı için motor görevi ifa eden ü niversiteler olacak. İlçelerde deüniversitelerçalışmalar vapacak. Enfavdalıyatınmlarsap- tanacak. Her iİçelede Allah'ın ver- diği nimetleri seaferber edeeeğiz, Orman konusuna da düzenlemege- tireceğiz. kövlülerimi/e alanlar ve- receğiz. Orman Bakanlığı sadece denetleyecek. Ormanlar artik yeni kaynak getiren verler olacaktır." Atamalar konusuna da değinen Başbakan Erbakan. geçmiş hükü- metler döneminde partizanca dav - ranışlar yapıldığını. kendi dönem- lerinde bu tip uygulamalara giril- meyeceğini savunarak bugüne ka- dar hemen hemen tek tayıin vap- madıklarını söyledi. Erbakan, "Biz tayin vapmayız demivorum. Ama kimsevi tedirgin etmek istemivo- nız. Kimse tedirgin olmasın. Biz yer değiştirmek için gelmedik" di- ve konuştu. CUMARTESİ IRMIKIAYDIN ENGİN e-mail: [email protected] Marksızmın devlet çözümlemelerı uzun ve çapraşıktır. Öyle üç beş slogana indır- genemez. Devletin sönümleneceği süreç üstüne yazılanlar bile cıltlerı doldurur. Ga- zete köşelerinde kalem (artık bilgisayar) oynatan bir Marksist için, burjuva devlet kavramını ve ilkelerini savunanlarla pole- mik yapmak doğrusu keyifli olurdu. Türkiye'de bu keyif haram. Siyasal tanımına ebelik eden ilkeleri Fransız Devrimi'nden alan modern burju- va devleti, ya da kısaca 'modern devlet'm olmazsa olmaz bıleşenlerıni anımsatmak, bunların öneminin (evet öneminin). değe- rinin (evet değerinin) altını çizmek gene bize düşüyor. Türkiye siyaset dünyasının en sık kulla- nılan, o yüzden de kullanıla kullanıla artık yalama olan kavramı galiba devlet. istediğiniz televizyon kanalını açın, di- lediğıniz gazeteyi kanştırın. Meclis'tetem- sil edilen siyasi partilerin tümünün önder- lerı, sözcüleri ağız bırliği etmişler: - Devlet pazarhk etmez! Yok yahu! Aman neler biliyor bu bizim siyasiler. Sanki Küplüce semt pazarında domates, karpuz satın alınıyor. Yumurtladıkları hik- metin yerine. örneğin "Su ıslaktır" filan de- selerdi daha ıçeriklı, daha dolgun bir laf et- miş olacaklardı. Devlet ve Aşiret Devlet elbette pazariık yapmaz. Çünkü pazarlık kavramı ile devlet kavramı bir ara- ya gelmez. Devletin ilkeleri olur. Devletin yasalan olur. Devlet tabiı tutuklularla pazarlık yap- maz. Çünkü tutukluların, tutukevlerinde hangi koşullaraltındatutulacaklan, ılkele- re, kurallara bağlanmıştır. Bu ilkeler. kural- lar. kaynaklarını ulusal yasalardan, ulusla- rarası anlaşmalardan, şözleşmelerden alır- lar. Türk Ceza Yasası, insan Haklan Evren- sel Bıldırgesi, Cenevre Konvansiyonu, Pa- ris Şartı, Helsinki Senedi filan gibi... Çağdaş devlet yerine hukuk devleti te- rimi de kullanılır. Buradaki hukuk sözcü- ğü. devlet adlı organizasyonla yurttaşların karşılıklı ilışki ve yükümlülüklerini tanımlar. Devlet, hukuk devleti. yani çağdaş devlet ise yurttaşlar ve tutuklu yurttaşlar hak- larını ve yükümlüklerini bilirler. Örneğin ölüm oruçlarına filan yatmaya gereksinim duymazlar. Şımdiıı... Siyasi partilerin öndertakımı ve sözcüleri palavrayı, laf ebeliğini bir yana bı- raksınlar. Çok çaba da istenmiyor onlar- dan. Rahat kolfuklanna otursunlar ve ga- zeteleri karıştınp, TV kanallannı izlesinler. Üstünde bunca gürültü koparılan ölüm oruçlarının son bulması için tutuklulann kendilerinin ya da avukatlarının açıkladık- lan talepler sonuçta topu topu dört mad- deden ibaret. Tırmık'ta en az beş kez ya- zıldı. Bu altıncı. Yetmezse yedincisi; seki- zincisi de gelecek. Şunlar: Bir: Tutuklular yargılanacaklan kentlerin cezaevlerine konsunlar. Çünkü mahke- melerin görüldüğü kentlerden üç beş yüz kilometre uzaktaki cezaevlerine konanlar sudan gerekçelerle duruşmalara çıkarıl- mıyor ve savunma hakları kısıtlandığı gi- bi, büyük olasılıkla tutukluluk halleri hak- sız yere uzuyor. (Buna itirazı olan varsa, so- mut örneklerini sayanz. Mahcup olurlar. İti- raz etmeden önce biraz düşünseler yeter.) Iki: Savunma hakkı kısıtlanmasın. Üç: Tutuklu aileleri üstündeki baskılara son verilsin. Dört: Mahkemeye sevk sırasında, özel- likle jandarma tarafından dayak atılıp iş- kence yapılmasın. Buyrun! Bir hukuk devletınde bu taleplere itira- zı olan var mı? Yanı "Tutukluların duruş- malara çıkma hakkı, savunma hakkı kısıt- lansın" diyen var mı? Yani, ''Hayır ille de tutuklu aılelerine baskı yapılacak ve mah- kemeye sevk sırasında sevk zıncırıne vu- rulan tutuklulara ille de sopa atılacak "di- yen var mı? Var. Çünkü "Devlet pazarlık etmez" deme- nin başka anlamı yok. Devlet neyın pazarlığını yapacak? Sevk sırasında kaç sopa atılacağının mı? Aile- lere yapılacak baskının derecesıni mi? Sa- vunma hakkının ne kadar kısıtlanacağını mı. yoksa tutukluların yargılanacaklan kent- ten kaç kilometre uzaktaki cezaevlerine konacağını mı? Galiba biz çağdaş devletin. hukuk dev- letinin ilkelerini tartışmaya çabalarken, bi- rileri aşiret devletinin (nasıl bir devletse ar- tık o) ilke ve kurallarıyla düşünüyor ve is- ter istemez zurnalan durmadan zırt diyor. Bir kez daha: Doğrudur. Deviet pazarlık yapmaz. Çünkü devlet bızim Manav Sab- ri değil, ilkeler, kurallar ve yasalar üstün- de yükselen çağdaş bir organizasyondur. Olüm oruçlarını bitirmek mi ıstiyorsu- nuz? Politikacılar, dızginlerinı ellerındetut- tukları devletin çağdaş devlet ilke ve ku- rallanyla işlemesini sağlasınlar. Ya da develerının ıpini çeke çeke çöle gitsinler. YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU 'Cumhuriyet' Ülkemizde ve bütün dünyada. sırtını büyük serma- ye ya da siyasal iktidara dayamadan, siyasal bir par- ti ya da grubun organı olmadan, magazin hafifliğine düşmeden. gazetecilik dışında yoilara sapmadan "büyük" olmayı başarabılmiş bir başka yayın organı var mıdır, sanmıyorum. "Cumhuriyet"\n benzersiz başarısının sırn nerede? Üstelik de çalışanlarını sıgortalamış tek yayın organı olarak yaşamını sürdürebılme gücünü nereden alıyor? Bu soruların yanıtlarını. paradoksal olarak sanıyorum ki yukarıdaki saptamalarda bulabiliriz. "Cumhuriyet", sırtını büyük sermaye ya da siyasal iktidara dayama- dığı, siyasal bir parti ya da grubun organı olmadığı, magazin hafifliğine düşmediği, gazetecilik dışında yoilara sapmadığı için "büyük"tür... Sadece bu kadar değil... Siyasal bir parti ya da grubun organı olmayan "Cumhuriyet", bir ilkegaze- tesidır. Bu ilkeler, kendisine ad olarak seçilmiş kav- ramlaözdeştır. Bağımsızlıktır, demokrasidir, çağdaş- hktır, yurtseverliktir, laisizmdir, 6O'lı yıllardan bugün- lere de insan hakları savunuculuğu ve sosyalizmdir... Bu ilkeleri, (çevrecilik vb.) çağdaşlık kapsamı içine gi- ren daha güncel kavramlarla çoğaltabiliriz. "Cumhu- riyet" gazetesinin gücü ve özgünlüğü. bu ilkelerin sa- vunucusu yazarlarından. çalışanlarından ve okurla- nndan gelmektedır... • • • Tam bu noktada kendimizi şu soruyu sormaktan ala- mıyoruz: Böylesi ılkelere. böyle bir özgünlüğe sahip "Cumhuriyet" gazetesinin, ülkemizin bugünkü ko- şullarında. ulaşabileceğı baskı sayısı bugünkü 50-60 binler midir? Soruyu "Evet" diye yanıtlayarak konu- yu kapatabiliriz... Yadabunu bir tartışma konusu ya- pabiliriz. Ülkedeki ekonomik bunalım, gazetefiyatla- rınındargelirli bütçeleriçın yüksekliği, kuponculuğun yarattığı eşitsiz yarışma, ülkede yaşanmakta olan toplumsal-kültürel karmaşa ve "so/"daki bölünmüş- lükler gibi etkenler bir arada düşünüldüğünde bu baskı sayısı küçümsenemez... Fakat. "CumhuriyeVm savunduğu ilkeleri savunanların (çok şükür ki) bu ra- kamların çok üstünde olduğunu bilmemiz, bizi yine de tartışılması gereken bir konuyla karşı karşıya bı- rakmaktadır... • • • Promosyanla, dağıtımla ilgili teknik konular, benim bilgi alanım dışında kalıyor. Bu alanda sadece, "Cum- huriyef'm nasıl ilkeli ve aynı ölçüde de eşitsiz bir sa- vaşım verdiğini biliyorum. Promosyon kapsamı için- de düşünülebilecek olan "Bilim-Tşknik" ve "Kitap" ekleri hiç kuşkusuz ki büyük kültür hizmetleridir ve ül- kemizde kendi türlehnde benzersizdir. Bunlara yeni- lerı eklenebilir mi? Bir ınceleme konusu. Siyaset ve kültürün yanı sıra güncel, sıradan yaşa- mın içine daha yakından nasıl girilebilir? Magazin dü- zeyine düşmeden, basitleşmeden, çirkinleşmeden; ter- sine, toplumsal ve ahlaki boyutlar vurgulanarak her gün yaşamakta olduğumuz güncel olaylar (cinayet- ler, trafik kazaları. intiharlar vb.) nasıl irdelenebilir? Hiç yapılmadığını söylemiyorum. Fakat sanıyorum ki gazetemizin bu alanda bir eksikliği var. Siyaset, kültür ve bilim dünyasının kahramanlan- nın yanı sıra. en sıradan güncel olayların ya da baş- kaca ilginç güncel konulann (yerli ya da yabancı) kah- ramanlarıyla yapılan konuşmalar, söyleşiler, okur il- gisini her zaman çekmiştır. Sanıyorum ki bu da ga- zetecilik bakımından üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. (Son günlerde en çok ilgi duyarak oku- duğum birsöyleşi, "Dağdakiler" adlı kitabın yazarı ga- zeteci arkadaşla yapılandı... Bunu sadece tek bir ör- nek olarak belirtiyorum.) Türkiye içlerinden, ülkenin toplumsal-kültürel ya- şamındakı değişımlere, oluşumlara ilişkin yazı, haber ve röportajların eksikliğini, sadece bizim gazetemiz bakımından değil, genelde bir eksiklik olarak görü- yorum. "Köşe" yazarlarının zaman zaman "/cöşe'ierinden ayrılarak ülkenin en uzak köşelerinden haberler, rö- portajlar getırmelerini özlüyorum. Bu anlamda köşe yazarlığının. yine sadece bızim gazetemiz bakımın- dan değil, genelde, bir uzmanlık ya da somut habe- rin, somut yaşamın içınden bir yazarlık olması gerek- tiğinı düşünüyorum. Gençlerle, işçilerle, köylülerle, varoşlarla, orta ta- bakadan insanlarla, toplumun en geniş kesimleriyle, bütün okurlarla, daha yakın, daha sıcak, daha canlı bir ilişkiyi özlüyorum. "Cumhuriyet", ülkenin her kö- şesinden, her toplumsal gruptan bulabileceği gönül- lü muhabirlerle bunu en kolay başarabilecek gaze- tedir... • • • Gazetemizle ilgili bu düşüncelerim, "Cumhuriyet" gazetesi yazarı olmayı ömrünce bir onur olarak taşı- yacak çok yeni bir "Cumhuriyet" yazannın eleştirile- ri olmaktan çok, onun daha büyük okursayılarına ula- şacak potansiyele sahip olduğunu düşünen bir yurt- severin, yaklaşık otuz-kırk yıllık bir "Cumhuriyet" oku- runun dılekleridir... Ayrıca. okur önünde ve okurun kat- kısıyla tartışıldığında, bu ve benzerdüşüncelerin ger- çeklikle bağdaşırlığı ya da bağdaşmazlığı daha açık görülebilecektir. DGM'de dava acıldı Çağıncı ve Aslan için idam istemi HlLYATOPCl Şerıatçı İslami Hareketör- gütünün •atneh'vat timi'so- rumlusu İrfan Çağıncı v e Ta- mer Aslan hakkında. örgüt adına Çetin Emeç, Turan Dİur- sun. Sinan Ercan \ e Iranlı Ali Akbar Gorbani'v ı öldürdük- lerı ıddıasıvla ıdam ıstemıv- le İstanbul DGM'de dava açıl- dı. Savcı tarafından hazırlanan iddianamede İslami Hareket örgütünün. Çağıncı'nın oto hırsızlığı vapması nedenıvle bölündüğü. av ukat Hüsnü Nazgan'ında Çağırıcı'va kar- şı "avukatlar"grubunuoluş- turduğu belırtilıvor. İstanbul DGM savcısı tara- fından hazırlanan iddianame- de. İrfan Çağırıeı'nın önce Hizbullah örgütünü kurduğu, 1983 yılında örgüte sılah ve para vardımı sağlamak ama- cıv la İran'a gittiği ıleri sürü- lüvor. îddianamede Çağıncı'nın 1990 v ılında İranlı .\hmet Ke- rimi tarafından Iran'ın eskı İstanbul Başkoı^olosu Muh- sin Karger .\zad ile tanıştı- rıldığı. Azad'a İranlılann Ça- ğırıcı'ya daha önce verdikle- rı silah v e pasaportlan teslim ettiği belirtilıvor. İddianamede Mehmet Ali Bilici ve Zübeyr Gümüş'im 1994 v ılında yakalanmasıyla birlikte örgütün dağıldığı, tâ- mer Aslan'ın da Ziv er Kartal. Ergun Şendur ve hâlâ yaka- lanamavan Hasan Özdemir ile birlikte av ukat Hüsnü Yaz- gan'ın grubu ile birleştiği an- Fatılıvor. Örgüt içindeki bu bölünmeninîrfan Çağıncı ve Adil Ateş'ın. örgütün Î993 yı- lında aldığı kararlara ayk'ırı olarak oto hırstzlığıv apmala- rı gerekçe olarak gösteri liyor. Savcı. İrfan Çağıncı veTa- mer Aslan'ın. TCK'nin dev- letin anayasa v e temel nizam- larını bozma fıilini düzenle- yen 146. rnaddeden idamını. diğer 11 kişinin ise örgüt üye- liğı \e yardım yataklık su- çundan 22.5 v ıla kadar hapis cezasınaçarptırılmasını isti- yor. İrfan Çağırıcı'nın İstan- bul 5. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde yargılandığı gasp da- vası ise tanıklarla sanıklann v üzleştinlmeleri için ertelen- di. \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle