03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ARALIK 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye'nin rezervini istediği gibi kullanabileceğini söyledi Rafsancani ile su tarbşması İTİ ÜĞÜ ÖZCANGÜNEŞ MERİH AK ŞANLIIRFA / İZMİR - Cumhuri?aşkanı Süleyman DemireLönceki gün resmi ko- nuğu olarak Türkiye'ye gelen îran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'vi GAP'ın uyg- landığı bölgede ağırladı. Gezi sırasında Atatürk Barajı'nı da gezen ikı cumhurbaşkanı ara- sında sutanışması çıktı. Raf- sancani'nin GAP tamamlan- dığında Suriye'ye yeterli su bırakılamjyacağını söyleme- sine Demirei. Türkiye'nin. ba- rajdatuttuğu :>u rezervini iste- diğı gibi kullanabileeeği ya- nıtını verdi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ıle konuk Cumhur- başkanı Rafsancam"yi taşıyan uçak. dün 11 OO'de Şanlıurfa Havaalanı'na indi. Enerji Ba- kanı Recai Kutan. De\ let Ba- kanı Teoman Güneri ve DYP Genel Başkan Yardımcısı NecmettinCevheriiIe birlikte Şanlıurfa'va gelen iki cum- hurbaşkanını. Y'aliŞahabettin Harputveüstdüzev yönetici- Jer karşıLdı. Demirel. hava- alanında toplanan yurttaşlara yaptığı konuşmada. Iran Cumhurbaşkanı Rafsancani'yi kendi isteği üzerine GAP bölgesine davet ettiöini belirte- rek şunlan söyledi: "Türkive Cumhuriyeti'nin başanlannın gururu olan GAP'ı Sayın Rafsancaııi çok ya- kından bilmektedir. Burayagelirken havada Harran Ovası ile Atatürk Barajrnı gördük. Gelecek 10yıl içerisinde bu bölge Türkiye'nin kalkınmış yöreleri arasına girecektir." Cumhurbaşkanı Demirel ve konugu Raf- sancani daha sonra helikopterle Atatürk Ba- rajına geçti. DSl 16. Bölge Müdürlüğü Sa- lonu'nda \enlen brifıngı konuguyla birlikte izleyen Cumhurbaşkanı Demirel. Surıve'ye verilen sukonu.su gündemegeldigindeyery- er araya girmek zorunda kaldı. Konuk Cum- hurbaşkanı Rafsancani brifingin ardından İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani, GAP'ın bitmesinden sonra Suriye'ye ne kadar su bırakılacağını sordu. (Fotoğraf: AA) birkaç soru soracagını belirterek DSl Genel Müdürü Prof. Dr. Doğan Altınbilek ile GAP Idaresi Başkanı Dr. Olcay l'nver'i kürsüve çağırttı. Rafsancani. "Barajdatutulansuyun bos, yere bırakılmasına bir anlam veremedi- ğini" belirterek "Proje bittikten sonra ne ka- dar suyu Suriye'ye bırakacaksımz" diye sor- du. Prof. Dr. Altınbilek. Suriye'ye sanivede en az 500 metreküp su vermeyi taahhüt eden Türkiye'nin bu rakamdan daha fazla su bırak- tığını söyledi. Rafsancani. bunun üzerine GAP tamamlandığında bu kadar suyun bıra- kılamayacağı görüşünü dile getirdi. Devreye giren Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise Türkiye'nin barajda tuttuğu su rezervini is- tedigi gibi kullanabileceğini söyledi ve "HkJ- roeiektrik santrallannın işleme tar/ı hem şeh- re, hem baraja ve hem de elektrik talebine bağlı. Su, aynen para gibi. Nereye, ne zaman harcarsanız su emrinizdedir™ diye konuştu. Cumhurbaşkanı Demirel ve Rafsancani daha sonra uçakla Şanlıurfa üzerınden Iz- mir'e geçtiler. Rafsancani de dün Büyük Efes Oteli'nde Izr.ıirli işadamlan ve sanayicilerle bir araya geldi. Izmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş. iki ülke arasında- ki ekonomik ilişkilerin çok düşük olmasın- dan yakındı. "İki ülke arasındakj ekonomik ve ticari ilişkilerin azlığından nıenınun deği- lim"diyen Rafsancani. bunun iki ülkearasın- daki ilişkileri de azalttığını dile getirdi, Tica- ri konularda bugün Ankara'da bazı anlaşma- ların imzalanacağını belirten Rafsanjani. "Bu zivarette askeri alanda bir işbirliğinin görü- şülmediğinin" altını çizdi. Terör konusunda kendisine yöneltilen so- rulan yanıtlayan Rafsancani şunları söyledi: "Biz de sizin gibi kendi smırlanmızirı gü- venli olmasından yanayız. Türkiye'nin hizim- le olanGüney doğu'daki sınıriannındiğer yer- ler gibi güvenli olması için gerekliönlemleralı- nacak. Karşılıklı olarak da Türkiye'den isti- yoruz ki, bizinı muhaliflerimize burada faali- yet izni vermesinler." Türkiye'de bulunan Iranlı rejim muhalifle- ri ise Iran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsanca- ni'nin Türkiye gezisine tepki göstererek zi- yaretten önce bu ülkeden gelen sığın- macıların Türk polisi tarafından gözaltına almdığını iddia ettiler. WARREI\ CHRISTOPHEK 'Türkiye ABD için öncelik taşıyor' F'l'ATKOZLtKLU UASHINGTON - ABD Dışişlerı Bakanı \Varren Christopher, Türk-Amerikan dostluğunun "derin"olduğu- nu ve "Türkiye iie ilişkileri koruyup sürdürmenin ülkesi için öncelik taşıdığını" söy le- di. Yılbaşından itibaren poli- tikay a veda edecek olan Clin- ton kabinesınin en yaş.lı üye- si. son basm toplantısında. Türkiye'nin ABD için ne denli önemli olduğuna de- gindi ve "NATOüyesiTürki- ye dünyanın çok stratejik bir noktasındadır" dedi. Dışişleri Bakanı VVarren Christopher. önceki gün dü- zenledığî basın toplantısında. Clinton yönetiminin dış polı- tikasınm başanlı olduğunu savundu. Christopher. birga- zetecinin sorusu üzerine şun- lan söyledi: "Türkiyeilebir- çok konuda önemli diyaloğu- muz sürüyor. kjbrıs sonınu- nun çözümüne y önelik çaba- lar dahil olmak üzere gün- demde gelecek yü yapılacak işler bulunuyor. Türk mütte- fiğiiie iyi Uişkilerini korumak, ABD için öncelik taşır. Hale- fim olan Büyükelçi Vladele- ine Albright'ın bu konuya çok önem \ereceğini söy leye- bilirim." ABD Dışişleri Ba- kanı basın toplantısında. Iran ve Irak ile ilgili bir soru üze- rine de ülkesinin son dört yıl- dır Tahran \e Bağdat'a karşı "çifte kıskaç" politikası sür- dürdüğünü vurguladı ve bu politikanın "temelamaç"ol- nıaya devam edeceğini bil- dirdi. Iran'ı "teröredestekveren tehlikeü bir ülke" diye göste- ren VV'arren Christopher. söz- lerini şöyle sürdürdü: "Tahran kitle imha silahla- rına sahip olmak istiyor. Or- tadoğu banş sürecini baltala- nıaya çalışıyor. ABD, mütte- fiklerinden İran ile ticari, fı- nansal \e askeri ilişkiler için- de olmamasını istiyor. Nere- ye baksak İran'ın tehlikelieli- ni görüyonız." GENELKÜRMAY: MEKTU Köşk'te Sıısurluk zîrvesi yarııı y ; mkJu 95 sanığınyargılanmasına devam edUdi.Istan- bul 6 No'lu DGM'degörülen davanın dünkü oturumu, duruşma salonu bulunamadığı için mahkeme başkanı Se- dat Karagülle'nin odasında göriildü. Gazetecilerin alınmadığı duruşınada tutııksu/ 19 sanığın kimlik tespiti ve sorgusu tamamlandı. Duruşma diğer tutuksuz sanıkiann kimlik tespitlerinin yapılabilmesi için 12 Mart 1997gü- niine ertelendi. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER> Hasan Nevab Türkiye dine dönüyor' .\MCARA (Cumhuriyet Bürosu) - İran Cumhurbaş- kanı Haşimi Rafsancani ve eşlik eden heyetin Türkiye'de irticai yapılanmaya yönelik özlemlerini dile getirmelen tartışmaya neden olurken İran Kültür Bakanı Uluslara- rası Yardımcısı Seyyid Ebul Hasan Nevab. Türkiye r de "dine dönüşün başladıgını" söyledi. Diyanet İşleri Baş- kanı Mehmet Nuri Yılmaz da, Islam dininin tüm dünya- da hızla yayıldıgını belirte- rek "Gelecek asır din asn ola- caktır. ancak Islam dini asn olacaktır"dedi. Yılmaz. Rafsancani'nin heyetinde bulunan Nevab ı dün makamında kabul etti. Nevab. Türkiye'nin geçmiş- te üç kıtadan İslam dinini yaydığını anımsatarak ba- ğımsızlıklannı yeni kazanan Orta Asya'daki Türk cumhu- riyetlerine cami yapılması konusunda Türkiye ile işbir- liği yapabileceklerini söyle- di. Yeni kuşağın Islam dini- ni özgürce seçtiğini anlatan Ne\ab. "Türluye'deki teset- tüıiü genç kızlanmız hiçbir baskı görmeden kendi istek- leri ile tesettürii seçmişlerdir. Müslüman kadınları. Ba- tı'nın gösterdiği yalancı ve batıl hürriyetin değersiz ol- duğunu görmüşlerdir" diye konuştu. Yılmaz da. islâm ülkeleri arasındaki işbirliği ve birlikteligin daha arttınl- ması gerektiğini söyleyerek dünyanın bu dine muhtaç ol- dugunu bildırdi. İslam dınin- den korkulmaması gerektiği- ni belirten Yılmaz, "Birta- kım Islam ülkelerinde mey- dana gelen üzücü olaylann İslaıııa mal edilmesi haksız- lıktır" dedı. Rafsancani'nin kızı Fa- ezeh Rafsancani'nin. DYP- lı Devlet Bakanı Bahattin Şe- ker'le görüşmesinde. Türki- ye "deki irticai yapılanmayı destekleyici tavn, tartışma- lara neden olmuştu. Rafsan- cani'nin. "Ankara'yı tanıyo- rum ve gelişmesini yakından izliyorum. Bu nedenle ülkem- le kıvaslav abiliyorum. Anka- ra, İran'ın Şah döneminin son yıilanna benzh'or" sözle- rine. Seker tepki göstermiş- ti. DYP Grup Başkanvekili AJi Rıza GönüL Ankara'daki siyasi yapıyı şah döneminin sonlanyla kıyaslayan Faezeh Rafsancani'y i eleştirdi. Gö- nüJ. tran Cumhurbaşka- nının kızına "densiz"dedi. Baykal: Zirve bir sınav olacak ANK-\R\ (Cumhuriyet Bürosu) - Susurluk'ta 3 ka- sımda meydana gelen trafik kazasının ardından ortaya çıkan karanlık bağlantılar, TBMM'de temsil edilen si- yasi parti liderlerinin yarın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in başkanlığında yapacaklan toplantıda tartı- şılacak. Genelkurmay Baş- kanlığı. askerlerin Cumhur- başkanı Demirel'e "muhtıra ya da tavsiye" niteliğinde mektup verdiği \e metnin zirvede liderlere iletileceği iddialannın ~külliyenyalan" olduğunu bildirdi. Çankaya K.öşkü'ndeyann saat 15.00'te başlayacak toplantıya Başbakan Nec- mettin Erbakan. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller. ANAP Genel Başkanı Me- sut Yılmaz. DSP Genel Baş- kanı BülentEce>it. CHP Ge- nel Başkanı Deniz Baykal ve BBP Genel Başkanı Muh- sin Yazıcıoğlu katılacak. Zir- ve başlamadan ön.ce basının görüntüalmasına izin verile- cek. Ankara kulislerinde uzun süredir dile getirilen iddi- alar. Zaman gazetesinin dünkü sayısında manşete çı- lcanldı. Haberde. Genelkur- may Başkanlığı tarafından Demirel'e verilen mektubun "•muhtıra" niteliği taşımadı- &ı. ancak ordunun hassas ol- duğu konularda önerilerde bulunduğu belirtildi. Haber- de. Deniz Kuvvetleri'nde hazırlandığı öne sürülen mektubu. Demirerinyann- ki zirvede parti liderlerine aktaracaâı sa\!andı. CEMİL CİĞERİM SAMSLN - CHP Genel Baş- kanı Deniz Bay- kal, yarın Cum- hurbaşkanı Sü- leyman Demirel'in düzenleyeceği liderler zirvesinin. "Susurluk ola- yını unutturmak. görmezden gel- mek isteyenlere bir tavır" olduğu- nu söyledi. Vezirköprü Belediyesi'nce yap- tırılan Atatürk İş Merkezi'nin açı- lışı ve partisince düzenlenen daya- nışma yemeğine katılan CHP lide- ri Deniz Baykal. Samsun il örgü- tünde düzenlediği basın toplantı- sında. Cumhurbaşkanı'nın liderle- ri zirveye çağırmasının Susurluk olayının öneminin ve belgelenme- sinin bir tescili olarak gördüğünü söyledi. Baykal şöyle devam etti: "•Olaydan sonra Susuriuk'un bu- günün dey inıi Ue fasa fiso ve önem- siz olduğu söy lenmeye çahşıjdı. Pa- lavra demeye başladılar. Örtbas edilmemesi ve konunun önünün açılabilmesi için bu zirve şarttır. Bu zirveden ortak siyasi iradeortaya çı- kabilir. Biz zirvede dokunulmazlık- ların kaldırılmasını isteyecegiz. Za- ten 1992 yılında bunu isteyen tek parti bizdik. Eğer bu kabul edilmiş olsaydı, şimdi savcılarımız soruş- turmalarını daha rahat yapacak- lardı. Belgeleri olanlar artık bu zir- vede belgelerini ortaya çıkarsın. Herkes diünin altında ne varsa söy- lesin. Zirve bir turnusol kâğıdı ve sı- nav olacakfır." Baykal. havaalanında gazeteci- lerin sorulannı yanıtlarken de siya- setçilerin adalete karışmamasını is- tedi. Milli Sav unma Bakanlığı büt- çesinin gece yansı baskınıy la Baş- bakanlığa bağlanmasını doğru bul- madığını vurgulayan CHP lideri Bayka). "Bu, YAŞkarannın rahat- sıziığının bir intikam teşebbüsüdür. Dijğer bir intikam teşebbüsü de YOK'e yöneliktir. Bu krizi ülke za- rarsız atlatmalıdır" diye konuştu. İran Cumuhbaşkanı Rafsanca- ni'nin Türkiye ziyaretine de degi- nen Baykal. İran'ın. Türkiye'nin içindeki terör olaylanna resmi bir şekilde bulaştığının mahkemece is- patlandığını söyledi. Baykal. örnek olarak da Çetin Emeç olayında İr- fan Çağncı'nın İran'da eğitilmesi- ni ve Tran Başkonsolosluğu'nca kendisine suikast yapması için emir verilmesini gösterdi. Amasya'nın Merzifon ilçesine giderek beledıyenin verdiği öğle yemeğine katılan Baykal, daha sonra Vezirköprü'ye geçti. İlçeye girişinde Murat Karayalçın ile ka- labalık bir grup tarafından karşıla- nan Baykal için yurttaşlar havaya vüzlerce mermi sıktı. IRMIKI AYDIN ENGİN e - mail: engin (a planet.com.tr Yarın Çankaya'da liderlerzir- vesl var. Cumhurbaşkanı De- mirel, parlamentoda temsil edilen partilerin genel başkan- lannı topluyor. Konumuz: (ma- lum) Susurluk!.. Soru: Bu zirveden ne çıkar? Sorudaki amaç: Son derece masum. Masum çünkü "Tersi kanıtlanana kadar herkes ma- sumdur" genel hukuk kuralını biraz dönüştürerek Çankaya zin/esine de uygulamak gerek. Demokrasiye "Ama, ancak, eğer, şayef'gibi koşullardayat- malssızın yandaşsak, seçimler- de oy alarak parlamentoda temsil hakkını kazanmış siyasi partilerin başkanlannın, bu zir- vede Susurluk denkleminin ek- sik öğelerini tamamlama yö- nünde köklü adımlar atmalan- nı bekleyeceğiz. Sorunun anlamı: Bu zirve bir sınav. Katıiacak fiderlerin siya- sal yaşamlarında hiç karşılaş- madıklan ve belki de bir daha hiç karşılaşmayacaklan kadar ciddi bir sınav. Çiller'in bozuk Türkçesiyle söylersek, Susur- luk'u ya çözecekler, ya çöze- cekler! Çözme yönünde sen- delemişlerse, kaypaklığa sap- lanmışlarsa, laf ebeliğini yeğle- mişlerse sınıfta kalacaklar. Ya- ni çözemeyen çökecek. Çok mu iddialı oldu? Olsun. iddia büyük çünkü. Türkiye Cumhuriyetitarihindehiçbiro- \ay Susurluk kadar halka inme- di. Halk, Cumhuriyet tarihinde hiç bu kadar politikleşmedi. Mahalle kahvelerinde bile, da- ha önceleri ancak doktora tezi filan olan konular, kavramlar tartışılıyor. "Devlet" kavramı masaya yatınlıyor. Şeref, vatan- severlik, siyasal kirlenme gibi demir leblebi kavramlar farkh kültür ve bilinç düzeylerinde a- ma tutkuyla, merakla irdeleni- yor. Demokrasisi dört yılda bir oy vermeye indirgenmiş Türki- Zirve ya da Zırva ye'de katılımcı demokrasinin tohumları yeşeriyor. llk ve ür- kek deneyimleryaşanıyor. Tür- kiye halkı hiç bu kadar "bilme hakkı ve özgürlüğünün" değe- rini bilmemişti. Çankaya zirvesi kimilerinin sandığı gibi Susurluk'u aydın- latmayacak. Ama siyasi parti li- derlerinin ne olup ne olmadık- larına, neyi ne kadar becerebi- leceklerinetutulan bir ayna ola- cak. 0 yüzden bu zirve bir sı- nav. Bir kez daha baştaki soru/Bu zirveden ne çıkar? Bacağı kangren olmuş has- taya çare bulmak için toplanan hekimler, toplantıdan sonra "Hastayı yıpratmamak için bir cerrahi müdahalede bulunma- mak üzere anlaştık. Hastaya i- laç tedavisi uygulayacağız. Ör- neğin günde üç kez aspirin ve- receğiz" derlerse o doktorlar zirvesinden çıkana zırva denir ve bunu demek için hekim filan olmak gerekmez. Çünkü kang- ren olan organ kesilmezse, hastalık bütün bedene yayılır ve hasta ö'lür. Çankaya zirvesinden sonra "Dev/etiyıpratmamak koşuluy- la Susurluk olayını aydınlatmak için her şey yapılacaktır" açık- lamasını duyarsak hiç duraksa- madan "Bu zirveden zırva çık- tı" diyebiliriz. Çünkü bu devle- tin bazı organları kangren. Kangren olmuş birorganı kesip atmak hastayı yıpratır. Ama kurtarır. "Hastayı yıpratma- mak"edebiyatı bu bağlamda biraldatmacadan. biryüreksiz- lik itirafından, siyasal kaypaklık- tan öte anlam taşımaz. Evet bu zirveden zırva da çı- kabilir. Ama zırvanın türleri, zır- valamanın seçenekleri var. Örneğin "Tamam her şeyi öğrendik. Ama devlet sırndtr söyleyemeyiz. Ancak şu kada- rını söyleyelim kimühim birşey yokmuş, korkmayın devlet te- mizmiş "derlerse bu zırva olur. "Tamam işiçözdük. Devletikir- letenlerüç özel tim memuru, i- ki korucu, bir trafik polisi, dört belediye zabıtası, üç ölü yedi mafya tetikçisi imiş. Şimdi on- lan temizleyeceğiz. Devlet de temizlenecek" derlerse bu da- ha zırva olur. "Maalesef devle- ti korumak ve kollamakla gö- revli bazı (gizli) devlet örgütleri ve siyasetçiler devleti koru- makla ilgisi olmayan alanlarda da etkinlikgöstermişler. Bunun önüne derhal geçilmesi konu- sunda görüş biriiğine var- dık "derlerse bu en zırva olur. Dilbilgisi derslerindeki iyi, da- ha iyi ve en iyi sıralaması gibi zırva, daha zırva, en zırva sıra- laması yaptık. Bir de zır zırva var. Herhalde onu beceremezler. Pazarı bekleyelim bakalım... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ' i Sesten Anılar... Kitabın özgün adı Memoire â Deux Voix... Türkçesi iki Sesten Anılar... 1986 yılı Nobel Barış Ödülü sahibı Fransa'nın ünlü yazarı Elie VViesel'in François Mitterrandla yaptığı söyleşiyi kapsıyor İki Sesten Anılar' adlı kitap... Can Yayınları (Hayriye Caddesı No: 2 80060-Gala- tasaray/istanbul. Fax: 0 212/252 72 33) sahıbi Erdal Öz, bir not düşüp göndermiş 'İki Sesten Anılar' adlı kitabı... Erdal diyor ki: "Senin de seveceğin bir kitap..." Bir solukta okudum kitabı... François Mitterrand, kitabın önsözünde 'birsiyaset adamı 'nın dağınık düşüncelerini nasıl topladığını an- latıyor... Şöyle: "Siyaset adamı yaptıklarıyla kendini ortaya koyar; yaptıklanndan sorumludur, konuşmalan ve yazdıkla- n, eyleminin oluşturduğu yapıtına yalnızca destek olan belgelerdir. Ama görev sona erip yapıt tamam- landığında ve ilerleyen yaşla birlikte ufuk da yaklaştı- ğında genellikle, dağınık düşünceleri bir araya topla- yıpyaşamını düzene koyma işıni yazıya bırakmak ge- reksinimi doğar. Geldiğim şu noktada, ben de şim- di, uzun süredir içimde tuttuğum, benim için önemli şeyleri anlatmak zorunluluğunu duyuyorum. Bu kitabın amacı budur." François Mitterrand'ın çocukluk günlerinin duyar- lılığını, uçarılığını anlatıyor uzun uzun... Elie VVİesel soruyor: "Kimi zaman somurtkan mıydınız?" Yanıt: "Alıngandım. Benimle ilgili ters bir söz, çok çabuk verilmiş bir karar karşısında tepki gösterir, içime ka- panırdım. Ama bu daha ileriye gitmiyordu. Hayır, baş- kaldırı yoktu. En azından o dönemde başkaldırmak gereksinimim olmamıştı. Hem neye karşı başkaldıra- caktım?" • • • Mitterrand'ın çocukluğu oldukça özgür geçiyor. Evde katı kurallar konulmuyor. Katı bir aile çevresin- de özgürce büyüyor. Öyle "erken yat" baskısı kurul- muyor. Mutlu geçen çocukluğu onun yaşamım aydın- latıyor... Unlü devlet adamı çocukluğunda çok inançlı. Her pazar ailesiyle kiliseye gidiyor. Öğretmenlerin benimsettiği inançla yoğruluyor. Özel Katolik okulunun etkisini deyadsımıyor... Elie VV/esel soruyor: "Camus 'Acaba însan Tanrıya inanmadan da ermiş olabilir mi?' diye kendi kendine soruyordu..." Mitterrand: "Bence olabilir. Tanrı bir itici güç, her tür güdülen- menin üstünde bir güdülenmedir. Kimi laikler kimi inancsızlar ermişliklerin en kuru olanını tatmışlardır, bunlann referansı bir varoluş biçimi, bir bireysel ah- lak anlayışı. bir töreydi; görevi yerine getirmiş olma duygusundan başka ödülleri de yoktu." E. VVİesel: "Buna benzerbirolay komünistlerde de vargibi ge- liyor bana." F. Mitterrand: "Inanç, dogma olarak kendini belli eder ve insan, hangiyanı tutarsa tutsun dogmatik olabilir. Dolayısıy- la komünistlerin de kahramanları, ermişleri vardır ve bunlar dogmalarına karşı besledikleri saygıdan ötürü özvehye dek gitmişlerdir." E. VViesel: "Komünistlerin söz dağarı mistik olmaktan çok din- seldir. Komünizm de bir din gibiydi: Marx, Lenin ve ötekiler, peygamberler vardı içlerinde." F. Mitterrand: "Çok doğru. Genellikle dinler bir bireyin yaşamın- da herşeyi kontrol etmek ister, hiçbir şeyi rastlantıya bırakmadan. Dil. düşünce. yaşamla ilgili davranışiarın her biri komünizm ideolojisinin hizmetındeydi. Av- rupa'nın güneyindeki Katolik ülkeierin, sonunda ko- münizmin en çok başanya ulaştığı, top/umumuzun bir bölümünün koyu bir Katoliklikten militan bir komü- nizme geçişinin en yoğun biçimde gerçekleştiği ül- keler oidukları dikkatinizi çekecektir. Bu da kuşkusuz birçok bölünmeleri, çekişmeleri gerektirmıştir, ama bir nitelik değişikliğine yol açmıştır." • • • Mitterrand, "Yazın nedir" sorusuna "Yazın, yazma eylemidir" yanıtını veriyor. Elie VVİesel, 1940'lardaki tutuklanışını soruyor Mit- terrand'a: "Özgür bir insanken tutsak olmak nasıl bir şey?" Mitterrand: "Yaşamınızın yeni bir akışı oluyorbu. Benim bir tek düşüncem vardı: Çekip gitmek, kaçmak. Bu amaçla hemen planımı yaptım. Bendensel açıdan pek sağ- lıklı olmadığım için -zayıftım ve sol kolumu kaldıramı- yordum- Luneville Hastanesi'ne nakledildim. Burada bana ilk uygulanan tedavi. tetanos iğneleri yapmak oldu. Hastanede bırakıldım. Bir kaçma planı hazırla- mıştım; o zaman çekip gitmek pek güç değildi. Ama beni Luneville tutsak kampına gönderdiler. Tel örgü- lerin gensinde durum hiç de aynı sayılmazdı. Kısa bir süre sonra bir kafileyle Almanya 'ya sevkettiler beni." Ben 'iki Sesten Anılar' kitabını çok sevdim. Sizlerin de seveceğinizi umuyorum... Bu kitapla hem ünlü devlet adamı François Mitter- rand'ı tanıyacak hem de kendi özeleştirinizi yapa- caksınız. Toplumlarda zihinsel çöküntünün nelere mal olduğunu anlayacaksınız... Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya •:« Planet.com. TR rftmet Çetinkaya ÇağmınTaıuğı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle