Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•İ7 ARALIK 1996 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ecevit
' Çankaya
tarihi
görevle
karşı
karşıya'
• DDK'nin
görevlendirilmesinin
^orunlu olduğunu
yineleyen DSP lideri
Ecevit, "Doruk
toplantısından
beklentiler boşa
çıkmamalı" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DSPGenel
Başkanı Bülent Ecevit,
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e. Devlet
Denetleme KurulıTnu
(DDK) Susurluk skandalı
konusunda görevlendirmesi
i£in yaptığı çağnyı yineledi.
Çankaya Köşkü'nün tarihi
trir görevle karşı karşıya
olduğunu belirten Ecevit,
"Deşildikçe dal budak saJan
bu yolsuzluklar ve karanlık
iüşkiler ağının ortaya
çıkanlması için ODK
devrevegirmeli.
Cumhurbaşkanı'mn
anayasaJ tarafsızlığı bunun
için bir engel değil. bir
güvence olarak görülmcli"
dedi.
DSP lideri Ecev it, dün
parlamentoda düzenlediği
basın toplantısında, pazar
günü Cumhurbaşkanı
Demirel tarafından
gerçekleştirilecek doruk
toplantısından kamuoyunun
beklentilerinin boşa
çıkmaması, toplantıda
somut çözüm önerilerinin
ele alınması gereğini
vurguladı. Şu ana dek
DSP'den başka somut
çözümler öneren bir parti
veya kuruluş bulunmadığını
savunan Ecevit. Yüksek
Denetleme Kurulu'nun
Başbakanlık'tan ayrılarak
özerk bir kuruma
dönüşrürülmesi önerileri ıle
yargıç ve savcılara
bağımsızlık sağlanmasına
ilişkin anayasa değışikligi
önerilerini yineledi. Ecevit,
Cumhurbaşkanı Demirel'e
ziyareti sırasında DDK'nin
devreye sokulmasını
önerdiğini, ancak olumlu
yanıt alamadığını
\ urgulayarak şunlan
söyledi: "DDKdoğrudan
Cumhurbaşkanı'na bağlı
çok önemli bir ineeJeme ve
araştırma organıdır. Gerekli
gördüğü bütün müfettişleri,
araşnrmacılan ve
uzmanlan, kanıu kurum ve
kunıluşlanndan aiarak
görevlendirebilme, aynca
sözleşmeli uzman çaJıştınma
yetkisi \ardır. İlgili
kuruluşlar, DDK
görevlilerine istenen her
bilgiyi ve belgeyi vermekle
yükümlüdürler. Kurul
raporiaru
Cumhurbaşkanı'nın
onayıvla Başbakanlık'a
gönderilir. Başbakanlık bu
raporlann gereğini 45 gün
içinde jerine getirmek
zorundadır. Gerek
gördüğiinde
Cumhurbaşkanı bu
raportan doğrudan vargı
organlanna da iletebilir. Bu
kadar geniş vetkiler hiçbir
denetim organında yoktur.
Fakat kuruluşundan beri, 14
yıldır bu önemli kuruluşun
etkinlikleri, bildiğim
kadanyla bazı akademik
araşnrmalarla sınırlı
kaJnuş&r. Şimdi bu kurul
tarihsd bir görevle karşı
karşıyadır."
'Devlete meydan
okuyorlar'
Ece\ it, devletin ne duruma
getirildiğinin çok çarpıcı bir
örneğinin, önceki gün
akşam katıldığı Farih
Altayu'mn programında
sergılendiğine dikkat
çekerken "Aşiret reisi bir
konıcubaşı, devlete açıkça
meydan okudu.' Devlet bize
silah vermezse, Ermeni'yi
kuzu kuzu beklemeyiz.
silahı nereden bulursak o
tarafa gideriz'dedi. •Ermeni"
söMÜğüyle de Apo'yu
kastediyordu. Devlete
böylesine meydan okuyan bu
aşfret reisi aynı zamanda
Cizre Belediye Başkanı'dır"
dedi Ecevit, mevcut
ortamda DDK'nin
görevlendirilmesini zorunlu
gördâklerini sözlerine
ekleJi. Ecevit.
"Cumhurbaşkanı neden
DDk'yi görevlendirmekten
ka^uıyor" sorusuna. "Bir
Lderime göre
CuiTıhurbaşkanı kendi
taralsızlığına gölge
dü-ştceğini düşiinüyor
olaMir. Cumhurbaşkanı'rıın
anayasal tarafsızlığı bir engel
değiL bir güvenee olarak
r"' yanıtını verdı.
ANAP lideri Mesut Yılmaz, Köşk'teki zirveye de belge götürmeyeceğini açıkladı
'Devlet çeteleıi sakhyor'
bir
DÜRDANE KOCAOĞLl
ANKARA /KONVA - ANA P Genel Baş-
kanı Mesut Yümaz. kendı iktidarlan döne-
minde ortaya çıkardıklan çetelere de\ letin
halen ulaşamadığını belırterek "Budoğru
değiL Çiinkü. aslında çeteleri saklavan, dev -
letin kendisidir" dedi. Mesut Yılmaz. dev -
let-mafya-aşiret bağlantılan konusunda bu-
güne değin hiçbir yere belge ya da gazete
kupürü vermediğini sö> ledi. Yılmaz. Çan-
kaya Köşkü'ndeyapılacak liderlerzirvesi-
ne de belge götürmeyeceğini açıklarken
"Orada yapılması gereken, mekanizmayı
saptamakdr" görüşünü dile getirdi.
Yılmaz, dün partisinin il kadın kolu baş-
kanlan 1. teşkilat toplantısının çıkışında
gazetecılerin sorulannı yanıtlarken Susur-
luk skandalını kişilere bağlı olarak görme-
diğini vurguladı. Yılmaz. bir gazetecinin
DBH'li inal
W
6 saatte
cami
yapılıyor'
ANKARA (ANKA) - Demok-
ratik Barış Hareketı (DBH) Ge-
nel Başkanı Turgut İnal. dev let
gücüyle bir mezhebın tam ege-
menliğinın sağlandığını, diğer
mezheplerin hor görüldüğünü
belirterek. "Bugün altı saatte bir
cami yapılır oimuş ve Divanet
bûtçesi Slilli Eğitim'i aşar hale
gelmiştir" dedi.
Turgut İnal yaptığı vazılı açık-
lamada. DBH'nın laıklığı uvgu-
layabilmek \e güvence altına al-
mak için programında Dıyanet
Işlen Başkanlığı'nın devlet çar-
kı içerisınden çıkarılmasına vö-
nelik bir hükme ver verdığine
dikkat çekıi. Turgut İna). "Baş-
langıçta güdülen bu nivct daha
sonra dini sivasete alet eden siva-
setçilerle dev let içinde her gün da-
ha çok kök salan gericilerin. tutu-
culann. şeriat ö/Jemcik'rinin giri-
şimleri sonucunda çarpıtılmış,
ters vüz edilerek günümüzde dev -
let desteğiv le laikliğin boğazlan-
ması noktasına getirilmiştir" de-
di.
Yılmaz. Susurluk olayı ile ilgili olarak "Elimdeki belgelerin büyük bir
kısmı basına yansıdı. Geri kalan kısmı yansımazsa ben onian ilgili
makamlara veririm" dedi.
"DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan
Ekincı. "Çillefe çete konusunda kefilım'
diyor. Bu konuda ne düşünüvorsunuz'" so-
rusuna. "Şu anda hangi kişilerin bu işle doğ-
rudan ilişkide olduğu konusu açık değildir.
Bu ancak ciddi bir sonışturmav la ortaya çı-
kacaktır" vanıtını verdi.
\ılmaz.ÇHPGenel Başkanı DenizBav-
kal'ın belgelerin gazete kupürlerinden ıba-
ret olduğu yolundaki açıklama.sının anım-
satılması üzerine de ^unları sövledi:
"Ne kupür, ne başka bir şey, ben hiçbir
şekilde şu ana kadar kimseye. herhan0 bir
belge vi'rmedinı. ama benim elimde bulu-
nan delillerin büv ük bir kısmı basına yan-
sıdı. Önümü/deki günlerde de geri kalan
kısmı yansımazsa onları da ben ilgili ma-
kamlara veririm."
Yılmaz. Bajkal'ın belgelerin liderlerzir-
ve.sinde açıklanması önensıvle ılgılı ola-
rak da "Bunun yeri lideıier zirvesi değil.
Orada yapılması gereken. mekanizmayı
saptanıaktır. Bu işi vürütecek olan liderler
değil. ilgili kurumlardır, ama bunlann ta-
mamen hükümetten bağımsu. tarafsı/ ve
bize de güven verecek şekilde bir vapının
oluşturulnıası gerekir" dive konuştu.
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz.
daha sonra çeşitlı etkinliklerc katılmak
amacıyla Konya'ya hareket ettı. Selçuk
Üniversitesı Rektörlüğü'nü ıle Mevlana
türbe.si ve müzesini zıvaret eden \'ılmaz.
Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan V ılmaA bugiine kadar kişilerle ilgili bir açıklama yapmadığını sövledi.
akşam da Mev lana'nın 723. ölüm yıldönü-
mü nedineyle düzenlenen semazen göste-
risini izledi.
Türk .siyasetine önümüzdeki yıllarda yön
verecek olan önemli bir dönüm noktasın-
dan geçildiğıni anlatan Yılmaz. siyasetin
temizlenmesi için gösterdiklen çabalara
değindi.
Dev letin içine mafya gırdiğinı söyleyen
ılk kişinın kendisi olduğunu anlatan Yıl-
maz. "Biz çetev i ortaya çıkardık. Ama dev-
let hâlâ çetelere ulaşamıyor. Bu doğru değil.
Çünkü. çeteleri saklavan devletin kendisi-
dir" dedi.
Nılmaz Sövlemez çetesini kasdederek
kendilerinın ortaya çıkardığı çetev i gölge-
de bırakan yenı çeleler bulunduğunun an-
laşıldığını kaydederek şöyle devam etti:
~Ben buna kirli iiçgen diyorum. Bu üç-
genin bir ucunda sivasiler, bakanlar var.
İkinci ucunda silahlı güç var.
Bu, hem devletin içindeki si-
lahlı güç hem de kanunsuz si-
lahlı güçlerdir. Lçüncii
ucunda ise kumardan. rüş-
vetten elde edilen kara para-
lar. Geçmişte de çeteler var-
dı. Ama bunlar birbirinden
bağımsu münferitlerdi. He-
nüz organizt olmamışlardı.
Devletin içine girmemişler-
di. Siyasiler işin içine girme-
mişlerdi. Devlet bunlan ko-
rumuyordu."
ANAPIiden Yılmaz. hü-
kümetın olayın ü/erine gere-
ken ciddiycttlc gitmediğini
kaydederek -Hükümet, işi
yalnı/ca hukuki yollara bı-
raktı. 'Savcı sorıışturuyor'
divor. Savcı. neticede önüne
gelen rapora göre hareket
eder. Raporu getirecek olan
da emniyettir. Ama bu işe
emniyetin içinden katılanlar
da var. O nedenle gizli. geniş
kapsamlı dev let soruşturma-
sı gerekivor. Ama daha açıl-
mışbirsoruşturmayok. Baş-
bakan 45 gündür bilgi alıvor.
Susurluk olavı ortaya çıktı-
ğında hemen soruşturma
başlatılsaydı bugün çok fark-
lı bir noktaya gelinirdi. Daha
çıkacak çok gerçekler var. A-
ma Başbakan. olayın gün-
demden düşmesini bekli-
vor" diye konuştu.
Rusyapasaporttan habersiz
ANKARA (Cumhuriyet Bürosûj^'îMİanlı
saldınyla öldürülen kumarhane patronu
Ömer Lütfii Topal'ın üzerinden çıktığı
açıklanan Rus pasaportundan, Rusya
Federasyonu'nun haberi olmadığı
bildirildi. Rusya Federasyonu'nun, Rus
yurttaşı olanlar dışında kimseye pasaport
vermediğini belirten yetkililer, bu
işlemin dağıian Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği (SSCB)
döneminde yapılmış olabileceğini
söylediler. Sanyer Cumhuriyet Savcısı
Vell Engin Arslan, hafta sonunda Sabah
gazetesine yaptığı açıklamada, Topal'ın
üzerinden kırmızı renkli Rus diplomatik
pasaportu çıktığını bildirmişti. Yine aynı
gazetede
yer alan haberde. pasapcA'tun
Türkmenistan tarafından verilmiş
olabileceği kaydedilmişti.
Rusya'nın Ankara'daki büyükelçilik
yetkilileri. SSCB'nin dağılmasından
sonra bağımsızlığını kazanan
cumhuriyetlerin Sovyet pasaportu
kullandıklanna dikkati çekerek Topal'ın
da büyük olasilıkla bu tür bir pasaport
taşıdığinı söylediler. Büyükelçilik
yetkjlileri, Cumhuriyet'e yaptıkJan
açıklamada, Rusya Federasyonu'nun da
halen Sovyet pasaportu çıkardığını ve bir
ay önce başlatıian bir uygulama ile şu
asamada yalnızca Rus diplomatlan için
Rus pasaportu verilmeye başlandığını
sövledi ler.
Susurluktebrikkartkumda
ANKARA (Cumhuriyet Bnrosu) -
"Devtet-mafj'a-siyaset
1
" üçge'nin'deki
karanlık bağlantılann açıga çıkmasıyla
sembolleşen Susurluk ve "temiz toplum"
özlemi, yılbaşı kartlanna konu oldu.
"Temiz toplum^a kavuşmak için
başlatıian kampanyalan desteklcycn
ANAP, CHP ve DSP'li parlamenterler,
yılbası nedeniyle seçmenlerine
gönderdvkleri tebnk kartlannda,
siyasetin kirlendiği birsüreçte, politika
yapmanın zoroldu&unu belirttiler.
CHP İstanbul Milfetvekili Ahmet
Güryüz Ketcnci. yılbaşı tebrik kartında
şunlan kayderti:
"Siyasetin kirtendiği, kirienen
siyasetçilerin münlendiği, toplum ve
devlet düzeninde çürümüşlüğün
alabildiğine yogunlaştığı bir süreçte.
siyaset yapmanın zorluklarını, yüklediği
sorumlulukları biliyorum.
Buna rağmen uınutsuzluklara da yer
alnıadığını biliyorum. Çünkü kendi
içinde demokratik denetim vollarını
oluşturan ycgâne sistemin de demokrasi
olduğunu biliyorum. Veter ki
demokrasiyi koroyup kollayalım.
CHP ve bütün CHP'liter. demokrasiyi
koruyup kollamanın onu kurmaktan zor
olmadığı bilincindedirier.
Yeni demokratik mevziler kazanmak ve
temiz toplum istemlerini sonsuza dek
sürdürmek dileği ile yeni \ı\mta kutlar.
engin saygüar ve sevgiler sunarun."
Savcı Arttıran, Susurluk soruşturmasından çekilirken RP yönetimindeki bakanlığı suçladı
Tezlekenin iadesi geleneklere aykırı
9
ANK.AR.A (Cumhuriyet Bürosu)- Susur-
luk skandalı soruşturmasının Ankara ayağı-
nı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Ni-
hat Arttıran. soruşturmadan çekildığinı
açıkladı. Arttıran. İçişlen Bakanlığı'ndan
istifaeden DYP Elazığ Milletvekili Mehmef
Ağar'ın dokunulmazlığının kaldınlması ıs-
temiyle RP'li Şevket Kazan yönetimindeki
AdaletBakanlığı'nagönderd'iği fezlekenin.
"yargı geleneklerine aykın içerikle iade edil-
mesini" karanna gerekçe olarak gösterdi.
Ankara Cumhuriyet Başsav cısı İlhan Mesu-
toğlu. devlet-mafya-siyaset ilişkisinin oda-
ğındaki isimlerden DYP Şanlıurfa Milletve-
kili SedatEdipBucak'ın dokunulmazlığının
kaldınlması için de fezleke hazırlanabiîece-
ğini söyledi.
Susurluk'taki trafik kazasında ölen katlı-
am zanlısı. ülkücü AbdullahÇatirva "Meh-
metÖzbay" sahte kımliğiyle. dönemin Em-
nivet Genel Müdürü Mehmet Ağar tarafın-
dan silah ruhsatı verıldiğinı saptavarak do-
kunulmazlığının kaldınlması istemiyle fez-
leke düzenleyen Nihat Arttıran. soruştur-
madan çekıldi. Adalet Bakanlığı Ceza İşle-
ri Genel Müdürlüğü'nün Ağar'la ilgili fez-
lekeyi iade ederken Ankara Cumhuriyef
Başsavcılığı'na vazdığı gerekçede. eksık-
lıklerin tamamlanarak fezlekenin, "kendisi-
nin değil. başsavcının" imzasıyla geri gön-
derilmesini istediğini kaydeden Arttıran.
uvgulamanın kendisine "ters" geldiğini
söv ledi. Arttıran. fezlekenin, Adalet Bakan-
lığı'nın iade yazısında belirtilenin aksine.
"soruşturmayı yürüten savcı" tarafından ha-
zırlanması gerektığınin altını çizerken Ada-
let Bakanlığf nı ad vermeden suçladı.
Karan Mesutoğlu'ylagörüşmeden verdı-
ğini anlatan Arttıran. ANKA Ajansı'nın.
"Sivasi müdahalc vapıldı mı" sorusuna da
"Bana bugüne kadar kimse" Şöyle yap. bö> -
le vap' demedi. Hiçbir siyasivle bu konuyu
konuşmadım. Adalet Bakanlığı'nın fezleke-
yi iade karanvla ilgili. sansasyona neden ol-
mamakiçin vorum vapmıvorum. İadenin si-
vasi olup olmadığına kamuov u karar versin.
Biz görevimizi yaphk" dedi.
-\nkaraCumhuri\et Başsavcisi îlhan Me-
sutoğlu. gazetecılerin sorularını yanıtlarken
soruşturmanın kaldığı yerden sürdürülece-
ğini belirterek şu açıklamayı yaptı:
"Hiçbir savcu "Ben soruşturmadan çeki-
liyorum' diyemez. Soruşturma kaldığı yer-
den sürdürülecektir. Lüzum hisedilen bazı
hususlann ikmalinden sonra. yeniden icap
ederse bakanlığa takdim edilecektir. Bakan-
lık bazı eksik noktalar görerek fezlekevi ia-
de etmiştir. Biz bu noktalan değeıiendiriyo-
ruz,"
Mesutoğlu. şöv le devam etti:
**Fezleke. bir iddianame değildir. Nihayet,
bu konuda bir kanaat hasıl olmuştur. Kamu-
ov u sonışturmav la yakından ilgilendiği için.
gerekli hassasiveti fazlasıv la gösterivoruz. Bu
konu üzerinde polemikier vapılması ve be-
lirli noktalara çekilmesi vanlıştır. Sonıştur-
mav ı. başsav cılığa bağlı olarak, benim belir-
leveceğim bir savcı yürütecektir. Soruştur-
mayı kim vaparsa yapsın, önemli değil. Ni-
hat Bey de yapabilir. başka bir kimse de va-
pabilir. Nihat Bev soruşturmadan çekildiği-
ni ifade etmiştir. Takdiri kendisine aittir."
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
BONN - Almanya'nın baş-
kenti Bonn'da Türkiye'yi tartı-
şıyoruz. Gündemimiz iki konu-
dan oluşuyor: "Türkiye bir dö-
nüm noktasında mı?"; "Batılı-
laşma ve Islamlaşma ikilemin-
deki Türkiye."
Türkiye'de cevap aradığımız
bu iki soruyu, Bonn'da Alman-
larla birlikte tartışmak garip;
garip olduğu kadar da ilginç.
Almanya karanlık bir ülke. Si-
yasi anlamda söylemiyorum,
kışın Almanya'ya neredeyse
güneşdoğmuyor. İnsanın içine
kasvet çöküyor.
Türkiyeli yurttaşların neden
koşup koşup ülkelerine geldi-
ğinin en önemli nedenlerinden
birisi, sanırım güneş olsa ge-
rek.
• • •
Bonn'da "Ortak Türkiye
Sempozyumu"r\u Türkiye
Araştırmalar Merkezi'yle Gus-
tav Stresemann Enstitüsü or-
taklaşa düzenliyorlar. Toplantı-
ya, Almanya'dan ve Türkı-
ye'den bilim insanları, siyaset-
1.1.
Türkiye Bir Dönüm Noktasında mı?
çiler, sendikacılar ve araştırma-
cılar katılıyor.
Sabah oturumunda Türki-
ye'nin ıç politıkasındaki gün-
cel durumu tartıştık. Gustav-
Stresemann Enstitüsü Direk-
törü Dr. Klans D. Leister, Tür-
kiye Araştırmalar Merkezi Di-
rektörü Faruk Şen ve Kuzey
Ren Vestfalya Federal ve Avru-
pa Bakanlığı Enstitüsü Minrat
Dietrich Lechmann açılış ko-
nuşmalarını yaptılar.
Türkiye'nin iç politik duru-
munu ise Erlangen Üniversite-
si'nden Prof. Dr. Şefik Alp Ba-
hadır, istanbul Üniversite-
si'nden Prof. Dr. Burhan Şe-
natalar, istanbul Üniversite-
si'nden Doç. Dr. Sudi Uzu-
noğlu'yla birlikte tartıştık.
Öğleden sonraki oturumun
konuşmalan da şunlardı: Tür-
krye Araştırmalar Merkezi Di-
rektörü Yardımcısı Çiğdem
Akkaya, Türkiye Avrupa Ko-
misyonu Daimi Temsilcisi Bü-
yükelçi Rıza Türmen, Avrupa
Parlamentosu üyesi Dr. Wer-
ner J. Langen, Federal Al-
manya Dışişleri Bakanlığı'ndan
Friedrich Gröning katıldılar.
Genel Değerlendirme bölü-
münde de ilginç konuşmacılar
vardı. TBMM Genel Sekreteri
Doç. Dr. Necdet Basa, Prof.
Faruk Şen, Dr Klaus Leister,
Prof. Şefik Alp Bahadır, sen-
dikacı Yaşar Seyman, Hıristi-
yan Demokratların parlamen-
todakı dış politika sözcüsü mil-
letvekili Karl Lamers ve ANAP
Milletvekili Bülent Akarcalı.
•••
Tartışmalarımızın ana odağı-
nı. Türkiye'nin bir dönüm nok-
tasında olup olmadığı teşkil et-
ti. Genel kanı, Türkiye'nin artık
eski usul gidemeyeceğı yö-
nündeydi. Susurluk olayı, bir
birikimın, gelişmeye karşı di-
renmeye çalışan bir birikimin
kazaya uğramasıydı.
Kürt sorununun tırmandırıl-
ması ve 12 Eylül'le birlikte iyi-
ce gerıcileşen ve despotik bir
nitelik kazanan devlet içindeki
kurumlaşma, sonunda büyük-
çe bir kamyona çarptı. Zul-
mün, cinayetlerin ve halka kan
kusturmanın belgeleri ortalığa
döküldü.
Tarihte ulusların önüne kritik
dönemeçlerde bazı olanaklar
geçer. Bu olanaklar iyi değer-
lendırilebilirse. önemli ve kalı-
cı değişikliklere yol açar. iyi de-
ğerlendirilemezse. sorunlar
büyür. acılar artar ve şiddetli
ve radıkal çözümler gündeme
gelir.
Türkiye. böylebirdönemeç-
ten geçiyor. Barış ve demokra-
si güçleri; önemli bir olanakla
karşı karşıya.
Artık geriye dönülemez bir
sürece girdik. Ne kadar temiz-
lenebileceğimizi ise Türki-
ye'deki birikim belirleyecek.
Savaş taraftarlarına ve demok-
rasi düşmanlarına indirilecek
darbelerle, ülkemizin geleceği
ve kaderi arasında bir paralel-
lik olduğu kesin.
•••
Almanlar, Türkiye'deki geliş-
meleri merakla izliyorlar. Refah
Partisi'nin başında olduğu hü-
kümetin neler yapacağına bü-
yük ilgi duyuyorlar. Askerlerle
RP arasındaki gerginliğin per-
de arkasını öğrenmeye çalışı-
yorlar.
Türkiye, hâlâ birAvrupalı gö-
rüntüsü veremiyor. "Çete"ler,
siyasi islamcı ıktıdar partısı, ci-
nayetler, işkenceler ve uyuştu-
rucu trafiğiyle lekelerinden kur-
tulamıyor.
Yine de her şey umutsuz gö-
rünmüyor. Susurluk sonrası or-
taya çıkan Türkiye'deki iyim-
ser hava, buralara kadar gel-
miş. Umutsuz olmak için daha
az neden var. Ülkücü "çete"nin
yediği her darbe. barış ve de-
mokrasi hanesine yazılıyor.
POLİTİKA GUNLUGU
HİKMET ÇETİML4YA
Zebra Çiçeği...
Çınar ağacının yaprakları bir öykü kitabının say-
falarını anımsatıyor sisli bulvarlarda uçuşurken...
Birçocuk koşturuyor, bir kadın eski ahşap bina-
nın balkonundan bakıyor, birgenç karanlığın ote-
sinde aydınlığı arıyor...
Kışgüneşi turuncu bir aydınlığı yakalamanın key-
fi içinde. biraz da anlamsız gülümsemeyle nedeni
bellı olmayan şaşırtmacayı oynuyor...
Eski bir albümden seçilmiş resimlerde mavi bir
buluşmanın buz kesmiş donukluğu avuçlarımız-
dayaşıyor...
O ağır ağır düşen yapraklar insanın kendi düşün-
celeriyle buluştuğu yaşamın bilinen derinliği içinde
pembe düşleri yeniden yaşatıyor...
Saçlarından tutularak sürüklenen genç, elınde
pankartla yürüyen memur alışılagelmiş fotoğraf ka-
relerinin vazgeçilmez kahramanlan oluyor günü-
müzTürkiyesi'nde...
Dışarıda kar yağmıyor...
Kış güneşi sisli bir sabahın içinde yeni hüzünle-
ri taşıyor...
Otobüsduraklandolu, iskeleleryumakyumak...
Köşe başlarında öbek öbek çeteler, üniversıte-
ler içinde eli satırlı. silahlı faşistler karanlıkla ay-
dınlığın kesıştiği noktada nöbet tutuyor...
Eski ahşap binanın balkonundaki kadın, oğlu-
nun akşam eve dönemeyeceğinden kuşkulu...
Çınar ağacının yaprakları o öykü kitabının sayfa-
ları gibi uçuşurken bulvarda, yoksul kalabalıklar bir
kentin varoşlannda zamana yenik düşüyor...
Ülkeyi yöneten lider; sarı, pembe. kırmızı gül de-
senli kravatı. beyaz gömleğı, lacivert gıysileri için-
de kadının yerini çok açık bir şekilde ifade ediyor:
"Kadın çocuk doğunvalı, evinin kadını olmalı, er-
keğının her dediğini yapmalı..."
Kadın ahşap evinin balkonundan oğlunu uğur-
layıp televizyonu açıyor, ılk haberleri dinliyor.
Kadının içindeki sıkıntı giderek büyüyor...
• • •
Sıvas'ta ölüme yenik düşen şair, Yalova termal
yolunda çiçek satan kızın papatyalar taktığını gö-
rünce nasıl şaşırmadıysa ben de eli silahlı çetele-
rin artık ellerinde Kalaşnikof silahlarla katlıam yap-
malarına şaşırmıyorum...
Benim çiçeklerimin boynu bükük, tıpkı ülkemin
insanları gibi...
Küsmüş sardunyalar, papatyalar, laleler renk
renk çoğalmıyor artık. Onların üzerine insanımın
kanı sıçramış...
Şu karşıda gördüklerinız ise zebra çiçeği!..
Sardunyalar pembe pembe açar ve gülümser-
di bir zamanlar. Şarkılar söylerdı onlar gelen tehli-
keyi görmeden. Düş kurarlardı onlar pembe pem-
be geleceğe dönük.
Yaşlan 18-20 arasındaki çocuklar yitip giderler-
ken küf kokan karanlık dehlizlerde ya da geceya-
rısı yapılan yargısız infazlarda küsmüş sardunya-
lar onların yasını tutardı...
Kar yağmıyor ve dışarıda kış güneşi kahverengi
ahşap binanın yüzyıllık yalnızlığını aydınlatıyor...
Sisli bulvarlarda uçuşan çınar ağacının solgun
yaprakları bir öykünün kahramanlanyla buluşu-
yor...
Saçlarından tutularak sürüklenen bir delikanlı,
tekmelenen bir genç kız hüznün resmini yüreği-
min içine yerleştiriyor...
Üzerlerine çocuklarımızın kan izleri bulaşmış çi-
çekler...
Diyorum ki:
"Zebra çiçeği bunun adı, bayım hiç görmediniz
mi?"
Şair yanıt veriyor:
"Ben onu Sıvas 'ta, Kahramanmaraş 'ta, Bahçe-
lievler'de görmüştüm yıllar önce..."
• • •
Kış güneşinde serçeler üşüyor, kış güneşinde
pembe pembe gülümseyen sardunyalar artık düş
kurmuyor...
Hainler, namussuzlar alçaklar kime hesap ve-
recekler?
Düş kurmayı, gülümsemeyi, sevmeyj unutmuş
bir toplum hep böyle ağır bedeller mi ödeyecek?
Yalova termal yolundaki çiçekçi kız Behçet'in,
Ataol'un, Cemal Süreya'nın dizelerinden çıkan
öteki yandaşlarıyla birlikte özgüriüğün, barışın, sev-
ginin penceresinden bir gün haykıracaklar mı?
Acaba bir gün, mutlaka bir gün şöyle seslene-
cekler mi:
"Bunlarzebra çiçeği bayım, üzerlerindeki de biz-
lerin kanıdır..."
Tunceli'de, Erzıncan'da, Hakkâri'de, Diyarba-
kır'da umutlu bir ayçayı karanlık bir güneş içinden
çıkıp bağıracak mı?
Hainlere, namussuzlara. alçaklara soracak mı-
yız bir gün şu soruyu:
"Sizin gökyüzünüz var mı?"
Benim çiçeklerim var boynu bükük şimdilik düş
kurmayan, pembe pembe gülümsemeyen...
Benim çiçeklerim bir gün gülümseyecek, bir gün
mutlaka pembe düşler kuracak!
Öyle değil mi gökyüzüm!..
Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn
Email: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR
DYP destekledi, RP karşı çıktı
'Sonuçsıız kalacak
gereksiz toplantı'
ANIC\RA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirerin. dev-
let-mafya-siyaset ilişkileri
ile ilgili iddialar konusunda
sivasi parti liderleriyleyapa-
cağı zirv e. hükümet ortakla-
rını böldü.
DYP. zirveyi destekler gö-
rünürken RP'liler "sonuçge-
tirmeyecek. gereksiz bir top-
lantı" değerlendirrnesini
yaptılar. Işçi Partisı (İP) Ge-
nel Başkanı Doğu Perinçek
ise "Çankava zirvesi, Çil-
ler'in suçunu örtbas ederek
paıiamenter rvjimi tehlike-
ye atıvor. Çiller'in olduğu
yerden çözüm çıkmaz. Çil-
İer'in oturacağı sandaKe
Çankava'da değil. Yüce Di-
van'dadır" dedi.
RPGrup Başkanvekili Te-
mel Karamollaoğlu. dün
parlamentoda düzenlediği
basın toplantısında. Cum-
hurbaşkanı Demirel'in 22
aralık pazar günü yapacağı
zirvenin u
sonuç getirecek bir
çaltşmaolmadığınr ıleri sü-
rerek "Ne oiacak, tek tek gö-
rüşürken bilgi ve belgeleri
Cumhurbaşkanı Demirel'e
vermeyen lideıier, topluca gi-
dince mi bu belgeleri suna-
caklar" diye konuştu. Demi-
rerin geçen hafta liderlerle
tek tek görüştüğüne dikkat
çeken Karamollaoğlu, ''Ye-
niden böyle bir toplann ya-
pılması. sadece göriiş alışve-
rişinden ibaret kalır" dedi.
Susurluk'taki kaza ile ilgili
devletin bütün kurumlarının
ışbaşında olduğunu ve so-
ruşturmalann sürdürüldüğü-
nü vurgulayan Karamolla-
oğlu. basının yapay gündem
>aratmak için olaylan abart-
tığını ileri sürdü.