Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
~«3 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Demirel tarafmdan atanan rektörlerden 19'u, yapılan seçimlerde birinci olan adaylardan oluştu
22 rektörün ataması tamartıAJNKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Söleyman Demirel. 22
üniversitede4 yıl süre;. Ie göre\
yapacak rektörleri atacı.
Atanan rektörlerden l**'u.
üoıversitelennde yapılan
seçimlerde bınnci olar adaylar.
24- iiyenin gizli oy kulhndığı
YÖK. Genel Kurulu sonunda
belırlenen adaylar. Y ÖK
Başkanı KemalGürüz
tarafından Cumhurbaşicanı
Demirel"e dün akşam sunuldu.
Türkiye çapında 22
üniversitede gerçekleşrinlen
rektörlük seçımlen sonucunda
belırlenen altışar aday. dün
toplanan VÖK Genel
Kurulu'nda üçe indirildi.
Listenin Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'e
sunulmasından birkaç saat
sonra rektörlerin
atanması gerçekleştı.
Atamalar çoğunlukla
öğretim üyelerinın ilk
sırada tercıh ettiğı
adaylar arasından
yapılırken Cumhuriyet
Lniversitesi
Rektörlüğü'ne seçimde
3. aday olarak seçilen
Prof. Dr. Ferit Koçoğlu.
Inönü Üni\ersitesi
Rektörlüğü'ne ikinci
sırada aday olarak
belirlenen Prof. Dr. Ömer
Şariak. Trakya Üni\ersitesi
Rektörlüğü'ne ikinci aday
olarak seçilen Prof. Dr. Ösman
Inciatandı. Prof. Dr. Gülsün
Sağlamer ise Türkiye'nin ikinci
kadın rektörü olarak Istanbul
Teknik Üniversitesi'ne atandı
Cumhurbaşkanı Süleyman
• YÖK. Genel Kurulu sonunda
belirlenen adaylar. Kemal Gürüz
tarafından dün akşam
Cumhurbaşkanı Süleyman
DemirePe sunuldu. lOrektör
yerinde kalırken İstanbul Teknik
Üniversitesi rektörü seçilen Prof.
Dr. Gülsün Sağlamer Türkiye'nin
ikinci kadın rektörü oldu.
Demirel. Ankara, -\taturk.
Boğaziçi. Çukurova. Ege.
Erciyes. Fırat. Gazi.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi
ve Uludağ üniversitelerine
halen görevde olan rektörlen
yeniden atadı.
Cumhurbaşkanlığı'ndan
yapılan açıklamaya göre. yeni
atanan rektörler şöyle:
Prof. Dr. Yaşar Lçar(Akdeniz
Üniversitesi). Prof. Dr. Cünal
Akbay( Ankara Üniversitesi).
Prof. Dr. Erol Oral (Atatürk
Üniversitesı). Prof. Dr. Istün
Ergüder( Boğaziçi
Üni\ersitesi). Prof. Dr. Ferit
Koçoğlu (Cumhuriyet
Üniversitesi). Prof. Dr.
Can Ozşahinoğiu
(Çukurova Üniversitesi),
Prof. Dr. Mehmet
Özaydın(Dicle
Üniversitesi), Prof. Dr.
Fetih İdiman (Dokuz
Eylül Üniversitesi).
Prof. Dr. RafetSavgılı
(Ege Üniversitesi), Prof.
Dr. Mehmet Şahin
(Erciyes Üniversitesi),
Prof. Dr. EyüpGünay
İspir (Fırat
Üniversitesi). Prof. Dr. Emer
Hasanoğlu (Gazi Üniversitesi).
Prof. Dr. Hüseyin Filiz
(Gaziantep Üniversitesi). Prof.
Dr. Ömer Şariak (Inönü
Üniversitesi). Prof. Dr. Gülsün
Sağlamer (tstanbul Teknik
Üniversitesi). Prof. Dr. Türka\
Tüdeş (Karadeniz Teknik
Üniversitesi), Prof. Dr. Tamer
Başoğlu (Mimar Sinan
Üniversitesi). Prof. Dr. Osman
Çakjr (Ondokuz Mayıs
Üniversitesi). Prof. Dr. Süha
Sevük (Ortadoğu Teknik
Üniversitesi). Prof. Dr. Osman
İnci(Trakya Üniversitesi).
Prof. Dr. Ayhan Kızıl (Uludağ
Üniversitesi). Prof. Dr. Ayhan
Alkış(Yıldız Teknik
Üniversitesi).
Üniversitelerde halen görev
yapan rektörlerin süreleri 6
ağustos tarihinde sona eriyor.
Bu nedenle yeni rektörler
görevlerine bu tarihte
başlayacaklar.
Galatasaray Üniversitesi'nde
ise statüsü nedeniyle Prof. Dr.
Yıldızhan Vayla Demirel
tarafından yeniden rektör
olarak atanmıştı.
Tabiiseslerede^yüceseslerede vedaZEKİ COŞKUN
Şehrin sesi yasa
büründüğünde onlar birer
megafon. birer hoparlör.
birer sesyükseltıci olarak
çıkarlar ortava. Tabiıdırler.
doğaldırlar. Yassa yas.
kederse keder. zoraki de olsa
biraz delişmenlik, neşe,
havailik, isyana uzandığında
aslına döndüren sestir
onlannki: Hüzün. ıstırap.
Tılsım, büyü tam da burada
başlar: Ne söylerse
söylesinler. şarkının sözü ne
olursa olsun dinleyene
dokunmaz onların sesı.
Hüzün de. sev inç de. yas da
bir rüzgârdır; eser geçer. Ses
kalır. Tabiidirler.
Denir kı. Doğu müzıği
("modal müzik'*, makam
müziği. klasik Türk müziğı
doğadaki sesleri taklit eder
£vet. büyük ölçüde öyle.
fîatı'daki 7 notalık
soyutlama üzenne kurulu,
ü/etilmiş ses yerine
hançereyi kullanarak.
titreyerek, inleyerek. çığlık
atarak. enginlerde dolaşarak, alçaklara
inerek doğadaki seyri. ntmı sese
dendürÜF.-sesJendirır t>u müziğın
ustaları.Bestecileri de, icracıları da... O
bjraz önce söyledigirniz tılsımın şırrı
dadır. Omn için de tabiilik.
Geçmişten bir anı. Hamivet Y üceses, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar ve Perihan Altındağ SözerL
dogallık asla
%t
suradan"a düşmez; bir
vüceses olur. bir hamivet arzeder, Çok
mu abartılı oldu? Hayır, değil. Değil,
çünkü Hamivet Yüceses adı. bu
müziğin tarihinde bir yeri işaret ediyor.
Salt "icra" değil onunkukendine özgü.
adıyla anılan bir usul; "Hamivet
usulü." Bir üslup. bir tarz. Doğadan
gelene, doğanın verdıgine kişisel katkı
var. Yeteneğin çabayla. çabanın sanat iş
dısıplmiyle birleşmesi var. Hamivet.
sözcük anlantavla da zaten bir
görevcilik. çaba: Yurdunu.
yakınlarını koruma çabası.
Hamiyet Yüceses, bunu
kendi uğraş alanında.
müzikte: name. melodi ve
sesin tüm o yokoluş
sürecinde tabiiligi koruyarak
yaptı. Admız ve işiniz. kişisel
>eçıminiz, olaylann akışı
kımi zaman sizı, yazgınızı,
yaptıklarınızı.
yapacaklannızı biçimlendirir.
belırler. Hamiyet Yüceses'in
adı da. soyadı da kendisine
böyle bir yük yükledi galiba.
Şehir ve hayat ritmini
yıtirdiğinde. ucuzluk
mevsimi başladığında tabii
seslere de. yüceseslere de yer
kalmadı. Şen ve tatlı sesler
sardı ortalığı şimdi.
Vlikrofon ve stüdyo sesleri
eşlik ediyor hayatımıza. Ve
anında çekilip gidiyor. Tabii
seslere çoktan veda ettik.
Hamiyet Yüceses ve
arkadaşları (Safiye Ayla'lar,
Müzeyyen Senar'lar) da
müziğe veda ettiler. Sesleri
onlara veda etmeden, onlar
müziğe veda ettiler. Tabiilik
bunu gerektiriyordu. O sanatın, o
gerçeğin içindeki bir başka tabii ses,
Safiye Ayla en doğrusunu söylüyor:
"Şöhret yalntzca sesle ve sanatla
oJmuyor, Hamiyet Hanım bir şöhretti."
