03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 1996 CUMARTESİ 12 DIZIYAZI Rabia'yı traktörün altına attılar"İnsanlan diri diri gözter önünde köy meydanında traktörün alöna yaka paça atıp ezdikten sonra kaza sîisü vermek hangi insanlığa sığar? Bir şeriat infaz yasası bizim beldemizde halkın gö/Jeri önünde cerayan etmiştir... Bu çarpık düzen nereye kadar gidecek..." Sanlıurfanın Kısas kö>ünde yaşanan dehşet verici bır olayın asiında bır cinayet olduğunu. köylülerin bozuk bir Türkçe ile çeşıtli güvenlik binmlerine yazdığı yukandaki ihbar mektuplan ortaya çıkarmıştı Kısas'ta genç bır kız. köy meydanında onlarca insanın gözü önünde canlı canlı traktörün tekerleklen altına atılmıştı. Iddıayagöre bu olayı gerçekleştirenler. 14'lü tabancalarla havaya ateş açıp zılgıt çekmişlerdi. Bu korkunç olayın kurbanı Rabia Oğuz (25). Alevi yurttaşların çoğunlukta olduğu Şanlıurfa'nın Kısas köyünde oturan Sünni bır aılenin genç ve güzel kızlanndan binydi. Köv yaşamının verdiğı bunalımı. kış aylannda kent merkezindeki evlerinde atmaya çalışı>ordu. Sapa bır bölgedeki Kısas'ta, yaşam dar geliyordu ona. Bu yüzden yaz aylannın, tarlada geçen sıkıcı ve yorucu günlerinin bitmesini dört gözle bekleyen Rabia. 1995 yıl Ağustos ayı ortalannda bir hafta sonu yıne kent merkezindeki evlerine döndüğünde onu ölüme sürükleyecek serüvene de adım attı. Iddiaya göre Harrankapı semtinde Tekel bayiligi yapan Mahmut Alıç ile aralannda başlayan iletişım kısa siire sonra dostluğa. ardından da sevgiye dönüştü. Ailenın haberdar olmadıgı bu ıliski bir siire devam ettıkten sonra Rabia bır gün ortadan kayboldu. Onu telaşla aramava başlayan yakınlan, Eyübiye Karakolu'ndan gelcn bir telefon üzenne kızlannın yaşadıgını ögrendıler. Kımi iddialara göre Rabia. Mahmut'a kaçmıştı ancak, gencin evli olduğunu öğrenince pışnıan olup karakola sığınmıştı. Rabıa'ntn kaçtığı ya da kaçınldığı olayı Kısas"ta yankılandı. Polıs gözaltma aldığı Mahmut ile Rabia'vı, 28 Ağustos 1995 günü adlıyeye gönderdi. Gençler mahkeme tarafından serbest bırakıldılar ve Rabia, polıs tarafından aılesine teslim edıldi. Işte son yıllann en korkunç olayı da bundan sonra başladı... Hadi eve gidelim' Başina geleceklerın farkında olan Rabia. kent merkezindeki evlerine götürüldü... Herkes ona diişman gözüyle baktı.. Ofke doruğa çıkmıştı... Anne Rahime, baba Bakır ise ürkek bır halde kızlarının sonunun bilincınde. olup bitenlere seyırcı kalmakla yetindi... Ve olan oldu... Rabia Oğuz'un ağabeyi Mustafa Oğuz. yaşananlan Merkez Jandarma Komutanlığrna verdiği ifadede şöyle anlattı: " Bizim yörede bu hareket örf ve adetimize ters olduğundan bcn bu olayı kendim hazmedemedim. Akrabam Lsmaıl Konak'ın vanınagiderekyardım istcdim. Kcndfsinc da> ıma ait traktörü kullanmasını ve bcnim kuUanacağım, Rabia'nın da içinde olacağı, 63 KA 905 plakalı otoya çarparak ve Rabia'vı öldürmek sureti\le namusumuzu temizlemeyi teklif ettim. Kendi isteğh le kabul etti. Aynı planı dayımHalil konak a da anlattım. kabul etti ve bize yardımcı olacağını söjledi." Korkunç planı hazırlayan aıle bıreylerı, 29 Ağustos " 1995 günü 'saat 13.00 sıralannda, hiçbir şeyden haberi olmayan Rabia \e annesi Rahıme'yi köye götürme amacıyla otomobile bındirdıler. Mustafa Oğuz. annesi Rahime'yi Kısas'ın gınşinde ailenın geçıci olarak banndıgı çadınn önünde indirdıkten sonra hareket ettı Arabanın arka koltuğunda oturan Rabia ürkek bıçimde sağ cama başım yaslamış bir taraftan anlamsız bakışlarla çevreyi izlıyor. bir taraftan da nereye götürüldügünü anlamaya çalışıyordu. Belki de "Annesiyle birlikte neden arabadan indirilmediğini" düşünüvordu... Yol kenannda bekleyen Kısaslılar da bır şeyler olacağını hıssedercesine mahalle arasında yavaş yavaş ilerleyen otomobili ızliyorlardı. Kızkardeşini ölüme sürükleyen Mustafa Oğuz. jandarma ifadesinde olayın bundan sonrasını ıse şöyle anlattı: "Murat Sefer Parkı civanna gekJiğimizde kararlaştırdığımız şekilde İsmail beni beklhordu. Arkadan Rabia'nın olduğu >an kapıdan, traktörün önü ile vurarak maddi hasarlı >e varalamalı trafik kazası meydana getirdik. Amacıımz da bu idi. Ancak Rabia ölmedi. Arabadan inerek kurtulup kaçh. Ben bu esnada traktörden inip kaçan İsmaU'in peşinden koştum. Ancak düşündüğütn gibi öldürme olayı meydana gelmemişti. Bu olaydan ailemüı haberi >oktu. Amacımız halk arasuıda yüzünıüzü ak etmekti.'" Kısas'ın Atatürk Caddesı'nde yaşanan bu olay sırasında. Rabia. öldüriilecegini anlayınca arabanın sol kapısından dışan kaçtı. Kargaşa sırasında köy meydanı da iyıce kalabalıklaştı. Kimileri e\lerinin damından bir film izlercesine bu korkunç olayı izlemekle yetindi. Rabia, can havliyle kurtancı ararken bir taraftan da Hahooo-.Hahooo (Imdat..imdat) diye bağırdı. Ancak kimsenin kılı kıpırdamadı. Genç kız meydandaki parkın köşesindeki bakkala sığinarak yardım istedi. Halil Konak çalışır durumdaki traktörün direksıyonunda olanlan izlerken. İsmail Sevinç ve Mustafa Oğuz da genç kızın HaJıJ Konak ardından dükkâna girdi. Görgü tanıklanna göre İsmail Sevinç genç kızı bakkal dükkânında saçlanndan kavrayarak sürüklemeye başladı. Ölümüne zılgıt İsmail Sevinç, Merkez llçe Jandarma Komutanlığı'ndaki ifadesinde olayın gelişimini şöyle anlattı: "Ben olay yerinden kaçmak isteyen Rabia'yı saçlanndan tutup traktörün altına attığım sırada Halil Konak traktörü hareket ettirerek yerdeki Rabia'yı lastiklerin altına alarak ezdi, arka teker üzerinde olduğu şekilde durdu. Bu işi ben kendi isteğimle kimsenin baskısı olmadan yaptım. Yaptığınıdan pişmanım, utanıyorunı." Traktörün süriicüsü Halil Konak da söz konusu iddialan doğruladığı ifadesinde, Rabia'nın İsmail Sevinç. traktörün onııne Jtıldığını. hareket halınde olduğu ıçin de genç kızın aracın altında ezildigıni söyledı. Kısaslılara göre. zanlılann vakınlanndan Mikail Konak cnç kızın ölüp ölmedığini i'ilamak ıçın traktörün altındaki cansız bedene yöneldı. Rabia'nın saçlanndan tutarak başını havaya kaldırdı \e öldügünü anlayınca da tekrar yere vurdu. Iddıayagöre İsmail Mustafa Oğuz Sevinç de Rabia'nın öldügünü anlavınca belinden tabancasını çıkartarak memıileri havaya boşaltı... Daha sonra da bazı yakınlan zılgıt çekmeye başladı Kaza?... Rabia'nın cansız bedenı yüzlerce kışının gözlerı önünde jandarma gelene kadar traktörün biiyük tekerleğınin altında kaldı.Jandamıa ekipieri Musfafa Oğuz ve İsmail Konak'ı gözaltına aldı. Evet. korkunç olay. sanık ıfadelerı ve görgü tanıklannm ıfadelerine göre böyle gerçekleşmişti... Ancak daha sonra alınan ıfadeler. düzenlenen raporlar ve tutanaklarda olay bir kaza olarak ırdelendı. Cınayetten ikı gün sonra Kısas Jandarma Karakolu'nda ifadelenne başvurulan Mustafa Oğuz. Rabianın ıçınde bulunduğu otomobili kullandığını, köy girişınde kendısinı sollamaya çalışan bir aracın otomobile çarptığını. bu sırada Rabıa'nın da araçtan düşerek arkadakı traktörün tekerleklen altında kaldıgını öne sürdü. lsmaıl Konak da jandarmadaki ifadesinde şunlan anlattı: "Köy girisinde önümdeki aracı sollamava çalışırken bir ses geldi. kenara çektim. Ağlama sesi dııvdum. Bir kızı traktörün altında gördüm. Olayın paniğiyle araçtan inen bir sanık beni kmalamaya başladı. Olay bir kazadır." Sanıklar. olayın kaza olduğuna ilişkin tutanaklarla "kaza ile ölüme sebebiyet verdikleri iddiastyla" jandarma tarafından mahkemeye sevkedıldıler. Olayla ılgili 31 Ağustos 1995 tarihinde. Ürfa I. Aslive Ceza Mahkemesi'nde açılan davada. mahkeme. İsmail Konak'ın tutuklanmasına karar verdı. Ancak Konak bırkaç gün cezaevınde yattıktan sonra tahliye edildi. Öğuz'un serbest bırakılması. Konak'ın tahliye edilmesi diğer zanlılar Halil Konak ile İsmail bevınç'ın olay dışında tutulması. gözlerının önünde korkunç bırcınavet işlenen Kısaslılan çileden çıkarttı. Bölgenin feodal yapısı, Kısas'taki iç çekişmeler. kan davalan \e aile içi çatışmalaryüzünden olayı gıdip güvenlik güçlerine anlatamayan Kısaslılar çareyi ıhbar mektuplan yazmakta buldular. 31 Ağustos 1995 günü "Şanlıurfa Valisi'ne ihbar duyurusu" başlığıyla mektup gönderen "Birgrup Kısasir. Rabıa'nın korkunç bircinayete kurban gıttiğını belirttiler. V'alilige gönderilen mektupta olay tüm avrıntılarıyla şöyle anlatıldr "Bu cinavet tüm Kısaslılann gözleri önünde işk'nmişfir. Dört sanık Rabia hakkında öliim karan almışlardır. Rabia çığlıklar içinde, 'Beni öldürmeyın kurban olayım...'diye bağırmaya başladı. Ama naflle. Bu olayın cinayet olduğunu tüm Kısas halkı bilmektedir. Fakat çatışma çıkar diye kinıse şahittik \apma\a cessaret edemivor." 'Bir şeriat infazı' Aynı tanhli bır dilekçeyi de "Mcdanlı Kısas Köyü hâlkından birisi" ınızası ile Başbakanlık. Adalet. Içışleri ve insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı'na ileten bır Kısaslı. Rabıa'nın öldüriildüğü sırada ellerınin bağh olduğunu öne sürdü. Bir başka ihbar mektubunda da ola\ şöyle anlatıldı: "Bir şeriat infaz yasası bizim beidemizde halkın gözleri önünde cerayan etmiştir...Sayın de>let büyüklerimize sesleniyonım. Bu çarpık düzen nereye kadar gidecek. İnsaıılan diri diri ğözler önünde köy meydanında traktörün altına yaka paça atıp ezdikten sonra kaza süsü vermek hangi insanlığa ve hangi }önen'm anlayışımıza sığar. Bunun bir insanlık ayıbı olduğunu tekrar iletir..." Kısaslılar tarafından kenttekı üst düzey yönetıcilere el yazısı ile yazılan bır dığer ihbar mektubunda da.~Cina\et anını görseydiniz, kızın feryatlannı duvsa\dımz. zavallı kızın ölümden kurtulmak için vapnğı çırpınıslan görseydiniz. inanın da\anamaz, hepink ağlardınız_ İşte cinayetin çözülmesinde size 4 kilit isim..."denılerek katıl zanlılannı adlan sıralandı. Içışlen Bakanlığı ve Şanlıurfa Vaiiligrnin ıhbar mektuplarını ılgili yerlere ıletmesı üzenne olaya bu kez Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masası ekıplen ile Jandarma yeniden el koydu ve üç sanık 27 Eylül 1995 tarihinde gözaltına alındılar. İsmail Konak ise firar ettı. Otopsı raporlannda "bakire*' olduğu anlaşilan Rabia'nın katıl zanlıları 27 Evlül 1995 günü Şanlıurfa Merkez Jandarma Komutanlığı'nda >apılan sorgulamalarında olayı itiraf ettıler. Ancak daha sonra yargı aşamasında, Jandarma. Sorgu Hâkimlıgı ve Cumhurivet Savcılığı'nda. verdıklen ifadeleri kabul etmediklerinı söyiedıler. Şanlıurfa I. Agır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Mustafa Oğuz. "kızkardeşini öldürmek" suçundan önce TCK'nin 449 1. maddesı uyarınca ömür boyu hapis cezasına çarptınldı. Ancak mahkeme. cezayı. öldürme eylemını gerçekleştırmedıği gerekçesıyle 15 yıl ağır hapıs cezasına. sonra da agır tahnk altında bu eylemi yaptıgını kabul ederek cezayı 5 yıl hapıs cezasına düşürdü. Bununla da yetinmeyen mahkeme heyeti, kızkardeşının öldüriilmesıne yardımcı olan sanıgın cezasını "hal ve harekederini" göz önüne alarak 4 yıl 2 aya ındırdı. Sanıklardan lsmaıl Sevinç ve Halil Konak'ı da 24'er yıl hapis cezasına çarptıran mahkeme. bu sanıkların cezasını ise 20'şer yıl hapıs cezasına çev ırdı. Mahkeme firari sanık lsmaıl Konak'ın da yakalanması ıçin müzekkere vazılmasına karar verdı. Ancak Yargıtay 2. Ceza Dairesi eksık soruşturma yapıldığı gerekçesıyle mahkemenin bu karannı bozdu. Çağdışı birdüşünce ve korkunç bır yöntemle Rabıa'nın ölümüne vol açan sanıkların yeniden yargılanmasına 24 aralıkta Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. Rabia'nın korkunç bıçimde yaşamını yitırdigi Kısas'ta kimse konuşmuvor. Isimlerinin yazılmasını istemeyen birçok kışi. "fnsanlık dışı" dıve nitelediklen bu olayı "töreler™* 1 yüzünden görmezlıkten gelıyor.. Ve "Herşey cehalet jüzünden oldu" demekle yetınıyor... Rabıa'nın ölüm© gittığı meydana bakan Kısas Ilkokulunua duyannda. çağdaş Türkiye'nin kurucu.su. kadına seçme ve seçılme hakkı veren Mustafa Kental Atarürk'ün bır resmi var. Altında da şu \azı\or: "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir..." Yarın: S.G. meydanda boğazlandı İsmal Konak Rabia Oğuz Kısas'ta Atatürk Caddesi'ndeki bu meydanda traktörün altına atıldı. Rabia Oğuz olayında sanıkların avukatı Mehmet Alagöz 'Toplıım sosyal değişimi kabul etmiyor' "Şayet maktulenin ga> ri meşnı bir şekilde bir baş- ka erkekle kaçması flili varsa. bu iki sanığı yörenin örf ve adeti gereği toplumun baskısından uzak gör- mek olası değildir. Aksine bu kadar yakın olan anı- cazede ve öz dayının vöredeki örf ve adet gereği. dı- şanda "başı dık dolaşması, düğünlere gıtmesı. kıra- athanelerde oturmaM ve hatta hatta normal ış haya- tına gıtmesı dahı mümkün degıldır" Çünkü oİa>. Gündevdoğu Anadolu Bölgesi'nin Şanlıurfa ilinin bir beldesinde ika edilnıiş olup bu hususun takdiri yüce mahkemenin tecrübevetakdirindedir. Bu nedenlede bu sanıklar lehine T.C.K. 51/2. (ağır tahrik) madde- sinin u>gulanmamış bulunması başka bir bozma ne- denidir..." Avukat Mehmet -Vlagözkentın deneyimlı bırsiya- setçisi. Aynı zamanda Rabia Oğuz olayında sanık avukatı. Yukandaki satırlar da onun. sanıklar ıçın Yargıtay 1. Ceza Daıresı'ne yaptığı temyız başvuru- sundan alındı. Cınayetlenn nedenlerı olarak gösten- len "toplumsal baskıyr ırdeleyen bu satırlar nede- nıyle Yargıtav sanıklar lehine venlen karan temyız ettı. Benzer çok sayıda cinayet davasına avukat ola- rak gıren Mehmet Alagöz. töre cınayetlerının, sos- yal değışımı kabul etmeven baskı grubu. toplumsal yapılardankavnaklandığını söyledı. Sosyaldeğişım- lerin törelerın çok geribinde kaldıgını anlatan Ala- göz. "Maalesef bölgede. töreye isyanı kabul edebile- cek bir toplumsal yapı >ok~ dedı Törecmavetlerınde. vöre ve töre gerçeklerının göz önüne alınması gerektıgını belınen Alagöz, yörenin sosyoekonomık yapısının da gözardı edılmemesıne dikkat çektı. Alagöz. bölgenin toplumsal yapısı. bu yapıdakı töre cınayetlerı ve bunların nedenlen ile ıl- gili şunlan söyledi: "Bölgede bu tür olav larda katillerin de kurbanla- nn da aile yapılannın. sosyal ve toplumsal dunımla- nnın çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Öldürülenler toplumun kabul etmediği çemberin dışına neden çık- tıiar. öidürenler neden karil oldular?... Bu iki unsu- runirdelenmesiçokönemli. Düşünebiliyormusunuz, ekonomik olarak. kültürel olarak geri bırakılmış. or- taçağ kültüründe kalmış bir baba. televizyon ile sos- val değişim ve voz kültürle sürekli tahrik edilen bir genç kız...İşte olaylar bu ikisinin arasındaki çatışma- dır. Birinehiçbirşey \ermemissin.diğerinesağlıklı bir eğitim vermediğin gibi çokyoı bir kültür aşılamışsın. Bu kültürde kalan genç kızın yaptığı hareket, ailesi tarafından hazmedilemeyen. kabul edilemeven bir olguya dönüşünce olanlar oluvor. Bunun yanında toplum. koyu feodal düzene terk edilmiş. Bu toplum yapısının aile üzerindeki baskısı- na. töre kıskacının daraltılması da eklenince böyle olaylar kaçınılmaz oluvor. Bölgede bu gerçekler ço- cuk ve ailesini birbirinden tamamen ayn iki unsura dönüştürüyor. Oevletin buradaki görevi geri kalmış bölgelerdeki aileleri topyekûn birgelişim içersine çek- mektir. Ancak dev let, kültürel açıdan aileyi cok geri- de bırakmışsa. sosyal gelişime yardımcı olmamışsa, kız çocuğunu da fazla yabancı bir kültür içersineçek- mişse, işte o zaman büyük yanhşlar oluvor. birbirin- den tamamen kopuk iki avn dünya yaratılıyor. Bu çarpıklık v ıllardır aşılamamıştir. Bölgede eğitim görmüş bir ailede. kızın da ailenin de töre cinayetlerine yol açabilecek vanlışlan olmu- vor. Çünkü az çok adaptasvon sağlamış oluvor. Töre cinayetlerinde katillerin de kurbanlann da eğitimsiz, yoksul kesimlerden olmasıgerçeği bunu kantttryor. Bu da devletin bu olaylann önlenebilnıesi için. eğitim ve kültür çauşmalanna önem vermesi gerceğini ortaya çıkartıyor.1 " POLİTİKA VE OTESI MEHMED KEMAL Ne Günlere Kaldık... ilyas Seçkin tam bir devlet adamıydı. Küçük si- yasetçilerin ortalıkta dolaştığı dönemlerde hemen bir öykü anlatır, olaylara ışık tutardı. Şimdi İlyas Seç- kin'den bir öykü anlatmanın zamanıdır. Şöyle baş- ladı öyküye: "Biliyorsunuzben Ayaşlıyım. Polatlı'ınn yakınla- rında bir Alagöz Köyü vardır. Bir Türkmen köyü. Sa- karya Savaşı sırasında Mustafa Kemal Paşa, kırk güne yakın Başkomutan olarak karargâhını bu kö- ye kurmuştur. Köyün ağası (Mi Ağa'nın evi) Baş- komutanlık Karargâhı oimuştur. Ali Ağa konaklara elinden geldığince bakmıştır. Paşa'nın odasının önünde yatmış, karargâhtakileri gözlemistir. Konuklara ikramdan geri kalmamış, elde ne var- sa koyup keçi, tavuk, horoz.. konuklara ikram edil- miştir. Çevre Türkmen köylennden ikram gelmiştir. Kimseden beş kuruş alınmamış, verecekleri de ge- ri çevirmiştir. Savaş bıtmiş, herşeyyerliyerine oturmuş, Cum- huriyet ilan edilmiştir. Ali Ağa yılda bir kez şehre gi- der, Mustafa Kemal Paşa'nın elini öpermiş. Paşa, 'Bir isteğin var mı' diye sorarmış. Ali Ağa, Paşa'nın elini öper, 'Sağlığın Paşam' dermiş. Bu karşılıklı görüşme 1935 yılına kadar sürmüş. Atatürk, bu geliş gidişlerde çevresindekilere, 'Şu Türkmen kocasına borcumuzu bir türlü.ödeyeme- dik' dermiş. Ali Ağa'nın büyük oğlu Muzaffer, bir köy düğününde aşka gelmış, çekmiş silahını birini • vurmuş. Tutuklanıp hapse atmışlar. Ali Ağa, Mustafa Kemal'in yakını ya, iltimas için kalkıp Ankara'ya gelmışler. Paşa ve yakını Nuri Conker, balkonlu odada oturmuşlar, şundan bun- dan konuşurken Ali Ağa demiş ki: 'Ocağım yıkıldı, oğlum hapse girdi, kurtarırsan birsen kurtarırsın.' Atatürk donmuş kalmış. 'Ben ne yapabilirim?' Başlamış balkonda tur atmaya... Mustafa Kemal, 'Ben nasıl olur da yargıca, bu ka- tilin babasına minnet borcum var, bunun oğlunu salıver, derim. Kırk küsur gün bu adamın evinde yattık, kalktık, ekmeğini, etini yedik. En sıkışık gün- lerde yatağını bize verdi. Bir dediğimizi iki etmedi' der dolaşırmış. Nuri Conker sonunda 'Ali, bu adam yargıca gi- dip senın oğlunu koyver diyemez. Bu adam savaş ilan eder, binlerce kişiyi savaş alanlanna sürer, cep- hede öldürür, senin oğlunu salıversinler diyemez. Buna bizim gücümüz yetmez, oğlunu yargıcın elin- den alamayız. Gücümüz yetmez' der. Ali Ağa çaresiz Alagöz Köyü 'ne döner." İlyas Seçkin, "Ben bu öyküyü Ali Ağa'nın kendin- den dinledim. Atatürk için diktatör deher. Diktatör böyle mi olur?" derdi. Bu öyküden sonra akla Susurluk Savcısı gelir. Cumhuriyeti kuranlar işin daha başında hukuka saygılıdırlar. Bundan ötürü Cumhuriyet bunca yıl dayanmış. Şimdi teklıyor, aksıyorsa Ali Ağa gibi an- layışlı insanların bulunmayışjndandır. Şair, boşuna dememiş: "Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr!.." Şimdi ağzını açanlar, "Devlet yıkılıyor" diyorlar. Yıkıhr!.. B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Sınırlarda bulu- nan küçük kale. 2/ Zekâ gerılığının ılerı şeklı... Agız mukozasında gö- 3 rülen yüzeyse! ya- ra. 3/'Okul. kışla. fabrıkagıbıyeıler- de yiyecek ve tçe- cek maddelerınin satıldığı yer... Bır nota. 4/Japon mü- zık yazısı. 5/ En- 8 düstrı... Eski Mı- n sır'da güneş tanrı- sı. 6/ Eskı dılde yüz. çeh- re... Uğraş... Kımlıği belir- lenemeyen uzaycisımlerı- nevenlenad. 7/Nıgde'nm bır ilçesı. 8/ Havadakı su buharı... Renvum elemen- tınınsımgesı... Bırnota. 9/ Puccini'nin tanınmış bır operası. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Makoda denılen olduk- ça tehlıkelı bır köpekbalı- ğı cınsi. 2/Ta\ır,davranış... Bır kumar aracı. 3/Tütsüyle kurutulmuşu oldukça sürümlü olan bir balık... Istek. arzu. 4/ Bıtkibılım. 5/Bır kimsenin davranışlanna temel olan ahlak ılkelennın tümü... Üzüm su- yu. 6/ Kutsal ışık... "Şener — " : Cnlü sinema oyuncumuz. II L'zaklık ışareti... Spor karşılaşmalannda kuraldışı hare- ket. 8/Fotoğrafçılıkta "bulanık " anlamında kullanılan söz- cük... Portekız halk şarkısı. 9/ Soyundan gelınen kımse... Kobalt elementmm sımgesı.. Bılgısız. kültürsüz kımse. emeğin, barışın, demokrasinin ve özgürlüklerin yılmaz savunucusu, büyük işçi önderi Genel Başkanımız Abdullah Baştürk ü ölümünün 5. yılında saygıyla anıyoruz. TÜRKİYE DEVRİMCİ İŞÇt SENDİKALARI KONFEDERASYONU Not: Genel Başkanımız Abdullah Baştürk, 21 Aralık 1996 Cumartesi günü saat 12.00'de Zincirlikuyu'daki mezan başında anılacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle