Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA/FA CUMHURİYET 23 ARALIK 1996 PAZARTESJ
HABERLER
Emniyet
savcılık
karanna
soğuk
• tstanbu! Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın. hazırlık
soruşturması sürerken
basına bılgi \erilmesini
yasaklayan yazısının bazı
sorunlar yaratabileceği
belırtıldi.
HÜ1AA TOPCL
fstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın. hazırlık
sonjşturması sırasında
polısın yazılı \egörsel
basına bilgı vermesını
yasaklaması y ürürlüge girdı.
Artık yapılan operasyonlar
sonrasında basına açıklama
yapmadıklannı \urgulayan
Istanbul Emniyet
Müdürliiğü Terörle
Mücadele Şube Müdürü
AtillaÇınar. halkın \e
basının yapılan çalışmalarla
ilgili olarak bılgı aJmak
istediğini sa\undu. Çınar.
"Bundan sonra nasıl \e
kimler tarafından
bilgikndirnıe yapılacağı
konusunda \eni bir
düzenlemeyapılrnair dcdı.
tstanbul Cumhurıyet
Başsavcı.M Ferzan Çitid.
tarafından geçen hafta
Istanbul Emniyet
Müdürlüğü ıle ilgili polıs
birimlerine gönderilen
yazıda olaylann cumhuriyet
savcılarına geç bıldırildiği
belirtilmiştı. CMlK'un 143.
maddesine göre hazıriık
soruşturmasında gızlıliğınin
esas olduğunun
anımsatıldığı yazıda. henüz
suçlu olup olmadığı
anlaşılmavan kişiierin
önyargı ile kamuoyuııa suçlu
gibi tanıtılmasıııın doğru
bulunmadığı \urgulandi.
Yazıda. "Buna rağmen. pek
çok soruştıırmalar hakkında
yazılı ve görsel basına bilgi
v-erildiği, hatta daha da ileri
gjdiicrek ifade \e delilferin
acıklandığı göriilmüştiir. Bu
konuda kanıu da\ası açmaya
tek yetkili olan cumhuriyet
baş,sa>cılığına henüzevrak
gönderilmediğinden suçlu
ilan edilen ve adeta
yargılama göre\ i de
yapılarak insanlann
mahkûm edildiği
göriJJmektedir" denildı.
fstanbul Cumhuriyet
Başsavcısı Ferzan Çıtıci.
yeni düzenlemelerdeki
hedefin insan haklarına
saygılı olunması ve suçu
kanıtlanmamış insanlann
kamuoyuna teşhir
edilmesınin önlenmesi
olduğunu söyledi.
Güvenlık giiçlerinin
gerçekleştirdığt
operasyonlar sonrasında
gözaltma alınan kışılerin
artık basına gösterilmedığinı
vurgulayan emniyet
yetkilileri ise bundan sonra
bu konuyla ilgili olarak
açıklama yapanlar hakkında
da soruşturma
başlatılacağını vurguladılar.
Güvenlik giiçlerinin yaptığı
çalışmalarla ilgili olarak
açıklama yapma yetkisinin
\alilikte olduğunu belırten
Istanbul Emniyet
MüdürlüSü Terörle
Mücedele Şube Müdürü
Atilla Çınar. yeni düzenleme
yapılması gerektiğıne dıkkat
çektı.
DBH'den
banş
mitingi
ŞANLIURFA(A\KA)-
Demokratik Banş
Hareketi'nın(DBH)
kurucusu Ali Haydar
V'eziroğlu. terörün a.skeri
yöntemlerle
çözülemeveceğıni belırterek
dün Çankaya'da toplanan
liderler zırvesi ıçın.
"jnşallah dağ fare
doğurmaz" dedi. Banş
Partisi (BP) Genel Başkam
Prof. Dr. Mehmet Eti de
denıokratik bir ortamda her
şeyin tartışılmasını istedı ve
"Irkçılığın yerine,
vatanse>erliği kovalım" dıye
konuştu. DBH'nın kapatılma
olasılığına karşı kurulan
BanşPartisi'nce(BP)
Şanlıurfa'da düzenlenen
mitingte konuşan Veziroğlu.
içinde bulunulan ortamdan
ancak banş istemıyle
çıkılabileceğmı savundu.
Veziroğlu. "Benoyunuzun
değil, sizin peşinizdeyim,
güzel bir Türkiye'nin
peşindeyim. Amacım. sizin
ezilmişliğini/i.
yoksulluğunuzu size
pazaıiamak değil.
yaşadığınız sorunlan
batıdaki insanlanmıza
duvurmak"dedi.
DYP de Yılmaz'daki kasetlerin varlığmdan haberdar. İlk resmi suçlama Gölhan'dan
'Kasedi Yazıcıoghı verdF
BlZBtZE
ANKARA (Cunıhurivet Bürosu) -
%4
Alaf>a-devlet-siyaset"üçgenindekı
karanlık bağlantılarla ilgili iddiaların
hedefinde yer alan DYP. İstanbul
Emniyet Müdürlüğü göre\ınden alınan
Kemal Yazıcıoğlu'nu ilk kez resmen
»uçladı. DYP, iözü edilen; ancak bir tiirlü
ortaya çıkmayan kasetlerin de varlığını
kabul etti. DYP Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Gölhan. Kemal Yazıcıoğlu'nun.
çeıe bağlantılanyla ilgili iddiaları içeren
kasetlerı ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'a verdiği için göre\inden
alındığını söyledi.
Mehmet Gölhan. dün düzenlediği basın
toplantısında. lıderlerin ellerindekı bilgi
ve belgeleri sunaeakları zine ile
soruşturmaların hız kazanmasını \e bir
sonuca ulaşmasını umduğunu söyledi.
Liderler ve partılerin birbirinı "itham
etmesi" nedeniyle yurttaşların devlet \e
demokrasiye güveninin yıkılma
noktasına geldiğini belırten Gölhan. zirve
ıle bunun önüne geçilebileceğıni
kaydetti. Gölhan. denk bütçe. kalkınma
hızı ve benzeri hükümet icraatını.
Susurluk'taki trafik kazasının
gündeme yerleşmesi nedeniyle
anlatamadıklarını söyledi
Gölhan. Milli Güvenlik Kurulu'nun
"Güneydoğu'da Kiirt nıifusunıın artış
göstermesinin 2000'li yıllarda ulusal
biitiinliik için sorun >aratabileceği"
görüşünü içeren raporuna ilişkın soruya.
"Raporu görmedim, ama kuruluşun
siyasi kararian değil, ülkenin milli
çıkarian esastır. Aynmcılığa karşıyız"
yanıtını verdi. Göİhan. ANAP liderini
elindekı belgeleri açıklamaya çağıran
DYP'nin. Başbakan Necmetin
Erbakan'dan bu istemde
bulunmamasının nedenini soran
gazetecılere. ^unları söyledi:
"Frbakan kanıtlar ortadan kaldırılabilir.
araştırmalar tanı değil di\e açıklanınor.
V ılmaz, elinde bazı belgeler olduğunu
söylüyordu, ancak Demirel'e bilgi \erdi.
Belge vermedi. V ılmaz'ın söylediği
kasetlerin. partiden birinin, "Ben de
izledım' demesiy le gerçekten \ar
oldukları anlaşıldı. Yazıcıoğlu da bu
nedenle göreunden alındı. Yazıcıoğlu'na
sordular. 'Bu bantlan sen de ızledin mi''
Yılmaz"asen mı verdin' di\e. Oinkâr
etti. Ama \ ılmaz. Ben ondan aldım"
dedi." Gölhan. Erbakan'ın elinde
bulunun raporlarda. halen dev let görev lisi
olan bazı kişilerde suçlandığı için
bilgilerin saklı tutulduğunu belırttı.
Gölhan. Yeniden Doğuş Partısı Genel
Başkanı Hasan Celal Gü/elın "darbe"
uyan>ının anımsatılması üzennede.
"Askerleri kimse bu işlere karıştırmasın.
Belirli insanlar askerlerimizi alet
ediyorlar. Askerlerimiz demokrasiye \e
halkın ovıına inanmış kişiler. Biz daha
shil sektörde onların askeri sektörde
kurdukları demokrash i
gerçekleştiremedik" görüşünü dile
getırdi. Başbakan Erbakan'ın. MÎT ve
Emniyet Genel Müdürlüğü'nden aldığı
ön raporlara dayanarak karanlık
bağlantılann içinde devlette görev yapan
58 kişınin bulunduğunu açıklamasının
ardından. DYP'nin. ANAP kaynaklanna
dayanarak da olsa çete örgütlenmesiyle
ilgili belge oluşturan kasetlerin varlığını
kabul etmesi dikkat çekti.
Içişleri Bakanı Meral Akşener. İstanbul
Emniyet Müdürlüğü'nde. devletteki üst
düzey yöneticilere kadar uzanan
iddiaların bulunduğu bir belgenin yer
almadıöını açıklamıştı.
Akşener. tstanbul emniyetinden
kendisine kaset veya ıfade ulaşmadığını
belirtirken ANAP lıderinin
açıklamalannın Yazicıoğlu"nunkiyle
çeliştiğinı söylemiştı. DYP Genel
Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu
Çillerde emniyerte devlet yöneticilerini
suçlayan bir belge bulunmadığmı ima
ederken. -belgeleri açıklamaması için
üstünde baskı kurulduğu iddialarını boşa
çıkarmak amacıv la" Kemal
Yazıcıoğlu'nun görevden alındığını
söv lemişti.
K ı y ı m ı n 1 8 ' i n c i y ı l d ö n ü m ü
K.Maraş'ta dinci ayaklanma
Sinemanın bombalanmasıyla gelişen olaylarda 111 kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı
KEREM JLGAZ
ALPERTLRGUT
Herşey l9Aralık
I9?8'de "GiineşNe
Zaman Doğacak" filmıni
gösteren Çiçek
Sineması'nın
bombalanmasıyla başladı
Kahramanmaraş'ta.
Bombalı saldırıyla
ba>)ayan gerginlik. 2\
aralıkta Türkiye
Ööretmenler Birligi
Derneği(TÖB-DER|
üyesi iki ögretmenın
öldürülmesiyle doruk
noktasına ulaştı.
Kahramanmaraş
sokaklannda.
"Miislüman Türkiye"
sloganlarını atan sağcı
grupların. öğretmenlerin
cenazelerinı camiye
sokmak isteyen insanlara
saldırmasıyla fitil
ateşlendi, 23-24-25
Aralık I978 tarihlennde
meydana gelen
Kahramanmaraş olaylan,
aradan geçen 18 yıla
rağmen unurulmadı.
Bilanço korkunçtu: 111
ölü. yüzlerce yaralı.
Cenazeler camiye
sokulmadı
Çiçek Sınemasf na
ülkücüler tarafından
konulan bombanın
ardından 21 Aralık
1978'de ülkücüler. TÖB-
DER üyesi ve Endüstrı
Meslek Lisesı'nde
görev h öğretmenler Hacı
Çolak ve Mustafa
Yüzbaşıoğlu'nu
öldürdüler. Ertesi gün.
genç öğretmenlerin
cenaze törenınin
yapılacağı Ulu Camii've
gıtmek isteyen topluluğa
çok sayıda sağ görüşlü
kişi saİdırdı. Cenazeleri
camiye sokmayan
topluluk. "Komünistlerin
cenazesi burava giremez"
diyerek halkı galeyana getirdi. Çıkan
olaylarda 2 kişi yaşamı yitirirken 50'nin
üzerinde ınsan da yaralandı. Aynı gece
Kahramaıımaraş'ın ara sokaklarında
toplanan din görev lileri ve sağcı gruplar.
"Din elden gidiyor. Komünistler. dinsizler,
aşiretler camileri yakıyor" diyerek halkı
isyana çağırdı. 3 gün süren olaylar
sırasında. gözü dönmüş saldırganlar.
Ale\ilerin yaşadığı Yörükselim.
Mağaralı. Sakarya. Yenimahalle.
Yusuflar ve Namık Kemal mahallelerine
Çiçek Sinemasf nın MHP'liler tarafından bonıbalanmasıv la tırmanan ola> lann ikinci gününde K. Maraş'ın ara so-
kaklannda toplanan din göre\ lileri \e sağcı gruplar. "Din elden gidiyor. Komünistler, dinsizler. aşiretler camileri ya-
kıyor" diyerek halkı isyana çağırdı. 3 gün süren olay lar sırasında, gözü dönmüş saldırganlar. Alevilerin yaşadığı S ö-
rükselim. Mağaralı, Sakarya, \enimahalle. Vusuflar\e Namık Kemal mahallelerinde katliam yaptılar.
saldırarak katliam gerçekleştirdiler.
Olaylar sırasında. Ulu Camii
minarelerinden Kahramanmaraş
sokakalanna yayılan ~Alevi komünistler
suya zehir kattı. Kâfir Ale\iler birçok
Müslümanı şehit etti" anonsları saldınnın
daha önce örgütlendiğini gösteriyordu.
Saldırganlar. silahlarla. sopalarla
girdiklerı ev lerden 3 yaşındaki
çocuklardan. 80 yaşındaki yas.li kadınlara
kadar çok sayıda kişiyı katlettiler. Aıle
üyeleri vahşi bir şekilde öldürülen görgü
tanıklan olaylan >öyle anlatacaktı:
"40-50 kişilik gruplar halinde e\lerimize
saldıran katiller, kocalarımızın \e
çocuklarımızın gözleri önünde
kı/larımı/a tecav üz ettikten sonra
ailelerinıizi kurşuna dizdiler. 128
yaşındaki \azmı To^uıı dede. kafasına
aldığı sopa darbeleriy le can verdi. Şah
İsmail'in kızkardeşini öldürüp
göğüslerini kestiler. Keşanlı Mev lüt'ün
eşine teca* üz eden saldırganlar, Me\ lüt'O
de acınıasızca öldürdüler."
Alev i vatandaşlann
evlerini ve işyerlerini
yıkarak ateşe \eren
topluluğun sayısı. olaylar
boyunca sürekli arttı.
Asker s e polis. ev lerinde
mahsur kalan insanlara
ancak üç gün sonra yardım
edebildı. Olaylann yankısı
tüm Türkiye'de etkisini
gösterdi. Protesto
gösterilerinde meydana
gelen olay larda 6 ilde
toplam II kişiyaşamını
yitirdi. Protestolar
nedeniy le çok sayıda
üniversite kapatılırken
liselerde de boykot
başlatıidı.
Olaylann diğer ıllere de
yayılması üzerine
aralannda büyük
şehirlerinde bulunduğu 13
ildesıkıyönetim
uygulaması başlatıidı.
Başbakan Bülent Ecevit,
"Cana kıyanlann canına
kıyılmıyorsa. bu devlet
gücünün insanca'
kullanılmasuıdandır" diye
konuşurken Adalet Partisi
Genel Başkanı Sülejman
Demirel ise tarihe geçecek
sözünü söyledi: "Bana
sağcıiar cinayet işliyor
dedirtemezsiniz."
'Kadiamı sağcı
gruplar yaptT
Ancak Içişleri
Bakanlığfnın raporu
katliamı sağcılann
işlediğini belgeliyordu.
Mülkiye müfettişleri Erol
Akdoğan ve Erbay Fiş'in
hazırladığı I44sayfalık
raporda. Vali Tahsin Soylu.
Emniyet Müdürü
Kamuran Korkmaz.
Jandarma Alay Komutanı
Münip kaymas ve
cumhuriyet savcısının,
"Sağ kesimin. uzun
zamandır süren tertiplerin
sonucu olarak Alevi
\atandaşları planlı olarak
katlertiği" değerlendirmesi
ver alıvordu.
Olaylardan sonra yapılan operasyonlarda.
yaklaşık 2 bin kişi gözaltına alınıp
tutuklandı. löNisan 1979 tarihinde.
Adana 6. Kolordu Komutanlığı l'Nolu
Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde
açılan •Kahramanmaraş toplumsal
ola>lar davası'nda. ilk karar 8 Ağustos
1980'de verildi. 22 si idam olmak üzere
toplam 804 kişi çeşitli hapis cezalanna
çarptınldı. 2 Ekim 1984 günü. idam
sayısı 22"den 13'e düşürüldü. 198
7
yılında verilen 13 idam kararı kesinleşti.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
"Siyaset Meydanı "nın bu haf-
taki konusu, büyük kulüpler ve
taraftarlarıydı. Ali Kırca'nın yö-
nettıği tartışmada. özetle futbol
konuşuldu.
Meraklı bir futbol izleyicisi ol-
mama karşın, bunca önemli ge-
lişme içinde. futbol üzerine ya-
pılan tartışmanın fazla ilgimi çek-
mediğini hissettim.
Ünlü taraftarların arada birgöz
attığım konuşmalannı ise biraz
sempati biraz da gülümseyerek
izledım. Kimilerine göre Fener-
bahçeen "vatansever" takımdı.
Çünkü, Kurtuluş Savaşı'nda iş-
galcilere karşı bir direniş gele-
neği yaratmıştı. Aynı tezler. Ga-
latasaray ve Beşiktaş için de ge-
çerliydi.
Trabzonsporyeni birtakım ol-
duğu için böyle bir tarihe sahip
değildi. Ona da eskı Trabzon ta-
kımlanndan örnekler verilerek bir
olanak sağlandı, böylece iş tat-
hya bağlandı. Bu tür tartışmala-
rın ve konuşmaların ayrıntısını
dinlemeyi yüreğim kaldırmadığı
için kanal değiştirdim.
Başladım kendi kendime söy-
Hangi Takım Daha Vatansever?
lenmeye. Ben çocuk denecek
yaştan bu yana Fenerbahçeli-
yim. Başımın en dertli olduğu
dönemlerde. solcuların bu tür
konulan küçümsediği dönem-
lerde bile Fenerbahçe'nin kade-
rini gizli g/zli izler ve bunu kim-
seyle paylaşamadığım için üzü-
lürdüm.
Fenerbahçe'yi neden tutuyor-
dum? Bunun için bir siyasi ve ul-
vi sebep olduğunu sanmıyorum.
Bazı solcuların zaman zaman
kendi tuttukları takımlara olağa-
nüstü misyonlar yüklemesini
hep gülümseyerek karşıladım.
Bir takımı tutmak için çok özel
sebepler olması gerekmiyor.
Sporsonuçta biryanşma. Tut-
tuğun takımın başansı ve başa-
rısızlığı, göze hoş gelen bir fut-
bol sergilemesi insanı heyecan-
landırır, mutlu eder. Bunun va-
tanseverlikle, milletin ve devletin
bölünmez bütüniüğüyle bir ilgi-
si olduğunu sanmıyorum. Ben
bu takımı tuttuğum için ona özel
bir misyon yüklenmesini de
doğrusu anlamıyorum.
Fenerbahçeliyım. ama Ali
Şen'in bu takımın başında bu-
lunmasından hoşnut değilim.
Çünkü Şen. takımın en kişilikli
futbolcularını bu kulüpten kov-
du. Oğuz gibi. futbolu ve davra-
nışlanyla örnek bir sporcuyu bu
camiadan kopardı. Ali Şen'e
rağmen Fenerbahçe'yi tutuyo-
rum, ama bu yıl geçen yılki ka-
dar takımın maçlarını izlemekte
istekli değilim.
Fenerbahçeli olmak bir mari-
fet sayılmayacağı gibi Galatasa-
raylı, Beşiktaşlı veya Trabzons-
porlu olmak da bir marifet değil.
Son yıllarda tirübünlerde boy
gösteren üç hılalli bayraklar ve
kurt işaretlerı de bu takımlara
olan ilgimi asgariye indiriyor.
Lig maçlarının Istıklal Marşı ile
başlamasını da saçma buluyo-
rum. Dünyanın başka hiçbir ye-
rinde lig maçlannda milli marş
söylenmiyor. Milli marş, milli
maçlarda söylenir. Ama bizim bu
çok ünlü takımlarımız nedense.
gereksiz bir vatanseverlık göste-
rısiyle "mıllıleşmeye" özen gös-
teriyorlar.
Bizim bu dört büyük kulübü-
müzün özellikle yabancı takım-
larla yaptığı maçlarda başarı ka-
zanması beni çok korkutuyor.
Çünkü, bu çok ünlü takımlarımı-
zın, "vatansever" ve "fanatik"ta-
raftarları tabancaları fora edip
ortalığı kana buluyorlar. Büyük
takımlann ve milli takımın maç
kazanması. bu sonucun milli bir
felakete dönüşmesi tehlikesini
de beraberinde getiriyor.
Buyük kulüplerin ne kadar
köklü olduklannı duyunca. aklı-
ma o kulüpler adına yapılanlar
geldı.
Bu davranışlar ve bu yakla-
şımlar ne kadar eleştiri konusu
oldu acaba?
Her şeyin kirlendiğı gibi son
dönemdefutbol da kirlendi. Fut-
bol takımlarını, mafya şefleri
gösteri amacıyla kullanmaya
başladılar.
Büyük taraftarları olan kulüp-
lerin basına geçmek, dokunul-
mazlık zırhı haline dönüştürüldü.
Bu zırhtan büyük çıkarlar elde
edildi.
Büyük kulüplerimizin çok ta-
raftarları var, büyük bir geçmişe
sahipler. öte yandan ciddi bir de-
netime ve eleştiriye ihtiyaçlan ol-
duğu da kesın. Ali Şen keyfi is-
tediğı için Oğuz'u. Aykut'u. Bü-
lent'i kapının önüne koydu. O,
futboldan benden daha çok an-
lamaz. Fenerbahçe taraftarı ise
Oğuz'u hâlâ sevdiğini Fener-
bahçe-istanbulspor maçında
kanıtladı.
Milyonlarca taraftarın dediği
değil de servetini bile nereden
elde ettiği çok tartışmalı Ali
Şen'in dediği oldu.
Körü körüne bir taraftarlık ye-
rine, futbolun güzelliğine leke
süren bu davranışları da kı-
namamız gerekiyor. Her alanda
olduğu gibi futbolun estetiğiyle,
kişilikli oyuncular arasında bir
bağlantı olduğuna inanıyorum.
ERDAL ATABEK
Sınav Endeksli Eğitim...
Bugün Türkiye'de bütün eğitim 'sınav endeksli
eğitim'e dönüşmüştür. ilkokul eğitimi üçüncü sınn
fın bitip dördüncü sınıfa geçen çocuklar için 'Ana-
dolu liseleri ve kolej sınavlan 'na hazırlanmaya dö-
nüşmekte. çocuğun hayatı buna göre düzenlen-
mektedir. Lise ikiye geçen çocuklar için de iki yıllık
'üniversite sınavlanna hazırlanma' süreci başla-
maktadır.
'Sınav endeksli eğitim' bütün eğitim ilkelerini,
eğitim hedeflerini. öğrencileri, öğretmenleri, aileler
ri, eğitim kurumlarını yeniden biçimlendirmiş du,-
rumdadır.
Eğıtımin ılkesi; sınavı kazanmaktır.
Eğitimin hedefi; sınavı kazanmaktır.
En iyi öğrenci; sınavı kazanan öğrencidir.
En iyi öğretmen; sınava en iyi hazırlayan öğret-
mendir.
En iyi aile; çocuğunu sınava en iyi hazırlayan ai-
ledir.
En iyi eğitim kurumu; öğrencilerine sınav kazan-
dıran okuldur.
'Sınav', artık bir araç olmaktan çıkmış 'amaç'ol-
muştur.
'Sınav' bırfetiş olmuş, kendi fetişizmini yaratmışr
tır.
Öğrencınin ne öğrendiği ne öğrenmediği, öğren-
diğini nasıl öğrendiği, öğrenmediğini neden öğrenr
mediği hiç önem taşımamaktadır.
'Sınav' dediğimiz sıstem de ne öğrencinin kişili-
ğini tanımaktadır, ne davranışlarına bakmaktadır, ne
düşüncelerle ilgilidir ne duygulan dikkate almakta-
dır. 'Sınav sıstemi', öğrencileri bir 'bilgi işlem ma-
kinesi' saymakta, sonuçları ölçerek değerlendirme
yapmaktadır.
Doğru bir eğitimin ilkesı olan 'insan kişiliğini gej
liştirme, doğru davranışlar kazandırma, eleştirel
düşünce sahibı yapma, iletişim kurmayı bilen, üre-
tici yaratıcı bireyler yetiştirme', bu ilkelere uygun
programlar yapıp uygulama, buna uygun eğitici
yetiştirme bütünüyle ortadan kalkmıştır.
Öğretmenlik de bu endekse göre yeniden tanım-
lanmakta, yeniden biçimlenmektedir. Öğretmenlik
'insan yetiştirme mesleği' olan pedagojik (eğitbi-
limsel) kökenınden uzaklaştırılmış, 'bilgi aktararak
sınav kazandıran' biçimde yeni bir kımlik kazanma-
ya zorlanmıştır. Bir dalda yükseköğrenim görmüş
olmanın 'öğretmen olmayayefer/Z'sayılması da bu
yeni bıçimlenmenin ürünüdür. Öğretmenin tek bir
davranışının bile Öğrencıyi hayatı boyunca olumlu
ya da olumsuz etkileyecegi bilinci yitip gitmiştir. İn-
san eğitiminin ne olduğunu bilen her eğitim düze-
yindeki öğretmenler çaresiz kalmışlardır. Bildikle-
rini uygulayacakları ortamlardeğişmekte, öğrenci-
lerdeğişmekte, ailelerin beklentileri değişmektedir.
Bildiklerini paylaşamamanın mutsuzluğuna eko-
nomik güçlükler eklenmektedir. Bu durumda öğ-
retmenin çıkış yolu da 'sınav kazandıran özel öğ-
retmen ' olmaktan geçmektedir.
Aileler de 'sınav endeksli eğitim' karşısında ça-
resiz kalmaktadırlar. Bu yolun doğru bir eğitim ol-
madığını bilen aileler bile sonuçta 'çocuklannı sı-
nava hazırfamayarak onun geleceğini tehlikeye at-
manın sorumluluğu' nedeniyle aynı kulvara girmek
zorunda "kalmaktadır. Aileler yaşadıkları stres ne-
deniyle paniğe kapılmakta, çocuklarına nasıl yar-
dım edebileceklerinı düşünmekte, bir yandan sı-
navda başarılı olmasını bir yandan ruh sağlığını ko-
rumasını istedikleri çocuklarına nasıl davranacak-
larını bilememektedirler. Işin küçük bir servete va-
ran ekonomisi de ayrı bir sorundur.
Öğrenci çocuklar ve gençler için çok yönlü bir
baskı söz konusu olmaktadır. Biryandaokul-ders-
hane-özel öğretmenle kuşatılmış 'sınav karabasa-
nı', öte yanda ailenin beklentileriyle, özlemleriyfe,
parasal desteğiyle oluşmuş sessiz baskısı, bunla-
nn ötesinde kendi isteklerini yapma dürtüsü tam bir
kuşatma psikolojisi yaratmaktadır.
Şimdi düşünmek gerekmiyor mu?
Çocukların, gençlerin yılları bunun için mi alınma-
lıdır?
Aileler bunlar için mi emek vermeli, para harca-
malıdır?
Öğretmenler böyle çalışmak için mi yaşamalı-
dır?
Okullar bu endeksle mi çalışmalıdır?
Bu yapılanlar gerçekte eğitim midir?
Çocuğun çocukluğunu yaşamadığı. gençlerin
hayata katılamadığı, bütün enerjinin, bütün para-
nın, bütün heyecanların sadece 'sınav' için har-
candığı bir sistem 'eğitim' midir?
Çocukların yetkin kişiliği bu sistemin neresinde-
dir? Eleştirel düşünce kazanımı, analiz-sentez ya-
pabilme gücü, seçenekli düşünce üretimi bu sis^
temin neresindedir?
Bilgiyi arayıp bulma yönteminin özümsenmesi,
bilginin kullanılma kapasitesi. yeni bilgilere ulaşma,
yeni bilgiler yaratma güdüsü bu sistemin neresin*
dedir?
Yetkin insan, yaratıcı insan. mutlu insan, bu sis1
temin neresindedir?
Cumhurbaşkanı'nın, bütün siyasal parti liderle-
rini toplaması için seçmesi gereken asıl konu budur.
YDP lideri Güzel:
Darbe geliyor
• "Çatlı, asıl 12 EylüTde kullanıldı" diyen
YDP Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, :
siyasilerin pisliğe bulaştığını öne sürdü. '
AN"KARA (Cumhuri\ et
Bürosu) - ANAP iktidarı
dönemının bakanlanndan.
Yeniden Doğuş Partisi (Y-
DP) Genel Başkanı Hasan
Celal Güzel. öğrenci olay-
larının yeniden ba^ladığı-
nı. memur ve işçilerin so-
kaklara indiğini. "İrticage-
liyor" seslerinın yükseldi-
ğini belirterek. "Darbege-
liyor" dedi. Katliam sanıgı
üîkücü Abduilah Çatlı'nın
asıl 12 Eylül döneminde sı-
kıyönetim komutanlan ta-
rafından kullanıldığını
kaydeden Güzel, bu konu-
da dava açılırsa tanıklık ya-
pacaöını bildırdi.
YDP Genel Başkanı Gü-
zel. dün düzenlediği basın
toplantısında. yolsuzlukla-
nn kolay kolay çözüleme-
veceğıni. siyasilerin çoğu-
nun "pisliğe bulaştığını"
belirterek. "Hırsız hırsız-
dan hesap soramaz" dedi.
YDP Genel Başkanı Gü-
zel. Susurluk"taki kazanın
"bardağı taşıran damla ha-
line getirilmeye çalışıldığı-
nı" söyledi. Susurluk'taki
kazada ölen katliam sanığı
Abduilah Çatlı'nın asıl 12
Ey lül döneminde sıkıyöne-
tim komutanlarının emrin-
de kullanıldığını savunan
Güzel. ordu ve dönemin İs-
tanbul Emniyet Müdürü
Şükrü Balcınııı yaptırdıgi
operasyonları bildiğini
söyledi. Bu konuda davi
açılması durumunda tanık-
lık yapacağını kaydeden
Güzel. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'in de
konuyu bildiğini belirte-
rek. "Mesele birkaç aylık
mesele değiL kimse kimse-
nin üzerine atmasın" dedi.