Başka söze gerek yok.
|946 yılı mezunlan, öğretmenleriyle Balıkesir Savaştepe'de bir araya geldi
Enstitüliiler 50 yıl sonra özlem giderdi
ŞOŞKL'N VAJV1AN ~
> BALIKESİR - Savaştepe
£öy Enstitüsü'nün 1946 me-
Ûınları 50 yıl sonra Savaşte-
jjî'de buluşup özlem gıderdıler.
Jjıanç tazelediler.
\* Günlerdir bu anı bekleyen
phstitülülerin özellikle öğret-
tSenleri Meserret Lğurtan ile
İŞilüferÖrkün'ü aralannda gör-
meleri onları daha da mutlu kıl-
mıştı. Tarıhı buluşmanın ger-
Çekleşmesi için geceli gündüz-
lû koşuşturan Şerafettin Tara-
car'ın yemekte Meserret Ha-
rjım'a kendisinın serv is yapma-
Si ve çok sevdıği torununu bile
unutması. öğretmen sevgisinın
büyüklüğünü gösteriyordu.
Yemekten sonra sıra Atatürk
Anıtf ndaki savgı duruşuna ge-
liyordu. 46 mezunlarınırtbirço-
ğu ilerleyen yaşlanna karçın y ü-
rûyerek. tatlı tatlı sö^leşerek
kfnt merkezindeki anıta gidi-
yordu. Atatürk ile vefat eden ar-
kadaşları için saygı duruşunda
bulunan mezunlar. yarım asır
önce fotoğraflarını çeken "*Foto
Emin" ile de özlem gıderıyor-
du. Emin Amca ise artık artist
olduğunu ve "Zijaret" filmin-
de Hülya Avşar'ın babası rolü-
nü oyna'dığını anlatıyordu. An-
cak mezunjar bir an önce okula
dönmenın sabırsızlığını yaşı-
vordu. Öyle ya programın daha
devamı vardı.
Dönüşte gerçekleştirilen sınıf
voklamasındaki "burada" ses-
İeri okul bahçesını inletıvordu.
Ancak bazı muzıpler. araların-
dan ayrılan arkadaşlarının ısmı
okunduğunda hınzırca "öldü'"
demeyi ihmal etmiyordu. Bura-
da demek ise biraz da "daha öl-
medim" anlamını taşıyordu.
Yakın il v e ilçelerde yaşayan,
ama mezuniyet gününe gelme-
yen birkaç 46 mezunu ise Köy
Enstitüsü ruhunu tam anlama-
dıklan için eleştinliyor. kınanı-
yor. kınamalar alkı^lı protesto-
yo dönüşüyordu. Bir süre önce
yaşamını yitiren 50 No'lu Idris
Şen'i 50. yılda oğlu Turgut
Şen'in temsil etmesi de herkesi
duygulandırıyordu.
Mezunların kendilerini tanıt-
maları da yeni esprıleri getiri-
yordu. Mezunların oldukça
uzun olan yaşamöykülerini aşa-
ma aşama anlatması "kısa kes"
uyansını getiriyordu. Birmezu-
nun "50 yıl sonra, 100. >ılda \'\-
ne burada buluşalım" önerisı
"fazla attın" sözleriyle kesili-
yordu. Bazılan ise 60. vıldabu-
luşmayı öneriyordu.
Hepsi 68-70 yaşında olan ıh-
tiyar delikanlıîarın 1919 do-
ğumlu. ama genç öğretmeni
Meserret Uğurtan. öğrencile-
riyle geçmişe giderken "Ben
hepsinin anasıyım" diyor, bu-
nun en büyük mutluluk olduğu-
nu sövlüvordu. Nilüfer Örkün
de Meserret Hanım'a takılıyor.
enstitülülerin bir tek anası ol-
madıgını anımsatıyordu.
Bazı mezunlar, duvarda oluş-
rurulan Köy Enstitüleri köşesın-
de, kendi fotograflannı bulma-
ya çalışıyor. öğrencilik yıllarını
yeniden yaşıyordu. Öte vanda
Mehmet Refİk Cevahir, "Aynı
Vblda, A\nı Emek" adlı kitabı-
nı imzahyor. arkadaşlanna he-
dıveediyordu. Bukitabın ~Kö>
Enstitüsü kurucularına; kıyıla-
rak. sürük'rek. ö/rverivk' avdın-
lanma savaşını sürdüren kardeş-
lerine bir gönül armağam" oi-
duğunu söyleven Cevahir. Köy
Enstitülerinin topluma önemli
katkıları olduğunu anlatıyordu.
Sıradaki etkınlik, okulu gez-
me ve çınar altında buluşma
oluyordu. Akşam toplantısı da
Sabri Kurfun feonuşlnasıyla
başlıyordü. Kûrt. "Blz de>lete
büyük bir yükgetirmedik. îş ya-
parak. üreterek öğreniyorduk.
Tuğlamızı döktük, kirecimizi
yaktık, binalanmızı yaptık: vi-
yeceğimiz sebze, me>"ve ve tahıl-
İan yetiştirdik. Demokratik bir
öğrenim sürecinde yönetime
katkıda bulunduk. L Ikemta da-
ha yakından tanıdık" diyordu.
Birçok baskı ve sürgünden na-
sibini alan. kapatılrnak. yok
edilmek istenen enstitülüler,
Refik Cevahir'in dediği gibi
sinmemişti, silinmemişti. Ma-
ide İnceoflu'nun şiiri. anılar
derken sıra topluca marş, şarkı
ve türkü söylemeye geliyordu.
Köy Enstitüsü ve Ziraat Marşı,
Emir Dağı. Aşağı Yoldan. Yeni-
ce Yollan türküleriy Ie çoşan 46
mezunlan milli oyunlarla gece-
yi kapatıyordu. 7 temmuz saba-
hı birlikte yapılan sabah kahv al-
tısını vedalaşma izliyordu...
Belki de bir dahâbirtjirJefinr
göremeyeceklçrdi. ama Jrep'
Köy Ensritülü ofarak anilaCak-
lardı... .
;
"
:
Yargıtay
Naci Akay ile
ilgili karar
onaylandı
ANKARA(ANKA)-Eski Istanbul Mil-
li Eğitim Müdürü Naci Akay'a Yargı-
tay'dan kötü haberçıktı. Yargıtay 7. Ceza
Dairesi, gerçeğe aykın mal bıldirıminde
bulunmak ve haksız servet edinmek suç-
larından 35 ay hapis ve 58 milyon lira agır
para cezasına mahkûm edilen eski Istan-
bul Milli Egitim Müdürü Naci Akay'la il-
gili karan onayladı.
Istanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
geçen şubat ayında sonuçlandınlan dava-
da. haksız mal edinme ve gerçege aykın
mal bildiriminde bulunma suçlanndan 2
yıl 11 ay hapis ve 58 milyon 333 bin lira
agır para cezasına mahkûm edilen eski ts-
tanbul Milli Eğitim Müdürü Naci Akay'la
ilgili karann temyiz incelemesi tamam-
landı.
Yargıtay 7. Ceza Dairesi, oybirliğiyle
aldıgı kararla. Akay'ın 3628 sayılı Mal
Bildiriminde Bulunulması ve Rüşvet ve
Yolsuzlukla Mücadele Yasası'na muhale-
fet suçlanndan mahkûm edilmesi karan-
nı yerinde buldu. Dairenin onamakarany-
la Akay'ın cezası kesinleşti. Akay'ın, da-
ire karanna karşı Yargıtay'a karar düzelt-
me başvurusu yapma hakkı bulunuyor.
Ancak daire karan oybirliğiyle alındığın-
dan onama karannda değişiklige gidilme-
sı zayıf olasılık olarak görülüvor.
Eski iü rektörü
Demiroğlu'nun
beraatına onama
Haber Merkezi-
Yolsuzluk yapmakla
suçlanan eski Istan-
bul Üniversitesi Rek-
törü Prof. Cem'i De-
miroğlu'na verilen
beraat karan Yargıtay
4. Ceza Dairesi'nce
onaylandı.
Istanbul 6. Asliye Ceza Mahkeme-
si'nde görülen ve Demiroğlu'nun beraat
ettiği davada, YÖK ve Istanbul Üniversi-
tesi. Prof. Demiroglu'nun tstanbul Üni-
versitesi Sosyal Tesisleri adına bankada
açılmış hesaptan. başkanı olduğu Kardi-
yoloji Enstitüsü Araştırma ve Yardımlaş-
ma Vakfı'na 1990 yılında 1 milyar 571
milyon lira aktardığı. yine bu hesaptan
çektiği parayla Kardiyoloji Vakfı'na mi-
nibüs aldığı, av nı hesaptan 30 Kasım 1990
tarihinde Kardiyoloji Vakfı'na, bu kez 1
milyar 889 milyon 656 bin lira aktardığı.
gazeteci MeteÂkyol'u. hizmetine ihtiyaç
olmadığı halde üniversitedekibos kadro-
yaatadığı ve Prof. NazmiGültekin'ın pro-
fesörlüğe yükseltilmesini engellediği ve
bu konudaki Danıştay kararını uygulama-
dığı ileri sürülmüştü.
ARAYIŞ
TOKTAJVIIŞ ATEŞ
<•••Her Yerde Varız
Erdek'te Atatürkçü Düşünce Derneğı'nın düzenle-
diği bir toplantıdan önce, kimi okurlarımın getırdiğı ki-
taplanmı imzalıyordum. Karşımda onu gördüm. Işıl ışıl
kara gözlerinde kıvılcımlar çakıyordu. Sivri çenesı ka-
rarlılığını gösteriyordu. Ben daha küçük sanmıştım, il-
kokulu bitırmiş...
"Atatürk'ü seviyor musun" dıye sordum.
Ince sesinin en sert tonuyla "Elbette sevıyorum"
dedi: "Hiç Atatürk sevılmez mi?" "Kimin kızısın sen"
diye sordum. Söyledi. Ve mesele anlaşıldı. Arkadaş-
larımızdan, yoldaşlarımızdan bırinin kızıydı.
Daha sonra babasma. konuştuklarımızı anlattım.
Güldü, "Sormayın Hocam"dedı: "Kızın elinden kitap-
lan alamıyoruz. Evde oturuyoruz. elindebirkitap. De-
nize gidiyoruz, elınde bir kitap..."
Ama kızının bu "hastalığından" hiç de üzgün görün-
müyordu. Tam tersıne, anlatırken sesi kıvanç titreşım-
leri içindeydi.
Daha sonra düşündüm. Bu arkadaşımız: yıllarce
devletin baskı ve ışkencesi altında yaşamış; daha son-
ra, yaşamın baskılarının her turlusunü tatmıştı. İş bu-
lamamış. bulduğu işlerde barındırılmamış. kelımenın
tam anlamıyla açlığa mahkûm edilmek istenmişti. Fa-
kat gene de dimdik ayaktaydı. Hem karnını doyur-
muş. hem ailesını kurmuş ve hem de çocuklannı en iyi
biçimiyle yetiştirmişti.
Mutlaka belli kırgınlıklan. mutlaka müthiş yorgunluk-
ları vardı. Ama ayaktaydı ve yıllarca elinde tuttuğu bay-
rağı artık kendi kızına devretmenın hazırlığı içinde gö-
rünüyordu.
Bizler Türkiye'nin karanlık dönemlerinin çocuklarıy-
dık. Kimilerinin demokrasi olduğunu ıddia ettıkleri
1950-1960 arasındakı dönemde çocukluğumuzu ya-
şamış ve kelımenin tam anlamıyla karacahil olarak ye-
tişmıştik. Müthiş yurtseverdik. Ama yurdumuzu nasıl
sevmemiz gerektiğini bile bilemiyorduk.
Türkıye'de "sol" kavramı unutturulmuştu. "Solcu"
yada "komünıst"sözcüğü. bizim için "umac/"sözcu-
ğüyle eşdeğerli idı. Ödümuz kopardı. Daha sonraları
"eski tüfek" sıfatıyla tanıdığım ve büyük saygı duydu-
ğum kimı "solculan" en ağır biçimlerde mahkûm eder-
dik.
Benım çocukluk dönemimde Aziz Nesin, sanıyo-
rum Soğanağa taraflarında bir yerde de oturmuştu. Bız
de oralarda otururduk. Bir gün bir arkadaşım, yoldan
geçmekte olan Aziz Nesin'ı göstermiş ve "Bak" de-
mişti: "Meşhur solcu Aziz Nesın ışte bu." Kısa boylu
ve sevimli bir Aziz Nesin, kafamdaki "korkunç" solcu
imajma hiç benzemediğı için doğrusu çok şaşırmıştım.
Türkiye'nin o döneminde solu ve solcuyu toplumun
hafızasından tümüyle kazımışlar ve kendılerine dıken-
siz bir gül bahçesi kurmuşlardı. Ama artık o günler çok
gerilerde kaldı. Artık "birşeylerı" bu toplumun hafıza-
sından silemiyorlar. Çünkü "bız" varız.
12 Mart'ın ve özellikle 12 Eylül'un bütün baskılanna
karşın ve saflarımızdan çok büyük kayıplar vermemı-
ze karşın, biz buradayız.
Konferanslar vermek ve söyleşıler yapmak için Tür-
kiye'yi çok dolaşıyorum. Her yerde eski arkadaşlarımı
buluyorum. Daha önce hiç karşılaşmadığım. hiç tanı-
madığım. ama aynı ruh yapısı ıçide ve aynı kavganın
bir neferı olarak zafer ve yenılgilerı birlikte tattığım ar-
kadaşlarımı...
Bir yerde emekli bir öğretmen, bir başka yerde işsiz
kalmış bir sendikacı, bir başka yerde işten atılmış bir
ücretlı, bir başka yerde ruhunda o eski kavga günle-
rirun fırtınaları esen bir avukat. bir doktor, bir eczacı,
bir gazeteci...
Kimilerı.sıyasete kusmuşler. ama yzağında da kala-
mıyoıiar.-Binbir aklaMm^lık ve hayal kırıklıklanndan
sonra sığındıkları "limanlarda", gene de içlerinden bir
şeyler dürtüyor onları. Ne içındeler kavganın ne de
büsbütün dışında...
Konuştuklan zaman kırgınlıklarını dile getiriyorlar.
kızgınlıklarını dile getiriyorlar. Bu işlere "bulaşmamak"
gerektiğini söylüyorlar. Ama gene de bir bıçımde bu-
laşıyorlar. Üye olsunlar ya da olmasınlar sıyasal partı-
lere gidiyorlar, toplantılara katılıyorlar. Çoğu kez gene
kızıyorlar. Ama gene de gidiyorlar.
Büyük kentlerımizde unıversitelerimizde sürdürülen
kavganın çoğu gene onların çocuklarının eserı.
Polisin dövmek istediği "Cumartesı annesıni" kur-
tarmak için poiıse saldıranlar da onların çocukları.
Kentlerın varoşlarındaki gençleri örgutlemeye çalı-
şan üniversıtelilerin çoğu aynı ocaktan gelıyor...
Bizim kuşağın çocukları da çok acı çekti. Baba ve
kimi zaman anne hasreti içinde. gorüş gunlerının da-
makta bile kalmayan lezzet ve sevgısı ile büyuduler.
Ve bu çocuklar uzun süre "tepkı" içindeydıler. Ama
yaşları biraz "kemale erınce" ve yaşama atıldıkları za-
man, anne ve batoalannm ne derecede haklı olduğu-
nu gördüler.
Onları izleyen kuşak, bu tepkiyi de duymadı. Anne
ve babalannın, "insanı insan yapan" değerleriyle bü-
yüdüler. Ve şımdibirçığ gibi geliyorlar. Hertürlu bas-
kı ve acıya dayanıklı, yürekli ve umutlu olarak geliyor-
lar.
Bizim kuşağı sindirdiler, ama kazıyamadılar. Her yer-
de varız. Şair "Pusmuş bir şahinız şımdi I Ne kadar
şahin olsak..." demişti. Ama çocuklanmız pusmadı.
Hakkını almasını bilen şahınler olarak geliyorlar.
Her yerde varız...
Hal böyteyken "Hacı" başbakan olsa ne yazar. "Sa-
c/" başbakan olsa ne yazar...
Başarılı çalışmalar devam edecek'
İDK'nin 64. kuruluş
jj'ildönümü kutlandı
;İ ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
J&üleyman Demirel, 12 Eylül
^rbesinin ardından bağım-
^z tüzelkişiliği Atatürk'ün
Jesiyetine aykın olarak dev -
jsjte ilişkilendirilerek resmi
«öaireye dönüştürülen Türk
Jjil Kurumu'nun (TDK) 64.
&ıruluş yıldönümünü kutla-
^f(. Demirel. TDK Başkanı
•Brof. Dr. Ahmet Bican Erei-
Osun'a gönderdiği mesajda.
»fürkçenin kaydettiği ilerle-
ıpede kurumun payının bü-
^ik olduğunu belirrtı. Demi-
Jel mesajında, Türkçenin
joizyıllar boyu ihmal edildi-
j}ni. ancak Cumhuriyet'ın
Çjruluşuyla gelişim döne-
Sine girdiğine değınerek
jiınlan söyledi:
** Tarihineyakışırbirşeki)-
Qe, yeniden bir medeniyet di-
}|seviyesine yükselmiş bulu-
ijan Türkçenin kaydettiği
Şerlemede. büyük önder
^Vtatürk öncülüğünde kuru-
^ n TDK'nin çauşmalannın
^icmli bir katkısı olmuştur.
5JDK, külrürümü/ün. mille-
^nizin duygu ve düşünce v a-
nsının yansıdığı Türkçenin
ÎKyapısını koruyarak, dünya
dilleri içerisinde v üksek bir
konuma ulaşması vönünde
başanlı çalışnıalarına bun-
dan sonra da devam edecek-
tir."
Başbakan Necmettin Er-
bakan. Ercilasun'a gönder-
diği mesajda. **64 yıldan bu
>ana Türkçenin gelişmesi yo-
lunda yaptığı değerli çalış-
malarını her zaman takdirle
karşıladığım kurumumuzun
kuruluş vıldönünıünü kut-
lar. size ve mensuplannıza
se\gilerimi sunanm" dedı.
TDK'nin kuruluş yıldö-
nümünedenivle Ercilasun'a
bir mesaj gönderen Başba-
kan YardımciM ve Dışışleri
Bakam Tansu Çiller de.
Türkçenin dünvanın sayılı
dilleri arasında yer alması-
nın kaçınılmaz olduğunu be-
lirterek "Türkçemizin bu-
gün geldiği konum, konuşu-
lan sahanın gün gectikçe ge-
lişme göstermesi açısından
memnuniyet vericidir. Özel-
likle veryüziindeki Türk
cumhurhetleri. öz Türkçe
konuşabilme çabalarını her
geçen gün daha da arttırma-
nın çalışması içindedirler"
dedi.
Milli Piyango Anadolu Liseleri ve Öğrenci YurHan
MİLLİ PİYANGO
HEM SİZE HEM ÜLKEYE KAZANDIRIYOR
57 yıldır Milli Piyango "Kazananlar" listeleriyle milyonlarca kişiyi sevindirdi.
, ' Ya diğer kazananlar? Listelerin dışında olup da sevinenler...
Milli Piyango, açtığı Anadolu Liseleriyle,
çağdaş bilgilerle donanmış gençler yetiştiriyor.
Sağlık kuruluşlarına katkılarıyla ve Kızılay'la işbirliği
kampanyaları ile yurttaşlarımızın sağlığa
kavuşmasına yardıma oluyor.
Savunma sanayimizin modernleşmesi, Türkiye'nin tanıtımını
üstlenen kuruluşların daha etkili çalışabilmesi için kaynak sağlıyor.
Kimsesiz yavruların sıcak yuvalara kavuşmaları için
Çocuk Esirgeme Kurumu'na mali katkıda bulunuyor.
Ülkemizin sanatsal ve kültürel faaliyetlerini destekliyor.
Milli Piyango İdaresi, 57. kuruluş yılında hem size kazandırmaktan,
hem ülkeye hizmet veren kuruluşlara katkı sağlamaktan kıvanç duyuyor.
"Size kısmet, ülkemize hizmet"