Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ARALIK 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin rezervini istediği gibi kullanabileceğini söyledi
Rafsancani ile su tarbşması
İTİ ÜĞÜ
ÖZCANGÜNEŞ
MERİH AK
ŞANLIIRFA / İZMİR -
Cumhuri?aşkanı Süleyman
DemireLönceki gün resmi ko-
nuğu olarak Türkiye'ye gelen
îran Cumhurbaşkanı Haşimi
Rafsancani'vi GAP'ın uyg-
landığı bölgede ağırladı. Gezi
sırasında Atatürk Barajı'nı da
gezen ikı cumhurbaşkanı ara-
sında sutanışması çıktı. Raf-
sancani'nin GAP tamamlan-
dığında Suriye'ye yeterli su
bırakılamjyacağını söyleme-
sine Demirei. Türkiye'nin. ba-
rajdatuttuğu :>u rezervini iste-
diğı gibi kullanabileeeği ya-
nıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ıle konuk Cumhur-
başkanı Rafsancam"yi taşıyan
uçak. dün 11 OO'de Şanlıurfa
Havaalanı'na indi. Enerji Ba-
kanı Recai Kutan. De\ let Ba-
kanı Teoman Güneri ve DYP
Genel Başkan Yardımcısı
NecmettinCevheriiIe birlikte
Şanlıurfa'va gelen iki cum-
hurbaşkanını. Y'aliŞahabettin
Harputveüstdüzev yönetici-
Jer karşıLdı. Demirel. hava-
alanında toplanan yurttaşlara
yaptığı konuşmada. Iran
Cumhurbaşkanı Rafsancani'yi kendi isteği
üzerine GAP bölgesine davet ettiöini belirte-
rek şunlan söyledi:
"Türkive Cumhuriyeti'nin başanlannın
gururu olan GAP'ı Sayın Rafsancaııi çok ya-
kından bilmektedir. Burayagelirken havada
Harran Ovası ile Atatürk Barajrnı gördük.
Gelecek 10yıl içerisinde bu bölge Türkiye'nin
kalkınmış yöreleri arasına girecektir."
Cumhurbaşkanı Demirel ve konugu Raf-
sancani daha sonra helikopterle Atatürk Ba-
rajına geçti. DSl 16. Bölge Müdürlüğü Sa-
lonu'nda \enlen brifıngı konuguyla birlikte
izleyen Cumhurbaşkanı Demirel. Surıve'ye
verilen sukonu.su gündemegeldigindeyery-
er araya girmek zorunda kaldı. Konuk Cum-
hurbaşkanı Rafsancani brifingin ardından
İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, GAP'ın bitmesinden sonra Suriye'ye ne kadar su bırakılacağını sordu. (Fotoğraf: AA)
birkaç soru soracagını belirterek DSl Genel
Müdürü Prof. Dr. Doğan Altınbilek ile GAP
Idaresi Başkanı Dr. Olcay l'nver'i kürsüve
çağırttı. Rafsancani. "Barajdatutulansuyun
bos, yere bırakılmasına bir anlam veremedi-
ğini" belirterek "Proje bittikten sonra ne ka-
dar suyu Suriye'ye bırakacaksımz" diye sor-
du. Prof. Dr. Altınbilek. Suriye'ye sanivede
en az 500 metreküp su vermeyi taahhüt eden
Türkiye'nin bu rakamdan daha fazla su bırak-
tığını söyledi. Rafsancani. bunun üzerine
GAP tamamlandığında bu kadar suyun bıra-
kılamayacağı görüşünü dile getirdi. Devreye
giren Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise
Türkiye'nin barajda tuttuğu su rezervini is-
tedigi gibi kullanabileceğini söyledi ve "HkJ-
roeiektrik santrallannın işleme tar/ı hem şeh-
re, hem baraja ve hem de elektrik talebine
bağlı. Su, aynen para gibi. Nereye, ne zaman
harcarsanız su emrinizdedir™ diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Demirel ve Rafsancani
daha sonra uçakla Şanlıurfa üzerınden Iz-
mir'e geçtiler.
Rafsancani de dün Büyük Efes Oteli'nde
Izr.ıirli işadamlan ve sanayicilerle bir araya
geldi. Izmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu
Başkanı Ekrem Demirtaş. iki ülke arasında-
ki ekonomik ilişkilerin çok düşük olmasın-
dan yakındı. "İki ülke arasındakj ekonomik
ve ticari ilişkilerin azlığından nıenınun deği-
lim"diyen Rafsancani. bunun iki ülkearasın-
daki ilişkileri de azalttığını dile getirdi, Tica-
ri konularda bugün Ankara'da bazı anlaşma-
ların imzalanacağını belirten Rafsanjani. "Bu
zivarette askeri alanda bir işbirliğinin görü-
şülmediğinin" altını çizdi.
Terör konusunda kendisine yöneltilen so-
rulan yanıtlayan Rafsancani şunları söyledi:
"Biz de sizin gibi kendi smırlanmızirı gü-
venli olmasından yanayız. Türkiye'nin hizim-
le olanGüney doğu'daki sınıriannındiğer yer-
ler gibi güvenli olması için gerekliönlemleralı-
nacak. Karşılıklı olarak da Türkiye'den isti-
yoruz ki, bizinı muhaliflerimize burada faali-
yet izni vermesinler."
Türkiye'de bulunan Iranlı rejim muhalifle-
ri ise Iran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsanca-
ni'nin Türkiye gezisine tepki göstererek zi-
yaretten önce bu ülkeden gelen sığın-
macıların Türk polisi tarafından gözaltına
almdığını iddia ettiler.
WARREI\ CHRISTOPHEK
'Türkiye ABD için
öncelik taşıyor'
F'l'ATKOZLtKLU
UASHINGTON - ABD
Dışişlerı Bakanı \Varren
Christopher, Türk-Amerikan
dostluğunun "derin"olduğu-
nu ve "Türkiye iie ilişkileri
koruyup sürdürmenin ülkesi
için öncelik taşıdığını" söy le-
di. Yılbaşından itibaren poli-
tikay a veda edecek olan Clin-
ton kabinesınin en yaş.lı üye-
si. son basm toplantısında.
Türkiye'nin ABD için ne
denli önemli olduğuna de-
gindi ve "NATOüyesiTürki-
ye dünyanın çok stratejik bir
noktasındadır" dedi.
Dışişleri Bakanı VVarren
Christopher. önceki gün dü-
zenledığî basın toplantısında.
Clinton yönetiminin dış polı-
tikasınm başanlı olduğunu
savundu. Christopher. birga-
zetecinin sorusu üzerine şun-
lan söyledi: "Türkiyeilebir-
çok konuda önemli diyaloğu-
muz sürüyor. kjbrıs sonınu-
nun çözümüne y önelik çaba-
lar dahil olmak üzere gün-
demde gelecek yü yapılacak
işler bulunuyor. Türk mütte-
fiğiiie iyi Uişkilerini korumak,
ABD için öncelik taşır. Hale-
fim olan Büyükelçi Vladele-
ine Albright'ın bu konuya
çok önem \ereceğini söy leye-
bilirim." ABD Dışişleri Ba-
kanı basın toplantısında. Iran
ve Irak ile ilgili bir soru üze-
rine de ülkesinin son dört yıl-
dır Tahran \e Bağdat'a karşı
"çifte kıskaç" politikası sür-
dürdüğünü vurguladı ve bu
politikanın "temelamaç"ol-
nıaya devam edeceğini bil-
dirdi.
Iran'ı "teröredestekveren
tehlikeü bir ülke" diye göste-
ren VV'arren Christopher. söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Tahran kitle imha silahla-
rına sahip olmak istiyor. Or-
tadoğu banş sürecini baltala-
nıaya çalışıyor. ABD, mütte-
fiklerinden İran ile ticari, fı-
nansal \e askeri ilişkiler için-
de olmamasını istiyor. Nere-
ye baksak İran'ın tehlikelieli-
ni görüyonız."
GENELKÜRMAY: MEKTU
Köşk'te Sıısurluk
zîrvesi yarııı
y ;
mkJu 95 sanığınyargılanmasına devam edUdi.Istan-
bul 6 No'lu DGM'degörülen davanın dünkü oturumu, duruşma salonu bulunamadığı için mahkeme başkanı Se-
dat Karagülle'nin odasında göriildü. Gazetecilerin alınmadığı duruşınada tutııksu/ 19 sanığın kimlik tespiti ve
sorgusu tamamlandı. Duruşma diğer tutuksuz sanıkiann kimlik tespitlerinin yapılabilmesi için 12 Mart 1997gü-
niine ertelendi. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER>
Hasan Nevab
Türkiye
dine
dönüyor'
.\MCARA (Cumhuriyet
Bürosu) - İran Cumhurbaş-
kanı Haşimi Rafsancani ve
eşlik eden heyetin Türkiye'de
irticai yapılanmaya yönelik
özlemlerini dile getirmelen
tartışmaya neden olurken
İran Kültür Bakanı Uluslara-
rası Yardımcısı Seyyid Ebul
Hasan Nevab. Türkiye r
de
"dine dönüşün başladıgını"
söyledi. Diyanet İşleri Baş-
kanı Mehmet Nuri Yılmaz
da, Islam dininin tüm dünya-
da hızla yayıldıgını belirte-
rek "Gelecek asır din asn ola-
caktır. ancak Islam dini asn
olacaktır"dedi.
Yılmaz. Rafsancani'nin
heyetinde bulunan Nevab ı
dün makamında kabul etti.
Nevab. Türkiye'nin geçmiş-
te üç kıtadan İslam dinini
yaydığını anımsatarak ba-
ğımsızlıklannı yeni kazanan
Orta Asya'daki Türk cumhu-
riyetlerine cami yapılması
konusunda Türkiye ile işbir-
liği yapabileceklerini söyle-
di. Yeni kuşağın Islam dini-
ni özgürce seçtiğini anlatan
Ne\ab. "Türluye'deki teset-
tüıiü genç kızlanmız hiçbir
baskı görmeden kendi istek-
leri ile tesettürii seçmişlerdir.
Müslüman kadınları. Ba-
tı'nın gösterdiği yalancı ve
batıl hürriyetin değersiz ol-
duğunu görmüşlerdir" diye
konuştu. Yılmaz da. islâm
ülkeleri arasındaki işbirliği
ve birlikteligin daha arttınl-
ması gerektiğini söyleyerek
dünyanın bu dine muhtaç ol-
dugunu bildırdi. İslam dınin-
den korkulmaması gerektiği-
ni belirten Yılmaz, "Birta-
kım Islam ülkelerinde mey-
dana gelen üzücü olaylann
İslaıııa mal edilmesi haksız-
lıktır" dedı.
Rafsancani'nin kızı Fa-
ezeh Rafsancani'nin. DYP-
lı Devlet Bakanı Bahattin Şe-
ker'le görüşmesinde. Türki-
ye "deki irticai yapılanmayı
destekleyici tavn, tartışma-
lara neden olmuştu. Rafsan-
cani'nin. "Ankara'yı tanıyo-
rum ve gelişmesini yakından
izliyorum. Bu nedenle ülkem-
le kıvaslav abiliyorum. Anka-
ra, İran'ın Şah döneminin
son yıilanna benzh'or" sözle-
rine. Seker tepki göstermiş-
ti.
DYP Grup Başkanvekili
AJi Rıza GönüL Ankara'daki
siyasi yapıyı şah döneminin
sonlanyla kıyaslayan Faezeh
Rafsancani'y i eleştirdi. Gö-
nüJ. tran Cumhurbaşka-
nının kızına "densiz"dedi.
Baykal: Zirve bir sınav olacak
ANK-\R\ (Cumhuriyet
Bürosu) - Susurluk'ta 3 ka-
sımda meydana gelen trafik
kazasının ardından ortaya
çıkan karanlık bağlantılar,
TBMM'de temsil edilen si-
yasi parti liderlerinin yarın
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in başkanlığında
yapacaklan toplantıda tartı-
şılacak. Genelkurmay Baş-
kanlığı. askerlerin Cumhur-
başkanı Demirel'e "muhtıra
ya da tavsiye" niteliğinde
mektup verdiği \e metnin
zirvede liderlere iletileceği
iddialannın ~külliyenyalan"
olduğunu bildirdi.
Çankaya K.öşkü'ndeyann
saat 15.00'te başlayacak
toplantıya Başbakan Nec-
mettin Erbakan. Başbakan
Yardımcısı Tansu Çiller.
ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz. DSP Genel Baş-
kanı BülentEce>it. CHP Ge-
nel Başkanı Deniz Baykal ve
BBP Genel Başkanı Muh-
sin Yazıcıoğlu katılacak. Zir-
ve başlamadan ön.ce basının
görüntüalmasına izin verile-
cek.
Ankara kulislerinde uzun
süredir dile getirilen iddi-
alar. Zaman gazetesinin
dünkü sayısında manşete çı-
lcanldı. Haberde. Genelkur-
may Başkanlığı tarafından
Demirel'e verilen mektubun
"•muhtıra" niteliği taşımadı-
&ı. ancak ordunun hassas ol-
duğu konularda önerilerde
bulunduğu belirtildi. Haber-
de. Deniz Kuvvetleri'nde
hazırlandığı öne sürülen
mektubu. Demirerinyann-
ki zirvede parti liderlerine
aktaracaâı sa\!andı.
CEMİL CİĞERİM
SAMSLN -
CHP Genel Baş-
kanı Deniz Bay-
kal, yarın Cum-
hurbaşkanı Sü-
leyman Demirel'in düzenleyeceği
liderler zirvesinin. "Susurluk ola-
yını unutturmak. görmezden gel-
mek isteyenlere bir tavır" olduğu-
nu söyledi.
Vezirköprü Belediyesi'nce yap-
tırılan Atatürk İş Merkezi'nin açı-
lışı ve partisince düzenlenen daya-
nışma yemeğine katılan CHP lide-
ri Deniz Baykal. Samsun il örgü-
tünde düzenlediği basın toplantı-
sında. Cumhurbaşkanı'nın liderle-
ri zirveye çağırmasının Susurluk
olayının öneminin ve belgelenme-
sinin bir tescili olarak gördüğünü
söyledi. Baykal şöyle devam etti:
"•Olaydan sonra Susuriuk'un bu-
günün dey inıi Ue fasa fiso ve önem-
siz olduğu söy lenmeye çahşıjdı. Pa-
lavra demeye başladılar. Örtbas
edilmemesi ve konunun önünün
açılabilmesi için bu zirve şarttır. Bu
zirveden ortak siyasi iradeortaya çı-
kabilir. Biz zirvede dokunulmazlık-
ların kaldırılmasını isteyecegiz. Za-
ten 1992 yılında bunu isteyen tek
parti bizdik. Eğer bu kabul edilmiş
olsaydı, şimdi savcılarımız soruş-
turmalarını daha rahat yapacak-
lardı. Belgeleri olanlar artık bu zir-
vede belgelerini ortaya çıkarsın.
Herkes diünin altında ne varsa söy-
lesin. Zirve bir turnusol kâğıdı ve sı-
nav olacakfır."
Baykal. havaalanında gazeteci-
lerin sorulannı yanıtlarken de siya-
setçilerin adalete karışmamasını is-
tedi. Milli Sav unma Bakanlığı büt-
çesinin gece yansı baskınıy la Baş-
bakanlığa bağlanmasını doğru bul-
madığını vurgulayan CHP lideri
Bayka). "Bu, YAŞkarannın rahat-
sıziığının bir intikam teşebbüsüdür.
Dijğer bir intikam teşebbüsü de
YOK'e yöneliktir. Bu krizi ülke za-
rarsız atlatmalıdır" diye konuştu.
İran Cumuhbaşkanı Rafsanca-
ni'nin Türkiye ziyaretine de degi-
nen Baykal. İran'ın. Türkiye'nin
içindeki terör olaylanna resmi bir
şekilde bulaştığının mahkemece is-
patlandığını söyledi. Baykal. örnek
olarak da Çetin Emeç olayında İr-
fan Çağncı'nın İran'da eğitilmesi-
ni ve Tran Başkonsolosluğu'nca
kendisine suikast yapması için
emir verilmesini gösterdi.
Amasya'nın Merzifon ilçesine
giderek beledıyenin verdiği öğle
yemeğine katılan Baykal, daha
sonra Vezirköprü'ye geçti. İlçeye
girişinde Murat Karayalçın ile ka-
labalık bir grup tarafından karşıla-
nan Baykal için yurttaşlar havaya
vüzlerce mermi sıktı.
IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin (a planet.com.tr
Yarın Çankaya'da liderlerzir-
vesl var. Cumhurbaşkanı De-
mirel, parlamentoda temsil
edilen partilerin genel başkan-
lannı topluyor. Konumuz: (ma-
lum) Susurluk!..
Soru: Bu zirveden ne çıkar?
Sorudaki amaç: Son derece
masum. Masum çünkü "Tersi
kanıtlanana kadar herkes ma-
sumdur" genel hukuk kuralını
biraz dönüştürerek Çankaya
zin/esine de uygulamak gerek.
Demokrasiye "Ama, ancak,
eğer, şayef'gibi koşullardayat-
malssızın yandaşsak, seçimler-
de oy alarak parlamentoda
temsil hakkını kazanmış siyasi
partilerin başkanlannın, bu zir-
vede Susurluk denkleminin ek-
sik öğelerini tamamlama yö-
nünde köklü adımlar atmalan-
nı bekleyeceğiz.
Sorunun anlamı: Bu zirve bir
sınav. Katıiacak fiderlerin siya-
sal yaşamlarında hiç karşılaş-
madıklan ve belki de bir daha
hiç karşılaşmayacaklan kadar
ciddi bir sınav. Çiller'in bozuk
Türkçesiyle söylersek, Susur-
luk'u ya çözecekler, ya çöze-
cekler! Çözme yönünde sen-
delemişlerse, kaypaklığa sap-
lanmışlarsa, laf ebeliğini yeğle-
mişlerse sınıfta kalacaklar. Ya-
ni çözemeyen çökecek.
Çok mu iddialı oldu? Olsun.
iddia büyük çünkü. Türkiye
Cumhuriyetitarihindehiçbiro-
\ay Susurluk kadar halka inme-
di. Halk, Cumhuriyet tarihinde
hiç bu kadar politikleşmedi.
Mahalle kahvelerinde bile, da-
ha önceleri ancak doktora tezi
filan olan konular, kavramlar
tartışılıyor. "Devlet" kavramı
masaya yatınlıyor. Şeref, vatan-
severlik, siyasal kirlenme gibi
demir leblebi kavramlar farkh
kültür ve bilinç düzeylerinde a-
ma tutkuyla, merakla irdeleni-
yor. Demokrasisi dört yılda bir
oy vermeye indirgenmiş Türki-
Zirve ya da Zırva
ye'de katılımcı demokrasinin
tohumları yeşeriyor. llk ve ür-
kek deneyimleryaşanıyor. Tür-
kiye halkı hiç bu kadar "bilme
hakkı ve özgürlüğünün" değe-
rini bilmemişti.
Çankaya zirvesi kimilerinin
sandığı gibi Susurluk'u aydın-
latmayacak. Ama siyasi parti li-
derlerinin ne olup ne olmadık-
larına, neyi ne kadar becerebi-
leceklerinetutulan bir ayna ola-
cak. 0 yüzden bu zirve bir sı-
nav.
Bir kez daha baştaki soru/Bu
zirveden ne çıkar?
Bacağı kangren olmuş has-
taya çare bulmak için toplanan
hekimler, toplantıdan sonra
"Hastayı yıpratmamak için bir
cerrahi müdahalede bulunma-
mak üzere anlaştık. Hastaya i-
laç tedavisi uygulayacağız. Ör-
neğin günde üç kez aspirin ve-
receğiz" derlerse o doktorlar
zirvesinden çıkana zırva denir
ve bunu demek için hekim filan
olmak gerekmez. Çünkü kang-
ren olan organ kesilmezse,
hastalık bütün bedene yayılır ve
hasta ö'lür.
Çankaya zirvesinden sonra
"Dev/etiyıpratmamak koşuluy-
la Susurluk olayını aydınlatmak
için her şey yapılacaktır" açık-
lamasını duyarsak hiç duraksa-
madan "Bu zirveden zırva çık-
tı" diyebiliriz. Çünkü bu devle-
tin bazı organları kangren.
Kangren olmuş birorganı kesip
atmak hastayı yıpratır. Ama
kurtarır. "Hastayı yıpratma-
mak"edebiyatı bu bağlamda
biraldatmacadan. biryüreksiz-
lik itirafından, siyasal kaypaklık-
tan öte anlam taşımaz.
Evet bu zirveden zırva da çı-
kabilir. Ama zırvanın türleri, zır-
valamanın seçenekleri var.
Örneğin "Tamam her şeyi
öğrendik. Ama devlet sırndtr
söyleyemeyiz. Ancak şu kada-
rını söyleyelim kimühim birşey
yokmuş, korkmayın devlet te-
mizmiş "derlerse bu zırva olur.
"Tamam işiçözdük. Devletikir-
letenlerüç özel tim memuru, i-
ki korucu, bir trafik polisi, dört
belediye zabıtası, üç ölü yedi
mafya tetikçisi imiş. Şimdi on-
lan temizleyeceğiz. Devlet de
temizlenecek" derlerse bu da-
ha zırva olur. "Maalesef devle-
ti korumak ve kollamakla gö-
revli bazı (gizli) devlet örgütleri
ve siyasetçiler devleti koru-
makla ilgisi olmayan alanlarda
da etkinlikgöstermişler. Bunun
önüne derhal geçilmesi konu-
sunda görüş biriiğine var-
dık "derlerse bu en zırva olur.
Dilbilgisi derslerindeki iyi, da-
ha iyi ve en iyi sıralaması gibi
zırva, daha zırva, en zırva sıra-
laması yaptık.
Bir de zır zırva var.
Herhalde onu beceremezler.
Pazarı bekleyelim bakalım...
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
' i Sesten Anılar...
Kitabın özgün adı Memoire â Deux Voix...
Türkçesi iki Sesten Anılar...
1986 yılı Nobel Barış Ödülü sahibı Fransa'nın ünlü
yazarı Elie VViesel'in François Mitterrandla yaptığı
söyleşiyi kapsıyor İki Sesten Anılar' adlı kitap...
Can Yayınları (Hayriye Caddesı No: 2 80060-Gala-
tasaray/istanbul. Fax: 0 212/252 72 33) sahıbi Erdal
Öz, bir not düşüp göndermiş 'İki Sesten Anılar' adlı
kitabı...
Erdal diyor ki:
"Senin de seveceğin bir kitap..."
Bir solukta okudum kitabı...
François Mitterrand, kitabın önsözünde 'birsiyaset
adamı 'nın dağınık düşüncelerini nasıl topladığını an-
latıyor...
Şöyle:
"Siyaset adamı yaptıklarıyla kendini ortaya koyar;
yaptıklanndan sorumludur, konuşmalan ve yazdıkla-
n, eyleminin oluşturduğu yapıtına yalnızca destek
olan belgelerdir. Ama görev sona erip yapıt tamam-
landığında ve ilerleyen yaşla birlikte ufuk da yaklaştı-
ğında genellikle, dağınık düşünceleri bir araya topla-
yıpyaşamını düzene koyma işıni yazıya bırakmak ge-
reksinimi doğar. Geldiğim şu noktada, ben de şim-
di, uzun süredir içimde tuttuğum, benim için önemli
şeyleri anlatmak zorunluluğunu duyuyorum.
Bu kitabın amacı budur."
François Mitterrand'ın çocukluk günlerinin duyar-
lılığını, uçarılığını anlatıyor uzun uzun...
Elie VVİesel soruyor:
"Kimi zaman somurtkan mıydınız?"
Yanıt:
"Alıngandım. Benimle ilgili ters bir söz, çok çabuk
verilmiş bir karar karşısında tepki gösterir, içime ka-
panırdım. Ama bu daha ileriye gitmiyordu. Hayır, baş-
kaldırı yoktu. En azından o dönemde başkaldırmak
gereksinimim olmamıştı. Hem neye karşı başkaldıra-
caktım?"
• • •
Mitterrand'ın çocukluğu oldukça özgür geçiyor.
Evde katı kurallar konulmuyor. Katı bir aile çevresin-
de özgürce büyüyor. Öyle "erken yat" baskısı kurul-
muyor. Mutlu geçen çocukluğu onun yaşamım aydın-
latıyor...
Unlü devlet adamı çocukluğunda çok inançlı.
Her pazar ailesiyle kiliseye gidiyor. Öğretmenlerin
benimsettiği inançla yoğruluyor. Özel Katolik okulunun
etkisini deyadsımıyor...
Elie VV/esel soruyor:
"Camus 'Acaba însan Tanrıya inanmadan da ermiş
olabilir mi?' diye kendi kendine soruyordu..."
Mitterrand:
"Bence olabilir. Tanrı bir itici güç, her tür güdülen-
menin üstünde bir güdülenmedir. Kimi laikler kimi
inancsızlar ermişliklerin en kuru olanını tatmışlardır,
bunlann referansı bir varoluş biçimi, bir bireysel ah-
lak anlayışı. bir töreydi; görevi yerine getirmiş olma
duygusundan başka ödülleri de yoktu."
E. VVİesel:
"Buna benzerbirolay komünistlerde de vargibi ge-
liyor bana."
F. Mitterrand:
"Inanç, dogma olarak kendini belli eder ve insan,
hangiyanı tutarsa tutsun dogmatik olabilir. Dolayısıy-
la komünistlerin de kahramanları, ermişleri vardır ve
bunlar dogmalarına karşı besledikleri saygıdan ötürü
özvehye dek gitmişlerdir."
E. VViesel:
"Komünistlerin söz dağarı mistik olmaktan çok din-
seldir. Komünizm de bir din gibiydi: Marx, Lenin ve
ötekiler, peygamberler vardı içlerinde."
F. Mitterrand:
"Çok doğru. Genellikle dinler bir bireyin yaşamın-
da herşeyi kontrol etmek ister, hiçbir şeyi rastlantıya
bırakmadan. Dil. düşünce. yaşamla ilgili davranışiarın
her biri komünizm ideolojisinin hizmetındeydi. Av-
rupa'nın güneyindeki Katolik ülkeierin, sonunda ko-
münizmin en çok başanya ulaştığı, top/umumuzun bir
bölümünün koyu bir Katoliklikten militan bir komü-
nizme geçişinin en yoğun biçimde gerçekleştiği ül-
keler oidukları dikkatinizi çekecektir. Bu da kuşkusuz
birçok bölünmeleri, çekişmeleri gerektirmıştir, ama
bir nitelik değişikliğine yol açmıştır."
• • •
Mitterrand, "Yazın nedir" sorusuna "Yazın, yazma
eylemidir" yanıtını veriyor.
Elie VVİesel, 1940'lardaki tutuklanışını soruyor Mit-
terrand'a:
"Özgür bir insanken tutsak olmak nasıl bir şey?"
Mitterrand:
"Yaşamınızın yeni bir akışı oluyorbu. Benim bir tek
düşüncem vardı: Çekip gitmek, kaçmak. Bu amaçla
hemen planımı yaptım. Bendensel açıdan pek sağ-
lıklı olmadığım için -zayıftım ve sol kolumu kaldıramı-
yordum- Luneville Hastanesi'ne nakledildim. Burada
bana ilk uygulanan tedavi. tetanos iğneleri yapmak
oldu. Hastanede bırakıldım. Bir kaçma planı hazırla-
mıştım; o zaman çekip gitmek pek güç değildi. Ama
beni Luneville tutsak kampına gönderdiler. Tel örgü-
lerin gensinde durum hiç de aynı sayılmazdı. Kısa bir
süre sonra bir kafileyle Almanya 'ya sevkettiler beni."
Ben 'iki Sesten Anılar' kitabını çok sevdim. Sizlerin
de seveceğinizi umuyorum...
Bu kitapla hem ünlü devlet adamı François Mitter-
rand'ı tanıyacak hem de kendi özeleştirinizi yapa-
caksınız. Toplumlarda zihinsel çöküntünün nelere
mal olduğunu anlayacaksınız...
Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn
E mail: Hikmet .Cetinkaya •:« Planet.com. TR
rftmet Çetinkaya
ÇağmınTaıuğı