14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•İ7 ARALIK 1996 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ecevit ' Çankaya tarihi görevle karşı karşıya' • DDK'nin görevlendirilmesinin ^orunlu olduğunu yineleyen DSP lideri Ecevit, "Doruk toplantısından beklentiler boşa çıkmamalı" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DSPGenel Başkanı Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e. Devlet Denetleme KurulıTnu (DDK) Susurluk skandalı konusunda görevlendirmesi i£in yaptığı çağnyı yineledi. Çankaya Köşkü'nün tarihi trir görevle karşı karşıya olduğunu belirten Ecevit, "Deşildikçe dal budak saJan bu yolsuzluklar ve karanlık iüşkiler ağının ortaya çıkanlması için ODK devrevegirmeli. Cumhurbaşkanı'mn anayasaJ tarafsızlığı bunun için bir engel değil. bir güvence olarak görülmcli" dedi. DSP lideri Ecev it, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, pazar günü Cumhurbaşkanı Demirel tarafından gerçekleştirilecek doruk toplantısından kamuoyunun beklentilerinin boşa çıkmaması, toplantıda somut çözüm önerilerinin ele alınması gereğini vurguladı. Şu ana dek DSP'den başka somut çözümler öneren bir parti veya kuruluş bulunmadığını savunan Ecevit. Yüksek Denetleme Kurulu'nun Başbakanlık'tan ayrılarak özerk bir kuruma dönüşrürülmesi önerileri ıle yargıç ve savcılara bağımsızlık sağlanmasına ilişkin anayasa değışikligi önerilerini yineledi. Ecevit, Cumhurbaşkanı Demirel'e ziyareti sırasında DDK'nin devreye sokulmasını önerdiğini, ancak olumlu yanıt alamadığını \ urgulayarak şunlan söyledi: "DDKdoğrudan Cumhurbaşkanı'na bağlı çok önemli bir ineeJeme ve araştırma organıdır. Gerekli gördüğü bütün müfettişleri, araşnrmacılan ve uzmanlan, kanıu kurum ve kunıluşlanndan aiarak görevlendirebilme, aynca sözleşmeli uzman çaJıştınma yetkisi \ardır. İlgili kuruluşlar, DDK görevlilerine istenen her bilgiyi ve belgeyi vermekle yükümlüdürler. Kurul raporiaru Cumhurbaşkanı'nın onayıvla Başbakanlık'a gönderilir. Başbakanlık bu raporlann gereğini 45 gün içinde jerine getirmek zorundadır. Gerek gördüğiinde Cumhurbaşkanı bu raportan doğrudan vargı organlanna da iletebilir. Bu kadar geniş vetkiler hiçbir denetim organında yoktur. Fakat kuruluşundan beri, 14 yıldır bu önemli kuruluşun etkinlikleri, bildiğim kadanyla bazı akademik araşnrmalarla sınırlı kaJnuş&r. Şimdi bu kurul tarihsd bir görevle karşı karşıyadır." 'Devlete meydan okuyorlar' Ece\ it, devletin ne duruma getirildiğinin çok çarpıcı bir örneğinin, önceki gün akşam katıldığı Farih Altayu'mn programında sergılendiğine dikkat çekerken "Aşiret reisi bir konıcubaşı, devlete açıkça meydan okudu.' Devlet bize silah vermezse, Ermeni'yi kuzu kuzu beklemeyiz. silahı nereden bulursak o tarafa gideriz'dedi. •Ermeni" söMÜğüyle de Apo'yu kastediyordu. Devlete böylesine meydan okuyan bu aşfret reisi aynı zamanda Cizre Belediye Başkanı'dır" dedi Ecevit, mevcut ortamda DDK'nin görevlendirilmesini zorunlu gördâklerini sözlerine ekleJi. Ecevit. "Cumhurbaşkanı neden DDk'yi görevlendirmekten ka^uıyor" sorusuna. "Bir Lderime göre CuiTıhurbaşkanı kendi taralsızlığına gölge dü-ştceğini düşiinüyor olaMir. Cumhurbaşkanı'rıın anayasal tarafsızlığı bir engel değiL bir güvenee olarak r"' yanıtını verdı. ANAP lideri Mesut Yılmaz, Köşk'teki zirveye de belge götürmeyeceğini açıkladı 'Devlet çeteleıi sakhyor' bir DÜRDANE KOCAOĞLl ANKARA /KONVA - ANA P Genel Baş- kanı Mesut Yümaz. kendı iktidarlan döne- minde ortaya çıkardıklan çetelere de\ letin halen ulaşamadığını belırterek "Budoğru değiL Çiinkü. aslında çeteleri saklavan, dev - letin kendisidir" dedi. Mesut Yılmaz. dev - let-mafya-aşiret bağlantılan konusunda bu- güne değin hiçbir yere belge ya da gazete kupürü vermediğini sö> ledi. Yılmaz. Çan- kaya Köşkü'ndeyapılacak liderlerzirvesi- ne de belge götürmeyeceğini açıklarken "Orada yapılması gereken, mekanizmayı saptamakdr" görüşünü dile getirdi. Yılmaz, dün partisinin il kadın kolu baş- kanlan 1. teşkilat toplantısının çıkışında gazetecılerin sorulannı yanıtlarken Susur- luk skandalını kişilere bağlı olarak görme- diğini vurguladı. Yılmaz. bir gazetecinin DBH'li inal W 6 saatte cami yapılıyor' ANKARA (ANKA) - Demok- ratik Barış Hareketı (DBH) Ge- nel Başkanı Turgut İnal. dev let gücüyle bir mezhebın tam ege- menliğinın sağlandığını, diğer mezheplerin hor görüldüğünü belirterek. "Bugün altı saatte bir cami yapılır oimuş ve Divanet bûtçesi Slilli Eğitim'i aşar hale gelmiştir" dedi. Turgut İnal yaptığı vazılı açık- lamada. DBH'nın laıklığı uvgu- layabilmek \e güvence altına al- mak için programında Dıyanet Işlen Başkanlığı'nın devlet çar- kı içerisınden çıkarılmasına vö- nelik bir hükme ver verdığine dikkat çekıi. Turgut İna). "Baş- langıçta güdülen bu nivct daha sonra dini sivasete alet eden siva- setçilerle dev let içinde her gün da- ha çok kök salan gericilerin. tutu- culann. şeriat ö/Jemcik'rinin giri- şimleri sonucunda çarpıtılmış, ters vüz edilerek günümüzde dev - let desteğiv le laikliğin boğazlan- ması noktasına getirilmiştir" de- di. Yılmaz. Susurluk olayı ile ilgili olarak "Elimdeki belgelerin büyük bir kısmı basına yansıdı. Geri kalan kısmı yansımazsa ben onian ilgili makamlara veririm" dedi. "DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekincı. "Çillefe çete konusunda kefilım' diyor. Bu konuda ne düşünüvorsunuz'" so- rusuna. "Şu anda hangi kişilerin bu işle doğ- rudan ilişkide olduğu konusu açık değildir. Bu ancak ciddi bir sonışturmav la ortaya çı- kacaktır" vanıtını verdi. \ılmaz.ÇHPGenel Başkanı DenizBav- kal'ın belgelerin gazete kupürlerinden ıba- ret olduğu yolundaki açıklama.sının anım- satılması üzerine de ^unları sövledi: "Ne kupür, ne başka bir şey, ben hiçbir şekilde şu ana kadar kimseye. herhan0 bir belge vi'rmedinı. ama benim elimde bulu- nan delillerin büv ük bir kısmı basına yan- sıdı. Önümü/deki günlerde de geri kalan kısmı yansımazsa onları da ben ilgili ma- kamlara veririm." Yılmaz. Bajkal'ın belgelerin liderlerzir- ve.sinde açıklanması önensıvle ılgılı ola- rak da "Bunun yeri lideıier zirvesi değil. Orada yapılması gereken. mekanizmayı saptanıaktır. Bu işi vürütecek olan liderler değil. ilgili kurumlardır, ama bunlann ta- mamen hükümetten bağımsu. tarafsı/ ve bize de güven verecek şekilde bir vapının oluşturulnıası gerekir" dive konuştu. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. daha sonra çeşitlı etkinliklerc katılmak amacıyla Konya'ya hareket ettı. Selçuk Üniversitesı Rektörlüğü'nü ıle Mevlana türbe.si ve müzesini zıvaret eden \'ılmaz. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan V ılmaA bugiine kadar kişilerle ilgili bir açıklama yapmadığını sövledi. akşam da Mev lana'nın 723. ölüm yıldönü- mü nedineyle düzenlenen semazen göste- risini izledi. Türk .siyasetine önümüzdeki yıllarda yön verecek olan önemli bir dönüm noktasın- dan geçildiğıni anlatan Yılmaz. siyasetin temizlenmesi için gösterdiklen çabalara değindi. Dev letin içine mafya gırdiğinı söyleyen ılk kişinın kendisi olduğunu anlatan Yıl- maz. "Biz çetev i ortaya çıkardık. Ama dev- let hâlâ çetelere ulaşamıyor. Bu doğru değil. Çünkü. çeteleri saklavan devletin kendisi- dir" dedi. Nılmaz Sövlemez çetesini kasdederek kendilerinın ortaya çıkardığı çetev i gölge- de bırakan yenı çeleler bulunduğunun an- laşıldığını kaydederek şöyle devam etti: ~Ben buna kirli iiçgen diyorum. Bu üç- genin bir ucunda sivasiler, bakanlar var. İkinci ucunda silahlı güç var. Bu, hem devletin içindeki si- lahlı güç hem de kanunsuz si- lahlı güçlerdir. Lçüncii ucunda ise kumardan. rüş- vetten elde edilen kara para- lar. Geçmişte de çeteler var- dı. Ama bunlar birbirinden bağımsu münferitlerdi. He- nüz organizt olmamışlardı. Devletin içine girmemişler- di. Siyasiler işin içine girme- mişlerdi. Devlet bunlan ko- rumuyordu." ANAPIiden Yılmaz. hü- kümetın olayın ü/erine gere- ken ciddiycttlc gitmediğini kaydederek -Hükümet, işi yalnı/ca hukuki yollara bı- raktı. 'Savcı sorıışturuyor' divor. Savcı. neticede önüne gelen rapora göre hareket eder. Raporu getirecek olan da emniyettir. Ama bu işe emniyetin içinden katılanlar da var. O nedenle gizli. geniş kapsamlı dev let soruşturma- sı gerekivor. Ama daha açıl- mışbirsoruşturmayok. Baş- bakan 45 gündür bilgi alıvor. Susurluk olavı ortaya çıktı- ğında hemen soruşturma başlatılsaydı bugün çok fark- lı bir noktaya gelinirdi. Daha çıkacak çok gerçekler var. A- ma Başbakan. olayın gün- demden düşmesini bekli- vor" diye konuştu. Rusyapasaporttan habersiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosûj^'îMİanlı saldınyla öldürülen kumarhane patronu Ömer Lütfii Topal'ın üzerinden çıktığı açıklanan Rus pasaportundan, Rusya Federasyonu'nun haberi olmadığı bildirildi. Rusya Federasyonu'nun, Rus yurttaşı olanlar dışında kimseye pasaport vermediğini belirten yetkililer, bu işlemin dağıian Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde yapılmış olabileceğini söylediler. Sanyer Cumhuriyet Savcısı Vell Engin Arslan, hafta sonunda Sabah gazetesine yaptığı açıklamada, Topal'ın üzerinden kırmızı renkli Rus diplomatik pasaportu çıktığını bildirmişti. Yine aynı gazetede yer alan haberde. pasapcA'tun Türkmenistan tarafından verilmiş olabileceği kaydedilmişti. Rusya'nın Ankara'daki büyükelçilik yetkilileri. SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan cumhuriyetlerin Sovyet pasaportu kullandıklanna dikkati çekerek Topal'ın da büyük olasilıkla bu tür bir pasaport taşıdığinı söylediler. Büyükelçilik yetkjlileri, Cumhuriyet'e yaptıkJan açıklamada, Rusya Federasyonu'nun da halen Sovyet pasaportu çıkardığını ve bir ay önce başlatıian bir uygulama ile şu asamada yalnızca Rus diplomatlan için Rus pasaportu verilmeye başlandığını sövledi ler. Susurluktebrikkartkumda ANKARA (Cumhuriyet Bnrosu) - "Devtet-mafj'a-siyaset 1 " üçge'nin'deki karanlık bağlantılann açıga çıkmasıyla sembolleşen Susurluk ve "temiz toplum" özlemi, yılbaşı kartlanna konu oldu. "Temiz toplum^a kavuşmak için başlatıian kampanyalan desteklcycn ANAP, CHP ve DSP'li parlamenterler, yılbası nedeniyle seçmenlerine gönderdvkleri tebnk kartlannda, siyasetin kirlendiği birsüreçte, politika yapmanın zoroldu&unu belirttiler. CHP İstanbul Milfetvekili Ahmet Güryüz Ketcnci. yılbaşı tebrik kartında şunlan kayderti: "Siyasetin kirtendiği, kirienen siyasetçilerin münlendiği, toplum ve devlet düzeninde çürümüşlüğün alabildiğine yogunlaştığı bir süreçte. siyaset yapmanın zorluklarını, yüklediği sorumlulukları biliyorum. Buna rağmen uınutsuzluklara da yer alnıadığını biliyorum. Çünkü kendi içinde demokratik denetim vollarını oluşturan ycgâne sistemin de demokrasi olduğunu biliyorum. Veter ki demokrasiyi koroyup kollayalım. CHP ve bütün CHP'liter. demokrasiyi koruyup kollamanın onu kurmaktan zor olmadığı bilincindedirier. Yeni demokratik mevziler kazanmak ve temiz toplum istemlerini sonsuza dek sürdürmek dileği ile yeni \ı\mta kutlar. engin saygüar ve sevgiler sunarun." Savcı Arttıran, Susurluk soruşturmasından çekilirken RP yönetimindeki bakanlığı suçladı Tezlekenin iadesi geleneklere aykırı 9 ANK.AR.A (Cumhuriyet Bürosu)- Susur- luk skandalı soruşturmasının Ankara ayağı- nı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Ni- hat Arttıran. soruşturmadan çekildığinı açıkladı. Arttıran. İçişlen Bakanlığı'ndan istifaeden DYP Elazığ Milletvekili Mehmef Ağar'ın dokunulmazlığının kaldınlması ıs- temiyle RP'li Şevket Kazan yönetimindeki AdaletBakanlığı'nagönderd'iği fezlekenin. "yargı geleneklerine aykın içerikle iade edil- mesini" karanna gerekçe olarak gösterdi. Ankara Cumhuriyet Başsav cısı İlhan Mesu- toğlu. devlet-mafya-siyaset ilişkisinin oda- ğındaki isimlerden DYP Şanlıurfa Milletve- kili SedatEdipBucak'ın dokunulmazlığının kaldınlması için de fezleke hazırlanabiîece- ğini söyledi. Susurluk'taki trafik kazasında ölen katlı- am zanlısı. ülkücü AbdullahÇatirva "Meh- metÖzbay" sahte kımliğiyle. dönemin Em- nivet Genel Müdürü Mehmet Ağar tarafın- dan silah ruhsatı verıldiğinı saptavarak do- kunulmazlığının kaldınlması istemiyle fez- leke düzenleyen Nihat Arttıran. soruştur- madan çekıldi. Adalet Bakanlığı Ceza İşle- ri Genel Müdürlüğü'nün Ağar'la ilgili fez- lekeyi iade ederken Ankara Cumhuriyef Başsavcılığı'na vazdığı gerekçede. eksık- lıklerin tamamlanarak fezlekenin, "kendisi- nin değil. başsavcının" imzasıyla geri gön- derilmesini istediğini kaydeden Arttıran. uvgulamanın kendisine "ters" geldiğini söv ledi. Arttıran. fezlekenin, Adalet Bakan- lığı'nın iade yazısında belirtilenin aksine. "soruşturmayı yürüten savcı" tarafından ha- zırlanması gerektığınin altını çizerken Ada- let Bakanlığf nı ad vermeden suçladı. Karan Mesutoğlu'ylagörüşmeden verdı- ğini anlatan Arttıran. ANKA Ajansı'nın. "Sivasi müdahalc vapıldı mı" sorusuna da "Bana bugüne kadar kimse" Şöyle yap. bö> - le vap' demedi. Hiçbir siyasivle bu konuyu konuşmadım. Adalet Bakanlığı'nın fezleke- yi iade karanvla ilgili. sansasyona neden ol- mamakiçin vorum vapmıvorum. İadenin si- vasi olup olmadığına kamuov u karar versin. Biz görevimizi yaphk" dedi. -\nkaraCumhuri\et Başsavcisi îlhan Me- sutoğlu. gazetecılerin sorularını yanıtlarken soruşturmanın kaldığı yerden sürdürülece- ğini belirterek şu açıklamayı yaptı: "Hiçbir savcu "Ben soruşturmadan çeki- liyorum' diyemez. Soruşturma kaldığı yer- den sürdürülecektir. Lüzum hisedilen bazı hususlann ikmalinden sonra. yeniden icap ederse bakanlığa takdim edilecektir. Bakan- lık bazı eksik noktalar görerek fezlekevi ia- de etmiştir. Biz bu noktalan değeıiendiriyo- ruz," Mesutoğlu. şöv le devam etti: **Fezleke. bir iddianame değildir. Nihayet, bu konuda bir kanaat hasıl olmuştur. Kamu- ov u sonışturmav la yakından ilgilendiği için. gerekli hassasiveti fazlasıv la gösterivoruz. Bu konu üzerinde polemikier vapılması ve be- lirli noktalara çekilmesi vanlıştır. Sonıştur- mav ı. başsav cılığa bağlı olarak, benim belir- leveceğim bir savcı yürütecektir. Soruştur- mayı kim vaparsa yapsın, önemli değil. Ni- hat Bey de yapabilir. başka bir kimse de va- pabilir. Nihat Bev soruşturmadan çekildiği- ni ifade etmiştir. Takdiri kendisine aittir." SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr BONN - Almanya'nın baş- kenti Bonn'da Türkiye'yi tartı- şıyoruz. Gündemimiz iki konu- dan oluşuyor: "Türkiye bir dö- nüm noktasında mı?"; "Batılı- laşma ve Islamlaşma ikilemin- deki Türkiye." Türkiye'de cevap aradığımız bu iki soruyu, Bonn'da Alman- larla birlikte tartışmak garip; garip olduğu kadar da ilginç. Almanya karanlık bir ülke. Si- yasi anlamda söylemiyorum, kışın Almanya'ya neredeyse güneşdoğmuyor. İnsanın içine kasvet çöküyor. Türkiyeli yurttaşların neden koşup koşup ülkelerine geldi- ğinin en önemli nedenlerinden birisi, sanırım güneş olsa ge- rek. • • • Bonn'da "Ortak Türkiye Sempozyumu"r\u Türkiye Araştırmalar Merkezi'yle Gus- tav Stresemann Enstitüsü or- taklaşa düzenliyorlar. Toplantı- ya, Almanya'dan ve Türkı- ye'den bilim insanları, siyaset- 1.1. Türkiye Bir Dönüm Noktasında mı? çiler, sendikacılar ve araştırma- cılar katılıyor. Sabah oturumunda Türki- ye'nin ıç politıkasındaki gün- cel durumu tartıştık. Gustav- Stresemann Enstitüsü Direk- törü Dr. Klans D. Leister, Tür- kiye Araştırmalar Merkezi Di- rektörü Faruk Şen ve Kuzey Ren Vestfalya Federal ve Avru- pa Bakanlığı Enstitüsü Minrat Dietrich Lechmann açılış ko- nuşmalarını yaptılar. Türkiye'nin iç politik duru- munu ise Erlangen Üniversite- si'nden Prof. Dr. Şefik Alp Ba- hadır, istanbul Üniversite- si'nden Prof. Dr. Burhan Şe- natalar, istanbul Üniversite- si'nden Doç. Dr. Sudi Uzu- noğlu'yla birlikte tartıştık. Öğleden sonraki oturumun konuşmalan da şunlardı: Tür- krye Araştırmalar Merkezi Di- rektörü Yardımcısı Çiğdem Akkaya, Türkiye Avrupa Ko- misyonu Daimi Temsilcisi Bü- yükelçi Rıza Türmen, Avrupa Parlamentosu üyesi Dr. Wer- ner J. Langen, Federal Al- manya Dışişleri Bakanlığı'ndan Friedrich Gröning katıldılar. Genel Değerlendirme bölü- münde de ilginç konuşmacılar vardı. TBMM Genel Sekreteri Doç. Dr. Necdet Basa, Prof. Faruk Şen, Dr Klaus Leister, Prof. Şefik Alp Bahadır, sen- dikacı Yaşar Seyman, Hıristi- yan Demokratların parlamen- todakı dış politika sözcüsü mil- letvekili Karl Lamers ve ANAP Milletvekili Bülent Akarcalı. ••• Tartışmalarımızın ana odağı- nı. Türkiye'nin bir dönüm nok- tasında olup olmadığı teşkil et- ti. Genel kanı, Türkiye'nin artık eski usul gidemeyeceğı yö- nündeydi. Susurluk olayı, bir birikimın, gelişmeye karşı di- renmeye çalışan bir birikimin kazaya uğramasıydı. Kürt sorununun tırmandırıl- ması ve 12 Eylül'le birlikte iyi- ce gerıcileşen ve despotik bir nitelik kazanan devlet içindeki kurumlaşma, sonunda büyük- çe bir kamyona çarptı. Zul- mün, cinayetlerin ve halka kan kusturmanın belgeleri ortalığa döküldü. Tarihte ulusların önüne kritik dönemeçlerde bazı olanaklar geçer. Bu olanaklar iyi değer- lendırilebilirse. önemli ve kalı- cı değişikliklere yol açar. iyi de- ğerlendirilemezse. sorunlar büyür. acılar artar ve şiddetli ve radıkal çözümler gündeme gelir. Türkiye. böylebirdönemeç- ten geçiyor. Barış ve demokra- si güçleri; önemli bir olanakla karşı karşıya. Artık geriye dönülemez bir sürece girdik. Ne kadar temiz- lenebileceğimizi ise Türki- ye'deki birikim belirleyecek. Savaş taraftarlarına ve demok- rasi düşmanlarına indirilecek darbelerle, ülkemizin geleceği ve kaderi arasında bir paralel- lik olduğu kesin. ••• Almanlar, Türkiye'deki geliş- meleri merakla izliyorlar. Refah Partisi'nin başında olduğu hü- kümetin neler yapacağına bü- yük ilgi duyuyorlar. Askerlerle RP arasındaki gerginliğin per- de arkasını öğrenmeye çalışı- yorlar. Türkiye, hâlâ birAvrupalı gö- rüntüsü veremiyor. "Çete"ler, siyasi islamcı ıktıdar partısı, ci- nayetler, işkenceler ve uyuştu- rucu trafiğiyle lekelerinden kur- tulamıyor. Yine de her şey umutsuz gö- rünmüyor. Susurluk sonrası or- taya çıkan Türkiye'deki iyim- ser hava, buralara kadar gel- miş. Umutsuz olmak için daha az neden var. Ülkücü "çete"nin yediği her darbe. barış ve de- mokrasi hanesine yazılıyor. POLİTİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİML4YA Zebra Çiçeği... Çınar ağacının yaprakları bir öykü kitabının say- falarını anımsatıyor sisli bulvarlarda uçuşurken... Birçocuk koşturuyor, bir kadın eski ahşap bina- nın balkonundan bakıyor, birgenç karanlığın ote- sinde aydınlığı arıyor... Kışgüneşi turuncu bir aydınlığı yakalamanın key- fi içinde. biraz da anlamsız gülümsemeyle nedeni bellı olmayan şaşırtmacayı oynuyor... Eski bir albümden seçilmiş resimlerde mavi bir buluşmanın buz kesmiş donukluğu avuçlarımız- dayaşıyor... O ağır ağır düşen yapraklar insanın kendi düşün- celeriyle buluştuğu yaşamın bilinen derinliği içinde pembe düşleri yeniden yaşatıyor... Saçlarından tutularak sürüklenen genç, elınde pankartla yürüyen memur alışılagelmiş fotoğraf ka- relerinin vazgeçilmez kahramanlan oluyor günü- müzTürkiyesi'nde... Dışarıda kar yağmıyor... Kış güneşi sisli bir sabahın içinde yeni hüzünle- ri taşıyor... Otobüsduraklandolu, iskeleleryumakyumak... Köşe başlarında öbek öbek çeteler, üniversıte- ler içinde eli satırlı. silahlı faşistler karanlıkla ay- dınlığın kesıştiği noktada nöbet tutuyor... Eski ahşap binanın balkonundaki kadın, oğlu- nun akşam eve dönemeyeceğinden kuşkulu... Çınar ağacının yaprakları o öykü kitabının sayfa- ları gibi uçuşurken bulvarda, yoksul kalabalıklar bir kentin varoşlannda zamana yenik düşüyor... Ülkeyi yöneten lider; sarı, pembe. kırmızı gül de- senli kravatı. beyaz gömleğı, lacivert gıysileri için- de kadının yerini çok açık bir şekilde ifade ediyor: "Kadın çocuk doğunvalı, evinin kadını olmalı, er- keğının her dediğini yapmalı..." Kadın ahşap evinin balkonundan oğlunu uğur- layıp televizyonu açıyor, ılk haberleri dinliyor. Kadının içindeki sıkıntı giderek büyüyor... • • • Sıvas'ta ölüme yenik düşen şair, Yalova termal yolunda çiçek satan kızın papatyalar taktığını gö- rünce nasıl şaşırmadıysa ben de eli silahlı çetele- rin artık ellerinde Kalaşnikof silahlarla katlıam yap- malarına şaşırmıyorum... Benim çiçeklerimin boynu bükük, tıpkı ülkemin insanları gibi... Küsmüş sardunyalar, papatyalar, laleler renk renk çoğalmıyor artık. Onların üzerine insanımın kanı sıçramış... Şu karşıda gördüklerinız ise zebra çiçeği!.. Sardunyalar pembe pembe açar ve gülümser- di bir zamanlar. Şarkılar söylerdı onlar gelen tehli- keyi görmeden. Düş kurarlardı onlar pembe pem- be geleceğe dönük. Yaşlan 18-20 arasındaki çocuklar yitip giderler- ken küf kokan karanlık dehlizlerde ya da geceya- rısı yapılan yargısız infazlarda küsmüş sardunya- lar onların yasını tutardı... Kar yağmıyor ve dışarıda kış güneşi kahverengi ahşap binanın yüzyıllık yalnızlığını aydınlatıyor... Sisli bulvarlarda uçuşan çınar ağacının solgun yaprakları bir öykünün kahramanlanyla buluşu- yor... Saçlarından tutularak sürüklenen bir delikanlı, tekmelenen bir genç kız hüznün resmini yüreği- min içine yerleştiriyor... Üzerlerine çocuklarımızın kan izleri bulaşmış çi- çekler... Diyorum ki: "Zebra çiçeği bunun adı, bayım hiç görmediniz mi?" Şair yanıt veriyor: "Ben onu Sıvas 'ta, Kahramanmaraş 'ta, Bahçe- lievler'de görmüştüm yıllar önce..." • • • Kış güneşinde serçeler üşüyor, kış güneşinde pembe pembe gülümseyen sardunyalar artık düş kurmuyor... Hainler, namussuzlar alçaklar kime hesap ve- recekler? Düş kurmayı, gülümsemeyi, sevmeyj unutmuş bir toplum hep böyle ağır bedeller mi ödeyecek? Yalova termal yolundaki çiçekçi kız Behçet'in, Ataol'un, Cemal Süreya'nın dizelerinden çıkan öteki yandaşlarıyla birlikte özgüriüğün, barışın, sev- ginin penceresinden bir gün haykıracaklar mı? Acaba bir gün, mutlaka bir gün şöyle seslene- cekler mi: "Bunlarzebra çiçeği bayım, üzerlerindeki de biz- lerin kanıdır..." Tunceli'de, Erzıncan'da, Hakkâri'de, Diyarba- kır'da umutlu bir ayçayı karanlık bir güneş içinden çıkıp bağıracak mı? Hainlere, namussuzlara. alçaklara soracak mı- yız bir gün şu soruyu: "Sizin gökyüzünüz var mı?" Benim çiçeklerim var boynu bükük şimdilik düş kurmayan, pembe pembe gülümsemeyen... Benim çiçeklerim bir gün gülümseyecek, bir gün mutlaka pembe düşler kuracak! Öyle değil mi gökyüzüm!.. Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn Email: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR DYP destekledi, RP karşı çıktı 'Sonuçsıız kalacak gereksiz toplantı' ANIC\RA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerin. dev- let-mafya-siyaset ilişkileri ile ilgili iddialar konusunda sivasi parti liderleriyleyapa- cağı zirv e. hükümet ortakla- rını böldü. DYP. zirveyi destekler gö- rünürken RP'liler "sonuçge- tirmeyecek. gereksiz bir top- lantı" değerlendirrnesini yaptılar. Işçi Partisı (İP) Ge- nel Başkanı Doğu Perinçek ise "Çankava zirvesi, Çil- ler'in suçunu örtbas ederek paıiamenter rvjimi tehlike- ye atıvor. Çiller'in olduğu yerden çözüm çıkmaz. Çil- İer'in oturacağı sandaKe Çankava'da değil. Yüce Di- van'dadır" dedi. RPGrup Başkanvekili Te- mel Karamollaoğlu. dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında. Cum- hurbaşkanı Demirel'in 22 aralık pazar günü yapacağı zirvenin u sonuç getirecek bir çaltşmaolmadığınr ıleri sü- rerek "Ne oiacak, tek tek gö- rüşürken bilgi ve belgeleri Cumhurbaşkanı Demirel'e vermeyen lideıier, topluca gi- dince mi bu belgeleri suna- caklar" diye konuştu. Demi- rerin geçen hafta liderlerle tek tek görüştüğüne dikkat çeken Karamollaoğlu, ''Ye- niden böyle bir toplann ya- pılması. sadece göriiş alışve- rişinden ibaret kalır" dedi. Susurluk'taki kaza ile ilgili devletin bütün kurumlarının ışbaşında olduğunu ve so- ruşturmalann sürdürüldüğü- nü vurgulayan Karamolla- oğlu. basının yapay gündem >aratmak için olaylan abart- tığını ileri sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle