03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Çokuluslu şirketlerden, Türkiye'den önce şeriatla yönetilen İslam ülkelerine yatınm yapanlar var Yabancı sermayenin 'kıblesi9 paraSABİHASEMERCİ/ NURTE.N \ALÇCV REFAHYOL hükümetinin Tür- kiye'yı Islami düzene doğru gö- türeceği endişesı yabancı serma- yeyi fazla ilgilendirmıyor. Tüm <dünyaya yayılma \e pazar payla- ırını gemşletme derdinde olan mluslararasıfirmalar.üriinlerini fa- -aliyet gösterdiklen ülkenin yapı- sı ve beklentilerine uygun yöntem- Serle pıyasaya çıkanyorlar. Söz konusu firmalar arasında Türki- ye'den daha önce bir bölümü şe- riatla yönetilen dığer İslam ülke- 1 ennde yatınm y apmış olanlar da bulunuyor. Gıdadan temizlik ürünlerine. finansa kadar alanlarında lider olma hedefinde olan firmalar, gittikleri İslam ülkelerinde uy- gun yatınm koşulu bulamasalar bile dağıtım ağlannı kururak sa- tışlannı artırma çabası ıçine gi- riyorlar. Gittiklen ülkelerde rejimden önce. elde edecekleri kân dikka- te alan yabancı sermayeli şirket- leryıllardırSuudi Arabıstan. lran. Cezayir, Birleşik Arap Emirlik- leri gibi islam ülkelerinde faali- yet gösteriyor. Unilever, Pepsi ,Cola. Mc Donald's. Mercedes Benz gibi dünyanın birçok ülke- sinde hizmet veren bu firmalann islam ülkelerine yönelik yatırım ve şube açma çalışmalan artarak devam ediyor. Yabancı sermaye kuruluşlan- nın yetkilileri yatınm karan aldık- lan ülkelerdeki siyası rejimin ni- teliginin belirleyıci olmadıgını, yatınm yapmadan önce ıdari ya- pının ve yabancı sermayeye \e- rilen güvencenın sorgulandığını belirtiyorlar. Gıda \e deterjan sektöründe dünyanın önde gelen üretıcile- rinden Unilever. islam ülkeleri- ne. Türkiyeden önce gıden fırma- Bazı uluslararası şirketlerin islam ülkelerindeki yatırımları UNİLEVER Suudı Arabistan. Birleşik Arap Emirlıkleri. Fas, Umman, Pakistan. Bangladeş, Mısır. Bahreyn. TEFAL lran. Suudı Arabistan. Birleşik Arap Emirlikleri. K.atar. Lübnan. Kmeyt. Bahreyn. Misir. Umman Yemen'de distribütörler vasıtasıyla satış yapıyor. PEPSİ COLA BAE. S.Arabistan, Vemen, Bahreyn, Koneyt. Katar. Crdün. Lübnan. Suriye, Mısır. Sudan. Tunus, Cezayir. Libya. Fas. CmBAN<0 CİTİBANK Suudi Arabistan (3 tane), Fas (3 tane). Cezayir (l tane). Bahreyn (l tane), Mısır( 1 tane). Ürdün (1 tane), Pakistan (4 tane), Sudan (1 tane), Birleşik Arap Emirlikleri (2 tane). Bangladeş (1 tane). Tunus (1 tane). Çokuluslu şirketlerin İslam ülkelerindeki faaliyetleri Life dergisindeki bu fotoğrafın Coca Cola'mn başına açtığı dert gibi sorunlara neden olabilivor. MC DONALD'S Suudi Arabistan (24 tane). Kuveyt (8 tanei. Bahreyn (2 tane). Katar ( I tane). BAE (8 tane,). Mısır (20 tane), Umman (3 tane). Fas (4 tane). HİLTON Birleşik Arap Emirlikleri (7 tane). Mısır'da (6 tane). Mısır'da joint venture ıle kamyon montajı yapılıyor. Otomobil montajı ıçin yapılan yatınm yıl icinde faaliyete geçirilecek. MERCEDES BENZ Fas'ta \e Suudı Arabistanda joint venture ile kamyon montajı. Iran'da bir şirket ile motor ve kamyon montajı \e Pakistan'da kamyon montajı yapılıyor. lardan biri. Unilever yetkilileri. üretim ve satış noktaları oluştu- rurken. ülkenin rejimine bakma- dıklannı ve en iyi şekilde hizmet \ermeyi amaçladıklannı belirti- yorlar. Yetkililer. "Margarin.de- terjan ve sabun. dondurma. çay konusunda bazı İslam ülkeleri- ne Türkhe'den önce gittik. İs- lam iilkesi alması yatınm yap- mamızı etkilemiyor" şeklinde konuştular. Toplam 8 Jslam ül- kesinde yatınmı bulunan Unile- \er. yatınm yapamadığı ülkeler- de de dağıtım ve pazarlama ağ- lan kurarak hizmet venyor. Ortadoğu ve Kuzey Afnka'da yaklaşık 200 mılyon kışilık bır pazara hıtap eden PepM Cola'nın Bölge Fınansman Dırektörü Na- mık Yarman yatınm planlarının Amerika'dan yönlendirildiğıni ancak bu kararlann alınmasında gidilecek ülkelerin şenat düze- nini benımsemiş olmasının etki- li olmadığını vurguladı. Yarman "Bizim için yatınm yapılacak ülkenin idari yapısı \e yabancı sermayeye bakış açısı önemlidir. Yoksa bir ülkenin şeriat düze- ni> le > önetilmesi belirley ici de- ğiİdir" dedı. lran ve Lıbya gibi uluslararası organlarca boykot edilmesi kararla^tınlmış ülkeler dışında hemen hemen her ülke- de tüm ürün çeşıtlennin satışını gerçekleştiren Pepsi'nin bu böl- gede 27 tane şışeleme şirketi ve 40'ın üzerinde dağıtım ve pazar- lama finnası bulunuyor. Amerikan kökenli ve Türki- ve'de üç şubesi bulunan Citibank da İslam ülkelerinde finansal hiz- met veriyor. Citibankın en faz- la şubesi olduğu ülkeler ise, Pa- kistan, Suudi Arabistan ve Fas olarak açıklantyor. Türkive pazanna girdikten kı- sa bir süre sonra satış noktaları- nı artıran McDonald's ıse "aya- küstü yemek alışkanlığı"nı is- lam ülkelerine götüren firmalar- dan bın. Mc Donald's. Türkiye dı- şındakı İslam ülkelerinde 100ün üzerindeki mağazalar zinciri ile faalivet sösterivor. Isıya dayanıklı mutfak araçla- rı üretimi ile tanınan Tefal ise kendi şirketi olmamasına karşın 10 İslam ülkesinde distribütörler vasıtasıyla satış yapıyor. Kuzey Afrika ve Ortadoğu ül- kelerinde yaygın bir satış ağı ile temsil edilen Mercedes-Benz AG de. joint \enture (ortak girişim) kapsamında veya lisansanlaş.ma- sı ile kamyon ve otomobil mon- tajı yapıyor. Firmanın Mısır'da yine joint \enture kapsamında otomobil montajı yapmayı he- deflediğı bıldirilirken. yatınmın yılın ıkinci yansında faaliyete ge- çeceği açıklarîıvor. Tüm dünyaya yay ılan otel zın- cirlerıyie tanınan Hilton grubu da tslam ülkelerine büyük önem veriyor. Birleşik Arap Emirlik- leri'ne bağlı ülkelerde7 taneote- 11 bulunan grup. Mısır'da da 6 otelle hizmet \eriyor. Le>iVin üssü Türkiye Ortadoğu ve Türk cumhuriyet- lerine ulaşmak isteyen yabancı sermaye son dönenıde Türkiye'y i pazarlama ve dağıtım merkezi olarak görüyor. Ulaşım ve pazar kontrolüneel- verişli olması nedenıylepekcok şirket yatırımı Türkiye"de yapıp. satış ve dağıtımı y ine Türkiye ka- nalıy la gerçekleştiriyor. K.ot pan- tolondaTürkiye'deönemli bır pa- zar payına sahip olan Levi's. İs- lam ülkelerine yapacagı yatırım- lar içın Türkiye'y i merkez olarak seçti. Ortadogu'daki islam ülke- lerinden zıyade Türk cumhun- yetlenni hedef pazar olarak seçen Levi's Kazakistan. Gürcistan ve Azerbavcanda magaza açtj. Le- vi's önümüzdeki ay ıçinde Özbe- kıstan ve Kırgızistan dabirerma- ğaza açmak için çalışmalannı sür- dürüyor. Unilever yetkilileri de son iki yıldırTürkiye'nin sorum- luluğunda Türk cumhuriy etlerine vöneldiklerını belirtivorlar. Resmi veriler gizlense de göstergeler kaygı verici tabloyu ortaya koymaya yetiyor Dış ticaret açığı giderek ürmanıyor CANA.N SOYSAL Yılın ikinci y ansına girilme sine rağ- men ocak ayı dış ticaret rakamlannın birtürlüaçıklanmadıgıTürkiye'de. ıt- halatla ıhracat arasındakı fark her ay biraz daha büyüyor. Otomoti\ deki it- halatın ılk 6 ay itibariyle geçen yılın aynt dönemıne oranla yüzde 287 ora- nında artnıasından sonra beyaz eşya ithalatı da y ıne aynı dönemler itiba- riyle yûzde 542 gibi yüksek bir oran- da yükseldı. Bu arada İstanbul Tica- ret Odası'nın (İTO) yaptıgı bir araş- tırmaya göre Türkiye'nin bu yılın ilk 2 ayında AB ülkelennden yaptıgı it- halat geçen y ılın eş dönemıne oranla yüzde 80 artarken. ihracatta yüzde 25'lık bir düşüş kaydedildı. Araştırmaya göre lrlanda. İngilte- re. italya ve Almanya'dan yapılan it- halat 95'in ilk 2 avda 1.2 milvar do- larcivanndaykenburakambuyılın ilk 2 a\ ında 2.2 mılyar dolara y aklaştı. fthal Otomobilleri Türkiye Mümes- silleri Derneği, yaptıgı açıklamada ithal otomobil satışlarının ılk 6 ayda geçen yılın ay nı dönemıne oranla yüz- de 287 artışgöstererek, 19bin467'ye ulaştığını kaydettı. Derneğin verdiğı bilgikıre göre ıtbal otomobtksatışları bu yılın ilk 4 ay ında ise 95'in"aynı dö- nemine göre yüzde 207 artmıştı. Sa- dece may ıs ve haziran ayındaki ithal otomobil artışı yüzde 8Ö'e ulaştı. Ithalatta patlamanın yaşandığı bir başka sektörde beyaz eşya sektörü. Beyaz Eşya Sanayicileri Demeği'nin (BESD) verdigi bilgilere göre bu yı- lın ilk 6 ayında beyaz eşya ithalatı ge- çen yılın aynı dönemine oranla yüz- de 542 arttı ve 192 bin 586'ya ulaştı. Beyaz eşyada bu yılın Ocak-Nisan dönemindeki ithalat artışı geçen yılın aynı dönemine göre y üzde 413 olarak gerçekleşmişti. Böylece son iki ay- daki ithalat artışı yüzde 129 olarak gerçekleşti. Her iki sektörde de. itha- lat artış hızının giderek yükselmesi dikkat çekıci bulunuyor. lthalattakırekoranış.larlailgıli açık- lamalar da bulunan Çelik Motor Pa- • aarlam.ı Müdüni AtiUftÇelik «halat ar- tışinıiTgeçici olduğunu sav ıınarak. bu- nun 1994 yılında knz sonrası ortaya çıkangelirdagılımı bozukluğundan ve GB sonrası gümrüklerin sıfırlanmasın- dan kaynaklandıgını ileri sürdü. BESDGenel Koordı natörü Ertan Yurtöz ise beyaz eşyadaki ithalat ar- tışınm. geçen yıl ithalatı hiç olmayan ürünlerın bu yıl yabancı ve yerlı fır- ma ev lılıği sonrasında yüksek oranda gerçekles.nıesinden kaynaklandıgını kaydetti. Öte vandan DİE'nin halaocakavı- nın ithalat ve ıhracat rakamlarını açık- lamamasını eleştiren İTO, dış ticaret- teki gelişmelere ışık tutnıak için yılın ilk 2 ayında bazı AB ülkelerinden ya pılan ithalat ve bu ülkelere y apılan ih- racatı tespit etti. İTO Başkanı Mehmet Yıldınm yap- tıgı açıklamada AB üyesi irlanda, In- gıkere. İtalya ve Almanya'dan yap»- lan ithalatın bu y ılın ilk 2 ayında ge- çen yılın aynı dönemine oranla yüz- de 80. ihracatın ıse yüzde 25 arrtığı- nı söy ledi. ^ıldınm. 1995 y ılının ocak ve şubat aylarında 1.2 milyar dolar olan ithalatın. yüzde 77.8 artarak bu yılın ilk 2 ayında 2.2 mılyar dolara ulaştığını kaydetti. Bu arada aynı ül- kelerden yapılan ihracatın ıse 1.1 mıl- yar dolardan 1.4 milyar dolara yüksel- dıği ve her iki yılın ocak-şubat ayla- rındaki ihracat rakamlan arasındaki ar- tışın yüzde 23.5 olduğunu söyledi. Türkiye'nin dört AB ülkesi ile ticareti (Milyon $) 1p f lrtanda g ingiltere P | Almanya pBltJya 1995 Ocak-Şubat 49 7 2148 638 4 319.1 1996 Artış Ocak-Şubat % 35.8 352.6 1.207 8 576 7 \ Topla^ '222 0 2 1 7 2 8 77 c 1995 1996 Artış Ocak-Şubat Ocak-Şubat \ i lrlanda 5.5 125 f Ingıttere 1470 2173 j Almanya 759.0 876 0 ; İtalya 207 4 276 0 'ToDİam 1118 9 V381 8 İŞÇİNİN EVREMNDEN ŞÜKRAN SONER HazırlıkDini siyasete kullanan. uzun dönemde laiklik karşıtı. şeriatın ik- tidarını hedeflemiş olan cephe, bir yandan Refah iktıdarının nimet- lerinden yararlanmak. dığer yandan da ıktıdar uğruna çark etme- nin, kendı çizgılerınden büyüködünler vermenin bedelini ödeme- menın yollannı arıyor. Özel televizyon kanalları, gazetelerdeki bütün haber ve yorum- larda, hep aynı vurgulamaların altı çizılıyor. Sempatizanları, "şart- lı refleks'' kuramı ile ortak yargıya koşullandırılıyor: "Refah tek başına iktıdar olmamıştır. Bu hükümetten gerçek Müs- luman biryönetimden beklenen herşeyin gerçekleştırilmesini ıs- temek yanlış olur. Bu bır adtmdır. Astl program seçimler sonrası tek başına ıktıdara gelindiğinde uygulamaya sokulacaktır." Yapılan bütun iyi ışler Refah'ın. bütün kötü işler DYP'nin ola- cak. Bu izlenimın hem Müslüman ama laik, şeriat karşıtları, hem de şeriat yandaşlan içın geçerlı kılınması sağlanacak. Toplumun şiddetle karşısında duracağı, şerıata yönelik tüm pro- ieler ertelenecek. toplumdakı Refah ve şeriat korkusu yenılecek. Iktidar sonuçlarını görmek isteyen şerıatçılara ıse asıl ıktidara ka- dar "sabır telkın edilecek." Radikal dincıler, şerıatçıların, tarikatların lider kadroları gerçek- ten de uzun dönemlı yatırımlara, "sabırlı" olmaya kararlı görünü- yorlar. Tabanlannı ne kadar tutabılırler bılinmez, ancak Erbakan ve Refah ıktıdarına "takıyye stratejısıne devam" mesajı veriliyor. Daha da ileri gıdiliyor, ideolojileri ıle çatışan, yüzde yüz ters, on- lara göre yapılmaması gereken bütün işler için de tabana "hoş- görü" çağnst yapılıyor. Şeriatçıların, faızin kalkmaması, Çekıç Güç, israil anlaşmasının geçerlı kalması, "hak düzeninin" hiçbir kuralının ışleme konma- ması, "düzen partilen" dıye suçladıklannın programlarının aynen uygulanması.. gibi nedenlerle, Erbakan ve Refah'a hesap sorma- malarını sağlayacak koşullandırma yapılmaya çalışılıyor. Bir yan- dan da her an, her yerde ''Müslüman" vurgulaması yapılarak di- ğerlerinin "Müslümanlık karşıtı" oldukları gibi bir bilinçaltı koşul- landırması amaçlanıyor. Bu iş şimdıik öylesine ciddi, planlı programlı, hep birağızdan yapılmaya çalışılıyor ki şeriat cephesınde çok farklı gruplar, tari- katlar, sempatizanları aynı ağızla konuşup aynı şeyleri söylüyor- lar. Refah iktıdarının nimetlerınden en fazlası ıle yararlanıp iktidar yıpranmasını en aza indırmenin stratejısinde ittifak yapmış ızleni- mi verıyorlar. Hanı kimıleri Refah'ı iktidarda eritme düşü görüyorlar ya, hiç kuş- kusuz yıpranacaktır, ama bu yolla eritılmesı "olanaksız" denılecek kadar zor görulüyor. Şeriatçı cephe, solun, merkez sağın, kısır iç çekişmeler, çatış- malar, bölünme nedenı ile uğradıkları kayıplardan ders almışa benziyorlar. Aralanndaki ayrılıklar, ideolojı ve inançta çok daha cıd- di olduğu halde, çıkarlar çatışmasının tuzağına düşmeme çaba- sını gösteriyorlar. "Henüz cicim aylan, hele bır iktidar nimetlerinın paylaşımı kav- gası başlasın, çıkar çatışmalan açığa çıksın, onlar da bırbirlerine düşerler" diye de düşünebilirız. Oncelıkle ıçımız burkularak merkez sağın, hele de solun, hiçbir zaman, hiçbir koşulda böylesine birlikte hareket etmediklerini anımsamalıyız. Hele de bu boyutlarda. koşulsuz bir "hoşgörü", dahası "ılke ve ideolojiden sapmaya, takiyyeye evet" yaklaşımı solda soz konusu olabilir mi? Böylesı ancak ınsanın aklının değil, duygularının kullanıldığı ve sömürüldüğü. ınanmış bireyin bağımsız kımlik vedüşüncesının söz konusu olmadığı. çağdışı örgütlenme ve yapılanmada geçerlı ola- bilir. Refah'ın iktidarda gerçek yüzünün ortaya çıkması, ınsan hak- larına, bu ülkedeyaşayan büyük çoğunluğunun inançlarına, bek- lentilerine aykırı planlarının açığa çıkarılması, merkez sağda ya da soldakı olumsuzlukların kendılığınden ortaya çıkması gibi kolay olmayacaktır. Bunun en tıpık örneği belediyelerde yaşanmaktadır: Belediye- ler sol iktidar elindeyken, kışilere kadar ınen çıkar çatışması. olum- \u yapılanların da olumsuz görünmesini ve bu arada kırli pek çok çamaşırın da kolayca açığa çıkmasını getırmıştır. Refahlı belediyelerde çıkar paylaşımının. vakıflara bağış mas- kesı altında rüşvetin. sosyal demokrat beledıyelere göre katlan- dığını herkes bilıyor. Ama kımse sesıni çıkarmadığından, kirli ça- maşırlar saklı kalıyor. Refahlı belediyelerin sadece olumlu işleri ka- muoyuna yansıtılıyor. Sonuç olarak sosyai demokratlara oy kaybettıren belediyelerin yönetımi, Refah'a oy getiricı olmuştur. Kamuoyu da gerçeklertam tersı ıken, sosyal demokratların beledıyeleri çok kötü yönettikle- rı, büyük yolsuzluklar yaptıkları, ış üretmediklerı, Refahlı beledi- yeler içın ise durumun tam tersı olduğu koşullandınlmasındadır. Özetı. Refah ıktıdarı, düşünen kafalar içın, gerçek yüzü ve nı- yetlerinın ortaya çıkması anlamında yarariı sonuç bıle verebılir. An- cak şeriat güçleri, özellikle bugün başlattıkları stratejılerıni yürü- tebilirlerse, Refah'ın fazla iktıdarda kalmadan, "ımaj kazandırıcı" işler yapıp kaçmasını sağlayabilirlerse, iktıdarın. yakın bır seçım- de Refah'a değıl oy kaybettirmek, oy kazandırmak sonucunu bile getıreceğı, güçlenmesını sağlayacağı kaygısını taşıyorum. ABS'yi kullanmayı biliyor muyuz? A BS fren son dönemde otomobillerde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanan çok yararlı teknolojik gelişmelerden biri. Almanca "Anti-Blokier System"in (kilitlenmeyi önleyen sistem) kısaltması olan ABS'nin otomobilde güvenliği arttırdığı uzmanların tartışmasız olarak kabul ettiği bir gerçek. Amerika'daki trafik güvenliği kuruluşlarının derlediği istatistiklerden ise bu gerçeğe aykırı sonuçlar çıktı. Derlenen trafik kazalan istatistiklerine bakıldığmda ABS frenli otomobillerin ABS fren bulunmayan otomobillerle aşağı yukarı aynı oranda kaza yaptıgı ortaya çıktı. Bu şaşırtıcı durumu araştıran uzmanlar ABS frenli otomobil kullanan sürücülerle görüşerek bu durumun nereden kaynaklandıgını bulmaya çalıştılar. Sonuç ilginçti. Sürücüler ABS'yi etkili bir şekilde kullanmayı bilmiyor. Görüşülen sürücülerin önemli bir bölümü kazadan önce frene sonuna kadar basmadıklannı belirtmiş. Uzmanlar bu nedenle kazalardan kaçınılamadığına işaret ediyor. Genel bir kural olarak (yerler kaygan değilse) en çabuk durmanın İRKANACnNSOY yolu. ABS olsun ya da olmasın, frene sonuna kadar basmaktır. Böylece otomobılin fren gücü bütünüyle kullanılmış olur. ABS frenin avantajı bazı otomobillerde daha kısa fren mesafesi sağlamasının yanında. frenleme sırasında direksiyonu kullanarak aracın yönlendirilmesine ve bır engele ya da başka bir otomobile çarpmaktan direksiyon hareketiyle kaçınılabilrr.esine olanak sağlamasıdır. ABS bulunmayan bir otomobilde ise frene sonuna kadar basıldığında araç düz bir çizgide kızak gibi kayacağı içın aracı yönlendirmek olanaklı değildir. Öte yandan. yağmur, kar ve buzlanma nedeniyle kaygan duruma gelen yollarda ABS fren koşullardaki en etkili frenlemeyi otomatik olarak sağladığından güvenliği kat kat arttırmaktadır. • Nasıl çalışır? A BS freni bulunan bir araçta normal fren donanımına ek olarak bir elektronık beyin ve dort tekerlekte tekerleklerin donüp dönmediğini denetleyen algılayıcılar bulunur. Sert bir frenleme sırasında algılayıcılar herhangı bır tekerleğin kilitlendiğını elektronık beyıne ilettığinde elektronik beyin. merkezdekı ana fren silındırıne müdahale ederek kilitlendiği bildirilen tekerleğin serbest bırakılmasını sağlar. Tekerlek yeniden dönmeye başladığında. sürücünün ayağı hâlâ fren pedalı üzerinde olduğu içın, tekerlekler yeniden kilitlenir ve algılayıcılar yeniden tekerleğin kilitlendiğini elektronik beyne bildirir ve aynı ışlem araç duruncaya ya da fren pedalı bırakılıncaya kadar tekrarlanır. Bu ışlemi çok hızlı bır şekilde yapabilen ABS sıstemı tekerleklerin ancak çok kısa süreler boyunca kilitli kalmasına izin verdiği için direksiyon kontrolünün korunmasını sağlar. ABS fren ancak tekerlekler kilitlenecek kadar sert fren yapıldığında ve sadece kilitlenen tekerlekler içın devreye girer. doğal olarak kaygan yüzeylerde tekerlekler daha kolay kilitlenir. • KISA KISA... KISA KISA... KISA • Renault Mais'in, toplam kalite felsefesinin en önemli boyutu olan eğitim çalışmaları kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptıgı işbirliği sonucunda Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümü öğrencileri, şirket tarafından hazırlanan özel programlarla yetiştirildi. Bugüne kadar yetiştirilen 150 kişi Renault Mais'in yetkili satıcı, servis ve bakım istasyonlarında çalıştırılıyor. • Fransa'da yapılan Le Mans 24 Saat Yarışı'nda Porsche 911 Carrera, dayanıklılık ve hız bakımından rakiplerini geride bırakarak zafer kazandı. 24 saat süren ve motoriarı durdurmadan sadece sürücü ve lastik değişimleri için durarak yapılan yarışta ortalama 200 km/s hızla yol alan Porscheler tüm sınıflardaki birincilikleri kazanarak önemli bir başarıya imza attılar. NI55AN _ Nissan'ın yeni açılan yetkili servisi Spor-Tur geleneksel servis hizmetlerinin yanında araçların evin önünden alınıp gerekli işlemler yapıldıktan sonra tekrar evin önüne teslim edilmesi hizmetini de sunuyor. • Temsa, Türkiye distribütörlüğünü yaptıgı Komatsu forkliftleri için gezici servis hizmeti veriyor. Arıza tamiri ve bakım süreleri bu sayede en aza indiriliyor. ÇİFTÇİ DOSTU /SADLLLAH USUMI Ureticiden tekstilciye 11 trilyon Mercedes'ten Rusya'ya belediye otobüsü Mercedes-Benz Türk, Dunya Bankası tarafından Rusya Federasyonu'nda şehiriçi taşımacılık ihtiyacını karşılamak üzere açılan belediye otobüsü ihalesinde 744 adetlık en büyük payı kazandı. ihalenin 160 adetlik dığer bölümü ıse Mercedes-Benz AG lisansıyla Moskova yakınlannda üretim yapan Golaz şirketi tarafından üretilecek. Ağustos 1996 ile Mart 1997 arasında teslim edilecek otobüslerin 422 adedi solo (normal tip), 322 adedi ise korüklü otobüs olacak. Mercedes-Benz Türk, 0 345 belediye otobüsleriyle elde ettığı bu uluslararası başarıyı. 30 yıldır sınırları içinde üretim yaptıgı İstanbul Buyukşehir Beledıyesı'nin halen işlemde olan İETT ihalesinde de sürdürmeyi umuyor. • 1 996 yılı ürünü pamuğun hasat dönemine yaklaştığımız şu gün- lerde bazı gerçekleri tartışma- ya açmakta yarar var. Zira bu- güne kadar zarar eden üreticiler ses- lerini duyuramazken thlyonlarca lira kazanan sanayiciler adeta ağlaşıyor... Yenı kurulan Erbakan hükümetinı de kendi görüşleri ve çıkarları doğrultu- sunda etkilemeye çalışıyorlar!.. Öncelikle belirtelim ki, pamuk üre- tıcilerinin sanayicilerin kazançlarını engellemek gibi bir düşüncesi yok. Sa- nayimizin yaşayabilmesi için onların da kazanması gerektiğine herkes ina- nıyor, ama hakları kadar... Üreticile- rin keselerine göz dikmeden. üreticı- lerinkazanmasınadafırsattanıyarak!.. Eğer bugün olduğu gibi parayı sa- dece tekstilci ve konfeksiyoncu ka- zanırsa sanayimiz gelişir, ama pa- muk üretimimizçöker.... Pamuktada dışa bağımlı hale gelinz. Sanayi ürün- lerinden sağladığımız milyarlarca do- lar gelirin önemli bir kısmını, pamuk ithal ettiğimiz ülkelere ve onların üre- ticilerine vermek zorunda kalırız. Önümüzdeki döneme ışık tutması için geçen yıl pamukta yaşadıklanmı- za bir göz atalım. Çiller hükümeti, 1995 yılında geç- miş yıllarda olduğu gibi gene sana- yiciden yana tavır koymuştu. Aldığı yanlış kararlarla üreticilerın köşeye sıkışmasına yol açmıştı. ihracat im- kânları ortadan kaldırılırken ithalat kapıları ardına kadar açılmıştı... Sonuçta iç piyasada pamuk bol- laştı... Hükümet tarafından kasıtlı ola- rak parasız bırakılan TARİŞ, ÇUKO- BİRLİK gibi kuruluşlar da peşin para ile pamuk alamayınca üreticiler. tüc- cann ve sanayicinin kapısına sığınmak zorunda kaldı. Ve.. pamuk fiyatlan birden bire dün- ya piyasalarının altına düştü!.. 1984 yılında işlenmemiş pamuk fi- yatlan 48 bin liraya kadar yükselmış- ti. Bir yıl sonra 1995 yılında ise yüz- de yüz enflasyona rağmen pamuk alımlan, Ege'de ancak 42 bin liradan başlatılabildi. Ancak bu fiyat da bel- li bır süre devam etti. TARIŞ'in para- sı bitince fiyatlar 37 bin liraya kadar geriledi. Antalya bölgesinde de aynı gelişmeler yaşandı. Alımlar. 43 bin li- radan başladı. ANTBlRLİK'in parası bitince fiyatlar 34 bin liraya geriledi. Çukurova'da da 36 bin liradan baş- layan alımlar. ÇUKOBİRLİK'in para- sı bitince 24 bın liraya düştü!.. Üreticilerin büyük bır bölümü. 1994 Üreticiler, tüccarın ve sanayicinin kapısına sığınmak zorunda bırakılıyor. yılında 48 bin liraya kadar satabıldi- ği pamuğuna 1995 yılında 26 ile 36 bin lira arasında müşteri bulabildi. O da yalvara yalvara!.. Peki sonuçta neoldu? Türkiye'nin 1995 yılı işlenmiş pamuk rekoltesi 836 bin tondu. Bunun 232 bin tonu. Izmir Ticaret Borsası'nda ışlem gör- dü. 604 bin tonunun satışı da diğer borsalarda gerçekleşti. Sanayiciler. dünya piyasalarında oluşan fiyatların çok altında pamuk alma ımkânlarını buldukları için, sadece İzmir Ticaret Borsası'nda satışı yapılan 232 bin ton pamukta fazladan 4 trilyon lira ka- zandılar. Türkiye rekoltesi uzerınden fazladan kazandıkları para ise 11 tril- yon lira! Eğer hükümet, tekstilci ve konfeksiyonculara bu ortamı hazırla- masaydı, borsalarda satışlar dünya piyasalarındakı fiyatlar üzerinden ya- pılabilmişolsaydı, 11 trilyon lira şiın- di pamuk üreticilerinin cebine girmiş olacaktı! Çiller hükümeti ile sanayicilerin iş- birliği, yüz binlerce pamuk ureticısi aı- leyi 11 trilyon liradan mahrum bırak- tı... işte sanayiciler buna rağmen ha- yatlarından memnun gözükmüyor- lar. Sürekli olarak fiyatlan yükselttiği gerekçesi ile Izmır Ticaret Borsası'nı ve TARİŞ yönetimini suçluyoriar. Halbuki borsalardaki fiyat hareket- lerini izlediğimiz zaman sanayicilerin iadialarının gerçekle ilgısı olmadığı ortaya çıkıyor. 1995 yılında yeni ürün pyasaya çıktığı andan itıbaren tam 9 ay sure ile iç pıyasalardaki fiyatlar. dış piyasalara oranla hep düşük sey- retmiş. Üreticiler bazı günler pamu- ğunu dünya piyasalarının 32 bın lira altında satmak zorunda kalmış. Ay or- talamalarında bile üreticinin eline ge- çen eksik para, kilo başına 29 bin li- raya kadar çıkmış. Örneğin 1996'nın Ocak ayında üreticilerin ortalama kay- bı 23 bin lirayı, şubatta 28 bin lirayı. nisanda ise 29 bin lirayı bulmuş. Bu- na karşılık haziran ayında iç piyasa- lardaki fiyatlar dünya fıyatlarını biraz geçince sanayiciler kıyameti kopar- dılar. Hemen herkesi eleştirdiler... TARİŞ Pamuk Biriiği Başkanı Meh- met Bakanoğlu da geçen yıl üreti- cilerin çok zarar gördüğünü. bu yıl ye- ni hükümetin daha gerçekçi bir po- litika izlemesi gerektiğini ileri sürü- yor: "Geçen sene pamuk üreticisı çok sıkıntı çektı. Eylül ayından mayısa ka- darborsada pamuk fiyatlan dünya fi- yatlannın çok altında seyrettı. Dün- ya piyasalarında fiyatlar arttı. Ayrıca Türk parası değer kaybetti. Ancak iç piyasalarımızdaki fiyatlar aynı ölçü- de artış göstermedı. Üreticinin kay- bı trilyonlarca lirayı buldu. Önümüz- deki yıl aynı sıkıntıları yaşamak iste- mıyoruz. TARİŞ, ÇUKOBİRLİK ve ANTBİRÜK sıfır faızli veya çok düşük faizlı kredıleıie güçlendirilmelıdir. Çıft- çinin gırdilennde yüzde 200 'e varan artışlaroldu. Birkilo pamuğun malıyeti 70 bın liraya yaklaştı. 85 bın lıranın altında bir fiyat üreticiyı tatmın et- mez."' •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle